NaN%
Mizan'ul Hikmet-10.Cilt Mizan'ul Hikmet-10.Cilt



Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Mizan'ul Hikmet (hikmetin öl-çüsü) benim, Ali de onun dilidir." (İhkak'ul Hak, 6/46)


Mizan'ul Hikmet-10.Cilt

Muhammed Muhammedi REYŞEHRİ

Çeviri Kadri ÇELİK

Tatbik Nuri DÖNMEZ 409. Konu

el-Ferec Kurtuluş-Genişlik

bak. . 110. konu, el-Hüzün; el-İmamet (3), 239 ve 240. bölümler

3177. Bölüm Zorluktan Sonra Kurtuluş

15738. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şiddet son haddine ulaştığında genişlik hasıl olur, bela halkaları iyice sıkıştığında huzur ortaya çıkar."
15739. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zorluk doruğa ulaştığı zaman kurtuluşa en yakın zamandır."
15740. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kurtuluşa en yakın zaman, işin daraldığı zamandır."
15741. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tüm kapılar kapanınca kurtulu-şun nişaneleri ortaya çıkar."
15742. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her zorluk şiddetlenince, Allah kurtuluşunu yakın kılar."
15743. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela ve zorluk halkası daralınca, kurtuluş hasıl olur."

3178. Bölüm
Zorluk ve Kolaylığın Birbirine Yakınlığı

Kur'an:
"Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır."
15744. Resulullah (s.a.a), Allah-u Tela'nın, "Senin için göğsünü açmadık mı?" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer zorluk bir inde olsa kolaylık dışarı çıkarmak için yanına girer." Peygamber daha sonra şu ayeti tilavet buyur-du: "Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır."

15745. Resulullah (s.a.a), hakeza bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: "Asla bir zorluk iki kolaylığa üstün gelemez. "Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır."
15746. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer zorluk gelir ve bir ine gi-rerse kolaylık da gelir, onun yanına girer ve onu dışarı çıkarır."

15747. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Rahatlık, eziyete ne kadar da ya-kındır."
15748. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mutluluklar mutsuzluklara nede yakındırlar!"
15749. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her hüzün ve gamın bir açılışı vardır."
15750. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her darlığın bir çıkışı vardır."
15751. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kurtuluş beklentisi iki rahatlık-tan biridir."
410. Konu

el-Ferah
Sevinç

Bihar, 73/154, 125. bölüm kesret'ul ferah

bak. .
229. konu, es-Surur; 309. konu, ez-Zihk; 110. konu, el-Hüzün
el-Hüzün, 822, 824. bölümler; et-Tama', 2421. bölümler; el-Ayb, 3019. bö-lüm

3179. Bölüm
Hak Olmayan Şeylerle Sevinmek

Kur'an:
"Milleti ona: "Böbürlenme, Allah şüphesiz ki böbürlenenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, ahiret yurdunu gözet, dün-yadaki payını da unutma dediler."

"Onlara: " işte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve bö-bürlenmenizden ötürüdür."
bak. Şura suresi, 48. ayet; Hadid suresi, 23. ayet
15752. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Nice hafif davranmalar malın yağma edilmesiyle sonuçlanır."
15753. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Size ne oluyor ki, dünyada edin-diğiniz az şeye seviniyor, ahiretten yitirdiğiniz çok şeye üzülmüyorsu-nuz!?"

15754. İmam Ali (a.s), Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektubunda şöyle buyur-muştur: "(Ey Abdullah b. Abbas!) Kişi bazen ister istemez sonunda kendi-sine nasib olacak şey için sevinir ve bazen de kendisine ulaşması mukad-der olmayan şey için hüzün duyar. Dünyada kendin için elde ettiğin en faziletli şey,

bir lezzete ulaşmak veya öfkeni dindirmek olmasın. Aksine batılı söndürmek ve hakkı ihya etmek olsun. Sevincin, (ahiret için) gön-derdiğin iyi amellerden; üzüntü ve kederin ise, terk edip yerine getirme-diklerinden ötürü olsun. Tüm himmetin ise, ölümden sonrası (ahiret) için olsun."
bak. Es-Surur, 1792. Bölüm
411. Konu

el-Furs
Farslar-İranlılar

Kenz'ul Ummal, 12/90-93, el-Furs
Bihar, 67/166, 9. bölüm; Esnaf'un-Nas fi'l-İman

bak. .
59. konu, es-Sevre


3180. Bölüm
İranlılar İslam'dan En Büyük Payı Olanlardır

15755. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İslam'da insanlardan en büyük nasibi olanlar İran halkıdır."
15756. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İslam sayesinde Acemlerden (Arap olmayan) en mutlu millet İran halkıdır."

15757. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Rüyamda beyaz bir koyun sü-rüsünün siyah bir koyun sürüsüne karıştığını gördüm." Ashap şöyle ar-zetti: "Bunun tabiri nedir, ey Allah'ın Resulü!" Peygamber şöyle buyurdu: "Acemler (Arap olmayanlar) bu din ve nesebinizde, size ortak olacaklar-dır. Eğer iman Süreyya yıldızına bile asılacak olsa, şüphesiz Acem olan bir topluluk onu elde edecektir. İman açısından onların en mutlusu İranlılar-dır."

Bir rivayette ise şöyle yer almıştır: "Rüyamda bir kuyudan su çektiğimi, bi-rinin onun üzerinden atladığını, yanında bir miktar keçi bulunduğunu gördüm. Daha sonra çok sayıda koyun yanıma geldi ve ben onları Müs-lüman olacak olan Acemler (Arap olmayanlar) diye tabir ettim."

3181. Bölüm
İranlılar ve İman
"Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz de olmazlar."
"Eğer dilerse, ey insanlar, sizi giderir (yok eder) ve başkalarını ge-tirir. Allah, buna güç yetirendir."
"Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner(irtidat eder) se, Allah (yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir."

