MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4) MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)
5.FASIL
İMAM MEHDİ’NİN (A.F) HÜKÜMETİ
Siyah bulutlar kenara gidip adalet ve ilahi güneş doğduğu zaman, bekleyenlerin gözleri aydınlanacaktır.
Fesat, fitne ve namertlik karşısında yapılan büyük mücadele bittikten ve zafere ulaşıldıktan sonra sıra adalet hükümetinin temellerinin sağlamlaştırılmasına gelecektir. Adalet, hükümet koltuğuna oturacaktır. Her şeyi ve herkesi olması gereken yerine yerleştirecek ve her varlığın, hak ettiğini verecektir. Sonunda tüm dünya baştan sona hak ve adaletle dolu bir hükümete şahit olacaktır. Kimseye en ufak bir zulüm yapılmayacaktır. İmam Mehdi (a.f) hükümeti, insanlar ve varlıkların, âlemlerin rabbi olan Allah’ın cemal ve güzellik sıfatlarının tecelli edeceği bir hükümeti göreceklerdir. Bu hükümetin sayesinde beşeriyet unutulmuş ideallerine, değerlerine ve hedeflerine ulaşacaktır.
Bu fasılda dört konuyu inceleyeceğiz:
1- İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin hedefleri.
2- İmam Mehdi’nin (a.f) çeşitli alanlarda hükümete yönelik programları.
3- İlahi adalet hükümetinin kazandırdıkları veya insana sunduğu hediyeler.
4- Hükümetin özellikleri
BİRİNCİ BÖLÜM
HÜKÜMETİN HEDEFLERİ
Varlık âleminin yaratılmasındaki gaye, insanın kemale ulaşması ve mükemmelliklerin kaynağı Hz. Hak Taala’ya layıkıyla yaklaşmaktır. Bu büyük amaca ulaşabilmek için maddi ve manevi bütün araç ve gereçlerin hazır olması gerekir. İmam-ı Asr’ın (a.f) evrensel hükümeti, Allah’a yakınlaşmanın alt yapılarını hazırlayacak ve bu yolda insanların önlerinde olan engelleri kaldıracaktır.
İnsan, maddi ve manevi olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Bundan dolayı ihtiyaçları maddi ve manevi olarak iki kısma ayrılmaktadır. İnsanın kemale ulaşabilmesi için her iki boyutta da ölçülü ve hesaplı hareket etmesi gerekir. İlahi hâkimiyetin en büyük hediyesi olan “Adalet” ilkesi, insanın maddi ve manevi yönde sağlıklı bir şekildeki olgunlaşmasının en büyük garantisi olacaktır.
On ikinci imamın (a.f) hükümetinin hedefleri, manevi olgunlaşma ve adaletin uygulanıp yayılması olarak iki alanda incelenebilinir.
Manevi Olgunlaşma
Açıklanan yüce ve değerli hedeflerin daha net anlaşılabilmesi için, tarih boyunca tağut düzenlerin hâkim olduğu dönemlerdeki insanların yaşantılarına göz atmak gerekir.
Tarih boyunca insanoğlunun ilahi hüccetin hâkimiyetinden uzak olduğu dönemlerde maneviyat ve manevi değerler nasıl bir konuma sahip olmuştur?
Acaba insanoğlu yolunu kaybetmemiş midir? Maneviyatın yıkılışı yolunda adım atmamış mıdır? İnsanlar, nefsanî isteklerine ve şeytanın vesveselerine uyarak hayatlarındaki güzellikleri bir bir unutmamışlar mıdır? Onları, kendi elleriyle şehvet kabristanlığına defnetmemişler midir?
Temizlik, sadakat, doğruluk, yardımlaşmak, affetmek, fedakârlık, ihsan, iyilik gibi değerler, yerlerini heva ve hevese uymak, şehvete düşkünlük, yalan, kibir, kendini beğenmek, ihanet, cinayet, aşırı istek vb… gibi yanlış kavramlara bırakmıştır. Tek bir cümleyle şöyle özetleyebiliriz; Şuanda insanoğlu yaşadığı bu zaman diliminde maneviyatın büyük bir çöküntü içinde olduğuna şahit olmaktadır. Ne yazık ki dünyanın birçok yerinde ve birçok insan için artık maneviyat bir anlam ifade etmiyor.
Allah’ın son imamının hükümeti, manevi değerlerin yeniden diriltilmesi için adım atacaktır. Ölmüş canlara yeniden can vermek için çalışacaktır. Meleklerin secde ettiği insan, bu ilahi hükümet içinde gerçek hayatın ne demek olduğunu ve ne kadar tatlı olduğunu anlayacaktır. İnsanlara ta başından beri böyle bir hükümet bayrağı altında yaşamak istedikleri hatırlatılacaktır. İnsanlar, iyilikler ve güzelliklerin tatlı kokusunu soluyacaklardır. Bu hükümet, insanlara, yeni ve farklı bir hayat sunacaktır. Nitekim yaşam, gerçek manasını İmam Mehdi (a.f) hükümetinde bulacaktır.
“Ey iman edenler! Peygamber sizi, sizlere hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah’a ve Resul’e icabet edin.”[1]
Bu bakımdan insanoğlunu hayvandan ayıran manevi hayat, insanın en yüce, asıl ve gerçek boyutunu oluşturacaktır. Zira insan böyle bir boyuta sahip olmasından dolayı “Âdem” olarak adlandırılmıştır. İşte böyle bir hayat ve boyut insanı, yaratanına yakınlaştırıp ulaştıracaktır.
Allah’ın son hüccetinin hâkim olduğu dönemde, özellikle insanın bu boyutuna çeki düzen verilecektir. İnsani değerlerin hepsi, yaşamın her boyutunda yenilenip canlılık ve tazelik kazanacaktır. Sefa, samimiyet, fedakârlık, vefa, doğruluk, dürüstlük ve kısacası iyilik olarak adlandırılan her şey bütün dünyayı kaplayacaktır.
Elbette böyle büyük bir hedefe ve aydınlık geleceğe ulaşmak için düzenli ve kapsayıcı bir program gerekmektedir. Bunun hakkında da sonraki bölümlerde açıklamalarda bulunacağız.
