Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

Mizan'ul Hikmet 5.Cilt0%

Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Yazar:
Grup: HADİS MET'Nİ
Sayfalar: 0

Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

Yazar: Muhammed Muhammedi REYŞEHRİ
Grup:

Sayfalar: 0
Gözlemler: 1102
İndir: 39

Açıklamalar:

Mizan'ul Hikmet 5.Cilt
  • Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

  • 1474.Bцlьm Kьfьr ve Эrtidada Se-bep Olan Юeyler

  • 1481.Bцlьm Hэrs ve Rэzkэn Artэюэ

  • 1489.Bцlьm Yarэnэn Rэzkэnэ Dь-юьnmek

  • 1499.Bцlьm Baюkalarэna Yьk Olmak ve Ailesini Zayi Etmekten Sakэnmak

  • 1506.Bцlьm Herkesin Elзisi Aklэnэn Gцstergesidir

  • 1513.Bцlьm Layэk Olmayan Sьt Emziriciler

  • 1523.Bцlьm Allah'эn Rэzasэnэn Sebepleri

  • 1527.Bцlьm Эnsanlarэn Hoюnutluрunu Elde Etmenin Zorluрu

  • 1533.Bцlьm Yumuюaklэрэn Meyveleri

  • 1541.Bцlьm Эki Gьnь Eюit Olan Kimse

  • 1545.Bцlьm Amelin Hayэrla Baюlayэp Hayэrla Sonuзlanmasэ

  • 1548.Bцlьm Allah Resulьnьn Ra-mazan Ayэ Yaklaюtэрэnda Okuduрu Hutbeler

  • 196.Konu er-Reh-baniyyet Ruh-banlэk

  • 1559.Bцlьm Kur'an'da Ruh

  • 4164.bцlьm

  • 1572.Bцlьm Зiftзilik ve Aрaз Dik-menin Mьstahap Oluюu

  • 1578.Bцlьm Zekatэn Mal Artэюэn-daki Rolь

  • 1585.Bцlьm Zekatэn Mьstehaklarэ

  • 1591.Bцlьm Tezkiyeye Engel Olan Юeyler

  • 1598.Bцlьm Zinanэn Haram Oluюunun Hikmeti

  • 1610.Bцlьm Zьhd Эle Sьslenmek

  • 1617.Bцlьm Zьhdьn Sebepleri

  • 1624.Bцlьm Zьhdьn Meyveleri

  • 1631.Bцlьm Evlenmeye Teюvik

  • 1638.Bцlьm Bekarlar

  • 1642.Bцlьm Evlilikte Dindar Er-kekle Evlenmenin Цnemi

  • 1650.Bцlьm Kadэnlarэn Зeюitleri

  • 1660.Bцlьm Kцtь Eю

  • 1670.Bцlьm Dini Korumada Kar-deюleri Ziyaretin Rolь

  • 1680.Bцlьm Эmam Sadэk'эn Hьseyin'in(a.s)Ziyaretзilerine Duasэ

  • 1691.Bцlьm Kabir Ehline Selam Vermek

  • 1696.Bцlьm Batэnlarэn Sьsь

  • 1699.Bцlьm Sorumluluk-Mesuliyet

  • 1706.Bцlьm Bilmediрin Sorularэn Cevabэ

  • 1713.Bцlьm Эstemenin Caiz Oldu-рu Hususlar

  • 1716.Bцlьm Ehlinden Эyilik Dilemek

  • 1724.Bцlьm Эnsanlardan Bir Юey Dilemek(Зeюitli)

  • 1727.Bцlьm Mьmine Sцvmek

  • 1736.Bцlьm Yarэюmak

  • 1747.Bцlьm Secde Эzi

  • 1754.Bцlьm Mescidi Bayэndэr Kэlmak

  • 1765.Bцlьm Zindan

  • 1773.Bцlьm Alay Etmek

  • 1781.Bцlьm Cцmertliрin Sэnэrэ

  • 1790.Bцlьm Batэn ve Zahirin Temizliрi

  • 230.Konu el-Эsraf Эsraf

  • 1804.Bцlьm Hэrsэzlэk

  • 1809.Bцlьm Saadete Sebep Olan Юey

  • 1816. Bцlьm Saadet Hususunda Yeterli Olan Юey

  • 1829.Bцlьm Nehyedilmiю Yolculuk

  • 1840.Bцlьm Mьmine Su Vermenin Sevabэ

  • Эзindekiler

Kitabın 'İçin de ara
  • Başlat
  • Önceki
  • 0 /
  • Sonraki
  • Son
  •  
  • Gözlemler: 1102 / İndir: 39
Boyut Boyut Boyut
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

Yazar:
Türkçe
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt



Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuş-tur: "Mizan'ul-Hikmet (hik-metin ölçüsü) benim, Ali de onun dilidir" (İhkak'ul-Hak, 6/46)


Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

Muhammed Mu-hammedi REYŞEHRİ

Çeviri Kadri ÇELİK

Tatbik Nuri DÖNMEZ 184. Konu

el-İrtidad İrtidat-Dinden Dön-mek

Vesail'uş-Şia, 18/544, Eb-vab-u Had'il-Murted
Kenz'ul-Ummal, 1/311-316, el-İrtidad-u ve Ahkamuhu
el-Bihar, 79/215/97. bölüm Hadd'ul-Mürtedi ve Ahkamuhu

1471. Bölüm İrtidad ve İrtica

Kur'an:
"Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Ge-riye dönen, Allah'a hiç bir za-rar vermez.

Allah şükredenle-rin mükafatını yakında vere-cektir."
7092. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ben öldüğüm zaman sizin öncünüz olacağım ve vaa-dedilen yeriniz (Kevser) havu-zudur..." Ben şöyle derim: "Ey Rabbim! Bunlar benim ümme-timdir." Bana şöyle denir: "Sen-den sonra neler yaptıklarını ve gerisin geriye dönerek mürted olduklarını sen bilmiyorsun."

7093. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz ben havu-zun kenarında sizleri beklerim. Allah'a yemin olsun ki önümden bazı kimseler geçer ve ben şöyle derim: "Rabbim, bunlar benim ümmetimdendir." Allah şöyle buyurur: "Senden sonra neler yaptıklarını ve sürekli gerisin ge-riye döndüklerini bilmiyorsun."

7094. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü'nü bu dünyadan aldıktan sonra bir bö-lük topukları üzerinde geri dön-düler. Helak edici çeşitli yollarda yürüdüler. İçlerinden geçen batıl inançlara dayandılar."

7095. İmam Ali (a.s), Muaviye'ye yazdığı bir mektubunda şöyle buyur-muştur: "İnsanların bir çoğunu azgınlığınla aldatıp helak ettin, daldığın fitne denizinin dalgala-rına attın. Böylece zulüm karan-lıklarına, şüphenin azgın dalgala-rına daldılar. Onlar, doğru yol-dan ayrılıp, topukları üzerinde gerisin geriye döndüler."

7096. İmam Ali (a.s), Hariciler'e hitaben şöyle buyurmuştur: "Yürü-düğünüz en kötü yoldan geri dö-nün. Ayak izinize gerisin geriye dönüş yapın. (yerinize dönün, hakka itaat edin.)"

1472. Bölüm Dinden Dönmenin Cezası

Kur'an:
"İçinizden dininden dö-nüp kâfir olarak ölen olursa, bunların amelleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, on-lar orada temellidirler."

bak. Al-i İmran, 86, 91; Nisa, 137; Maide, 54; Muhammed, 25
7097. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dinini değiş-tirirse onu öldürün."

7098. İmam Bakır (a.s), kendisi-ne, dinden dönenin hükmünü soran Muhammed b. Müslim'e şöyle bu-yurmuştur: "Her kim İslam'dan yüz çevirir ve Allah'ın Muham-med'e (s.a.a) nazil buyurduğu şeyi inkar ederse tövbesi kabul edilmez, öldürülmesi gerekir, eşi kendisinden boşanmış olur ve mirası çocukları arasında bölüş-türülür."

7099. İmam Ali (a.s), kendisine, "Ben Zındık olan bir grup Müslü-manla ve zındık olan bir grup Hıris-tiyan'la karşılaştım. (Ne yapmam ge-rekir?)" diye yazan valilerinden birine şöyle buyurmuştur:

"Dünyaya Müslüman gelen, ama sonradan dinden dönen mürtedlerin boynunu vur ve onlardan tövbe etmelerini isteme. Ama Müslüman olarak dünyaya gelmeyen (sonradan İslam'ı kabul ettikleri halde irtidad eden) kimseleri tövbeye zorla. Eğer tövbe etmezlerse boyunla-rını vur. Ama Hıristiyanların inançları Zındıkların inancından daha kötüdür."

7100. Ebu Osman Nehdi şöyle di-yor: "Ali (a.s) Müslüman olduk-tan sonra kafir olan birine tövbe etmesi için bir ay izin verdi. Ama o tövbe etmeyince Ali (a.s) onu öldürdü."

7101. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ali (a.s) Zın-dık olanları tövbeye zorluyordu. Ama Müslüman olarak dünyaya gelen (sonradan zındık olan) kimselerin tövbesini kabul etmi-yor ve şöyle buyuruyordu: "Biz sadece dinimizi sonradan kabul edip dinden dönen kimseleri tövbeye davet ederiz, ama Müs-lüman olarak dünyaya gelen kimseleri tövbeye davet etme-yiz."

7102. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sadece bir dini kabul eden ve sonra da ondan dönen kimseler tövbeye davet edilir, ama Müslüman olarak doğup ir-tidad eden kimseleri öldürürüz ve tövbelerini de kabul etme-yiz."

7103. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İslam'dan irtidad eden kimsenin karısı ondan bo-şanmış olur (kendiliğinden bo-şanır), onun kestiği hayvan yen-mez ve tövbe etmesi için kendi-sine üç gün mühlet verilir. Eğer tövbe eder ve dönerse tövbesi kabul edilir. Eğer tövbe etmez ve aziz ve celil olan Allah'ın em-rine dönmezse dördüncü gün öldürülür."
bak. Vesail'uş Şia, 18/544, 1. Bölüm

1473. Bölüm Tövbeden Sonra Mür-ted

7104. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İman sahibi olduğu dönemde hayırlı iş yapan, fitneye düştüğü için kafir olan ve sonra da tövbe eden kimseye imanı zamanında yaptığı her hayırlı iş yazılır ve hesaplanır, sonradan tövbe ettiği küfrü o amelleri batıl etmez."

7105. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim mümin olur, hacca gider, imanı zamanında güzel işler yapar, ama sonra imanından bir fitneye düşer, ka-fir olur ve sonra da tövbe ederek tekrar iman ederse, ilk iman etti-ği zamanda yaptığı tüm salih ameller kendisi için hesaplanır ve onlardan hiç bir şey (küfrü sebebiyle) batıl olmaz."
bak. Vesail'uş Şia, 1/96, 30. Bölüm


1474.Bölüm Küfür ve İrtidada Se-bep Olan Şeyler

7106. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah-u Teala'yı yaratıklarına benzetilirse müşriktir. Her kim de Allah'ın nehyettiği bir şeyi kendisine is-nad ederse kafirdir."

7107. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ı, in-sanların yüzü gibi bir yüzle nite-lendirirse kafirdir."
7108. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cebre inanan kimse kafirdir. Tefvize inanan kimse ise müşriktir. "
7109. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim tenasüh inancına (reankarnasyona) ina-nırsa yüce Allah'a karşı kafir olur, cennet ve cehennemi ya-lanlamış sayılır."

7110. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ehli olmadı-ğı halde imamet iddiasında bu-lunursa kafirdir."
7111. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah ve Re-sulü (s.a.a) hakkında şekkederse kafirdir."
7112. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bizim sevgimiz iman, düşmanlığımız ise küfürdür."

7113. İmam Bakır(a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah nezdinde deği-şikliği olmayan kesin işlerden bi-ri de Kaim'imizin (Hz. Meh-di'nin) kıyamıdır. Her kim bunda şekkederse münezzeh olan Allah'ı kafir ve inkarcı olarak karşılar."
bak. Vesail'uş Şia, 18/557, 10. Bölüm; er-Ruşvet, 151. Bölüm; el-Kufr, 3493. Bölüm

185. Konu er-Rizk Rızık

el-Bihar, 5/143, 5. bölüm, el-Erzak ve'l-Es'ar
Kenz'ul-Ummal, 4/22, el-İcmal fi Taleb'ir-Rizk
El-Bihar, 103/1, Ebvab'ul-Mekasib ve s. 90; Ebvab'ut-Ticarat ve'l-Buyu'

bak.
54. konu, et-Ticaret; 107. ko-nu, el-Haram; 124. konu, el-Helal; 450. konu, el-Kanaat; 459. konu; el-Kesb; 500. konu, el-Mal; 230. İsraf
el-Hırs, 792. bölüm; et-Tevekkül, 4187. bölüm

1475.Bölüm Rızıklandıran

Kur'an:
"Şüphesiz rızıklandıran ve kuvvet sahibi olan da ancak Allah'tır."
7114. Eski vahiyde (önceki Pey-gamberlere vahyedilenler arasında) şöyle yer almıştır: "Ey Ademoğlu! Ben seni topraktan, sonra nutfe-den yarattım ve seni yaratmakta aciz kalmadım. Sana bir parça ekmek vermekten mi aciz kala-cağım?"

7115. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Lokman oğluna şöyle öğüt vermiştir: "Ey oğulcağızım! Her kimin rızık elde etmekte ya-kini az ve niyeti gevşek olursa, hiç bir kazanç ve tedbiri olmak-sızın Allah Tebarek ve Teala'nın kendisini, yaratılıştaki üç merha-lede de rızıklandırması nükte-sinden ibret almalıdır.

O halde Allah Tebarek ve Teala dördün-cü aşamada da ona rızkını vere-cektir... Annesinin rahminde, annesinin sütünden ve anne ba-basının kazancından rızkını tayin etti. Sonunda büyüdü, aklı ke-male erdi ve bağımsız olarak kendi kazancını elde etmeye ça-lıştı. Bu durumda kendini sıkın-tıya saldı, rabbine kötümser ol-du;

fakirlikten korktuğu ve Allah Tebarek ve Teala'nın vaadine yakini az olduğu için mali hakla-rını görmezlikten geldi, kendisini ve ailesini zorluğa düşürdü."
7116. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kızlarının durumu-nun ıslah olması için, iyiliklerinin kat kat artması ve kötülüklerinin ortadan kalkması için kendisine ümit bağladığın Allah'a ümit bağla."

1476. Bölüm Rızkın Azalması ve Çoğalması

Kur'an:

"Doğrusu senin Rabbin dilediği kimsenin rızkını ge-nişletir ve bir ölçüye göre ve-rir. O kullarını gören ve ha-berdar olandır."
"Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler: "Demek Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki küfredenler başarıya ere-mezler" demeye başladılar."

"De ki: "şüphesiz Rabbim rızkı dilediğine genişletir ve bir ölçüye göre verir, fakat in-sanların çoğu bilmezler."
bak. Rad, 26; Ankebut, 62; Rum, 37. Zumer, 52; Şura; 12.

7117. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gerçekten de rızık yağmur damlaları gibi gökyüzün-den yere iner, herkese ayrılan miktar eksiksiz-artıksız gelir ça-tar. Dolayısıyla birinizin kardeşi-nizin aile veya malında, ya da bizzat kendi üzerinde bir fazlalık görmesi fitne-fesada düşmesine neden olmamalıdır."

7118. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızkı azaltmak veya çoğaltmak sadece rezzak olan Allah'ın elindedir."
7119. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah rızıklarını bö-lüştürdü; eserlerini, amellerini ve sayılarını saydı."

1477.Bölüm Rızkın Azalma ve Ço-ğalma Hikmeti

Kur'an:
"Eğer Allah rızkı kulları-nın hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederler-di. Ama O, dilediğini bir öl-çüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, on-ları görendir."

"Allah rızıkta kiminizi di-ğerlerine üstün tutmuştur. Üstün kılınanlar, emirleri al-tında bulunanların rızıklarını vermezler. Oysa rızıkta hepsi eşittir. Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?"

"Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere, kazan-dıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan bol nimet is-teyin. Doğrusu Allah her şeyi bilir."

7120. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "O, rızkı azaltıp çoğaltarak düzenlemiş; dar ve geniş olarak bölmüştür. Bu düzeni; kolayını ve zorunu isteyecek olanları tespit etmek, zengin ve fakirin şükrünü ve sabrını denemek için adalet üzere kurmuştur."

7121. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala'nın, "Bilin ki mallarınız ve evlatlarınız ancak bir fit-nedir" ayeti hakkında şöyle buyur-muştur: "Bu ayetin manası da şu-dur: Allah-u Teala, rızkına karşı çıkanlarla, kendi payına rızayet gösterenlerin açıkça ortaya çık-ması için evlat ve mallarla insan-ları imtihan etmektedir."
bak. Bela, 396. Bölüm

1478. Bölüm Rızkı Garantilemek

Kur'an:
"Nice canlılar vardır ki, rı-zıklarını kendileri elde ede-mezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işiten ve bilendir."
"Yeryüzünde yaşayan bü-tün canlıların rızkı ancak Al-lah'a aittir. O, canlıları baba-ların sulbünde kararlaşmış ve anaların rahminde kararlaş-makta iken de bilir. Her şey apaçık bir kitaptadır."

7122. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her canlının rızkı vardır."
7123. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir baksanıza şu ka-rıncanın o küçücük cüssesine, şeklinin inceliklerine! Neredeyse gözler onu göremiyor... Oysa ki rızkı garanti altına alınmış, ken-disine gereken uygun rızıklarla rızıklandırılmıştır. Bol bol veren ve mutlak kudret sahibi Allah, sarp bir kayanın içinde veya sert taşların üzerinde bile olsa onları ihmal etmez, mahrum bırak-maz."

7124. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İşte şu karga, şu kar-tal, şu güvercin, şu da devekuşu! Her kuşu bir isimle çağırdı ve her birinin rızkını üstlendi."
7125. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yaratıkları, onun rız-kını yiyenlerdir. Onların rızkını garantilemiş, yiyeceklerini takdir etmiştir."

7126. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Onlardan her bir ruh için paylaştırılmış belli bir rızk tayin etti. O, birine çok rızk verdi mi kimse onu azalta-maz; birine de az verdi mi kimse onu çoğaltamaz."
bak. el-Bihar, 103/36 ve 14/363

1479. Bölüm Rızkı Arayana Rızkın Garantilenmesi

7127. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızkı taleb edin. Şüphesiz rızık, talibine garanti-lenmiştir."
7128. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Dua et ki Allah rızkımı kulla-rının elinde karar kılmasın" diyen Ebu Ubeyde'ye şöyle buyurmuştur: "Allah böyle bir şey yapmaz,

Al-lah kullarının rızkını birbirlerinin elinde karar kılmıştır. Ama Allah'tan rızkını hayırlı kimselerin elinde karar kılmasını dile. Şüphesiz bu da insanın saadetindendir."

7129. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Helal rızık taleb et-mekten el çekme. Zira helal rızık taleb etmek, sana dininde yardım eder. Devenin ayağını bağla ve Allah'a tevekkül et."

1480. Bölüm Garantilenmiş Rızık Sizi Farzlardan Alıkoy-masın

7130. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sakın garantilenmiş rızkı kazanmaya çalışmak seni farzlardan alıkoymasın. Zira na-sibin olan rızkın sana ulaşır. Na-sibin olmayan rızkın ise eline geçmez."

7131. İmam Askeri (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sakın garantilenmiş olan rızık seni farz olan amelden alıkoymasın."
7132. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah sizin rızkınızı üstlenmiştir. Sizler (farz kıldık-larıyla) amel etmekle emrolun-dunuz. Onun size üstlendiği şey için çalışmayı, size farz kılınanla amel etmekten daha üstün tut-mayın.

Bununla beraber Allah'a yemin olsun ki şüpheler doğmuş, kesin şeyleri bürümüştür. Hatta sanki, üstlenilen şey (rızık) size farzmış; farz kılınan (amel) da sizden kaldırılmış gibi telakki edilmeye başlanmıştır."


1481.Bölüm Hırs ve Rızkın Artışı

7133. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emiri (a.s) defalarca şöyle buyurmuş-tur: "Yakin bir ilimle biliniz ki şüphesiz Allah-u Teala, her ne kadar çok sıkı çalışsa, bütün gü-cüyle çare bulmaya koşsa ve bü-yük düzenler de kursa,

kulun hikmet dolu Kur'an'da kendisi için taktir edilenden öne geçme-sine izin vermez… Ey insanlar! Hiç bir insan akıl ve zekasıyla rızkını arttırmada bir değişiklik icad edemez. Hiç bir fakirin rızkı aklı az olduğu için azalmaz. Bu nükteyi bilen ve bununla amel eden kimse herkesten çok huzur içinde yaşar ve faydalanır."

7134. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nice insanlar kendi-sini zorluğa saldığı halde yine de zorluk ve fakirlik içinde yaşar. Nice kimseler de rızık taleb et-mekte itidalli olduğu halde taktir eli kendilerine yardım eder."

7135. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilin ki Allah'ın kula taktir ettiği her şey, her ne kadar çare bulması zayıf ve rızık ka-zanma yollarını bilmede hilesi gevşek olsa da hiç bir azalma ve eksiklik olmaksızın kendisine ulaşır. Her ne kadar kul çareci-likte ve düzeninde kuvvetli olsa da Allah'ın kendisi için taktir ettiğinden fazlası kendisine ulaş-maz."

7136. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz haris insa-nın hırsı rızkı kendine çekmez ve rızıktan hoşlanmayan kimsenin hoşnutsuzluğu rızkı geri çe-virmez."
7137. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Oturduğu halde ken-disine rızık bağışlamayan kimse-ye, ayakta olduğu halde de rızık bağışlanmaz."

7138. İmam Ali (a.s), Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sen ölü-münden öne geçemez ve rızkın olmayan şeyden nasiplenemez-sin."

1482. Bölüm Rızkın Taktir Edildi-ğine İman Etmenin Fay-dası

7139. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer rızık taktir edilmişse o halde bu hırs niye? "
7140. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya ihtirasla bağlanmayı terk et ve hayata ta-mah ederek bağlanma. Zira rızık bölüştürülmüştür ve insanın ça-bası faydasızdır. Her kim ihtirasa kapılırsa fakirdir, her kim de ka-naat ederse zengindir."

7141. İmam Hüseyin (a.s), Müs-lim'in şehadet haberini işittikten son-ra şöyle buyurmuştur: "Eğer dünya değerli sayılırsa şüphesiz Allah'ın mükafat yurdu daha yüce ve daha değerlidir. Eğer rızıklar taktir edilmişse o halde insanın rızık hususunda ihtirasını azaltması daha güzeldir."


1483. Bölüm Rızkın Genişliği ve Ahmaklık

7142. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Te-ala, akıl sahipleri ibret alsınlar ve dünyanın çalışma ve hileyle elde edilmeyeceğini bilsinler diye ahmakların rızıklarını geniş kıl-mıştır."

7143. Allah-u Teala Peygamberle-rinden birine şöyle vahyetmiştir: "Ahmak insana neden rızık ver-diğimi biliyor musun?" O, "Ha-yır" deyince şöyle buyurdu: "Akıl sahibi kimse, rızık taleb etmenin çare bulmayla ilgisi ol-madığını bilsin diye."
7144. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık ahmaklığa, mahrumiyet akıllılığa ve bela sabra bağlıdır."

7145. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer rızıklar zeka ve akılla elde edilmiş olsaydı hay-vanlar ve ahmaklar yaşayamaz-dı."

1484. Bölüm Rızık Taleb Etmede Ilımlı Olmaya Teşvik

7146. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Cebrail kal-bime şunu attı: "Herkes rızkını tümüyle elde etmedikçe ölmez. O halde Allah'tan korkun, rızık talep etmede ılımlı olun, rızkın gecikmesi sizi helal olmayan yoldan rızık aramaya sevketme-sin. Zira Allah nezdinde olan şeyler sadece O'na itaat ile elde edilebilir."
bak. Kenz'ul Ummal, 9290, 9310, 9311, 9312, 9314, 9316

7147. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a şöyle buyurmuştur: "Oğulca-ğızım! Benim dünyaya itina gös-termeme hususundaki nasihatimi dinlemen, dünyadan gönlünü koparıp alman ve dünyadan uzak durman en doğru olanıdır. Eğer bu konudaki nasihatimi kabul etmezsen yakinen bil ki sen asla arzuna ulaşamaz ve ölümden kaçamazsın.

Zira sende öncekilerin gittiği yoldan gider-sin. O halde dünyayı talep et-mekte sakin ol, rızık tahsili için itidalli davran. Nice çaba vardır, sermayeyi yok eder, her arayan kimse bulup mutlu olamaz. Her kim de itidal yolunda olursa asla muhtaç olmaz."

7148. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan sana gele-ni al; senden yüz çevirenden ise yüz çevir. Böyle yapmazsan, o halde (en azından) dünya tale-binde itidalli davran."

7149. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünya elden ele ge-zer durur. O halde dünyadan na-sibini en güzel şekilde dile."
Bak, el-Bihar, 103/18, 2. Bö-lüm; Vesail'uş Şia, 12/27, 12. Bö-lüm ve s. 30, 13. Bölüm

1485. Bölüm Rızık Talebinde Ölçü

7150. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık talep etmekte düşmana galip gelmeye çalışan savaşçı gibi çaba gösterme ve iş ve çabadan el çekecek kadar da kadere dayanma. Zira Allah'ın fazlını dilemek sünnettendir. Rı-zık talebinde itidal yolunu ka-tetmek iffettendir. Ne iffet rızkı insandan uzaklaştırır ve ne de hırs rızkı fazlalaştırır! Çünkü rı-zık bölüştürülmüştür ve hırs in-sanın günah işlemesine sebep olur."

7151. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Geçimini talep et-men, geçimini terk eden kimse-nin kazancından daha üstün ve dünyadan hoşnut olup ona gü-venen ihtiraslı kimsenin talebin-den daha aşağı olmalıdır. Ilımlı ol, iffetli ol, gevşeklik ve tembel-likten uzak dur ve mümin için gerekli olan rızkı kazanmaya ça-lış."

1486. Bölüm Rızık ve Rızkı Taleb Eden

7152. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık, kendisini ara-mayan kimseyi arar."
7153. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan ölümden kaçtı-ğı gibi rızkından kaçsaydı, ölüm kendisine gelip çattığı gibi rızkı da kendisine gelip çatardı."

7154. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz rızık, ölü-mün kulu talep ettiği gibi kulu talep eder."
7155. İmam Ali (a.s), kendisine, "Eğer bir adamın kapısını kapatır-larsa, rızkı nereden gelir?" diye sorul-duğunda şöyle buyurmuştur: "Eceli-nin geldiği yerden."
7156. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık kulu ecelinden daha şiddetli bir şekilde arar."

1487. Bölüm Rızkın Çeşitleri

7157. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık iki kısımdır: Bi-rini sen istersin, diğeri ise seni is-ter; ardından gitmezsen peşinden gelir. O halde yılının hüznünü gününe yükleme.

Her günün rızkı sana yeter. Eğer o yıl ömründen ise, Allah her yeni günde taksim ettiği rızkı sana ve-recektir. Yok eğer o yıl ömrün-den değilse, o halde senin olma-yan şeyler için neden üzülüyor-sun? Hiç bir isteyici, rızkını al-madan senden öne geçemez ve hiç kimse bunda sana galip ola-maz; sana takdir edilen şey, asla senden gecikmez."

7158. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık iki kısımdır: Talep eden ve talep edilen. O halde kim dünyayı talep ederse, ölüm onu talep eder ve sonunda onu dünyadan çıkarır. Kim de ahireti talep ederse, dünya onu talep eder; öyle ki o rızkını tamamıyla dünyadan almış olur."

7159. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık iki çeşittir: Bir rızkı sen talep edersin ve bir rı-zık ise seni talep eder. Eğer sen peşisıra gitmezse o senin peşin-den gelir."

1488. Bölüm Beklemediği Yerden Rızıklanan Kimse

7160. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kim-seye kurtuluş yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık ve-rir" ayetini soran Muhammed b. Müslim'e şöyle buyurmuştur: "Bu dünyadadır."
7161. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah müminlerin rızkını ancak beklemediği yerden taktir etmeyi dilemiştir."

7162. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah müminlerin rızkını beklemedikleri yerden karar kıl-mıştır. Sebebi ise kulun, rızkının nereden geldiğini bilmediği tak-tirde çok dua etmesidir."

7163. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Siz gerektiği şekilde Allah'a tevekkül ederseniz, Allah uçan kuşa rızık verdiği gibi size de rızık verir. Kuşlar aç gider tok dönerler."

7164. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Elde etmek için bir adım atmaksızın, elini uzatmak-sızın, bir söz konuşmaksızın, te-şebbüste bulunmaksızın ve meş-gul olmaksızın aziz ve celil olan Allah'ın rızkını ulaştırdığı kimse aziz ve celil olan Allah'ın kita-bında zikrettiği şu kimselerden-dir: "Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona bek-lemediği yerden rızık verir."

7165. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kim-seye kurtuluş yolu sağlar..." ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Bunlar zayıf Şialarımızdan (ta-raftarlarımızdan) bir gruptur. Onlar yanımıza gelip hadisleri-mizi duymaya ve ilmimizden is-tifade etmeye güç yetiremeyen-lerdir.

Dolayısıyla malları onlar-dan daha iyi olanlar yola düşü-yor, büyük bir para harcıyor, yo-lun zorluklarına katlanarak ya-nımıza geliyor, hadislerimizi işi-tiyor, geri dönüyor ve öğrendik-lerini onlara (zayıf taraftarlarımı-za) naklediyorlar. Onlar hadisle-rimizi anlıyor, bunlar ise zayi ediyorlar. Bu grup aziz ve celil olan Allah'ın darlıktan kurtuluş yolu sağladığı ve beklemediği yerden rızık verdiği kimseler-dir."

7166. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Ona beklemediği yerden rızık verir" ayeti hakkın-da şöyle buyurmuştur: "Yani kendi-sine bağışladığı şeye bereket ve artış verir."

7167. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: "Allahım! Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'ine selam gönder. Beni rızık elde etmenin zorluğundan müstağni kıl. Beni beklemediğim yerden rızıklandır. Böylece rızık talep etmekle ibadetinden mah-rum kalmayayım ve tatsız olayla-rın ağır yükünü yüklenmeye-yim."
bak. Tevekkul, 4187 ve 4288. Bö-lümler


1489.Bölüm Yarının Rızkını Dü-şünmek

7168. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rızık için endişelen-me. Zira Allah-u Teala şöyle bu-yurmuştur: "Yeryüzünde bu-lunan tüm canlıların rızkını Allah üstlenmiştir." Hakeza şöyle buyurmuştur: "Sizin rız-kınız ve size vadedilen her şey göklerdedir." Hakeza şöyle buyurmuştur: "Eğer Allah sana bir zorluk vermek isterse O'ndan başka hiç kimse onu defedemez. Eğer sana bir ha-yır vermek isterse şüphesiz O her şeye gücü yeter."

7169. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yarınki rızkının ga-mını yeme. Şüphesiz her yarın kendi rızkını getirir."
7170. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: "Ey Ahmed! Üç kula şa-şarım...Bir günlük sebze veya benzeri yiyeceği olduğu halde yarını dert eden kula."
7171. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim rızkı için üzülürse kendisine günah yazı-lır."


1490. Bölüm Rızkın Ertelenmesi

7172. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ı tanırsa rızkın ulaşmasında onu yavaş görmemeli, kaza ve kaderine kötümser olmamalıdır."

7173. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Al-lah, "Rızık vermede beni yavaş gören kulum beni gazaplandır-maktan ve yüzüne dünyadan bir kapı açmamdan korkmalıdır" di-ye buyurmuştur."
7174. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah'ın hakkında, "Altında onlar için bir hazine vardı" diye bu-yurduğu hazinede şöyle yazılıydı: "Her kim Allah'ı tanırsa kaza ve kaderine kötümser olmamalı ve rızık vermede O'nu yavaş say-mamalıdır."

1491. Bölüm Rızkın Ertelenmesi Esnasında Yapılması Ge-reken Şey

7175. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah-u Teala her kime bir nimet verirse Allah'a hamd etmelidir. Her kimin de rızkı ertelenirse Allah'tan bağış-lanma dilemelidir."

7176. İmam Ali (a.s) Kumeyl'e yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Rızkın ertelenip geciktiğinde, rızkının genişlemesi için Al-lah'tan mağfiret dile."

7177. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızkın ertelenip ge-ciktiğinde çok istiğfar et. Şüphe-siz aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "Rabbinize istiğfar edin. Şüphesiz rabbiniz çok bağışlayıcıdır ve gökten üzerinize yağmur gönderir ve sizlere mal ve çocuklarla yardım eder." Yani dünyada (yardım eder.) "Sizlere cenneti takdir eder" Yani ahirette (taktir eder)"

7178. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim rızkının er-telendiğini görürse çok tekbir getirmelidir. Kimin de hüznü ve gamı çok olursa, çok bağışlanma dilemelidir."
bak. el-İstiğfar, 3086. Bölüm

1492. Bölüm Rızık Talebinde Dua

Kur'an:
"Gece ve gündüzü (varlı-ğımıza) birer delil (ayet) kıl-dık. Bir delil olan geceyi kal-dırıp yine bir delil olan gün-düzü Rabbinizin bol nimetini aramanız, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aydın-lık kıldık. Her şeyi uzun uza-dıya açıkladık."

"Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde do-laşacak olan kimseleri..."
bak. Nahl, 14; İsra, 66
7179. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah rızık-ları kulları arasında bölüştürmüş, fazla gelen çok büyük miktarını ise hiç kimse arasında bölüştür-memiştir. Bu yüzden Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'tan fazlını dileyin."

7180. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızıklar belirlenmiş ve bölüştürülmüştür. Allah'ın bir de şafak söktükten güneş do-ğuncaya kadar bölüştürdüğü faz-lı vardır. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'tan fazlını dileyin." Şafaktan sonra Allah'ı zikretmek rızık elde etmek için yeryüzünü gezmekten daha etki-lidir.


1493. Bölüm Rızkın Azına Kanaat Etmek

7181. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Geçim hususunda Allah'ın verdiği rızkın azına hoşnut olan kimsenin Allah da az amelinden hoşnut olur."

7182. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tevrat'ta şöyle yazıl-mıştır: "Her kim Allah'ın az rız-kından hoşnut olursa Allah da onun az amelini kabul eder, her kim az bir helal maldan hoşnut olursa zahmeti azalır, kazancı temizlenir ve kötülük sınırından çıkar."

7183. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın verdiği rızıktan hoşnut olursa gözleri aydın olur."
7184. Allah-u Teala Uzeyr'e (a.s) şöyle vahyetmiştir: "Sana benden bir rızık verildiğinde azlığına bakma, onu sana hediye edene bak."

1494. Bölüm Rızkı Ulaştıran ve Art-tıran Sebepler

7185. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ailesine karşı iyi olursa rızkı artar."
7186. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz iyilik rızkı arttırır."
7187. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel ahlak rızkı art-tırır."

7188. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızıkların hazineleri ahlak genişliğindedir."
7189. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sıkı tutmak ahlakı bozar, kolaya almak ise rızkları akıtır."
7190. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yemek yediren kim-senin rızkı, bıçağın devenin hör-gücüne girmesinden daha hızlı bir şekilde ulaşır."

7191. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için dini karde-şine mali yardımda bulunmak, rızkı artırır."
7192. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Emanete riayet rızkı artırır."

7193. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kardeşlerinin gıya-bında dua et. Bu iş sana rızkı akıtır."
7194. Resulullah (s.a.a), kendisi-ne, "Rızkımın artmasını istiyorum" denilince şöyle buyurmuştur: "Sürekli temizlik içinde ol ki rızkın genişlesin."

7195. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çok sadaka verin ki rızıklanasınız."
7196. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sadaka vererek rızkı indirin."
7197. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat rızkı artırır."

7198. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin niyeti gü-zel olursa rızkı artar."
bak. ez-Zevac, 1636. Bölüm; es-Sadekat, 2226. Bölüm

1495. Bölüm Rızkı Yok Eden Se-bepler

7199. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul günah işler ve bu sebeple de rızkı elinden alınır."
7200. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Müslüman kardeşinin hakkından bir şeyi alıkoyarsa Allah da tövbe edin-ceye kadar rızkının bereketini haram kılar."

7201. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok haram yemek rızkı yok eder."
bak. el-Bereket, 353. Bölüm

1496. Bölüm Helal Rızık Talep Et-mek

7202. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İbadet on parçadır, dokuz parçası helal rızık talep etmektedir."
7203. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ailesinin geçimini kazanmak için zahmet çeken kimse Allah yolunda cihad eden kimse gibidir."

7204. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ailesinin geçimini sağlamak için Allah'ın fazlını ta-lep eden kimsenin mükafatı, Al-lah yolunda cihad eden kimsenin mükafatından daha büyüktür."
7205. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim geçimini el-de etmekten utanmazsa zahmeti azalır, rahata kavuşur ve ailesi nimete kavuşur."

7206. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Onurunu korumak ve borçlarını ödemek için helal mal elde etmeyi sevmeyen kim-sede hayır yoktur."
7207. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim insanlardan müstağni olmak ve komşularına bakmak için dünyayı talep ederse Allah ile yüzü ayın ondördü gibi parlak bir halde görüşür."

7208. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim helal rızık elde etmek için kendini sıkıntıya koyarsa bağışlanmıştır."
7209. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah kulunu helal rı-zık elde etme yolunda yorgun görmek ister."

7210. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul bir dirhem helal mal talep ettiği halde ona ulaşa-mazsa Allah katında büyük bir yüceliğe erişir."

1497. Bölüm Helal Rızık Talep Et-mek Farzdır

7211. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Helal rızık talep et-mek, kadın ve erkek her müslü-mana farzdır."
7212. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Helal talep etmek farzlardan sonra farzdır."

7213. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Helal rızık talep et-mek her müslümana farzdır."
7214. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Helal rızık talep et-mek cihattır."


1498. Bölüm Kendi Elemeğini Ye-meye Teşvik

7215. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "El emeğini yiyen kimse şimşek gibi sırat köprü-sünden geçer gider."
7216. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim el emeğini yerse Allah ona rahmet gözüyle bakar ve asla azap etmez."
7217. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim el emeğini yerse yüzüne cennet kapıları açı-lır ve istediği kapıdan girer."

7218. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim el emeğiyle geçinirse kıyamet günü Peygam-berler arasında yer alır ve pey-gamberlerin sevabını elde eder."
7219. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Müminlerin Emiri (a.s) kürek salıyor ve çiftçilik yapıyor ve fidan ekiyordu. O kendi malıyla bin köleyi satın aldı ve özgür kıldı."

7220. Nakledildiği üzere efen-dimiz Müminlerin Emiri savaş-tan dönünce insanların eğitimine ve aralarında yargı işine bakıyor-du. Bu işi bitirince de sahip ol-duğu bağında çalışıyor ve o hal-de azameti büyük Allah'ı zikre-diyordu.
7221. Fazl b. Ebi Kurre şöyle di-yor:

"Bağında çalıştığı bir esnada İmam Sadık'ın (a.s) yanına var-dım ve şöyle arzettim: "Allah bi-zi sana feda etsin, izin verin de biz sizler için çalışalım veya kö-leler bu işi yapsınlar." İmam şöyle buyurdu: "Hayır, beni bı-rakın. Zira aziz ve celil olan Al-lah'ın beni helal kazanç için zahmet çekerken ve çalışırken görmesini istiyorum."
bak. el-Kesb, 3484. Bölüm; Ve-sail'uş Şia, 12/22, 9. Bölüm


1499.Bölüm Başkalarına Yük Olmak ve Ailesini Zayi Etmekten Sakınmak

7222. Mufazzal b. Ömer şöyle di-yor: "Dünyanın bazı şeylerinden ahiret yolunda yardım alınız. Zi-ra İmam Sadık'ın (a.s) şöyle bu-yurduğunu duydum: "Dünyanın bazı şeylerinden ahiret yolunda yardım alın ve insanlara yük ol-mayın."

7223. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ailesinin geçimini temin etmeyen kimse mel'undur, mel'undur!"
7224. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın, ailesini baş-sız bırakıp zayi etmesi kendisine günah olarak yeter."
bak. Vesail'uş Şia, 12/9, 4. Bö-lüm

1500. Bölüm İnsanlardan Müstağni Olmak

7225. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Eğer güç ye-tirebilirsen, Allah'la aranda bir velinimetin olmamasını sağla. Çünkü sen, kısmetine ulaşacak, payını alacaksın. Hepsi de Allah katında olmakla beraber, Al-lah'tan gelen az şey halktan gelen çok şeyden daha büyük ve daha yücedir."

7226. Al-i Sam'ın kölesi Abdu-la'la şöyle diyor: "Çok sıcak bir yaz günü Medine yollarının birinde İmam Sadık (a.s) ile karşılaştım ve şöyle arzettim: "Fedan ola-yım, aziz ve celil olan Allah nez-dindeki makamına ve Allah Re-sulü (s.a.a) ile olan yakınlığına rağmen böyle bir günde kendini neden zahmete atıyorsun?" Şöyle buyurdu: "Ey Abdula'la! Rızkımı elde etmek için dışarı çıktım ki senin gibilerden müstağni olayım."

1501. Bölüm Rızıkların Takdiri He-lal Yoldandır

7227. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah herkes için he-lal rızık taktir etmiştir ki afiyet içinde ona ulaşır. Öte yandan kendisine haram rızık da sun-muştur. Eğer insan rızkını ha-ram yoldan elde ederse, buna karşılık kendisi için taktir ettiği helal rızkı Allah ondan geri alır. Bu iki rızkın dışında Allah nez-dinde başka rızıklar da vardır."

7228. Ali (a.s) mescide girdi ve birine şöyle buyurdu: "Bu bine-ğime sahip çık." Ama o şahıs bi-neğin gemini çıkararak götürdü. Ali (a.s) namazı kıldıktan sonra o şahsa mükafat olarak vermek için iki dirhemi elinde tuttuğu bir halde mescitten dışarı çıktı. Ama bineğin Salı verildiğini gör-dü.

O iki dirhemi kölelerinden birine, bineğine gem alması için verdi. Köle pazara gitti ve orada çalınan gemi bir adamın iki dir-heme aldığını gördü. Onu tekrar iki dirheme aldı ve efendisinin yanına geri döndü. Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Kul sabırsızlık sebe-biyle kendini helal rızıktan mah-rum kılmaktadır, oysa kendisi için taktir edilen rızıktan fazlası-nı elde edemez."

7229. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Helaldan utanan her kulu Allah harama mübtela kı-lar."
7230. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: "Karşılarında temiz et-ten bir sofra ve kirli etten bir sofrada bulunan kimselerin kar-şısından geçtim. Onlar kirli etten yiyor, temiz ete karışmıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?" diye sorunca şöyle buyurdu: "Bunlar helal rızkı bırakıp haram yiyenlerdir."

1502. Bölüm Helal Rızık Seçilmiş İnsanların Azığıdır

7231. Ahmed b. Muhammed b. Ebi Nasr şöyle diyor: "İmam Rı-za'ya (a.s) şöyle arzettim: "Fedan olayım! Ben aziz ve celil olan Al-lah'a, bana helal rızık vermesi için dua ediyorum." İmam şöyle buyurdu: "Helal rızkın ne oldu-ğunu biliyor musun?" Ben, "Fe-dam olayım! Bildiğimiz kadarıyla temiz kazançtır." İmam şöyle buyurdu: "Ali b. Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Helal rızık, Allah'ın seçkin kullarının azığı-dır." Sen duanda şöyle de: "Al-lah'ım! Senin geniş rızkından di-lerim."

1503. Bölüm En İyi Rızık İnsana Yetendir

7232. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Müslüman olup yete-cek kadarıyla yaşayan kimseye ne mutlu!"
7233. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ım! Muham-med'e ve Al-i Muhammed'e, Muhammed ve Al-i Muham-med'i sevene, iffet ve yeterli ka-dar rızık ver. Muhammed'e ve Al-i Muhammed'e düşman olana ise mal ve evlat ver."

7234. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebuzer! Övgüsü yüce Allah'a beni seven kimseye yeterli kadar rızık vermesi ve düşmanıma ise çok mal ve evlat bağışlaması için dua ettim."

7235. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ım! Sana iman eden ve benim senin resulün ol-duğuma şahadette bulunan kim-seye seninle görüşmeyi sevdir. Kaza ve kaderini ona kolay tut. Dünyadan ona az bir şey bağışla.

Sana iman etmeyip, benim resu-lün olduğuma şahadette bulun-mayan kimseye görüşünü sev-dirme, kaza ve kaderini kolay kılma ve ona dünyadan çok ver."
7236. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yahudi ve Hıristiyan için dua etmek istediğinizde şöy-le deyin: "Allah malını ve çocuk-larını çoğaltsın."

7237. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En hayırlı rızık yete-cek kadar olanıdır."
7238. İmam Ali (a.s), bir duasın-da şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Beni güçlü kılmakla yüzsuyumu koru, yoksullukla saygınlığımı yok etme ki senin rızkını yiyen-lerden rızık dileyeyim, kötü yara-tıklarından merhamet dileyeyim, bana bir şey vereni övmek zo-runda kalayım ve bağışlamayan kimseleri kınayayım. Oysa bütün bunların ötesinde bağışlamak veya bağışlamamak senin elin-dedir ve senin gücün her şeye yeter."

7239. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s), ahlaki yücelikler ve beğenilmiş fiiller ile ilgili bir duasında şöyle buyurmuş-tur: "Allah'ım! Beni müstağni kıl, bana rızkını geniş tut ve beni bekleyişle zorluğa düşürme."

7240. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: "Al-lah'ım! Başıma ihtiyaçsızlık tacını giydir ve bana güzel velayeti na-sip eyle. Bana gerçek hidayeti ih-san et, imkanlarım sebebiyle beni saptırma. Bana rahat ve sıkıntısız bir hayat bağışla. Hayatımı sıkıntı ve zorluklar üzere karar kılma."

7241. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) hakeza bir duasında şöyle buyurmuş-tur: "Allah'ım! Beni güçlü kıl-makla yüzsuyumu koru ve yok-sullukla yüzsuyumu dökme ki bu sebeple senin rızkını yiyenlerden rızık dileyeyim, kötü ve aşağılık yaratıklarından bağış isteyeyim ve neticede bana bağışta bulu-nanı öveyim ve benden esirge-yeni kınayayım. Oysa bağışlamak veya bağışlamamak gerçekte se-nin elindedir."

7242. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Az ve yeterli rızık çok ve engelleyici rızıktan daha hayırlıdır."
bak. ed-Dunya, 1214-1216. Bö-lüm

1504. Bölüm Yeteri Kadarıyla Kifa-yet Etmek

7243. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yeteri kadarıyla kifa-yet eden kimse huzura kavuşur, kolay ve hoş bir hayat yaşar."
7244. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İncil'de yer aldığına göre İsa (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Bana sabah ve akşam bir parça arpa ekmeği nasip et ve bundan daha fazlasını nasip et-me ki tuğyan ve aşırılığa düşme-yeyim."

186. Konu er-Rustak Köy

bak.
45. Konu, el-Beled; 549. konu, el-Vatan

1505. Bölüm Köy ve Cehalet

7245. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Sakın köyde yaşama. Zira köyün yaşlıları cahil gençleri ise kötü ve kabadır. Ka-dınları hayasız ve örtüsüzdür. Alimin onların arasındaki duru-mu köpekler arasındaki leş gibi-dir."

7246. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın di-ninde takva sahibi olmazsa Allah onu üç şeye mübtela kılar: "Ya genç yaşta öldürür ya bir sultana hizmetçi kılar veya onu köylerde oturtur."

7247. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Altı grup altı haslet sebebiyle hesapsız cehenneme atılır... Köylüler cehalet sebebiy-le."

