NaN%
Mizan'ul Hikmet 2.Cilt Mizan'ul Hikmet 2.Cilt



Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Mizan'ul-Hikmet (hikmetin ölçüsü) benim, Ali de onun dilidir" (İhkak'ul-Hak, 6/46)


Mizan'ul Hikmet 2.Cilt

Muhammed Muhammedi REYŞEHRİ

Çeviri Kadri ÇELİK

Tatbik Nuri DÖNMEZ

Ba Harfi Konular

" el- Basiret (Basiret)
" el-Batıl (Batıl-Doğru Olmayan)
" el-Buğz (Buğz-Nefret)
" el-Beğy (Zorbalık-İsyankarlık)
" el-Baği (Zorba-İsyankar)

" el-Buka (Ağlamak)
" el-Beled (Beldeler-Şehirler)
" el-Belagat (Belagat)
" Et-Tebliğ (Tebliğ-Davet)
" el-Buluğ (Buluğ-Ergenlik)

" el-Beleh (Aptallık)
" el-Bela (Bela-İmtihan)
" el-Buhtan (Bühtan-Suçlamak)
" el-Mubahele (Lanetleşmek)
" el-Bey'at (Biat-Sözleşmek)


39. Konu el-Basiret Basiret

bak.
ed-Dünya, 1219. Bölüm, el-Gaflet, 3099. Bölüm; en-Nur, 2959. Bölüm

358. Bölüm Basiret

Kur'an:
"Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akıl edecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Ama gerçek şu ki yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir."
"Andolsun ki, cehennem için bir çok cin ve insan yarattık; onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir."

1730. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Basiret kör olunca göz bakışının faydası yoktur."
1731. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Basiretini kaybedenin görüşü de bozuk olur."
1732. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz basiretli insan duyduğunu, düşünen, baktığını, gören, ibretlerden faydalanan, sonra apaçık yolları kat eden, böylece uçurumlara düşmekten kaçınandır."

1733. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz eğer basiret sahibiyseniz, basiretli kılındınız ve hidayeti kabul ederseniz, hidayete erdirildiniz."
1734. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Görmek gözle bakmak ile değildir. Zira bazen gözler, sahibine yalan söyler. Ama akıl kendisinden hayır dileyeni aldatmaz."

1735. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kör, gözleri görmeyen kimse değildir. Şüphesiz kör, basireti kör olandır."
1736. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Gözlerini kaybetmek, basiretini kaybetmekten daha kolaydır."
1737. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hidayet ile basiret çoğalır."

359 Bölüm İnsanların En Basiretlisi

1738. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanların en basiretlisi ayıplarını gören ve günahlarından elçekendir."
1739. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bil ki en iyi gören göz bakışlarını iyiliğe doğru açan gözdür. Bil ki en iyi duyan kulak öğüt alan ve kabul eden kulaktır."

40. Konu el-Batıl Batıl-Doğru Olmayan

el-Bihar, 72/264-265, 115. Bölüm, İstima'ul-Leğvi ve'l-Kizbi ve'l Batıli ve'l-Kısseti

bak.
119. Konu, el-Hak

360.Bölüm Batıl

Kur'an:
"Allah, hak ve batıl için şöyle misal verir: Köpük uçup gider, insanlara fayda veren ise yerde kalır. Allah bunun gibi daha nice misaller verir."
"De ki: "Hak geldi, batıl ortadan kalktı. Şüphesiz batıl ortadan kalkmaya mahkumdur."
"Hakkı batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!"

"De ki: "Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir."
"Yoksa senin için Allah'a karşı yalan yere iftira etti mi derler? Allah dilerse senin kalbini mühürler, batılı da yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Doğrusu O, kalplerde olanı bilendir."
1740. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Batıl en zayıf yardımcıdır."

1741. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Batıl aldatıcı ve kandırıcıdır."
1742. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Batıl, üzerine sahiplerinin bindiği ve dizginlerini salıverdiği huysuz at sürüsüdür. Onlar binicilerini götürüp yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşe atarlar."
1743. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hakka ulaşmayan kimse batıldan nasıl ayrılabilir."

1744. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Batıl ile amel eden azap ve kınama ile karşılaşır."
1745. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz böğründen hakkı çıkarmak için batılı yardım."
1746. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hak cennet yoludur batıl ise ateş yolu. Her yolun üstünde bir davetçi vardır."
1747. İmam Ali (a. s), ashabını kınayarak şöyle buyurmuştur: "Batılı tanıdığınız kadar hakkı tanımıyorsunuz. Hakkı yok ettiğiniz gibi batılı yok etmiyorsunuz."
1748. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim batıla yardım ederse hakka zulüm etmiştir."

361. Bölüm Hakkı Batıldan Ayırtetmek

1749. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bilin ki hak ve batıl arasında sadece dört parmaklık mesafe vardır. Batıl, "duydum" dediğindir. Hak ise, "gördüm" dediğindir."
1750. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Müminlerin Emirine (a. s), "hak ile batıl arası ne kadardır." diye sorulunca, "dört parmak" diye cevap verdi ve Mü'minlerin Emiri elini kulağı ile gözü arasına koydu ve şöyle buyurdu: "Gözlerinin gördüğü haktır ve kulaklarının duyduğu ise çoğu batıldır."