Adaletin Yayılması
İnsanların asırlar boyunca aldığı en büyük darbe toplumsal alanda yapılan zulümlerden kaynaklanmıştır. Beşeriyet, daima değişik alanlarda hakkına ulaşmak yolunda mahrum bırakılmıştır. Hiçbir zaman maddi ve manevi nimetler insanlar arasında adil bir şekilde dağıtılmamıştır. Her zaman karınları yemek ile dolup taşmış insanların yanında aç susuz insanlar olmuştur. Binlerce metrekarelik yerler üzerine inşa edilmiş saraylar, villalar ve köşklerin yanı sıra her zaman çadırlar, kulübeler ve taşlar üzerinde uyuyan insanlar olmuştur. Altın, para, makam ve kudret sahipleri zayıf ve zavallı insanları kendilerine köle etmişlerdir. Beyaz insanlar, zenci insanların üzerine sadece tenleri siyah olduğu için ölüm ateşi yağdırmıştır. Ne yazık ki her zaman zayıfların, zavallıların ve çaresizlerin hakları, zorbaların, zalimlerin ve fesatçıların ayakları altında çiğnenmiştir. İnsanlar, her zaman adalet ve eşitliğe ulaşmak için gün saymakta ve adaletin kendini göstereceği günü beklemektedirler.
Bu bekleyişin sonu, İmam Mehdi’nin (a.f) kutlu hükümetidir. O, en büyük adalet önderi olarak âlemde hayatın bütün boyutlarında ne pahasına olursa olsun adaleti yayacaktır. Bu tatlı hakikat, onun geleceğini bildiren birçok rivayette müjdelenmiştir.
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Dünyanın sona ermesine sadece bir gün kalmış olsa bile, Allah o günü, çocuklarımdan birinin zuhur etmesi ve yeryüzünü zulümle dolmuş iken adaletle doldurması için uzatır. Ben, Peygamber’den (s.a.a) böyle işittim.”[2]
Bu manayı ifade eden yüzlerce rivayet vardır. Bu rivayetler, evrensel adalet hükümetinin kurulmasına ve Allah’ın son imamının hükümetiyle zulmün yeryüzünden kaldırılmasına işaret etmektedir.
Adalet, İmam Mehdi’nin (a.f) en belirgin özelliklerindendir. Bazı dualarda, İmam Mehdi (a.f ) bu lakap ile tanıtılmıştır:
“Allah’ım, umut ve adalet kıyamcısı olan beklenen veliye salât ve selam gönder.”[3]
Evet, O adaleti devriminin en temel ilkesi edinmiştir. Çünkü adalet, insanın bireysel ve toplumsal hayatında müreffeh bir yaşama ulaşması için en büyük faktördür. Yeryüzü ve üzerinde yaşayanlar adil olmazlarsa yaşadıklarını zanneden ruhsuz ölüler gibi olurlar.
İmam Kazım (a.s) aşağıdaki ayetin tefsirinde şöyle buyurdu:
“Biliniz ki Allah yeryüzünü öldükten sonra diriltir.”[4]
“Maksat, yeryüzünün yağmurla diriltilmesi değildir. Allah, toplumda adaleti uygulayıp yayacak insanları[5] gönderecektir. Adaletin (camiada) canlanması ve dirilmesi ile yeryüzü de dirilecektir...”
“Yeryüzünün dirilmesi” tabiri mehdevi adaletin bütün dünyayı kapsayacağına ve bir bölgeyle veya bazı kişilerle sınırlı olmayacağına işaret etmektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
HÜKÜMET PROGRARMLARI
İmam Mehdi (a.f) hükümetinin programlarını bildikten sonra, bu hedeflere ulaşmak için hazırlanmış hükümet programlarını incelememiz gerekir. Zuhur dönemindeki hükümet faaliyetlerini tanımakla birlikte, zuhurdan önceki dönemler için de örnek oluşturması için bu dönemin şemasını çizmeye çalışacağız. Evrensel kurtarıcının yolunu bekleyen âşıkların, İmam-ı Asr’ın (a.f) hükümetinin programlarını ve icraatlarını yakından tanımalarına, kendilerinin ve camianın bu uzun yolu kat etmelerine yardımcı olacağız.
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti dönemi hakkında nakledilen birçok rivayetten şöyle istifade edebiliriz:
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin programları; kültürel, toplumsal ve ekonomik olmak üzere belli başlı üç başlık altında toplanmak mümkündür.
Ne yazık ki, insanlar gerçek Kuran öğretilerinden ve din rehberlerinin sünnetlerinden uzak kaldıkları için kültürel bir çöküşe duçar olmuşlardır. İnsanlar, büyük kültürel inkılâp ışığında, Kuran ve İtret’in (a.s) buyruklarına dönmelidirler.
Aynı şekilde toplumda ve camiada oluşan çeşitli yaraların derinleşmemesi ve insanların sağlıklı bir şekilde yaşamalarının garanti altına alınması için toplumsal genel programlar uygulanmak zorundadır.
Toplumsal hayatın garantisi olan ve bütün insanların ilahi haklardan yararlanmasını sağlayan sağlam ve sistemli bir program olmalıdır. Bu program, toplumu kargaşaya, fitne ve fesada, zayıfların haklarının ellerinden alınmasına neden olan zalimce programların yerini almalı ve hayata geçirilmelidir.
Toplumsal ve kültürel kalkınma için de ekonomiksel bir programa ihtiyaç vardır. Ekonomik program yardımıyla, maddi alanlarda bütün olanaklardan adil ve uygun bir şekilde istifade edilmelidir. Başka bir tabirle; ilahi nimetlerden ve tabii kaynaklardan yararlanarak ekonomik kalkınma sağlanabilinir. Böylelikle toplumdaki bütün tabakaların geçim kaynaklarını da temin etmek mümkün olur.