7248. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Köy cehennem ahır-larından bir ahırdır ve orada ne bir had uygulanır, ne Cuma na-mazı kılınır ve ne de cemaat namazı ikame edilir. Çocukları kötü ve eziyet edicidir. Gençleri şeytan sıfatlı, yaşlıları ise cahildir. Onlar arasında müminler leşten daha kötü kokar."
bak. el-Hicret, 3992, 3993. Bö-lüm

187. Konu er-Resul Resul-Elçi

el-Bihar, 20/377, 21. bölüm; Murselat'un-Nebi (s.a.a) ila me-luk'ul-Acem ve'r-Rum ve Gayruhum
Kenz'ul-Ummal, 10/602-636, Meraselatehu ve uhuduhu ale'n-Nas
Kenz'ul-Ummal, 13/185, Murselam-u İmam Ali (a.s)

bak.
47. Konu, et-Tebliğ; 454. ko-nu, el-Kitab; 455. konu, el-Mukatebe; en-Nübuvvet, 3826. bö-lüm



1
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1506.Bölüm Herkesin Elçisi Aklının Göstergesidir

7249. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Senin elçin aklının tercümanıdır. Mektubun ise se-nin en yetkin konuşmacındır."
7250. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Elçin aklının ve ta-hammül etmek hilminin göster-gesidir."

7251. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Elçin zekanın ölçü-südür ve kalemin senin en yetkili konuşmacındır."
7252. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Elçinin aklı ve edebi onu gönderenin aklına delalet eder."
7253. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yanıma bir elçi gön-derdiğinizde güzel yüzlü ve gü-zel isimli birini gönderin."

1507. Bölüm Elçileri Öldürmekten Sakınmak

7254. Resulullah (s.a.a), Musey-leme'nin iki elçisine şöyle buyurmuş-tur: "Siz ne diyorsunuz?" Onlar, "Biz onun dediğini diyoruz" de-diler. Peygamber şöyle buyurdu: "Elçilerin öldürülmemesi gerek-tiği ilkesi olmasaydı şüphesiz si-zin boynunuzu vururdum."

188. Konu er-Rişve Rüşvet

Bihar, 104/272, 3. bölüm; er-Ruşa fi'l-Hukm ve envaihi
Kenz'ul-Ummal, 5/823, 6/113, 119, er-Rişve

bak.
444. konu, el-Kaza (2); el-Hediye, 4007. bölüm

1508. Bölüm Rüşvet

7255. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden öncekiler he-lak oldular. Onlar insanları hak-larından mahrum kıldılar. Halk da haklarını (rüşvet vererek) sa-tın aldılar. İnsanları batıl yola sü-rüklediler, onlar da peşleri sıra gittiler."

7256. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz bilirsiniz, namuslar, kanlar, ganimetler ve hükümler hususunda velayet sa-hibi olanların ve Müslümanlara önderlik edenlerin cimri olması doğru değildir... Hüküm maka-mında rüşvet almamalıdır;. zira rüşvete kapılan olursa hakları yok eder, hadleri görmezlikten gelir."

1509. Bölüm Rüşvet Haramdır

7257. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Ölü etinin parası, köpek parası, şarap parası, zina eden kadının ücreti, yargıda alınan rüşvet ve kahinin ücreti haram olan şeylerdendir."

7258. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala'nın "Çok haram yerler" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Bunlar, kardeşinin ihtiyacını gi-derenler ve sonra da onlardan hediye kabul edenlerdir."
7259. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yargıda ücret almak haram yemektendir."

1510. Bölüm Rüşvet Küfürdür

7260. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yargıda rüşvet Al-lah'a karşı küfürdür."
7261. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rüşvet yemekten sa-kının. Şüphesiz rüşvet salt kü-fürdür. Rüşvet yiyen kimse, cen-netin kokusunu alamaz."

7262. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ammar! Hüküm ve yargıda rüşvet almak yüce olan Allah ve Resulü hakkında küfre düşmektir."
bak. Vesail'uş Şia, 18/161, 8. Bölüm

1511. Bölüm
Rüşvet Veren, Alan ve Aracı Olanı Kınama

7263. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın laneti, rüşvet verene ve alana olsun."
7264. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın laneti yargıda rüşvet veren ve alana olsun."

7265. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın laneti rüşvet veren, alan ve o ikisine aracı olanın üzerine olsun."
7266. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah rüşvet verene, alana ve ikisi arasında aracılık edene lanet etmiştir."
7267. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rüşvet veren ve alan ateştedir."

189. Konu er-Riza' Süt Em-zirmek

Kenz'ul-Ummal, 6/270-287, Kitab'ur-Rıza'
Vesail'uş-Şia, 15/184-189, 75-79. bölümler
Bihar, 103/321, 11. bölüm, er-Rıza' ve ahkamuhu

1512. Bölüm Süt Emzirmek

Kur'an:
"Emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzi-rirler."
"Biz insana, ana ve baba-sına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu, güçsüzlükten güçsüzlü-ğe uğrayarak karnında taşı-mıştı. Çocuğun sütten kesil-mesi iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır."

bak. Ahkaf suresi, 15. ayet; Ta-lak suresi, 6. ayet
7268. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuk için anne sü-tünden daha hayırlı bir süt yok-tur."
7269. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınızı kimin emzirdiğine bakın. Şüphesiz ço-cuk sütle gelişir."

7270. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evlilik işinde seçici olduğunuz gibi çocuğunuzu em-zirme hususunda da seçici olun. Zira süt tabiatları değiştirir."

7271. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınızı emzir-mek için güzel yüzlü kadınları seçin. Çirkin kadınlardan sakı-nın. Şüphesiz ki süt (annenin özellikleriyle birlikte çocuğa) si-rayet eder."
7272. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınızı emzir-mek için güzel ve temiz kimsele-ri seçin. Zira süt (çocuğu) etki-ler."


1513.Bölüm Layık Olmayan Süt Emziriciler

7273. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınızı kötü ve deli kadınların sütünden uzak tutun. Şüphesiz süt çocuğu etki-ler."

7274. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınıza ahmak kadınların sütünü vermeyin. Şüphesiz süt tabiata üstün ge-lir."

7275. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınıza ahmak ve zayıflıktan gözleri akan kadın-ların sütünü vermeyin. Zira süt etkiler."

7276. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuklarınızı ahmak kadınlara emzirtmeyin. Zira ço-cuk sütle gelişir."
7277. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yahudi, Hıristiyan ve Mecusi kadınların sütünü zina-zadenin sütünden daha çok se-verim."

7278. İmam Kazım (a.s), kendisi-ne, "Eğer bir kadın meşru olmayan bir çocuk doğurursa süt emzirtmeye layık mıdır?" diye soran kardeşi Ali b. Cafer'e şöyle buyurmuştur: "Ha-yır! Ne onun sütü ve ne de zina-dan doğan kızın sütü uygun de-ğildir."
7279. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuğunu emzirmek için Mecusi kadını seçme. Şarap içmediği ve bundan engellendiği takdirde Yahudi ve Hıristiyan kadınların emzirmesinin sakın-cası yoktur."

7280. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yahudi ve Hıristiyan kadının emzirmesi Nasibi (Ehl-i Beyt düşmanı) kimsenin emzir-mesinden daha iyidir."
bak. Vesail'uş Şia, 15/184-188; 75-78. Bölümler

190. Konu er-Riza Hoş-nutluk-Rıza

Bihar, 71/98, 63. bölüm; et-Tevekkul ve't-Tefviz ve'r-Rıza ve't-Teslim
Bihar, 72/325, 119. bölüm; Zem'uş-Şikayet Minallah ve Adem'ur-Rıza bi Kasemillah
Kenz'ul-Ummal, 3/159, er-Rıza ve Seht, 712, er-Rıza

bak.
277. konu, eş-Şekva; 443. ko-nu, el-Kaza (1)
er-Rızk, 1493. bölüm; el-Ma'ruf (2), 2695. bölüm; el-İman, 257-261. bölüm; es-Sabr, 2171. bö-lüm; el-Musibet, 2337-2338. bölüm; el-Hisab, 842. bölümler

1514. Bölüm Rıza

Kur'an:
"Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte bun-lar, hizbullahtır (Allah'tan yana olanlardır). İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, ancak Allah'tan yana olanlardır."
"Onların Rableri katındaki mükâfatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdırlar. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir."

7281. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın gü-zel seçimine güvenirse Allah'ın kendisine seçtiği durumdan baş-kasını arzu etmez."
7282. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü hiç bir olay hakkında, "Keşke başkası olsaydı!" demezdi."
7283. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnutluk ne güzel bir arkadaştır."

7284. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a rızayet içinde ibadet et. Eğer buna güç yetire-mezsen (bil ki) tatsız olaylar kar-şısında sabretmekte bir çok hayır vardır."

7285. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamandan şikayetçi olursa, şikayeti uzar."
7286. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tatsızlıklara ve acıla-ra tahammül et. Yoksa hiçbir zaman hoşnut olmazsın."
7287. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İstediğin olmadığı takdirde içinde bulunduğun du-ruma üzülme."

7288. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İstediğin şey olmadığı takdirde olan şeyi iste."
7289. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Biz sevdiklerimiz için sevdiğimiz şeyi Allah'tan dileriz ve Allah da bize onu bağışlar. Sevdiklerimiz için sevmediğimiz şeyi Allah severse ona da razı oluruz."

1515. Bölüm Allah'a İtaatin Başı Hoşnutluktur

7290. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a itaatin başı kulun sevdiği veya sevmediği hususta Allah'ın yaptığı her şey-den hoşnut olmasıdır."

7291. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a itaatin başı sabır ve sevdiği veya sevmediği hususlarda Allah'ın yaptığından hoşnut olmaktır. Kul sevdiği ve-ya sevmediği hususta Allah'tan hoşnut olursa bu kendisi için hayırlıdır."

1516. BölümHoşnutluk Yakinin En Üstün Derecesidir

7292. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zühdün en yüce derecesi sakınmanın en alt derecesidir. Sakınmanın en üst derecesi yakinin en alt derecesi-dir. Yakinin en üst derecesi ise hoşnutluğun en alt derecesidir."

7293. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kaza ve kade-rin tatsızlığından hoşnut olmak yakinin en yüce derecesinden-dir."
7294. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tatsızlıklardan hoşnut olmak takva sahiplerinin en yüce derecesidir."

1517. Bölüm Hoşnutluk ve İman

7295. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hükmedicisi Allah olduğu halde kısmetinden hoş-nut olmayan ve makamını kü-çümseyen mümin nasıl mümin olabilir?"

7296. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Biliniz ki Allah'ın kullarından hiç bir kul sevdiği veya sevmediği her hususta, Al-lah'ın kendisi hakkında yaptığı şeyden hoşnut olmadıkça mümin olamaz."

7297. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala'nın, "Rabbine andolsun ki onlar seni hakem seçme-dikçe iman etmiş olmazlar" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Maksat Allah'ın kaza ve kade-rine teslim olmak, rızayet gös-termek ve boyun eğmektir."
7298. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gerçek imana en la-yık şey rıza ve teslimiyettir."

7299. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer imanını güçlü kıldıysan o halde lehine veya aleyhine hükmedilen her şeyden hoşnut ol, münezzeh olan Al-lah'tan başka hiç kimseye ümit bağlama ve kaza ve kaderin senin için getireceği şeyi bekle."
7300. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnutluk iman için ne iyi bir arkadaştır."

1518. Bölüm Hoşnutluğun Anlamı

7301. Resulullah (s.a.a), Cebrail'e şöyle sormuştur: "Hoşnutluğun an-lamı nedir?" Cebrail şöyle bu-yurdu: "Hoşnut olan kimse, kendisine dünyadan bir şey ulaş-sın veya ulaşmasın efendisine kızmaz ve kendi az işinden hoş-nut olmaz."

1519. Bölüm Hoşnutluğun Etkileri

7302. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan Allah'ı en iyi bilen şüphesiz ki Allah'ın kaza ve kaderinden en çok hoş-nut olandır."
7303. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnutluğun kökü Allah'a güzel itimat etmektir."

7304. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yakini doğru olma-yan kimse nasıl Allah'ın kaza ve kaderinden hoşnut olabilir."
7305. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnutluk yakinin meyvesidir."
bak. el-Yakin, 4258. Bölüm

1520. Bölüm Hoşnutluğun Meyvele-ri

7306. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah bir kulu sevin-ce onu zorluklara müptela kılar. Eğer sabrederse onu seçer ve eğer hoşnut olursa onu kendisi için seçer."

7307. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Fakirlik ve yoksulluk gününde Allah-u Teala'nın güzel mükafatına erişmek için kalple-rinize Allah'tan hoşnutluk bağış-layın."

7308. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kalbinde Allah'tan hoşnut olmaktan başka bir şey geçmeyen kimseye, Allah'a dua ettiği takdirde duasının makbul olacağına dair garanti veririm."

7309. Camia ziyaretlerinin beşinci ziyaretinde Masumlar'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Amelimde yol gös-tericiliği karar kıl…"Kaza ve ka-derinden hoşnut olmayı, en yüce ve nihai azmim, en uzak himme-tim ve hedefim karar kıl ki dinim hususunda yaratıklarından hiç birinden çekinmeyeyim, onunla sadece ahiretimi talep edeyim ve hiç kimseden övgü istemeye-yim."

7310. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kendinden aşağıdakilerin afiyetinden hoşnut olan kimseye, kendinden üstündekilerden güvenlik içinde olma bağışlanır."
7311. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyadan kendine yetecek kadarıyla yeti-nirse dünyanın en azı kendisine kifayet eder."

7312. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın senin için taktir ettiği şeyden hoşnut ol ki zengin ve müstağni olasın."
7313. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın rızkı bölüş-türmesinden hoşnut ol ki insan-ların en zengini olasın."
7314. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kanaat hoşnutluğun başıdır."

1521. Bölüm Hoşnutluk ve Rahatlık

7315. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın kısmet etti-ğinden hoşnut olan kimsenin bedeni rahatta olur."
7316. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Huzur ve rahatlık rı-za ve yakindedir. Gam ve hüzün ise şek ve hoşnutsuzluktadır."

7317. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bu insan ne kadar da ilginçtir! Elinden gitmeyecek olan bir şeye ulaşmakla sevinir, kendisine ulaşmayacak bir şeyi kaybettiği için üzülür. Oysa biraz düşünecek olsaydı işinin tedbir edildiğini ve rızkının taktir edildiğini anlar, kendisine mümkün olan şeyle yetinir ve kendisine zor olan bir şeye ise yönelmezdi."
7318. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnut ol ki rahatlı-ğa erişesin."

7319. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın rız-kından hoşnut olursa kaybettiği şey için üzülmez."
7320. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşnutluk gam ve hüznü yok eder."

7321. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kaza ve kaderden hoşnut olmak hüzün için ne gü-zel bir gidericidir."
7322. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yaşam açısından in-sanların en mutlusu Allah'ın kendisine kısmet ettiğinden hoşnut olandır."
bak. er-Rahet, 1566. Bölüm; ez-Zuhd, 1612. Bölüm

1522. Bölüm Hoşnutsuzluğun Mey-vesi

7323. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kaza ve ka-derden hoşnut olmazsa dinine küfür girer."
7324. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın kendisine kısmet ettiğinden hoşnut olmazsa Allah-u Teala'yı kaza ve hükmünde itham etmiş olur."

7325. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın kaza ve ka-deri her haliyle cari olur. O hal-de her kim bundan hoşnut olur-sa sevap elde eder ve her kim de hoşnut olmazsa Allah ecrini yok eder."

7326. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Allah işleri kendi kaza ve kaderi esasınca cari kılar, senin beğendiğin ve sevdiğin şekilde değil."

7327. Allah-u Teala Davud'a (a.s) şöyle vahyetmiştir: "Sen isti-yorsun ve ben istiyorum. Ama gerçekleşen şey benim istedi-ğimdir. O halde eğer benim iste-ğime teslim olursan, senin iste-ğini karşılarım. Eğer isteğime teslim olmazsan, seni istediğin şeyde sıkıntıya düşürürüm ve ne-ticede de sadece benim istediğim gerçekleşir."
bak. es-Sabr, 2178, 2179. Bö-lümler; el-Kaza (1), 3352. Bölüm

191. Konu er-Riza Hoş-nutluk-Rıza

bak.
90. konu, el-Muhabbet (2); 435. bölüm, el-Mukarrebun
ez-Zivac, 1662. Bölüm; el-Ucb, 2519. bölüm


1523.Bölüm Allah'ın Rızasının Sebepleri

Kur'an:
"Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, temelli ka-lacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler, Adn cennetle-rinde hoş meskenler vadet-miştir. Allah'ın hoşnut olması daha büyük bir şeydir. İşte büyük kurtuluş budur."
"Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın hışmına uğra-yan gibi midir? Bu kimsenin varacağı yer cehennemdir; o ne kötü varılacak yerdir!"

bak. Al-i İmran, 15; Maide, 2, 16; Tevbe, 21, 109; Muhammed, 28; Fetih, 29; Hadid, 20, 27; Haşr, 8
7328. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç şey kulu Allah'ın hoşnutluğuna erdirir: Çok istiğ-farda bulunmak, tevazu göster-mek ve çok sadaka vermek."

7329. Lokman (a.s) oğluna şöyle buyurmuştur: "Oğulcağızım! Her kim Allah'ın rızasını dilerse nef-sini fazla hoşnut etmemelidir. Her kim nefsini hoşnutsuz kıl-mazsa Allah'ı hoşnut edemez."
7330. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bedenini hoşnutsuz kılarsa, Rabbini hoş-nut kılar. Her kim de bedenini hoşnutsuz kılmazsa Rabbine ita-atsizlik etmiştir."

7331. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah nezdinde sizlerin en hoşnut olanı ailesini en fazla refah içinde yaşatandır."
7332. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Tebarek ve Te-ala dört şeyi, dört şeyin kalbinde karar kılmıştır: Hoşnutluğunu itaatinde gizlemiştir. O halde ona itaat hususunda hiç bir şeyi küçümseme. Zira belki o itaat Allah'ın hoşnutluğuyla bir-liktedir ve sen bundan habersiz-sin…"

7333. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bil ki Allah kendisi sebebiyle öncekilere gazap ettiği bir şey hakkında sizden asla hoşnut olmaz ve kendisiyle ön-cekilerden hoşnut olduğu bir şey sebebiyle de size gazap etmez."

7334. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah sizlere takvayı tavsiye etmiş ve takvayı hoşnut-luğunun nihayeti ve kulundan is-teği karar kılmıştır."
7335. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Heyhat! Allah'tan hi-leyle kaçmak mümkün değildir. Allah'ın hoşnutluğu sadece itaa-tiyle elde edilir."

7336. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Al-lah'ın rızayeti itaati ile birlikte-dir."

1524. Bölüm Allah'ın Rızası ve Kazadan Razı Olmak

7337. Rivayet edildiği üzere Musa (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey Rab-bim! Bana işlediğim takdirde rı-zayetine erişeceğim bir ameli göster." Bunun üzerine Allah ona şöyle vahyetti: "Ey İbn-i İmran! Şüphesiz benim rızaye-tim senin hoşnutsuzluğundadır ve sen buna güç yetiremezsin…" Musa ağlayarak secdeye kapandı ve şöyle arzetti:

"Sen beni kendinle konuşmakla yüce kıldın, benden önce hiç bir insanla konuşmadın. Şimdi ise kendisiyle hoşnutluğuna ulaşacağım bir şeyi bana göstermeyecek misin?" Allah ona şöyle vahyetti: "Şüphesiz benim hoşnutluğum, senin kazamdan hoşnut olmandadır."

7338. Hakeza Musa (a.s) şöyle arzetti: "Ey Rabbim! Bana rızaye-tinin içinde olduğu bir ameli göster ki onu yapayım." Allah ona şöyle vahyetti: "Şüphesiz benim hoşnutluğum senin hoş-nutsuzluğundadır ve sen hoş-lanmadığın şey hususunda sab-redemezsin." Musa şöyle dedi: "Allah'ım! Bana o ameli göster." Allah şöyle buyurdu: "Benim hoşnutluğum senin kazandan hoşnut olmandadır."
bak. 537. Konu, el-Heva; el-Amel, 2945. Bölüm

1525. Bölüm Allah'ın Rızasının Nişaneleri

7339. Rivayet edildiği üzere Musa (a.s) şöyle dedi: "Rabbim! Bana kulundan hoşnut olmanın nişa-nesini bildir." Allah-u Teala ona şöyle vahyetti: "Kulumu itaatim için hazırladığımı ve günahımdan yüz çevirttiğimi görürsen bu benim hoşnut olduğumun nişa-nesidir."

7340. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın yaratıkların-dan hoşnutluğunun nişanesi, fi-yatların düşmesi ve yöneticileri-nin adaletidir. Allah'ın yaratıkla-rına gazabının nişanesi ise, yöne-ticilerin zulmü ve fiyatların yük-selmesidir."

7341. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Al-lah'ın kuldan hoşnutluğunun ni-şanesi kulun lehine veya aleyhine münezzeh olan Allah'ın kendisi için taktir ettiği şeyden hoşnut olmasıdır."

7342. Miraç hadisinde şöyle yer almıştır: "Her kim benim hoşnut-luğum için amel ederse ben de üç hasleti onunla birlikte kılarım: "Ona cehaletle içiçe olmayan bir şükrü, unutkanlıkla karışmayan bir zikri ve yaratıkların sevgisini benim sevgime tercih etmeyecek bir sevgiyi."

1526. Bölüm Yaratıkların Hoşnutluğu ve Yaratıcının Hoşnutsuzluğu

7343. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim insanların hoşnutluğunu Allah'ın hoşnut-suzluğuna sebep olacak bir şeyle talep ederse, kendisine insanların övgüsü yerine kınaması nasip olur. Her kim Allah'a itaati in-sanların gazabına tercih ederse, Allah onu her düşmanın düş-manlığından, her hasetçinin ha-sedinden ve her saldırganın sal-dırısından korur. Aziz ve celil olan Allah onun yar ve yardım-cısı olur."

7344. İmam Hadi (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'tan korkarsa insanlar da ondan kor-kar. Her kim Allah'a itaat ederse, insanlar da ona itaat eder. Her kim yaratıcıya itaat ederse yara-tıkların hoşnutsuzluğuna itina göstermez. Her kim de yaratıcıyı hoşnutsuz kılarsa yaratıcının ga-zabına uğramaya layıktır."

7345. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'ın hoşnutluğunu insanların hoşnut-suzluğuyla talep ederse Allah onu insanlardan müstağni kılar. Her kim de insanların hoşnutlu-ğunu Allah'ın hoşnutsuzluğuyla talep ederse Allah onu insanlara havale eder, ve's-Selam."

7346. İmam Ali (a.s), Muhammed b. Ebi Bekir'e yazdığı bir mek-tubunda şöyle buyurmuştur: "Eğer Allah'ın yaratıklarından bir yara-tığı hoşnut etmek için rabbini hoşnutsuz kılmamayı becerebi-lirsen bunu yap. Zira Allah'ın hoşnutluğu her hoşnutluğun ye-rini tutar. Ama hiç bir şey Al-lah'ın hoşnutluğunun yerini tutmaz."

7347. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir yaratığı hoşnut etmek için yaratıcıyı hoşnutsuz kılarsa, aziz ve celil olan Allah o yaratığı kendisine musallat kılar."

7348. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim insanların övgüsünü Allah'a isyan ile elde etmek isterse onu öven kimse onu kınayan kimseye dönüşür. Her kim de Allah'ı hoşnutsuz kı-larak insanları hoşnut ederse, Al-lah onu insanlara havale eder. Her kim insanları hoşnutsuz kı-larak Allah'ı hoşnut ederse Allah onu insanların şerrinden korur.

Her kim kendisiyle Allah arasın-daki ilişkiyi güzelleştirirse Allah onunla insanlar arasındaki hu-suslarda kendisine kifayet eder."
7349. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir hüküm-darı hoşnut etmek için Allah'ı hoşnutsuz kılarsa Allah'ın dinin-den dışarı çıkmıştır."
7350. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kendisini zulmün hoşnut ettiği kimsenin hoşnut-suzluğu sana zarar vermez."


1527.Bölüm İnsanların Hoşnutluğunu Elde Etmenin Zorluğu

7351. Alkame İmam Sadık'ın (a.s) yanında insanların dilinden şi-kayette bulununca İmam şöyle buyur-du: "Şüphesiz insanların hoşnut-luğunu elde etmek ve dillerine engel olmak mümkün değildir.

Allah'ın, peygamberlerin, elçile-rinin ve hüccetlerinin (a.s) emanda/güvende olmadıkları bir şeyden siz nasıl güvende olabi-lirsiniz? Halk Peygamberimiz Muhammed'e (s.a.a) de şair ve deli demediler mi?... Vasileri hakkında bundan daha fazlasını söylediler... Yüce Allah hakkında bile uygun olmayan sözleri söy-leyen diller, sizler hakkında uy-gunsuz sözler söylemekten nasıl sakınır?"

7352. İmam Ali (a.s) oğlu Ha-san'a yaptığı vasiyetinde şöyle buyur-muştur: "Bu insanları bırak; Öyle insanlar ki eğer alim olursan sa-na problem çıkarırlar. Eğer cahil olursan sana yol göstermezler. Eğer ilim öğrenmek istersen sa-na, "Kendini zahmete ve derin-leşmeye salmıştır" derler. Eğer ilim talep etmekten elçekersen o zaman da,

"Aciz ve geri zekalı biridir" derler. Eğer rabbinin ibadetinde çaba gösterirsen, "Gösteriş meraklısı ve riyakar-dır" derler. Eğer susmayı tercih edersen, "Konuşmaktan acizdir" derler. Eğer konuşursan,

"Geve-zedir" derler. Eğer infak eder-sen, "İsrafkardır" derler. Eğer iktisatlı davranırsan, "Cimridir" derler. Eğer onların sahip oldu-ğu şeye muhtaç olursan senden uzaklaşırlar ve seni kötülemeye başlarlar. Eğer onlara itimatsız olursan seni tekfir ederler. Za-manındaki insanların özellikleri işte budur."
bak. el-Gıll, 3105. Bölüm

192. Konu er-Rifk Yumuşaklık Arkadaşlık

Bihar, 75/50, 42. bölüm, er-Rıfk ve'l-Liyn
Kenz'ul-Ummal, 3/28-55, er-Rıfk

bak.
159. konu, el-Müdarat; 183. konu, er-Ruhset; 557. konu, et-Takiyye
es-Siyaset, 1931. bölüm; el-İbadet, 2501. bölüm

1528. Bölüm Yumuşaklığın Fazileti

Kur'an:
"Allah'ın rahmetinden do-layı, sen onlara karşı yumu-şak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a tevekkül et, doğrusu Allah tevekkül edenleri sever."

"Kâfirler içinde bazı kim-selere verdiğimiz kat kat ser-vete gözünü dikme; onlara üzülme; İman edenleri kanat-ların altına al."
"Rahman'ın kulları yeryü-zünde mütevazi yürürler. Ca-hiller kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumu-şak söz söylerler."

7353. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık uğur ge-tirir. Kabalık ise uğursuzluk do-ğurur."
7354. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık her neyle birlikte olduysa onu süsledi ve her neden alındıysa onu çirkin-leştirdi."

7355. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık her neyle birlikte olduysa onu süsledi."
7356. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık geçimin yarısıdır."

7357. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık hayatın yarısıdır."
7358. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer yumuşaklık gö-rülecek bir yaratık olsaydı, Al-lah'ın yaratıkları arasında ondan daha güzeli olmazdı."

7359. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tabi olanlara yumu-şak davranmak tabiatın yüceli-ğindendir."
7360. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Birbiriyle arkadaşlık eden iki kişiden arkadaşlığı en yumuşak olan kimse, aziz ve celil olan Allah nezdinde daha se-vimlidir."

7361. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah bir ailenin hay-rını dilerse onların yüzüne yu-muşaklık kapısını açar."
7362. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kime yumuşaklık verilirse kendisine dünya ve ahi-ret hayrı verilmiştir."
7363. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en akıllısı insanlarla en iyi geçinenidir."

7364. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Biz peygamberler topluluğu farzları ikame etmekle emredildiğimiz gibi insanlarla iyi geçinmekle de emrolunduk."

7365. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık mutlulu-ğun anahtarıdır."
7366. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşak davran. Şüphesiz yumuşaklık doğrulu-ğun anahtarı ve akıl sahiplerinin huyudur."

7367. İmam Ali (a.s), bazı valile-rine yazdığı bir mektupta şöyle bu-yurmuştur: "Kabalığı bir miktar yumuşaklıkla karıştır. Her nerede yumuşaklık uygun ise yumuşak davran."

1529. Bölüm Arkadaşa Önem Vermek

7368. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yoldan önce yoldaşı-nı sor."
7369. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Refik'e (arkadaşa) di-ninin doğruluğu yolunda birlikte olduğu için refik denmiştir. O halde her kim dinin doğruluğu yolunda sana yardımcı olursa o senin şevketli arkadaşındır."

7370. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Arkadaşının yardımı-nın güzelliği darlıkta belli o-lur."
7371. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Arkadaşını kendisiyle çekişmeye zorlayan kimse, iyi davranan bir arkadaş değildir."

7372. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Amel, yakin sahibi bir arkadaştır."
7373. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Arkadaşını amelin, düşmanını ise arzuların karar kıl."

7374. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Biliniz ki, kim Al-lah'tan sakınırsa Allah, onun için fitnelerden bir çıkış yolu ve ka-ranlıklarda bir nur verir. Gölgesi Allah'ın arşı, nuru O'nun cemali, ziyaretçileri melekler, arkadaşları peygamberler olan kendisi için özel hazırlanmış ve canının iste-diği her şeyi elde edebileceği bir yurtta onu ebedi kılar, onu kendi katında en şerefli mevkiye çıka-rır."

7375. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "O halde ahirette Al-lah'ın komşusu, peygamberlerin arkadaşı olmak, meleklerin ziya-ret ettiği makama erişmek için birbirinizle amel işlemekte yarı-şın."
7376. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'tan şehitlerin makamını, saadet ehlinin yaşa-yışlarını ve peygamberlerle bir-likte olmayı dilerim."

1530. Bölüm Şüphesiz Allah Yumu-şaktır ve Yumuşak Huylu Kimseleri Sever

7377. İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah yumuşaktır, yumuşaklığı sever. Allah'ın yu-muşaklığının nişanesi ise kalple-rinizdeki kin ve düşmanlıkları söküp atmasıdır."
7378. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah yumuşaktır ve yumu-şaklığı sever. Yumuşaklık sebe-biyle bağışladığını, kabalık sebe-biyle bağışlamaz."

7379. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah yumuşaklığı se-ver ve o yolda yardım eder. O halde zayıf bir bineğe bindiği-nizde konak yerlerinde onları dinlendirin. Kurak bir yerden geçince onları hızla geçirin, yeşil-lik ve ot dolu yerden geçince on-ları konak yerlerinde dinlendi-rin."

7380. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ayşe! Şüphesiz Allah yumuşaktır ve yumuşaklığı sever. Yumuşaklık sebebiyle verdiğini kabalık ve diğer şeyler sebebiyle vermez."
7381. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah yumuşaktır ve her işte yumu-şaklığı sever."

1531. Bölüm Yumuşaklık ve İman

7382. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kime yumuşaklık nasip olursa iman da nasip olur."
7383. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her şeyin bir kilidi vardır. İmanın anahtarı ise yu-muşaklıktır."
7384. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her dinin bir huyu vardır. İmanın huyu ise yumu-şaklıktır."

1532. Bölüm İbadette Yumuşaklık

7385. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefsini kulluğa alış-tır, ona yumuşak davran, ezip azarlama; sana kitapta farz kı-lınmış olanlar dışında onu hoş tut, çünkü farzların vaktinde ve yerinde eda edilmesi gerekir."

7386. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gençlik yıllarımda ibadet hususunda çok çaba gös-terirdim. Babam bana şöyle bu-yurdu: "Evladım! Gördüğümden daha az ibadet et. Zira aziz ve celil olan Allah bir kulunu sever-se, onun az ibadetinden de hoş-nut olur."

7387. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dinde derinleşmek-ten (zorlaştırmaktan) sakın. Zira Allah onu kolay kılmıştır. O hal-de din hususunda gücün yettiği-ni al. Zira Allah her ne kadar az olsa sürekli olan güzel işi se-ver."

7388. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz bu din sağ-lamdır. O halde bu dine yumu-şaklıkla giriniz. İnsanlara Allah'a ibadeti zorla yüklemeyin. Bu tak-tirde ne bir yol kateden ve ne de geride (güçlü) bir binek bırakan bitkin biniciye benzersiniz."
bak. el-Bihar, 71/209, 66. Bö-lüm; el-İbadet, 2501. Bölüm


1533.Bölüm Yumuşaklığın Meyveleri

7389. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz ki yumuşaklıkta artış ve bereket vardır. Her kim yumuşaklıktan mahrum olursa hayırdan mahrum olmuştur."

7390. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim işlerinde yumuşak olursa insanlardan is-tediğini elde eder."
7391. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kimin aklı bir yere çatmaz ve bir çare bulmak-tan aciz kalırsa yumuşaklık işle-rinin anahtarı olur."

7392. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık barışla sonuçlanır."
7393. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık dürüst-lüğün anahtarı ve akıl sahipleri-nin huyudur."

7394. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık zorlukla-rı kolaylaştırır ve zor çareleri ko-lay kılar."
7395. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık salah aşı-lar ve mutluluğun nişanesidir."
7396. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yücelmek istersen yumuşak ol ve hor olmak ister-sen kaba davran."

1534. Bölüm Yumuşak Davran ki Sana da Yumuşak Dav-ranılsın

7397. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) Hızır'ın (a.s) Musa b. İmran'a (a.s) yaptığı son tavsiye şuydu: "Dünyada her kim birine yumuşak davra-nırsa aziz ve celil olan Allah da ona yumuşak davranır."

7398. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yumuşaklık hikmetin başıdır. Allah'ım! Her kim üm-metimin işlerinden birinin so-rumluluğunu üstlenir ve onlara yumuşak davranırsa sen de ona yumuşak davran. Her kim onlara sıkı davranırsa sen de ona sıkı davran."
bak. er-Rahm, 1450. Bölüm

1535. Bölüm Yersiz Yumuşaklık

7399. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her ne zaman yumu-şaklık yerine kabalık gerekirse kabalık yumuşaklıktır. Nice ilaç dert ve hastalıktır ve nice dert ilaçtır."

193. Konu el-Mura-kabe
Mura-kabe-Gözet-me Gö-zetle-mek

Bihar, 70/62, 45. bölüm; Me-ratib'un-Nefs... ve'l-Muhasebet'un-Nefs
el-Meheccet'ul-Beyza, 8/149-191, Kitab'ul-Murakabe ve'l-Muhasıbe

bak.
111. konu, el-Hisab, 475. ko-nu, el-Lağv; 478. konu, el-Lehv
el-Mescid, 1761. bölüm; el-Mevize, 4137. bölüm; el-Hac, 703. bölüm

1536.Bölüm Allah'ın Murakabesi

Kur'an:
"Allah her şeyi gözeten-dir."
"Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir ."
"Ey Kavmim! Durumunu-zun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Kime rezil edici bir azabın geleceğini, kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözleyin, doğrusu ben de sizinle berâber gözlüyorum."

7400. İmam Ali (a.s), Kumeyl'e öğrettiği bir duasında şöyle buyurmuş-tur: "Mukadder kıldığın kudretin hatırına... Bu gece ve bu an işle-diğim her günahı bağışlamanı di-liyorum...

"Kiramen Katibin"in (günahları yazan yüce melekle-rin) kaydetmesini emrettiğin gü-nahlarımı bağışla. Şüphesiz onla-rı benim amellerimi gözetmekle görevlendirdin, organlarımla bir-likte onları bana şahit tuttun ve kendin de bana ve onların gö-zünden gizli kalan şeylere şahit-sin."

1537.Bölüm Meleklerin ve Organla-rının Murakabesi

Kur'an:
"Yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler."
7401. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Allah'ın kulları! Biliniz ki kendi içinizde sizi gö-zetleyenler var. Azalarınızdan gözcüler ve dosdoğru yazan ya-zıcılar var; yaptıklarınızı kayde-dip nefeslerinizi sayıyorlar. Ne Simsiyah bir gecenin zifiri karan-lığı ve ne de kapalı olan sağlam kapılar sizi onlardan gizleyebi-lir."

7402. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gününüzü boş söz ve amellerle geçirmeyiniz. Zira sizi ve bizi kaydeden gözetleyici-lerimiz vardır."
bak. el-Melaike, 3710. Bölüm

1538.Bölüm Nefis Murakabesine Teşvik

7403. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kendinden, kendine bir gözetleyici karar kıl ve dün-yandan ahiretin için azık al."
7404. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kalplerinizi muraka-beye alıştırın, çok düşünün ve çok ibret alın."
7405. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsana nefsinin gö-zetleyicisi, kalbinin murakabe edicisi ve dilinin koruyucusu olması yakışır."
7406. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kendi yükünü ken-din taşı. Eğer böyle yapmazsan hiç kimse senin yükünü taşı-maz."

1539. Bölüm Allah'ı Göz Önünde Bulundurmaya Teşvik

7407. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Tebarek ve Te-ala'nın İsa'ya (a.s) verdiği öğüt-lerden biri şuydu: …"Ey İsa! Her nerede olursan ol beni göz önünde bulundur."

7408. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rabbini göz önünde bulunduran ve günahından kor-kan kimseye ne mutlu!"
7409. Resulullah (s.a.a), Ebu Zer'e şöyle buyurmuştur: "Allah'ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah'ı göz önünde bulundur ki onu karşında bulasın."

7410. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rabbini gözeten, gü-nahtan yüz çeviren, nefsinin is-tekleriyle savaşan, arzusunu ya-lanlayan ve nefsini takvayla diz-ginleyen kimseye Allah rahmet etsin... Sürekli düşünür,

çok ge-celeri sabahlar, dünyadan kalbini koparır... Ahireti hatırlamak kal-bini huzura kavuşturur, sağlam kılar, yatağını toplar, yastığını bı-rakır ve ibadet için kalkar... Giz-lide Rabbinin karşısında huşu içinde olur, gözyaşı döker, kalbi korkar... Yeterli miktardan razı olur. Sırlarını çok az ifşa eder ve bildiğinden en azıyla yetinir."

7411. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Günahına dikkat eden ve Rabbinden korkan kim-seye ne mutlu!"
7412. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hikmetli bir söz işi-tip kabul eden, doğru yola çağrı-lınca ona yakınlaşıp hidayetçinin eteğine sarılan ve kurtuluşa eren, rabbini göz önünde bulunduran ve günahlarından korkan kimse-ye (kula) Allah rahmet etsin"

1540. Bölüm Zamanlara Dikkat Etmeyi Önemsemek

7413. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanoğlunun geçir-diği her gün kendisine şöyle der: "Ey Ademoğlu! Ben, yeni bir günüm ve sana şahidim. O halde benim vesilemle iyi işlerde bulun ve bende iyilik cari kıl ki kıya-mette lehine şahadette buluna-yım. Zira beni artık asla göre-mezsin."

7414. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz gün, geldiği zaman şöyle der: "Ey Ademoğlu! Bu gün iyi işler yap ki kıyamet günü rabbin nezdinde lehine tanıklık edeyim. Zira daha önce senin yanına gelmedim ve gelecekte de yanına gelmeyece-ğim." Gece de geldiği zaman ay-nı şeyleri söyler."

7415. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilin ki şüphesiz günler üçtür: Geçip giden ve dönüşünden ümidin olmayan gün, kalan (şimdiki) ve kaçmanın mümkün olmadığı gün. Gelecek ve kendisine itminan etmediğin gün. Dün öğüttür, bugün gani-mettir ve yarının da kimin olaca-ğını bilemezsin."

7416. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bugünkü amelini doğru yapan ve dünkü eksiklik-lerini telafi eden kimse zafere erişmiştir."

7417. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünya karşısında sa-bırlı olun ki dünya bir anlıktır. Dünyadan göçüp gidenler husu-sunda ne bir dert hissedersin ve ne de bir sevinç. Henüz gelme-miş olanı içinse nasıl olacağını bilemezsin. Şüphesiz dünya içinde yaşadığın andır. O halde o anda Allah'a itaat üzere sabret ve Allah'a isyanı terk etmek husu-sunda tahammüllü ol."

2
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1541.Bölüm İki Günü Eşit Olan Kimse

7418. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin iki günü eşit olursa aldanmıştır. Her ki-min yarını bugünden kötü olursa aldatılmıştır. Her kim eksiklikle-rini araştırmazsa sürekli eksikler içinde kalır. Her kimin de eksik-likleri devam ederse ölüm kendi-si için daha hayırlıdır."

7419. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin iki günü eşit olursa aldanmıştır… Her kimin yarını bugünden kötü olursa mahrumdur. Her kim dünyası temin olduğu halde ahi-retinin zararına önem vermezse helak olur. Her kim eksikliklerini araştırmazsa nefsinin istekleri kendisine galip gelir ve her kim eksikler içinde olursa ölüm ken-disi için daha iyidir."

7420. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin iki günü eşit olursa aldanmıştır. Her ki-min bugünü dünden daha kötü olursa mel'undur ve Allah'ın rahmetinden uzaktır. Her kim nefsinin yüceliklerini tanımaya çalışmazsa eksiklik içindedir. Her kim eksiklik içinde olursa ölüm kendisi için hayattan daha iyidir."
bak. 384. Konu "el-Ğabn"

1542.Bölüm Murakabe Adabı

7421. İmam Ali (a.s), Kumeyl'e yaptığı bir tavsiyesinde şöyle buyur-muştur: "Ey Kumeyl! Sen her ha-reket ve davranışta tanıma-ya/marifete muhtaçsın."

7422. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şu üç şey han-gi müminde bulunursa, o mümin Allah'ın koruması altındadır...: İnsanlardan kendisi için is-tediğini, insanlara veren kimse, Allah'a itaat yolunda mı yoksa günah yolunda mı olduğunu bilmeden el ve ayağını hareket ettirmeyen kimse ve kendisinden o ayıbı fazlasını uzaklaştırmadık-ça kardeşini o ayıpla ayıplamayan kimse."

Feyz-i Kaşani'nin dediğine göre, Ebu Hamid Gazali şöyle diyor: "Kendine dikkateden insanın atması gereken ilk adım himmet ve hedefinin ilahi mi yoksa nefsani mi olduğuna bakmasıdır...

Kendisine hareket ve davranışlarında açığa çıkacak olan en az şey davranışının mübah ama neticesi olduğudur. Bu takdirde bu davranışı terkeder. Zira Hazret şöyle buyurmuştur: "İnsanın müslümanlığının güzelliği faydasız şeyleri terketmesidir."
bak. el-Heva, 4046. Bölüm

1534.Bölüm Kötülükleri Saymak

7423. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Akıllı insanın, dini, fikri, ahlaki ve edebi kötülükle-rini savması, onları göğsünde veya yazı şeklinde bir araya ge-tirmesi ve onları ortadan kaldır-mak için çaba göstermesi gere-kir."

1544.Bölüm Vakitlerin Bölüştürül-mesi

7424. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İbrahim'in (a.s) sahi-fesinde şöyle yer almıştır: "…Akıllı insan aklı kendisinden alınmadıkça kendisi için belli bir vakitler ayırmalıdır.

Belli bir vak-ti aziz ve celil olan rabbiyle mü-nacata, belli bir zamanı kendini hesaba çekmeye, belli bir zamanı aziz ve celil olan Allah'ın verdiği nimetleri düşünmeye ve belli bir zamanı da nefsini helal şeylerden nasiplenmeye ayırmalıdır. Zira bu zaman diğer üç zamana bir yardımcıdır ve kalplerin yorgun-luğunu gideren ve huzura kavuş-turan bir zamandır."

7425. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Vakitlerinizi dörde ayırmaya çalışın: Bir zamanı Al-lah ile münacaata, bir zamanı iş ve çalışmaya, bir zamanı dini kardeşlerin ve ayıplarını sana söyleyen ve içinde senin hayrını dileyen kimselerle muaşerette bulunmaya ve bir zamanını da haram olmayan lezzetlerden isti-fade etmeye ayır."

7426. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Babamdan (a.s) Peygamber'in (s.a.a) evdeki ya-şantısı ile ilgili şeyleri sordum, bana şöyle buyurdu: "İstediği zaman eve giderdi, eve girdiği zaman vaktini üçe ayırırdı. Bir bölümünü Allah'a ibadete, bir bölümünü ailesine ve bir bölü-münü de kendisine.

Kendine ayırdığı vaktini de kendisiyle in-sanlar arasında bölüştürürdü. Özel şahsiyetleri kabul eder, is-tediği konuları onlar vasıtasıyla halkın geneline duyururdu. On-lardan hiç bir şeyi esirgemezdi. Ümmete ayırdığı vaktinde huzu-runa kabulde ve insanlara ayırdı-ğı zaman miktarında fazilet sa-hibi olanları dindeki makam ve faziletleri miktarınca başkaların-dan önde tutardı. Onlardan ba-zısının bir haceti, bazısının iki, bazısının da birkaç haceti olur-du."

7427. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Lokman (a.s) oğluna şöyle öğüt vermiştir: …"Oğulcağızım! Gece ve gün-düz vakitlerinden bir bölümü ilim öğrenmeye ayır. Zira ilmi terk etmekten daha büyük bir kayıp yoktur."
7428. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminin üç vakti olur: Bir vaktinde rabbiyle mü-nacaatta bulunur, bir vaktinde nefsini hesaba çeker ve bir vak-tinde de helal ve güzel lezzetler-den istifade eder."

7429. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminin üç saati vardır: Bir saatinde rabbiyle mü-nacat eder, bir saatinde geçimini sağlar, bir saatinde de kendisini güzel ve helal lezzetler arasında serbest bırakır."

7430. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Al-i Da-vud'un hikmetinde akıl ve zeka sahipleri için ibret vardır. İnsan kendisini dört vakit dışında meşgul etmemelidir: Bir vaktin-de rabbiyle münacaat etmeli, bir vaktinde nefsini hesaba çekmeli, bir vaktinde kardeşleri ve kendi-sinin hayrını

dileyip ayıplarını hatırlatan dostlarıyla görüşmeli ve bir vaktinde de helal ve hoş şeylerde nefsini rabbiyle baş başa bırakmalıdır. Zira bu zaman diğer üç zamana koyulmaya yar-dımcı olur."
7431. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz gece ve gündüzün tüm ihtiyaçlarına ulaşman için yeterli değildir. O halde onları işin ve huzurun ara-sında bölüştür."

7432. İmam Ali (a.s) Malik Eş-ter'e yazdığı bir mektupta şöyle bu-yurmuştur: "Kendin için, kendinle münezzeh olan Allah arasında, vakitlerin en üstününü ve bö-lümlerin en yücesini karar kıl. Gerçi halka ayırdığın vakitler de niyetin temiz olup, halkın ıslahı-na, selametine vesile olduğu za-man Allah'a ayrılmış sayılır."

7433. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) sabah akşam yaptığı bir duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Bu-günün vakitlerinden her vakitte bizlere, kullarından bir pay, şük-ründen bir nasip, meleklerinden doğru şahitler karar kıl."


1545.Bölüm Amelin Hayırla Başlayıp Hayırla Sonuçlanması

7434. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim güne hayırla başlar ve hayırla bitirirse Allah meleklere şöyle buyurur: "Bu arada yaptığı günahlarını onun için yazmayın."

7435. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz kula tayin edilen melekler amel defte-rine yazarlar. O halde başını ve sonunu hayırla yazdırın ki ara-sındakiler sizlere bağışlansın."
7436. Ebuzer şöyle diyor: "Gü-nün senin deven gibidir; eğer başını tutarsan gerisi ardından gelir, yani eğer gününe hayırla başlarsan sonuna kadar hayır üzere kalırsın."

7437. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Kumeyl b. Ziyad! Her gün Allah'ın adını an, "la havle vela kuvvete illa billah" (Allah'tan başka güç ve kuvvet yoktur) de, Allah'a tevekkül et ve bizleri an, adımızı zikret, bizlere selam gönder, rabbimiz Allah'a sığın. Bu vesileyle kötülükleri kendinden ve senin inayet ettiğin herkesten uzaklaştır ki Allah'ın izniyle o günün şerrinden güvende olasın."


1546.Bölüm Murakabe ve Muhase-be

7438. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefsini her gün he-saba çekmeyen kimse bizden değildir. Eğer iyi bir iş yapmışsa Allah'tan daha fazlasını ister, eğer kötü bir şey yapmışsa Al-lah'tan bağışlanma diler ve der-gahına yönelerek tövbe eder."
bak. el-Hisab, 829. bölüm

7439. Talha şöyle diyor: "Bir gün adamın biri elbiselerini çıkara-rak, kızgın kumlar arasında yu-varlanmaya başladı. Kendi ken-dine şöyle diyordu: "Tat ki ce-hennem azabı daha sıcaktır. Ge-celeri ölü gündüzleri ise işsiz mi-sin?" O adam bu halde gözleri Peygamber'e (s.a.a) ilişti. Bir ağacın gölgesinde duruyordu.