1751. Muaviye'nin, Rum padişahının kendisinden sorduğu soruları Mü'minlerin Emiri'ne (a.s) sorması için gönderdiği Şamlı adam Hasan b. Ali'ye (a. s), "Hak ve batıl arası ne kadardır?" diye sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Dört parmaktır. Gözlerinle gördüğün haktır ve kulaklarınla duyduğun çoğu şeyler ise batıldır."

1752. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Her kim kardeşini dinin güvenirliği ve yolun sağlamlığı ile tanırsa insanların onun hakkında söylediği sözlere kulak asmaz. Bilin ki bazen ok atan kimse bir ok atar ve oklar bazen hedefine varmaz. Ama sözün etkisi, her ne kadar yanlış ve batıl olanı ortadan kalksa da devam eder.

Allah işitir ve tanıktır. Ey insanlar! Bilin ki hak ve batıl arasında sadece dört parmaklık bir fasıla vardır. Kendisine, bu sözünün anlamı sorulunca İmam (a.s) parmaklarını birleştirerek kulağı ve gözü arasındaki yere koydu ve şöyle buyurdu: "Batıl, "duydum" dediğin şeydir. Hak ise "gördüm" dediğin şeydir."


362.Bölüm Hak ve Batılın Birbirine Karışması

Kur'an
"Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin."
1753. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer batıl hak ile karışmazsa hakikati arayanlara örtülü kalmaz. Eğer hak batıl ile karışmazsa düşmanların dili ondan kesilir. Ama bir avuç ondan bir avuç ise bundan alınmaktadır. (Böylece hak ve batıl birbirine karıştırılmakta ve şüphe ortaya çıkmaktadır. )"

1754. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bakırdan olan bir dirhem gümüşten bir kaplama ile süslendiği gibi bir çok sapıklık da Allah'ın kitabından bir ayet ile süslenmektedir."

363. Bölüm Batılın Hak Olduğuna Yakin Etmemek

1755. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah batılı hak olarak tanıtmaktan uzaktır. Allah hakkı müminin kalbinde şüphe götürmez bir batıl şeklinde göstermekten uzaktır. Allah batılı hak ile savaşan kafirin kalbinde şüphe götürmez bir hak şeklinde göstermekten uzaktır. Eğer böyle yapmasaydı hak batıldan asla ayırt edilmezdi."

1756. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kalp hiçbir zaman hakkın batıl olduğuna ve batılın hak olduğuna yakin etmez."

41. Konu el-Buğz Buğz-Nefret

bak.
89. Konu, el-Mehabbet (1); 435. Konu, el-Mukarrebun

364. Bölüm Allah Nezdinde Buğz Edilenler

1757. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah, zina eden yaşlıdan, zengin olan zalimden, kendini beğenmiş fakirden, inatçı dilenciden nefret eder; minnet eden bağışlayıcının sevabını boşa çıkarır; küstah ve yalancı mütekebbire düşman olur."
1758. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah şüphesiz günahlar hususunda çekinmeyen küstahtan nefret eder."

1759. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah şüphesiz uzun arzulara kapılan kötü amel sahibi kimseden nefret eder."
1760. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah cimri ve inatçı dilenciden nefret eder."
1761. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah sürekli kötü sözler söyleyip küfreden insandan nefret eder."
1762. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala cahil ihtiyardan, zalim zenginden ve kendini beğenmiş fakirden nefret eder."

1763. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala dünyayı bilen ve ahireti hususunda ise cahil olan kimseden nefret eder."

1764. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Teala kaba, düşük ve pazarlarda bağırıp çağıran; ama geceleri bir ceset gibi (yatağa) düşüp, gündüzleri eşek olan; dünyayı bilen, ama ahiret hususunda cahil kalan kimseden nefret eder."
1765. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve celil olan Allah evinde saldırıya uğradığı halde savaşmayan kimseden nefret eder."

1766. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Resulullah (s.a.a) sürekli şöyle buyuruyordu: "Şüphesiz Allah-u Teala kardeşlerine surat asan kimseden nefret eder."
bak. 38. Konu, el-Bişr; el-Bela, 400. Bölüm

365. Bölüm Allah Nezdinde En Nefret Edilen Kimse

1767. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah nezdinde en çok nefret edilen kimse yaşlı zinakardır."
1768. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah nezdinde en çok nefret edilen kimse gıybet edendir."

1769. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah nezdinde en nefret edilen kimse zengin cimridir."
1770. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah nezdinde en çok nefret edilen kimse tek derdi midesi ve cinsel organı olan kimsedir."

1771. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala nezdinde en çok nefret edilen kimse cahildir."
1772. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Teala nezdinde en çok nefret edilen iki kişidir: (Birincisi) Allah'ın kendi başına bıraktığı kimse. Bu kimse doğru yoldan çıkmıştır.