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin programlarını kısaca açıkladıktan sonra, bu programları Masumların (a.s) hadisleri ışığında geniş bir şekilde incelemeye çalışacağız. Hazretin en önemli hükümet programlarını her bölümde ayrı ayrı beyan edeceğiz:
A. Kültürel Program
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinde bütün kültürel programlar, insanların bilimsel ve edimsel alanlardaki ilerlemelerini sağlamak için olacaktır. Her zaman cehalet ile savaşılacak ve bütün alanlarda olumsuzluklarla ciddi bir şekilde mücadele edilecektir.
Hak hükümetin kültürel çalışmalarının en önemli başvuru kaynakları şunlardır:
1- Kitap ve Sünnetin İhya Edilmesi
Ne yazık ki bütün asırlarda Kuran-ı Kerim yalnızlığa terk edilmiş ve hükümleri bir kenarına itilmiştir. Kuran-ı Kerim’in, hiçbir zaman Müslümanların hayatlarında ve İslami toplumda gerçek yerini bulamamış olması çok üzücü bir olaydır.
Son ilahi hüccetin hükümeti zamanında hayat veren Kuran öğretileri, insan yaşamının bütün boyutlarında hak ettiği yere kavuşacaktır. İmam Mehdi (a.f) hükümeti döneminde din önderlerinin söz ve davranışları olan sünnet ise her yerde insan hayatının en iyi olgusu olarak rolünü oynayacaktır. Bütün insanların davranışları, Kuran’ın ve İtret’in şüphe edilmeyen öğretileri ölçü alınarak değerlendirilecektir.
İmam Ali (a.s) fesahat dolu açık bir sözle İmam Mehdi’nin (a.f) Kuran-ı Kerim’e dayanan hükümetini şöyle anlatmaktadır:
Nefsi arzular devlet olduğu zaman (Mehdi (a.f) zuhur edecek) hidayet ve doğruluk onun yerini alacaktır. Kişisel fikirler, Kuran-ı Kerim’in önüne geçtiğinde de düşünceleri Kuran’a doğru yönlendirecek ve onu topluma hâkim kılacaktır.”[6]
Ve yine başka bir hadiste İmam Ali (a.s) Kur-an’ın zuhur etmesini ve insanların hayatında yer almasını şöyle müjdelemektedir:
“Ben şimdi görüyorum Şialarım, Kufe Mescidi’ne çadır kurmuş ve Kuran’ı tıpkı nazil olduğu şekilde halka öğretiyorlar.”[7]
Kuran kültürünün toplumda yaygınlaştırılıp, bireysel ve toplumsal alanlarda hükümlerinin hâkim olması Kuran’ın öğrenilmesi ve öğretilmesi için bir başlangıç noktasıdır.
2- Ahlak ve Marifetin Yayılması
Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt (a.s) öğretileri, beşerin ahlaki ve manevi açıdan olgunlaşmasının gerekli olduğunu vurgulamışlardır. Zira insanın yaratılış gayesindeki büyük hedefe ulaşması ve aynı yolda ilerlemesinin en önemli faktörü güzel ahlaklı olmasıdır. Nitekim İslam Peygamber’i (s.a.a), peygamber olarak gönderilmesinin hedefini güzel ahlakı tamamlamak olarak açıklamıştır.[8]
Kuran-ı Kerim de yüce Peygamber’i (s.a.a) ahlak açısından bütün insanlar için en güzel örnek ve olgu olarak tanıtmıştır.[9] Fakat insanlar, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) hidayetlerinden uzak kalarak ahlaki çöküşe doğru gitmişlerdir. Bu çöküş bütün toplumlarda, özellikle İslam camiasında kendini en acı bir şekilde göstermiştir. Bireysel ve toplumsal hayatın çökmesindeki en önemli sebep ahlaki değerlerden uzaklaşıp doğru yoldan sapmaktır.
Allah’ın hükümeti olan İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti, ahlaki değerlerin yaygınlaştırılmasını en önemli hükümet yasası olarak belirlemiştir.
İmam Bakır (a.f) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz kıyam ettiği zaman, elini Allah kullarının başına çekecektir. Onların akıllarını artıracak ve ahlaklarını kemale erdirecektir.”[10]
Bu hadisten de anlaşıldığı üzere, temelini ahlak ve maneviyatın oluşturduğu İmam Mehdi (a.f) hükümetinin gölgesinde insanların akılları ve ahlaklarının olgunlaşması için çok güzel bir ortam hazırlanacaktır. Zira kötü ve çirkin ahlak, aklın eksikliğine işarettir. Aklın kemale ermesiyle de insanda güzel ahlak zuhur eder.
Ayrıca ilahi sünnet ve Kuran’ın hidayeti ile dolu bir yol insanı iyiliklere yönlendirir. Bunun neticesinde ilahi ve insani değerler bütün dünyayı kaplayacak bir şekilde, insanları içten ve dıştan güzelliklere yönlendirecektir.
3- İlim Seferberliği
İlim kaynağı ve zamanının en bilgini olan İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin kültürel programlarından biri de, tarihte eşi benzeri olmayan ilim seferberliğidir.
İslam Peygamber’i (s.a.a) Mehdi’nin (a.f) zuhurunu müjdelerken bu programa şöyle işaret etmiştir:
“Dokuzuncu imam (İmam Hüseyin’in (a.s) oğullarından olan) onların Kaimidir. Yüce Allah onun vasıtasıyla, karanlıklara boğulmuş yeryüzünü aydınlatacaktır. Yeryüzünü, zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır. İnsanlar cahilleştikten sonra bütün dünyayı ilim ve bilgisinden faydalandıracaktır...”[11]
Bu bilimsel ve fikirsel hareket camianın bütün tabakaları için geçerli olacaktır. Bu kutlu harekette erkek ve kadın arasında fark yoktur. Bayanlar genel olarak ilimsel konularda ve özel olarak da dini bilgiler konusunda büyük ilerlemeler göstereceklerdir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi’nin (a.f) zamanında, sizlere hikmet verilecektir. Öyle ki, kadın evinde yüce Allah’ın kitabına ve Resulullah’ın (s.a.a) sünnetine göre hüküm verecektir.”[12]
Bu hadis İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında insanların Kuran ayetlerinden ve Ehlibeyt (a.s) hadislerinden yararlanarak derin bir bilgiye sahip olacaklarını göstermektedir. Çünkü hüküm vermek oldukça zor bir iştir.