Daha sonra Peygamber'in huzu-runa vararak şöyle arzetti: "Nef-sim bana galip geldi" Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu: "Bun-dan başka yapacak bir şeyin yok muydu? Bil ki göklerin kapısı yüzüne açıldı, aziz ve celil olan Allah meleklere karşı seninle övündü." Daha sonra ashabına şöyle buyurdu: "Kardeşinizden azık alın." İşte bu yüzden herkes ona, "Benim için dua et" diyor-du."

Bak. er-Riyazet 1570. Bölüm
7440. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için nefsi ve is-tekleriyle cihad eden kimseye ne mutlu! Her kim heva ve hevesini yenilgiye uğratırsa, Allah'ın hoş-nutluğuna erişir ve her kimin ak-lı Allah'a hizmet üzere çaba, bo-yun bükme ve huzu içinde ol-makla kötülüğü emreden nefsine galip gelirse şüphesiz büyük bir zafere ulaşmıştır.

Kul ile Allah-u Teala arasında nefis ve nefsani isteklerden daha karanlık ve korkunç bir örtü yoktur. Nefis ve nefsani istekleri öldürmek için Allah'a ihtiyaç duygusu içinde olmaktan, huşudan, açlıktan, gündüz ve gece sabahlamakta susuzluk çekmekten daha iyi bir vesile yoktur. Eğer böyle bir kimse ölürse şehittir,

her kim de hayatta kalır ve bu yoluna devam ederse Allah akıbetini büyük bir hoşnutlukla sona erdirir. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuş-tur: "Yolumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz ve Allah ihsan sahipleriyledir."
bak. 81. Konu, "el-Cihad" (2), 82. Konu; el-Cihad (3); el-Mevzie, 4137, 4139. Bölümler; el-Meheccet'ul Beyza, 8/149

194. Konu Ramazan Rama-zan Ayı

Bihar, 96/337, Ebvab'is-Savmi Şehri Ramazan
Kenz'ul-Ummal, 8/461, Fazl'is-Savm-u Şehri Ramazan

bak.
308. konu, es-Savm
el-Kadr, 3288. bölüm

1547. Bölüm Ramazan Ayı

Kur'an:
"(O sayılı günler) Rama-zan ayıdır ki onda Kur'an, in-sanların hidayeti için, doğru-yu yanlıştan ayırıcı ve hidayet delilleriyle birlikte indirildi. Sizden bu ayı idrak eden, on-da oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer gün-lerde tutsun. Allah size kolay-lık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayılı günleri ta-mamlamanız ve size hidayet ettiğinden O'nu ululamanız içindir; ola ki şükredersi-niz."

7441. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan günahları yaktması sebebiyle ramazan ola-rak adlandırılmıştır."
7442. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan demeyin, çünkü ramazan Allah'ın isimle-rinden bir isimdir, dolayısıyla, "ramazan ayı" deyin."
7443. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan ayının ilk gecesinde göklerin kapısı açılır ve son gecesine kadar kapan-maz."

7444. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer kul Ramazan ayının değerini bilseydi tüm yılın Ramazan olmasını arzu ederdi."
7445. Resulullah (s.a.a), ramazan ayı geldiğinde üç defa şöyle buyurmuş-tur: "Sübhanallah! Neyi karşılı-yorsunuz ve sizleri ne karşılı-yor!"

7446. İmam Sadık (a.s), Rama-zan ayı geldiğinde oğluna yaptığı vasi-yetinde şöyle buyurmuştur: "Nefisle-rinizi çabalamaya zorlayın. Şüp-hesiz bu ayda rızıklar bölüştürü-lür, eceller yazılır ve bu ayda Al-lah'ı ziyaret eden misafirlerin adı yazılır. Bu ay da, içinde amel et-menin, bin ayda amel etmekten daha hayırlı olduğu bir gece var-dır."

7447. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) Ramazan ayı geldiği zaman yaptığı duasında şöyle buyurmuştur: "Hamd Allah'a ki, bize dinini armağan etti, şeriatini bize mahsus kıldı ve ihsan yollarını bize tanıttı ki, nimetiyle o yolları katederek rızvanına ulaşalım. Öyle bir hamd ki, bizden kabul buyursun ve onunla bizden hoşnut olsun. Ve hamd Allah'a ki, oruç ayı, İslam ayı, temizlenme ayı, arınma ayı ve kıyam ayı olan Ramazan ayını bu yollardan biri kıldı."

7448. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) Ramazan ayı ile veda için ettiği dua-sında şöyle buyurmuştur: "Selam sana ey Allah'ın en büyük ayı ve ey Allah'ın dostlarının bayramı! Selam sana ey bizimle birlikte olan vakitlerin en değerlisi ve ey günler ve

saatler içinde en iyi ay! Selam sana ey arzuların yaklaştı-ğı, amellerin dağıldığı ay! Selam sana ey varlığı pek değerli, yok-luğu can yakıcı dost; ayrılığı üzü-cü olan ümit kaynağı!.. Selam sana ki, suçlulara çok uzundun; inananların gönlünde pek hey-betliydin."


1548.Bölüm Allah Resulünün Ra-mazan Ayı Yaklaştığında Okuduğu Hutbeler

7449. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah Resu-lü (s.a.a) bir gün bizlere bir hut-be okuyarak şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphesiz bereket, rah-met ve mağfiret ayı sizlere yö-nelmiştir. Bu ay Allah nezdinde ayların en iyisi ve bu günler, günlerin en iyisi, bu geceler, ge-celerin en iyisi ve bu anlar anla-rın en iyisidir.

Bu ayda sizler Al-lah'ın misafirliğine davet edildi-niz ve Allah'ın yüceliğinden na-siplenen zümreden karar kılındı-nız. Bu ayda nefesleriniz Allah'ı tespih, uykularınız ibadet, amel-leriniz makbul ve dualarınız müstecaptır..." Ben kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bu ayda en ha-yırlı amel hangisidir?" diye so-runca Peygamber şöyle buyurdu: "Ey Ebe'l-Hasan! Bu ayda en hayırlı amel, aziz ve celil olan Allah'ın haramlarından sakınmaktır."

Bak. ez-Zenb, 1362. Bölüm
7450. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü (s.a.a) Şaban ayının son cumasında in-sanlara bir hutbe okudu. Önce Allah'a hamd ve senada bulun-duktan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphesiz içinde bulunan bir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu bir ay sizlere gölge etmiştir (yaklaşmıştır.) Bu Allah'ın orucunu farz kıldığı Ramazan ayıdır. Bu ayda bir ge-ce nafile namazı kılmak, diğer aylarda yetmiş gece nafile namazı kılmaya denktir."

7451. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın Resulü (s.a.a), Şaban ayının bitmesine üç gün kala Bilal'e insanları ça-ğırmasını emrederdi. İnsanlar toplandıktan sonra minbere çı-kar, Allah'a hamd ve senada bu-lunduktan sonra şöyle buyurur-du: "Ey İnsanlar! Şüphesiz bu ay sizlere yönelmiştir. Bu ay bütün ayların efendisidir. Bu ayda bu-lunan bir gece, bin aydan hayır-lıdır. Bu ayda cehennem kapıları kapanır ve cennet kapıları açılır. Her kim Ramazan ayına ulaşır ve bağışlanmazsa Allah onu rahmetinden uzaklaştırır."

7452. Resulullah (s.a.a), Şaban ayının son gününde insanlara hitap ederek şöyle buyurmuştur: "Ey in-sanlar! Büyük bir ay sizlere gölge etmiştir. Bu ay mübarek bir ay-dır. Bu ayda öyle bir gece vardır ki onda amel etmek bin aylık amelden daha hayırlıdır… Bu ayın başlangıcı rahmet, ortası bağışlanma ve sonu ateşten kur-tuluştur."


1549. Bölüm Ramazan Ayında Şeytanların Zincire Vuruluşu

7453. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan ayının hilali gözükünce cehennem kapıları kapanır, cennet kapıları açılır ve şeytanlar zincire vurulur."

7454. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah her isyankar şeytana meleklerinden yedisini tayin etmiştir ki Ramazan ayını-zın sonuna kadar bu şeytanların zinciri çözülmez."

7455. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan ayının ilk gecesi olduğunda celil olan Allah Tebarek ve Teala şöyle seslenir: "...Ey Cebrail! Yeryüzüne git ve isyankar şeytanları zincire vur ki kullarımın orucunu bozmasın."
Şeytanların bu ayda zincire vurulduğu hususundaki rivayetler Şii ve Sünni yoluyla nakledilmiş olup istifaze derecesinden daha yüksek ve tevatür haddindedir."

1550. Bölüm Ramazan Ayında Al-lah'ın Bağışlaması

7456. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ramazan ayını derk eder de bağışlanmazsa Allah onu rahmetinden uzaklaş-tırmıştır."

7457. Resulullah (s.a.a), Ramazan ayı geldiğinde şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz mutsuz kimse bu bü-yük ayda Allah'ın mağfiretinden mahrum olan kimsedir."

7458. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz gerçek mut-suz kimse, bu ayı geçirdiği halde günahları bağışlanmayan kimse-dir."

7459. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan ayında ba-ğışlanmayan kimse hangi ayda bağışlanır?!!"
7460. Resulullah (s.a.a), minbere çıkıp şöyle buyurdu: "Amin! Ey in-sanlar! Şüphesiz Cebrail yanıma geldi ve bana şöyle dedi: "Ey Muhammed! Her kim bu Rama-zan ayını derk eder ve bağışlan-madan ölürse Allah onu rahme-tinden uzaklaştırsın. Sen de, "Amin" de. Bunun üzerine ben de, "Amin" dedim."

Bir hadiste şöyle yer almıştır: "Ceb-rail yanıma geldi ve şöyle dedi: "Ra-mazan ayına ulaştığı halde bağışlan-mayan kimse hor ve hakir olsun." Ben de, "Amin" dedim."
7461. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ramazan ayında ba-ğışlanmayan kimse Arefe'de ha-zır olma dışında öbür Ramazan ayına kadar bağışlanmaz."
bak. 272. Konu, "eş-Şekavet"

195. Konu erRema-ye Ok Atmak

Bihar, 103/189, 4. bölüm, es-Sebk ve'r-Remaye
Vesail'uş-Şia, 13/345, Ki-tab'us-Sebk ve'r-Remaye
Kenz'ul-Ummal, 4/348, er-Remy

bak.
217. konu, et-Tesabuk

1551. Bölüm Okçuluk

Kur'an:
"Ey iman edenler! Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilemeyeceklerinizi yıldırmak üzere kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda infak ettiğiniz her şey size haksızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir."

"Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamış tın, fakat Allah atmıştı. Allah bu-nu, İman edenleri güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir."
"O kuşlar onların üzerleri-ne pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu."

7462. Resulullah (s.a.a.), Allah-u Teala'nın, "Onlara karşı gücü-nüz yettiğince…" ayeti hakkın-da şöyle buyurmuştur: "Biliniz ki maksat ok atma gücüdür. Biliniz ki ok atma gücüdür ve biliniz ki ok atma gücüdür."
7463. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ok atmasını bilir ve onu terk ederse bizden değildir (veya günah işlemiştir)"

7464. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Allah-u Teala nez-dinde en sevimli meşguliyet bi-nicilik ve ok atıcılıktır."
7465. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Ok atınız, şüphesiz ok atmak sizlerin en hayırlı meş-guliyetinizdir."
7466. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ok atıcılığı öğrenir ve sonra ilgisizlikten do-layı onu terk ederse nimete küf-randa bulunmuştur."

7467. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ok atıcılığı öğrenir ve onu terk ederse bana isyan etmiştir."
7468. İmam Sadık (a.s), babala-rından naklen şöyle buyurmuştur: "Ok atıcılık İslam'ın oklarından biridir."

7469. Resulullah (s.a.a.) şöyle bu-yurmuştur: "Binicilik ve ok atıcılı-ğı terk etmeyin. Ok atıcılığı sizler için binicilikten daha çok seviyorum... Şüphesiz ki aziz ve celil olan Allah bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete götürür: Onu yapanı, onu mücahitler için alanı ve onu Allah yolunda atanı."


196.Konu er-Reh-baniyyet Ruh-banlık

Bihar, 70/113, 51. bölüm, en-Nehy ani'r-Rehbaniyet ve's Si-yahet
Kenz'ul-Ummal, 8/461, Fazl'is-Sevm-u Şehri Ramazan

bak.
351. konu, el-Uzlet

1552. Bölüm Ruhbanlık ve İslam

Kur'an:
"Onların izleri üzerinden peygamberlerimizi ard arda gönderdik; Meryem oğlu İsa'yı da ardlarından gönder-dik ve ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları koy-duk; üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendileri-nin güya Allah'ın rızasını ka-zanmak için ortaya attıkları ruhbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler; içlerinde iman etmiş olan kimselere ecirlerini verdik; ama çoğu yoldan çıkmışlardır."
bak. Tahrim suresi, 1. ayet

7470. Resulullah (s.a.a), Osman b. Maz'un'a şöyle buyurmuştur: "Ey Osman! Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bizlere ruhbanlığı yaz-mamıştır, şüphesiz ümmetimin ruhbanlığı Allah yolunda cihat-tadır."
7471. Resulullah (s.a.a), kendisi-ne, "Bize ruhbanlık için izin ver" di-yen Osman b. Maz'un'a şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz ümmetimin ruhbanlığı namazı beklemek için camilerde oturmaktır."

7472. Resulullah (s.a.a), kendisi-ne, "Ben uzlete çekilmek istiyorum" diyen Osman b. Maz'un'a şöyle bu-yurmuştur: "Yavaş ol ey Osman! Şüphesiz ümmetimin uzleti mescitlerde oturmak ve bir na-mazın ardından diğer namazı beklemektir."
7473. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ümmetimde ruhban-lık, uzlete çekilmek ve zem, yani sessiz kalmak yoktur."

7474. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala'nın, "De ki: Sizlere insanların amel açısından en hüsranda olanını haber vereyim mi?! Onların dünya hayatındaki çabaları boşuna gitmiştir" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar kendilerini Mecusilerin mağaralarına hapseden ruhbanlardır."

197.Konu er-Rehn Rehin

Bihar, 103/158, 7. bölüm, er-Rehn ve Ahkamuha
Vesail'uş-Şia, 13/121-141, ki-tab'ur-Rehn
Kenz'ul-Ummal, 6/288, ki-tab'ur-Rehn

1553. Bölüm Rehin

Kur'an:
"Eğer yolculukta olup ya-zıcı bulamazsanız alınan re-hin yeter. Şayet birbirinize güvenirseniz (rehin gerekmez ama) güvenilen kimse borcu-nu ödesin. Rabbi olan Al-lah'tan sakınsın. Şahitliği gizlemeyin, onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günah işlemiş olur. Allah işlediklerinizi bi-lir."

7475. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rehin makbuz ol-maksızın (almadıkça) geçerli de-ğildir."
7476. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ben, nezdinde rehin almanın Müslüman kardeşinden daha itibarlı olduğu kimseden beriyim."

7477. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Ben nezdinde rehin almanın Müslüman kardeşinden daha iti-barlı olduğu kimseden beriyim" rivayeti sorulunca şöyle buyurmuştur: "Bu hakkın ortaya çıktığı ve biz Ehl-i Beyt'in Kaim'inin kıyam ettiği zamandır."
Vesail kitabının sahibi şöyle diyor: "Zahirde Kaim'in (a.s) zuhur zama-nına özgü kılınan şey mekruh değil, haramdır."

1554. Bölüm İnsanın Rehin Oluşu

Kur'an:
"Herkes kazancına bağlı bir rehindir;"
"İman eden, soyları da imanda kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandıklarının rehinidir."

7478. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah nezdinde bütün sözler korunmuştur ve bütün sırlar aşikardır ve "Her nefis kazandıklarının rehinidir." Allah'ın koruduğu dışında tüm insanlar nakıs ve kusurludur."

7479. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kur'an emreden ve sakındıran, sessiz ve konuşandır. Allah'ın mahlukata hüccetidir. Allah insanlardan Kur'an'la mi-sak almış, misaklarına karşı onla-rın nefislerini rehin tutmuştur."

7480. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Allah'ın kulları! İçinizden yaptıklarında kazançlı çıkanların riayet ettikleri şeylere uyun, onları zayi etmekle hüsra-na uğrayanların yaptıklarından çekinin. Ecelinize amellerinizle hazırlanın. Önceden yaptıkları-nızın rehinesini ve önden gön-derdiklerinizin karşılığını görü-cülersiniz."

7481. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Babalarınızın, kardeşlerinizin rehin oldukları ve sorguya çekildikleri yaşamlarını hatırlayın."

7482. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Yok olma eşiğinde bulunan, zamanın geçtiğini itiraf eden babadan... Ulaşılmayan şeylere ulaşmak isteyen, helake uğrayanların yolundan giden, hastalıklara hedef, zamana rehin olan oğula..."
bak. 369. Konu, "el'Amel" (1)


1555. Bölüm Günahına Rehin Olan Kimse

7483. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın, yarattıkla-rından en fazla buğzettiği iki ki-şidir. Birincisi Allah'ın (günahları sebebiyle) kendi ba-şına bıraktığı kimsedir. Bu kimse doğru yoldan sapmış; bidat sözlere ve halkı saptırıcı çağrı-lara yönelmiştir. O halde bu kimse, kendisi vasıtasıyla fitneye düşenler için bir fitnedir.

Kendinden önce doğru yoldan gidenlerin yolundan sapmıştır ve hayattayken veya ölümünden sonra kendine uyanlar için saptırıcıdır. (Dolayısıyla) Hem kendi günahının ipoteğindedir, hem de başkalarının günahını yüklenmiştir."

7484. İmam Ali (a.s), Cemel ola-yından sonra Basra ehlini kınayarak şöyle buyurmuştur: "Bir kadının (Aişe'nin) ordusu oldunuz, bir hayvana (Aişe'nin devesine) uy-dunuz... Sizinle yaşayan günahı-na rehin düşmüştür. Sizden ay-rılan Rabbin rahmetine ermiş-tir."
bak. 30. Konu, "el'Bid'at"; 171, "Ez-Zenb"


1556. Bölüm Kabirlerin Rehinleri

7485. İmam Ali (a.s) dünyaya hi-taben şöyle buyurmuştur: "Ey dün-ya! Benden uzaklaş!... Süslerinle güzelliğinle mahvettiğin ümmet-ler nerede? İşte onlar, kabirlerde rehin olup yatmışlardır. (Ey dünya) Vallahi, eğer sen görünür bir şahsiyete, tutulup dokunula-bilir bir bedene sahip olsaydın, uzun emellerle aldattığın kimse-ler sebebiyle sana Allah'ın hadle-rini uygulardım."

7486. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "O anda kişi, ölenlerin mahallesinde yer alan daracık mezarda tek başına kalmıştır... Taze bedenler çürüyüp dökül-müş; kuvvetli kemikler eriyip gitmiştir. Ruhlar ağır günah yük-leri altına girmiş, gaybın haberle-rine yakînen inanmışlardır."
7487. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sanki onların gittiği yere doğru gitmektesiniz, o ya-takhaneye esir düşmüşsünüz ve o emanetgah sizleri kendine katmıştır..."
bak. 427. Konu "el-Kabr"

1557. Bölüm Allah'ın Fazlına Rehin Düşenler

7488. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünya yerine zikri tercih eden bir zikir ehli vardır. Onları ne ticaret ne de alış veriş bundan alıkoyabilmiştir. Bu şe-kilde yaşamaya devam etmişler-dir...

Etraflarını melekler almış, üzerlerinde bir sekine ve huzur inmiş, göklerin kapıları kendile-rine açılmıştır... Allah'a dua ederken afv ve bağış havasını so-lumuş, O'nun fazlına çok muh-taç ve azametine boyun eğen esirleri olmuşlardır."

1558. Bölüm Sözüne Rehin Olmak

7489. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ben sözüme kefilim, söylediklerimi yapacağım. Önündeki bela ve olaylardan ib-ret alan kimseyi şüpheli şeylere düşmekten takva alı-koyar."
bak. 256. Konu "eş-Şubhe", 556. Konu, "et-Takva"

198. Ko-nu

er-Ruh
Ruh

Bihar, 61/1, 42. bölüm, haki-kat'un-Nefs ve'r-Ruh
Bihar, 61/245, 46. bölüm, ku-va-n nefs ve muşafiriha min'el-havas
Bihar, 61/131, 43. bölüm, Halk'ur-Ruh'il-Ervah kabl'ul-Ecsad
Kenz'ul-Ummal, 6/162, halk'ur-Ruh
Şerh-i Nehc'ül-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 7/237

bak.
519. konu, en-Nefs; ez-Ziyafet, 2402. bölüm


1559.Bölüm Kur'an'da Ruh

Kur'an:
"Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: "Ruh, Rab-bimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi ve-rilmiştir."
bak. Zümer suresi, 42. ayet

7490. Ebu Basir şöyle diyor: "İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık'a (a.s), "Senden ruhu so-ruyorlar. De ki: Ruh rabbimin emrindendir" ayetini sorunca şöyle buyurdu: "Ruh canlı hay-vanlarda ve insanlarda olan şey-dir." Ben, "O nedir?" deyince, şöyle buyurdu: "O, melekut ve kudret alemindendir."

1560. Bölüm Ruhun Gerçeği

7491. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ruhlar bedenle ka-rışmaz ve ona dayanmaz; bedeni çepeçevre sarmış ve ihata etmiş-tir."

7492. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ruh latif bir cisimdir ki yoğun bir kalıp giydirilmiş-tir."
7493. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Ruh kandan başka bir şey mi-dir, bana bildir" diyen Hişam b. Hakem'e şöyle buyurmuştur: "Evet sana söylediğim gibi ruhun maddesi kandandır, bedenin ru-tubeti ve rengin canlılığı kan-dandır...Kan kurursa ruh beden-den ayrılır."

1561. Bölüm Ruhların İsyanı

7494. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Neden en yüce melekut alemin-den sonra ruhlar bedenlerde karar kı-lındı?" diye soran Abdullah b. Fazl Haşimi'ye şöyle buyurmuştur: "Çün-kü Allah Tebarek ve Teala o yü-ce mertebede ruhların salıveril-diği takdirde yüce ve şerefli ma-kamları olduğunda, aziz ve celil olan Allah karşısında çoğunun rububiyyet iddiasında bulunaca-ğını biliyordu."

1562. Bölüm Ruhlar Hazırlanmış Ordulardır

7495. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ruhlar hazırlanmış ordulardır, birbirini tanıyanları ünsiyet edinir ve tanımayanları birbirinden ayrılır."
7496. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ruhlar hazırlanmış ordulardır, onlardan birbirini ta-nıyanlar bir araya gelir ve birbir-leri arasında Allah için bir ilişki olmayanlar birbirinden ayrılır."

7497. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ruhlar bir araya ge-len, birbiriyle görüşen ve birbiri-ni koklayan ordulardır. Birbirle-rini tanıyanlar ülfet edinir ve ta-nımayanlar ise birbirinden ayrı-lır."

7498. Şakik b. Seleme şöyle diyor: "Birisi Hz.Ali'nin (a.s) yanına vararak onunla konuştu ve soh-beti esnasında şöyle dedi: "Ben sizi seviyorum" Ali (a.s), "Yalan söylüyorsun" diye buyurdu. O, "Neden ey Müminlerin Emiri!" diye sorunca şöyle buyurdu: "Çünkü kalbimde senin sevgini bulamıyorum. Oysa Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ruh-lar fezada birbirlerini görüyor, birbirlerini kokluyor, birbirlerini tanıyanlar bir araya geliyor ve tanımayanlar ise birbirlerinden ayrılıyorlar."

Gerçekten de Ali (a.s) için tatsız olaylar baş gösterince o şahıs kendisine kıyam edenler arasında yer aldı.
7499. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İyi insanlar birbiriyle karşılaşınca, dostluklarını dile getirmeseler bile kalpleri nehir-lerde buluşan yağmur taneleri kadar hızlı bir şekilde birbirleri-ne bağlanır.

Kötü insanlar ise birbirlerine karşılaştıklarında, birbirleriyle dostluklarını izhar etseler bile uzun süre bir ahırda ot yemelerinde kalpleri birbirle-rinden uzak olan hayvanlar gibi birbirinden uzaktır."
7500. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dostluk ruhların ül-feti sebebiyle kalplerin birbirine meyletmesidir."
bak. es-Sadik, 2200, 2201. Bö-lümler

1563. Bölüm Ruhların Çeşitleri

7501. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala'nın, "(İyilik işlemekte) önde olanlar, (karşılıklarını almakta da) önde olanlardır. Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar mürsel ve mürsel olmayan Peygamber-lerdir. Allah onlarda beş ruh ka-rar kılmıştır: Ruh'ul-Kudus, Ruh'ul-İman, Ruh'ul-Kuvvet, Ruh'uş-Şehvet ve Ruh'ul-Beden"

7502. İmam Sadık (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: "Önde olanlar Allah'ın elçileri (a.s) ve özel kul-larıdır. Allah onlarda beş ruh taktir etmiştir: Onları Ruh'ul-Kudus'la teyid etmiştir ki o vesi-leyle eşyayı tanırlar. Onları iman ruhuyla teyid etmiştir ki o sebep-le aziz ve celil olan Allah'tan korkarlar. Onları kudret ruhuyla teyid etmiştir ki o

vesileyle Al-lah'a itaate güç yetirirler. Onları şehvet ruhuyla teyid etmiştir ki o vesileyle aziz ve celil olan Allah'a istek duyarlar ve O'na karşı günah işlemekten kaçarlar. Onlarda hareket ruhunu taktir etmiştir ki o sebeple insanlar arasında gidip gelirler."

7503. İmam Bakır (a.s), alimin marifeti hususunda soru soran Ca-bir'e şöyle buyurmuştur: "Peygam-berler ve vasilerde beş ruh var-dır: Ruh'ul-Kudus, Ruh'ul-İman, Ruh'ul-Hayat, Ruh'ul-Kuvvet ve Ruh'uş-Şehvet. Ey Cabir! Onlar Ruh'ul-Kudus sebebiyle arşın al-tından yerin dibine kadar her şeyden haberdardırlar. Ey Cabir! Ruh'ul-Kudus dışında bu dört ruh gece ve gündüzün etkisi al-tında kalır. Ruh'ul-Kudus, meş-guliyet ve oyunla ilgilenmez."

1564. Bölüm Ruhun Halleri

7504. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bedenin altı haleti vardır: Sağlık, hastalık, ölüm, ha-yat, uyku ve uyanıklık. Hakeza ruh da böyledir. Ruhun hayatı ilmi, ölümü cehaleti, hastalığı şekke düşmesi, sağlığı yakin et-mesi, uykusu gaflete düşmesi ve uyanıklığı korumasıdır."

1565. Bölüm Uyku Anında Ruh

7505. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Acaba uykuda ruh bedenden ay-rılır mı?" diye soran Ebu Basir'e şöy-le buyurmuştur: "Hayır, ey Ebu Basir! Zira Eğer ruh bedenden ayrılırsa artık ona geri dönmez. Lakin ruh göğün ortasındaki gü-neş gibidir; ışınları her yeri kap-lar."
7506. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan uyuyunca hay-vani ruh bedende kalır. Kendi-sinden ayrılan akıl ruhudur."
bak. en-Nevm, 3977. Bölüm

199. Ko-nu

er-Rahat
Rahat-lık

Bihar, 72/69/96, Terk'ur-Rahat

bak.
112. konu, el-Haset; 117. konu, el-Hikd
el-Buhl, 324. bölüm; el-Cihad, 591. bölüm; er-Rıza, 1521. bö-lüm; er-Rızk, 1481. bölüm; ed-Dünya, 1221. bölüm; et-Takva,


4164.bölüm

1566. Bölüm
Rahatlık Sebepleri

7507. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoşluk ve rahatlık rı-za ve yakindedir. Gam ve hüzün ise şek ve hoşnutsuzluktadır."
7508. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hoş huzur insanlar-dan ümidini kesmektir."
7509. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'ın kendisine taktir ettiği şeyin ken-disine ulaşacağına güvenirse kal-bi rahatlığa erer."

7510. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kaybettiği şeyler sebebiyle kendini sıkmazsa bedeni rahatlığa erer."
7511. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "(Fakir insana) Güzel dille cevap vermek de iki rahat-lıktan biridir."

7512. Misbah'uş-Şeria'da şöyle yer almıştır: "İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin Allah'la görüştüğü zaman dışında gerçek bir rahatlığa erişemez.

Bunun dı-şında rahatlık dört şeydedir: "Kendisiyle kalbinin ve nefsinin yaratıcınla olan durumunu anla-dığın sessizlikte, kendisiyle görü-len ve görülmeyen zamane olay-larından kurtulduğun yalnızlıkta, kendisiyle şehvetleri ve şeytanın vesveselerini öldürdüğün açlıkta ve kendisiyle kalbini aydın, içini sefalı ve ruhunu tezkiye ettiğin geceleri sabahlamakta."

7513. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Uyumlu eş iki rahat-lıktan biridir."
7514. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kendini şu dört şeyden koruyabilirse asla rahatsızlık görmemeye layıktır." Kendisine, "Onlar nedir, Ey Müminlerin Emiri!" diye soru-lunca şöyle buyurdu: "Acelecilik, inatçılık, kendini beğenmişlik ve gevşeklik."

7515. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kanadıyla uçan (ye-terli taraftarlarıyla kıyam eden) kurtulur ve teslim olan (yeterli taraftarı olmadığından inzivaya çekilen) halkı rahatlığa kavuştu-rur."

7516. İmam Ali (a.s), Allah yo-lunun yolcusu hakkında şöyle buyur-muştur: "Her çaldığı kapı onu esenlik ve karar kılacağı yere ulaştırmış, bedeninin sükunuyla iki ayağı emniyet ve rahat içinde sabit kalmıştır. Böylece kalbini (aklını) kullanmış ve rabbini razı etmiştir.."

7517. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kifayet edecek kada-rıyla yetinen sürekli rahatlığa erer, esenliğe kavuşur."
bak. Er-Rıza, 1521. Bölüm; er-Rızk, 1481. Bölüm

1567. Bölüm En Büyük Rahatlık

7518. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim rahatlığı se-verse dünyada zühd içinde ya-şamayı seçmelidir."
7519. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada zühd içinde yaşamak, en büyük rahatlıktır."
7520. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd iki rahatlıktan en yücesidir."
7521. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Esenlik yalnızlıkta ve rahatlık zühd içinde yaşamakta-dır."
7522. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün meyvesi ra-hatlıktır."
bak. Ez-Zuhd, 1635. Bölüm

1568. Bölüm Dünyada Rahatlığı Taleb Etmek

7523. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) birlikte oturduğu kimselerden birine şöyle buyurmuştur: "Allah'tan kork ve dünyayı taleb etmekte itidalli ol. Yaratılmayan bir şeyi taleb etme…O şahıs, "İnsan henüz yaratılmayan bir şeyi nasıl taleb edebilir?"

diye sorunca şöyle bu-yurdu: "Her kim dünyada zen-ginlik. Mal ve refah peşinde ko-şarsa, gerçekte onları rahatlığı için istemektedir. Dünyada ra-hatlık yaratılmamıştır. Dünya eh-li için de yaratılmamıştır. Rahat-lık cennette, cennet ehli için ya-ratılmıştır."

7524. İmam Sadık (a.s), rahatlığın yolunu soran birine şöyle buyur-muştur: "Rahatlığın yolu nefsin isteklerine muhalefet etmektir." Kendisine, "Kul ne zaman ra-hatlık görür?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Cennete girdiği ilk gün."
7525. Allah-u Teala Davud'a (a.s) şöyle vahyetmiştir:

"Ey Davud! Ben beş şeyi, beş şeyde karar kıldım, ama insanlar onları başka beş şeyde aramaktadır ve bu yüzden de onları bulamamakta-dır: … Rahatlığı cennette karar kıldım, ama onlar rahatlığı dün-yada arıyor ve bu yüzden de bu-lamıyorlar."

7526. İmam Sadık (a.s), ashabına şöyle buyurmuştur: "İmkansız olan arzulara kapılmayın." Kendisine, "İnsan imkansız arzulara kapıla-bilir mi?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Sizler dünyada rahatlığa erişmek istemiyor mu-sunuz?" Onlar, "Evet, deyince de şöyle buyurdu: "Dünyada mümin için rahatlık imkansız-dır."

200. Konu er-Riyazet Riyazet

el-Meheccet'ul-Beyza, 5/87-143; Kitab'ur-Riyazet'un-Nefs

bak.
81. konu, el-Cihad (2); 519. konu, en-Nefs; 527. konu, el-Heva
el-Murakıbe, 1546. bölüm

1569.Bölüm Riyazet

7527. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim nefsine sü-rekli riyazet çektirirse fayda gö-rür."
7528. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her işte akıllı insan için bir riyazet vardır."

7529. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a, -iradesi müs-tesna- bir yeminle yemin olsun ki nefsimi, katığı tuz olan bir ekmek parçasıyla yetinip sevine-cek duruma gelinceye kadar ter-biye ederim ve gözlerimden; su-yu çekilmiş, akıntısı kurumuş bir pınar haline getirinceye kadar da gözyaşı dökerim. Otlayan, kar-nını doyurunca yan gelip yatan bir hayvan veya yayılıp doyunca ağılına dönen koyun sürüsü gibi, Ali de azığını yiyip uykuya mı dalar!? Bunca seneden sonra, ovada otlayan, merada yayılan hayvanlara dönerse, gözleri ay-dın olsun!"

1570. Bölüm Riyazet Sebebi

7530. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefsime takva ile ri-yazet çektiririm ki büyük korku günü korkudan güvende olayım ve sürçme yerlerinin kenarında sabit kalayım."
7531. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şeriat nefsin riyazeti-dir."

7532. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hikmet öğrenmek ve adetlere galebe çalmak riyazet doğurur."
7533. İmam Ali (a.s), Ehl-i Beyt Şiaları hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer nefsi sevmediği hususlar-da isyan ederse, o da nefsin iste-diği şeyleri kendisine bağışla-maz."

7534. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Ey Ahmet! Güzel elbiseyi, tatlı yiyeceği ve yumuşak sergiyi süs edinme. Zira nefis her kötülüğün sığınağı ve her fenalığın arkadaşıdır. Sen onu Allah'a itaate çekersin, o ise seni Allah'a isyana sürükler."

7535. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefse hizmet etmek, onu lezzetlerden ve azıklardan korumak, ilim ve hikmetler vesi-lesiyle nefsini ram etmek, ibadet ve itaatler vesilesiyle çaba gös-termektir. Nefsin kurtuluşu işte bundadır."

7536. İmam Ali (a.s), Malik-i Eşter'e yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: "Halk zulmettiğini zannederse; mazereti açıkça söy-leyerek kendini bu zandan kur-tar. Bu iş nefsin için bir riyazet ve halka karşı bir yumuşaklık-tır."

7537. İmam Sadık (a.s), Unvan Basri'ye yaptığı tavsiyesinde şöyle bu-yurmuştur: "Nefsin riyazetine se-bep olan şey şunlardır: "İştahı-nın olmadığı şeyi yemekten sa-kın, çünkü bu insanı ahmaklaştı-rır. Acıkmadıkça yemek yeme, helal yiyecekten ye ve yerken Al-lah'ın adını zikret ve Allah Resu-lünün (s.a.a) şu hadisini hatırla: "İnsanoğlu karından daha kötü bir kap doldurmamıştır."
bak. 2875. Bölümün bütün söz-lerine bakınız.


1571.Bölüm Riyazetin Meyveleri

7538. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Hızır Musa'ya (a.s) şöyle tavsiyede bulunmuştur: "Nefsine sabırla riyazet çektir ki günahtan kurtulasın."
7539. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gözlerinizi uyanık tutun, karınlarınızı zayıflatın ve bedenlerinizden alın ve canları-nıza bağışlayın. (yani bedeninizi zayıflatın ki ruhunuz güçlen-sin."

7540. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Riyazet/terbiye sade-ce uyanık nefislere fayda verir."
7541. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Karınlarınıza açlık çektirin, ciğerlerinizi susuz bıra-kın, bedenlerinizi çıplak koyun, kalplerinizi temizleyin ki yücele-rin en yücesine erişesiniz."
bak. 249. konu, es-Seher

Za Harfi Konular:

" ez-Ziraat (Ziraat-Çiftçilik)
" ez-Zekat (Zekat)
" et-Tezkiye (Tezkiye)
" ez-Zeman (Zaman)
" ez-Zina (Zina)
" ez-Zuhd (Zühd)
" ez-Zevac (Evlilik)
" ez-Ziyaret (Ziyaret Etmek)
" Ziyaret'ul-Kubur (Mezar Zi-yareti)
" ez-Ziynet (Ziynet-Süs)

201. Konu ez-Ziraat Ziraat-Ekin

Vesail'uş-Şia, 12/24, 10. bö-lüm; istihbab'ul-garas ve'z-zıra'
Vesail'uş-Şia, 13/191-218, kitab'ul-muzare' ve'l-Musakat

Kenz'ul-Ummal, 15/530-540, kitab'ul-muzare'
Kenz'ul-Ummal, 3/890-905, ihya'ul-mevt

bak.
11. konu, el-Arz; 258. konu, eş-Şecer; el-İcare, 13. bölüm

3
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1572.Bölüm Çiftçilik ve Ağaç Dik-menin Müstahap Oluşu

Kur'an:
"Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misi-niz, yok biz mi bitiriyoruz? Dilersek biz onu kuru çöp yaparız, şaşar kalırsınız da şöyle dersiniz: "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık."

7542. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mümin öldükten sonra da altı şeyden faydalanır: Kendisi için mağfiret dileyen sa-lih evlat, okuduğu Kur'an, kaz-dığı kuyu, diktiği ağaç, akıtıp vakfettiği su ve geride bırakıp kendisinden sonra amel edilen güzel bir sünnet."

7543. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulüne (s.a.a), "Hangi mal daha hayırlı-dır" diye sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "Sahibinin ektiği, bakımını yaptığı ve hasat günü de hak ve hukukunu ödediği ekin."

7544. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulüne (s.a.a), "İnekten sonra hangi mal daha hayırlıdır?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Kökleri toprağın içinde olan ve kuraklık yıllarında da meyve veren (hur-ma ağaçları)."

7545. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Babam şöyle buyuru-yordu: "İşlerin en iyisi çiftçiliktir. Bir şeyi ekince ondan iyi ve kötü herkes yer. İyi insan yiyince senin için Allah'tan bağışlanma diler, kötü insan yiyince, yediği şey kendisine lanet eder. Otlayan ve uçan hayvanlar da ondan istifade ederler."

1573. Bölüm
Çiftçiler

7546. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çiftçiler insanların hazineleridir: Aziz ve celil olan Allah'ın yarattığı temiz bir to-humu ekerler. Onların kıyamet günü makamı herkesten daha iyi ve yakınlıkları herkesten daha fazladır ve "mübarek" olarak çağrılırlar."

7547. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Müminler Allah'a tevekkül etmelidirler" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Mak-sat çiftçilerdir."
bak. el-Ucb, 2516. Bölüm

7548. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emiri şöyle buyurmuştur: "Her kim su ve toprağa rağmen muhtaç olur-sa Allah onu rahmetinden uzak-laştırır."

7549. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ağaç eker ve o ağaç yemiş verirse Allah o ağacın verdiği yemiş sayısınca kendisine mükafat verir."

7550. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir Müslüman bir ağaç veya ekin eker de insan, kuş veya diğer hayvanlar ondan yerse kendisi için sadaka sayılır."

1574. Bölüm Peygamberler ve Çift-çilik

7551. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Peygamberleri-nin rızkını çiftçilikte ve hayvan-cılıkta karar kılmıştır ki semavi yağışları kötü bilmesinler."
7552. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah çiftçiliği Peygamberlerine seçti ki semavi yağışı kötü bil-mesinler."

7553. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İşler arasında hiç bir iş Allah nezdinde çiftçilikten da-ha sevimli değildir. Bir terzi olan İdris (a.s) dışında Allah'ın gön-derdiği bütün Peygamberler, çiftçi idi."

7554. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "çiftçiler" hakkında soru soran Yezid b. Harun Vasiti'ye şöyle bu-yurmuştur: "Onlar, Allah'ın hazi-nelerini yeryüzüne ekenlerdir. İş-ler arasında hiç bir iş Allah nez-dinde çiftçilikten daha sevimli değildir. İdris dışında Allah'ın gönderdiği bütün Peygamberler çiftçi idi."
bak. en-Nubuvvet, 3777. Bölüm

202. Ko-nu

ez-Zekat
Zekat

Bihar, 96/1-110, ez-Zekat
Vesail'uş-Şia, 6/2-255, ez-Zekat
Kenz'ul-Ummal, 6/292-336, ez-Zekat

bak.
292. konu, es-Sadaka; 521. konu, el-İnfak

1575. Bölüm Zekat

Kur'an:
"Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıta-cak sadaka (zekat) olarak al, onlara dua et; senin duan on-lar için bir güvendir. Allah işiten ve bilendir."

7555. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat, İslam'ın köp-rüsüdür. Zekatı veren insan köprüden geçer. Her kim de ze-katı vermezse köprüden geçme-sine engel olunur. Zekat Allah'ın gazabını söndürür."

7556. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zikri aziz olan Allah bu ümmette zekattan başka bir şeyi daha şiddetli farz kılmamış-tır. Ümmetin geneli sadece bu hususta helak olur."

1576. Bölüm Namaz ve Zekatın Ya-kınlığı

Kur'an:
"Namazı kılın, zekatı ve-rin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphe-siz Allah yapmakta oldukları-nızı noksansız görür."

7557. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah, üç şeyi başka bir şeyle ilişkisi olan üç şeyle birlikte emretmiş-tir: Namaz ve zekatı (birlikte) emretmiştir. Her kim namaz kı-lar ve zekat vermezse namazı kabul olmaz."
7558. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zekat ver-mezse namazı faydasızdır. Ha-ramdan kaçınması olmayan kim-senin de zekatı makbul olmaz."

7559. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mallarından sadaka olarak al" ayeti Ramazan ayında nazil oldu. Allah Resulü (s.a.a) münadisine insanların içinde, "Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala sizlere namazı farz kıldığı gibi zekatı da farz kılmıştır" diye seslenmesini emretti...

Peygamber, gelecek yıl Ramazan ayına kadar onların malına karışmadı. Ertesi yıl Ramazan ayında Müslümanlar oruç tutar ve Fıtır bayramı erişince Allah Resulü (s.a.a) münadisine, "Ey Müslümanlar! Mallarınızın zekatını verin ki namazlarınız kabul olsun" diye nida etmesini emretti."

1577.Bölüm Zekatın Hikmeti

7560. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat fakirlerin yiye-ceğini temin etmek ve zenginle-rin malını korumak için taktir edilmiştir. Çünkü aziz ve celil olan Allah sıhhatli olanları hasta ve aciz insanların işini hallet-mekle mükellef kılmıştır. Nite-kim Allah Tebarek ve Teala şöy-le buyurmuştur: "Şüphesiz siz-ler mallarınız ve nefislerinizle imtihan edilirsiz." Mallarla im-tihan zekat ödemektir, canlarla imtihan ise nefisleri sabra zor-lamaktır.

Ayrıca zekat ödemekle aziz ve celil olan Allah'ın nimetlerine şükredilmiş olur, malın artışı ümit edilir, zayıf insanlar mer-hamete uğrar, fakirlere merha-met edilmiş olur. Zenginler ise yardımlaşmaya, fakirleri güçlen-dirmeye ve dini işlerine yardımcı olmaya teşvik edilir. Zekat zen-ginlere bir öğüt ve fakirler vası-tasıyla ahiret fakirlerini anlamaya bir ibrettir."

7561. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah zenginlerin mallarında fakir-lerin ihtiyacını temin edecek miktarda bir hak farz kılmıştır. Eğer Allah kendilerine taktir et-tiği miktarın, yetmeyeceğini bil-seydi, onlara daha fazla hak farz kılardı. O halde fakirlerin yok-sulluğu bu farzın (zekatın) az oluşu sebebiyle değil, zenginlerin haklarını vermemesi sebebiyle-dir."

7562. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah, tüm insanları yarattı ve onların kü-çüklerini, büyüklerini, zenginle-rini ve fakirlerini bilmektedir. O bin insandan yirmi beş kişiyi fa-kir kılmıştır. Dolayısıyla onların zekatının, bunların hayatını te-min etmeyeceğini bilseydi, onla-rın zekatını arttırırdı. Zira Allah hepsinin yaratıcısıdır ve onları kendilerinden daha iyi bilmekte-dir."

7563. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah insanların zenginlerine, mallarında fakirlere yetecek kadar zekatı farz kılmıştır. Dolayısıyla eğer bir fakir ölürse, rızkını temin yolunda can verirse ve çıplak kalırsa, bu zenginlerin hakkını ödemekten çekinmesindendir. Aziz ve celil olan Allah kıyamet günü zengin-leri bundan dolayı sorguya çeke-cek ve onları elemli bir azapla cezalandıracaktır."

7564. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat fakirlerin yiye-ceğini temin etmek ve zenginle-rin malını artırmak için taktir edilmiştir."

7565. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat zenginleri im-tihan etmek ve fakirlere yardımcı olmak için taktir edilmiştir. Eğer insanlar mallarının zekatını öde-seydi, hiç bir Müslüman muhtaç kalmazdı ve aziz ve celil olan Al-lah'ın kendileri için farz kıldığı şey sebebiyle müstağni olurlardı. İnsanlar sadece zenginlerin gü-nahları sebebiyle fakir olmuş, muhtaç düşmüş, aç ve çıplak kalmışlardır."


1578.Bölüm Zekatın Mal Artışın-daki Rolü

7566. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın, malını art-tırmasını istiyorsan, zekatını öde."
7567. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat vermek rızkı arttırır."

7568. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah zekatı rızka se-bep olsun diye farz kılmıştır."
7569. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat asla malı azaltmaz."
7570. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Mufazzal! Dostla-rına de ki zekatı ehline versinler ve ben kaybettikleri şeyi telafi etmeyi garantiliyorum."

7571. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah zekatı fakirlerin yiyeceğini temin etmek ve sizlerin varlığını çoğaltmak için taktir etmiştir."

7572. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala'nın, "Ama bağışlayan, sakınan ve güzeli tasdik eden kimse..." ayeti hakkında şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah bir bağışa karşılık on ila yüz bin ara-sında ve daha fazla mükafat vermektedir. "Onu kolaya ha-zırlarız." İstediği her hayrı Al-lah kendisi için temin eder."
bak. el-İnfak, 3942. Bölüm

1579. Bölüm Malı Zekat İle Koru-mak

7573. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Karada ve denizde hiç bir şey zekat zayi edilmedik-çe zayi olmamıştır. O halde mal-larınızı zekatla koruyun."
7574. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat asla malı ek-siltmez. Zekatı ödenen her mal karada olsun veya denizde asla ortadan yok olmaz."

7575. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulünün (s.a.a) kitabında şöyle buldum: "İnsanlar zekat vermekten sakı-nınca, yeryüzü ekin, meyve ve tüm madenlerden bereketini alı-koymuştur."

7576. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat ödenmeyince hayvanlar ölüme düçar olur."
7577. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mallarınızı zekat vermekle koruyunuz."

1580. Bölüm
Zekat Vermeyen Kim-se

7578. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat vermeyen kim-se ölüm anında (hayata) geri dönmek ister. Aziz ve celil olan Allah'ın şu sözü de buna işaret etmektedir: "Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der."

7579. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kaim kıyam edince zekat vermeyeni tutar ve boynu-nu vurur."
7580. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hırsız üç çeşittir: Ze-kat vermeyen, kadınların mehi-rini kendine helal sayan ve öde-me niyeti olmadığı halde borçla-nan kimse."
bak. Vesail'uş Şia, 6/10, 3. Bö-lüm

1581. Bölüm Zekat Vermeyen Kim-senin Kafir Oluşu

Kur'an:
"Onlar zekât vermezler; ahireti küfredenler de yalnız onlardır."
7581. Resulullah (s.a.a), aziz ve celil olan Allah'ın, "Vay o müş-riklerin haline ki zekat ver-mezler" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Allah müşrik-leri kınamaz, Allah'ın şöyle bu-yurduğunu duymadın mı:

"Vay o namaz kılanların haline ki, Onlar kıldıkları namazdan gafildirler. Onlar gösteriş ya-parlar. Onlar zekat vermez-ler." Bil ki ayette geçen "maun" zekattır." Daha sonra şöyle bu-yurdu: "Muhammed'in canı elinde olana andolsun ki malı hususunda Allah'a hıyanet eden herkes, Allah'a şirk koşmuştur."