Bidat sözlere ve sapık çağrılara vurgundur. Bu yüzden kendine kanıp uyanları fitneye/sapkınlığa düşürür. (İkincisi) cehalet içinde yüzen, ümmetin cahilleri arasında gezinen, fitne karanlıklarında koşturan, (toplumda) huzurun meziyetini derkten aciz olan ve (bütün bunlara rağmen) insan görünümlü kimselerin kendisini alim olarak adlandırdığı kimsedir."

1773. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah'ın yaratıklarından en çok nefret ettiği kimse (oradan buradan) ilim toplayan, fitne karanlıklarında gaflet ve şaşkınlık içinde bocalayan, barış ve huzurda gizli olan üstünlükleri görmeyen, kendi benzerlerinin alim olarak adlandırdığı, oysa tam bir gününü bile ilim yolunda harcamayan kimsedir."

1774. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: : "Musa (a.s) şöyle buyurdu: "Ey Rabbim! Hangi kulundan daha çok nefret ediyorsun?" Allah, "Beni itham edenden!" diye buyurdu. Musa (a. s), "Kullarından seni itham eden var mı?" diye sordu. Allah-u Teala şöyle buyurdu: "Evet! Benden hayır ve bereket istediğinde kendisine hayır verdiğim ve kendi lehine olan kazasını uyguladığım kimse bana ithamda bulunur."

1775. Kudsi hadiste şöyle buyurulmuştur: "Bilin ki şüphesiz kullarımdan en çok nefret ettiğim kimse kendini benim yerime koyan ve benim rububiyetimi iddia eden kimsedir. Daha sonra en nefret ettiğim kimse kendini Muhammed'in (s.a.a) yerine koyan, nübüvveti hususunda kendisiyle çekişen ve nübüvvet iddiasında bulunandır.

Daha sonra onlardan en çok nefret ettiğim kimse ise kendini Muhammed'in vasisinin yerine koyandır. Bunlardan sonra onlardan en çok nefret ettiğim kimse ise hışmıma sebeb olan şeyleri iddia edenler ve onlara bu iddia ettiği şeylerde yardımcı olanlardır. Bunlardan sonra onlardan en çok nefret ettiğim kimse ise onların işlerine razı olanlardır."

1776. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan Allah'ın en çok nefret ettiği kimse İslam'da cahili bir sünnet icad eden ve kanını dökmek için haksız yere birinin peşine düşen kimsedir."

1777. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Teala'nın insanlardan en çok nefret ettiği kimse, Allah'ın kendi başına bıraktığı, doğru yoldan sapan, kılavuzsuz hareket eden, dünyayı bayındır kılmaya çağırdıklarında çaba harcayan ama ahireti bayındır etmeye çağırdıklarında tembellik edip gevşeyen kuldur."

1778. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Yaratıklarından Allah'ın en çok nefret ettiği üç kişidir: Gece hiç namaz kılmadığı halde gündüz çok uyuyan, çok yemek yerdiği halde Allah'ın adını anmayan ve hamdetmeyen ve ilginç (komik) bir şey olmaksızın çok gülen kimse."
1779. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan Allah'ın en çok buğz ettiği üç kişidir: Harem'de (Mekke'de) sapıklık eden, İslam'da cahili bir sünnet

çıkaran ve kanını dökmek için haksız yere birinin kanını taleb eden kimse."
1780. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamette Allah'ın yaratıklarından en çok nefret ettiği kimse yalancılar, mütekebbirler, kalplerinde kardeşlerine karşı kin olduğu halde onları gördüklerinde aksini gösterenler, Allah ve Resulüne çağırdıklarında gevşek davranan şeytan ve emirlerine davet edildiklerinde acele davrananlardır."

1781. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İçinizden Allah'ın en çok buğzettiği kimse (insanlar arasında) laf taşıyan, kardeşlerin arasını ayıran ve suçsuz insanların sürçme ve hatalarını bulmaya çalışan kimsedir."
1782. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah'ın en çok nefret ettiği kimse bir imamın sünnetine (sözüne) uyan ama amellerine uymayan kimsedir."

1783. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Musa (a.s) şöyle dedi: "Ey Rabbim! En çok nefret ettiğin kulun kimdir?" Allah-u Teala şöyle buyurdu: "Gece bir ceset gibi (yatağa) düşen ve gündüz işsiz gezen kimsedir."

1784. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah'ın kullarından en çok nefret ettiği kimse kibirli alimdir."
1785. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala'nın yaratıklarından en çok nefret ettiği kimse yöneticileri ziyaret eden alimdir."

1786. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah'ın yaratıklarından en çok nefret ettiği kimse insanların, dilinden korktuğu kimsedir."

1787. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın, kullarından en çok nefret ettiği kimse kibirli fakir, zinakar yaşlı ve facir (kötü amel işleyen) alimdir."
bak. el-Mehabbet (2), 662. Bölüm

366. Bölüm Resulullah'ın (s.a.a) İnsanlardan En Çok Nefret Ettiği Kimse

1788. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü bana en uzak olanınız ve şüphesiz sizden en çok nefret ettiğim kimse, geveze, çok konuşan ve "Mütefeyhikun"dur." Oradakiler, "mütefeyhikun" kimlerdir?" diye sorunca, "Kibre kapılanlardır" diye buyurdu."