4- Bidatlerle Savaşmak
Bidat, “ Dini açıdan gelenek haline gelmiş uygulamaların karşısında yenilik getirmektir. Dinde olmayan bir şeyi dine eklemektir. Veya kişisel görüş ve düşünceleri dine sokmaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bidatçiler; Allah’ın, Kuran’ın ve Peygamber’in (s.a.a) emirlerine karşı çıkan kimselerdir. Onlar, sayıca çok olsalar da, kendi görüşlerine ve nefislerine göre amel ederler.”[13]
Bundan dolayı bidat, Allah, Kuran ve Peygamber’e (s.a.a) karşı gelmek, nefsi arzuları hâkim kılmak, şahsi isteklere meyletmek ve onlara göre amel etmektir.
Bidat; Kuran-ı kerim ve sünnetten ilham alarak ilahi ölçüler esasınca yapılan araştırmalardan sonra sunulan yeni bir görüş ile çok farklıdır. Bidat; Allah’ın ve Resulü’nün (s.a.a) sünnetini ve hadislerini yok edip ortadan kaldırır. Hiçbir tehdit din için bu kadar yok edici ve tehlikeli değildir.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir şey bidat gibi dini yıkıp yok etmemiştir.”[14]
Bidat yıkıcı olduğu için sünnete uyanlar bidatçilere tepki göstermeli ve hilekâr çehresinden perdeyi kaldırıp doğru yolu insanlara göstermelidirler. Böylece de İnsanların sapık ve yanlış yolda gitmelerine engel olmalıdırlar.
Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
“Bidatler, ümmetimin arasında aşikâr olduğu zaman, âlim ilmini aşikâr etmelidir. Kim böyle yapmazsa Allah’ın laneti ona olsun.”[15]
Ne yazık ki Peygamber efendimizden (s.a.a) sonra, İslam dininde birçok bidatler ortaya çıkarılmıştır. Dindarlık adına sapık yollar ortaya çıkmıştır. İnsanların yüzlerine nice yanlış kapılar açılmıştır. Yapılan bidatler sonucu dinin gerçek çehresi değiştirildi. Bir takım menfaatçi ve cahil insanlar dinin parlak ve nurlu yüzünü nefsi istekleriyle örttüler. Masum imamlar (a.s) bunları düzeltmeye çalıştılarsa da, bidat ortaya çıkarma ve sünnet yok etme yolu bitmek bilmedi. Hatta gaybet döneminde bu grafik yükselişe geçti.
Oysa şimdi âlem, mektep sahibini ve beşeriyetin kurtarıcısını beklemektedir. Onun hükümetinin gölgesinde sünnetler canlanacak ve bidatler ortadan kalkacaktır. Hiç şüphesiz onun ıslah edici hükümetinin temelinde; hidayet ortamının hazırlanarak insanlığın olgunlaşması için bidatler ile savaşmak olacaktır.
İmam Bakır (a.s) imam Mehdi (a.f) hakkında şöyle buyurmuştur:
Bütün bidatleri kaldıracak ve bütün sünnetleri ikame edecektir.”[16]
B. Ekonomik Programlar
Sağlıklı bir toplumun özelliklerinden birisi de sağlıklı bir ekonomisinin olmasıdır. Eğer toplum içinde bulunan kaynaklardan düzgün bir şekilde istifade edilir, üretim ve dağıtım olanakları özel bir grubun elinde olmaz, hükümet toplumdaki bütün tabakalara teveccüh eder ve herkes için milli sermayeden yararlanma imkânı sağlarsa, manevi olgunlaşmanın daha hızlı ve çabuk bir şekilde ilerlediği bir toplum oluşmuş olur.
Kuran-ı Kerim ve masum imamların (a.s) hadislerinde toplumun ekonomik boyutuna ve toplumdaki insanların geçim şartlarının kolaylaştırılmasına özel bir ilgi gösterilmiştir.
Bundan dolayı İmam Mehdi’nin (a.f) Kuranî hükümetinde dünya ekonomisi ve insanlar için güzel programlar hazırlanmıştır. Bu programlarla, ilk olarak üretim düzene sokulacak ve doğal kaynaklardan en güzel şekilde yararlanılacaktır. İkinci olarak elde edilen servet ve milli gelir adil bir şekilde toplumda bulunan bütün tabakalar arasında dağıtılacaktır.
Hz. Mehdi’nin (a.s) evrensel hükümeti zamanında ekonomik durumun nasıl olacağı konusunu hadisler ışığında incelemeye çalışacağız:
1- Doğal Kaynaklardan Yararlanma
Ekonomide karşılaşılan zorluklardan birisi de doğal kaynaklardan sahih bir şekilde yararlanmamaktır. Günümüzde ne topraktan gerektiği gibi yararlanılmaktadır. Ne de topraktan en iyi verimi alabilmek için sudan doğru bir şekilde faydalanılmaktadır. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında hak hükümetin bereketinden dolayı gökyüzü bereketli yağmurunu gönderecek ve toprak da bütün nimetlerini vermekten kaçınmayacaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman, gökyüzü yağmurunu yağdıracak ve toprak bitkilerini ortaya çıkaracaktır...”[17]
Hak hüccetin hükümeti zamanında, bütün yeryüzü olanakları ile birlikte imamın elinde bulunacaktır. Hazret bu olanakları sağlıklı bir ekonominin temellerini atmak için kullanacaktır.
İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
Yeryüzü onun için dönecektir. (Her an bir noktadan başka bir noktaya gidecektir.) Bütün hazineler onun için ortaya çıkacaktır.”[18]
2- Kaynakların Eşit Bir Şekilde Dağıtılması
Toplumların kısır bir ekonomiye sahip olmalarının en önemli sebeplerinden birisi yeraltı ve yerüstü kaynaklarının belli bir grubun elinde bulunmasıdır. Zaman sürecinde de bu durum böyle devam etmiştir. Şahıslar veya özel bir grup kendilerine sebepli-sebepsiz bir takım imtiyazlara sahip olduklarını zannetmişlerdir. Milli kaynakları ellerine alıp birinin veya özel bir gurubun çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. İmam Mehdi (a.f) bu zihniyete sahip kişilerle savaşacaktır. Herkesin eşit bir şekilde sahip olduğu bu serveti adilane paylaştıracak ve Ehlibeyt’in (a.s) adaletini herkese gösterecektir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ehlibeyt’in (a.s) Kaimi (a.f) kıyam ettiği zaman (malları) eşit bir şekilde paylaştıracak ve insanlara adaletle davranacaktır.”[19]
Hazretin zamanında herkes ilahi ve insani haklarından en iyi şekilde yararlanacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimin içinden gelecek olan Mehdi (a.f) ile sizleri müjdeliyorum. O, malları eşit bir şekilde dağıtacaktır. Adamın biri “Maksadınız nedir?” diye sordu. “İnsanlara eşit bir şekilde davranacaktır”[20] diye buyurdu.
Eşitlik, toplum içinde var olan fakirliğin kökünün kurutur ve tabakalar arasındaki mesafelerin kalkmasını sağlar.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi (a.f) insanlara eşit bir şekilde davranacaktır. Öyle ki (O’nun (a.f) hükümeti zamanında) zekât verecek bir kişiyi bulmak mümkün olmayacaktır.”[21]
3- Refah ve Kalkınma
Beşeri hükümetlerde toplumun belirli bir tabakası huzur ve refah içinde yaşarken büyük bir bölümü de tam tersine bir hayata razı olmak zorunda kalmaktadırlar. Hâkim tabaka, etrafındaki insanlar, aynı ideolojiye sahip olanlar, eşraf grubu, güç ve makam sahibi insanlar hep birinci sınıftan olmuşlardır. Diğer tabakalar ise mahrumiyete itilmiş ve refah yüzü göremeyen insanlardır. Fakat İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında üretim ve dağıtım mekanizması düzgün bir şekilde çalışacağı için toplumun bütün tabakaları refahtan yararlanacaklardır. Herkes huzura ve refaha kavuşacaktır.
İmam Bakır (a.s) İmam Mehdi (a.f) hükümeti dönemini anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Yeryüzündeki bütün viraneler abat olacaktır.”[22]
C. Toplumsal Programlar
Beşeri camianın yapısının ıslahı için toplumsal programlara önem verip üzerinde gerekli incelemeleri yapmak gerekir. Evrensel adalet hükümetinde topluma çeki düzen vermek için, Kuran ve Ehlibeyt (a.s) öğretileri göz önünde bulundurulacak ve bu öğretiler ışığında toplumda gerekli ıslahatlar yapılacaktır. Bu öğretiler esas alınarak tasarlanan programların uygulanması ile yaşam ortamı düzelecek ve bireylerin ilerlemesi sağlanacaktır. Dünyada ilahi hâkimiyet altındaki insanlar arasında iyilikler revaçta olup kötülüklerin önü alınacaktır. Kötü insanlara da kanun çerçevesinde davranılacaktır. Bireylerin toplumsal hakları eşit bir şekilde ödenecektir. Toplumsal adalet gerçek manası ile uygulanacaktır.
Şimdi güzellikler ve iyilikler dünyası olan İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin cilvelerini hadisler ışığında incelemek istiyoruz:
1- İyiliği Emredip Kötülükten Alıkoymanın İhya Edilip Yaygınlaştırılması
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında iyiliği emredip kötülükten alıkoyma farizası, bütün dünya genelinde icra edilecektir. Kuran-ı Kerim’de bu farz üzerinde ısrarla durulmuştur. Bunu İslam ümmetinin seçkin insanlarının özelliklerinden saymıştır.
Bu vesileyle bütün ilahi ahkâmlar ve farzların ikame edilecektir. Bu farizaya uymamak veya askıya almak, iyiliklerin yok olması, kötülüklerin ve fesadın camiada yaygınlaşıp ilerlemesi demektir.
“Emr-i bil Maruf ve Nehy-i Ani’l-Münker”’in en büyük ve en yüce mertebesi hükümet başkanının ve devlet adamlarının iyilikleri emredip kötülüklerden alıkoymalarıdır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Mehdi (a.f) ve dostları, iyiliği emredip kötülükten sakındıracaklardır.”[23]
2- Fesat ve Ahlaki Rezaletlerle Savaş
İlahi hükümetin özelliklerinden biri olan iyilikleri emretmek ve kötülüklerden sakındırmak, sadece dille değil, amel ile olacaktır. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında kötülüklere karşı büyük bir savaş başlatılacaktır. Toplumda hiçbir fesat, ahlaki bozukluk, rezalet kalmayıncaya ve insanların yaşam ortamı çirkinliklerden arınmayıncaya kadar bu mücadele devam edecektir.
Nudbe duasında Hz. Mehdi’nin (a.f) gaybetinden dolayı duyduğumuz üzüntüyü dile getirirken şöyle diyoruz:
“Yalan ve iftira ağlarını koparacak kimse nerdedir? Sapıklık, heva ve hevesin eserlerini yok edecek olan nerdedir?”[24]
3- İlahi Hudutların Uygulanması
Toplumdaki çıkarcı ve bozguncu insanlarla çeşitli yöntemlerle mücadele edilebilir. İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında, bir taraftan kültürel olarak, İslami maariflerin öğretilmesi, iman ve itikatların güçlendirilmesi ile çıkarcı, bozguncu insanların hak yola getirilerek hidayet olmalarına yardımcı olunacaktır. Diğer bir taraftan ise insanların ihtiyaçları yasal yollarla temin edilip toplumsal adalet tam olarak icra edilerek; bozgunculuk ve yağmacılık gibi yolların önü tamamen alınacaktır.
Fakat bunlarla birlikte eğer bir kısım insanlar başkalarının haklarına tecavüz eder, ilahi hükümleri ayaklar altına alır ve ilahi kanunları kabul etmezlerse, fesatlıklarının önünün alınması için sert bir şekilde davranılacaktır.