7582. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Ümmetim arasında on kişi büyük Allah'a karşı küfre düşer... Zekat verme-yen kimse."
7583. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim malının ze-katından az bir şey dahi öde-mezse ne mümindir ve ne de Müslüman. Onun hiç bir saygın-lığı yoktur."

7584. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim malından bir miktar dahi zekat vermezse ister Yahudi, isterse de Hıristiyan olarak ölsün."
bak. Vesail'uş Şia, 6/17 4. Bö-lüm

1582. Bölüm Zekat Vermeyenin Ce-zası

7585. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat ödemeyen kimsenin malını Allah kıyamet günü iki hörgücü bulunan ateş-ten bir engerek yılanı şekline dönüştürür ve boynuna asar. Sonra o yılana şöyle denir: "O dünyada sana sarıldığı gibi sen de etrafını sar. Allah'ın şu sözü de buna işarettir: "Çok yakında cimrilik ettikleri şeyi boyunla-rına asarlar."

7586. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zekat vermeyen kim-senin bağırsakları ateşe sürükle-nir. Malı iki dilli veya iki gözü-nün üzeri benli şiddetli zehirden tüyleri dökülmüş engerek yılanı şekline dönüşür. O kimse kendi-sinden kaçar, engerek yılanı ar-dından gider ve sonunda onu turp gibi parçalar ve şöyle der:

"Ben hakkında cimrilik ettiğin o malınım."
7587. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah kıyamet günü bir grubu elle-ri, parmak uçları kadar bir şey alamayacakları bir şekilde bo-yunlarına asılmış bir halde diril-tir. Onlarla birlikte bulunan bir grup melek sürekli kendilerini sert bir şekilde kınarlar ve şöyle derler: "Bunlar çok mallarından az bir bölümünü dahil esirgeyen kimselerdir. Bunlar aziz ve celil olan Allah'ın kendilerine ihsan ettiği ama, mallarından aziz ve celil olan Allah'ın hakkını ver-meyen kimselerdir."

1583. Bölüm Zekatı Gönüllü Öde-mek

7588. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Namazla beraber ze-kat da İslam ehline Allah'a yak-laşma vesilesi kılındı. Kim, zeka-tı gönül rızasıyla verirse zekat kendisi için bir kefaret olduğu gibi, ateşten koruyan bir engel de olur ve korur. Hiç kimsenin, verdiği zekat için gözü arkada kalmasın ve üzülmesin. Gönül hoşnutluğu duymadan veren ve ondan daha iyisini ümit eden kimse, sünneti bilmeyen, zekatın ecrini kaybeden, ameli boşa gi-den ve çok pişman olacak olan bir kimsedir."

1584.Bölüm Belirli Bir Hak Zekat-tan Ayrıdır

Kur'an:
"Mallarında isteyene ve yoksula belirli bir hak tanı-yanlar..."
7589. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Lakin aziz ve celil olan Allah zenginlerin malların-da zekat dışında bir takım haklar da farz kılmış ve şöyle buyur-muştur: "...

Mallarında isteyene ve yoksula belirli bir hak ta-nıyanlar..." O halde belirli bir hak zekat dışında bir haktır ve herkesin malından vermekle gö-revli olduğu bir haktır. Gücü ve mali imkanı miktarınca bir mik-tarı kendine farz saymalı, kendi isteği üzere her gün, her Cuma veya her ay ödemelidir.

7590. Bir adam İmam Sadık'ın (a.s) yanına gelerek şöyle dedi: "Ey Eba Abdillah! Mali durumum düze-lene kadar bana bir miktar borç ver." İmam şöyle buyurdu: "Yani ürünü-nü toplayana kadar mı?" O adam, "Hayır, Allah'a andolsun ki ürünüm yoktur" deyince İmam, "Ticaret malın geri dö-nünceye kadar mı?" diye sordu.

O adam, "Hayır, Allah'a andol-sun ki ticari malım yoktur" dedi. İmam, "Bir mülkün satılıncaya kadar mı?" diye sordu. O, "Al-lah'a andolsun ki hayır, mülküm yoktur." dedi. İmam şöyle bu-yurdu: "O halde sen Allah'ın mallarımızda kendisi için bir hak tayin ettiği kimselerdensin." Ar-dından İmam bir dirhem kesesi-ni getirmelerini emretti. Elini ke-seye sokarak bir miktar aldı ve ona vererek şöyle buyurdu: "Al-lah'tan kork, harcamada ifrat ve tefrite kaçma ve orta yolu tut."
Vesail'uş Şia, 6/27, 7. Bölüm
Sual, 1721. Bölüm


1585.Bölüm Zekatın Müstehakları

Kur'an:
"Zekâtlar; Allah'tan bir farz olarak yoksullara, düş-künlere, onu toplayan me-murlara, kalpleri Müslüman-lığa ısındırılacaklara verilir; kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda ka-lanların uğrunda infak edilir. Allah bilendir, hakimdir."

7591. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Şüphesiz sadakalar fakirler içindir" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Fakir, insan-lardan bir şey dilemeyen kimse-dir. Miskin ise fakirden durumu daha kötü olan kimsedir. Bais ise hepsinden daha yoksul olan kimsedir."

7592. İmam Ali (a.s), insanların geçimini sağlayan sebepleri açıklaya-rak şöyle buyurmuştur: "Sadakalar (zekat), devlet işlerinde çalışma-yan, bir şey üretmeyen, ticaret ve işçilik için bir sermayesi olmayan ve işçilik hususunda bir bilgisi ve gücü olmayan kimseler içindir.

Bu yüzden Allah bunların geçi-mini sağlamak için zenginlerin mallarında bir hakkı farz kılmış-tır. Münezzeh olan Allah bu sa-dakaların kimlere verileceğini saymış ve şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sadakalar..."
bak. Vesail'uş Şia, 6/143, 1. Bölüm; es-Sadaka, 2240. Bölüm

1586. Bölüm Zahiri ve Batıni Zekat

7593. İmam Sadık (a.s), "Malın farz olan zekatı ne kadardır" diyen birine şöyle buyurmuştur: "Maksa-dın zahiri zekat mıdır yoksa ba-tıni mi?" O, "Her ikisi de" de-yince şöyle buyurdu: "Zahiri ze-katta her bin dirhemde yirmi beş dirhem farzdır. Batıni zekatta ise kardeşin bir şeye senden daha fazla muhtaç olursa onu kendine tercih etmendir."


1587. Bölüm Her Şeyin Zekatı Var-dır

7594. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kudretin zekatı in-saflı olmaktır."
7595. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güzelliğin zekatı if-fettir."
7596. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zaferin zekatı iyilik etmektir."
7597. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Affetmek zaferin ze-katıdır."

7598. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güçlülüğün zekatı komşulara iyilik etmek ve sıla-i rahimde bulunmaktır."
7599. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sıhhatin zekatı Al-lah'a itaatte çaba göstermektir."

7600. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cesaretin zekatı Al-lah yolunda cihad etmektir."
7601. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nimetlerin zekatı ha-yırlı iş yapmaktır."
7602. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İlmin zekatı, onu il-me layık olan kimselere bağışla-mak ve o ilimle amel etmede nefsiyle cihad etmektir."

7603. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz her şeyin bir zekatı vardır, ilmin zekatı ise onu ehline öğretmektir."
7604. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her şeyin bir zekatı vardır, aklın zekatı ise cahillere tahammül etmektir."
7605. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah sizle-re sahip olduğunuz şeylerin ze-katını farz kıldığı gibi makamını-zın zekatını da farz kılmıştır."

7606. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İyilik etmek nimetle-rin zekatıdır. Aracılık etmek, makamın zekatıdır. Hastalıklar bedenlerin zekatıdır. Bağışlamak zaferin zekatıdır. Zekatını öde-diğin her şey yok olmaktan gü-vendedir."
7607. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur:

"Bedeninin her parça-sına, hatta her bir saç teline ve hatta her bir bakışa bile aziz ve celil olan Allah'ın farz kıldığı bir zekat vardır. Gözün zekatı ibret-le bakmak, şehvetlere ve benzeri şeylere gözünü kapamaktır. Ku-lakların zekatı ise ilim, hikmet ve Kur'an'ı dinlemektir."

1588. Bölüm Bedenin Zekatı

7608. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Oruç tutunuz, şüp-hesiz oruç bedenin zekatıdır."
7609. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Peygamber (s.a.a) bir gün ashabına şöyle bu-yurdu: "Zekatı ödenmeyen her mal lanetlidir, zekatı her kırk günde bir ödenmeyen her beden lanetlidir."

Kendisine, "Ey Al-lah'ın Resulü! Malın zekatını bi-liyoruz, ama bedenin zekatı ne-dir?" diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "Hiç bir belaya düçar olmamasıdır."

İmam şöyle buyurdu: "Ashap bu sözü duyunca rengi soldu. Peygamber yüzlerinin rengini değiştiğini görünce şöyle buyurdu: Acaba benim maksadımın ne olduğunu biliyor musunuz?" Onlar, "Hayır, ey Allah'ın Resulü!" deyince, Peygamber şöyle buyurdu:

"Evet, insanın bir yeri çizilir, yere düşer, ayağı sürçer, hasta olur, ayağına bir diken batar ve benzeri şeyler. Sonunda şöyle buyurdu: "Gözleri elinde olmaksızın atıp durur."
7610. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hastalıklar bedenle-rin zekatıdır."
7611. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bedenin zekatı cihad ve oruçtur."
bak. es-Savm, 2354. Bölüm


1589. Bölüm Fitre Zekatı

7612. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Namazın kemalinin şartı, Peygamber'e (s.a.a) selam göndermek olduğu gibi, orucun kemalinin şartlarından biri de fitre zekatını vermektir. Zira eğer oruç tutar ve fitre zekatını bilerek vermezse oruçtan nasip-siz kalır."
7613. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim fitre zekatını verirse, Allah o zekat sebebiyle malından eksilen miktarını telafi eder."
bak. Vesail'uş Şia, 6/220; et-Tezkiye, 1590. Bölüm 7617. Bölüm

203. Ko-nu

et-Tezki-ye
Tezki-ye

bak.
202. Konu, ez-Zekat
en-Nefs, 3919, 3921, 3923. Bölümler; el-Medh, 3652. bölüm

1590. Bölüm Tezkiye

Kur'an:
"Nitekim biz size aranız-dan ayetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğrete-cek ve bilemediklerinizi bildi-recek bir Peygamber gönder-dik."

"Ümmiler arasından, ken-dilerine ayetlerini okuyan, on-ları arıtan, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygam-ber gönderen O'dur. Onlar, daha önce, şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler."
"Nefsini tezkiye eden şüphesiz kurtuluşa ermiştir."
"Ona de ki: Arınmağa ni-yetin var mı?"

"Günahkar kimse diğeri-nin günahını çekmez. Günah yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını istese, yakını olsa bile, yükünden bir şey taşı-maz. Sen ancak, görmediği halde Rablerinden korkanları, namazı kılanları uyarırsın. Kim arınırsa, ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş an-cak Allah'adır."

"Şüphesiz arınmış olan, saadete erişecektir."
7614. Allah Resulü (s.a.a), "Nefsini tezkiye eden şüphe-siz kurtuluşa ermiştir" ayetini okuyunca duruyor ve sonra şöyle bu-yuruyordu: "Allah'ım! Nefsime takva ver, sen benim velim ve mevlamsın. Nefsimi tezkiye et, şüphesiz sen nefsi tezkiye eden-lerin en hayırlısısın."

7615. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Nefis tezkiyesiyle se-fa hasıl olur."
7616. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala'nın, "Şüphesiz tezkiye eden kurtuluşa ermiştir" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Mak-sat Allah'tan başka ilah olmadı-ğına şehadette bulunan, Allah'a şirk koşmayan ve benim Allah'ın elçisi olduğuma tanıklık eden kimsedir."

7617. Ebu Said Hudri şöyle diyor: "Allah Resulü (s.a.a) Fıtır bay-ramı günü, "Şüphesiz kurtulu-şa ermiştir kendini tezkiye eden ve rabbinin ismini zik-redip sonra namaz kılan kim-se" ayetini okudu ve sonra na-maz kılınan yere gitmeden önce fitre zekatını bölüştürdü."


1591.Bölüm Tezkiyeye Engel Olan Şeyler

Kur'an:
"Allah'ın ahdini ve yemin-lerini az bir değere değişenle-rin, işte onların, ahirette bir payları yoktur. Allah onlarla kıyamet günü konuşmayacak, onlara bakmayacak, onları temizlemeyecektir. Elem ve-rici azab onlar içindir."
el-Bakara, 174

7618. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah kıyamet günü üç kimseyle konuşmaz, onlara bakmaz, onları tezkiye etmez, onlar için elim bir azap vardır: Zina eden yaşlı kimse, zalim hü-kümdar ve kibirli fakir."

7619. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah üç kimseyle kı-yamet günü konuşmaz, onlara bakmaz, onları temizlemez ve onlara acı bir azap vardır: Beyaz saçlarını koparan, kendi kendisi-ni tatmin (istimna-mastürbasyon) eden ve livata eden (homoseksüellik) kimse ile."

7620. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kimseyle Allah kı-yamet günü konuşmaz, onları temizlemez ve onlar için acı bir azap vardır: Bir imama biat eden, biati sadece dünya için olan, kendisine dünyadan bir şey verince biatine vefalı kalan,

vermediği takdirde ise vefalı kalmayan kimseye, ikindi vakti bir mal satan ve falan miktara aldığına dair yemin eden kimse-ye; bunun üzerine alıcı da kabul edip malı alır, oysa satıcısı yalan söylemiştir ve bir çölde (kuyuda) suyu olduğu halde yolcuların ve oradan geçenlerin suyun fazla-sından istifade etmesine izin vermeyen kimseye."

7621. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kimseyle Allah kı-yamet günü konuşmaz, onları temizlemez ve onlar için acı bir azap vardır: Zina eden yaşlı, gay-reti (kıskançlığı) olmayan adam ve kocasına ihanet eden kadı-na."

7622. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kimseyle Allah kı-yamet günü konuşmaz, onlara bakmaz ve onlar için acı bir azap vardır: İlmini dünyanın dökün-tülerini elde etmekte kullanan alime, şüpheler sebebiyle haram-ları helal kılan kimseye ve kom-şunun karısıyla zina eden kimse-ye."

7623. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kimseye Allah kı-yamet günü bakmaz, onları te-mizlemez ve onlar için acı bir azap vardır: Tekebbür yüzünden eteğini yerde sürükleyen kimseye, malını yalan yere öven kimseye ve yüzüne dostluk izharında bulunduğu halde arkanda kalbi hileyle dolu olan kimseye."
204. Ko-nu

ez-Zaman
Zaman

el-Bihar, 58/353-383, 59/1-143, ebvab'ul-ezmine
Kenz'ul-Ummal, 12/310-323, fezail'ul-Ezmine
el-Bihar, 58/353, 13. bölüm, es-Senin ve'ş-şuhur

bak.
10. konu, et-Tarih

1592. Bölüm
Zamanı Tanımak

7624. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zamanını tanıyan kimse şüphelerin saldırısına uğ-ramaz."
7625. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın marifet sahi-bi olması için zamanını tanıması yeter."
7626. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan zamanı en iyi tanıyan olaylarda şaşırma-yan kimsedir."

1593. Bölüm
Zamana Güvenen Kimse

7627. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamana gü-venirse yere serilir."
7628. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamana gü-venirse zaman ona hıyanet eder. Her kim zamanı büyük görürse zaman onu hor kılar."

7629. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamana gü-venirse zaman ona hıyanet eder. Her kim zamanı büyük görürse zaman onu hor kılar. Her kim zamana gazap ederse, zaman da onu gazaplandırır. Her kim za-mana sığınırsa, zaman onu tes-lim eder. Her ok atan hedefine vuramaz ve devlet değişince za-man da değişir."

7630. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zaman sahibine hı-yanet eder ve kendisini kınayan-dan hoşnutluk dilemez."
7631. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamanla meşgul olursa zaman da onu meşgul eder."

1594. Bölüm
Zamanla Savaşan Kimse

7632. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamanı ayıplarsa kınaması uzar."
7633. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamanla inatlaşırsa zaman onu zillete dü-şürür. Her kim zamana teslim olursa güvende olmaz."
7634. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zamanla ça-tışırsa helak olur. Her kim za-manı kınarsa öfkelenir."

1595. Bölüm
Zamanın Ayıbı

7635. Reyyan b. Salt şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s) şu şiiri Ab-dulmuttalib'den naklen bizlere okudu:
Bütün insanlar zamanı kınar
Oysa zamanın bizden başka ayıbı yoktur
Biz kendi zamanımızı kınıyoruz, oy-sa ayıp bizdedir
Eğer zamanın dili olsaydı
bizi kınardı
Kurt kurdun etini yemez
Oysa biz açıkça birbirimizi yiyoruz
Hilekarca ilginç postlara bürünüyo-ruz
Yanımıza gelen garibe eyvahlar ol-sun!"

205. Ko-nu

ez-Zina
Zina

Bihar, 79/17, 69. bölüm, ez-Zina
Vesail'uş-Şia, 18/346, Eb-vab-u hadd'iz-Zina

bak.
99. konu, el-Hudud
el-İman, 264, 265. bölümler; er-Riba, 1433. bölüm; eş-Şehadet, 2102. bölüm

1596. Bölüm
Zinadan Sakınmak

Kur'an:
"Sakın zinaya yaklaşma-yın; doğrusu bu çirkindir, kö-tü bir yoldur."
bak. Nur suresi, 33. ayet; Fur-kan suresi, 68. ayet

7636. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala'nın, "Sakın zinaya yak-laşmayın; doğrusu bu çirkin-dir" ayeti hakkında şöyle buyurmuş-tur: "Yani masiyet ve nefret dolu bir şeydir. Zira Allah zinaya düşmanlık etmekte ve ondan nefret etmektedir. Allah, "Doğ-rusu bu kötü bir yoldur" bu-yuruyor. Zinakar insanın azabı bütün günahkarlardan daha şid-detlidir ve zina en büyük günah-lardan biridir.

7637. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ademoğlunun hiç bir günahı Allah Tebarek ve Teala nezdinde bir Peygamber veya İmam'ı öldüren, aziz ve celil olan Allah'ın kullarına kıble kıldığı Kabe'yi yıkan veya haram olarak bir kadınla ilişkiye giren kimsenin günahından daha bü-yük değildir."

7638. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kıyamet günü azap açısından insanların en şiddetlisi nütfesini kendisine haram olan bir rahime döken kimsedir."
7639. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gayretli insan asla zina etmez."

1597. Bölüm
En Büyük Zina

7640. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yabancı erkeğin gö-zünü dolduran evli kadın, aziz ve celil olan Allah'ın şiddetli ga-zabına uğrar. Zira böyle olduğu takdirde, Allah bütün amellerini batıl eder. Eğer kocasına hıyanet ederse Allah'a onu kabirde azap ettikten sonra cehennem ateşin-de yakması bir haktır."

7641. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Miraca götürüldüğüm gece göğüslerinden asılan kadınlar gördüm. "Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?" diye sorunca şöyle buyurdu: "Bunlar, kocalarından başkalarının çocuklarını, kocala-rının malına varis kılanlardır."

7642. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç grupla Allah-u Teala konuşmaz, onları temiz-lemez ve onlar için acı bir azap vardır: O üç gruptan biri kocası-na hıyanet eden kadındır."

7643. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizlere en büyük zi-nayı haber vereyim mi?... Koca-sına hıyanet eden, yabancıdan çocuk doğuran ve onu kocasına isnad eden kadın. Allah kıyamet günü böyle bir kadınla konuş-maz, ona bakmaz, onu temizle-mez ve ona acı bir azap vardır."

7644. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim evli bir ka-dınla zina ederse beş yüz yıllık yol uzunluğunda irin dolu bir nehir avret yerlerinden dökülür. Cehennem onların kokusundan eziyet görür ve azapları bütün cehennem ehlinin azabından daha şiddetlidir."


1598.Bölüm Zinanın Haram Oluşunun Hikmeti

7645. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zina, canlara kıymak, soyların yokoluşu, çocuk terbi-yesinin terk edilmesi, miras me-selesinin bozulması ve benzeri kötü şeyler sebebiyle haram kı-lınmıştır."

7646. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Zina neden haram kılınmıştır?" diyen zındık birine şöyle buyurmuş-tur: "Çünkü fesada sebep olmak-ta, mirası yok etmekte ve nesli kesmektedir. Zinada kadın kim-den hamile olduğunu bilmez, çocuk babasının kim olduğunu bilmez, sıla-i rahim yapılmaz ve akrabalıklar belli olmaz."

7647. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah zinayı terk et-meyi nesli korumak için ve liva-tayı terk etmeyi ise neslin ço-ğalması için farz kılmıştır."
bak. 1602. Bölüm

1599. Bölüm Zinanın Sonuçları

7648. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Zinanın altı sonucu vardır. Üç sonucu dün-yada, diğer üç sonucu ise ahiret-tedir: Dünyadaki sonuçları şudur ki yüz suyunu döker, ölümü hız-landırır ve rızkı keser. Uhrevi sonuçları ise çok şiddetli ve sıkı bir hesap, rahman olan Allah'ın gazabı ve ebedi ateşte kalıştır."

7649. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rızkı engelleyen gü-nahlardan biri de zinadır."
7650. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zina fakirlik doğu-rur."

7651. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dört şey vardır ki eğer onlardan biri bir eve girecek olursa viran olur ve bereket üzere bayındır olmaz: Hıyanet, hırsızlık, şarap içmek ve zina."

1600. Bölüm Zinanın Yaygınlaşması

7652. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulünün (s.a.a) kitabında şöyle gördüm: Benden sonra zina aşikar olunca ani ölümler çoğalır."
7653. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ali'nin (a.s) kitabında şöyle buyurduğunu gördüm: Al-lah Resulü (s.a.a) şöyle buyur-muştur: Zina çoğalınca ani ölümler de çoğalır."
7654. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zina yaygınlaşınca yeryüzünde zelzeleler meydana gelir."

1601. Bölüm Bedenin Her Organı-nın Zinadan Nasibi Var-dır

7655. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın organların-dan her birine zinadan bir nasip yazılmıştır ki mutlaka kendisine ulaşır. Örneğin, gözün zinası bakmaktır, ayağın zinası yol yü-rümek ve kulağın zinası işitmek-tir."

7656. Mesih (a.s) şöyle buyurmuş-tur: "Güzel kokular süren ve ko-kusu başkalarına gitsin diye evinden çıkan kadın zinakardır, ona bakan her göz de zinakar-dır."

7657. Mesih (a.s) şöyle buyurmuş-tur: "Sana ait olmayan bir şeye bakıp kalma, çünkü gözünü ko-ruduğun müddetçe asla zinaya düçar olmazsın. Eğer namahrem kadının elbisesine bile bakma-maya güç yetirebilirsen öyle yap."
bak. et-Tayyib, 2435. Bölüm

1602. Bölüm Zinanın Haddi

Kur'an:
"Zina eden kadın ve erke-ğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gü-nüne inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza gör-mesine, iman edenlerden bir topluluk da şahit olsun."
bak. Nisa 15, 16

7658. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinakarın haddini vurmak zina iftirası atanın had-dini uygulamaktan daha şiddetli olmalıdır. Şarap içen kimsenin haddinin darbesi, şarap içme ifti-rasında bulunanın haddinin dar-besinden daha şiddetli olmalı-dır."

7659. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinakara en şiddetli şekilde kırbaç vurmak ve iftira atana ise normal darbelerle had uygulamak gerekir."

7660. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinakar insanın be-denine şiddetle kırbaç vurulması gerektiğinin sebebi bedenin zi-naya temasta bulunması ve bü-tün vücuduyla ondan lezzet al-masıdır. Bu yüzden kırbaç bede-nin cezası ve başkalarına ibret dersi olması için taktir edilmiştir ve zina suçların en büyüğüdür."
bak. el-Bihar, 79/30, 70. Bölüm

1603. Bölüm Zorla Zinanın Cezası

7661. İmam Bakır (a.s), kendisi-ne, "Zorla bir kadına tecavüz eden kimsenin cezası nedir?" diye sorulun-ca şöyle buyurmuştur: "Eşi olsun veya olmasın öldürülmelidir."
7662. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birisi zorla bir kadına tecavüz ederse cezası bir kılıç darbesidir. O kılıç darbesiyle ölsün veya ölmesin fark etmez."
bak. Vesail'uş Şia, 18/381, 17. Bölüm

1604. Bölüm Zinazade

Kur'an:
"Günahkar kimse diğeri-nin günahını çekmez. Günah yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını istese, yakını olsa bile, yükünden bir şey taşın-maz. Sen ancak, görmediği halde Rablerinden korkanları, namazı kılanları uyarırsın. Kim arınırsa, ancak kendisi için arınmış olur; Dönüş an-cak Allah'adır."

"Eğer küfrederseniz bilin ki Allah sizden müstağnidir. Kullarının küfründen hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz sizden hoşnut olur. Hiç bir günahkar diğerinin günahını yüklenmez. Sonunda dönü-şünüz Rabbinizedir; yaptıkla-rınızı o zaman size haber ve-rir; çünkü O, kalplerde olanı bilir."

"Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gel-miş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz bir elçi gönder-medikçe kimseye azâb etme-yiz."

"De ki: "Allah, her şeyin Rabbi iken O'ndan başka bir rab mi arayayım? Herkesin kazandığı kendisinedir, kim-se başkasının yükünü taşı-maz; sonunda dönüşünüz Rabbinizedir, ayrılığa düştü-ğünüz şeyleri size bildirecek-tir."
"Yoksa Musa'nın ve vefa gösteren İbrahim'in kitapla-rında olanlar kendisine bildi-rilmedi mi ki? Hiç bir günah-kar başkasının günah yükünü yüklenmez."
7663. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zinazade insan anne ve babasının günahı karşısında hiç bir sorumluluk taşımaz."

1605. Bölüm Zinazadenin Nişanele-ri

7664. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinazadenin bir ta-kım nişaneleri vardır. Evvela biz Ehl-i Beyt'e düşmanlık eder, ikinci olarak kendisi sebebiyle yaratıldığı iş ile (yani zinayla) il-gisi olur, üçüncü olarak dinine önem vermez, dördüncü olarak insanları kötü bir şekilde anar. Haram yolla veya aybaşı (adet) nütfesiyle dünyaya gelen kimse dışında hiç kimse kardeşlerini kötü anmaz."

7665. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinazade insanın üç alameti vardır: Başkalarının ar-dından kötü konuşur, zinaya ilgi duyar ve Ehl-i Beyt'e düşman kesilir."

7666. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zinayı seven ve ken-disini helal zade sanan kimse ya-lan söylemektedir."
7667. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim harama ve zina şehvetine düşkün olursa, şeytanın ortağıdır."

1606. Bölüm Gayretsiz Erkek

7668. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah üç kişinin na-mazını kabul etmez: Onlardan biri, karısıyla zina edilen gayret-siz insanın namazıdır."

7669. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulüne, "Gayretsiz insan kimdir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Karısı zina eden ve bundan ha-berdar olan kimsedir."
bak. el-Bihar, 79/114, 84. Bö-lüm; el-Gayret, 3144. Bölüm

1607. Bölüm Pezevenklik

7670. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Miraca götürüldüğüm gece, yüzü ve iki eli yanan ve bağırsaklarını yiyen bir kadın gördüm. Zira o pezevenklik (aracılık) etmişti."

1608. Bölüm Zina (Çeşitli)

7671. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim zina, hırsız-lık ve şarap içmeye alışırsa put-perest gibidir."
7672. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah üç kimseyle konuşmaz: Zina eden yaşlı, zalim hükümdar ve kibirli fakir."

7673. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Musa'ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: "Zina etme-yin ki eşleriniz de zina eder. Her kim bir müslümanın eşine hıya-net ederse, kendi eşine de hıya-net edilir. Hangi elle verirsen, o elle geri alırsın."
7674. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların kadınlarına nispeten iffetli olun ki sizin kadınlarınıza da iffetli olunsun."
bak. el-İffet, 2756. Bölüm

206. Ko-nu

ez-Zuhd
Zühd

Bihar, 70/309, 58. bölüm, ez-Zuhd ve derecatuhu
Kenz'ul-Ummal, 3/181-246, ez-Zuhd
Kenz'ul-Ummal, 3/241, Zuhd'un-Nebi (s.a.a)
Kenz'ul-Ummal, 13/184, Zuhd-u Emir'il-Mü'minin (a.s)

bak.
5. konu, el-Ahiret; 161. konu, ed-Dünya; 519. konu, en-Nefs; 537. konu, el-heva; 500. konu, el-Mal
el-İman, 281. bölüm; el-Cah, 648. bölüm; el-İlm, 2898. bölüm; el-İbadet, 2504. bölüm; el-Muhabbet (2), 672. bölüm; el-Yakin, 4258. bölüm

1609. Bölüm Zühdün Fazileti

7675. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd insanın tanıdığı en değerli ve az bulunur bir şeydir. Herkes onu över, ama insanların çoğu onunla amel etmez."

7676. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah hiç bir pey-gamberi zahit olmaksızın seç-memiştir."
7677. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a, zühd (dün-yadan yüz çevirmek) gibi hiç bir şeyle ibadet edilmemiştir."

7678. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd takva sahiple-rinin huyu ve tövbe edenlerin sürekli hasletidir."
7679. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht karlı bir ticaret-tir."

7680. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd bizzat servet-tir."
7681. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bütün hayırlar bir eve konulmuş ve anahtarı da zühd (dünyaya itinasızlık) olarak taktir edilmiştir."

7682. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ahiret mükafatına rağbet edenin nişanesi dünyanın debdebesine kapılmamaktır."
7683. Resulullah (s.a.a) "İbn-i Mes'ud'a şöyle buyurmuştur: "Ey İbn-i Mes'ud! Ateş haram işleyen kimsenindir, cennet ise helali terk eden kimsenindir. O halde sen zühtten ayrılma, zira zühd Allah'ın kendisiyle meleklere karşı övündüğü şeylerdendir. Allah zühd sebebiyle sana yönelir ve cebbar olan Allah sa-na selam gönderir."

7684. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a zühtten (dünyaya itinasızlıktan) daha yü-ce bir şeyle ibadet edilmemiş-tir."

7685. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zikri yüce Allah için tevazu gösteren, kendisine helal kıldığı şeylerden sünnetimden yüz çevirmeksizin uzak duran ve sünnetimden sapmadan, dünya-nın debdebesini bir kenara iten kimseye ne mutlu!"

4
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1610.Bölüm Zühd İle Süslenmek

7686. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala'nın, "Ona çocuklukta bilgi verdik" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Yani zühd (dünya-ya itinasızlık). Allah-u Teala Mu-sa'ya (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey Musa! Süslenenler gözüme güzel görünen züht gibi başka bir süsle süslenmemişlerdir."

7687. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Musa'ya (a.s) şöyle buyurmuştur: …"Süslenenler müstağni olduk-ları şeylerde dünyadan yüz çe-virmek gibi bir süsle benim için süslenmemişlerdir."

7688. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Allah seni kendi nezdinde kulların süslen-diği en sevimli süsüyle süslemiş-tir. Allah seni dünyadan yüz çe-virmekle süslemiş ve ne senin ondan ve ne de onun senden nasip elde etmeyeceğiniz bir şe-kilde karar kılmıştır."

7689. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Allah-u Teala seni kendi nezdinde kulların süs-lendiği en güzel süsle süsle-miştir. Seni dünyaya itinasız kılmış ve ondan nefret ettirmiştir. Kalbine fakirlerin sevgisini yerleştirmiştir. Sen onlar gibi takipçilerin olduğu için mutlusun ve onlar da senin gibi bir imamları olduğu için hoşnutturlar."
bak. ez-Zinet, 1697. Bölüm

1611. Bölüm
Zühd ve Din

7690. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd dinin kökü-dür."
7691. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd dinin meyvesi-dir."
7692. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd yakinin temeli-dir."
7693. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühtten ayrılma. Şüphesiz zühd dinin yardımcısı-dır."
7694. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dine en çok yardım eden huylardan biri de dünyadan yüz çevirmektir."
bak. ed-Din, 1294. Bölüm

1612. Bölüm
Gerçek Zühd

Kur'an:
"Hani Peygamber arka-nızdan sizi çağırırken, kimse-ye bakmadan (kaçarak dağa) çıkıyordunuz; kaybettiğinize ve başınıza gelene üzülmeye-siniz diye Allah sizi kederden kedere uğrattı. Allah, işledik-lerinizden haberdardır."
"Bu, kaybettiğinize üzül-memeniz ve Allah'ın size ver-diği nimetlerle şımarmama-nız içindir. Allah, kendini be-ğenip öğünen hiç kimseyi sevmez."

7695. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün tümü Kur'an'da iki cümlede taktir edilmiş ve Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Bu kaybettiği-niz şeyler için üzülmemeniz ve elde ettiğiniz şeyler için sevinmemeniz içindir." O halde her kim geçmişine üzül-mez ve elde ettiği şey için se-vinmezse zahittir."

7696. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht iki cümle ara-sındadır. Allah-u Teala şöyle bu-yurmuştur: "Bu kaybettiğiniz şeyler için üzülmemeniz..." O halde her kim geçmişine üzül-mez ve geleceğiyle sevinmezse şüphesiz zühdü iki tarafıyla elde etmiştir."

7697. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'ine selam gönder. Her haletimde övgümü, methimi ve hamdımı yalnız sana taktir et ki, dünyadan bana verdiğinle se-vinmeyeyim ve dünyadan benden esirgediğin sebebiyle üzülmeye-yim."

7698. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey insanlar! İnsanlar üç kısımdır: Dünyadan kaçan (zahid), dünyayı isteyen ve sabırlı kimse. Dünyadan kaçan kimse, dünyadan bir şey elde edince se-vinmez ve dünyadan bir şeyi kaybedince üzülmez.

Sabreden kimse kalbinde dünyayı arzu eder, ama dünyada bir şeye ula-şınca onun kötü akıbetini bildiği için ondan yüz çevirir. Dünyayı isteyen kimse ise, dünyanın helal yoldan mı yoksa haram yoldan mı eline ulaştığına önem ver-mez."
7699. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur:

"Ey Ademoğlu! Elin-den kaybettiğin ve bir daha geri dönmeyecek olan şey için üzül-me, elinde olan ama ölümün elinde baki bırakmayacağı şey için de sevinme."
7700. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada züht içinde yaşamak; arzuları kısaltmak, her nimete şükretmek ve Allah'ın haram kıldığı her şeyden sakın-maktır."

7701. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd helal bir şeyi kendine haram kılmak değildir. Aksine insanın kendi elinde ola-na itminan etmekten çok, Al-lah'ın elinde olana itminan et-mesidir."

7702. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada zühd içinde yaşamak, mal veya servetten isti-fade etmemek veya helal olan bir şeyi kendine haram etmek değildir. Aksine zühd, elinde olan bir şeye, Allah'ın elinde olan bir şeyden daha fazla gü-venmemendir."

7703. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada züht içinde yaşamak helal olan bir şeyi ken-dine haram kılmak veya terk et-mek değildir, aksine züht elinde olan bir şeye, Allah'ın elinde olan bir şeyden daha fazla itmi-nan etmemendir ve sana ulaşan musibetin mükafatına, o musi-betin senin için baki kalmasını arzu edecek şekilde rağbet et-mendir."

7704. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emiri'ne (s.a), "dünyada züht içinde ya-şamak nedir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Haramları terk etmektir."

7705. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht, elinde olan şey henüz yok olmadan, sahip ol-madığın şeyi talep etmemen-dir."
7706. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht, arzuları kısalt-mak ve amelleri halis kılmaktır."

7707. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün kökü Allah nezdine olan şeye güzel rağbet etmektir."
7708. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey insanlar! Züht ar-zuyu kısaltmak, nimetlere şük-retmek ve haramlarla karşılaştı-ğında onlardan sakınmaktır. Eğer bu züht ile amel edemez-seniz, en azından haram sabrını-za galebe çalmamalı ve nimetle-rin şükrünü unutmamalısınız."

7709. İmam Hasan (a.s), "Züht nedir?" diye sorulunca şöyle buyur-muştur: "Takvaya rağbet etmek ve dünyadan yüz çevirmek."
7710. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht ahiretin kapısı-nın anahtarı ve ateşten beraattir. Züht seni Allah'tan alıkoyan her şeyi kaybettiğin şeylere üzülme-meksizin terketmen,

onu terk et-tiğin için gurur ve kendini beğenmişliğe düşmemen, dünyadan bir genişlik gözetmemen, bu iş karşısında ne bir övgü, ne bir mükafat beklentisi içinde olma-mandır. Aksine onu kaybetmeyi rahatlık ve varlığını kendin için bir afet bilmen ve sürekli afetten kaçarak huzura sarılmandır."
bak. er-Rıza, 1521. Bölüm; el-Meheccet'ul Beyza, 7/345. Bölüm

1613. Bölüm
Zahit İnsanın Sıfatları

7711. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Dünyadan kaçan kimdir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "He-sap korkusundan dünyanın hela-lini terk eden ve azap korkusun-dan haramından uzaklaşan kim-sedir."
7712. İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünyadan ka-çanların ve ahireti isteyenlerin nişanesi her birlikteliği ve dost-luğu terk etmek ve kendisiyle aynı istekleri paylaşmayan her arkadaşı bırakmaktır. Bilin ki ahiret sevabı için çalışan kimse dünyanın debdebesine asla rağ-bet etmeyendir."

7713. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada züht içinde yaşayan kimse haramların sabrı-na galebe çalmadığı ve helal şey-lerin kendisini şükrü eda etmek-ten alıkoymadığı kimsedir."

7714. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ben, "Ey Cebrail! Zühdün anlamı nedir?" diye so-runca şöyle buyurdu: "Zahit, ya-ratıcısının sevdiğini seven ve ya-ratıcının sevmediğini sevmeyen, dünyanın helalından sakınan ve haramına teveccüh etmeyen kimsedir. Zira dünyanın helali-nin de bir hesabı ve haramının da bir cezası vardır.

Zahit insan kendisine merhamet ettiği gibi bütün Müslümanlara da merha-met eder. Kötü kokan bir leşten kaçındığı gibi (gereksiz) sözden de kaçınır. Ateşten kendisini yakmasın diye kaçındığı gibi dünyanın kırıntılarından ve süs-lerinden kenara çekilir, arzuları kısadır ve ecelini gözünün önünde tutar."

7715. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya itinasız olan kimse dünya her ne kadar kendi-sini süslese de ondan daha fazla yüz çeviren kimsedir."
7716. İmam Rıza (a.s), zahidin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "Zahit az yiyeceği ile kanaat eden, ölüm gününe hazırlanan ve hayatta kalmaktan sıkılan kimsedir."

7717. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahit, ahireti dünya-ya seçen, düşüklüğü büyüklüğe; çalışmayı rahatlığa, açlığı tokluğa ve ahiretin neticesini dünya mu-habbetine, Allah'ı ve ahireti zik-retmeyi gaflete tercih eden kim-sedir. Bedeni dünyada ama kalbi ahirettedir."

7718. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan kaçan kimseler kendilerine öğüt veri-lince öğüt alan, korkutulunca sa-kınan, öğretilince öğrenen bir rahatlığa erince şükreden ve bir sıkıntıya düşünce sabreden kim-selerdir."
7719. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan, mütevazi ol-madıkça asla zahit olamaz."

1614. Bölüm
Zahitlerin Sıfatları

7720. İmam Ali (a.s), zahitlerin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar dünya insanlarından bir gruptur, ama dünya ehli değil-lerdir. Onlar bu dünyada ondan olmayan kimseler gibidir. Basiret üzere amel eder ve korktukları şeyden öne geçerler. Bedenleri ahiret ehli arasında dönüp dola-şır. Dünya ehlinin, bedenlerinin ölmesine önem verdiklerini gö-rürler, oysa onlar dostlarının kalplerinin ölümüne daha fazla önem verirler."

7721. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahitler, dünyada gülseler bile kalpleri ağlar, se-vinçli olsalar da üzülür ve gıpta edilecek kadar lütfe erseler de az kulluk ettikleri için kendilerine kızarlar."

7722. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz zahitler ce-lal ve azamet nuruyla nurlanmış-lardır. Alınlarında hizmet nişa-nesi açıktır. Nasıl böyle olmasın-lar ki, insan kendisini dünya hü-kümdarlarından bir hükümdarın hizmetçisi kılarsa yüzünde etki-leri gözükür. O halde kendisini Allah-u Teala'ya hizmete vakfe-den kimsenin yüzünde etkisi na-sıl görülmesin?"

1615. Bölüm
Zühdün İlk Adımı

7723. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühde alışmaya ça-lışmak, gerçek zühdle sonuçla-nır."
7724. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün başlangıcı kendini zühde zorlamaktır."

1616. Bölüm
Zühdün Kökü

7725. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün kökü yakin-dir, meyvesi ise saadettir."
7726. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühdün kökü Allah nezdinde olan her şeye güzel iş-tiyak duymaktır."
7727. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Musa (a.s) ile yaptığı bir münacaatında şöyle buyurmuştur:

"Benim salih kul-larım, hakkımdaki marifetleri miktarınca dünyadan kalplerini çekip alırlar. Diğer yaratıklarım ise benim hakkımdaki cehaletleri ölçüsünce dünyaya yönelirler. Yaratıklarımdan hiç birisi dün-yanın kendisini yüce tutmasına sevinmemiştir. Kullarımdan hiç birisi dünyayı ululadığı için se-vinmemiştir."

7728. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın fani olan şey-lerden yüz çevirmesi kalıcı olan şeylere yakini miktarıncadır."
7729. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ahiretin değerini bilmeyen kimse dünyaya nasıl sırt çevirsin?"
bak. el-Yakin, 4258. 1629. Bö-lümler


1617.Bölüm Zühdün Sebepleri

7730. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı tavsiyelerin birinde şöyle buyurmuştur: "Ahireti anma-yı, içindeki nimetleri ve acı azabı hatırlamayı çoğalt. Şüphesiz bu sana dünyadan yüz çevirtir ve dünyayı nezdinde küçük kılar. Şüphesiz Allah sana dünyayı ha-ber vermiş ve dünya da kendisini sana nitelendirmiştir."

7731. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ölümü fazla an, zira ölümü fazla anan her insan dün-yaya itinasız olur."
7732. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ölümü göz önünde bulundurursa, dünya işi kendisine kolaylaşır."
7733. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların züht için-de yaşamaya en çok layık olanı, dünyanın ayıp ve noksanlıklarını tanıyandır."

7734. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünyanın en az tatsızlıklarını ve zorluklarını müşahade etmek, insanı dünyayı terk etmeye çağırır ve kendisine zühdü emreder.
O halde çalış ve gafil olma ki sen de gidicisin ve ölüm yurduna göçeceksin.

Dünyayı talep etme. Zira eğer dünyadan bir şeye ulaşırsan so-nunda senin zararına tamamla-nır."
7735. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Akıllı insanlar dünya-ya rağbet etmez ve ahirete iştiyak duyarlar. Zira dünyanın isteyen ve istenilen olduğunu ve ahiretin de isteyen ve istenilen olduğunu bilirler. Her kim ahireti talep ederse, dünya da onu talep eder. Böylece ondaki rızkını tümüyle elde eder. Her kim de dünyayı talep ederse, ahiret onu talep eder ve hemen ölümü gelip çatar. Böylece dünya ve ahiretini zayi eder."

7736. İmam Askeri (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünya ehli aklını kullanacak olsaydı, dünya viran olurdu."
7737. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizlerin en uzak gö-rüşlüsü, sizlerin en zahit olanı-dır."

7738. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Fani ve yok olacak hiç bir şeye gönül bağlamayın ki zarar verici olarak bu yeter."
7739. İmam Kazım (a.s), bir me-zarın başına vararak şöyle buyurdu: "Sonu bu olan bir şeye başta da bağlanılmaması gerekir. Başı bu olan şeyin akıbetinden de kor-kulması gerekir."
bak. el-Mevt, 3728, 3729. Bö-lümler

1618. Bölüm
Züht Yolu

7740. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: "Ey Ahmet! Eğer insan-ların en çok günahtan kaçınanı seviyorsan, dünyaya sırt çevir ve ahirete yönel." Peygamber (s.a.a) şöyle arzetti: "Allah'ım! Dünyaya nasıl sırt çevirip ahirete yöneleyim?" Allah şöyle buyur-du: "Dünyadan az bir yiyecek, giyecek ve içecek al ve yarının için bir şey biriktirme."
bak. 1615, 1616, 1617. Bölüm-ler

1619. Bölüm
Zühdün Engelleri

7741. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ahiretin değerini bilmeyen kimse dünyaya nasıl sırt çevirsin?"
7742. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şehvetini öldürme-yen kimse zühdün gerçeğine na-sıl ulaşsın?"
7743. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya olan rağbe-tini kesmeyen ve dünyada dün-yevi şehvetleri sona ermeyen kimse ahiret için nasıl amel et-sin?"

1620. Bölüm
Zühdün Dereceleri

7744. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zühdün on derecesi vardır. Zühdün en üs-tün derecesi, sakınmanın en alt derecesidir. Sakınmanın en üst derecesi yakinin en alt derecesi-dir. Yakinin en üst derecesi ise hoşnutluğun en alt derecesi-dir."

7745. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zühdün on mertebesi vardır: Zühdün en üst derecesi, hoşnutluğun en alt de-recesidir. Biliniz ki zühd Allah'ın kitabında bir ayette şöyle yer almıştır: "Bu kaybettiğinize üzülmeyesiniz..."
bak. el-Yakin, 4247. Bölüm

1621. Bölüm
Zühd ve Zati Olan İlim

7746. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebu Zer! Dünya-dan yüz çeviren bir kulun kal-binde Allah hikmet bitirir, dilini hikmetle konuşturur. Ona dün-yanın ayıplarını, hastalığını ve ilacını tanıtır ve onu dünyadan esenlik yurduna salim bir şekilde götürür."

7747. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyaya yö-nelir ve arzusu uzun olursa, Al-lah dünyaya olan rağbeti mikta-rınca kalbini köreltir. Her kim dünyaya sırt çevirir ve dünyadaki arzusu kısa olursa Allah ona hiç kimseden öğrenmediği bir ilim ve hiç kimsenin göstermediği bir hidayet bağışlar.

Kalbinden kör-lüğü çıkarır ve onu basiretli kı-lar."
7748. Resulullah (s.a.a), bir gün evinden çıkarak şöyle buyurmuştur: "Sizden aziz ve celil olan Al-lah'tan vasıtasız olarak ilim öğ-renmek ve gösterilmeksizin hi-dayet bulmak isteyen kimse var mıdır?

Sizden Allah'ın kalbinden körlüğü gidermesini ve kendisini basiretli kılmasını isteyen kimse var mıdır? Biliniz ki her kim dünyada züht içinde yaşar ve ar-zusu kısa olursa Allah kendisine ders almaksızın bir ilim ve gös-terilmeksizin bir hidayet bağış-lar."

7749. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebu Zer! Karde-şinin dünyaya sırt çevirdiğini gö-rünce ona kulak ver! Zira o hikmet öğretmektedir."

7750. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyadan yüz çevirir, horluğuna taham-mülsüzlük etmez ve yüceliğine erişmek için yarışmazsa, Allah onu bir yaratığın hidayeti olmak-sızın hidayet eder, bir kimse öğ-retmeksizin ona ilim öğretir, göğsünde hikmeti güçlendirir ve hikmeti dilinde cari kılar."

7751. Bir duasında şöyle yer almıştır: "Allah'ım! Kendilerine zühdü şart koştuğun, onların da bu şartı kabul ettiği o şarta vefa edeceğini bildiğin, böylece kendilerini kabul ettiğin, kendilerine melekleri indirdiğin, vahy ile yücelttiğin ve kendilerine ilminden ba-ğışladığın, dostlarına cari kıldığın kaza ve kaderin sebebiyle sana hamdolsun."
bak. el-İlm, 292. Bölüm

1622. Bölüm
Zühd ve Göğüs Geniş-liği

7752. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala'nın "Allah'ın göğsünü İs-lam için açtığı ve neticede rabbinden bir nur üzere olan kimse" ayeti hakkında şöyle bu-yurmuştur: "Bu nur, bir kalbe dü-şünce kalp o nur için açılır ve genişler.