1789. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Sizden en çok nefret ettiğim kimse laf taşıyan, dostları birbirinden ayıran, temiz insanların ayıplarını araştıran kimsedir."


367.Bölüm Allah'ın En Çok Nefret Ettiği Ahlak

1790. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve celil olan Allah cimrilik ve kötü ahlaktan nefret ettiği kadar hiçbir şeyden nefret etmemektedir. Zira şüphesiz toprağın balı bozduğu gibi bu ikisi de ameli bozar, yok eder."

368. Bölüm Allah'ın Nefret Ettiği Ameller

1791. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah çok uyumaktan ve sürekli işsiz dolaşmaktan nefret eder."
1792. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kimde şu üç sıfat bulunursa aziz ve celil olan Allah'ın nefretini kazanır: Gece namaza kalkmadan sabaha kadar uyumak, ilginç bir şey olmaksızın gülmek ve tok olduğu halde yemek."

1793. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Teala boş lakırtıdan, malı zayi etmekten ve çok istemekten nefret eder."
1794. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın dolu karından (mideden) daha çok nefret ettiği bir şey yoktur."
bak. el-Mehabbet (2), 663. Bölüm

369. Bölüm Allah'ın En Çok Nefret Ettiği Amel

1795. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Has'am kabilesinden birisi Resulullah'ın (s.a.a) yanına gelerek, "Aziz ve celil olan Allah'ın en çok nefret ettiği amel hangisidir?" diye sordu.

Resulullah (s.a.a), "Allah'a şirk koşmaktır." O şahıs, "Daha başka ne var?" deyince, "Akrabalık ilişkilerini kesmek" diye buyurdu. O şahıs, "Daha başka ne var?" deyince şöyle buyurdu: "Kötülüğü emretmek ve iyiliği yasaklamak" diye buyurdu."
bak. el-Mehabbet (2), 664. Bölüm
el-Hesene, 861. Bölüm

370. Bölüm Allah'ın En Çok Nefret Ettiği Yerler

1796. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Resulullah (s.a.a) Cebrail'e, "Allah-u Teala'nın en çok nefret ettiği yer neresidir?" diye sorunca Cebrail şöyle buyurdu: "Pazarlardır. Allah'ın en çok nefret ettiği pazarcı ise herkesten önce pazara giren ve herkesten sonra oradan çıkandır."

371. Bölüm Nefret ve Düşmanlık

1797. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Üç şey nefret ve düşmanlık uyandırır: "Nifak, zulüm ve kendini beğenmek."
1798. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Sizlere önceki ümmetlerin hastalığı sirayet etmiştir: Düşmanlık ve haset (çekememezlik)."
bak. 89. Konu, el-Mehabbet (1); 339. Konu, el-Adavet

42. Konu el-Beğy Zorbalık- İsyankarlık


el-Bihar, 75/272, 70. Bölüm, el-Beğy ve't-Tuğyan

bak.

229. Konu, el-Zulm

Kur'an:
"Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Geçici dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Sonra dönüşünüz bizedir. Yaptıklarınızı size bildiririz."
"Hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir."

"De ki: "Rabbim sadece, açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere tecavüzü, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmanızı, Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."
"Aşırı gitmelerinden ötürü onları bu şekilde cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru sözlüyüzdür."

1799. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim zorbalık kılıcını çekerse onunla öldürülür."
1800. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsyan ve zorbalık (sahibini) yere serer."
1801. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsyan ve zorbalık nimetleri yok eder."

1802. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zorbalık, kin ve intikama neden olur."
1803. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zorbalık, viran ve yok oluşa neden olur."
1804. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsyan ve zorbalık insanı yere serer ve ecelleri yakınlaştırır."
1805. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsyan ve zorbalıktan sakın. Zira zorba çok geçmeden yere serilir ve (başkalarına) ibret dersi olur."

1806. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En kötü zorbalık, güç elde etme zamanındadır."
1807. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En çirkin zorbalık dostlara yapılan zorbalıktır."
1808. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Cezası en çabuk görülen kötülük zorbalıktır."

1809. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zorbalık sahibini (zorbaları) ateşe çeker, sürükler."
1810. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dikkat et, her ne kadar nefsin ve aşiretin seni büyülese de zorbalık (kokan) sözler etmeyesin."


43. Konu el-Baği Zorba-İsyankar

Mustedrek'ul Vesail, 11/51-69, el-Buğat
Kenz'ul Ummal, 4/610, Kıtal'ul Buğat

bak.
12. Konu, el-Esir; 80. Konu, el-Cihad (1); 100. Konu, el-Harb; 101. Konu, el-Muharib; 319. Konu, et-Tuğyan; 430. Konu, el-Katl; et-Tevbe, 461. Bölüm

373. Bölüm Zorba İsyankar

1811. İmam Sadık (a.s) "Fakat, darda kalana, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Bağiy (zorba isyankar) İmam'ın aleyhine kıyam edendir."