Böylelikle camia içinde bozgunculuk yapma niyetinde olan diğer insanların da önü alınmış olacaktır. Tüm bunlar ilahi yasalar dâhilinde gerçekleşecek ve kimseye zulüm edilmeyecektir. Bu kanunlar İslami Ceza kanunlarında geniş bir şekilde açıklanmıştır.
Hazreti Cevad (a.s) Peygamber efendimizden (s.a.a) naklettiği uzun bir hadiste Allah Resulü (s.a.a) İmam Mehdi’nin (a.f) özellikleri hakkında şöyle buyurmuştur:
“O, Allah’ın hudutlarını ikame edecektir.”[25]
4- Yargılama Konusunda Adaletli Olmak
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümet programlarının başında, camianın bütün bölümlerinde adaleti hakkıyla icar etmek yer alır. O, bütün dünya zulüm ile dolduktan sonra dünyayı adalet ile dolduracaktır. Adaletin icra edildiği en önemli alanlardan biri de bugün Adalet Bakanlığı olarak tanımladığımız hüküm verme merciidir. Bu bölüm, en büyük zulümler ve haksızlıkların gerçekleştiği bölümdür. Tarih boyunca insanların mallarına haksız yere el konuldu, kanlar döküldü ve masum insanların onurları ile oynandı.
Dünya mahkemelerinde zulmü en fazla zayıf insanlar görmüştür. Bu mahkemelerde verilen hükümlerin ve alınan kararların birçoğu, kudret sahiplerinin ve zalim yöneticilerin baskısı altında gerçekleşmiş ve birçok insanın malı ve canı haksız yere yok edilmiştir. Yargıçlar da kendilerinin ve yakınlarının maddi menfaatlerini korumak amacıyla birçok haksız hükümler vermişlerdir.
Kısaca birçok masum insan darağaçlarına asılmış ve birçok bozguncu insan hakkında ilahi yasalar uygulanmamıştır.
İmam Mehdi’nin (a.f) adil hükümeti bütün zalimlerin ve haksızların sonu olacaktır. O, Allah’ın adalet mazharıdır. Dünyanın hiçbir köşesinde hiç kimseye zulüm olmasın diye adalet mahkemeleri kuracak, başlarına adil yargıçlar ve Allah’tan korkan hâkimler atayacaktır.
Hz. İmam Rıza (a.s) uzun bir hadisinde, İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu ve altın çağını şöyle anlatmaktadır:
“O, kıyam ettiği zaman yeryüzü Allah’ın nuruyla aydınlanacak ve ilahi adalet terazisini insanların arasına koyacaktır. Onun adaletinden dolayı hiç kimse bir başkasına zulüm etmeyecektir.”[26]
Bu rivayetten anlaşıldığı üzere, hazretin hüküm verme ve yargılama konusundaki adaleti hem kaplayıcı hem de çok dakik olacaktır. Zalimlerin ve bozguncuların yollarını kapatacaktır. Zulmün tekrar edilmesini ve başkalarının hakkına tecavüz etmenin normalleşmesini önleyecektir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İMAM MEHDİ (A.F) HÜKÜMETİNİN İNSANLARA ARMAĞANLARI
Bireyler ve gruplar kudrete ulaşmadan önce kuracakları hükümetlerinin bir takım idealler ve hedefleri olduğunu iddia ederler. Bu hedef ve ideallere ulaşmak için de programlarını sunarlar. Ne yazık ki kudrete ve hükümete ulaştıkları zaman, gün geçtikçe hedeflerini gerçekleştirmede başarısızlığa uğrarlar. Kimi zaman hedeflerini değiştirir, kimi zaman da hedeflerini ve ideallerini tamamen unuturlar.
Hükümetlerin önceden belirlemiş oldukları arzu ve hedeflere ulaşamamalarının nedeni şudur; ya uygulamak istedikleri hedefler, ya da planlanan hedefler hükümet için kapsayıcı değildir. Ama genel olarak başarısızlık, programları icra edip yürütecek insanların liyakatsiz olmasından kaynaklanmıştır.
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin hedefleri, gerçek ve asil hedeflerdir. Bu hedefler, insanların vicdanlarından kaynaklandığı için herkes bu hedeflere ulaşmak arzusundadır. İmam Mehdi (a.f) hükümetinin programları, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) öğretileri esas alınarak hazırlanmıştır. Bütün bölümlerde de yürütme garantisi bulunmaktadır.
Bundan dolayı bu büyük inkılâbın faydaları gözle görülür derecede büyük ve önemlidir. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin insanlara faydasını bir cümlede anlatacak olursak şöyle deriz; Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümeti, Allah’ın insanoğlunun fıtratına emanet olarak bıraktığı maddi ve manevi bütün ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte bir hükümettir.
Şimdi rivayetler ışığında, İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin insanlara ne gibi faydalar ve hediyeler sunacağına değineceğiz:
1- Kapsayıcı Adalet
Birçok rivayette “Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümetinin en önemli işlerinden birisi yeryüzünü adaletle doldurmak.” olarak açıklanmıştır. Hükümetin hedefleri bölümünde bu konu hakkında yeterince açıklamalarda bulunmuştuk. Fakat bu bölümde açıklanan hakikate biraz eklemelerde bulunacağız.
Adalet, Âl-i Muhammed’in (s.a.a) Kaimi’nin (a.f) hükümeti döneminde toplumun bütün alanlarında icra edilecektir. Camianın her kesimine hâkim olacaktır. Adaletin uygulanmadığı büyük veya küçük hiçbir kurum veya hiçbir kuruluş kalmayacaktır. Hepsinde adalet en güzel ve en dakik bir şekilde uygulanacaktır. İnsanların ilişkileri de bu esasa göre kurulacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a andolsun ki soğuk ve sıcak evlerin içine nasıl giriyor ise (İmam Mehdi -a.f-) adaleti insanların evinin içine kadar götürecektir.”[27]
Toplumun en küçük kurumu olan bir ev bile adalet merkezine dönüşürse ve aile bireyleri birbirlerine adilce davranırlarsa İmam Mehdi (a.f) hükümetinin zor kullanmaksızın adaleti ve iyiliği emreden Kuran eğitimi ışığında bireyleri terbiye ettiği anlaşılacaktır.[28] Böyle bir ortamda insanlar ilahi ve insani vazifelerinin gereği başkalarının haklarını (bir makam ve rütbeye sahip olmasalar da) muhterem sayacaklardır.