" Kendisine, "Ey Al-lah'ın Resulü! Bu işi tanımanın bir nişanesi var mıdır?" diye so-rulunca şöyle buyurmuştur: "Al-danma yurdundan uzak durmak, ebedi yurda yönelmek ve ölüm gelip çatmadan, ölüme hazırlıklı olmak."
bak. el-Kalb, 3394, 3389. Bö-lümler

1623. Bölüm
Zühd ve Mükaşefe

7753. Sellam şöyle diyor: "İmam Bakır'ın (a.s) huzurundayken, Humran b. E'yen geldi ve bir ta-kım sorular sordu. Kalkınca İmam'a (a.s) şöyle arzetti: "Allah sizlere uzun ömür versin ve biz-leri sizlerden faydalandırsın. Size bir şey sormak istiyorum. Sizin huzurunuza varınca, huzuru-nuzda olduğumuz müddetçe kalbimiz incelmekte, nefislerimiz dünyaya rağbetsiz olmakta ve in-sanların elinde olan malları de-ğersiz görmekteyiz.

Ama yanı-nızdan ayrılıp insanların arasına, tüccarların yanına dönünce ye-niden dünya sevgisine kapılmak-tayız." Sellam şöyle diyor: "İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: "Evet kalpler böyledir. Bazen, işler kendisine zor gelmekte ve bazen de kolaylaşmaktadır." İmam Bakır (a.s) daha sonra şöyle buyurdu:

"Allah Resu-lü'nün (s.a.a) ashabı da kendisine şöyle arzetmişti: "Ey Allah'ın Resulü! Kendimiz hususunda ni-faktan korkuyoruz." Allah Resu-lü şöyle buyurdu: "Neden nifak-tan korkuyorsunuz?" Onlar şöy-le dediler: "Biz, sizin huzuru-nuzdayken ve bize öğüt verirken, kalbimizi korku sarmaktadır. Dünyayı unutuyor ve ona karşı rağbetsiz oluyoruz.

Adeta ahireti, cenneti ve cehennemi gözlerimizle görüyoruz, ama evimize dönüp çocuklarımızı koklayıp, aile, çocuk ve malları-mızı görünce huzurunuzda sahip olduğumuz halden neredeyse tümüyle dönüyoruz. Adeta o halete sahip olmamış bir duruma düşüyoruz. Bu durum karşısında nifaka düşmemizden korkuyor musun?"

Allah Resulü (s.a.a) onlara şöyle buyurdu: "Asla! Bu şeytanın attığı adımlardandır. O sizi dünyaya rağbet ettirmek istemektedir. Al-lah'a andolsun ki eğer huzurumda sahip olduğunuz haleti evlerinizde de sürdürecek olsaydınız, meleklerle tokalaşır ve suyun üstünde yürür-dünüz."

bak. 6098. hadis
7754. Peygamber'in (s.a.a) katib-lerinden biri olan Hanzala Katib Useydi şöyle diyor: "Allah Resu-lü'nün (s.a.a) huzurundaydık. O bizlere cenneti ve cehennemi an-latıyordu. Öyle ki adeta onları gözlerimizle görüyorduk. Top-lantının sonunda ben kalktım. Kadın ve çocuklarımın yanına gittim. Yeniden konuşmaya, gülmeye, şakalaşmaya başladım. Aniden Peygamber'in sözlerini ve huzurundayken elde ettiğim haleti hatırladım. Evden çıktım, Ebu Bekir'i gördüm ve ona şöyle dedim: "Ey Ebubekir! Nifaka düştüm!" Ebu Bekir, "Hangi ni-fak?" diye sordu.

Ben şöyle de-dim: "Allah Resulü'nün (s.a.a) huzurundayken, bizlere cennet ve cehennemi anlatınca adeta cennet ve cehennemi görür bir halete bürünüyoruz, ama huzu-rundan ayrılıp, kadın, çocuk ve mallarımızla uğraşınca, tümünü unutuyoruz." Ebu Bekir şöyle dedi: "Biz de aynı halet içinde-yiz."

Ben Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına vardım olanları anlattım ve o bana şöyle buyurdu: "Ey Hanzala! Eğer ailenizin ya-nında da benim yanımda oldu-ğunuz halet üzere olsaydınız, şüphesiz melekler yataklarınızda, sokaklarda ve geçitlerde sizlerle tokalaşırdı. Ey Hanzala! İnsanın her anda bir haleti vardır."

7755. Havariler Hz. Mesih'e (a.s) şöyle arzetti: "Neden sen suyun üstünde yürüyorsun da biz bunu beceremiyoruz?" Mesih (a.s) şöyle buyurdu: "Size göre dir-hem ve dinar nasıldır?" Onlar, "Güzeldir" dediler. Mesih (a.s) şöyle buyurdu: "Ama bana göre onların değeri, çamurun değeriy-le birdir."
bak. el-Kalb, 339. Bölüm; el-Yakin, 4260. Bölüm


1624.Bölüm Zühdün Meyveleri

7756. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Züht, bedenleri eski-tir, arzuları sınırlar, ölümü yakınlaştırır, arzuları uzaklaştırır. Her kim züht elde ederse (ahiret için) sıkıntıya düşer, her kim de zühtü kaybederse (dünya için) sıkıntı ve zorluğa düşer."

7757. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zühd, doğruluk ve sakınmanın anahtarı, kurtuluşun meşalesidir."
7758. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İlim seni Allah'ın emirlerine hidayet eder. Zühd ona ulaşma yolunu sana kolay-laştırır."

7759. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan yüz çevir ki Allah sana ayıplarını ve çirkin-liklerini göstersin. Gafil olma ki zira Allah senden gafil değil-dir."

7760. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya karşı züht içinde yaşa ki sana rahmet in-sin."
7761. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer züht içinde ya-şarsanız dünyanın mutsuzluğun-dan kurtulur ve ebedi yurda eri-şirsiniz."

7762. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyadan yüz çevirirse kendini özgür kıl-mış ve rabbini razı etmiş olur."
7763. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Onlar dünyadan yüz çevirmek istiyorlar ki kalplerini ahiret için boş tutsunlar."
7764. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan yüz çevi-ren kimse kurtuluşa ermiştir. Böyle bir kimse hem dünyanın yüceliğinden nasiplenir ve hem de ahiretin mükafatından."

7765. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kalpleriniz dünyadan yüz çevirmedikçe imanın tatlılığını tatmak, kalplerinize haram kılınmıştır."
7766. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyadan yüz çevirirse musibetler ona ko-lay olur."
7767. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyadan yüz çevirirse musibetler ona ko-lay olur ve ondan rahatsız ol-maz."
7768. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyaya iti-na göstermezse musibetleri kü-çük görür."
7769. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan yüz çe-virmek büyük bir rahatlıktır."

7770. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güvenlik yalnızlıkta-dır. Rahatlık ise zühttedir."
7771. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim züht içinde yaşarsa, asla fakir olmaz."

7772. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hikmet züht ile mey-ve verir."
7773. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah insanları yarattı ve onlara olan lütfünden dolayı dünyayı dar kıldı. Böylece onları dünyaya ve dünyanın kırıntılarına rağbet-siz kıldı ve neticede onlar da kendilerini davet ettiği esenlik yurduna yöneldiler."

7774. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Kalbini öğüt ve nasihatla dirilt ve dünyaya itinasızlıkla öldür."
bak. el-Musibet, 2344. Bölüm

1625. Bölüm
Dünyayı Talep Etme-nin Zararları

7775. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya rağbet et-mek sıkıntıların anahtarıdır."
7776. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan yüz çe-virmek beden ve kalbe huzur verir, dünyaya rağbet etmek ise beden ve kalbi sıkıntıya düşü-rür."

7777. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyaya meyletmek hüzün ve gam verir. Dünyaya itinasız olmak ise beden ve ru-hun rahatlığıdır."

7778. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan yüz çevi-ren kimse ümitli olur. Kalp ve bedenini dünya ve ahirette ra-hatlığa erdirir. Her kim de dün-yaya rağbet ederse kalp ve bede-nini dünya ve ahirette sıkıntıya düşürmüş olur."
bak. er-Rahat, 1567. Bölüm

1626. Bölüm
İnsanların En Zahidi

7779. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en zahidi haramlardan uzak durandır."
7780. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hiç bir züht haram-lardan yüz çevirmek gibi değil-dir."
7781. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah şöyle buyur-muştur: "Ey Ademoğlu! Sana verdiğim şeylerden hoşnut ol ki insanların en zahitlerinden ola-sın."

7782. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz sizlerin be-lalar karşısında en sabırlı olanı dünyaya karşı en zahit olanınız-dır."

7783. Resulullah (s.a.a), kendisi-ne, "İnsanların en zahidi kimdir?" diye soran Ebu Zer'e şöyle buyurmuştur: "Mezarları ve çürümeyi unutmayan, dünyanın fazla süslerini terk eden, kalıcı şeyleri fani olan şeylere tercih eden, yarını ömrünün günlerinden saymayan ve kendini ölülerden bilen kimsedir."

1627. Bölüm
Zühdü Kabul Etmeye-ne Bir Öğüt

7784. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Ey oğulcağızım! Eğer seni kendisinden yüz çe-virmeye çağırdığım şeylerden yüz çevirir ve sakınırsan çok uy-gun bir şey yapmış olursun.

Eğer dünya hakkındaki nasihatımı ka-bul etmezsen, yakinen bil ki sen asla arzuna ulaşamazsın ve ece-linden ileri gidemezsin. Çünkü sen de öncekilerin gittiği yoldan gidiyorsun. O halde dünyayı ta-lep hususunda sakin ol ve rızık elde etme hususunda ılımlı ol."

1628. Bölüm
Züht Rızkı Azaltmaz

7785. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dünyaya iti-nasız olursa, dünyayı kaybetmez ve her kim de dünyaya yönelirse dünya onu sıkıntıya ve zorluğa düşürür."

7786. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahidin bu dünyaya itinasızlığı, her ne kadar dünya-dan yüz çevirtse de aziz ve celil olan Allah'ın kendisi için taktir ettiği rızıktan bir şey eksiltmez. Her ne kadar hırslı olsa da bu geçici dünya hakkında ihtiraslara kapılanın ihtirası da, kendisi için taktir edilen rızkı arttırmaz. O halde gerçek hüsrana uğramış kimse ahiret nasibinden mahrum kalan kimsedir."
bak. ed-Dunya, 1217. Bölüm

1629. Bölüm
Zühd ve Marifet

Kur'an:
"Ona değer vermedikleri için ucuz bir fiyata, bir kaç dirheme sattılar."
7787. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir şeyi tanımadıkça o şeye itinasız olma."
7788. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Marifetin azı bile dünyaya itinasızlığa sebep olur."

7789. İmam Ali (a.s), aniden ölümün pençesine düşen kimseler hakkında şöyle buyurmuştur: "Ölüm anında kendisine açığa çıkan işlerden dolayı pişmanlık duyarak ellerini ısırmaktadır. Hayattayken istediklerinden vaz geçer, başkalarının gıpta ettiği ve kıskandığı şeylerinin kendisinin değil de onların sahip olmasını arzu eder."
bak. 1616. Bölüm

7790. Resulullah (s.a.a), duasında "Allah'ım! Bana dünyayı gördüğün gibi göster" diyen birisine şöyle bu-yurmuştur: "Böyle söyleme, aksine şöyle söyle: "Allah'ım! Kulla-rından salih kimselere dünyayı gösterdiğin gibi bana da gös-ter!"
bak. en-Nur, 3960. Bölüm

1630. Bölüm
Züht (Çeşitli)

7791. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sakın ahireti dünya ameliyle isteyen kimselerden olma… O, dünyada zahitler gibi konuşur ve dünyayı talep eden kimseler gibi davranır."
7792. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En üstün züht, züh-dü gizlemektir."

7793. Mesih (a.s) şöyle buyurmuş-tur: "Ey İsrailoğulları! Dininiz salim olduğunda dünyayı kaybet-tiğiniz için üzülmeyin. Nitekim dünyaya tapanlar da dünyaları salim olduğu takdirde dinlerini kaybettikleri için üzülmezler."
7794. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bu kaç günlük dün-yada sabreden yüce bir insan var mıdır?"
7795. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahit insan halktan kaçınca sen onu talep et. Zahit insan halkı talep edince sen on-dan kaç."

207. Ko-nu

ez-Zevac
Evlilik

Bihar, 103/216, ebvab'un-nikah
Vesail'uş-Şia, 14, 15/1-265, en-Nikah
Bihar, 74/356, 22. bölüm, tezvic'ul-mu'min
Kenz'ul-Ummal, 16/271-611, en-Nikah

bak.
73. konu, el-Cima'


1631.Bölüm Evlenmeye Teşvik

Kur'an:
"İçinizdeki bekarları, köle-lerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lüt-fü ile zenginleştirir. Allah lüt-fü bol olandır, bilendir."
"İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen Kavim için dersler vardır."

"Andolsun ki, senden önce nice peygamberler gönderdik; onlara eşler ve çocuklar ver-dik. Allah'ın izni olmadan hiç bir peygamber bir ayet geti-remez. Her şeyin vakti ve sü-resi yazılıdır."
bak. Al-i İmran suresi, 39. ayet, Nahl suresi, 72. ayet, Furkan suresi, 74. ayet

7796. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer evlilik ve da-matlık hususunda muhkem bir ayet ve uyulan sünnet (Allah Re-sulü'nden) olmasaydı bile, yine de Allah'ın bu işte karar kıldığı akrabalara iyilik etmek ve yaban-cılarla kaynaşmak konusu, kalp ve gönül sahibi kimselerin evlili-ğe rağbet etmesine ve doğru dü-şünen akıl sahibinin evliliğe yö-nelmesine yeterli bir sebep sayı-lırdı."

7797. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah ile tertemiz bir şekilde görüşmek istiyorsa, eşiyle (evli bir halde) birlikte mülakatetmelidir."
7798. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah nezdinde evlilikten daha se-vimli ve değerli bir bina inşa edilmemiştir."

7799. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlenin ki sayınız artsın. Şüphesiz ben kıyamet gü-nü diğer ümmetlere karşı düşük yapılanlar da dahil sizinle övünürüm."
7800. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah için evlenir ve Allah için birini ev-lendirirse Allah'ın dostluğuna la-yıktır."

1632. Bölüm
Evlilik Sünnettir

7801. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlenmek benim sünnetimdir. Her kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz, zira ben diğer ümmetlere karşı sizin çok-luğunuzla övünürüm."
7802. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlilik benim sünne-timdir. O halde her kim sünne-timden yüz çevirirse benden de-ğildir."

7803. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evleniniz, zira Allah Resulü bir çok defa şöyle bu-yurmuştur: "Her kim sünnetime uymak istiyorsa evlenmelidir. Zi-ra evlenmek benim sünnetim-dendir."
7804. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlenmek benim sünnetimdir. Her kim benim di-nimi seviyorsa, sünnetimle amel etmelidir."

1633. Bölüm
Genç Yaşta Evlenen Kimse

7805. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Genç yaşta evlenen gencin şeytanı şöyle feryat eder: "Vay olsun ona! Dininin benden korudu."

7806. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Genç yaşta evlenen her gencin şeytanı şöyle feryat eder: Vay olsun ona, vay olsun ona! Dinini üçte ikisini benden korudu." O halde kul dinin diğer üçte birisi için de Allah'tan korkmalıdır."

1634. Bölüm
Evlenen Kimse Dini-nin Yarısını Korumuştur

7807. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kul evlendiği zaman dininin yarısını kemale erdirmiş olur. Dininin diğer yarısını ko-rumak için de Allah'tan korkma-lıdır."

7808. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim evlenirse kendisine ibadetin yarısı verilmiş olur."
7809. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim evlenirse, dininin yarısını sağlam kılmış olur. Diğer yarısı için de Al-lah'tan korkmalıdır."
bak. ed-Din, 1300. Bölüm

1635. Bölüm
Namaz ve Evli İnsanın Uykusu

7810. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evli insanın kıldığı iki rekat namaz, geceyi ibadetle geçiren ve gündüz oruç tutan bekar kimseden daha hayırlıdır."

7811. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evli insanın kıldığı iki rekat namaz, bekar insanın kıldığı yetmiş rekat namazından daha hayırlıdır."

7812. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Uyuyan evli kimse Allah nezdinde, oruç tutup gece ibadetle sabahlayan bekardan daha üstündür."

1636. Bölüm
Rızkın Evlilikle Art-ması

Kur'an:
"İçinizdeki bekarları, köle-lerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lüt-fü ile zenginleştirir. Allah lüt-fü bol olandır, bilendir."
7813. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlenin, zira evlen-mek rızkınızı artırır."
7814. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bekarlarınızı evlendi-rin, zira bu işle Allah onların ah-lakını güzelleştirir, rızıklarını ar-tırır ve mürüvvetlerini çoğal-tır."

7815. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim fakirlik kor-kusuyla evlenmeyi terk ederse bizden değildir."
7816. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kendini Al-lah'ın haram kıldığı şeylerden temiz tutmak için evlenirse, ona yardım etmesi Allah'a bir hak-tır."

7817. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim fakirlik kor-kusuyla evlenmezse aziz ve celil olan Allah'a kötü zanda bulun-muştur. Oysa aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "Eğer yoksul iseler Allah onları lütfü ile zengin kılar."
7818. Resulullah (s.a.a), ashabın-dan birine şöyle buyurmuştur: "Ev-lendin mi?"

O, "Hayır, evlenecek bir şeyim yok" deyince Pey-gamber şöyle buyurdu: "Kul hu-vallahu Ahad" ayetine sahip de-ğil misin?" O, "Evet" deyince Peygamber şöyle buyurdu: "Kur'an'ın dörtte birine sahip-sin?" Daha sonra şöyle buyurdu: "Kul ya eyyuhel kafirun" suresi-ne sahip değil misin?" O, "Evet sahibim" deyince Peygamber şöyle buyurdu:

"Kur'an'ın diğer dörtte birine sahipsin?" Daha sonra şöyle buyurdu: "İza zulzi-letil arzu" suresine sahip değil misin?" O, "Evet sahibim" de-yince Peygamber şöyle buyurdu: "Kur'an'ın diğer dörtte birine sahipsin?" Daha sonra şöyle bu-yurdu: "Evlen! Evlen! Evlen!"
bak. Vesail'uş Şia, 14/2410. Bölüm 25, 11. Bölüm; er-Rizk, 1494. Bölüm

1637. Bölüm
Evliliği Terk Etmekten Sakındırmak

7819. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir kadın İmam Ba-kır'a (a.s) şöyle arzetti: "Allah beni sana feda etsin, ben dünyayı terk eden bir kadınım." İmam şöyle buyurdu: "Dünyayı terk etmekten maksadın nedir?" O, "Asla evlenmek istemiyorum." İmam, "Neden?" diye sorunca o şöyle dedi: "Ben fazilet elde et-mek istiyorum." İmam şöyle bu-yurdu: "Bundan el çek, eğer bu bir fazilet olsaydı, Fatıma (a.s) ona daha müstahak olurdu. Hiç kimse fazilet hususunda ondan öne geçemez."

7820. Resulullah (s.a.a) Akkaf adında birisine şöyle buyurdu: "Eşin var mıdır?" O, "Hayır, ey Al-lah'ın Resulü" dedi. Peygamber, "Bir cariyen var mıdır?" diye sordu. O, "Hayır, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Peygamber, "Mali imkanın var mıdır?" diye sordu. O, "Evet" dedi. Peygamber şöyle buyurdu: "Evlen, aksi takdirde günahkarlardan olursun."


1638.Bölüm Bekarlar

7821. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ölülerinizin en kötü-sü bekarlardır."
7822. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Aşağılık ölüleriniz, bekarlarınızdır."

7823. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En kötüleriniz bekar-larınızdır. En aşağılık ölüleriniz, bekarlarınızdır."
7824. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En kötüleriniz, be-karlarınızdır. Evli insanın iki re-kat namazı, evli olmayan insanın kıldığı yetmiş rekat namazdan daha hayırlıdır."

1639. Bölüm
Dini Kardeşleri Evlen-dirmenin Sevabı

7825. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir bekarı evlendirirse, aziz ve celil olan Allah kıyamet günü ona lütfüyle bakar."
7826. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim mümin kar-deşini bir kadınla evlendirirse, o kadın onun arkadaşı, desteği ve huzur kaynağı olduğu müddetçe Allah onu hur'ul-ayn ile evlendi-rir, ailesi ve kardeşlerinin doğru olanlarından sevdiği kimselerle onu arkadaş ve dost kılar. Onları da kaynaştırır."

7827. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kimse, Allah'ın arşının gölgesinden başka hiç bir gölgenin olmadığı günde, arşın gölgesi altında olur: Müslüman kardeşini evlendiren, ona hizmet eden ve sırrını örten kimse."
7828. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En iyi aracılık evlilik hususunda düzene girsinler diye iki kişi arasında aracılık etmek-tir."

1640. Bölüm
Kızları Çabuk Evlen-dirmeye Teşvik

7829. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cebrail Peygamber'e (s.a.a) nazil oldu ve şöyle buyur-du: "Ey Muhammed! Rabbin sana selam gönderdi ve şöyle buyurdu: "Bakire kızlar, ağaç üzerindeki meyveler gibidir. Meyve yetişince, onu toplamak-tan başka bir ilaç yoktur. Aksi takdirde güneş ve rüzgar sebe-biyle bozulur.

Bakire kızlar da ergenlik çağına erince onlara ko-cadan (evlendirmekten) başka ilaç yoktur. Aksi takdirde, sapık-lık ve fesattan güvende olamaz-lar." Daha sonra Allah Resulü (s.a.a) minbere çıktı, insanları topladı, aziz ve celil olan Al-lah'ın emrettiği şeyi onlara bil-dirdi."
bak. Vesail'uş Şia, 14/38, 23. Bölüm

1641. Bölüm
Evlilikte Kadının Din-dar Olmasına Önem Vermek

7830. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim helal bir malla bir kadınla evlenmek ister, ama onunla evlenmekten hedefi, böbürlenmek veya gösteriş yapmak olursa, aziz ve celil olan Allah onun ancak horluğunu ve zilletini arttırır."
7831. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir kadınla güzelliği sebebiyle evlenirse on-da istediğini bulamaz. Her kim bir kadınla malı için evlenirse, Allah onu o mala havale eder. O halde dindar kadınlarla evle-nin."

7832. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Adamın biri Pey-gamber'in (s.a.a) huzuruna vardı ve evlilik hususunda kendisinden izin istedi. Peygamber ona şöyle buyurdu:

"Evet evlen, dindar kadınlarla evlen ki ellerin hayır görsün."
7833. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kadınlarla güzellikle-ri için evlenmeyin, zira bazen güzellikleri onların helak oluşuna sebep olur. Malları için de kadınlarla evlenmeyin, zira bazen malları onları isyana sürükler. O halde onlarla dindarlıkları sebebiyle evlenin."

7834. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dindarlığı ve güzelliği sebebiyle bir kadınla evlenirse bu iş onun fakir düş-mesine engel olur."

7835. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının yüz güzelli-ğini, din güzelliğine tercih et-memek gerekir."
7836. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir kadınla dört şey sebebiyle evlenilir: Mal, güzellik, dindarlık ve soy. Sen dindar ka-dınlarla evlen."
bak. Vesail'uş Şia, 14/30, 14. Bölüm


5
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

1642.Bölüm Evlilikte Dindar Er-kekle Evlenmenin Önemi

7837. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Birisi sizden kız is-temeye gelir ve onun dindarlık ve emanetçiliğini beğenirseniz ona kız verin. Eğer böyle yap-mazsanız yeryüzünde bir çok fe-sat vücuda gelir."

7838. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer birisi senden kız istemeye gelir de din ve ahlakını beğenirsen kızını onunla evlendir, fakirliği senin bu işi yapmana engel olmasın. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Eğer ayrılırlarsa Allah her ikisine de genişliğinden zenginlik verir." Hakeza şöyle buyurmuştur: "Eğer fakir olurlarsa Allah onları kendi fazlından zengin kılar."

7839. İmam Hasan (a.s), kendi-siyle kızının evliliği hususunda meşveret eden birine şöyle buyurmuştur: "Kızını takvalı biriyle evlendir. Zira eğer kızını severse, onu yüce tutar. Eğer sevmezse ona zulmetmez."
Bak Vesail'uş Şia, 14/50, 28. Bölüm

1643. Bölüm
Mehirin Hikmeti

Kur'an:
"Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yi-yin."
7840. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mehiri erkeğin üzeri-ne farz kılmanın ve kadınların kocalarına mehir vermesinin farz olmamasının sebebi, kadının masraflarının erkeğin sorumlu-luğunda olmasıdır. Çünkü kadın kendisini veren, erkek ise onu alandır. Satış bir paha karşısında, alış ise o pahayı ödemek suretiyle gerçekleşir. Ayrıca kadınlar, ti-caret edemezler ve benzeri bir çok nedenleri vardır."

7841. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İşleri bir olduğu hal-de mehirin kadına değil de erke-ğin sorumluluğunda olmasının sebebi şudur: Erkek ihtiyacını giderip tatmin olunca kalkar ve kadının tatmin olmasını bekle-mez. İşte bu yüzden mehir kadı-nın değil de erkeğin sorumlulu-ğundadır."
bak. Vesail'uş Şia, 15/1 Eb-vab'ul-Muhur

1644. Bölüm
Mehiri Fazla Tutmayı Kınamak

7842. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının uğursuzluğu mehirinin çok oluşu ve eşine ita-atsizliğidir."
7843. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ümmetimin kadınla-rından en üstünü en güzel yüzlü olan ve mehri en az olan kadın-dır."

7844. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En hayırlı mehir en hafif olanıdır."
7845. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının kolay isten-mesi, mehirinin hafif oluşu ve rahat doğum yapması onun uğurlu oluşundandır."

7846. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mehiri kolay tutun. Zira ağır mehir kadını meşru kı-lar, ama erkeğin kalbinde ona karşı bir kin ve düşmanlık mey-dana getirir."

1645. Bölüm
Kadın Seçimine Önem Vermek

7847. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz kadın bo-yuna asılan bir halkadır. O halde boynuna neyi astığına iyi bak. Kadın için bir değer ve paha ta-yin etmek mümkün değildir; ne iyileri için ve ne de kötüleri için! İyi kadının değeri altın ve gümüş değildir. İyi kadın altın ve gü-müşten daha değerlidir. Kötü kadının değeri ise toprak değil-dir. Toprak bile kötü kadından daha hayırlıdır."

1646. Bölüm
Nutfeleriniz İçin İyi Seçim Yapın

7848. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İyi ve salih bir aileyle evlilik yapın. Zira kanın etkisi vardır."
7849. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Nutfeleriniz için iyi yer seçin. Size denk olan kimse-lerle evlenin. Denklerine kız ve-rin."

7850. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Nutfeniz için iyi bir yer seçin. Zira kadınlar, erkek ve kız kardeşlerine benzer çocuklar doğururlar."

7851. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Nutfeleriniz için iyi bir yer seçin ve eşlerinizi seçerek alın. Kalçalı kadınlarla evlenin, zira onlar daha çok doğururlar."

1647. Bölüm
Mümin Kadın Mümin Erkeğin Dengidir

7852. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ben, kölem Zeyd b. Harise'yi, Zeyneb binti Cahş ve Mikdad'ı ise Zübeyr'in kızı Ze-baa ile evlendirdim ki Allah nez-dinde en değerli olanınızın en iyi Müslüman olduğunu bilesiniz."

7853. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zeyd b. Harise'yi Zeyneb binti Cahş ve Mikdad'ı Zübeyr b. Abdulmuttalib'in kızı Zebaa ile evlendirdim ki en bü-yük şerafetin İslam olduğunu bi-lesiniz."
bak. Vesail'uş Şia, 14/43, 25. Bölüm

1648. Bölüm
Evlenilmemesi Gere-ken Erkek

7854. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şarap içen kimseye kız vermeyin. Eğer ona kız vere-cek olursan zinaya aracılık etmiş gibi olursun."
7855. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlilik kölelik halka-sıdır. O halde kızını evlendiren kimse onu köle vermiş olur. Do-layısıyla sizden her biriniz kızını kime köle ettiğine iyi bakmalı-dır."

7856. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "(Hakkaniyetiniz hak-kında) şek içinde olan aileden kız alın, ama onlara kız vermeyin. Zira kadın, erkeğin ahlakını alır ve erkek onu kendi dininin tesiri altına alır."

7857. Hüseyin b. Beşşar şöyle di-yor: "Ebu'l Hasan'a (a.s) şöyle yazdım: "Akrabamdan biri kızı-mı istiyor, ama kötü ahlaklıdır." İmam şöyle buyurdu: "Eğer ah-lakı kötü ise ona kızını verme."
bak. Vesail'uş Şia, 14/53-54, 29-31. Bölümler

1649. Bölüm
Evlenilmemesi Gere-ken Kadınlar

7858. Resulullah (s.a.a) halka hi-taben şöyle buyurmuştur: "Hezra ed-Demen'den sakının." Kendi-sine, "Ey Allah'ın Resulü! Hezra ed-Demen ne demektir?" diye sorduklarında ise şöyle buyurdu: "Kötü bir ailede büyüyen güzel yüzlü kadın."
7859. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ahmak kadınla ev-lenmekten sakının, zira onunla oturmak insanı zayi eder ve ço-cuğu sırtlan sıfatlı olur."

7860. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şehbere, lehbere, nehbere, heydere ve lefut kadın-larla evlenmeyin... Şehbere, kötü dilli mavi gözlü kadındır lehbere, uzun boylu ve zayıf kadındır, nehbere çirkin ve kısa boylu kadındır, heydere ölümün eşiğinde bulunan yaşlı kadındır lefut ise önceki eşinden çocuk sahibi olan kadındır."
bak. Vesail'uş Şia, 14/56, 32. bölüm; s. 57; 34. Bölüm


1650.Bölüm Kadınların Çeşitleri

7861. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadınlar üç kısımdır: Biri tümüyle senin lehinedir, biri ise hem senin lehine hem de se-nin aleyhinedir, diğeri ise hem senin aleyhinedir ve hem de se-nin için bir faydası yoktur. Senin lehine olan kadın, bakire kadın-dır. Hem senin lehine ve hem de aleyhine olan kadın, dul kadın-dır. Senin aleyhine olup, sana hiç bir faydası olmayan kadın ise, önceki eşinden çocuk sahibi olan kadındır."

7862. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadınlar üç kısımdır: Birisi eşine dünya ve ahiret işle-rinde yardımcı olan ve eşinin aleyhine olan zamana karşı ona destek olan, sevgi dolu doğurgan kadın. Diğeri kocasına hayırlı iş-lerde yardım etmeyen kısır ka-dındır, Diğeri ise güzellikten na-sibi olmayan, çok bağırıp duran,

bir ayağı dışarıda olan, ayıplayan, çoğu az bulan ve çoğu da kabul etmeyen kadındır. Böyle bir ka-dına bağlanmaktan sakın. Zira Allah Resulü (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Hezra ed-Demen'den sakının." Kendisine, "Ey Allah'ın Resulü! Hezra ed-Demen kimdir?" diye sorulunca da şöyle buyurmuştur: "Kötü bir ailede yetişen güzel kadındır."
bak. Vesail'uş Şia, 14/13, 6. Bölüm, s. 18, 7. Bölüm

1651. Bölüm
Kocanın Hakları

7863. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kadın üzerinde en büyük hak kocasınındır. Erkek üzerinde en büyük hak ise anne-sinindir."
7864. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadın için Rabbi nezdinde kocasının hoşnutlu-ğundan daha etkili şefaatçi yok-tur. Fatıma (a.s) vefat ettiğinde, Müminlerin Emiri (a.s) baş ucunda ayağa kalkarak şöyle bu-yurdu: "Allah'ım! Ben Peygam-ber'inin kızından razıyım! Al-lah'ım o şu anda yalnızdır, o halde sen ona arkadaş ol."

7865. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kocasını sinirlendi-ren kadına eyvahlar olsun! Ko-casının kendisinden razı olduğu kadına ne mutlu!"

7866. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer birinin birine secde etmesini emretseydim, ke-sinlikle kadının kocasına secde etmesini emrederdim."

7867. Kays b. Sa'd şöyle diyor: "Hire'ye vardım, insanların sınır korumaları karşısında secdeye kapandıklarını gördüm. Onlara şöyle dedim: "Allah Resulü, sec-de edilmeye daha layıktır." Kays daha sonra şöyle diyor: "Bilahare Peygamber'in (s.a.a) yanına döndüm ve şöyle arzettim: Ben Hire'ye gittim ve insanların,

sınır korumaları karşısında secde etti-ğini gördüm. Oysa ki ey Allah'ın Resulü, sen bizim secde etme-mize daha layıksın." Peygamber şöyle buyurdu: "Eğer kabrimin önünden geçersen secde eder misin?" Kays şöyle diyor: "Ben, "Hayır" dedim. Peygamber şöyle buyurdu: "Bu işi yapmayın! Eğer birinin birine secde etmesini em-retseydim, şüphesiz kadınlara Allah'ın eşleri için boyunlarına yüklediği haklar sebebiyle eşleri-ne secde etmelerini emreder-dim."

bak. Et-Ta'zim, 2754. Bölüm
7868. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadın kocasına karşı üç hususa riayet etmelidir: Ken-disini günahtan korumalıdır ki kocası sevdiği veya sevmediği hususlarda ona kalbinde itminan etsin. Kocasına ve yaşamına dikkat etmelidir ki bir hata yap-tığı zaman ona merhametli dav-ransın. Kadın kocasına işve ya-parak, kendini sevdirerek uygun bir şekilde gözüne güzel gözüke-rek aşık olduğunu izhar etmeli-dir."

1652. Bölüm
Kadının Hakları

7869. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cebrail bana sürekli kadını tavsiye etti. Öyle ki kötü-lüğü tespit edildiği hususlar dı-şında onu boşamanın caiz olma-dığını zannettim."
7870. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının kocası üze-rindeki hakkı, karnını doyurması, bedenini giydirmesi ve ona sura-tını asmamasıdır."

7871. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadının hakkı şudur: Bil ki aziz ve celil olan Allah onu senin huzurun ve kaynaşman için bir vesile kılmış-tır. Bil ki kadın Allah'ın sana verdiği bir nimettir. O halde ona saygı göster, ona karşı yumuşak ol. Her ne kadar senin onun üzerinde hakkın daha da gerek-liyse, ama onun senin üzerindeki hakkı kendisine merhametli ol-mandır."

7872. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Erkek evini ve ailesi-ni geçindirmek için üç haslete muhtaçtır, eğer tabiatı bunlara sahip olmazsa elde etmek için kendini zorluğa salmalıdır: Gü-zel davranmak, ölçülü bir şekilde eli açık olmak ve onları korumak hususunda gayretli olmak."

7873. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Erkeğin kadına "Seni seviyorum" demesi asla kadının kalbinden çıkmaz"
7874. İshak b. Ammar şöyle diyor: "İmam Sadık'a (a.s) şöyle ar-zettim: "Erkeğin yerine getirdiği taktirde iyilik sahibi olduğu ka-dının erkek üzerindeki hakkı ne-dir?" İmam şöyle buyurdu: "Ka-dının yiyeceğini ve giyeceğini temin etmesidir ve cahillik etti-ğinde onu bağışlamasıdır."

7875. Hasan b. Cehm şöyle diyor: "Ebu'l-Hasan'ı (a.s) gördüm. Kına sürmüştü. Ona, "Fedan olayım! Kına mı sürdün?" de-dim. O şöyle buyurdu: "Evet süslenmek, kadının iffetini artı-rır. Kadınlar kocaları süslenmeyi terk ettiği için iffeti terk etmiş-lerdir." Daha sonra şöyle buyur-du: "Eğer süslenmezsen, eşinin de senin gibi süslenmemesinden hoşlanır mısın?" Ben, "Hayır" dedim. İmam şöyle buyurdu: "O halde o da işte böyledir."

7876. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Erkek eşi ile ilgili olarak üç şeyden müstağni değildir: İlgisini, muhabbetini ve uyumunu elde etmek için kendisiyle uyuşması, kendisine güzel ahlaklı davranması ve kendini onun için süsleyip refahı için gerekli imkanları temin ederek kalbini elde etmesi."

1653. Bölüm
Erkeğe Hizmet

7877. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ümmü Seleme, ka-dınların eşlerine hizmet etmesi-nin faziletini sorunca, Peygam-ber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ka-dın, kocasının evinde düzenle-mek maksadıyla bir şeyi bir yere nakledince Allah ona bakar ve her kime Allah bakarsa ona azap etmez."

7878. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının cihadı koca-sına güzel eşlik etmesidir."
7879. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kocasına yedi gün hizmet eden kadına, Allah ce-hennemin yedi kapısını yüzüne kapatır ve cennetin sekiz kapısını yüzüne açar, böylece istediği yerden cennete girer." Daha sonra şöyle buyurdu: "Kocasına bir yudum su içiren kadının bu ameli kendisi için gündüzleri oruç tuttuğu ve geceleri ibadetle geçirdiği bir yıldan daha hayırlı-dır."

1654. Bölüm
Kadına Hizmet

7880. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Karısına bir su içiren erkek mükafata erişir."
7881. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Karısına sadece sıd-dık (doğru), şehit veya Allah'ın dünya ve ahiret hayrını dilediği kimse hizmet eder."
7882. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İki zayıf hakkında Allah'tan korkun: Yetim ve kadın. Şüphesiz en hayırlınız, ailesine en iyi olanınızdır."

7883. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ailesine iyilik eden kimsenin Allah ömrünü uzatır."
7884. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Erkeğin ailesinin ya-nında oturması Allah-u Teala'ya bu benim mescidimde itikafa girmesinden daha sevimlidir."
7885. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eşinin ağzına doğru lokmayı kaldıran erkek sevap el-de eder."

1655. Bölüm
Kocasına Eziyet Et-mek

7886. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kocasına eziyet eden kadın mel'undur, mel'undur! Kocasına saygı gösteren, ona eziyet etmeyen ve her zaman emrine itaat eden ise, mutludur, mutludur!"

7887. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin kendisine eziyet eden bir karısı olursa, Al-lah o kadının, bütün ömrü bo-yunca oruç tutsa bile, kocasına yardım edip onu hoşnut etme-dikçe namazını ve güzel amelini kabul etmez... Erkek de karısına eziyet eder ve ona zulmederse aynı bu günah ve azabı görür."

1656. Bölüm
Kadına Eziyet Etmek

7888. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah ve Resulü kendisin-den mehrini bağışlamak suretiyle boşanmasını sağlamak için karı-sına eziyet eden kimseden beri-dir."
7889. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kendisi dayak yeme-ye daha müstahak olduğu halde karısını döven kimseye şaşa-rım."
7890. İmam Ali (a.s) oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Ailen senin nez-dinde yaratıkların en mutsuzu olmamalıdır."

1657. Bölüm
Kadının Kötü Ahlakına Sabretmek

7891. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için ve mükafat ümidiyle karısının kötü ahlakına sabreden erkeğe Allah-u Teala sabrettiği her gece ve gündüz için Eyyub'a (a.s) gördüğü bela karşılığında verdiği mükafatı ba-ğışlar. O kadının günahı da her gece ve gündüz çakıllıktaki çakıl taşları sayısınca olur."

1658. Bölüm
Erkeğin Kötü Ahlakına Sabretmek

7892. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kocasının kötü ahla-kı karşısında sabreden kadına Allah Asiye binti Muzahim'in sevabını bağışlar."

1659. Bölüm
Saliha Kadın

7893. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mümin aziz ve celil olan Allah'tan sakınmaktan son-ra saliha kadından daha iyi bir şeyden hayır görmemiştir."
7894. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyanın en hayırlı metası saliha kadındır."

7895. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Saliha kadın erkeğin saadetindendir."
7896. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünya bir metadır. En hayırlı metası ise saliha ka-dındır."
7897. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Saliha kadın iki ka-zançtan biridir."
7898. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mümin kul gördü-ğünde sevinen ve ondan ayrıldı-ğında gıyabında kendisini ve ma-lını koruyan saliha bir eşten daha hayırlı bir fayda elde etmemiş-tir."

7899. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Saliha kadın gurab'il e'sam gibi takriben çok az bulu-nur." Kendisine, "Takriben az bulunan gurab'il e'sam nedir?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "Ayaklarından biri beyaz olan kargadır."
7900. İmam Sadık (a.s), Sa'd'ın karısına şöyle buyurmuştur: "Sağlık olsun sana ey Hansa!

Eğer Allah kızın Ümmü'l-Hüseyn'den başka bir şey sana vermeseydi yine de sana çok hayır vermiş olurdu. Şüphesiz saliha kadının kadınlar arasındaki misali, kargalar ara-sında e'sam kargası misalidir. E'sam karga, bir ayağı beyaz olan (ve çok nadir bulunan) kar-gadır."
7901. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Saliha bir kadın, salih olmayan bin erkekten daha ha-yırlıdır."
bak. el-Hayr, 1158. Bölüm


1660.Bölüm Kötü Eş

7902. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En kötü şey, kötü kadındır."
7903. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin en galip düşmanı, kötü kadındır."
7904. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminin en galip düşmanı kötü kadındır."

7905. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü'nün (s.a.a) dualarından biri de şuydu: "Allahım! Yaşlılık çağım gelme-den beni yaşlatan kadından sana sığınırım."

1661. Bölüm
Allah'a Günah Husu-sunda Kadına İtaat

7906. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kötü kadından kor-kunuz, iyilerinden ise sakınınız. Eğer sizleri iyi bir şeye davet ederlerse kulak asmayın ki kötü işler de itaat etmenize tamah etmesinler."

7907. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim karısına itaat ederse Allah onu yüz üstü ateşe atar." Kendisine, "İtaatten maksat nedir?" deni-lince şöyle buyurmuştur: "Ken-disinden ince elbiseler ister ve erkek de bunu kabul eder."
7908. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir kadının yönettiği erkek mel'undur!"

1662. Bölüm
Ailesinin Geçimini Temin Etmekte Riayet Edilmesi Gerekenler

7909. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah ailesini daha fazla nimet ve refah içinde yaşa-tan kimseden daha çok hoşnut-tur."
7910. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz mümin, Al-lah'ın terbiye ettiği bir kimsedir. Allah ona genişlik verdiğinde eli açık olur. Allah ondan aldığında ise kendini tutar."

7911. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim pazara girer, bir hediye alır ve onu ailesine götürürse, bir grup aç insana sa-daka götüren kimse gibidir ve hediye vermekte kızlardan baş-lamak gerekir."
bak. er-Rıza (2), 1523. Bölüm

1663. Bölüm
Çok Eşlilik

Kur'an:
"Eğer, yetimlere haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yap-maktan korkarsanız bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariye) ile yetinin. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur."

7912. Şöyle rivayet edilmiştir: "Zındık birisi Ebu Cafer Ehvel'e şöyle dedi: "Bana söyle bakayım, Allah-u Teala'nın, "Kadınlar-dan beğendiğinizi alın" ayeti ile surenin sonundaki, "Her ne kadar isteseniz de kadınlar arasında adalete güç yetire-mezsiniz" ayeti arasında bir fark ve ihtilaf var mıdır? Ebu Cafer Ehvel şöyle diyor:

"Ben bu soruya cevap veremedim. Bunun üzerine Medine'ye gittim ve İmam Sadık'ın (a.s) huzuruna vardım. Ona iki ayeti sordum. İmam bana şöyle buyurdu: "Eğer adaletle davranmamaktan korkarsanız o halde biriyle yetinin" ayetindeki adalete ri-ayet nafaka ve masraflar ile ilgi-lidir. "Asla yapamazsınız" aye-tinden maksat ise kadınları sev-mekte eşitliğe riayet etmektir. Zira hiç kimse iki eşini eşit şe-kilde sevemez.

7913. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin iki karısı olur ve kendisini bölüştürmede ve onlara harçlık vermede arala-rında adaletli davranmazsa, kı-yamet günü elleri bağlı, bedeni-nin yarısı bir tarafa eğrilmiş bir şekilde getirilir ve ateşe girer."

7914. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Birinin iki karısı olur ve onlar arasında adaletle dav-ranmazsa, kıyamet günü bedeni-nin yarısı düşmüş olarak getiri-lir."
7915. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kendileriyle cinsel ilişkiye giremeyeceği kadar kadın alır ve neticede onlardan biri zinaya düşerse günahı onun boynunadır."

1664. Bölüm
Adem'in İki Çocuğu-nun Evliliği

7916. İmam Rıza (a.s), kendisine Adem'in soyunun çoğalma şekli hak-kında soran Ahmet b. Muhammed b. Ebi Nasır'a şöyle buyurmuştur: "Havva, Kabil ve kız kardeşine bir defasında hamile oldu. İkinci defasında ise, Habil ve kız kar-deşine hamile kaldı. Habil, Kabil ile birlikte doğan kız kardeşiyle evlendi. Kabil ise Habil ile bir-likte doğan kız kardeşiyle evlendi ve ondan sonra kız kardeşiyle evlenmek haram sayıldı."
bak. en-Nubuvvet (2), 3781. Bö-lüm

1665. Bölüm
Düğün Davetini Kabul Etmenin Adabı

7917. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Düğün merasimine davet edildiğinizde ağır davra-nın. Zira bu merasim insana dünyayı hatırlatmaktadır. Ama bir cenazeyi teşyii etmeye davet edildiğinizde acele davranın. Zi-ra bu merasim insana ahireti ha-tırlatır."

7918. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden birisi düğün yemeğine davet edildiğinde ka-bul etsin."
7919. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Düğün yemeği kötü bir yemektir, onda zenginler ye-dirilir, fakirlere engel olunur."
7920. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Düğünün ilk günü davet haktır, ikinci günü davet ihsan ve iyiliktir, üçüncü günü davet ise gösteriş ve şöhrettir."

1666. Bölüm
Evliliği İlan Etmeye Teşvik

7921. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bu evlilikleri açıkça yapın ve onları camilerde düzen-leyin."
7922. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlilik merasimini açıkça yapın."
7923. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Evlilik merasimini açıkça, kız istemeyi ise gizlice yapın."

208. Ko-nu

ez-Ziyaret
Ziyaret Etmek

Bihar, 100/100-455, 101, 102, kitab'ul-mezar
Vesail'uş-şia, 10/251, eb-vab'ul-mezar
Kenz'ul-Ummal, 15/758, Zi-yaret ve adabuhu
Bihar, 74/342, 21. bölüm, te-zavir'ul-ihvan ve telakihim
Vesail'uş-Şia, 10/455-463, isticab-u ziyaret'il-mumin hususen es-suleha

1667. Bölüm
Allah İçin Karşılıklı Ziyarete Teşvik

7924. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için, Allah'a it-aat eden kimseleri ziyaret ve hi-dayeti onun velayet ehlinden al."
7925. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için ziyaret edin ve Allah için Allah'ın dostlarıyla ilişki kurun. Allah için verin ve Allah için menedin. Allah'ın düşmanlarından kopun ve Allah'ın dostlarıyla kenetlenin."

1668. Bölüm
Allah'ın Ziyaretçileri

7926. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir ihtiyacını istemek için değil de mümin kardeşini görmek için onun evine giderse, Allah'ın ziyaretçilerinden sayılır ve Allah'ın kendisine ziyaret edene bir ikramda bulunması haktır."


7927. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah için bir kardeşini görmeye giderse aziz ve celil olan Allah şöyle bu-yurur: "Sen beni görmeye geldin, senin mükafatın benim boynu-madır. Ben senin için cennetten daha az bir mükafata razı ol-mam."
7928. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dini karde-şini görmek için evinin kapısına giderse, aziz ve celil olan Allah ona şöyle buyurur: "Sen benim misafirim ve ziyaretçimsin. Seni ağırlamak benim hakkımdır, ben senin sevgine karşılık olarak cenneti sana farz kıldım."

1669. Bölüm
Allah İçin Ziyaret Et-menin Sevabı

7929. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah için birbirini ziyaret etmek kadar hiç bir şey İblis ve ordusunu bozguna uğ-ratmaz."
7930. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim başkası için değil de Allah için, Allah'ın vaad ettiği şeyi elde etmek ve Allah nezdinde olan şeylere nail olmak için kardeşini ziyarete giderse, Allah ona yetmiş bin melek gönderir ve onlar kendisine şöyle seslenirler: "Hey! Kurtuluşa erdin, cennet sana mübarek ol-sun."