Durr'ul Mensur'da ""Fakat, darda kalana, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere" ayeti hakkında Mücahit'ten şöyle nakledilmiştir: "Yani Müslümanlara karşı isyan etmemek ve onlar hakkında aşırı gitmemek demektir.

Dolayısıyla akrabalık ilişkilerini kesmek, bir yol kesmek, yeryüzünde fesat çıkarmak, cemaat ve imamdan ayrılmak veya Allah'a karşı günah işlemek için yurdundan çıkarsa, hakikatte kendisine helal olmayan ölü etini yemek zorunda kalmış sayılır.

1812. İmam Bakır (a.s) Hz. Ali'nin (a.s) savaştığı kimseleri zikrettikten sonra şöyle buyurmuştur: "Onların suçu Resulullah (s.a.a) ile savaşan kimselerden daha büyüktür." Kendisine, "Bu nasıl mümkündür ya İbn-i Resulullah (s.a.a) denilince şöyle buyurdu: "Zira onlar cahiliye ehli idiler. Bunlar ise Kur'an okudular, fazilet ehlini tanıdılar sonra basiretlerine (bilinçlerine) rağmen böyle davrandılar!"

1813. Müminlerin Emiri (a.s) Kufe'de bir hutbe irad ederken Hariciler'den biri kalkarak. "Hüküm vermek sadece Allah'a mahsustur: " dedi. Müminlerin Emiri sustu, cevap vermedi. Daha sonra başka bir Harici kalktı ve aynı şeyi söyledi. Sonra başka birisi ve böylece çok sayıda Harici aynı şeyi tekrar etti.

Bunun üzerine Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Bu hak bir sözdür; ama onunla batıl irade edilmektedir. Sizin nezdimizde üç özelliğiniz vardır: Allah'ın mescitlerinde namaz kılmanıza engel olmayız. Elele (birlikte) olduğumuz müddetçe sizi ganimetlerden mahrum kılmayız. Bizimle savaşa başlamadıkça biz savaşı başlatmayız.

Şahadet ederim ki doğru olan Nebi (s.a.a) bana Ruh'ul Emin'den, o da alemlerin Rabbinden şöyle haber vermiştir: Az veya çok sizden kıyamete kadar bize karşı kıyam eden her grup mutlaka bizim elimizle yok olacaktır.

Şüphesiz en üstün cihad, sizinle yapılan cihaddır. En üstün mücahid sizleri öldürendir. En üstün şehid ise sizin öldürdüğünüz kimsedir. O halde istediğinizi yapınız, zira kıyamet günü batıl ehli olanlar ziyana uğrayacaklardır. "Her haber yerinde gerçekleşecektir. Çok yakında bileceksiniz."

1814. Bir grup İmam Bakır'ın (a.s) yanında tartışmaya başladı. Bazısı, "Ali (a.s) ile savaşmak, Resulullah (s.a.a) ile savaşmaktan daha kötüdür." dedi. Bazısı ise, "Resulullah (s.a.a) ile savaşmak,

Ali (s.a) ile savaşmaktan daha kötüdür." dedi. Bunun üzerine İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Ali (a.s) ile savaşmak, Resulullah (s.a.a) ile savaşmaktan daha kötüdür. Şimdi size bunun nasıl olduğunu söyleyeceğim: Zira Resulullah (s.a.a) ile savaşanlar İslam'ı ikrar etmiş değillerdi. Oysa Ali (a.s) ile savaşanlar İslam'ı ikrar etmiş, sonra inkar etmişlerdi."

374. Bölüm Müslüman Zorbalar İle Savaşmak
Kur'an
"Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever."

1815. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Öldürme iki türlüdür. Birisi kefarettir. Diğeri ise insanın derecesini artırır. Savaş da iki türlüdür. Biri Müslüman oluncaya kadar kafir toplulukla yapılan savaş; diğeri ise (Allah'ın emrine) dönünceye dek zorba grupla savaştır."

1816. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Savaş iki türlüdür. Biri Müslüman oluncaya veya aşağılanmış bir halde cizye verinceye kadar (kendi başlarına) bırakılmayan şirk ehli ile savaş, diğeri ise Allah'ın emrine dönünceye kadar karşı konulması ya da öldürülmesi gereken sapıklık ehli kimselerle savaştır."

1817. İmam Ali'nin (a.s), yanında Haruriler (Hariciler) anılınca şöyle buyurmuştur: "Eğer adil imam veya insanlar aleyhine kıyam ederlerse onlarla savaşın. Eğer zalim imam aleyhine isyan ederlerse onlarla savaşmayın. Zira bu işleri için delilleri vardır."

1818. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zorba isyankarlara karşı müşriklerle savaşıldığı gibi savaşılmalı, müşriklerin öldürüldüğü şekilde öldürülmeli ve kıble ehlinin (Müslümanların) tüm imkanları onlar aleyhine kullanılmalıdır. Ele geçirildiklerinde ise müşrikler gibi esir alınmalıdır."
1819. İmam Ali (a. s), muhaliflerle savaşma hususunu zikrett
ikten sonra şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki onlarla savaşmaktan veya Allah'ın Peygamberi Muhammed'e (s.a.a) nazil buyurduğu şeyleri inkar etmekten başka çarem yoktu."