Vaat edilen Mehdi’nin (a.f) hükümetindeki İslami camiada adalet, asil ve kültürel bir akım olarak Kuran’ın desteği ile hâkim olacaktır.
İmam Mehdi (a.f) hükümetine sadece kendini beğenen, şahsi menfaatleri peşinde olan, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) öğretilerinden uzak, ahlaki açıdan eğitimsiz, kalpleri taşlaşmış, hidayet yolları yüzlerine kapatılan ve bedbahtlar muhalefet edecektir.
Adalet hükümeti, bu tür insanların karşısında duracak, onların ilerlemesine ve camiaya kök salmalarına müsaade etmeyecek ve özellikle de hükümet makamlarına nüfuz etmelerine engel olacaktır.
Evet, böyle kapsayıcı, herkes için eşitlik getirecek bir yönetim, beklenen Mehdi’nin (a.f) insanlara sunacağı büyük bir hediye olacaktır. Böylece İmam Mehdi’nin (a.f) inkılâbının en büyük hedefi olan adaleti bütün dünyaya yaymak gerçek manada gerçekleşecektir. Zulüm, baskı ve haksızlık toplumun bütün tabakalarından giderilecek hatta aile bireyleri arasındaki haksızlıklar da bertaraf edilecektir.
2- İmanın, Ahlakın ve Aklın Olgunlaşması
Geçen bölümde de değindiğimiz gibi, camiada adaletin kapsayıcı olmasının nedeni bireylerin sahih terbiye edilmelerinden, Kuran ve İtret kültürünün camiada revaçta olmasından kaynaklanmaktadır. Rivayetlerimizde İmam Mehdi’nin (a.f) hâkim olduğu dönemde insanların ahlaki, fikri ve imanî açıdan olgunlaşacakları bildirilmiştir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz kıyam ettiği zaman Allah, (inayet) elini kullarının başına sürecektir. Onun bereketiyle insanların akılları kemale erişecektir.”[29]
Bütün güzellikler ve iyilikler insanın aklının kemale ermesinden sonra gerçekleşmektedir. Zira akıl, insanın batini peygamberidir. Eğer akıl insanın cismine ve ruhuna hâkim olursa, insanın düşüncesi ve ameli doğru yönde hareket eder. Allah’a kul olmak ve saadet kapıları en güzel şekilde insanların yüzüne açılacaktır.
İmam Sadık’a (a.s) “Akıl nedir?” diye sorulduğu zaman şöyle buyurmuştur:
“Akıl, Allah’a ibadet edilen ve cennet kazanılan vesiledir.”[30]
İmamın hâkim olmadığı günümüz toplumunda, şehvet akıllara galip gelmiştir. Başıboş ve azgın nefis insanların tek komutanı haline gelmiştir. Böyle bir durumun sonunda da bireylerin hakları ayaklar altına alınıp çiğnenmiş ve ilahi değerler unutulmuştur. Kusursuz bir akla sahip olan vaat edilmiş Mehdi’nin (a.f) hükümeti altında bulunan camiadaki insanların akılları da huzura ve kemale ulaşacaktır. Dolayısıyla kemale ulaşmış akıllar ise iyilikten ve güzellikten başka bir şeye davet etmeyecektir.
3- Birlik ve Samimiyet
Rivayetlerde, İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinde yaşayacak olan insanların ve toplumların samimiyet ve vahdet içinde olacakları bildirilmiştir. İmam Mehdi (a.f) devletinde Allah kullarının kalplerinde birbirlerine karşı kin ve düşmanlık duygularına yer kalmayacaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman insanların kalplerinden kin çıkacaktır.”
O zaman insanların birbirlerine kin duymaları için hiçbir neden olmayacaktır. Çünkü o zaman adalet dönemidir. Hiç kimsenin hakkı zayi olmayacaktır. Akıl ve düşünme zamanıdır. Akıl savaşı ve şehvete tapma zamanı değildir.[31] Bundan dolayı birbirinden uzak ve ayrı olan insanların kalpleri birbirleriyle kardeşlik ve ülfet içinde olacaktır. Herkes Kuran birliğine ve kardeşliğine dönecektir. [32] İnsanlar, birbirlerine karşı şefkat ve muhabbetten başka bir şey hissetmeyecektir.
İmam Sadık (a.s) İmam Mehdi’nin (a.f) dönemini anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Allah o gün, dağınık ve perişan kalpler arasında birlik ve dostluğu sağlayacaktır.[33]
Eğer bir işte Allah’ın iradesi olursa, kardeşliğin ve samimiyetin, maddi çekişmeler, buhranlar, tezatlarla dolu olan günümüz dünyasında tasavvur edilmesinin zor olduğu bir noktaya ulaşması çok da şaşırtıcı değildir.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman insanlar arasında gerçek dostluk ve hakiki samimiyet hâkim olacaktır. İhtiyacı olan kimse iman kardeşinin cebinden, ihtiyacı miktarınca alacak ve kardeşi de ona engel olmayacaktır.”[34]
4- Beden ve Ruh Sağlığı
Günümüzde insanların karşı karşıya kaldıkları zorluklarından birisi de, tedavisi mümkün olmayan hastalıkların ortaya çıkmasıdır. Bu hastalıklar hava kirliliğinden, kimyasal atıklardan, atom bombasından vb. silahların insanlar üzerinde kullanılmasından kaynaklanmaktır. Aynı şekilde insanların meşru olmayan ilişkilere girmesi, ormanların yakılması ve deniz sularının kirletilmesi bu hastalıkların ortaya çıkmasında önemli etkenlerden birkaçıdır. Günümüz tıbbı, cüzam, felç, veba, kalp krizleri, aids, kuş gribi vb… yüzlerce hastalığı tedavi etmekten acizdir. Bu bedensel hastalıklara uzun bir ruhsal hastalıklar listesini de eklemek gerekir. Ruhsal hastalıklar da yaşamı insanlar için çekilmez bir hale getirmiştir. Bu hastalıkların bazılarının nedeni de dünyada insanlar arasında olan yanlış ilişkilerden kaynaklanmaktadır.