"Bu peygamber yine onlardan olup henüz kendilerine yetişmemiş bulunan başka insanlara da gönderdik. O Azizdir, Hakimdir."
"Biz Kuran'ı arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunları okusaydı yine de ona inanmazlardı."

15758. Resulullah (s.a.a), "Eğer ondan yüz çevirirseniz, sizi ortadan kaldırır. Sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir." ayetini oku-yunca, kendisine, "Yüz çevirdiğimiz taktirde Allah'ın onları yerimize geçireceği bu kimseler kimlerdir?" diye sorulması üzerine Selman'ın omzuna dokunarak şöyle bu-yurmuştur: "Bu şahıs ve kavmidir. Canım elinde olana andolsun ki eğer iman Süreyya'ya da asılacak olsa, İran'dan bir topluluk onu elde edecek-tir."

Şöyle diyorum: "Bu hadisin benzeri başka bir yolla Ebu Hureyre'den ve İbn-i Merduye'den o da Cabir'den rivayet edilmiştir."
15759. İmam Sadık (a.s), Yakub b. Kays'a şöyle buyurmuştur: "Ey Kays'ın oğ-lu! "Eğer ondan yüz çevirirseniz, sizi ortadan kaldırır. Sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir."

Ayetinden maksat, azat edilmiş kölelerin çocuklarıdır."
15760. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey Arap topluluğu! Eğer siz-den bir grup yüz çevirirse, Allah sizin yerinize başka bir topluluğu getirir, yani azat edilmiş köleleri. Allah'a yemin olsun ki onlardan daha iyi bir topluluğu onların yerine geçirmiştir, yani azat edilmiş köleleri."

15761. Mecme'ul Beyan'da Allah-u Teala'nın, "Eğer isterse sizi yok eder" ayeti hakkında şöyle yer almıştır: "Yani eğer Allah isterse, sizleri helak eder. "Ey insanlar!" ve sizleri yok eder. Bir görüşe göre de bu ayette taktirde hazfedilmiş bir kelime vardır. Yani aslında ayet şöyledir: Eğer Allah sizi yok etmeyi dilerse sizi yok eder ey insanlar!

"Ve yerinize başka bir grubu getirir" yani Peygamberine yardım eden sizden başka bir toplulu-ğu yerinize getirir. Rivayet edildiği üzere bu ayet nazil olduğu zaman Pey-gamber elini Selman'ın sırtına vurdu ve şöyle buyurdu: "Onlar bunun kavmidir. Yani İranlılardır."

15762. Resulullah (s.a.a), kendisine, "Ey iman edenler! Aranızdan dinin-den kim dönerse bilsin ki Allah kendilerini sevdiği ve onların da Allah'ı sevdiği bir kavim getirir" ayeti sorulunca şöyle buyurmuştur: "(On-lar) Salman'ın omuzuna vurarak bunun kavmidir." Daha sonra şöyle bu-yurdu: "Eğer din Süreyya'ya bile asılacak olsa, şüphesiz İranlılardan bir grup onu elde edecektir."

15763. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer iman Arapların elde ede-meyeceği şekilde Süreyya'ya bile asılacak olsa, İranlılardan bir topluluk onu elde edecektir."
15764. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer din Süreyya'ya asılacak ol-sa, İranlılardan bir grup onu elde edecektir."

15765. Ebu Hureyre şöyle diyor: "Cuma suresi nazil olduğunda, biz Peygamber'in (s.a.a) huzurunda oturmuştuk. Peygamber sureyi tilavet buyurdu ve "Henüz onlardan kendilerine katılmayan diğerleri" ayetine geldiği zaman birisi şöyle arzetti: "Henüz bizlere katılmayan bu kimseler kimlerdir?" Peygamber (s.a.a) elini Selman'ın başına koydu ve şöyle buyurdu: "Canım elinde olana andolsun ki eğer iman Süreyya'da bile olsa bunlardan bir topluluk onu elde edecektir."

15766. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Eğer onu Arap olmayan bazılarına nazil kılsaydık ve Peygamber onu kendilerine okusaydı, şüphesiz ona iman etmezlerdi" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer Kur'an Araplardan başkasına nazil olsaydı, Araplar asla ona iman etmez-lerdi. Halbuki Araplara nazil oldu ve Acemler (Arap olmayanlar) ona iman etti. Bu da Acemler için bir fazilettir."

3182. Bölüm
İranlılar ve İlim

15767. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İbrahim (a.s) Iraklılara beddua etti. Allah-u Teala ona şöyle vahyetti: "Bu işi yapma (beddua etme.) Zira ben ilmin hazinelerini onların arasına bıraktım ve rahmeti onların kalbine yerleştirdim."
15768. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer ilim Süreyya'da olsa şüp-hesiz İranlılardan bir grup onu elde edecektir."

3187. Bölüm
Zorla Cennete Sevkedilen Kimseler

15769. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Neden güldüğümü sormayacak mısınız? Ben ümmetinden bir topluluğu zincirlere vurulmuş bir halde zorla cennete doğru çekildiğini gördüm." Şöyle arzedildi: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kimlerdir?" Peygamber şöyle buyurdu: "Onlar Acemlerden bir topluluktur, mücahitler onları esir ederler ve onları Müslüman eder-ler."
15770. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ben zincirlere vurul-muş bir halde cennete doğru sürüklenen bir topluluğu görüyorum."
15771. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Zincire vurulmuş bir halde cennete sürüklenen bir topluluğa şaşıyorum."

3184. Bölüm
İranlılar (Çeşitli)

15772. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İranlılar İshak'ın oğullarıdır."
15773. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İranlılar bizim akrabalarımız-dır. Zira ki İsmail İshakoğullarının amcasıdır ve İshak da İsmailoğullarının amcasıdır."
15774. Resulullah (s.a.a), yanında Acemlerden söz edilince şöyle buyurmuştur: "Onlara veya bazısına olan güvenim, size veya bazılarınıza olan güvenim-den daha çoktur."