7931. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah yo-lunda ve Allah için kardeşini görmeye giderse, kıyamet günü nurdan bir elbise içinde yürür ve önünden geçtiği her şeyi aydınla-tır."

7932. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah yolunda ve Al-lah için Müslüman kardeşini zi-yaret eden kimseye aziz ve celil olan Allah şöyle seslenir: "Ey zi-yaret eden kimse! Kurtuluşa er-din, cennet sana mübarek ol-sun."
7933. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kardeşini ziyaret edenin mükafatı, ziyaret edilen kimsenin mükafatından daha fazladır."


1670.Bölüm Dini Korumada Kar-deşleri Ziyaretin Rolü

7934. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Karşılıklı ziyarette bulunun. Şüphesiz birbirinizi zi-yaret etmeniz, kalplerinizin ihya-sına ve hadislerimizin hatırlan-masına sebep olur. Hadislerimiz sizlere birbirinizi sevdirir. Eğer onlarla amel ederseniz kemal ve kurtuluşa erişirsiniz. Eğer terk ederseniz sapıklığa düşer ve he-lak olursunuz. O halde hadisle-rimizle amel edin. Bu taktirde ben kurtuluşunuza kefilim."

7935. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İyilerin ziyareti, kalp-lerin bayındırlık sebebidir."
7936. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evlerinizde birbirle-rinizi ziyaret edin. Zira bu iş, işimizi ihya eder. Allah'ın rah-meti işimizi ihya eden kimsenin üzerine olsun."
bak. el-Kalb, 3407, 3408. Bö-lümler


1671. Bölüm
Kardeşlerle Görüşme-nin Meyveleri

7937. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kardeşlerle görüş-mek, her ne kadar kısa da olsa aklın yetişmesine ve meyve ver-mesine sebep olur."
7938. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kardeşleri ziyaret etmek her ne kadar az da olsa büyük bir ganimettir."
7939. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ziyaretleşmek, mu-habbet tohumunu yeşertir."

1672. Bölüm
Kötülerle Görüşmekten Sakınmak

7940. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Biriyle görüşmek is-tersen, iyileri görmeye git. Kötü-leri ziyaret etmekten sakın. Zira onlar içinde pınarın fışkırmadığı bir kaya parçası, yaprakları ye-şermeyen bir ağaç ve hiç bir bit-kinin bitmediği çorak bir yer-dir."

1673. Bölüm
Ziyaret Adabı

7941. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Gün aşırı ziyarette bulun ki daha sevimli olasın."
7942. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gün aşırı ziyarette bulunmak usanmaya engel olur."
7943. İmam Ali (a.s), oğlu Hüse-yin'e (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle bu-yurmuştur: "Fazla ziyarette bu-lunmak usandırıcıdır."

7944. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim fazla ziyarette bulunursa güler yüzlülüğü azalır."
7945. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kardeşine güvendi-ğin zaman, artık onu ne zaman ziyaret edeceğine veya onun seni ne zaman ziyaret edeceğine önem verme."

209. Ko-nu

Ziya-ret'ul-Kubur
Mezar Ziyareti

Vesail'uş-Şia, 2/877-882, 54-58. bölümler, ziyaret'ul-kubur
Bihar, 100/100-455, 101, 102, kitab'ul-mezar

1674. Bölüm
Peygamberi (s.a.a) Zi-yaret Etmek

7946. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim beni ziyaret ederse, kıyamet günü ona şefaat-çi olurum."
7947. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim yeryüzünün bir parçasından bana selam gön-derirse, selamı bana ulaşır. Her kim kabrimin başına gelir ve ba-na selam verirse onu işitirim."

7948. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim dirimi veya ölümü ziyaret ederse, kıyamet günü ona şefaatçi olurum."
bak. el-Bihar, 100/139, 1. Bö-lüm; Vesail'uş Şia, 10/252-269; 2-6. Bölümler

1675. Bölüm
Masum İmamları (a.s) Ziyaret

7949. Hasan b. Ali (a.s) Allah Resulüne şöyle arzetti: "Babacığım! Sizleri ziyaret edenin mükafatı nedir?" Allah Resulü şöyle bu-yurdu: "Oğulcağızım! Her kim benim ölümü veya dirimi veya senin babanı veya kardeşini veya seni ziyaret ederse, kıyamet günü onu ziyaret etmek ve onu gü-nahlarından kurtarmak bana bir haktır."

7950. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her imamın dostları ve Şiaları üzerinde bir ahdi var-dır. Onların kabirlerini ziyaret etmekle bu ahde vefa kemale ermektedir ve güzel bir şekilde eda edilmektedir. O halde her kim onların ziyaretlerine olan ilgi ve rağbet ile ve onaylayarak onları ziyarette bulunursa imamları kıyamet günü onlara şefaatçi olur."

7951. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ilkimizi ziyaret ederse, sonuncumuzu ziyaret etmiş olur. Her kim sonuncumuzu ziyaret ederse ilkimizi ziyaret etmiş olur. Her kim, ilkimizin velayetini kabul ederse, sonuncumuzun velayetini kabul etmiş olur. Her kim sonuncumuzun velayetini kabul ederse, ilkimizin velayetini kabul etmiş olur."
7952. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim biz öldükten sonra bizleri ziyaret ederse, hayatımızda bizleri ziyaret etmiş gibidir."

1676. Bölüm
İmam Ali'yi (a.s) Ziya-ret Etmek

7953. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emiri'ni (a.s) ziyaret etmek istersen, bil ki sen Adem'in kemiklerinin, Nuh'un bedeninin ve Ali b. Ebu Talib'in cisminin ziyaretçisisin."
7954. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bil ki Müminlerin Emiri (a.s) Allah nezdinde tüm imamlardan üstündür. Onların amellerinin sevabı onundur. İmamlara kendi amelleri mikta-rınca üstünlük verilmiştir."

7955. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emi-ri'nin (a.s) kabrini ziyaret etme-nin, Hüseyin'in (a.s) kabrini zi-yaret etmeye olan üstünlüğü, Müminlerin Emiri'nin, Hüse-yin'e olan üstünlüğü gibidir."
7956. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kufe yakınlarında bir kabir vardır. Gam ve hüzüne boğulmuş kimseler oraya gider. Kenarında dört rekat namaz kı-lar. Allah hacetini gidermekle onları sevinçli bir halde döndü-rür."
bak. el-Bihar, 100/226- 384

1677. Bölüm
Resulullah'ın Kızı Fa-tıma'nın (a.s) Ziyareti

7957. Fatımat'uz-Zehra (a.s) şöyle buyurmuştur: "Resulullah (s.a.a) bana şöyle buyurdu: "Ey Fatıma! Her kim sana selam gönderirse Allah onu kabul eder ve cennette onu bana katar."

7958. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Benim kabrim ve minberim arasında, cennet bah-çelerinden bir bahçe vardır. Minberim, cennetteki su yolla-rından biri üzerindedir. Çünkü Fatıma'nın (a.s) kabri Resulul-lah'ın kabri ve minberi arasında-dır. Fatıma'nın kabri cennet bahçelerinden bir bahçedir. Cennetteki su yataklarından biri ona doğru akar."
bak. el-Bihar, 100/191, 5. Bö-lüm; Vesail'uş Şia, 10/287/18. Bölüm

1678. Bölüm
İmam Hasan'ı (a.s) Ziyaret

7959. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Hasan'ı Baki mezarlığında ziyaret ederse, ayakların sürçtüğü gün onun ayağı sırat üzerinde sabit kalır."
7960. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hüseyin b. Ali her Cuma akşamı Hasan'ın (a.s) zi-yaretine giderdi."

1679. Bölüm
İmam Hüseyin'in (a.s) Ziyareti

7961. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Hüseyin'i (a.s) hakkını ve makamını tanıya-rak ziyaret ederse, Allah makbul olan bin haccın ve makbul olan bin umrenin sevabını ona yazar. Geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar."
7962. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim hayatta ol-duğu müddetçe Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyarete gitmezse din ve imanı nakıstır. Cennete bile gi-decek olsa, oradaki makamı tüm müminlerin makamından daha aşağıdır."

7963. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yılda bir defa Hüse-yin'in (a.s) kabrinizi ziyaret edin"
7964. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Tebarek ve Te-ala Arafat ehline tecelli etmeden önce Hüseyin'in (a.s) kabrini zi-yaret edenlere tecelli eder, hacet-lerini karşılar, günahlarını bağış-lar, onların başkaları hakkındaki isteklerini kabul eder ve sonra Arafat ehline yönelir ve onlara da aynı şeyleri yapar."

7965. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: " Şüphesiz Hüseyin b. Ali (a.s) …şöyle buyurmuştur: "Eğer ziyaretçim Allah'ın kendi-sine ne hazırladığını bilirse, se-vinci tahammülsüzlüğünden da-ha üstün olur." Şüphesiz onun (Hüseyin'in) ziyaretçisi günah-lardan temizlenmiş bir halde evine döner."
bak. el-Bihar, 101 Vesail'uş Şia, 10/318-425


1680.Bölüm İmam Sadık'ın Hüseyin'in(a.s)Ziyaretçilerine Duası

7966. Muaviye b. Veheb şöyle di-yor: "İmam Sadık'tan (a.s) huzu-runa varmak için izin istedim. Bana, "İçeri gir" denildi. Ben içeri girdim. Evinin musallasında namaz kılmakla meşgul olduğu-nu gördüm. Namazını bitirince-ye kadar oturdum ve Rabbiyle münacat ettiğini ve şöyle buyur-duğunu işittim:

"Ey kerametini bizlere özgü kı-lan, bizlere şefaat vaad eden, ve-sayeti bize has kılan, geçmiş ve gelecek ilmi bizlere bağışlayan, insanların kalbini bize bağlı kılan Allah'ım! Beni, kardeşlerimi ve babam Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyaret edeni bağışla. Onlar iyilik niyetiyle ve bizimle ilişki kurdukları için vereceğin mükafatın ümidiyle, Peygamber'ini sevindirmek maksadıyla mallarını harcayan, yolculuk zahmetine katlanan kimselerdir.

Allah'ım! Düşmanlarımız, bu yolculuk sebebiyle onları kınar, ama onlar muhaliflerimizin bu eleştirilerine rağmen bize doğru gelirler. O halde güneşin sıcaklı-ğının değiştirdiği yüzlere rahmet et. Ebi Abdillah'ın kabrine sürü-len yüzlere merhamet et.
Allah'ım! O susuzluk gününde Kevser havuzunun başında on-larla görüşünceye kadar bu can-ları ve bedenleri sana ısmarlıyo-rum."

1681. Bölüm
İmam Hüseyin'in (a.s) Ziyaret Adabı

7967. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eba Abdillah'ın ziya-retine gidince gam ve hüzün do-lu bir kalp, perişan ve tozlanmış bir beden, susuz ve aç bir halde onu ziyaret et. Zira Hüseyin (a.s) hüzünlü, kederli, perişan, toz-lanmış, aç ve susuz bir şekilde öldürüldü. Ondan ihtiyaçlarını dile ve geri dön. Onun kabrinin yanını vatan edinme."

7968. Hezam İmam Sadık'a (a.s) şöyle arzetti: "Fedan olayım! Bir grup Hüseyin'in (a.s) kabrini zi-yarete gitmekte ve yolculuğu gü-zel geçirmektedirler." İmam Sa-dık (a.s) şöyle buyurdu: "Onlar eğer babalarının kabrinin ziyare-tine gitmiş olsalardı böyle yap-mazlardı."

7969. Muhammed b. Müslim, İmam Bakır'a (a.s) şöyle arzetti: "Eğer babanızın ziyaretine gi-dersek, hac etmiş olur muyuz?" İmam, "Evet" diye buyurdu. Ben, "O halde hacca giden insan için gerekli olan şeyler bizim için de gerekli midir?" dedim. İmam, "Hangi şeyler?" diye sordu. Ben, "Hacca giden insana lazım olan şeyler" dedim.

İmam şöyle bu-yurdu: "Yoldaşlarına, güzel dav-ranman gerekir. Hayır ve güzel-lik dışında konuşmaman gerekir. Allah'ı çok zikretmen gerekir. Elbiseni temizlemen gerekir. Hair (Kerbela) bölgesine var-madan önce gusletmen gerekir. Huşu içinde olman, çok namaz kılman, Muhammed ve Al-i Muhammed'e çok salat ve selam göndermen gerekir.

Senin ol-mayan bir malı almaktan sakın-man gerekir. Gözlerini kapaman gerekir. Yoldaşlarından birinin azığının bittiğini ve yolculuktan geri kaldığını gördüğünde ona mali açıdan yardımcı olman ve bakman gerekir. Dininin kıvam ve sağlamlığının kendisine bağlı olduğu takiyyeye riayet etmen gerekir. Nehyedilen şeylerden, kavgadan, tartışmadan, çok ye-min içmekten, cedelleşmekten ve yemin edilen tartışmalardan kaçınman gerekir. O halde bun-lara riayet edersen, hac ve umren kamil bir şekilde eda edilmiş olur."
bak. Vesail'uş Şia, 10/413, 71. Bölüm

1682. Bölüm
Baki Mezarlığındaki İmamların Ziyareti

7970. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bizleri ziya-ret ederse günahları bağışlanır ve fakirlik içinde ölmez."
7971. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Sizleri ziyaret eden kimsenin se-vabı nedir?" diye soran birine şöyle buyurmuştur: "Allah Resulünü (s.a.a) ziyaret eden kimsenin se-vabı gibidir."
bak. Vesail'uş Şia, 10/426, 79. Bölüm; el-Bihar, 100/139-145

1683. Bölüm
İmam Kazım'ın (a.s) Ziyareti

7972. İmam Rıza (a.s), kendisine, "Babanızı ziyaret etmenin sevabı ne-dir?" diye soran İbn-i Sinan'a şöyle buyurmuştur: "Onun mükafatı cennettir. O halde onu ziyaret et."

7973. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Bağdat'ı İmam Kazım'ın (a.s) kabrinin bereke-tiyle kurtardı." Daha sonra şöyle buyurdu: "Bağdat'ta o temiz nefsin bir kabri vardır ki Rah-man olan Allah onu cennet oda-larında karar kılmıştır. Başka bir kabir de Tus'tadır. O kabrin mu-sibetleri çok büyüktür. Musibet-leri canlara ateş döker."
bak. el-Bihar, 102/1, 1. Bölüm; Vesail'uş Şia, 10/427, 80. Bölüm

1684. Bölüm
İmam Rıza'nın (a.s) Ziyareti

7974. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çok yakında bede-nimin bir parçası, Horasan top-raklarında defnedilir. Orayı ziya-ret eden bir mümine aziz ve celil olan Allah cenneti farz kılar ve bedenine ateşi haram eder."

7975. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok yakında evlatla-rımdan biri Horasan toprakla-rında zulmedilerek zehirle öldü-rülür. Onun adı benim adım, babasının adı, İmran oğlu Mu-sa'nın adıdır. Biliniz ki her kim onu gurbette ziyaret ederse, Al-lah-u Teala günahlarını bağış-lar."

7976. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tus'un iki dağı ara-sında cennetten getirilen bir top-rak vardır. Her kim o toprağa ayak basarsa kıyamet günü ce-hennem ateşinden güvende olur."
7977. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hakkımı ve maka-mımı bilen dostlarımdan biri beni ziyaret ederse, kıyamet gü-nü ona şefaat ederim."

7978. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Oğlum Ali zulüm zehriyle öldürülür ve Tus'ta Ha-run'un yanına defnedilir. Her kim onu ziyaret ederse Allah Re-sulü'nü (s.a.a) ziyaret etmiş gibi-dir."

7979. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim beni gurbet diyarında ziyaret ederse, kıyamet günü ben de üç yerde onun fer-yadına yetişir, korkulardan ve zorluklardan kurtarırım: Amel defterlerinin sağa ve sola uçuş-tuğu zaman, sırat köprüsünden geçerken ve ameller tartılırken."
bak. el-Bihar, 102/31, 4. Bölüm; Vesail'uş Şia, 10/432, 82. Bölüm

1685. Bölüm
İmam Cevad'ın (a.s) Ziyareti

7980. İmam Hadi (a.s), kendisine, Ebi Abdillah'il Hüseyin, Ebu'l-Hasan'il Kazım ve Ebu Cafer'il Ce-vad'ın ziyareti hakkında soru soran İbrahim b. Ukbe'ye şöyle buyurmuş-tur: "İmam Hüseyin'in (a.s) ziya-reti önceliklidir ve bu daha kap-samlı ve sevabı daha fazladır."

1686. Bölüm
İmam Askeri (a.s) ve İmam Ali Naki'nin (a.s) Ziyareti

7981. İmam Askeri (a.s), Ebi Haşim Caferi'ye şöyle buyurmuştur: "Samerra'daki kabrimi Fırat'ın iki tarafında oturanlar için güven ve emniyet sebebidir."
bak. el-Bihar, 102/59, 6. Bölüm; Vesail'uş Şia, 10/448, 90. Bölüm

1687. Bölüm
İmam Kazım'ın (a.s) Kızı Fatıma'nın (a.s) Zi-yareti

7982. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim halamın Kum'daki kabrini ziyaret ederse mükafatı cennettir."
7983. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bizim bir haremimiz vardır ve o Kum'dadır. Çok ya-kında evlatlarımdan Fatıma adında bir kadın orada defnedi-lecektir. Her kim onu ziyaret ederse cennet ona farz olur."
Bsk. Vesail'uş Şia, 10/451, 94. Bölüm

1688. Bölüm
Seyyid Abdulazim Ha-sani'nin (a.s) Ziyareti

7984. İmam Hadi (a.s), yanına ge-len Rey ehlinden birisine şöyle buyur-muştur: "Neredeydin?" O şahıs, "Hüseyin'in (a.s) ziyaretine git-miştim" dedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Şüphesiz şehrinizdeki Abdulazim'in kabrini ziyaret edersen, Hüseyin bin Ali'yi (a.s) ziyaret eden kimse gibi olur-sun."

1689. Bölüm
Salihlerin Kabrini Zi-yaret Etmek

7985. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kabirlerimizi ziyaret edemezse, bizim kardeşlerimizden salihlerin kabirlerini ziyaret etsin."
7986. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bizi ziyaret edemezse salih dostlarımızı ziya-ret etsin ki kendisi için bizim zi-yaretin sevabı yazılır. "
bak. Vesail'uş Şia, 10/462,101. Bölüm

1690. Bölüm
Ölülerin Kabirlerini Ziyaret

7987. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ölülerinizi ziyaret edin. Şüphesiz onlar sizin ziyare-tinizden feraha erişirler. İnsan anne babasının kabrinin başında onlar için dua ettikten sonra Al-lah'tan hacetini dilemelidir."

7988. İmam Sadık (a.s) kendisine, "İnsan babasının, akrabalarının ve yabancının mezarını ziyaret etmekte-dir. Bunun kendisi için bir faydası var mıdır?" diye sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "Evet! Sizden birine hediye verildiğinde mutlu oldu-ğu gibi ölü de sizin ziyaretiniz-den mutlu olur."


6
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

1691.Bölüm Kabir Ehline Selam Vermek

7989. İmam Ali (a.s) mezarın önünden geçerken şöyle buyurmuştur: "Selam olsun size ey kabir ehli! Siz gittiniz, biz kaldık. Eğer Al-lah dilerse biz de size katılacağız. Evlerinize başkaları oturdu. Eş-leriniz evlendi. Mallarınız bölüş-türüldü. Bu bizim nezdimizde olanlardır. Keşke sizin nezdiniz-de olanları da bilseydik." Daha sonra şöyle buyurdu: "Eğer on-ların dili olsaydı şöyle derlerdi: "Biz takvayı en hayırlı azık bul-duk."

7990. İmam Ali (a.s) Siffin'den dönüşünde, Kufe dışındaki mezarlığı gördüğünde şöyle buyurmuştur: "Ey korkunç diyarın, ıssız yerlerin, karanlık kabirlerin halkı! Ey top-rakta yatanlar, ey garipler, ey yalnızlar, ey korkuya uğrayanlar! Siz, bizden önce giden, biz ise sizi izleyen ve size kavuşacak olanlarız.

Bıraktığınız evlere ge-lince; başkaları o evlerde oturdu-lar. Eşlerinize gelince; başkala-rıyla evlendiler. Mallarınıza ge-lince; başkaları arasında taksim edildi. Bizde olan haber bu. Siz-den ne haber!" Sonra ashabına dönerek şöyle buyurdu: "Bilin ki, eğer konuşmalarına izin veril-seydi, size; "En hayırlı azık tak-vadır" diye haber verirlerdi."

7991. Ali bin Ebi Hamza şöyle buyuruyor: "İmam Sadık'a (a.s), "Kabir ehline selam vereyim mi?" diye sorunca, "Evet" diye cevap verdi. Ben, "Nasıl selam vereyim?" diye sorunca, İmam şöyle buyurdu: "Şöyle de: Bu ev-lerin mümin erkek ve kadınlarına Müslüman erkek ve kadınlarına selam olsun. Siz bizim ön-cülerimizsiniz ve biz Allah'ın iz-niyle size katılacağız."

7992. İmam Ali (a.s) kabirlerin yanından geçerken şöyle buyurmuştur: "La ilahe illallah ehlinden, la ila-he illallah ehline selam olsun. Ey la ilahe illallah ehli! La ilahe illal-lah kelimesini nasıl buldunuz? Ey la ilahe illallah, la ilahe illallah hakkı için, la ilahe illallah diyen kimseyi bağışla ve bizleri la ilahe illallah diyen kimselerle haşret.

Şüphesiz Allah Resulü'nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu işittim: "Her kim mezarlıktan geçince bu cümleleri söylerse elli yıllık günahları bağışlanır." Ashab, "Ey Allah'ın Resulü! Elli yıllık günahı olmayana ne olacak?" diye sorunca şöyle buyurdu: "Babasının, annesinin, kar-deşlerinin ve Müslümanların ge-nelinin (elli yıllık) günahı bağış-lanır."
bak. Vesail'uş Şia, 2/879, 55, 56. Bölümler

210. Ko-nu

ez-Ziynet
Ziy-net-Süs

Bihar, 79/295-324, ebvab'uz-Ziy ve't-Tecemmül
Kenz'ul-Ummal, 6/638-699, kitab'uz-Ziynet ve't-Tecemmül

bak.
28. konu, el-Ena'; el-Cemal, 534. bölüm; eş-Şia, 2157. bölüm; el-İlm, 2919. bölüm; el-İyd, 3007. bö-lüm; el-Fakr, 3235. bölüm

1692. Bölüm
Ziynet

Kur'an:
"Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fa-kat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.
"Allah'ın kulları için yarat-tığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?" "Bun-lar, dünya hayatında iman edenlerindir, kıyamet günün-de de yalnız onlar içindir" de. Bilen kimseler için ayetleri-mizi böylece uzun uzun açık-lıyoruz."

7993. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah mümin kulun, kardeşini ziyaret etmek istedi-ğinde hazırlanmasını ve süslen-mesini sever."
7994. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala'nın, "Her mescitte süsle-rinizi takın" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Maksat, saçları ta-ramaktır. Zira saçları taramak rızkı arttırır, saçları güzelleştirir, haceti giderir, nutfeyi çoğaltır ve balgamı keser."

bak. Vesail'uş Şia, 1/425, 70. Bölüm
7995. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden her biri ya-bancı birinin kendisini en güzel şekilde görmesini sevdiği gibi, Müslüman kardeşine de süslen-melidir."

7996. Ebu Abbad şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s) yazın hasırının üzerine, kışın ise kilimin üzerine otururdu. Kaba elbiseler giyerdi. Ama insanların karşısına çıkınca kendisini süslerdi."
7997. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının kendine bakmaması doğru değildir. Boy-nuna bir gerdanlık asmakla da olsa kendisini süslemelidir."

7998. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlar için süslen-mekten ve isyanla Allah'a karşı savaş açmaktan sakın."
bak. Vesail'uş Şia, 3/344, 4. Bölüm

1693. Bölüm
Düşman Karşısında Süslenmek

7999. Abdullah b. Halid Kinani şöyle diyor: "Ebu'l-Hasan Musa b. Cafer (a.s) elimde bir balık oldu-ğu bir halde beni gördü ve şöyle buyurdu: "Onu at! Zira saygın bir insanın değersiz bir şeyi ta-şımasını hoş görmüyorum." Da-ha sonra şöyle buyurdu: "Şüphe-siz sizler düşmanı çok olan bir topluluksunuz. İnsanlar size düşmanlık etmektedir, ey Şia cemaati! O halde gücünüz yetti-ğince onların karşısında süsle-nin."
bak. Vesail'uş Şia, 3/344, 5. Bölüm

1694. Bölüm
Haram Süsler

8000. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Altın ve ipek ümme-timin kadınlarına helal, erkekle-rine ise haramdır."
8001. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Altın müşriklerin sü-sü ve gümüş ise Müslümanların süsüdür."

8002. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim sevdiğine ateşten bir yüzük takmak istiyor-sa parmağına altın taksın. Her kim sevdiğinin boynuna ateşten bir gerdanlık takmak istiyorsa, boynuna altından bir gerdanlık taksın. Siz gümüş takın. Gümüş-le güzel oynaşın."
bak. Vesail'uş Şia, 3/393, 46. Bölüm

1695. Bölüm
Batınların Süsü

Kur'an:
"Bilin ki, içinizde Allah'ın peygamberi bulunmaktadır. Eğer o, bir çok işlerde size uymuş olsaydı şüphesiz kötü duruma düşerdiniz; ama Al-lah size imanı sevdirmiş, onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkarcılığı, yoldan çıkmayı ve baş kaldırmayı size iğrenç göstermiştir. İşte doğru yılda olanlar bunlardır."

8003. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s), Mekarim'ul Ahlak duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Muham-med ve Ehl-i Beyt'ine salat eyle ve adaleti yaymada, öfkeyi yut-mada, kin ve adaveti söndürme-de, ayrılıkçıları birleştirmede, kırgınların arasını bulmada, iyi-likleri ortaya çıkarmada, kötülük-leri gizlemede, yumuşak huylu-lukta, alçakgönüllülükte,

güzel muaşerette, ağırbaşlılıkta, insan-larla iyi geçinmede, erdemlere doğru koşmada, (her halükârda) iyilik etmeyi yeğlemede, insanla-rın kabahatini yüzlerine vurma-makta, müstahak olmayana ba-ğışta bulunmamakta, güç de olsa hakkı söylemede, çok da olsa iyi söz ve fiillerimi az bulmada, az da olsa kötü söz ve işlerimi çok bulmada salihler gibi olmaya,

onların süsüyle süslenmeye, muttakilerin ziynetini kuşanmaya muvaffak eyle beni. İtaatimin devamlılığı, cemaattan ayrılmayı-şım ve kendi uydurdukları gö-rüşlerle amel eden bid'at ehlin-den uzak duruşumla da bu sıfat-ları bende kâmil eyle."

8004. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Süslenmek, doğru amellerin güzelliği iledir; elbise-nin güzelliği ile değil."
8005. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batınların süsü zahir-lerin süsünden daha yücedir."
8006. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dinin süsü akıldır."

8007. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İmanın süsü batınla-rın temizliği ve zahiri amellerin güzelliğidir."
8008. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dinin süsü sabır ve rızadır."
8009. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İslam'ın süsü ihsanda bulunmaktır."

8010. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert ve güzel ah-laklı ol. Gerdanın ortasındaki iri cevher, gerdanlığı süslediği gibi bu ikisi de erkeği süsler."

8011. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Arkadaşlığın süsü ta-hammül etmektir."
8012. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İbadetin süsü huşu-dur."
8013. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Riyasetin süsü bağışta bulunmaktır."
8014. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İlmin süsü hilimdir."

8015. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hasletlerin süsü ahit-lere riayet etmektir."
8016. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mülkün süsü adalet-tir."
8017. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hikmetin süsü dün-yadan yüz çevirmektir."

8018. Allah-u Teala Musa ve Harun'a şöyle vahyetmiştir: "Şüphe-siz dostlarım bana boyun bük-me, huşu ve korkuyla süslenirler. Bu süs kalplerinde yetişir ve be-denlerinde ortaya çıkar. Bu süs onların giyindiği iç ve dış elbise-dir."
bak. el-Cemal 538. Bölüm


1696.Bölüm Batınların Süsü

8019. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İffet belanın süsü, tevazu soyluluğun süsü, fesahat sözün süsü, adalet imanın süsü, huzur ibadetin süsü, ezberlemek rivayetin süsü, delilleri ezberle-mek ilmin süsü, güzel edep aklın süsü, güler yüzlülük hilmin süsü, fedakarlık zühdün süsü, var olan şeyi bağışlamak yakinin süsü, az ile yetinmek kanaatin süsü,

min-neti terk etmek iyiliğin süsü, hu-şu içinde olmak namazın süsü ve insanı ilgilendirmeyen şeyleri terk etmek sakınmanın süsü-dür."
8020. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İffet, fakirliğin süsü, şükür zenginliğin süsü, sabır be-lanın süsü, tevazu soyluluğun süsü, fesahat sözün süsü, adalet imanın süsü, huzur ibadetin sü-sü, ezberlemek rivayetin süsü,

alçak gönüllü olmak ilmin süsü, edep güzelliği aklın süsü, güler yüzlülük hilmin süsü, fedakarlık zühdün süsü, var olan şeyi bağış-lamak nefsin süsü, çok ağlamak korkunun süsü, az ile yetinmek kanaatin süsü, minnet etmeyi terk etmek iyiliğin süsü, huşu içinde olmak namazın süsü ve insanın kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmek sakınmanın sü-südür."

1697. Bölüm
En Güzel Süs

8021. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En güzel metot seni insanlarla kaynaştıran, insanlar arasında seni güzelleştiren ve se-ni onların kötülemesinden koru-yan metottur."
8022. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın en güzel süsü imanla birlikte olan huzurdur."

8023. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hiç bir süslenen kim-se Allah'a itaat gibi bir süsle süs-lenmemiştir."
8024. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Musa'ya şöyle buyurmuştur: "Ey Musa! Bana göre süslenenler, dünyada ihti-yacı olmayan şeylerden yüz çe-virmek gibi bir süsle süslenme-miştirler."

8025. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan, karın iffetin-den daha hayırlı bir süsle süs-lenmemiştir."
8026. Resulullah (s.a.a), Ali'ye (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah seni öyle bir süsle süsle-miştir ki kullar Allah'a ondan daha sevimli ve etkin bir şeyle süslenmemiştir. Allah sana dün-yadan yüz çevirmeyi bağışlamış, sana dünyayı, senden hiç bir şeye ulaşamayacağı bir şekilde taktir etmiş ve sana kendisiyle tanı-nacağın bir yüz karar kılmıştır."
bak. ez-Zuhd, 1610. Bölüm

1698. Bölüm
Kötü Ameli Kendisine Süslü Gösterilenler

Kur'an:
"Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir; bu yüz-den körü körüne bocalarlar."
"Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse, kötülüğü hiç işleme-yene benzer mi? Şüphesiz Al-lah dilediğini saptırır, diledi-ğini de doğru yola eriştirir. Artık onlara üzülerek kendini harap etme; Allah onların yaptıklarını şüphesiz bilir."

"İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp ya-karır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamış a döner. İşlerinde tutumsuz olanlara, yaptıkları böylece güzel gö-rünür."
"Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturduk-ları yerler göstermektedir. Şeytan kendilerine, işledikle-rini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa kendileri bunu anlayacak du-rumda idiler."

"Allah'a Andolsun ki, sen-den önceki ümmetlere pey-gamberler gönderdik. Şeytan yaptıklarını onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur. Onlara can yakıcı azâb vardır."
"Şeytan onlara işlediklerini güzel gösterdi ve "Bugün in-sanlardan sizi yenecek kimse yoktur; doğrusu ben de size yardımcıyım" dedi. İki ordu karşılaşınca da, geri dönüp, "Benim sizinle ilgim yok; doğrusu sizin görmediğinizi ben görüyorum ve şüphesiz Allah'tan korkuyorum, Al-lah'ın azabı şiddetlidir" de-di."

8027. İmam Ali (a.s), şeytanın takipçilerini kınadığı bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: "İşlerinde şey-tanı ölçü aldılar... Onları hatalar merkebine bindirdi, onlara kötü-lükleri süsleyip güzel gös-terdi."
8028. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şeytan onunla birlik-tedir. Üstüne binip sürmek için günahları süsler, güzel gösterir. Onu tövbe için ümitlendirir ki tövbesini ertelesin."
bak. el-Ucb, 2524. Bölüm

Sin Harfi

Konular:
" el-Mesuliyet (Sorumluluk-Mesuliyet)
" es-Sual (1) (Sormak)
" es-Sual (2) (İstemek)
" el-Esbab (Sebebler)
" es-Sebb (Sövmek)
" et-Tesbih (Tesbih Etmek)
" et-Tesabuk (Yarışmak-Öne Geçmek)
" es-Sebil (Yol)
" es-Sucud (Secde)
" el-Mescid (Mescid-Cami)
" es-Sicn (Zindan-Hapis)
" es-Suht (Haram Mal)
" es-Sihr (Sihir-Büyü)
" es-Sehk (Lezbiyenlik-Sevicilik)
" es-Suhriyye (Alay)
" es-Seha (Cömertlik)
" es-Sır (Sır)
" es-Serire (İç-Batın)
" es-Surur (Sevinç)
" el-İsraf (İsraf)
" es-Sirkat (Hırsızlık)
" es-Seadet (Saadet)
" es-Sefer (Yolculuk)
" es-Sefile (Sefiller-Alçak)
" es-Sefeh (Sefihlik-Beyinsizlik)
" es-Seky (Su vermek)
" es-Sukr (Sarhoşluk)
" el-Mesken (Mesken)
" es-Silah (Silah)
" es-Sultan (Sultan)
" İslam (İslam)
" Es-Selam (Selam)
" Et-Teslim (Teslim Olmak)
" Es-Semt (Yöntem)
" El-İstima (Dinlemek)
" El-Esma (İsimler)
" Esmaullah (Allah'ın Adları)
" Es-Sunnet (Sünnet)
" Es-Seher (Seher)
" Es-Seyyid (Efendi)
" Es-Siyaset (Siyaset)
" Et-Tesvif (Bugünün İşini Yarına Atmak)
" Es-Suk (Pazar)
" Es-Sivak (Dişleri Fırçala-mak)

211. Konu

el-Mesu-liyet
Sorumlu-luk-Mesuliyet

Bihar, 7/277, es-Sual anir'-rusul ve'l-umum

bak.
111. konu, el-hisab


1699.Bölüm Sorumluluk-Mesuliyet

Kur'an:
"Andolsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere so-racağız, peygamberlere de so-racağız."
"Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da soru-lacaktır."
"Rabbine andolsun ki hepsini, yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz."

8029. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz ben mesu-lüm ve şüphesiz sizler de mesul-sünüz."
8030. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hakkında sorulacağı-nız ve kendisine doğru gitmekte olduğunuz şey hususunda Al-lah'tan korkmanızı tavsiye edi-yorum. Şüphesiz Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Herkes kazandığının rehinidir." Ha-keza: "Rabbine andolsun ki hepsini yaptıkları şeyden do-layı sorguya çekeceğiz."

8031. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kulları ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlar-dan bile sorumlusunuz. Allah'a itaat edin, O'na isyan et-meyin."
8032. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Kur'an okuyanlar topluluğu! Sizlere yüklediği kita-bı hususunda Allah'tan korkun. Zira ben mesulüm ve sizler de mesulsünüz. Ben risaleti tebliğ etmekle mesulüm, sizler ise Al-lah'ın kitabından ve benim sün-netimden yüklendiğinizle mesul-sünüz."

8033. İmam Sadık (a.s) Gadir Bayramının namazından sonra yaptığı duasında şöyle buyurmuştur: "Ey sözünde dürüst olan! Ey sözüne aykırı davranmayan! Ey her gün bir işte bulunan! Kullarının hakkında mesul oldukları velilerinin dostluk nimetini bizlere bağışladın. Sen şöyle buyurdun ve sözün haktır: "Sonra o gün nimetlerden mutlaka sorulursunuz." Hakeza şöyle buyurdun: "Onları durdurun, şüphesiz onlar ondan sorguya çekileceklerdir."

1700. Bölüm
Genel Sorumluluk

8034. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Biliniz ki hepiniz so-rumlusunuz ve hepiniz elinizin altında bulunanlardan sorumlu-sunuz. Emir halkın sorumlusu-dur ve halkına oranla sorguya çekilecektir. Erkek ailesinin so-rumlusudur ve ailesinden dolayı sorguya çekilecektir. Kadın eşi-nin evinin ve çocuklarının so-rumlusudur ve onlardan sorguya çekilecektir."

8035. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Te-ala her yöneticiyi, ister onu ko-rumuş olsun ve isterse de onu zayi etmiş olsun yönettiği şeyden dolayı sorguya çekecektir. Hatta erkek ailesinden sorguya çekile-cektir."
8036. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her erkek cariyele-rinden ve ailesinden sorguya çe-kilecektir."

1701. Bölüm
Kulak, Göz ve Kalbin Sorumluluğu

"Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur."
8037. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "doğrusu kulak..." ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Kulak duyduğu şeyden, göz baktığı şeyden ve kalp inandığı şeyden dolayı sorguya çekilir."

8038. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Komşularımın cariyeleri şarkı söylemekte, ud çalmaktadır. Ben ba-zen tuvalete gidince, onların çalgısına kulak vererek uzun süre oturuyorum" diyen birisine şöyle buyurmuştur: "Aferin sana! Yoksa sen aziz ve celil olan Allah'ın şöyle buyurduğunu duymadın mı: "Doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur."

212. Ko-nu

es-Sual (1)
Sor-mak

Kenz'ul-Ummal, 3/570, 839; es-sual emma la ye'ni

1702. Bölüm
İlmin Anahtarı

Kur'an:
"Doğrusu senden önce de kendilerine vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız zikir ehline so-run."
"Senden önce de, kendile-rine vahyettiğimiz adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız zi-kir ehline sorun."
8039. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kalplerin kilitleri vardır. Anahtarları ise sormak-tır."

8040. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İlmin hazineleri var-dır, hazinelerin anahtarı ise sor-maktır. O halde Allah size rah-met etsin, sorunuz. Bu sebeple dört kişi mükafat görür: Öğret-men, kulak veren (öğrenci), din-leyen ve onları seven."

8041. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İlmin hazineleri var-dır, anahtarları ise sormaktır. O halde Allah size rahmet etsin, sorun, şüphesiz bu sebeple dört kişi mükafat görür: Soran, söyle-yen, dinleyen ve onları seven kimse."

8042. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilmek zorunda ol-duğun ve bilmemek hususunda mazur görülmeyeceğin şeyi sor."
8043. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her ne kadar aksi ile (ilimle) meşhur olsan da cahilliğe dönmeye rağbet etme."
8044. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sormak ilmin yarısı-dır."

1703. Bölüm
Güzel Sormak

8045. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel soru ilmin ya-rısıdır."
8046. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel sormak ilmin yarısıdır."

8047. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel soran kimse bilir ve her kim bilirse güzel soru sorar."
8048. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sorunca anlamak için sor; kusur bulmak için değil. Şüphesiz ilim öğrenen cahil, alime ve yoldan sapmış alim ise cahile benzer."

8049. İmam Ali (a.s), kendisine zorluk çıkarmak için soran birisine şöyle buyurmuştur: "Anlamak için sor, zahmet vermek için değil. Zira öğrenen cahil, alim; insafsız alim de hata bulmak için soran cahil gibidir."

8050. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bana sorun. Allah'a yemin olsun ki kıyamete kadar olacak her şeyi sorduğunuz tak-dirde size cevap veririm..." İbn-i Kevva ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ey Müminlerin Emiri! "ez- Zariyatu zerva" (tozdurup sa-vuranlara...) nedir?" İmam şöy-le buyurdu: "Vay haline! Öğ-renmek için sor; zorluğa düşür-mek için değil."

8051. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın koruduğu dışında tüm insanlar nakıs ve ku-surludur. Soru soranlar halka eziyet edenler, cevap verenler ise cevap vermede külfet içinde olanlardır."

1704. Bölüm
Sorulmaması Gereken Şey

Kur'an:
"Ey iman edenler! Size açıklanınca hoşunuza gitme-yecek şeyleri sormayın. Kur'an indirilirken onları so-rarsanız size açıklanır, (ama üzülürsünüz). Allah sorduğu-nuz şeyleri affetmiştir. Allah bağışlayandır, hilim sahibi-dir.."
"Yoksa, daha önce Mu-sa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorgu-ya mı çekmek istiyorsunuz? İmanı küfre değiştiren, şüp-hesiz doğru yoldan sapmış olur."

"Allah: "Ey Nuh! O senin ailenden sayılmaz; çünkü kö-tü bir iş işlemiştir; öyleyse bilmediğin şeyi benden iste-me. İşte sana öğüt, bilgisiz-lerden olma" dedi. Nuh: "Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığı-nırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum" de-di."

8052. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın. Zira sizden öncekiler çok soru sormak ve Peygamberlerinin yanına çok gidip gelmek sebebiyle helak olurlar. O halde size bir şeyi emredince gücünüz yettiğince yerine getirin. Sizi bir şeyden sakındırınca onu bırakın."

8053. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah Teba-rek ve Teala sizlere bir takım sı-nırlar çizmiştir. O halde o sınır-ları aşmayın... Sizlere bir takım şeyleri de unutma olmaksızın rahmeti sebebiyle bağışlamıştır. O halde onları öğrenmek için kendinizi zorluğa salmayın."

8054. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah-u Te-ala sizlere bir takım şeyleri farz kılmıştır. O halde onları zayi et-meyin... Bir takım şeyleri cevap-sız bırakmıştır. Ama unuttuğun-dan değil, o halde onları bilmek için kendinizi zorluğa salmayın."

8055. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Onlar (İsrailoğulları) sıradan bir sığır kesmekle emro-lundular. Ama onlar kendilerine işi zorlaştırdılar. Allah da onlara sıkı davrandı. Allah'a andolsun ki, "eğer Allah dilerse" deme-selerdi ebedi olarak kendilerine (hangi sığırı kesecekleri) belli olmazdı.

8056. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer İsrailoğulları, "Allah dilerse biz şüphesiz hidayeti bulmuş oluruz" de-meselerdi ebedi olarak kendile-rine (hangi sığırı kesmeleri ge-rektiği) açıklanmazdı. Eğer sıra-dan bir sığırı alıp kesselerdi ka-bul görürdü. Ama onlar işi zor-laştırdılar. Allah da onlara sıkı davrandı."

8057. Resulullah (s.a.a) Allah-u Teala'nın, "...şeyleri sormayın." ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah sizlere haccı farz kılmıştır. Suraka b. Malik'in rivayet ettiğine göre Ukaşe b. Muhsin ayağa kalkarak şöyle de-di: "Ey Allah'ın Resulü! Hac her yıl farz mıdır?" Peygamber (s.a.a) ondan yüz çevirdi. Ukaşe, iki veya üç defa aynı soruyu tek-rarladı.

O esnada Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Vay olsun sana! Nasıl da benim, "evet" dememden güvende olabiliyor-sun!? Allah'a yemin olsun ki eğer, "Evet" dersem şüphesiz farz olur. Farz olduğu taktirde ise buna güç yetiremezsiniz. Terk ettiğiniz taktirde ise kafir olursunuz. O halde ben sizi bı-raktıkça siz de beni bırakın.

Şüphesiz sizden öncekiler pey-gamberlerine sordukları fazla ve karmaşık sorular sebebiyle helak oldular. O halde size emredince gücünüz yettiğince onu yerine getirin. Sizi bir şeyden sakındı-rınca da ondan uzak durun."
bak. Sahih-u Müslim, 4/1830, 37. Bölüm; NEhc'ul Belağa, 364. Hikmet; Şerh-i Nehc'il Belağa-i İbn-i Ebi'l Hadid, 19/282

1705. Bölüm
Beni Kaybetmeden Önce Bana Sorun

8058. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey İnsanlar! Beni kaybetmeden bana sorun. Çünkü ben göğün yollarını, yerin yollarından daha iyi bilirim."

İbn-i Ebi'l Hadid şöyle diyor: İbn-i Abdulbirr-i Muhaddis, el-İstiab adlı kitabında şöyle diyor: "Herkesin itti-fak ettiği üzere Ali b. Ebi Talib dı-şında hiç bir sahabi ve alim, "Benden sorun" dememiştir."

8059. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beni yitirmeden önce bana sorun... bana sorun, şüphe-siz ilklerin ve sonların tüm ilmi benim yanımdadır. Allah'a yemin olsun ki eğer yargı makamına oturursam Tevrat ehline Tev-ratları esasınca hükmederim."

8060. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beni yitirmeden önce bana sorun. Taneyi yaran ve in-sanları yaratan Allah'a yemin ol-sun ki bana hangi ayetin gece indiğini, hangi ayetin gündüz nazil olduğunu,

hangisinin Mek-ki ve hangisinin Medeni olduğu-nu hangisinin yolculukta ve han-gisinin vatanda nazil olduğunu, hangisinin nasih ve hangisinin mensuh olduğunu, hangisinin muhkem ve hanginin müteşabih olduğunu, hangisinin tevil ve hangisinin tenzil olduğunu sora-cak olursanız şüphesiz sizlere bildiririm."

8061. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beni yitirmeden önce bana sorun. Allah'a yemin olsun ki bana soracak olursanız kıya-met gününe kadar hangi grubun yüz kişiyi saptırdığını, hangi gru-bun yüz kişiyi hidayete erdirdi-ğini, kimin onu kurduğunu ve kimin de onu sevk ve idare ede-ceğini sizlere haber veririm."

8062. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "O halde beni kay-betmeden önce bana sorun. Nefsim (kudret) elinde olana andolsun, bugünden kıyamete kadar olacakları ve yüz kişiyi hi-dayet edecek ve yüz kişiyi de saptıracak grubu; çağıranları,

öncülük edenleri, sevkedenleri, yüklerini nereden alıp indirdikle-ri, onlardan kimin katledileceği, kimin eceliyle öleceği ile birlikte bildiririm. Ama beni yitirdiğiniz-de ve başınıza hoş olmayan sı-kıntı ve zorluklar gelip çatınca, soranlardan çoğu başını önüne eğecek, sorulanlar da cevap ve-remeyip acze düşecektir."

8063. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beni yitirmeden önce benden sorun. Şüphesiz arşın al-tından sorduğunuz her şeye ce-vap veririm. Benden sonra her kim bu sözü söylerse, ya sadece bir iddiacı, ya da yalancı bir ifti-racıdır."
bak. Tarih-i Dimeşk, 3/1043-1047; Nehc'us Saadet, 2/313, 618, 630; Kenz'ul Ummal, 2/565, 16/515; el-Bihar, 10/117, 8. Bö-lüm; Şerh-i Nech'ul Belağa, li-İbn-i Ebi'l Hadid, 13/107


1706.Bölüm Bilmediğin Soruların Cevabı

8064. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Alim bilmediği bir şey kendisinden sorulunca, "Bilmiyorum" demekten haya etmemelidir."
8065. İmam Ali (a.,s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilmiyorum" demeyi terk eten kimse helak olur."
8066. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilmiyorum" demek ilmin yarısıdır."

8067. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kendisine sorulan her soruya cevap verirse delidir."
Medine el-Fakihlerinden olan ve Müslümanlar arasında dini ilim ve bilgisi kabul gören Kasım b. Mu-hammed b. Ebibekr kendisine bir şey sorulunca, "Bunu iyi bilmiyorum" dedi. Soru soran kimse, "Ben senin yanına geldim ve senden başkasını kabul etmiyorum" deyince Kasım şöyle dedi: "Sakalımın uzunluğuna ve etrafımdaki cemiyetin çokluğuna bakma.

Allah'a yemin olsun ki cevabını doğru bilmiyorum." Yanında oturan Kureyş'in büyüklerinden biri şöyle dedi: "Ey kardeşimin oğlu devam et! Allah'a yemin olsun ki seni bu bugünkü meclisten daha büyük bir mecliste görmedim." Kasım şöyle dedi: "Bilmediğim bir şeyi söylemektense Allah'a yemin olsun ki dilimin kesilmesini daha çok severim."