1820. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Benden sonra da her imamla birlikte Şamlılara (Muaviye'nin taraftarlarına) karşı savaşın."
1821. İmam Sadık (a. s), Allah-u Teala'nın, "müminlerden iki grup... aralarını adaletle ıslah edin." ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: "İki gruba gelince; şüphesiz bu ayetin tevili Basra günüdür. Onlar bu ayetin ehlidir ve onlar müminlerin Emiri'ne (a.s) karşı isyan etmişlerdir. Dolayısıyla Allah'ın emrine dönünceye kadar

onlarla savaşmak ve onları öldürmek farzdır. Eğer Allah'ın emrine dönmezlerse bu defa da Allah'ın emrine dönünceye veya inançlarından vazgeçinceye kadar Allah'ın kitabı esasınca başlarından kılıcın kaldırılmaması farzdır. Zira onlar isteyerek, zorlanmaksızın biat etmişlerdir. Onlar Allah-u Teala'nın da buyurduğu gibi zorba isyankarlardır.


Peygamberin (s.a.a) Mekke ehline adaletle davrandığı, onlara lütfettiği ve bağışladığı gibi Müminlerin Emiri'ne (a.s) farz olan da, onlara galip gelince adaletli davranmasıydı."
bak. el-Maruf (2), 2700. Bölüm

375.Bölüm İslam Topraklarında İmam Aleyhine İsyan Edenler İle Savaşılması

1822. İmam Sadık (a. s), Ays'ın, "İslam topraklarında bir grup Müslüman'a karşı kıyam eden Mecusiler ile savaşılmasının caiz olup olmadığını" sorması üzerine şöyle buyurmuştur: "Evet, onlarla savaşmak ve onları esir almak caizdir."


376.Bölüm Zorbalara Karşı Savaş Başlatılabilir

1823. İmam Sadık (a. s), "Acaba Müslümanlar haram ayda müşriklere karşı savaş başlatabilir mi?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Müşrikler haram ayın hürmetini çiğneyerek Müslümanlara karşı savaş başlatır ve Müslümanlar da o ayda kendilerine galip geleceğini bilirlerse caizdir.

Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmaktadır: "Haram aylar, haram aylara karşılıktır ve hürmetler karşılıklıdır." Ama zorba isyancılara karşı bizzat savaşı başlatmak mümkündür."

377. Bölüm Bir Grup Oldukları Taktirde Zorba İsyancıların Esirlerinin Öldürülmesinin Caiz Oluşu

1824. İmam Sadık (a. s), müminlerden zorba bir grubun, müminlerden adil bir grup tarafından yenilgiye uğratılması hakkında soru sorulunca şöyle buyurmuştur: "Adalet ehli olanlar savaştan kaçan zorba asileri takip etmemeli, esiri öldürmemeli ve yaralının işini bitirmemelidirler. Bunlar zorba asilerden geriye bir şey kalmadığı ve kendilerine katılacak olan bir grup olmadığı taktirdedir. Aksi taktirde esirleri öldürülmeli,

kaçanları takip edilmeli ve yaralılarının işi bitirilmelidir."
1825. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hz. Ali'nin (a.s) Kıble ehliyle savaşı bereketliydi. Zira eğer Ali (a.s) onlarla savaşmasaydı ondan sonra hiç kimse onlara nasıl davranılması gerektiğini bilemezdi."
bak. Vesail'uş-Şia, 11/54, 24. Bölüm ve s. 56/4
Mustedrek'ul Vesail, 11/56, 23. Bölüm

378. Bölüm Müslümanların İmamına Açıkça Düşmanlık Eden Kimsenin Öldürülmesinin Caiz Oluşu

1826. İmam Sadık (a. s), Nasibiler hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer sizden birinin onlardan biri tarafından öldürüleceğinden korkmasaydık -zira sizden birisi onlardan bin kişiden daha hayırlıdır. - sizlere onları öldürmeyi emrederdik. Ama bu işin izni imama bağlıdır."

1827. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Takiyye zamanında Nasibi ve kafirlerden birini öldürmek caiz değildir. Ancak eğer katil ya da yeryüzünde fesat çıkaranlar olursa caizdir. Elbette cevaz da kendin ve dostlarının canının tehlikeye düşmesinden korkmadığın taktirdedir."

1828. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Takiyye zamanında kafirlerden birini öldürmek caiz değildir. Ancak eğer katil ya da yeryüzünde fesat çıkaranlardan olursa caizdir. Elbette bu da canının tehlikeye düşmesinden korkmadığın taktirdedir."