412. Konu

el-Firaset
Feraset

Kenz'ul Ummal, 11/88, 103, Kitab'ul Feraset
Bihar, 67/73, 2. bölüm; İnn'el Mümin yenzuru binurillahi subhaneh
Kenz'ul Ummal, 13/178, Firaset-u İmam Ali (a.s)


3185. Bölüm
Müminin Feraseti

Kur'an:
"Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır."
15775. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala'nın, "Bunda görebilen insanlar için ibretler vardır" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Maksat feraset sa-hibi kimselerdir."
15776. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Müminin ferasetinden sakını-nız; zira o Allah-u Teala'nın nuruyla bakar." Hazreti Peygamber daha sonra "Bunda görebilen insanlar için ibretler vardır" ayetini okuyarak şöyle buyurdu: "Maksat feraset sahibi kimselerdir."

15777. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yaratılan her şeyin iki gözü arasına (alnına) mümin veya kafir olduğu yazılmıştır. Bu sizlere örtülüdür ama Al-i Muhammed'in imamlarına örtülü değildir. Bu onların yanına va-ran kimselerin mümin veya kafir olduklarını bilirler." İmam daha sonra, "Bunda görebilen insanlar için ibretler vardır" ayetini okuyarak şöyle buyurdu: "Bu görebilen insanlar İmamların (a.s) ta kendileridir."

15778. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Al-i Muhammed'in Kaim'i kı-yam edince tıpkı Davud'un hakemliği gibi insanlar arasında hakemlikte bulunur ve hiçbir tanığa ihtiyaç duymaz. Allah-u Teala ona ilhamda bulu-nur ve kendi ilmi esasınca hükmeder. Her topluluğa içinde gizlediği şeyi haber verir, dost ve düşmanını tiplerinden anlar. Münezzeh olan Allah şöyle buyurmuştur: "Bunda görebilen insanlar için ibretler vardır."

15779. İmam Sadık (a.s) kendisinden bir şey sormak isteyen Medine valisi Hila-li'ye şöyle buyurmuştur: "Eğer istersen sen daha sormadan sen daha sorma-dan sana ne sormak istediğini söyleyebilirim. İstiyorsan da kendin sor." Hilali şöyle diyor: "Ben şöyle arzettim: "Ey İbn-i Resulilllah! Ben daha sormadan zihnimde hangi sorunun olduğunu nereden biliyorsun?"

İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Nişaneleri görebilme ve ferasetlerle. Aziz ve celil olan Allah'ın şu sözünü işitmedin mi? "Bunda görebilen insanlar için ibretler vardır." Hakeza Allah resulünün şu sözünü işitmedin mi? "Müminin ferasetinden korkunuz zira mümin aziz ve celil olan Allah'ın nuruyla Bakar."

15780. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz İmam'da (a.s) şu ni-şaneleri görebilenler için nişaneler vardır. O yol üstünde durandır (kıla-vuzluk için nişanedir) Allah'ın nuruyla Bakar. Allah tarafından konuşur ve istediği hiçbir şey ona gizli değildir."
15781. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Müminin ferasetinden korkun. Zira o aziz ve celil olan Allah'ın nuruyla bakar."
15782. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Müminin ferasetinden korkun. Zira o aziz ve celil olan Allah'ın nuruyla bakar ve Allah'ın verdiği başarıy-la konuşur."
15783. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Müminin zanlarından sakınınız, zira Allah-u Teala hakkı onların dilinde karar kılmıştır."
Bak. Ez-Zenn, 2472. Bölüm

15784. İmam Kazım (a.s) Süleyman Caferi'ye şöyle buyurmuştur: "Ey Süleyman! Müminin ferasetinden sakın, zira o Allah'ın nuruyla bakar." (Süleyman şöyle diyor: ) Ben bir şey demedim, sonra halvet olunca şöyle arzettim: "Fedan olayım! Şöyle buyurduğunu işittim: "Müminin ferasetinden sakın, zira o Allah'ın nuruyla bakar"

İmam şöyle buyurdu: "Evet ey Süleyman! Allah mümini kendi nurundan yaratmış, onları kendi rahmetinde yüzdürmüş, onlardan bizim velayetimiz hakkında söz almıştır. Mümin müminin anne babadan olma öz kardeşidir, müminin babası nur, annesi rahmettir ve mümin kendisinden yaratılmış olduğu bir nurla bakar."

"Allame Meclisi şöyle diyor: "Kamil bir feraset kamil müminlere, yani İmamlara (a.s) özgüdür. Onlar İmamet kitabında da söylendiği gibilerin bütün müminleri ve münafıkları yüzünden tanırlar. Diğer müminler ise imanları ölçüsünce ferasetten nasiplenmişlerdir. "Allah Mümini kendi nu-rundan yaratmıştır" yani onları, Allah'ın temiz nuruyla nurlanmış bir ruh-tan veya (ilahi hazinede) gizli ve İmamlarının (a.s) toprağıyla uyumlu bir topraktan yaratmıştır.

Yukarıdaki hadiste geçen "sebeğehum" kelimesi ise "onları yüzdürdü veya boyadı" anlamındadır. "fi rahmetihi" kelimesi ise onları kendi özel rahmetlerini kabullenecek hale getirmesinden kinayedir veya rahmetin yeri olan temiz ruha bağlantısından kinayedir. "Ebuhu ennur ve ummuhu rahmet" cümlesi ise bir tür istiaredir.