1707. Bölüm
Bilmediğin Soruların Cevabı

8068. Resulullah (s.a.a) Ebuzer'e yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Ey Ebuzer! Eğer sana bilmedi-ğin bir şey sorulursa, "Bilmiyo-rum" de ki kötü sonuçlarından kurtulasın. Bilmediğin şeyler hu-susunda fetva verme ki kıyamet günü Allah'ın azabından kurtu-luşta olasın."


8069. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bildiğinizi söyleyin. Bilmediğiniz bir şey hakkında ise, "Allah daha iyi biliyor" de-yin. Şüphesiz insan Kur'an'dan bir ayet alıyor, (kendi düşüncesi-ne göre yorumluyor) ve ayet hakkında gökten daha uzak/derin bir uçuruma yuvar-lanıyor. (sapıtıyor)."

8070. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden birine bilme-diği bir şey sorulursa, "Bilmiyo-rum" desin ve "Allah daha iyi biliyor" demesin. Zira bu cümle-siyle dostunun kalbine şüphe düşürür. Eğer sorulan kimse, "Bilmiyorum" derse soran kimse onu itham etmez."
8071. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Alimin, kendisine ce-vabını bilmediği bir soru sorul-duğunda, "Allah daha iyi bilir" demeye hakkı vardır. Ama alim olmayan birinin bunu demeye hakkı yoktur."

213. Ko-nu

es-Sual (2)
Hacet Dile-mek

Kenz'ul-Ummal, 6/495, 619, Memm'us-Sual

bak.
129. konu, el-hacet; 229. konu, es-surur; el-eh, 59. bölüm

1708. Bölüm
İnsanlardan Bir Şey Dilemekten Sakınmak

Kur'an:
"(İnfaklarınızı) Allah yo-lunda mahsur kalanlara, yer-yüzünde dolaşamayanlara, hayalarından dolayı, kendile-rini tanımayanların zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. İnfak etti-ğiniz iyi bir şeyi Allah şüphe-siz bilir."

8072. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebuzer! Bir şey istemekten sakın, şüphesiz bu dünyada hazır bir zillet ve hız-landırdığın bir fakirliktir, kıya-met günü ise uzun süren bir he-sabı vardır."

8073. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İstemek, konuşanın dilini zayıflatır ve cesur insanın kalbini kırar. Hür ve aziz insanı zelil kul makamına düşürür, yüz-suyunu döker ve rızkı bereketsiz kılar."

8074. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan ihtiyaçla-rını dilemek, izzeti yok eder ve utanmayı giderir. İnsanların elinde olan şeylerden ümidini kesmek ise müminlerin izzetidir, tamah ise mevcut fakirliktir."

8075. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan ihtiyacını dilemek hayat için zil-lettir, utanmayı giderir, vakarı düşürür, bu hazır bir fakirliktir. İnsanlardan ihtiyacını az taleb etmek ise hazır zenginliktir."
8076. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek zillet halkasıdır. İzzetli insandan izzetini giderir ve soylu insanın soyluluğunu yok eder."

8077. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a yakınlaşmak, ondan bir şey dilemekle ve in-sanlara yakınlaşmak ise onlardan bir şeyi dilemeyi terk etmekle-dir."
8078. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ölüme evet, aşağılığa hayır, az istemeye evet, ona buna el uzatmaya hayır."
8079. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Benim Şialarım açlık-tan ölse dahi köpek gibi uluma-yan, karga gibi tamaha kapılma-yan ve insanlara el uzatmayan kimsedir."

8080. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şialarımız açlıktan ölse dahi insanlara ihtiyaç elini uzatmaz."
8081. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah her kimi İs-lam'a hidayet eder ve ona Kur'an'ı öğretir, sonra buna rağmen insanlara el uzatırsa al-nının üzerine, "Kıyamete kadar fakirdir" yazılır."
bak. Besail'uş Şia, 6/305, 31. Bölüm; el-Ye's, 4236. Bölüm

1709. Bölüm
Allah'tan Başkasından Bir Şey Dilemekten Sa-kınmak

8082. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ali! Eğer elimi dirseklerime kadar engerek yıla-nının ağzına koyacak olsam bu benim için sonradan görmüş bi-rine el uzatmaktan daha sevimli-dir."
8083. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sadece münezzeh olan Allah'tan dileyin. Şüphesiz sizlere bağışlarsa, ikramda bu-lunmuştur ve sizlerden esirgerse, hayrınızı dilemiştir."

8084. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aziz ve celil olan Al-lah İbrahim'i kendine Halil (dost) edindi. Çünkü o hiç kim-seyi reddetmedi, aziz ve celil olan Allah'tan başka hiç kimse-den bir şey dilemedi."

8085. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'tan başkasın-dan bir şey dileyen insan mah-rumiyete müstahaktır."
8086. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebuzer!... Bir şey dileyince aziz ve celil olan Al-lah'tan dile, yardım isteyince Al-lah'tan yardım dile."
8087. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zaman sana sıkı tutunca insanlara yönelme. Rızkı bölüştüren Allah'tan başkasın-dan dileme. Zira doğudan batıya gezecek kadar yaşasan bile mutlu veya mutsuz kılabilecek birine rastlayamazsın."

1710. Bölüm
İstemeyi Terk Etmek ve Cenneti Garantilemek

8088. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Adamın biri Allah Resulü'ne (s.a.a) şöyle dedi: "Ey Allah Resulü! Bana kendisiyle cennet arasına hiç bir şeyin engel olmadığı bir amel öğret." Pey-gamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Öfkelenme ve insanlardan hiç bir şey isteme."

8089. İmam Sadık (a.s), Allah Resulü'nün (s.a.a) Ensar'dan bir gruba hiç kimseden bir şey istememe şartıyla cenneti garantilediğini beyan ettikten sonra şöyle buyurmuştur: "İşte bu yüzden onlardan birisi bineğine bindiğinde kırbacı dü-şecek olursa birinden bir şey is-temeyi hoş görmediğinden dola-yı bineğinden iner ve bizzat kendisi alırdı. Birinin ayakkabı bağı yırtılacak olsa birinden ayakkabı bağı istemeyi bile hoş görmezdi."

8090. Resulullah (s.a.a), bir gün ashabına şöyle buyurmuştur: "İnsan-lardan bir şey dilememek üzere bana biat ediniz." O günden sonra birinin elinden sopası düş-se bineğinden iniyor, bizzat alı-yor ve hiç kimseye, "Onu bana ver" demiyordu.
8091. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur:

"Kim bana insanlar-dan bir şey istemeyeceğine dair söz verir ki ben de kendisine cenneti söz vereyim." Sevban, "Ben söz veriyorum" dedi. O günden sonra Sevban artık in-sanlardan hiç bir şey istemedi."

8092. Resulullah (s.a.a), Ebu Zer'e cenneti bir takım şartlarla ken-disine garantilediği bir esnada şöyle buyurmuştur: "Elbette insanlardan bir şey dilememen şartıyla. Hatta eğer kırbacın yere düşecek olursa, kendin in ve onu al."

1711. Bölüm
İstemek Fakirliğin Anahtarıdır

8093. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dileme kapısını yüzüne açan kimseye Allah da kendisine fa-kirlik kapısını açar."
8094. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul kendi yüzüne in-sanlardan bir şey dileme kapısını açınca, Allah da onun yüzüne fakirlikten yetmiş kapı açar."

8095. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim yüzüne in-sanlardan bir şey dileme kapısını açarsa, Allah da onun yüzüne fakirlikten yetmiş kapı açar ki en küçüğünü bile hiç bir şey kapa-tamaz."

8096. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek fakirliğin anahtarıdır."
8097. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek fakirliğin anahtarıdır."

1712. Bölüm
Fakirliğini İzhar Et-meyi Kınamak

8098. İmam Sadık (a.s), bazı du-rumlarını şikayette bulunan Mufaz-zal b. Kays'a şöyle buyurmuştur: "(Cariyesine hitap ederek) Ey cariye! O para kesesini getir." (Daha sonra şöyle buyurdu:) "Bu Ebu Cafer'in (Mensur De-vaniki'nin) bana hediye olarak verdiği dört yüz dinardır. Bunu al ve hayatına genişlik kazandır."

Mufazzal şöyle diyor: "Ben İmam'a şöyle arzettim: "Fedan olayım! Allah'a and olsun ki maksadım bu değildi. Ben sadece aziz ve celil olan Allah'a benim için dua etmeni istiyordum." Mufazzal şöyle diyor: "Bunun üzerine İmam şöyle buyurdu: "Bunu da yapacağım, ama sorunlarını sakın insanlara söyleme. Zira onlar nezdinde küçük düşersin."

8099. Lokman oğluna şöyle bu-yurmuştur: "Oğulcağızım! Ben acı olan sarı sabır bitkisini tattım ve ağaçların kabuğunu yedim. Ama fakirlikten daha acı bir şey bu-lamadım. Lakin bir gün belaya düçar kalırsan bunu sakın insan-lara söyleme. Zira sana aşağılık gözüyle bakarlar ve sana hiç bir fayda da vermezler."
bak. Vesail'uş Şia, 6/311, 34. bölüm; el-Ye's, 4236. Bölüm


1713.Bölüm İstemenin Caiz Oldu-ğu Hususlar

8100. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Öldürücü bir fakirlik veya bel kırıcı bir borç olmadık-ça insanlardan bir şey istemek helal değildir."
8101. İmam Hasan (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek sadece şu üç hususta ca-izdir: Feci şekilde dökülen kan parası (diyet), dayanılmaz bir borç ve öldürücü fakirlik."

8102. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek sadece şu üç hususta ca-izdir: Çaresiz insanın boynunda olan kan parası (diyet), ağır bir borç veya insanı zillete düşüren bir ihtiyaç."

8103. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemek sadece şu üç hususta ca-izdir: Fakir insanın boynunda olan kan parası (diyet), ağır bir borç veya insanı zillete sürükle-yen bir ihtiyaç."

8104. İmam Askeri (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tahammül edebildi-ğin kadar insanlardan bir şey di-leme, zira her günün yeni bir rızkı vardır. Bil ki insanlardan bir şey dilemekte ısrarcı olmak insanın azametini giderir ve in-san için bir çok sıkıntılar vücuda getirir. O halde sabret ki Allah senin yüzüne rahatça girebilece-ğin bir kapı açsın.

Zira hüzünlü ve dertli insana ihsan/iyilik ve kaçıp ürken insana güvenlik ne de yakındır! Nice değişiklikler ve dönüşümler Allah'ın bir tür edeplendirmesidir. Nasiplerin dereceleri varır. O halde olgun-laşmamış meyveleri toplama hu-susunda acele davranma. Böylece onu zamanı geldiğinde toplarsın. Bil ki seni idare eden kimse, hangi zamanın, senin haline daha uygun olduğunu şüphesiz daha iyi bilir. O halde tüm işlerinde onun seçimine itimad et ki halin düzelsin."

1714. Bölüm
İhtiyacı Olmadığı Halde Bir Şey İstemek-ten Sakındırmak

8105. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim çoğaltmak için insanlardan az veya çok bir şey isterse avucuna ateşten bir kor almış olur. Az istesin çok is-tesin fakretmez."
8106. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ihtiyacı ol-madığı halde insanlardan bir şey dilerse baş ve karın ağrısına dü-çar olur."

8107. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "İhtiyacı olma-dığı halde insanlardan bir şey di-leyen kimsenin sonunda gerçek-ten de insanlardan bir şey dile-yecek duruma düşeceğine dair Rabbimi kefil tutarım."
8108. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul, hiç bir ihtiyacı olmaksızın insanlardan bir şey isterse, Allah onu o şeye gerçek-ten muhtaç kılmadıkça ve kendi-sine ateşi farz kılmadıkça asla ölmez."

8109. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin günlük yi-yeceği olduğu halde insanlardan bir şey dilerse israf edenlerden-dir."
8110. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim ihtiyacı ol-madığı halde insanlardan bir şey dilerse, kıyamet günü tırmalan-mış bir yüzle Allah'la mülakate-der."

8111. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim fakir olma-dığı halde insanlardan bir isterse, şarap içenlerdendir."
8112. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah kıyamet günü şu üç kişiye rahmetiyle nazar etmez: ...İhtiyacı olmadığı halde insanlardan bir şey dileyen kim-se"

8113. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim üç günlük yiyeceği olduğu halde insanlar-dan bir şey dilerse Allah'ı, yü-zünde et olmadığı (sıyrılmış ve yüzsüz) bir halde mülakateder."
8114. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İhtiyacı olmaksızın insanlardan bir şey dileyen kim-se, eline ateşten bir kor almış gi-bidir."

1715. Bölüm
İnsanlardan Müstağni Olmaya Teşvik

8115. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bizden bir şey isterse ona veririz. Her kim de bir şey istemezse Allah onu müstağni kılar."
8116. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü'nün (s.a.a) ashabının birinin durumu çok kötüleşti. Eşi kendisine, "Keşke Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına gitseydin ve ondan bir şey isteseydin" dedi. O şahıs bunun üzerine Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına vardı. Peygamber onu görünce şöyle buyurdu:

"Her kim bizden bir şey isterse ona veririz. Her kim de bir şey istemezse Allah da onu müstağni kılar." Adam kendi kendine, "Peygamber şüphesiz beni kas-tetmiştir." diyerek eşinin yanına dönü ve olayı kendisine aktardı. Karısı şöyle dedi: "Allah Resulü de (s.a.a) bir insandır. Git soru-nunu ona söyle." O şahıs geri döndü.

Peygamber onu görünce yine şöyle buyurdu: "Her kim bizden bir şey isterse..." O şahıs bu işi böylece, üç defa tekrarladı. Sonunda gitti ve bir balta ödünç alarak dağa çıktı. Bir miktar odun toplayıp getirdi ve onu ya-rım müd (yaklaşık 350 gr.) un karşılığında sattı ve eve döndü. Onu pişirip yediler. Ertesi gün yine dağa çıktı,

daha fazla odun topladı ve sattı. O böylece ça-lışmaya devam etti ve sürekli pa-ra biriktirdi. Sonunda kendisine bir balta aldı. Yine biriktirdi ve kendisine iki deve ve bir köle sa-tın aldı. Ondan sonra da zengin ve müreffeh bir hayata kavuştu. Daha sonra Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna vardı ve kendi-sinin huzuruna bir şey dilemek için geldiğini ve Peygamber'den (s.a.a) neler duyduğunu kendisi-ne aktardı. Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu:

"Ben sana demiştim: "Her kim bizden bir şey dilerse ona veririz. Her kim bir şey dilemezse Allah onu müstağni kılar."
8117. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer sizden biri eline bir ip alır, bir bağ odun getirir, satar ve bu işle yüzünün suyunu korursa, bu insanlardan bir şey dilemesinden daha hayırlıdır."


7
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt

1716.Bölüm Ehlinden İyilik Dilemek

8118. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İhsan ve bağışı üm-metimin merhametlilerinden di-leyiniz ki onların gölgesinde ya-şayasınız."
8119. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a şöyle buyurmuştur: "Ey oğul-cağızım! Zaman zorlaşıp kıtlığa düçar kalırsan, kökü sağlam, dal-ları gelişen (asil) kimselerden yardım al. Onlar bağışlayıcı, fe-dakar ve şefkatlidirler. Zira bu tür insanlar insanın ihtiyacını daha çabuk karşılar ve zorlukla-rını kaldırırlar."

8120. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yüzsuyu donmuş bir haldedir. İnsanlardan bir şey is-temek onu damla damla akıtır. O halde yüzsuyunu kimin yanında döktüğüne dikkat et."
bak. el-Hacet, 971. Bölüm

1717. Bölüm
Ehli Olmayandan Bir Şey Dilemek

8121. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İhtiyaç içinde kalmak ehli olmayandan bir şey dilemek-ten daha kolaydır."
8122. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kurumuş (hayırsız) ellerden ve asık suratlardan bağış dilemekten ve kara para almak-tan sakın. Zira bunlar sana bir şey verirlerse minnet ederler ve vermezlerse seni üzerler."

8123. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın sonradan görme kimselerden bir şey iste-me zorunda kalmasından daha acı bir şey yoktur."
bak. el-Hacet, 972. Bölüm

1718. Bölüm
Bir Şey Dilemenin Adabı

8124. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birinin seni reddece-ğinden korkuyorsan ondan bir şey dileme."
8125. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İsteğinin karşılanma-sını istiyorsan, gücün yetebilece-ği miktarda bir şey dile."
8126. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç şey mahrumiyete sebep olur: İstemekte ısrar et-mek, gıybet etmek ve alaya al-mak."

8127. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok şey dilemek in-sanı usandırır."
8128. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim haddinden fazla bir şey dilerse, mahrum kalmaya layıktır."
8129. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kötü bir in-sana ümit bağlarsa, en küçük ce-zası mahrumiyettir."

8130. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim hangi yol-dan gideceğini bilmezse çıkış yollarında sıkıntıya düşer."
8131. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim layık olma-dığı bir şeyi dilerse mahrumiyet-le karşılaşır."
8132. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir şeyi yo-lundan dilerse sürçmez. Eğer sürçse de çözüm bulma husu-sunda yardımsız kalmaz."

8133. Ensar'dan bir şahıs Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına vararak ondan bir şey diledi. Ardından Sakif kabilesinden biri geldi. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ey Sakifli adam! Bu Ensar'dan olan şahıs senden önce gelip bir şey diledi. O halde otur, önce onun ihtiya-cını karşılayayım, sonra senin!"

1719. Bölüm
Bir Şey Dileyen Kim-seyi Reddetmekten Sa-kınmak

Kur'an:
"Ve sakın bir şey isteyeni azarlama;"
8134. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir şey isteyen kim-seyi yarım üzüm veya hurma ta-nesiyle bile olsa reddetme."
8135. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yanmış bir nal ile yardım etmekle de olsa, bir şey isteyen kimseyi reddetmeyin."

8136. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kendisinden bir şey dilenince, "Hayır" demesi insan için ne kadar çirkindir."
8137. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer bir şey dileyen kimse, dilemesinde nelerin gizli olduğunu bilseydi, asla insanlar-dan bir şey dilemezdi. Eğer ken-disinden dilenilen kimse de red-detmekte nelerin gizli olduğunu bilseydi, asla kimseyi reddetmez, alıkoymazdı."

8138. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Muhtaç insan bir şey dilemekle hürmetini koru-mamıştır. O halde sen reddet-memekle kendi hürmetini ko-ru."
8139. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sana ümit bağlayan kimseyi ümitsiz kılma. Aksi tak-dirde Allah'ın gazap ve öfkesine uğrarsın."

1720. Bölüm
Bir Şey Dileyen Kim-seyi Reddetmekten Sa-kınmak

8140. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin yanına mümin kardeşi bir ihtiyacı için gelirse, bu kendisi için Allah Te-barek ve Teala'nın kendisine doğru sevkettiği bir rahmettir. O halde kardeşinin ihtiyacını karşı-larsa Allah Tebarek ve Teala'nın velayetine bağlı olan velayetimi-ze sarılmıştır."

8141. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birisi benden bir şey dileyince, onu karşılamaya koşa-rım. Zira iş işten geçmesinden ve teşebbüsümün ona yardım hususunda faydasız kalmasından korkarım."

8142. İmam Ali (a.s), Peygambe-rin (s.a.a) yüce hasletleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Peygamber hiç bir zaman kendisinden bir şey istenilince "Hayır!" dememiş ve hiç bir muhtacı reddetmemiştir. Ya insanların ihtiyacını karşılar ya da güzel bir dille cevap verir-di."

8143. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Resulullah (s.a.a) asla bir şey dileyeni reddetmemiştir. Eğer bir şeyi varsa ona verir ve eğer yoksa şöyle derdi: "Allah ihtiyacını karşılasın."
bak. Vesail'uş Şia, 6/290, 22. Bölüm

1721. Bölüm
Bir Şey Dileyen Kim-seyi Reddetmekten Sa-kınmak

8144. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir şey dileyen kim-seyi reddetmeyin. Zira dilencile-rin yalan söylemesi olmasaydı, onları reddeden kimse kurtuluşa eremezdi."
8145. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dilenciler/bir şey di-leyenler yalan söylemeseydi on-ları reddeden kimse asla temiz-lenemezdi."

8146. Masumlar'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Biz müstahak olanı reddetmiş olmak korku-suyla müstahak olmayana da ba-ğışta bulunuruz."
8147. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bizlerden bir şey di-leyen kimsenin müstahak olma-sından, kendisine bir şey ver-memekten, eli boş çevirmekten ve neticede de Yakup ve ailesinin başına gelenlerin biz Ehl-i Beyt'in başına gelmesinden kor-kuyorum." İmam daha sonra o kıssayı anlattı."

8148. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Adamın biri Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna var-dı ve şöyle dedi: "Ey Allah Re-sulü! Malda zekat dışında bir hak var mıdır?" Peygamber şöyle buyurdu: "Evet! Müslüman, aç bir kimse kendisinden yiyecek is-terse ona yiyecek verir, çıplak bir kimse ondan elbise isterse onu giydirir." Adam şöyle dedi: "Ya-lan söylemesinden korkulursa" Peygamber şöyle buyurdu: "Doğru söylemesinden korkul-maz mı?"
bak. ez-Zekat, 1584. Bölüm

1722. Bölüm
Reddedilmesi Doğru Olmayan Kimse

8149. Hellad birinden naklen şöyle demiştir: "İmam Sadık'ın (a.s) hu-zurunda otururken bir dilenci geldi. İmam ona bir dirhem ver-di. Sonra başka biri geldi. İmam ona da bir dirhem verdi. Üçün-cüsü geldi İmam ona da bir dir-hem verdi. Dördüncüsü geldi İmam şöyle buyurdu:

"Rızkını Allah versin." Ardından bize dönerek şöyle buyurdu: "Eğer sizden biri yirmi bin dirheme sahip olsa, hepsini bu yolda har-camak isterse harcar ve kendisine bir şey kalmaz. Böyle bir kimse duası müstecap olmayan üç kişiden biridir."

8150. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birinci, ikinci ve üçüncü dilenciye veriniz. Ondan sonrası size kalmıştır."
8151. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç dilenciye yiyecek verin. Ondan sonrası size kal-mıştır. Eğer isterseniz onlara da veriniz. Eğer vermezseniz yine de o gün görevinizi yapmış olur-sunuz."

1723. Bölüm
Beyt'ül-Mal'dan İnfak Etme Yolları

8152. Muhammed b. Ebi Hamza birinden naklen şöyle diyor: "Gözle-ri görmeyen yaşlı biri dilencilik yapıyordu. Müminlerin Emiri (a.s), "Bu kimdir?" diye sordu. Onlar, "Ey Müminlerin Emiri! O Hıristiyan bir adamdır" de-yince Müminlerin Emiri (a.s) şöyle buyurdu: "Onu çalıştırdı-nız, şimdi de yaşlanıp aciz dü-şünde ona yardım etmiyor mu-sunuz? Ona beytülmalden bir şey verin."


1724.Bölüm İnsanlardan Bir Şey Dilemek(Çeşitli)

8153. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın, insandan bir şey dilemesi bir fitnedir. Eğer ona verirse, o kendisine verme-miş bir kimseyi över. (Çünkü gerçek veren Allah'tır ve onu övmesi gerekir) Eğer onu red-dederse, kendisini mahrum et-memiş bir kimseyi kınamış olur. (Çünkü ondan esirgeyen Al-lah'tır.)"
8154. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Hakkını isteyen kim-senin mükafatı ona sadaka (ve hakkını) veren kimsenin müka-fatı gibidir."

8155. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Fakire bakınız, eğer kalbinizde ona karşı bir merha-met duyarsanız ona verin. Çün-kü o doğru söylemektedir."
8156. İmam Sadık (a.s), dilenci-nin doğru söyleyip söylemediği hak-kında soru soran kimseye şöyle bu-yurmuştur: "Kalbinde kendisine karşı acıma hissini duyduğun kimseye bağışta bulun."

8157. Abdullah b. Süleyman şöyle diyor: "İmam Bakır (a.s) Arefe günü hiç kimseyi reddetmezdi."
8158. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) ağlayan bir dilenciyi görünce şöyle bu-yurmuştur: "Eğer bütün dünya bu adamın elinde olsaydı onu kay-betmiş olsaydı yine de onun için ağlamasına deymezdi."

8159. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Az bağışlamaktan utanma. Zira mahrum kılmak bundan aha azdır."
8160. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eller üç çeşittir: En üstün el olan, aziz ve celil olan Allah'ın eli, ondan sonra gelen bağışlayan kimsenin eli ve onun altında dilenen el. O halde bağış-layıcı ol ve kendini zayıf
8
ciz kılma."
8161. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer güç yetirebilir-sen verici/bağışlayıcı el ol."

8162. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlardan bir şey dilemenin ağırlığı bağışlamaktan daha çoktur. O halde bağışladı-ğın şeyi fazla görme. Zira o bir şey dilemenin ağırlığına denk değildir."
8163. Allah-u Teala Musa'ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: "Yanına bir dilenci gelince onu güzel şekilde geri çevirmekle veya az bir şey bağışlamakla yüce tut."

8164. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dilencinin hakkı kendisine ihtiyacı kadar bağışta bulunulmasıdır."
8165. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dilenen kimsenin şehadeti kabul olmaz."

214. Konu el-Esbab Sebep-ler

1725.Bölüm
Her Şeyin Bir Sebebi Vardır

Kur'an:
"Doğrusu biz onu yeryü-züne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik." O da bir yol tuttu. Sonunda gü-neşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir millete rastladı. "Zülkarneyn! Onlara azâb da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin" dedik. "Haksızlık yapana azâb edeceğiz, sonra Rabbine döndürülür,

onu görülmemiş bir azaba uğratır; ama iman edip salih amel işleyene, mükâfat olarak güzel şeyler vardır, ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleriz" dedi. Sonra yine bir yol tuttu. So-nunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle ört-mediğimiz bir kavim üzerine doğuyor buldu. İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hep-sini baştan başa biliyorduk. Sonra yine bir yol tuttu. So-nunda, iki dağın arasına va-rınca, orada neredeyse hiç laf anlamayan bir millete rastla-dı."

8166. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah her şeyi ancak sebepler yoluyla cari kılar. Bu esas üzere her şeye bir sebep taktir etmiş ve her sebebe bir açılış, her açılışa bir bilgi ve her bilgiye bir kapı takdir etmiştir. Onu tanıyan tanımış, tanımayan ise tanımamıştır. Bu kapı Allah Resulü (s.a.a) ve bizleriz."
8167. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İyiliğin başı tevazu-dur... İlmin aklı ise işlerin sebep-lerini tanımaktır."
8168. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her şeyin bir sebebi vardır."

8169. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Muhabbetin sebebi cömertliktir."
8170. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kaynaşma sebebi ve-fadır."
8171. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dinin doğruluğunun sebebi günahlardan sakınma-dır."
8172. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yakinin bozulma se-bebi tamahtır."
8173. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İmanın doğrulma se-bebi takvadır."

8174. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aklın bozulma sebe-bi heva ve hevestir."
8175. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutsuzluk sebebi dünya sevgisidir."
8176. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nimetlerin yok oluş sebebi küfran-dır/nankörlüktür."
8177. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevginin sebebi ih-sandır."
8178. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yok oluşun sebebi gazaba/öfkeye itaattir."
8179. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ahlakın tezkiye oluş sebebi güzel edeptir."
8180. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bitkinliğin sebebi ha-settir."

8181. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Fitnelerin sebebi kindir."
8182. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Efendiliğin sebebi bağışlamaktır."
8183. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kin tutmanın sebebi çok çekişmektir."
8184. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok heyecanlanma-nın sebebi inatçılıktır."

8185. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zenginliğin yok oluş sebebi muhtaç insanı mahrum kılmaktır."
8186. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İffetin sebebi haya-dır."
8187. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefis doğruluğunun sebebi dünyadan uzak durmak-tır."
8188. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Fakirliğin sebebi is-raftır."
8189. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ayrılığın sebebi ihti-laftır."

8190. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kanaatin sebebi iffet-tir."
8191. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kötülüğün sebebi şehvetin galebe çalmasıdır."
8192. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kötülüğün sebebi yalnızlıktır."
8193. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Vakarın sebebi hi-limdir."
8194. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Haşyetin sebebi ilim-dir."
8195. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Esenliğin sebebi sus-kunluktur."
8196. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ayrılığın sebebi ölümdür."

8197. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İhlasın sebebi yakin-dir."
8198. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Helakın sebebi şirk-tir."
8199. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sakınmanın sebebi dinin sıhhatidir."
8200. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hayrette kalmanın sebebi şektir."
8201. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dinin fesat sebebi heva ve hevestir."

8202. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aklın fesat sebebi dünya sevgisidir."
8203. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nimetin artış sebebi şükürdür."
8204. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nimetlerin değişime-sinin sebebi küfran ve nankör-lüktür."
8205. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevgi sebebi güler-yüzlülüktür."

8206. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nefsin doğruluk se-bebi günahlardan sakınmadır."
8207. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Günahlardan sakın-manın bozulma sebebi tamah-tır."
8208. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Viran olmanın sebebi kötü idare etmektir."

8209. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kalplerindeki kibri çıkarsın, yerine ruhlarına huzu ve huzuru yerleştirsin, yüzlerine rahmet kapılarını açsın ve onlara bağışlama araçlarını kolayca ver-sin diye Allah, kullarını çeşitli zorluklarla imtihan etmekte, so-runlarla ibadete davet etmekte ve çeşitli belalara düçar kılmak-tadır."

1726. Bölüm
En Sağlam Sebepler

8210. İmam Ali (a.s), oğlu Ha-san'a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: "Ey oğlum! Al-lah'tan korkup sakınmanı, emri-ne sürekli itaat etmeni, kalbini zikriyle imar etmeni, onun ipine sımsıkı sarılmanı tavsiye ederim. Eğer Allah'la arandaki bağa sım-sıkı sarılacak olursan, bu bağdan daha sağlam bir bağ var mıdır?"

8211. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a itaat en güçlü sebeptir."
8212. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Allah hiç kimseye bu Kur'an'ın benzeri bir şeyle öğüt vermemiştir. Çünkü o, Allah'ın sağlam ipi ve emin se-bebidir."
bak. el-İlm, 2846. Bölüm; et-Tekva, 4165. Bölüm

215. Konu es-Sebb
Söv-mek

Kenz'ul-Ummal, 3/605-608, 840-847, es-Sebb
Vesail'uş-Şia, 8/610, 158. bölüm, Tahrim'u Sebb'il-Mu'min
Bihar, 75/147, 57. bölüm, men ehafe muminen...ev sebbehu

bak.
el-Had, 745. bölüm; 407. ko-nu, el-Fuhş; 4740. konu, el-Le'n


1727.Bölüm Mümine Sövmek

8213. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mümine sövmek, fısk (kötülük), mümini öldürmek ise küfürdür."
8214. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mümine söven kimse helak olmanın eşiğinde olan kimse gibidir."
8215. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mümine sövmek fısk, onu öldürmek küfür ve etini yemek (gıybetini yapmak) Allah'a isyandır."

1728. Bölüm
Sövmekten Sakınmak

Kur'an:
"Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki onlar da bilmeyerek aşırı gidip Allah'a sövmesinler. Böylece her ümmete işini güzel gösterdik, sonra dönüşleri Rab'lerinedir. O, işlediklerini haber verir."

8216. İmam Ali (a.s), Sıffin sava-şı günlerinde bazı ashabına Şam hal-kına küfrettiklerini duyduğu zaman şöyle buyurdu: "Küfürbaz kişiler olmanızı kötü görüyor, hoşlan-mıyorum. Ama onların yaptıkla-rını anlatsaydınız ve durumlarını hatırlatsaydınız, sözleriniz doğ-ruya daha yakın olur ve özrünüz daha makbul düşerdi. Küfretmek yerine, sözünüz şu olmalıdır: "Allah'ım! Onların kanlarını da bizim kanlarımızı da koru."

Başka bir rivayette şöyle yer al-mıştır: "Ben sizlerin lanet edip sövmenizi hoş görmüyorum."
8217. İmam Ali (a.s), kendisine küfretmek isteyen birine sövmeye yel-tenen Kanber'e şöyle buyurmuştur: "Sakin ol ey Kanber! Sana söve-ni hor ve hakir bırak ki Rahman olan Allah'ı hoşnut, şeytanı hoş-nutsuz ve düşmanı cezalandırmış olasın.

Taneyi yaran ve yara-tıkları yaratan Allah'a yemin ol-sun ki kul, Allah'ı yumuşak huy-luluk gibi hiç bir şeyle hoşnut etmemiş, şeytanı sessizlik kadar hiç bir şeyle öfkelendirmemiş ve ahmak insanı karşısında susmak kadar hiç bir şeyle cezalandır-mamıştır."

1729. Bölüm
Sövmekten Sakınmak

8218. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rüzgarlara sövmeyin, şüphesiz rüzgarlar da memur-durlar/görevlidirler. Dağlara sövmeyin, vakitlere sövmeyin, günlere sövmeyin ve gecelere sövmeyin. Aksi taktirde günah-kar olursunuz ve kendinize dö-ner."
8219. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Rüzgarlara sövmeyin. Zira onlar Allah'ın rahmetin-dendirler."
8220. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şeytana sövmeyin; onun şerrinden Allah'a sığının."

8221. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zamana sövmeyin. Şüphesiz Allah şöyle buyurmuş-tur: "Zaman bendendir, gece bendendir ve ben onu yeniler ve eskitirim."
8222. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Zamana sövmeyin, şüphesiz Allah o zamandır."
8223. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlara sövmeyin aksi taktirde onlar arasında düşman edinirsiniz."

1730. Bölüm
Birbirine Sövmekten Sakınmak

8224. İmam Kazım (a.s), birbirine söven iki kişiyi görünce şöyle buyur-muştur: "Sövgüyü başlatan za-limdir, karşı tarafın günahı da mazlum aşırı gitmediği takdirde onun boynunadır."
8225. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İki kişi birbirine sö-vünce mazlum insan haddini aşmadıkça günahı başlatan kim-senin boynunadır."

8226. İmam Kazım (a.s), birbirine söven iki kişi hakkında şöyle buyur-muştur: "Sövgüyü başlatan za-limdir, mazlum aşırı gitmediği takdirde onun günahı da sövgü-yü başlatanın boynunadır."
8227. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birbirine söven iki kişiden mutlaka aşağılık olanı üs-tün gelmiştir."
8228. İmam Kazım (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Birbirine söven iki kişiden üstün olanı mutlaka aşa-ğılık olanın derecesine düşer."

8229. Ayaz b. Hemmad şöyle di-yor: "Ben Allah Resulüne şöyle arzettim: "Ey Allah Resulü! Al-lah'ın salatı sana olsun! Kabi-lemde benden daha aşağı olan biri bana sövüyor. Ben de bu işine karşılık ona sövebilir mi-yim?" Allah Resulü şöyle buyur-du: "Birbirine söven iki kişi, bir-birine havlayan ve birbirinin ca-nına düşen iki şeytandır."

8230. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "En büyük günahlar-dan biri insanın anne babasına sövmesidir." Kendisine, "İnsan nasıl anne babasına söver?" de-nilince şöyle buyurmuştur: "İn-san birine söver, o da buna kar-şılık onun anne babasına sö-ver."

1731. Bölüm
Peygamberlere ve Va-silerine Söven Kimsenin Cezası

8231. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim peygamberlerden birine söverse onu öldü-rün. Her kim vasilerden birine söverse, şüphesiz peygambere sövmüştür."

8232. İmam Sadık (a.s), Allah Resulü'ne sövmenin hükmü hususun-da şöyle buyurmuştur: "Ona en ya-kın olan kimse yargılamak için kendisini imamın yanına götür-meden önce onu öldürebilir."
Bak. Vesail'uş Şia, 18/458 25. Bölüm ve s. 461, 27. Bölüm

1732. Bölüm
İmam Ali'ye (a.s) Sövmek

8233. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok yakında bana sövmeye davet edileceksiniz. Bu takdirde bana sövün ve benden beri olduğunuzu ilan etmeye da-vet edileceksiniz. Boyunlarınızı verin (ama benden beri olduğu-nuzu ilan etmeyin). Zira ben (İs-lam) fıtratı üzereyim."

8234. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bilin ki o bana söv-menizi emredecek size, teberri etmenizi (benden uzak olduğu-nuzu söylemenizi) isteyecek siz-den. Sövmeye gelince, sövün. Zira bu benim temizlenmemi (makamımın yücelmesini) arttırır ve sizi de (ölümden) kurtarır."

8235. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Biliniz ki sizleri bana lanet etmeye ve beni yalanlamaya zorlayacaklardır. Her kim isteği olmadan mecburiyetten dolayı bana lanet ederse ve Allah da onun zorla bu işi yaptığını bi-lirse, ben ve o birlikte Muham-med'in (s.a.a) huzuruna varırız. Her kim de dilini korur ve bana

lanet etmezse benden önce bir ok hızıyla veya göz açıp kapatın-caya kadar Peygamber'in huzu-runa varır. Her kim bana söv-mekle gönül rahatlığına erişirse, kendisiyle Allah arasında hiç bir perde olmaz ve Muhammed'in (s.a.a) nezdinde hiç bir delil ve bahanesi bulunmaz."

8236. Adamın biri Ali'nin (a.s) huzuruna vardı ve şöyle dedi: "Bu grubun senin cehennemlik oldu-ğunu söylediklerini gördüm. Ama hepsi kaçtı ve ben sadece bunu yakaladım. Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Beni öldürmeyen bi-rini mi öldüreyim?" Adam şöyle dedi: "O sana sövüyordu." Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Sen de ona söv veya onu bırak."

8237. İmam Ali (a.s), ashabıyla oturmakta iken güzel bir kadın önle-rinden geçti ve oradakiler hep birden gözlerini kadına diktiler; bunun üze-rine şöyle buyurdu: "Bu erkeklerin gözleri, (bir namahreme) dikil-miştir; bu dikiliş, şehvetin tahrik olmasına sebep olur. Sizden bi-rinin gözü bir kadına ilişince, ondan etkilenirse hemen gidip kendi zevcesine yaklaşsın.

Çünkü o da kendi karısı gibi bir ka-dındır." Haricilerden biri İmam (a.s)'a; "Allah kahretsin bu kafiri, ne kadar da bilgilidir!" dedi. Bunun üzerine halk onu öldürmek için üze-rine hücum etti. İmam (a.s) bu duru-mu görünce şöyle buyurdu: "Yavaş olun! Bu bir sövgüdür; ya söv-mekle karşılık verilir ya da güna-hı bağışlanır."

İbn-i Ebi'l-Hadid şöyle diyor: "Mua-viye son Cuma namazı hutbesinde şöyle dedi: Allah'ım! Ebu Turab (Hz. Ali) senin dininden dönmüş ve yolundan sapmıştır. O halde ona şid-detle lanet et ve onu acı bir azaba dü-çar kıl." Muaviye bir genelge yayınla-yarak bu cümlelerin bütün İslam bel-delerinde tekrarlamalasını emretti. Böylece Ömer b. Abdulaziz'in döne-mine kadar minberlerin üzerinde bu sözleri tekrar ettiler."

1733. Bölüm
Caiz Olan Sövgü

8238. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden biri arkadaşı-na sövmek zorunda kalırsa ona iftira etmesin, anne babasına sövmesin, kavmine ve kabilesine küfretmesin. Sadece şöyle desin: "Sen cimrisin" veya şöyle desin: "Sen korkaksın" veya şöyle de-sin: "Sen yalancısın" veya şöyle desin: "Sen sürekli uyuyor-sun.""

8239. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden biri kardeşine söverse, soyuna, babasına, anne-sine sövmesin. Sadece şöyle de-sin: "Sen cimrisin, sen korkaksın, sen yalancısın. Elbette bunlar da onun gerçekten bu sıfatlara sahip olduğu takdirde caizdir."

216.Ko-nu etTesbih
Tesbih Etmek

Bihar, 93/175, 3. bölüm, et-Tesbih ve'l-Fazluhu ve manahu
Kenz'ul-Ummal, 1/459, fi't-Tesbih

1734. Bölüm
Süphanallah'ın Anlamı

Kur'an:
"Allah onların vasıflandır-malarından münezzehtir."
"Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir."
8240. Resulullah (s.a.a), Süpha-nallah'ın anlamını soran Talha b. Ubeydullah'a şöyle buyurmuştur: "Süphanallah Allah'ı her türlü kötü şeyden tenzih etmektir."

8241. İmam Ali (a.s), Süphanal-lah'ın anlamı sorulduğunda şöyle bu-yurmuştur: "Süphanallah, aziz ve celil olan Allah'ın yüce makamı-nı ululamak, müşriklerin Allah hakkında söylediği her şeyden onu tenzih etmektir. Kul bunu söylediği zaman, her melek ona salat-u selam gönderir."
8242. İmam Sadık (a.s), aziz ve celil olan Allah'ın, "Süphanallah" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Süphanallah, Allah'ı tenzih etmek anlamındadır."

1735. Bölüm
Her şeyin Tesbih Edişi

Kur'an:
"Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anla-mazsınız. Doğrusu O halim-dir, bağışlayandır."

"O'nu, gök gürlemesi hamd ile, melekler de korku-larından tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hak-kında çekişirken, O, yıldırım-ları gönderir de onlarla dile-diğini çarpar ve O, azabı pek şiddetli olandır."
"Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik; her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tespih et-sinler diye dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. Bunları biz yapmıştık."

8243. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Var olan her şey" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Duvarların yıkılışı bile onların tesbih edişidir."
8244. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala'nın, "Var olan her şey" ayeti hakkında soru soran Zürare'ye şöyle buyurmuştur: "Biz duvarların yıkılışının bile onların tesbihi ol-duğuna inanıyoruz."

8245. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Evlerin tahtalarının gıcırtı sesini duymuyor musun? O tesbihtir, o halde Allah her haliyle pak, temiz ve münezzeh-tir."
8246. Ali b. İbrahim'in Tefsirin-de, "Var olan her şey..." ayetinin tefsirinde şöyle yer almıştır: "Her şe-yin kıpırdaması ve hareketi aziz ve celil olan Allah'ı zikretmesi-dir."

8247. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Davud (a.s) Zebur'u okuduğu zaman, onunla birlikte okumayan hiç bir dağ, taş ve kuş olmazdı."
8248. Said b. Museyyib şöyle nak-letmektedir: "İmam Seccad (a.s) yolculuk esnasında bir yerde ko-nakladı ve iki rekat namaz kıldı. Secdesinde Allah'ı tesbih etti. Oradaki ağaç ve taşlar onunla birlikte tesbih ediyordu."

8249. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim yakin üzere "Bismillahirrahmanirrahim" (ayetini) okursa, dağlar da onun-la birlikte tesbih eder. Ama o, onların tesbihini işitmez."

217. Konu et-Tesabuk Yarışmak

Bihar, 103/189, 4. bölüm
Vesail'uş-Şia, 13/345, es-Sebk ve'r-Rimaye
Kenz'ul-Ummal, 4/344-361 ve s. 463, el-musabaka

bak.
195. konu, er-Rimaye


1736.Bölüm Yarışmak

8250. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yarışmak sadece üç hususta doğrudur: "Deve binici-liğinde, at biniciliğinde ve ok atı-cılıkta."
8251. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çok geçmeden yer-yüzü sizlere fethedilir ve dünya elinize geçer. O halde sizden hiç kimse oklarıyla oynamadan (atı-cılıkta) bitkin ve aciz kal-masın."

8252. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir gece Peygamber (s.a.a) Fatıma'nın (a.s) evine gitti. Hasan ve Hüseyin (a.s) da onun-la birlikte idiler. Peygamber (s.a.a) o ikisine şöyle buyurdu: "Kalkın ve güreşin" Böylece o ikisi kalktılar ve birbiriyle gü-reşmeye koyuldular…"
8253. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Melekler at yarışı ve insanın eşiyle oynaştığı anlar dı-şında her işi yaparken hazır bu-lunurlar."

1737. Bölüm
Hayırlarda Yarışmak

Kur'an:
"Rabbiniz tarafından ba-ğışlanmaya, Allah'a ve pey-gamberine iman edenler için hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşuşun; bu Allah'ın dilediğine verdiği lütfüdür. Allah, büyük lütuf sahibidir."
"Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya toplar. Allah şüphesiz her şeye kadirdir."

"Kur'an'ı, önce gelen Ki-tab'ı tasdik ederek ve ona şa-hit olarak gerçekle sana in-dirdik. Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğu-na göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Al-lah dileseydi sizi bir tek üm-met yapardı, fakat bu, verdik-leriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, he-pinizin dönüşü ancak Al-lah'adır. O, ayrılığa düştüğü-nüz şeyleri size bildirir."

8254. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz ki dünya yüzünü çevirmiş ve ayrılığı du-yurmuş, ahiret ise yönelmiş ve aşikar olmuştur. Bilin ki bugün hazırlık ve idman günüdür ve yarın (ahiret) yarış günüdür. Kim yarışı kazanırsa (ödülü) cennettir ve kim geri kalırsa (cezası) ateştir."

8255. İmam Ali (a.s), İslam'ın ni-teliği hakkında şöyle buyurmuştur: "Yarışmacıları toplayan, ödülü değerli, yarışanları da şerefli bi-nicilerdir. Yolu tasdik, yolunun işaretleri salih amel, ölümü son, dünyası imtihan, kıyameti top-lanma yeri, cenneti de ödül-dür."

8256. Resulullah (s.a.a), Bedir gü-nü şöyle buyurmuştur: "Genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşun." Humeyr b. Hamam En-sari ayağa kalkarak, "Ey Allah Resulü! Genişliği gökler ve yer kadar olan cennete mi?" diye sordu." Peygamber,

"Evet" de-yince o, "Ne kadar güzel! Ne kadar güzel...! Ey Allah'ın Resu-lü! Allah'a andolsun ki ben bu cennetin ehlinden olmalıyım" dedi. Peygamber şöyle buyurdu: "Sen cennet ehlindensin." O perçeminin altından birkaç hur-ma tanesi çıkararak yemeye baş-ladı ve şöyle dedi: "Hurmalarımı yiyene kadar hayatta kalırsam, uzun bir hayat yaşamış olurum." Daha sonra hurmaları bir köşeye attı ve öldürülünceye kadar düşmanla savaşmaya koyuldu."

8257. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Peygamberi hak üze-re gönderene andolsun ki büyük imtihandan geçecek, sınanma kalburunda elenip ayrılacak ve kazandaki yemeğin (pişerken) alt-üst olduğu gibi alt-üst olacak-sınız. Sonunda en aşağınız, en yüce makama erecek ve en yü-ceniz en aşağı makama alçala-caktır. Geri kalmışlar ilerleyecek, öne geçecekler, (İslam'da) her-kesi geçenler, ileri gidenler ise geri bırakılacaklardır."

8258. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah size rahmet et-sin, imar etmekle emrolunduğu-nuz, teşvik edildiğiniz ve çağrıl-dığınız evlerinize koşun!"
bak. el-Hayr, 1163. Bölüm; el-İclet, 2539, 2540. Bölüm; el-Hırs, 797. Bölüm

218. Konu es-Sebil
Yol

bak.
293. konu, es-Sırat; el-İmamet (1), 135. bölüm

1738. Bölüm
Allah'ın Yolu

Kur'an:
"Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitme-yin; doğrusu Allah aşırı gi-denleri sevmez."
"Allah yolunda infak edin, kendinizi kendi elinizle tehli-keye atmayın, ihsan yapın. Şüphesiz Allah ihsan sahiple-rini sever."

"İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler işte Allah'ın rah-metini umanlar onlardır. Al-lah bağışlayan ve merhamet edendir."
"Allah yolunda öldürülen-leri ölüler saymayın, bilakis Rableri katında diridirler, rı-zıklanırlar."

8259. Çöl Araplarından biri Pey-gambere (s.a.a) gelerek şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Birisi ganimet için savaşıyor, birisi şöhret elde etmek için savaşıyor, birisi de gösteriş için savaşıyor. Bunların hangisi Allah yolundadır." Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Her kim Allah'ın kelimesi yücelsin diye savaşırsa o Allah yolundadır."

8260. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki Allah'ın uymanızı emrettiği yol biziz. Allah'a yemin olsun ki biz doğru yoluz. Allah'a yemin olsun ki Allah'ın itaat edilmesini emrettiği kimseler biziz."