44.Konu el-Buka Ağlamak

el-Bihar, 93/328-336, 19. Bölüm, Fazl'ul-Buka ve'z Zemmu Cumud'il-Ayn

bak.
el-Bid'at, 231. Bölüm; el-Huşu, 1025. Bölüm; Aşura, 2737. Bölüm; el-Mukarrebun, 3333. Bölüm

379. Bölüm Allah Korkusundan Ağlamak

Kur'an
"Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlar."
"Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar; bu, onların gönüllerindeki huşuyu artırır."
1829. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Nefsinde bir takım özelliklerin olmasını tavsiye ediyorum, onları korumaya çalış! Allah'ım! O'na (Ali'ye) yardım et... Dördüncüsü Allah için ağlamaktır. Gözlerinden dökülen her damlaya karşılık cennette senin için bir ev yapılır."

1830. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ne mutlu, Allah'tan başka hiç kimse haberi olmadan işlediği bir günahtan dolayı Allah korkusundan ağladığı halde aziz ve celil olan Allah'ın kendisine baktığı yüze!"
1831. Resulullah (s.a.a), Veda Hutbesinde şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah korkusundan gözyaşı dökerse, döktüğü gözyaşlarından her birisi için amel terazisine Uhut dağı kadar mükafat bırakılır."

1832. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bilin ki her kimin Allah korkusundan gözlerinden yaşlar dökülürse, döktüğü her damla gözyaşı için kendisine cennette, inci ve mücevherattan yapılmış bir köşk verilir. O köşkte gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve hiçbir insanın aklından geçmeyen şeyler vardır."

1833. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın gölgesinden başka hiç bir gölgenin olmadığı kıyamet gününde şu yedi kişi aziz ve celil olan Allah'ın arşının gölgesinde olur... Halvet köşelerinde aziz ve celil olan Allah'ı çok zikreden ve böylece Allah korkusundan gözlerinden yaşlar boşanan kimse."

1834. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah korkusundan gözlerinden bir sinek kadar dahi gözyaşı dökecek olursa Allah onu büyük korku gününde güvene erdirir."
1835. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Gözlerin ağlaması ve kalplerin (haşyeti) korkusu zikri yüce olan Allah'ın rahmetindendir. Bu ikisini elde ettiğiniz taktirde dua etmeyi bir ganimet bilin."

1836. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Korkusundan ağlamak, rahmet anahtarıdır."
1837. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah korkusundan ağlamak kalbi nurlandırır ve insanı günaha alışmaktan korur."
1838. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanın kaybettiği zamana ağlaması yüceliğindendir."

1839. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve celil olan Allah nezdinde en çok sevilen iki damla; Allah yolunda akan kan damlası ve gece yarısı kulun sadece aziz ve celil olan Allah için döktüğü göz yaşı damlasıdır."
1840. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü üç göz dışında tüm gözler ağlar: Allah yolunda sabahlayan göz, Allah korkusundan gözyaşı akıtan göz ve Allah'ın haram kıldığı şeylere gözünü kapayan göz."

1841. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Gözyaşı dışında her şeyin bir ölçüsü ve tartısı vardır. Bir damla gözyaşı denizler dolusu ateşi söndürür. Göz, göz yaşlarıyla ıslanınca asla fakirlik ve zillet tozuna bulaşmaz. Göz, ağlayıp yaş dökünce Allah ateşi ona haram kılar. Eğer bir ümmet arasında ağlayan biri varsa, o ümmetin tümü bağışlanır."

1842. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer ağlayamıyorsan, kendini ağlamak için zorla. Eğer gözlerinden sineğin başı kadar dahi gözyaşı dökülecek olursa ne mutlu sana, ne mutlu sana."

380. Bölüm Kendi Haline Ağlamak

1843. Allah'ın Musa'ya (a.s) vahyettiklerinden biri de şuydu: "Dünyada olduğun müddetçe kendi haline ağla, tehlike ve helak durumlarından sakın. Sakın dünya hayatının süsü ve gösterişi seni aldatmasın."
1844. Allah'ın İsa'ya (a.s) vahyettiklerinden biri de şuydu: "Ailesi ile vedalaşan, dünyadan nefretle uzak duran, dünyayı ehline bırakan ve Allah nezdinde olanlara rağbet eden kimsenin ağladığı gibi kendi haline ağla."

381. Bölüm Gözlerin Kuruması

1845. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şekavetin alametlerinden biri de gözlerin kurumasıdır. (ağlayamamasıdır. )"
1846. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Gözler ancak kalplerin katılaşması sebebiyle kurur. Kalpler ise günahların çokluğu sebebiyle katılaşır."

45. Konu el-Beled Belde-Şehir

el-Bihar, 60/201, 36. Bölüm, "el-Memduh min'el Buldan ve'l Mezmum minha
el-Bihar, 75/392, 86. Bölüm, ed-Duhul fi Bilad'il Muhalifin

bak.
59. Konu, es-Sevre; 186. Konu, er-Rustak; 549. Konu, el-Veten
eş-Şirk, 1991. Bölüm; el-Hicret, 3992. Bölüm


382.Bölüm Temiz Şehir

Kur'an
"Hoş bir şehir ve bağışlayan bir Rab."
"Onlarla, kutlu kıldığımız şehirler arasında, karşıdan karşıya görünen kasabalar var etmiş, oraları gezilecek belirli konak yerleri yapmıştık, "Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde gezin" demiştik."