Yani Allah'ın nurlarıyla ve rahmetleriyle olan aşırı ilişkisi sebebiyle adeta babası nur annesi ise rahmet olmuştur. Ya da nur tabiattan kinayedir, rahmet ise ruhtan kinayedir veya bunun tam tersi. (yani nur ruhtan kinayedir ve rahmet ise tabiattan kinayedir. )"

15785. İmam Sadık (a.s) kendisine, "mümin Allah'ın nuruyla bakar" cümlesinin anlamını soran Muaviye bin Ammar'a şöyle buyurmuştur: "Ey Muaviye! Allah mümini kendi nurundan yaratmış, onları kendi rahmetinde yüzdürmüş ve Allah kendisini mümine tanıttığı gün bizim velayetimiz ve kendi marifeti hususunda müminlerden söz almıştır. O halde mümin müminin anne ba-badan olma öz kardeşidir. Müminin babası nur annesi rahmettir ve o kendisinden yaratıldığı nurla bakar."
413. Konu

el-Fursat
Fırsat

bak. .
337. konu, el-Acele; 368. konu, el-Umr; 396. konu, el-İğtinam; 193. konu, el-Murakebet

3186. Bölüm
Fırsatlar Çabuk Geçer

15786. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsatları iyi değerlendirin. Zira fırsatlar bulut gibi geçip gider."
15787. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat bulut gibi geçip gider o halde iyi fırsatları ganimet sayın."
15788. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsatlar çabuk geçer ve geç dö-ner."
15789. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat avdır."
15790. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat ganimettir."

3187. Bölüm
Fırsatları Ganimet Saymaya Teşvik (1)

15791. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Şimdi, şimdi! Pişman olmadan ve "Kişinin: "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar olsun. Gerçekten ben alaya alanlardandım" diyeceği günden sakının" "Veya, "Allah beni doğru yola eriştirseydi sakınanlardan olurdum" diyeceği, yahut, azabı gördüğünde: "Keşke benim için dönüş imkanı bulunsa da iyilerden olsam" diyeceği günden sakının" demeden önce (fırsatları ganimet bilin)."

15792. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey ademoğlu! Sen annenin karnına düştüğün andan itibaren sürekli ömür (evini) yıkma yoluna ko-yuldun. O halde elinde olan şeyden önünde olan şey için faydalan, zira mümin azık alır, kafir ise sadece eğlenir."
bak. el-Murakebe, 1540. Bölüm; el-umr, 2925. Bölüm

3188. Bölüm
Fırsatları Ganimet Saymaya Teşvik (2)

15793. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsatlara (elden gitmesiyle) hüz-ne ve gama sebep olmadan önce koşunuz."
15794. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat ortaya çıkınca hedefinize doğru koşunuz ve hiçbir fırsat, bedenlerin sıhhati ile geçirilen boş günler gibi değildir."

15795. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki dünya-nızdan geçenler bu cübbemin püsküllerine bile denk değildir. Dünyanız-dan geri kalan ise geçene oranla suyun suya benzemesinden daha çok benzemektedir. Her şey kısa bir müddet kalacak ve çok yakında ortadan kalkacakdır. O halde henüz nefes alma fırsatınız varken, henüz eğeriniz yeni iken, gırtlağınız sıkılmamışken ve pişmanlık fayda etmeyecek duruma gelmemişken amel etmeye koşunuz."

3189. Bölüm
Fırsatları Zayi Etmekten Sakındırmak

15796. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kimin yüzüne hayırdan bir kapı açılırsa onu ganimet saymalıdır. Zira o kapının ne zaman yüzüne ka-panacağını bilemez."
15797. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kime bir fırsat ortaya çıkar da kamil bir fırsat beklentisi içinde onu ertelerse zaman o fırsatı da elin-den alır, zira zamanın işi almak, adeti ise kaybetmektir."
15798. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Fırsatları terketmek hüzne se-bep olur."

15799. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsatları zayi etmek hüzne sebep olur."
15800. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim fırsatları zamanında er-telerse onu kaybedeceğinden emin olmalıdır."
15801. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat ortaya çıkınca onu avlayı-nız. Zira fırsatı kaybetmek hüzne sebep olur."
15802. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsatları hüzün ve gama dönüş-meden değerlendirin."

15803. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En şiddetli hüzün fırsatları kay-betmektir."
15804. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En üstün düşünce (insanın) fır-satları kaybetmemesi ve hüzün ve gama sebebiyet vermemesidir."
15805. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim fırsatları hızla (durakla-maksızın) değerlendiririse hüzünlerden güvende olur."
15806. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim fırsatları ganimet sayarsa hüzün ve gamdan güvende olur."
15807. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dert ve sıkıntılara sabretmek fır-satları elde etmekle sonuçlanır."
15808. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İşler zamanlarının rehinidir."
15809. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Fırsat ortaya çıkmadan acele et-mek ve fırsat ortaya çıktıktan sonra duraklamak cehaletin nişanesidir."
414. Konu

el-Feraiz
Farzlar

Bihar, 71/194, 65. bölüm; Ara'ul Feraiz

bak. .
421. konu, el-Fazilet; 369. konu, el-Amel (1); 523. konu, en-Nafile
el-İbadet, 2498. bölüm; er-Ruhsat, 1469. bölüm

3190. Bölüm
Farzları Eda Etmeye Teşvik

Kur'an:
"Allah'tan bir farz olarak…Allah bilendir, hekimdir."
15810. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Farzlar, farlar! Farzları Allah için eda ediniz ki sizleri cennete ulaştırsın."
15811. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bununla beraber Allah'a yemin olsun ki şüpheler doğmuş, kesin şeyleri bürümüştür. Hatta sanki, üstleni-len şey (rızık) size farzmış; farz kılınan (amel) da sizden kaldırılmış gibi telakki edilmeye başlanmıştır."

15812. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah size (oruç, namaz ve hac gibi) bir takım şeyleri farz kılmıştır; o halde onları zayi etmeyin. Sizleri bir takım sınırlar tayin etmiştir; o halde onları aşmayın. Sizlere bir takım şey-lerden sakındırmıştır; o halde onlardan sakının."
15813. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın size farz kıldığı şeyler için çalışın, sizden istediğini eda etme gayretini de vermesini dileyin."