Kudretli İmam Mehdi (a.f) hükümeti, adalet ve güzellikler hükümetidir. İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında ilişkiler kardeşlik ve beraberlik esası üzerine şekillenecektir. İnsanın bedensel ve ruhsal hastalıkları ortadan kalkacaktır. İnsanın bedensel ve ruhsal gücü olağanüstü ve şaşırtıcı bir şekilde artacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Hz. Kaim (a.f) kıyam ettiği zaman, Allah hastalıkları müminlerden uzaklaştıracak, onlara sağlık ve sıhhat verecektir.”[35]
Yüce liderin devletinde ilim şaşırtıcı ve ilginç bir şekilde ilerleyecektir. Tedavi edilemeyecek hiçbir hastalık kalmayacaktır. Sağlık ve tıp gözle görülür bir şekilde gelişecektir. Yine hazretin (a.f) varlığının bereketiyle birçok hasta şifa bulacaktır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ehlibeyt’in Kaim’inin (a.f) zamanını gören kimse, hasta olursa şifa bulur. Güçsüz ve kudretsiz olursa, güçlenir.”[36]
5- Hayır ve Bereketin Çoğalması
Muhammed’in (s.a.a) soyundan gelecek olan Kaim’in (a.f) hükümetinde benzeri görülmemiş hayır ve bereket olacaktır. Onun kutlu hükümeti zamanında her yer yemyeşil olacak, insanlar mutlu olacaktır. Her şey ve herkes gerçek hayatın ne demek olduğunu anlayacaktır. Gökyüzü yağmurunu gönderecek ve yeryüzü bütün nimetlerini insana sunacaktır. Allah’ın nimetlerinin sayısı günümüzden daha fazla olacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
Allah ondan (İmam Mehdi’den -a.f-) dolayı, gökyüzünün ve yeryüzünün bereketlerini insanlara akıtacaktır. (Onun hükümeti (a.f) döneminde) gökyüzü yağmurunu gönderecek ve yeryüzü bitkilerini insanlara sunacaktır.”[37]
Hazretin (a.f) hükümeti sayesinde yeşilliklere bürünmeyen hiçbir çöl kalmayacaktır. Bütün yeryüzü hayat ve sevinç elbisesini giyinecektir.
Kaynaklar
------------------------------------
[1]- Enfal, 24
[2]- Kemalu’d-din, c.1, bab.30, h.4, s.584
[3]- Mefatihu’l-Cinan, İftitah Duası.
[4]- Hadid, 17
[5]- Ayetin İmam Mehdi’nin (a.f) dönemine ait olduğunu bildiren hadisleri göz önünde bulunduracak olursak, buradaki “İnsanlardan” maksadın hazretin dostları ve yardımcıları olduğu anlaşılmaktadır. Burhan, c.7, s.446
[6]- Nehcü’l-Belaga, hutbe. 138
[7]- Gaybet-i Numani, bab.21, h.3, s.333; Bu hadis hakkında şu noktayı hatırlatmayı zaruri görüyoruz: “Bu hadis hiçbir zaman Kuran’ın tahrif olduğuna dalalet etmez. Zira Kuran tahrif olmamıştır ve olmayacaktır. Hadisten maksat; Kur’an ayetlerinin en güzel şekilde İmam Mehdi (a.f) zamanında tefsir ve tevil edilmesidir.” Bu konu hakkında daha çok bilgi edinmek için tefsir kitaplarına müracaat edebilirsiniz.”
[8]- İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Mizanu’l-Hikmet, tercüme, c.4, s.1530
[9]- Şu ayete işaret edilmektedir: “Andolsun ki Allah’ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
[10]- Biharu’l-Envar, c.52, s.336
[11]- Biharu’l-Envar, c.36; Kemaluddin, c.1, bab. 24, h.5, s.387
[12]- Gaybet-i Numani, s.239; Biharu’l-Envar, c.52, s.352
[13]- Mizanu’l-Hikmet, h.1632
[14]- Biharu’l-Envar, c.68, s.91
[15] - Mizanu’l-Hikmet, h.1649
[16]- Biharu’l-Envar, c.58, h.11, s.11
[17]- Biharu’l-Envar, c.10, s.104, Hisal, s.626
[18]- Kemalu’d-din, c.1, bab.32, h.16, s.603
[19]- Gaybet-i Numani, bab.13, h.26, s.242
[20]- Biharu’l-Envar, c.51, s.81
[21]- Biharu’l-Envar, c.51, s.390
[22]- Kemalu’d-din, c.1, bab.32, h.16, s.603
[23]- Biharu’l-Envar, c.51, s.47
[24]- Mefatihu’l-Cinan, Nudbe duası.
[25]- Biharu’l-Envar, c.52, bab.27, h.4
[26]- Biharu’l-Envar, c.52, s.321
[27]- Biharu’l-Envar, c.52, s.362
[28]- Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah adaleti iyiliği ve özellikle akrabalara yardım etmeyi emreder” Nahl, 90
[29]- Biharu’l-Envar, c.52, h.71, s.336
[30]- Kafi, c.1, h.3, s.58
[31]- Geçen iki bölümde İmam Mehdi (a.f) hükümeti döneminde insan aklının kemali hakkında geniş bir şekilde açıklamalarda bulunmuştuk.
[32]- Şu ayete işaret etmektedir: “Hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler...” Hucurat, 10
[33]- Kemalu’d-din, c.2, bab.55, h.7, s.548
[34]- Biharu’l-Envar, c.52, h.164, s.372
[35]- Biharu’l-Envar, c.52, h.138, s.364
[36]- Biharu’l-Envar, c.52, h.68, s.335
[37]- Gaybet-i Tusi, h.149, s.188