"Yemin olsun ki, İsrail oğullarını iyi bir yere yerleştirdik, onlara temiz rızıklar verdik, kendilerine bir bilgi gelene kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir."
bak. Enbiya suresi ayet, 71, 81; Mu'minun suresi, ayet, 50; Kasas suresi, ayet, 29-30; Nazi'at suresi, ayet, 16; Beled suresi, ayet, 1-2; Tin suresi, ayet, 301

383. Bölüm Büyük Şehirlere Gidiniz

1847. İmam Ali (a.s) Haris Hemdani'ye yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur: "Büyük şehirlerde otur. Zira büyük şehirler Müslümanların toplanma yeridir. Gafil ve cefakar insanların oturduğu yerlerde oturmaktan kaçın."

384. Bölüm En Hayırlı Şehirler

1848. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Senin için diğer bir şehirden daha uygun bir şehir yoktur. En hayırlı şehir, sana tahammül eden (huzur ve güvenliğini temin eden) şehirdir."

385. Bölüm Her Şehir Halkının İhtiyaç Duyduğu Şey

1849. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her şehir halkının dünya ve ahiret işlerinde kendilerine müracaat edecekleri ve olmadığı taktirde ise cehalet ve huzursuzluk içinde yaşayacakları üç şey vardır: Sakınan (takvalı) alim bir fakih, itaat edilen hayırlı bir emir (yönetici) ve sağduyulu güvenilir bir doktor."

46. Konu el-Belağat Belagat

bak.
420. Konu, el-Fesahet

386. Bölüm Belagat

1850. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagat, konuşulması kolay, derki hafif olan şeydir."
1851. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagat cevap vermede yavaşlamama da, maksadını ulaştırman ve hata etmemendir."
1852. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim sözün vecizesine ve uzatılmasına dikkat ederse belagat elde etmiş olur."

1853. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagat dil sivriliği ve hezeyan çokluğu ile değildir. Belagat manayı ifade etme ve doğru delil sergilemektedir."

1854. İmam Sadık (a. s), belagat hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Bir konuyu bilen o konuda az konuşur. Beliğ (belagat sahibi) denmesinin sebebi de ihtiyacını en az zahmetle ifade edebildiği sebebiyledir."

1855. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagat üç şeydedir. İstenilen manaya yaklaşmak, fazla sözden uzak durmak ve az kelimelerle çok anlam ifade etmek."

1856. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bazen belagat yerine vecize ile yetinilir."
1857. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bazı açıklamalar (beyanlar) sihirdir; bazı ilimler cehalet, bazı sözler ise dilsizlik."

387. Bölüm En Beliğ (Belagatlı) Söz

1858. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En üstün belagat maksadı kolayca ifade eden ve vecizesi güzel olandır."
1859. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En güzel söz; tertibi güzel ve özel-genel herkesin anladığı sözdür."
1860. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En güzel söz duyulması kulaklara hoş gelen ve zihinlerin anlamada zorluğa düşmediği sözdür."
1861. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En hayırlı söz usandırmayan ve azımsanmayan özdür."

388. Bölüm Belagattan Üstün Şey

1862. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagattan daha çok beğenilen şey konuşmanın gereksiz olduğu yerde susmaktır."


389.Bölüm Ağız Burun Bükerek Konuşmak

1863. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Talanın insanlardan en çok nefret ettiği kimse, ineğin dilini her tarafa çevirdiği gibi ağız burun bükerek konuşan belagat sahibi kimsedir."
1864. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah ineğin dilini oynattığı gibi dilini oynatan belagat sahibi kimseden nefret eder."

1865. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah adeta kılı kırk yararcasına kasıtlı olarak sözü yaran kimseye lanet etsin."
1866. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Çok geçmeden bir topluluk gelecek; ineğin yerden (ot) yediği gibi, (rızkını) dilleriyle yiyecektir."

1867. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin en kötüleri geveze, çekinmeden boşboğazlık eden ve ağzını burnunu bükerek konuşanlardır. Ümmetimin en hayırlıları ise en güzel ahlaklı olanlarıdır."
bak. Kenz'ul Ummal, 3/561

390. Bölüm Belagat İle İlgili

1868. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Belagatın aleti (veya ayeti) düşünen kalp ve konuşan dildir."
1869. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bazen belagat sahibi kimse bile delil getirmekten aciz kalır ve bazen fesahat sahibi kimse bile cevap veremez duruma düşer."

1870. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Konuşmaktan aciz kalmanın alameti; görüş alışverişinde bulunurken sözü tekrar etmek ve konuşurken öksürür gibi yaparak sözü uzatmaktır."

1871. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bizler konuşmanın emirleriyiz. Sözün damar ve kökleri bizde bitti ve dalları bizden sarktı."
1872. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dilinin keskinliğini sana konuşmayı öğreten ve sözünün belagatini sana kılavuzluk eden kimsenin aleyhine kullanma."