15814. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Nefsini kulluğa alıştır, ona yumuşak davran, ezip azarlama; sana kitapta farz kılınmış olanlar dışında onu hoş tut ve affet. Çünkü farzların, vaktinde ve yerinde eda edilmesi gerekir."
15815. İmam Ali (a.s) Hulvan'ın ordu komutanı Esved bin Kutbe'ye yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: "Allah'ın sana farz kıldığı şeyler yolunda se-vabını ümit ederek ve azabından korkarak canını feda et."

15816. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Al-lah fazları sizlere kerem ve rahmeti üzere farz kılmıştır, sizlere ihtiyacı ol-duğu için değil! Aksine kendisinden başka ilah olmayan Allah sizlere olan rahmetinden dolayı (farz kılınmıştır) ki böylece pis olanı temiz olandan ayırsın, göğsünüzde olan şeyleri imtihan etsin ve kalbinizde olan şeyleri halis kılsın."

15817. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Rabbinin farz kıldıklarını eda eden, uğradığı meşakkatlere sabreden, geceleri uykusunu terk eden kim-seye ne mutlu!"
15818. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala'nın, "Sabredin, direnin ve sınırla-rı koruyun" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Farzları ede etme hususun-da sabırlı olun, musibetler karşısında direnin ve İmamları (a.s) koruyun."
15819. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyle amel ederse o insanların en hayırlısıdır."

15820. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın farzlarıyla emel et ki insanların en takvalısı olasın."
15821. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: "Kulum kendisine farz kıldığımdan daha sevimli bir şeyle kendisini bana sevimli kılmamıştır."

15822. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Farzları eda etmek gibi (yüce) bir ibadet yoktur."
15823. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Nefsini, Allah'a itaat etmek, farz-ları eda etmek hususunda sabretmek, nafile ve vazifeleri yerine getirme hususunda meşakkate katlanmakla imtihan et."

15824. İmam Ali (a.s) Mısır'a vali tayin ettiğinde Malik Eşter'e yazdığı mektu-bunda şöyle buyurmuştur: "Allah'a özgü olan farzlarda niyetini halis kılmalı ve özgün vaktinde kılmalısın. O halde gece ve gündüzün bir bölümünde bedenini Allah'a itaate ver, O'na yaklaşmana vesile olan fiillerde bulun, bedeninin yorgun düşmesine neden olsa da fiillerinin eksiksiz ve kusursuz olmasına dikkat et."

15825. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kedi hakkından sizlere farz kıldığı şeyi ve sizlere beyan ettiği görevleri yerine getirerek Allah'a doğru yola koyulunuz."
15826. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ah olsun Kur'an'ı okuyup hü-kümlerini uygulayan, farzlarını düşünüp ifa eden, sünnete hayat verip bi-dati öldüren kardeşlerime!"

3191. Bölüm
Farzları Müstehaplardan Öne Geçirmenin Vacip Ol-ması

15827. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer müstehapların faziletine sa-rılarak farzları yerine getirmekten geri kalırsan şüphesiz elde ettiğin fazi-let, zayi ettiğin farza denk olmayacaktır."

15828. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Altı yüz bin koyun mu, altıyüz bin dinar mı? yoksa altıyüz bin cümle mi istiyorsun?" Ali (a.s) şöy-le arzetti: "Ey Allah'ın Resulü! Altı yüz bin cümle istiyorum." Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Altı yüz bin cümleyi altı cümleye topluyorum. Ey Ali! İnsanların faziletler ve müstehaplarla uğraştığını görürsen sen farzla-rını kemale erdirmeye çalış, insanların dünya işlerine koyulduğunu görür-sen sen ahiret işlerine koyul.

İnsanların birbirinin ayıplarını araştırmaya koyulduğunu görürsen sen kendi ayıplarına bak. İnsanların dünyayı süs-lemeye koyulduğunu görürsen sen ahiretini süslemeye koyul, insanların amellerin fazlalığına koyulduğunu görürsen sen amelini halis kılmaya çalış ve insanların yaratıklara tevessül ettiğini görürsen sen yaratıcıya tevessül et."
bak. en-Nafile, 3951. bölüm; el-kemal, 3533. bölüm

3192. Bölüm
Münezzeh Olan Allah'ın İnsanlara Farz Kıldığı Şey

15829. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, insanların yoksulluk-ları onları isyana sürüklemesin diye adil imamlara kendilerini insanların en fakirleriyle ölçüp değerlendirmelerini emretti."
15830. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah, yoksulların rızkını zenginlerin mallarında farz kılmıştır. Zengin, malı kendi zevkine harcadığından dolayı fakir aç kalmıştır."

15831. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah imanı, şirki temizlemek; namazı, kibirden uzak tutmak ve zekatı, rızka bir sebep kılmak için farz kılmıştır."
15832. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah tüm organlarına bir takım şeyler farz kılmıştır; kıyamet günü onlarla sana delil getirecek-tir."
bak. . eş-Şeriat, 1982. bölüm;

3193. Bölüm
Münezzeh Olan Allah'ın Farz Kıldığı İlk Şey

15833. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın ümmetime farz kıldığı ilk şey beş vakit namazdır. Ümmetimden Allah'ın dergahına yükselen ilk şey de beş vakit namazdır. Ümmetimin sorguya çekileceği ilk şey de beş vakit namazdır."
bak. es-Selat, 2273, 2269. Bölüm; el-Hisab, 833. Bölüm

3194. Bölüm
Münezzeh Olan Allah'ın Farz Kıldığı En Zor Şey

15834. İmam Sadık (a.s) Ebu Ubeyde Hezza'ya şöyle buyurmuştur: "Allah'ın yaratıklarına farz kıldığı en zor şeyi sana haber vermeyeyim mi? İnsanların birbirine karşı insaflı olması, dini kardeşlere yardım ve her durumda Allah'ı hatırlamasıdır. Öyle ki Allah'a itaat ortaya çıktığında insanın onun-la amel etmesi ve kendisi için bir günah ortaya çıktığında ise onu terk et-mesidir."

15835. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın yaratıklarına farz kıldığı şeylerin en zoru Allah'ı çok zikretmeleridir. Daha sonra şöyle buyurdu: "Maksadım, "Subhanellahi velhamdu lillahi vela ilahe illallahu vellahu ekber" (Allah münezzehtir, hamd Allah'a mahsustur , Allah'tan başka ilah yoktur ve Allah vasfedilenden büyüktür) zikirlerini demek değildir. Gerçi bu da Allah'ı hatırlamaktır, ama benim Allah'ı zikretmekten maksadım, helal ve haram ile karşılaşıldığında Allah'ı hatırlamaktır. Öyle ki bir itaat ortaya çıkarsa ona amel etmesi ve bir günah ortaya çıktığında onu terk etmedir."

15836. İmam Ali (a.s) insanların birbirine karşı hakları hususunda şöyle buyur-muştur: "Bu haklardan münezzeh olan Allah'ın farz kıldıklarının en büyü-ğü, emir sahibinin tebası, tebanın da emir sahibi üzerindeki hakkıdır. Bu hakkı eda etmeyi Allah her iki tarafa da farz kılmıştır."
bak. el-Ahd, 2963. Bölüm; 14119. Hadis

3195. Bölüm
Farzların Bütünü

15837. İmam Ali (a.s) oğlu Muhammed bin Hanefiye'ye tavsiyede bulunarak şöyle buyurmuştur: "Ey oğulcağızım! Bilmediğin şeyi söyleme, hatta bildiğin bir şeyi bile tümüyle söyleme. Zira Allah Tebarek ve Teala bedeninin tüm organlarına bir takım farzlar taktir etmiştir. Kıyamet günü onlarla sana karşı hüccet (aleyhine delil) getirilir.

Ve seni onlardan dolayı hesaba çeke-cektir. Bu organlara hatırlatmada bulunmuş, öğüt vermiş, onları uyarmış, onlara edep öğretmiş ve onları kendi haline terk etmemiştir. Örneğin aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "İlmin olmadığı şeye uyma, şüphesiz kulak, göz ve kalp, bütün bunlardan sorguya çekilecek-tir." Hakeza şöyle buyurmuştur:

"Onu dilinize dolamıştınız. Bilme-diğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz. Onu önemsiz bir şey sanıyor-dunuz, oysa Allah katında önemi büyüktü." Sonra bu organlardan Allah'a itaat ederek ona ibadet ve kulluk etmesini istemiştir. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Rüku edin, secdeye varın, Rabbiniz'e kulluk edin, iyilik yapın ki saadete erişesiniz." O halde bu, organlara taktir edilen farzların toplamıdır (en kapsamlısıdır. )"

15838. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Münezzeh olan Allah'ın kendi kitabında farz kıldığı şey İslam'ın dayanaklarıdır. Ve o beş dayanaktır. İslam bu beş farz üzere bina edilmiştir. Münezzeh olan Allah bu farzlardan her birisi için herkesin bilmesi gereken dört sınır taktir etmiştir. Bu farzların ilki namazdır, sonra zekattır, ondan sorna oruçtur, sonra hacdır, ondan sonra da velayettir. Bu sonuncusu (velayet) bütün farzların ve sünnetlerin toplamıdır."
15839. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın yaratıklarına taktir ettiği farzların sınırları en büyük farzlardan olan beş farzdır: Namaz, zekat, hac, oruç ve (önceki diğer dört) farzın koruyucusu olan velayet."

415. Konu

et-Tefrit
Tefrit-İhmal

3196. Bölüm
Tefritten Sakındırmak

Kur'an:
"Kişinin: "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar ol-sun (diyeceği günden sakının.)"
15840. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefrit, güçlü insanın musibeti-dir."
15841. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefrit, güçlülerin musibetidir."

15842. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefritten dolayı kaynaklanan hasretleri hatırla ve uzak görüşlülüğü öne al."
15843. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefritin semeresi pişmanlıktır; uzak görüşlülüğün semeresi ise sağlıktır."
15844. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefritten sakının, şüphesiz tefrit kınanmaya sebep olur."
15845. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tefritten sakının zira tefrit has-retlerin fayda vermediği bir zamanda hasret duymaya sebep olur."

15846. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim tefrit ederse uçuruma yuvarlanır."
15847. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim şu üç şey hususunda aşırılık ederse mahrum kalır: "Bağışlayıcı kimseden bağış talep etmek, alimle oturup kalkmak ve sultana meyletmek."
15848. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah itaati, acizlerin (zayıf irade-lilerin) tefrit ettikleri bir zamanda akıllılara ganimet kıldı."

15849. İmam Ali (a.s) zikir ehlinin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "Onları kendi aklınca; övülmüş makamlarında ve o değerli meclislerinde amel defterlerini yaymış, nefislerini hesaba çekmek amacıyla emrolunup da tef-rit ettikleri veya nehyolunup da haddi aştıkları bütün küçük büyük işleri ortaya dökmüş görürsün."
15850. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hilim sahibi olan, yaptığı işlerde aşırılığa kaçmaz ve insanlar arasında övgüye layık bir şekilde yaşar."
15851. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Cennet öne geçenlerin nihayeti ve ateş ise geride kalanların varacağı sondur."

3197. Bölüm
İfrat ve Tefritten Sakınmak

15852. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Cahil insanı ya ifratta veya tefritte görürsün."
15853. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bu insanın damarlarına bağlan-mış bir et parçası vardır; bu, insanın içinde olan en şaşılacak bir uzuvdur ve o da kalptir. İşte bunda hikmet ve ondan farklı bir takım şeyler vardır.

Eğer onun için bir ümit doğarsa, tamah onu zelil eder; tamah onu heye-canlandırırsa, hırs onu helak eder; eğer ümitsizlik ona musallat olursa, eseflenmek onu öldürür… doymak onu ifrata götürürse (fazla yerse), aşırı doymak (mide şişkinliği) onu sıkar. O halde her kusur ona zararlıdır; her ifrat (haddi aşmak) da onu bozguna uğratır."

15854. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Benim hakkımda iki sınıf helak olacaktır: Bir kısmı kendisini haktan uzaklaştıracak ölçüde beni aşırı se-venlerdir. İkincisi ise kendisini haktan uzaklaştırıp sapıklığa götürecek öl-çüde bana aşırı buğzedenlerdir. İnsanların en hayırlıları, hakkımda ne ileri gidip ne de geri kalan orta yolu seçenlerdir."
bak. el-Ğuluvv, 3106. Bölüm; 14955-14958. Hadisler
416. Konu

el-Firağ
Boş Vakti Olmak

bak. .
105. konu, el-Hirfe; 475. konu, el-Leğv; 478. konu, el-Lehv

3198. Bölüm
Boş Vakti Olmak

Kur'ân:
"Öyleyse, boş vakit bulunca ibadete koyul; Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste."
15855. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü hesabı en şiddetli olan kimse kendisi boşta gezdiği halde işini başkalarının yaptığı kimsedir. Eğer iş sıkıntı ve zahmet sebebiyse şüphesiz boşta gezmek, fesat ve bozulma sebebidir."
15856. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala çok uyuyan kul-dan nefret eder ve Allah-u Teala boşta gezen kulundan nefret eder."

15857. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah ne dünya işinde ne de ahiret işinde olmayan boşta gezer salim kimseden nefret eder."
15858. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İki şey bir çok insanın fitne (imtihan veya bozulma) sebebidir: Sıhhat ve boş vakti olmak."
15859. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Heva ve heves boş kalmaktan kaynaklanır."
15860. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Heva ve heves düşkünlüğü boş gezmekle hasıl olur."

15861. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şunu bilesin ki dünya, bir bela yurdudur. Orada bir saat boşta kalmak, kıyamet gününde hasret ve piş-manlığa neden olur."
15862. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer çalışmak sıkıntı ve zahmet sebebi ise sürekli boşta gezmek de fesat ve helak olma sebebidir."

15863. İmam Seccad (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: "Kalplerimizi kendi zikrinle her türlü zikirden, dillerimizi senin şükrünle her türlü şükürden, bedenlerimizi sana itaatle her türlü itaatten alıkoy. Eğer bizler için bir iş-ten boş vakit taktir ettiysen bu boş vakiti salim kıl ki onda bizi bir günah sarmasın, bizlere bir bıkkınlık erişmesin ve böylece kötülükleri yazan me-lekler günahlardan boş bir kitapla geri dönsünler. İyilikleri yazan melekler bizler için yazdıkları iyilikler sebebiyle sevinç içinde geri dönsünler."

15864. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) Mekarim'ul Ahlak duasında şöyle buyurmuş-tur: "Allahım! Muhammed'e ve Al-i Muhammed'e selat-u selam gönder. Beni, kendisine gösterdiğim önemimin (ibadet ve kulluktan) alıkoyduğu işten müstağni kıl. Beni yarın benden soracağın bir işe yönlendir ve gün-lerimi beni kendisi için yarattığın şeyler yolunda harcat."
15865. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bana ibadetle geçen bir sıhhat ve dünyadan yüzçevirmekle birlikte olan bir boş vakit nasip ey-le."

15866. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) Arefe günü duasında şöyle buyurmuştur: "Al-lahım! Senin gücünden ve genişliğinden kaynaklanan bir güç ve genişlikle, senin sevdiğin işleri yapmak için boş vaktin halinin ve sana yaklaştıran şey hususunda çalışmanın tadını bana tattır. Bana armağanlarından bir arma-ğan gönder. Ticaretimi faydalı kıl, dönüşümü zararsız eyle, beni azametli makamından korkut ve seni görmeye iştiyaklı kıl."
15867. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsan için kendisini hiçbir meş-guliyetin alıkoyamadığı bir saatinin (vaktin) olması ne de uygundur."
bak. el-Murakebe, 1544. Bölüm
417. Konu

el-Firak
Fırkalar-Mezhepler

Kenz'ul Ummal, 1/209-212
Bihar, 72/178, 104. bölüm; el-Mercie ve'z-Zeydiyye ve'l-Beteriyye ve'l-Vakifiyye

bak. .
21. konu, el-Ümmet; 145. konu, el-İhtilaf; 71. konu, el-Cemaat

3199. Bölüm
İslami Fırkalar

15868. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bu ümmet yetmiş üç fırkaya ayrı-lacaktır. Canım elinde olana andolsun ki bana uyan ve benim Şiilerimden olanlar dışında bütün bu fırkalar sapıktır."
15869. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İsrailoğullarının başına gelenler kılı kılına ümmetimin başına da gelecektir… İsrailoğulları yetmiş iki mil-lete ayrıldılar, ümmetim de yakında yetmiş üç millete ayrılacaktır. Bunlar-dan bir fırkası dışında tümü ateştedir."

15870. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hıristiyanlar şu veya bu yüzden dağıldılar, sizler de ey ümmet! Onlar gibi sizlerin defırka fırka fırka olaca-ğınızı görüyorum. Onlardan bir fırka daha fazla olacaksınız. Biliniz ki ben ve bana uyan kimseler dışında bütün fırkalarınız sapıktır."

3200. Bölüm
İslam Ümmetinin Üç Fırka Oluşu

15871. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Benim ümmetim üç fırkaya ay-rılacaktır. Hak üzere olan bir fırka ki batıl onlardan en küçük bir şeyi azal-tamayacak beni ve Ehl-i Beyt'imi seveceklerdir. Onların misali saf altın misali gibidir. Ne kadar ateşe koyar ve ateşi alevlendirirsen onun saflığın-dan başka bir şeyi artmaz.

Bir fırkası da batıl üzeredir. Hak ondan en kü-çük bir şeyi eksiltmez… ve bir fırka da şüphe ve kuşku içindeki fırkadır, Samiri dini üzeredirler ama onlar "la mesase" (Bana dokunmayın) de-memektedirler. Bunlar, "la kıtale" (savaş yoktur) derler. Bunların önderi Abdullah bin Kays Eş'ari'dir."

418. Konu

el-Fesad
Fesad

Bihar, 73/395, 144. bölüm; Bab'ul Fesad

bak. .
El-Ümmet, 127-129. bölümler; el-Ahiret, 33. bölüm; ed-Devlet, 1282 ve 1283. bölümler; er-Rahmet, 1457. bölüm; el-Kaza (1), 3350. bölüm; el-Mer'e, 3658. bölüm


3201. Bölüm
İnsanların Genelini Bozan Şey
1-Günah
Kur'an:
"İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fe-sad çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır."

"Ardında ve önünde insanoğlunu takip edenler vardır; Allah'ın emriyle onu gözetirler. Bir kavim kendi nefislerindekini değiştir-medikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Al-lah'tan başka hami de bulunmaz. Korku ve ümide düşürmek için size şimşeği gösteren, yağmurla yüklü bulutları meydana getiren O'dur."

"Başınıza gelen her hangi bir musibet ellerinizle işledikleriniz-den ötürüdür. O, yine de çoğunu affeder. Yeryüzünde O'nu aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz da yardımcınız da yoktur."
"Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi dene-dik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine yemin etmişlerdi."

"Onlara iki adamı misal olarak göster: Birine iki bahçe vermiş-tik."
15872. İmam Bakır (a.s) "onlardan, ona iman etmeyen kimse…" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar Muhammed'in ve ondan sonra Al-i Muhammed'in düşmanlarıdır. "Ve Rabbin bozgunculuk çıkaranları daha iyi bilir" ayetinde geçen fesattan maksat da Allah ve Resulüne karşı isyan etmektir."

15873. İmam Bakır (a.s) kendisine, aziz ve celil olan Allah'ın, "Islah olduk-tan sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Yeryüzü bozulmuştu. Aziz ve celil olan Allah Peygamberi (s.a.a) vasıtasıyla onu islah etti ve şöyle buyurdu: "Yeryüzünde ıslah ol-duktan sonra fesat çıkarmayın."

15874. İmam Rıza (a.s) Muhammed bin Sinan'ın sorularına cevap olarak şöyle yazmıştır: "Allah bir nefsi öldürmeyi haram kılmıştır. Zira eğer helal ol-saydı insanları bozar, helak eder ve toplum idaresini bozardı….
Allah-u Teala zinayı haram kılmıştır. Zira zina da nefsin öldürülmesi, soyun ortadan kalkması, çocukların terbiyesinin terk edilmesi, miras sis-teminin bozulması ve benzeri bir çok fesatlara sebep olmaktadır.

Aziz ve celil olan Allah iffetli kadınlara iftirada bulunmayı haram kıl-mıştır. Zira soyların ortadan kalkmasına, evladın inkarına, miras mesele-sinin bozulmasına, çocukların terbiyesinin terk edilmesine, tanınmaların ortadan kalkmasına ve insanların helak olmasına sebep olan diğer bir çok büyük günahlara ve olaylara sebep olmaktadır…"
15875. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bir toplum arasında fuhuş ve fesat yaygınlaşınca mutlaka öncekilerde bulunmayan veba ve hastalıklar da onlar arasında yaygınlaşır."

15876. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kul gizlice günah işlerse sahi-binden başkasına zarar vermez. Aşikar bir şekilde yapar ve insanlar da onu engellemezse o günah insanların geneline zarar verir."
15877. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah insanların geneline, kendi aralarında bir çirkinliği müşahe ettiklerinde bundan alıkoymaya güçleri yettiği halde alıkoymadıkları takdirde belli bir grubun günahı sebebiyle azap etmiştir. Zira böylesi durumda Allah özele ve genele (bütün bir halka) azap eder."

15878. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk cihadı terk edince Allah mutlaka hepsine azap eder."
bak. ez-Zenb, 1381, 1382. Bölüm; el-Ma'ruf (2), 2694. Bölüm; el-Kaza (1), 3350. Bölüm

2-İhtilaf
15879. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kendi peygamberlerinden son-ra ihtilafa düşen her ümmetin batıla yönelenleri hakka yönelenlerine üstün gelmiştir."
15880. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki peygam-berinden sonra ihtilafa düşen her ümmetin Allah'ın istemediği durum dı-şında batıl olanı hak olanına üstün gelmiştir."

15881. İmam Ali (a.s) Muaviye ordusunun kendi ordusuna galip geldiğini haber vererek şöyle buyurmuştur: "Vallahi onlar, batıl yolda birlik içindeyken, sizin hak yolunuzda ayrılığa düşmeniz; onlar batıl yolda imamlarına itaat eder-ken, sizlerin hak yolunda imamınıza isyan etmeniz; onlar emaneti sahibine verirken, sizin emanete hıyanet etmeniz; onlar şehirlerinde islah edici-düzgün hareket ederken sizin fesad-bozgunculuk etmeniz sebebiyle çok geçmeden sizlere galib geleceklerini sanıyorum."
bak. el-İhtilaf, 1045-1047. Bölümler