8261. İmam Ali (a.s), Gadir günü okuduğu hutbesinde şöyle buyurmuş-tur: "Ey müminler! Biliniz ki aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "Doğrusu Allah, kendi yolunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, sıra halinde savaşanları sever." Allah'ın yolunun ne olduğunu biliyor musunuz? Şüphesiz Allah'ın yolu benim ve Allah beni Peygamber'inden (s.a.a) sonra uyulması için tayin etti."
8262. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah nezdinde en sevimli yollardan biri de iki yu-dumdur. Hilimle geri çevirdiğin gazap yudumu ve sabırla uzak-laştırdığın hüzün yudumu! Allah nezdinde en sevimli yollardan biri de iki damladır: Gecenin or-tasında dökülen göz yaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. Allah nezdinde en se-vimli yollardan biri de iki adım-dır: Müslümanın Allah yolunda saflarını sıkıştırmak için attığı adım ve sıla-i rahim yolunda atı-lan adım."

8263. İmam Ali (a.s), münezzeh olan Allah'ın yolunu kateden kimse hakkında şöyle buyurmuştur: "O, (seyr-u sülük ehli ilim ve fikirle donanarak) aklını diriltmiş, şeh-vetlerini öldürmüş, böylece cismi incelmiş, katı kalbi yumuşamış, kendisi için ışığı kuvvetli bir meşale yakmış ve bununla önünü aydınlatarak doğru yolunu devam etmiştir."

8264. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'ın kullarından en sevdiği, nefsine karşı Allah'ın kendisine yardım ettiği kişidir... O, tatlı suyu kana kana içmiş, su-yun kaynağına varması kolay-laşmış, bir kez daha içip kanmış, tertemiz doğru yola ulaşmıştır."
bak. en-Niyyet, 3980. Bölüm

1739. Bölüm
Hak Yolu

Kur'an:
"Şüphesiz ona yol göster-dik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük."
"De ki: "Benim yolum bu-dur; ben ve bana uyanlar bile-rek insanları Allah'a çağırırız. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben müşrik-lerden değilim."
8265. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah, size hak yolu göstermiş ve O'nun yolları sizin için aydınlanmıştır. Kötü bir akibet veya ebedi bir saadet!"

8266. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Apaçık yoldan ayrıl-mayın. Apaçık yolda yürüyün aksi taktirde Allah sizden başka-larını yerinize geçirir."
8267. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hak yol talipleri için apaçık açıklanmıştır."

8268. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Açık yoldan ayrılan kimse helak yollarını kateder."
8269. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim apaçık yol-dan kayarsa dar bir şaşkınlığa düşer."
8270. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim apaçık yol-dan saparsa bataklığa batar."
8271. İmam Ali (a.s) Muaviye'ye yazdığı bir mektubunda şöyle buyur-muştur: "Kendini kurtar, kendini! Allah sana doğru yolunu açıkla-mış, işinin nasıl sonuçlanacağını bildirmiştir."

219. Konu es-Sucud Secde

Vesail'uş-Şia, 4/950-987, eb-vab'us-Sucud
Vesail'uş-Şia, 3/591-609, eb-vab-u ma yuscedu aleyh

bak.
eş-Şukr (1), 2075. bölüm; et-Ta'zim, 2754. bölüm

1740. Bölüm
Secde

Kur'an:
"Ey iman edenler! Rüku edin, secdeye varın, Rabbi-niz'e kulluk edin, iyilik yapın ki saadete erişesiniz."
8272. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Secde, Ademoğlunun ibadetinin doruğudur."

1741. Bölüm
Allah'a Secde Edenler

Kur'an:
"Yerde ve göklerdeki kim-seler de, gölgeleri de, sabah akşam, ister istemez Allah'a secde ederler."
Yıldız ve ağaçlar O'na sec-de ederler."

"Allah'ın yarattığı şeylerin, gölgelerini sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmü-yorlar mı? Göklerde ve yerde bulunan her canlı ve melekler, büyüklük taslamaksızın Allah'a secde ederler."
bak. el-Hac, 18; bak. et-Tesbih, 1735. Bölüm; el-Bihar, 60/164, 34. Bölüm

1742. Bölüm
Secde ve Allah'a Ya-kınlaşma

Kur'an:
"Sakın ona itaat etme; sen secde et, Rabbine yaklaş."
8273. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kulun aziz ve celil olan Allah'a en yakın olduğu zaman, secde ettiği andır. Nite-kim Allah Tebarek ve Teala da şöyle buyurmuştur: "Sen secde et, Rabbine yaklaş."

8274. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Secde halinde mi yoksa rüku ha-linde mi dua edeyim?" diye soran Said b. Yesar'a şöyle buyurmuştur: "Evet, sen secde halinde dua et. Kulun Allah'a en yakın olduğu an secde ettiği andır. Aziz ve ce-lil olan Allah'a dünyan ve ahire-tin için dua et."
8275. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Al-lah'a sadece çok secde ve rüku ile yakınlaşmak mümkündür."
bak. el-Mukarrebun, 3328. Bö-lüm

1743. Bölüm
Secdenin Anlamı

8276. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cismani/bedensel secde yüzün güzel yerlerini top-rağa koymak; iki elin içi ve ayak-ların ucuyla, kalp huşusu ve halis niyet içinde toprağa yönelmektir. Nefsani secde ise kalbin fani olan şeylerden boşalması, tüm himmetiyle baki olan şeylere yö-nelmesi, kibir ve asabiyetten so-yunması, dünyevi ilgilerini kes-mesi ve nebevi ahlak ile süslen-mesidir."

8277. İmam Ali (a.s), secdenin an-lamı sorulunca şöyle buyurmuştur: "Secdenin anlamı şudur ki beni topraktan yarattın, secdeden ba-şını kaldırmanın anlamı ise şudur ki beni topraktan çıkardın. İkinci secdenin anlamı ise şudur: Beni yeniden toprağa döndüreceksin. İkinci secdeden başını kaldırmanın anlamı ise şudur: "Beni yeniden topraktan çıkaracaksın.

"Süphane Rabbiy'el-A'la" cümlesinin anlamı ise şudur: "Süphan" Allah'ı (yaratıkların derece-sinden) münezzeh bilmektir. "Rabbi" ise yani benim yaratıcım ve rabbim demektir. "A'la" ise yani göklerinin en üstündedir, bütün kulları O'nun kudret elinin altındadır. Allah onlara iz-zetiyle/gücüyle boyun eğdirmiş-tir. Tedbir O'nun elindedir ve yükselişler hep O'na doğrudur."

1744. Bölüm
Gerçek Secde Eden Kimse

8278. Misbah'uş-Şeria'da şöyle yer almıştır: "İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin ol-sun ki ömründe bir defa bile gerçek secdede bulunan kimse hüsrana uğramaz. Böyle bir ha-lette (secdede) rabbiyle halvet eden, ama kendini kandıran ve Allah'ın secde edenler için hazır-ladığı dünya sevinci ve ahiret ra-hatlığından habersiz olan

kimse ise kurtuluşa eremez.
Secdede Allah'a yakınlaşan kimse asla O'ndan uzaklaşmaz. Her kim de Allah'a karşı saygısızlık eder, hürmetini zayi eder ve kal-bini Allah'tan başkasına bağlarsa asla Allah'a yakınlaşmaz. O hal-de Allah karşısında mütevazi ve zelil olan, insanların çiğnediği topraktan yaratıldığını, Allah'ın kendisini herkesin necis bildiği nutfeden yarattığını ve yoktan var ettiğini bilen kimse gibi sec-de et.

Allah secdenin anlamını kendi-sine kalp, batın ve ruhla yakınla-şılmasına sebep kılmıştır. Dola-yısıyla her kim Allah'a yakınlaşır-sa, başkasından uzaklaşır. Gör-müyor musun, zahirde de secde haleti her şeyi bir kenara itmek ve gözlerin gördüğü her şeye gözünü kapamakla mümkün-dür?! Allah işin batınını da işte böyle irade etmiştir."

1745. Bölüm
Secdeyi Uzatmak

8279. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Uzun secdelerde bu-lunun, zira İblis için ademoğlu-nu secde ederken görmekten daha zor bir şey yoktur. Zira ona secde etmesi emredildi. Ama o isyan etti."
8280. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul hiç kimsenin görmediği yerde secdesini uza-tırsa şeytan şöyle der: "Eyvah, eyvah! Onlar itaat ettiler, ben is-yan ettim, onlar secde ettiler, ben secde etmedim."

8281. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Uzun secdelerse bu-lun. Şüphesiz bu itaat edenlerin sünnetindendir."
8282. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir grup Allah Resu-lü'nün (s.a.a) yanına vararak şöy-le dediler: "Ey Allah Resulü! Rabbin karşısında bizlere cenne-ti garanti ver." Allah Resulü şöy-le buyurdu: "Sizlerin de uzun secdelerle bana yardımcı olmanız şartıyla."

8283. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer Allah'ın seni benimle mahşur kılmasını isti-yorsan, vahid ve kahhar olan Al-lah karşısında uzun secdelerde bulun."
8284. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ali b. Hüseyin (a.s)... Secdeye gittiği zaman terleyince-ye kadar secdeden kalkmazdı."

1746. Bölüm
İmam Seccad (a.s)

8285. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz babam Ali b. Hüseyin Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden birini hatır-layınca secde ederdi. Şüphesiz aziz ve celil olan Allah'ın kita-bından içinde secde bulunan bir ayeti okuduğunda mutlaka secde ederdi.

Allah kendisinden bir kötülüğü ve hileyi giderdiği tak-dirde secde ederdi. Her farz na-mazını bitirdiğinde secde ederdi. İki kişinin arasını bulduğunda secde ederdi. Bütün secde yerle-rinde secdenin izi vardı. Bu yüz-den kendisine "Zeyn'ul-Abidin" (ibadet edenlerin ziyneti) den-miştir."

8286. İmam Ali b. Hüseyin (a.s), bir gün çöle gitti. Kölesi de onun ardından yola düştü. İmam'ın büyük bir kayanın üze-rinde secdeye kapandığını gördü. İmam'ın bin defa, "La ilahe illal-lah, hakkan hakka. La ilahe illal-lah, teabbuden verikka. La ilahe illallah imanen ve sıdkan" dediğini saydı, sonra başını kaldırdığını gördü."

9
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1747.Bölüm Secde İzi

Kur'an:
"...Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar..."
8287. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ben, insanın alnının dümdüz olmasını ve üzerinde secde izinin görülmemesini hoş görmem."

8288. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Babamın secde ye-rinde nasır izleri vardı. Yılda iki defa ve her defasında beş nasırı kesiyordu. Bu yüzden o "Za's Sefinat" (nasırlar sahibi) olarak adlandırılmıştır."

1748. Bölüm
Secde Gösterişinde Bulunmayı Kınamak

8289. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Resulü (s.a.a) alnı yaralanmış birini gördü ve şöyle buyurdu: "Her kim Allah-u Teala'ya üstün gelmeye çalışırsa, Allah ona üstün gelir. Her kim Allah'a düzen kurmaya çalışırsa, Allah da ona düzen kurar. Ne-den alnını yerden kaldırmıyor ve yaratılışını (yüzünü) çirkinleştiri-yorsun?"
bak. er-Riya, 1411. Bölüm

1749. Bölüm
Yerden Başkasına Secdenin Caiz Olmadığı-nın Delili

8290. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Nelerin üzerine secde etmek ca-izdir ve nelere secde etmek caiz değil-dir bana bildir?" diyen Hişam b. Hakem'e şöyle buyurmuştur: "Yeni-lecek ve içilecek şeyler dışında yere ve yerden biten şeylere sec-de etmek caizdir." Hişam şöyle arzetti: "Fedan olayım! Bunun sebebi nedir?"

diye sorunca İmam şöyle buyurdu: "Çünkü secde aziz ve celil olan Allah karşısında huzu ve teslimiyet göstermektir. O halde yiyilecek ve giyilecek şeylere secde etmek doğru değildir. Zira dünyaya ta-panlar yiyecek ve giyeceklerin kuludur.

Oysa secde eden kimse, secde halinde Allah-u Teala'ya tapar. Dolayısıyla insanın secde-de alnını dünyaya aldanmış dün-ya oğullarının (kullarının) mabu-dunun (ilahının) üzerine koyma-sı doğru değildir. Toprağa secde etmek daha iyidir. Zira bu aziz ve celil olan Allah karşısında te-vazu ve huzu göstergesi için da-ha etkilidir."

1750. Bölüm
İmam Hüseyin'in (a.s) Toprağının Üzerine Sec-de Etmek

8291. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İmam Hüseyin'in (a.s) toprağının üzerine secde etmek yedi perdeyi (manevi per-deyi) yırtar."

220. Konu el-Mescid Mescid-Cami

Vesail'uş-Şia,3/477-557, ah-kam'ul-mesacid
Kenz'ul-Ummal, 7/648-678, fezail'ul-Mescid
Kenz'ul-Ummal, 8/313-328, fima yetealleku bil mescid

Bihar, 84/19, 9. bölüm, ediyet-u duhul'il-mescid
Bihar, 100/385, 6. bölüm, fe-zail'ul-Kufe ve mescidihe'l-A'zam
Bihar, 100/434, 7. bölüm, mescid'us-sehlet
Bihar, 21/252, 30. bölüm, mescid'uz-zırar

bak.
el-Gaflet, 3102. bölüm

1751. Bölüm
Mescit Allah'ın Evidir

Kur'an:
"Mescitler şüphesiz Al-lah'ındır, öyleyse oralarda Al-lah'la birlikte başkasını ça-ğırmayın."
"Hani Kabe'yi, insanlar için dönüş/toplanma ve gü-ven yeri kılmıştık. İbrahim'in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi tavaf edenler, ibadete kapananlar, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail'le ahitleştik."

8292. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Tevrat'ta şöyle yazıl-mıştır: "Şüphesiz yeryüzündeki evlerim, mescitlerdir. Evinde kendisini temizleyen, sonra beni görmeye, evime gelen kula ne mutlu! Bilin ki ziyaret edene ik-ram etmek ziyaret edilenin boy-nunadır ve yine bilin ki gece ka-ranlıklarında mescitlere gidenleri kıyamet günü parlak bir nurla müjdele!"

8293. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mescitlere gidiniz, şüphesiz mescitler Allah'ın yer-yüzündeki evleridir. Her kim ter-temiz bir şekilde mescitlere gi-derse, Allah onu günahlardan temizler ve onu kendisini ziyaret edenlerden yazar. O halde mes-citlerde çok namaz kılın ve dua edin."

1752. Bölüm
Mescit Yapmanın Se-vabı

8294. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir kuş yu-vası kadar da olsa mescit yaparsa Allah cennette kendisine bir ev yapar."
8295. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir mescit yaparsa Allah ona cennette bir ev yapar."

1753. Bölüm
Evde Mescit Edinmek

8296. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ali'nin (a.s) içinde sadece bir sergi, bir kılıç ve bir Kur'an bulunan bir odası vardı. Orada namaz kılardı. (Veya şöy-le buyurmuştur:) Orada öğlen vakti istirahat ederdi."
8297. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ali'nin (a.s) evinde bir odası vardı. Ne büyük ve ne de küçüktü. Orayı namazı için ayırmıştı."

8298. İmam Sadık (a.s), Misme' için yazdığı bir mektupta şöyle bu-yurmuştur: "Evinin odalarından birini mescit edinmeni, orada iki eski ve kaba elbise giyinmeni ve Allah'tan seni ateşinden kurtarıp cennete götürmesini dilemeni batıl ve günah olan hiç bir sözü söylememeni senin için seve-rim."

8299. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebuzer! Bu mes-cidimde bir rekat namaz kılmak, diğer mescitlerde kılınan yüz bin rekat namaza eşittir. Mescid'ul-Haram müstesna Mescid'ul Ha-ram'da kılınan bir rekat namaz kılınan yüz bin rekat namaza denktir. Bütün bunlardan daha üstünü ise insanın aziz ve celil olan Allah'tan başka hiç kimse-nin görmediği ve sadece Allah-u Teala'nın rızasını taleb ettiği evinde kıldığı namazdır."
bak. Vesail'uş Şia, 3/554, 69. Bölüm


1754.Bölüm Mescidi Bayındır Kılmak

Kur'an:
"Allah'ın mescitlerini sa-dece, Allah'a ve ahiret günü-ne iman eden, namaz kılan, zekât veren ve ancak Al-lah'tan korkan kimseler ona-rır. İşte onlar doğru yolda bu-lunanlardan olabilirler."

8300. Resulullah (s.a.a), kendisi-ne, Mescidin nasıl bayındır kılınaca-ğını soran Ebu Zer'e şöyle buyurmuş-tur: "Mescitlerde yüksek sesle konuşmamalı, batıl sözler konu-şulmamalıdır. Onlar da alışveriş yapılmamalıdır. Mescitte oldu-ğun müddetçe boş şeylerle uğ-raşmayı terk et. Eğer böyle yap-mazsan kıyamet günü kendinden başkasını kınamamalısın."

8301. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mescitlerinizi delile-rinizden ve çocuklarınızdan uzak tutun. Allah-u Teala'nın zikri dışında sesinizi yükseltmeyin. Mescitlerde alışveriş etmekten ve silah taşımaktan sakının. Haftada bir gün mescitleri güzel kokularla doldurun. Kapılarının önüne temizlik araçlarını koyun."

1755. Bölüm
Mescitlere Gitmek

8302. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim cemaat na-mazını kılmak için mescide gi-derse attığı her adıma karşılık yetmiş bin iyilik yazılır. Aynı miktarda derecesi yükselir. Eğer orada ölürse Allah kabrinde zi-yaret etsinler, yalnızlığında me-nusu (arkadaşı) olsunlar ve diri-linceye kadar kendisine mağfiret dilesinler diye kendisine yetmiş bin melek tayin eder."

1756. Bölüm
Mescitlerde Oturmak

8303. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Ebu Zer! Mescitte oturduğun müddetçe Allah-u Teala aldığın her nefes sayısınca sana cennette bir makam bağışlar. Melekler sana selam gönderir. Mescitte aldığın her nefese karşılık sana on iyilik yazılır. On günahın da silinir."

8304. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mescitlerde namazı beklemek için oturmak bir "ha-des" ortaya çıkmadıkça ibadet-tir" Kendisine, "Ey Allah'ın Re-sulü! Hades nedir?" diye soru-lunca şöyle buyurdu: "Gıybet etmek!"
8305. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç oturma dışında mescitteki oturma boşunadır: Namaz kılan kimsenin kıraati, Allah'ın zikri veya ilim dileyen kimsenin oturması."

1757. Bölüm
Mescitlerin Şikayeti

8306. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mescitler komşula-rından kendisine gelmeyenleri Allah-u Teala'ya şikayette bu-lundular. Aziz ve celil olan Allah onlara şöyle vahyetti: izzetime ve celalime andolsun ki onların hatta bir tek namazını bile kabul etmem, halk arasında onların bir adaletini aşikar kılmam, onları rahmetime erdirmem ve onları cennette kendime komşu kılmam."

8307. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç şey aziz ve celil olan Allah'a şikayette bulundu: Ehlinin içinde namaz kılmadığı viran cami, cahiller arasında ka-lan alim ve üzerinde toz konup okunmayan asılı Kur'an."

1758. Bölüm
Cami Komşuluğu ve Camide Namaz Kılmak

8308. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer mescidin kom-şusu olan kimse işsiz ve salim olduğu halde farz namazını kıl-mak için camide hazır bulun-mazsa namazı kabul olmaz."

8309. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir özrü ve sebebi olmadığı taktirde mescide komşu olanın namazı sadece camide makbul olur." Kendisine, "Ey Müminlerin Emiri! Mescidin komşusu kimdir?" diye sorulun-ca şöyle buyurmuştur: "Caminin sesini duyan kimse!"
8310. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mescidin haremi (sı-nırı) kırk zir'a (dirsek boyu) ve komşusu ise dört taraftan kırk evdir."
bak. Vesail'uş Şia, 3/478, 2. Bölüm

1759. Bölüm
Boynunda Bir Kul Hakkı Olanın Camiye Gitmesi

8311. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah bana şöyle vahyetti: "Ey Peygamberlerin kardeşi! Ey uyarıcıların kardeşi! Kavmini uyar ki boynunda kul hakkı olan birisi evlerimden

(mescitlerimden) bir eve girme-sin. Zira önümde namaza dur-dukça kul hakkını iade etmediği müddetçe ona lanet ederim. Hakkı ödediği taktirde ise onun duyan kulağı, gören gözü olu-rum. O benim dost ve seçtiğim kimselerden olur. Cennette Pey-gamberler, doğrular ve şehitlerle birlikte benim komşum olur."
bak. 329. Konu, "ez-Zulm"; ez-Zikr, 1339. Bölüm

1760. Bölüm
Mescitlerin Adabı

8312. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bu kötü ko-kan taneyi (sarımsağı) yerse mescidimize yaklaşmasın. Her kim onu yer de mescide gelmez-se sakıncası yoktur."
8313. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mescitleri içinde iki rekat namaz kılmadıkça yol edinmeyin."
bak. Kenz'ul Ummal, 7/648

1761. Bölüm
Murakabe Adabı

8314. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mescide ulaşınca te-miz olanlardan başkasının mül-küne ayak bile basamadığı ve doğrulardan başkasına oturma izninin verilmediği büyük bir hükümdarın evinin eşiğine var-dığını bil. Öyle ki sen hükümda-rın hizmetçiliğini yapmak için gelmişsin. O halde eğer hüküm-darın heybet ve azametinden ga-fil kalırsan büyük bir tehlikeye düşmüş olursun. Bil ki sana is-terse adalet ve isterse de faz-lı/keremiyle, istediği gibi davra-nır...

O'nun huzurunda aczini, kusu-runu ve fakirliğini itiraf et. Zira sen şüphesiz O'na ibadet ve ün-siyet edinmek için yönelmişsin. Sırlarını ona açıkla. Bil ki yaratıklarının sırları ve açıkları O'na gizli değildir. O'nun huzu-runda en fakir kulu gibi ol. Kal-bini seni Rabbinden alıkoyan her işten boş tut. Zira Allah sadece en temiz ve en halis olanları ka-bul eder.

Adının hangi divandan çıktığına bir bak. Eğer onunla münacaatta bulunmanın tatlılığını ve ko-nuşmanın lezzetini tattıysan, O'nun sana güzel yönelişi ve icabeti sebebiyle rahmet ve ke-ramet kadehini içtiysen şüphesiz O'na hizmete layıksın demektir. Şimdi mescide gir ki güven ve esenlik içinde olursun. Aksi tak-tirde çare kapısı kapanan,

ümit-leri kısalan ve ölüm hükmü veri-len çaresiz insan gibi biraz dur! Aziz ve celil olan Allah, kalbinin gerçekten kendisine sığındığını bilirse sana sevgi, yumuşaklık ve muhabbet gözüyle bakar. Sevdiği ve beğendiği işlerde sana başarı verir. Zira o bağışlayıcı ve kerimdir. Hoşnutluğunu elde etmek için kullarından kapısında yanan çaresizlere yüce-lik/büyüklük göstermeyi sever. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "...veya dua etti-ğinde çaresiz kalana icabet eden mi?"

1762. Bölüm
Mescitlere Gidip Gelmenin Neticesi

8315. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim mescide gi-dip gelirse sekiz şeyden birine erişir: Allah yolunda faydalı bir din kardeşi, yeni bir ilim, muh-kem bir ayet, beklenilen bir rahmet, kendini helak olmaktan kurtaran bir söz, kendisini doğru yola hidayet eden bir cümle veya korku ve hayadan dolayı bir gü-nahı terk etmek."

8316. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim sürekli camiye giderse, sekiz şeye kavuşur: "Muhkem bir ayet, amel edilen bir farz, ikame edi-len bir sünnet, yeni bir ilim, fay-dalanılan bir kardeş, kendisini doğru yola hidayet eden bir cümle, kendisini helak olmaktan kurtaran bir söz veya korku yada haya sebebiyle terk edeceği gü-nah."

8317. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mescide bağlı olan kimse en azından şu üç şeyden biriyle (evine) döner: Allah'ın dergahına bir dua eder ki Allah onu, o duası sebebiyle cennete götürür. Veya Allah'ın dergahına bir dua eder ki Allah o duası se-bebiyle kendisinden dünya bela-larını def eder. Ya da aziz ve ce-lil olan Allah yolunda kendisin-den istifade edeceği bir kardeş edinir."
bak. Vesail'uş Şia, 3/480, 3. Bölüm

1763. Bölüm
Övülmüş Mescitler

8318. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hiç bir şehitliği ziya-reti terk etme. İlk günden beri takva temeli üzere kurulan Kuba mescidi, Meşrebet-u Ümm-i İb-rahim, Mescid-i el-Fezih, şehitle-rin mezarları, Mescid-i Ahzab ki Mescid-i Feth diye de bilinir."

8319. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kufe mescidi Nuh'un evidir. Oraya her kim yüz defa girerse Allah onun yüz günahını bağışlar. Zira Nuh (a.s) orada şöyle dua etti: "Rabbim beni, anne ve babamı ve evime iman ile giren herkesi bağışla."

8320. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kufe mescidinde yetmiş Peygamber ve yetmiş vasi namaz kılmıştır ki onlardan (va-silerden) biri de benim."
8321. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kufe'de Mescid-i Sehle denilen bir mescit vardır. Eğer amcam Zeyd oraya gidip namaz kılsaydı ve Allah'tan sı-ğınma dileseydi Allah ona yirmi yıl sığınak verirdi."

Ben şöyle diyorum: Kufe mescidinin fazileti hakkında bir çok rivayet var-dır. Bu rivayetlerden anlaşıldığı üzere burası İdris Peygamberin eviydi. Ora-da terzilik yapıyor ve namaz kılıyor-du. Daha sonra oradan Amalika kavmiyle savaşa giden İbrahim'in evi oldu. Aynı zamanda o binicinin yani Hızır'ın (a.s) ikamet ettiği yerdi. Davut oradan Calud'la savaşa gitti ve Allah'ın gönderdiği her Peygamber orada namaz kıldı. Bu mescitte olan kimse

Allah Resulü'nün (s.a.a) çadırında olan kimse gibidir. Sahibimiz (Hz. Mehdi (a.s) ailesiyle kıyam edince oraya yerleşecektir. Allah bu mescide gelen her hüzünlü insanın hüznünü giderir. Orada zebercet (krizalit) taşı vardır ki her Peygam-ber ve vasinin resmi üzerine çizilmiş-tir. Sur'a orada üfürülür, yaratıklar orada mahşur olur, onun kenarından mahşer sahnesine gelen yetmiş bin kişi sorgusuz sualsiz cennete gider."

1764. Bölüm
Mescid-i Dırar

Kur'an:
"Zarar vermek, küfretmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: "Biz sadece iyilik yapmak istedik" diye yemin edenlerin yalancı ol-duklarına şüphesiz ki Allah şahittir."

8322. Mecme'ul-Beyan'da Allah-u Teala'nın, "Allah ve Peygambe-rine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere" ayetinin tefsiri hakkında şöyle yazmıştır: "O mescidi Ebu Amir Rahib'in dönüşü için yapıp hazırlamışlardı. Ebu Amir daha önce Allah ve Resulüyle savaşan kimseydi. Onun hikayesi şöyle-dir: Ebu Amir cahiliye döne-minde yünden elbise giyinmiş ve ruhbanlığı seçmişti. Ama Pey-gamber (s.a.a) Medine'ye gidince onu kıskandı ve grupları

onun aleyhine seferber kıldı. Mekke fethinden sonra Taif'e kaçtı. Taif halkı Müslüman olunca oradan Şam'a ve oradan da Rum'a gide-rek Hıristiyan oldu. Ebu Amir meleklerin yıkadığı Hanzala'nın babasıdır... Allah Resulü (s.a.a) onu "Fasık Ebu Amir" diye ad-landırdı. O münafıklara kendile-rini hazırlamalarını ve bir mescit yapmaları için haber göndermiş-ti. Güya Kayser'in yanına gidip ordularıyla gelerek Peygamberi Medine'den dışarı çıkaracaktı. Bu münafıklar Ebu Amir'in dö-nüşünü

bekliyorlardı. Ama o, Rum padişahının nezdine var-madan öldü... Allah Peygambe-rini münafıkların kirli batınından ve aşağılık niyetinden haberdar kıldı... Allah Resulü (s.a.a) Tebuk gazvesinden döndükten sonra Asım b. Avf el-Eclani ve Malik b. Dehşemi'yi göndererek şöyle buyurdu:

"Taraftarları zalim olan bu mescide gidin ve onu yerle bir ederek yakın." Başka bir rivayete göre ise Peygamber, Ammar b. Yasir ve Vahşi'yi gönderdi ve onlar da bu mescidi yaktılar. Peygamber oranın çöplük ve leşlerin atıldığı bir yer haline dönüştürülmesini emretti."
bak. el-Bihar, 21/252, 30. Bö-lüm

221. Konu es-Sicn Zindan-Hapis

bak.
12. konu, el-esir; 93. konu, el-Habs; ed-Dünya, 1421 ve 1242. bö-lümler; el-İmamet (3), 216, 219, 224, 226. bölümler


1765.Bölüm Zindan

Kur'an:
"Yusuf: "Rabbim! Hapis benim için, bunların istedik-lerini yapmaktan daha iyidir. Eğer tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara mey-leder ve cahillerden olurum." Dedi."
8323. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zindan iki mezardan biridir."

8324. "Rivayet edildiği üzere Yusuf zindandan salıverilince zindandakiler hakkında dua ede-rek şöyle buyurdu: "Allah'ım! Onlara iyilerin kalbini merha-metli kıl. Onları olaylardan ha-bersiz kılma." Bu yüzden zin-dandakiler her şehirde diğer in-sanlardan daha çok olayları bil-mektedir. Zindanın kapısına da şöyle yazılmıştı: "Burası dirilerin mezarıdır, hüzünler evidir, dos-tun denendiği ve düşmanların sevindiği yerdir."

bak. el-Mehabbet (1), 654. Bölüm
8325. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, zindandaki Yusuf olayıyla ilgili, "Bizlere onun tevilini bildir, şüphesiz biz seni iyi-lerden biliyoruz" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Yusuf hastaları iyileştiriyor, muhtaç olanların halini soruyor ve zindandaki insanların sıkıntılarını gideriyordu."

8326. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yusuf zindana düş-tüğünde on iki yaşındaydı. On sekiz yıl hapiste kaldı, özgür ol-duktan sonra ise seksen yıl yaşadı ki toplam yüz on yılı bulmak-tadır."

1766. Bölüm
Nefsin Zindanı

8327. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hastalık iki zindan-dan biridir."
8328. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mahkum dünyası, ahiretine engel olan kimsedir."
bak. ed-Dunya, 1241 ve 1242. Bölümler


222. Konu es-Suht Haram Mal

bak.
107. konu, el-Haram; 124. konu, el-helal; 523. konu, el-Hediyyet; 188. konu, er-rişve

1767.Bölüm
Haram Mal

Kur'an:
"Onlar hep yalana kulak verirler, durmadan haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında ada-letle hüküm ver. Allah adil olanları sever."
bak. Maide, 62, 63

8329. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Haram malın kapıları sekiz tanedir: Yargı işinde rüşvet almak, fuhuş yoluyla para ka-zanmak, çiftleştirmek için erkek hayvanı kiraya vermek, leş/murdar satışından elde edi-len para, şarap satışından elde edilen para, köpek satışından elde edilen para,

hacamat yoluyla elde edilen para ve kahinin elde ettiği para."
8330. İmam Ali (a.s), haram mal sorulunca şöyle buyurmuştur: "Rüş-vet." Kendisine, "yargıda mı?" diye sorulunca da şöyle buyur-muştur: "Yargı işinde rüşvet al-mak küfürdür."

8331. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Haram mal şunlardır: Leş/murdar satışından elde edi-len para, köpek satışından elde edilen para, şarap satışından elde edilen para, zinadan elde edilen para, yargıda alınan rüşvet ve kahinin elde ettiği para."
8332. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Haram malın bir çok çeşidi vardır. Bunlardan biri de zalim yöneticiler için çalışmak-tan elde edilen para."


223. Konu es-Sihr Sihir-Büyü

Bihar, 63/1, 1. bölüm; es-sihr ve'l-Ayn
Bihar, 79/205, 96. bölüm, es-sihr ve'l-kehane
Vesail'uş-Şia, 12/105, 25. bölüm, tahrim-u taallum'is-Sihr ve ec-rih
Kenz'ul-Ummal, 6/742-753, kitab'us-Sihr ve'ayn ve'l-kehanet

bak.
Belagat, 386. bölüm; 1857. Hadis

1768. Bölüm
Sihir

Kur'an:
"Attıklarında, Musa: "Yaptığınız sihirdir, fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez" dedi."
bak. Bakara, 102, A'raf, 116, Yunus, 77, Ta-Ha, 66, 69 Felak, 3,4
8333. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim sihirden az veya çok bir şey öğrenirse şüp-hesiz kafir olur ve bu Rabbiyle son ahdi olur. Cezası ise tövbe etmediği takdirde öldürülmek-tir."

8334. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Nazar gerçektir, tıl-sım gerçektir, sihir gerçektir ve uğur gerçektir. Ama uğursuzluk gerçek değildir, batıl yoldan etki-leme gerçek değildir."
8335. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müneccim kahin gibi, kahin sihirbaz gibidir ve sihirbaz ise kafirdir, kafir ise ateştedir."

8336. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kadının biri Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna var-dı ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Kocam bana çok sert davrandı. Ben, bana yumuşak davransın diye ona (sihirimsi) bir şeyler yaptım.

" Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Vay olsun sana! Dinini kararttın. İyi melek-lerin laneti sana olsun! İyi me-leklerin laneti sana olsun! İyi meleklerin laneti sana olsun! -Peygamber bu cümleyi üç defa buyurdu.- Gökteki meleklerin laneti sana olsun! Yeryüzündeki meleklerin laneti sana olsun!"

1769.Bölüm
Müslüman Sihirbazın Cezası

8337. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Müslüman sihirbaz öldürülür, kafir sihirbaz öldü-rülmez." Kendisine, "Ey Al-lah'ın Resulü! Sebebi nedir?" di-ye sorulunca şöyle buyurdu: "Çünkü şirk ve sihir birbirine yakındır. Birinde şirk olması on-da sihir olmasından daha kötü-dür."

8338. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer iki adil insan bir müslümanın sihir yaptığına tanıklık ederse o Müslüman öldürülür."

8339. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir sihirbaz yakaladı-ğınızda onu öldürün." Daha sonra şu ayeti tilavet buyurdu: "Sihirbaz nerede olursa kur-tuluşa ermez." Peygamber daha sonra şöyle buyurdu: "Sihirbaz nerede yakalanırsa emanda değildir."
bak. Mustedrek'ul Vesail, 18/191, 1. Bölüm; Vesail'uş Şia, 18/576, 1. Bölüm

1770. Bölüm
Sihir Çeşitleri

8340. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "Sihirin aslı nedir? Sihirbaz nasıl bir takım ilginç şeyler yapmaktadır?" diye soran bir zındıka şöyle buyurmuştur: "Sihirin çeşitleri vardır. Bir çeşiti tıp ilmi makamındadır. Hastalığa bir ilaç yaptıkları gibi sihir ilminde de sihirbazlar her sıhhat için bir afet, her afiyet için bir dert ve her

iş için bir çare bulmuşlardır. Bir başka çeşidi ise illizyon, el çabukluğu, beceri ve el ustalığıdır. Başka bir çeşidi ise şeytanların dostlarının onlardan aldıkları şeylerdir... Sihir husu-sunda doğruluğa en yakın görüş sihirin tıp ilmi makamında olma-sıdır. Sihirbaz kadınlarla cima etmekten alıkoyacak şekilde bi-rine sihir yapar. Doktor ise gelip onu ilaçla tedavi eder ve o şahıs iyileşir."

1771. Bölüm
Harud ve Marud'dan Daha Sihirbaz

8341. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyadan sakının, ruhum elinde olana andolsun ki dünya Harud ve Marud'dan daha sihirbazdır."
bak. ed-Dunya, 1227, 1228, 1229. Bölümler

224. Konu es-Sehk Lezbi-yenlik

Bihar, 79/75, 72. bölüm, es-suhku ve hadduhu
Vesail'uş-Şia, 18/424-430, ebvab-u Had'is-Suhk ve'l-kiyadet

1772. Bölüm
Lezbiyenlik

8342. İmam Sadık (a.s), lezbiyen-liğin hükmünü soran bir kadına şöyle buyurmuştur: "Cezası zinakarın cezasıdır" O kadın, "Aziz ve celil olan Allah Kur'an'da bunu beyan etmiş midir?" diye sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Evet!" Kadın, "Nerede?" diye sorunca İmam şöyle buyurdu: "Ress ashabı hikayesinde"

8343. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bu işi yapan ilk kimse Lut kavmiydi, zira erkekler erkeklere yönelince, kadınlar erkeksiz kaldılar Neticede onlar da erkekleri gibi bir birlerine yöneldiler."

8344. İmam Sadık (a.s), cariyesiy-le birlikte yanına gelerek, "Lezbiyen-lik hakkında ne buyuruyorsunuz?" diye soran bir kadına şöyle buyurmuştur: "Yerleri ateştir. Kıyamet günü bu tür kadınlar getirilir, onlara ateşten bir elbise, ateşten bir ayakkabı ve ateşten bir başörtüsü giydirilir."

225. Konu

es-Suh-riyye
Alay Etmek

Bihar, 75/142, 56. bölüm; men ezille' müminen ev ihanet ev ha-karat ev istehzee bihi
Bihar, 75/292, 73. bölüm, el-gamz ve'l-hemz ve'l-lemz ve's-Suhriyye ve'l-istihza


bak.
118. konu, et-Tahkir; 280. konu, el-Ayb; 381. konu, et-Ta'yir


1773.Bölüm Alay Etmek

Kur'an:
"Ey iman edenler! Bir top-luluk bir diğerini alaya alma-sın, belki de onlar kendilerin-den daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya al-masınlar, belki onlar kendile-rinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbi-rinizi kötü lakaplarla çağır-mayın; inandıktan sonra yol-dan çıkmış olmak ne kötü bir addır.

Tövbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir."
"Siz ise, onları alaya alı-yordunuz. Bu yaptıklarınız size beni anmayı unutturu-yordu. Onlara hep gülüyor-dunuz."
"Onları alaya alırdık; yok-sa şimdi gözlere görünmezler mi?"

"İman edenlere rastladık-ları zaman, "İman ettik" der-ler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, "Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz" derler."
8345. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey İbn-i Mes'ud! Onlar sünnetime uyarak Allah'ın farzlarını yerine getiren kimseleri ayıplamaktadırlar. Oysa Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size beni anmayı unutturuyordu. Onla-ra hep gülüyordunuz. Bugün ben onların sabrının mükafa-tını vereceğim."

8346. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cennet kapısı alaycı-ların birinin yüzüne açılır ve ona, "Gel" denir. O hüzün ve keder içinde ileriye doğru yürür. Yaklaşınca kapı yüzüne kapanır, sonra yüzüne başka bir kapı açılır... Bu iş defalarca tekrarlanır. Öyle ki artık yüzüne bir kapı açılır, gel gel denir, ama o artık gitmez."

8347. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala'nın, "İman edenlere rast-ladıkları zaman" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Kahinleri müminlerle karşılaşınca, "Biz si-zinleyiz", yani sizin dininiz üze-reyiz" diyorlardı.

Ama (şeytanla-rıyla baş başa kaldıklarında), "Şüphesiz biz alay edicileriz" di-yorlardı. Yani, "Muhammed'in ashabıyla alay ediyoruz, "İman ettik" sözümüzde onları alaya almaktayız."
8348. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim insanları alaya alırsa, onların doğru sevgi-sini ümit etmemelidir."

226. Konu es-Seha Cömertlik

Bihar, 71/350, 87. konu, es-seha ve's Semaha ve'l-cud
Kenz'Ul-Ummal ,6/337-393, 570-588, es-seha
Bihar, 41/24, 102. bölüm, es-seha'ul-İmam Ali (a.s)

bak.
1. konu, el-İsar; 29. konu, el-Buhl; 86. konu, el-Cud; 292. konu, es-sadaka; 348. konu, el-Ma'ruf (1)

1774. Bölüm
Cömertlik

8349. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik Allah'ın en büyük hasletidir."
8350. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik dalları dünyaya uzanan cennet ağaçla-rından bir ağaçtır. O halde her kim cömert olursa, onun dalla-rından birine asılmıştır ve o dal-lar kendisini cennete doğru çe-ker."

8351. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik Peygam-berlerin ahlakından ve imanın sütunudur. Mümin mutlaka cö-merttir. Sadece yakin sahibi ve himmeti yüce kimse cömert olur. Zira cömertlik yakin nurunun yansımasıdır. Her kim hedefini tanırsa cömertlik etmek kendisine kolaylaşır."

8352. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik (Allah'a ve insanlara) yakınlık sebebidir."
8353. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah Tebarek ve Te-ala İslam'ı dininiz olarak seçmiş-tir. O halde cömertlik ve güzel ahlakla İslam'a bağlı kalın."

8354. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En iyileriniz en cö-mertlerinizdir ve en kötüleriniz en cimrilerinizdir."
8355. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada insanların efendisi cömertler ve ahirette ise takva sahipleridir."
8356. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik ve sakın-manın süsüyle süslen. Şüphesiz bunlar imanın süsü ve senin en üstün hasletindir."

1775. Bölüm
Cömertlik Peygamber-lerin Huyudur

8357. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah, dostunu cö-mertlik karakteri üzere yaratmış-tır."
8358. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik bir haslet-tir."

8359. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik ahlaktır."
8360. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik peygam-berlerin ahlakıdır."
8361. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik ve cesaret münezzeh olan Allah'ın sevdiği ve denediği kullarına taktir ettiği üstün içgüdülerdir."

8362. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en cesuru en cömert olanıdır."
8363. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En yüce ahlak cö-mertlik ve faydası en kapsamlı ahlak ise adalettir."
bak. en-Nubuvvet (1), 3778. Bö-lüm

1776. Bölüm
Cömertlik Aklın Mey-vesidir

8364. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik zekilik-tir."
8365. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Akla yardım etmek için sadece cömertlikten yardım alınır."
8366. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik aklın mey-vesi, kanaat ise şerafetin delili-dir."
bak. el-Akl, 2824. Bölüm

1777. Bölüm
Cömertlik Ayıpların Örtüsüdür

8367. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik ayıpların örtüsüdür."
8368. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ayıpların örtüsü cö-mertlik ve iffettir."
8369. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ayıplarınızı cömert-likle örtün. Şüphesiz cömertlik ayıpların örtüsüdür."

1778. Bölüm
Cömertlik Sevgi Eker

8370. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik sevgi eker."
8371. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik sefa ve samimiyet doğurur."
8372. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik sevgi ka-zandırır ve ahlakı süsler."

8373. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik günahları temizler ve kalplerin sevgisini elde eder."
8374. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlikten ve gü-zel ahlaktan ayrılmayın. Şüphesiz bunlar rızkı arttırır ve sevgi ka-zandırır."
8375. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çok cömert olmak dostları çoğaltır ve düşmanları barıştırır."
8376. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hiç bir şey cömertlik, yumuşaklık ve güzel ahlak gibi sevgi kazandırmaz."
bak. el-Mehebbet (1), 650. Bö-lüm; es-Seyyid, 1925. Bölüm

1779. Bölüm
Cömert Kimse

8377. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert kimse Al-lah'a, insanlara ve cennete ya-kındır."
8378. Aziz ve celil olan Allah Musa'ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: "Samiri'yi öldürme, şüphesiz o cömerttir."
8379. Resulullah (s.a.a), Adiyy b. Hatem-i Tai'ye şöyle buyurmuştur: "Baban cömert olduğu için şid-detli azabı def edildi."

8380. Şöyle rivayet edilmiştir: "Bir grup esiri Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna getirdiler. Pey-gamber, Müminlerin Emiri'ne (a.s) boyunlarını vurmasını em-retti. Sonra da onlardan birinin ayırt edilmesini ve öldürülme-mesini istedi. O şahıs, "Neden beni dostlarımdan ayırdın, oysa günahlarımız eşittir" deyince Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:

"Aziz ve celil olan Allah bana senin kabilenin cömerdi olduğu-nu ve öldürmememi vahyetti." O şahıs şöyle dedi: "O halde ben de şehadet ediyorum ki, Al-lah'tan başka ilah yoktur ve sen Allah'ın elçisisin."
8381. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert cahil, cimri abitten daha üstündür."
8382. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Günaha bulaşmış cömert bir genç aziz ve celil olan Allah katında cimri yaşlı abitten daha sevimlidir."

8383. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel ahlaklı cömert genç Allah nezdinde kötü ahlak-lı, cimri, yaşlı abitten daha se-vimlidir."
8384. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert insanın hata-larını bağışlayın. Zira o sürçtüğü zaman Allah elinden tutar."

1780. Bölüm
Cömert İnsanın Yiye-ceği ve Yedirmesi

8385. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert insan, kendi yiyeceğinden yesinler diye insan-ların yiyeceğinden yer. Cimri in-san ise, insanlar kendi yiyeceğin-den yemesin diye onların yiyece-ğinden yemez."
8386. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert insanın ye-meği ilaçtır. Cimri insanın yeme-ği ise hastalıktır."


1781.Bölüm Cömertliğin Sınırı

Kur'an:
"Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur, açıkta kalırsın."
8387. İmam Askeri (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz cömertliğin bir sınırı vardır, ondan yukarı gi-dildi mi israf olur."
8388. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert ol ama sa-vurgan olma. İktisatlı ol ama sıkı tutucu olma."

8389. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Malını yersiz yere harcayan savurgan kimse cömert değildir. Aksine cömert aziz ve celil olan Allah'ın kendisine farz kıldığı malındaki zekatı ve diğer hakları ödeyen kimsedir."
8390. İmam Sadık (a.s), cömertli-ğin sınırı hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Allah'ın malına farz kıldığı hakları ayırman ve onu kendi yerine koymandır."

8391. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert ve kerim in-san malını hak üzere harcayan kimsedir."
8392. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik kulun nef-sinin haramı taleb etmesinden yüz çevirmesidir. Helal bir mala ulaştığı zaman gönül hoşnutluğu içinde onu aziz ve celil olan Al-lah'a itaat yolunda harcaması-dır."

8393. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik istenme-den yapılandır. İstenildikten sonra yapılan ise hayadır ve kı-nanma korkusudur."
8394. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Cömert kimse malın-da Allah'ın hoşnutluğu için cö-mert davranandır. Her kim Al-lah'a isyan yolunda cömertlik yaparsa, Allah'ın gazabını ve öf-kesini taşır. Bu insan bırakın başkalarını, kendisi hakkında bile insanların en cimrisidir."

8395. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mümin dinde güçlü... hakta ise cömerttir."
bak. es-Sadaka, 2240. Bölüm

1782. Bölüm
İnsanların En Cömerdi

8396. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en cömer-di malının zekatını verendir."
8397. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik malını Al-lah için bağışlaman ve başkaları-nın malı karşısında sakınman-dır."
bak. es-Sadaka, 2229. Bölüm

1783. Bölüm
Ölüm Anında Cömert Olan Cimriyi Kınamak

8398. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah hayatında cimri olan, ama ölümü gelip çatınca cömert davranan kimseden nef-ret eder."
bak. es-Sadaka, 2229. Bölüm; ez-Zikr, 1347. Bölüm, 6481. Hadis

227. Ko-nu

es-Sır
Sır

Bihar, 75/68, 45. bölüm, kit-man'us-sırr
Vesail'uş-Şia, 8/608, 157. bölüm, tahrim-u izaet'us-sırr'ul-mumin

bak.
456. konu, el-Kitman

1784. Bölüm
Sırrı Saklamak

8399. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mümin kendisinde şu üç haslet olmadıkça mümin olamaz: Rabbinden bir sünnet, Peygamberinden bir sünnet ve velisinden bir sünnet. Rabbinden bir sünnet sırrını saklamasıdır. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: "Gaybı bilir ve beğendiği peygamber dışında hiç kimseyi gay-bından haberdar kılmaz."
8400. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrını saklayanın, iradesi elinde olur."

8401. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zafer, uzak görüşlü-lükle kazanılır; uzak görüşlü ol-mak düşünüp taşınmakla müm-kündür; bu da sırları korumakla mümkün olur."
8402. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrın esirindir, şüp-hesiz onu ifşa edersen sen onun esiri olursun."
8403. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrını gizlersen senin sevincindir. Onu ifşa edersen senin yokluğun olur."
8404. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan kendi sırrını daha iyi korur."

8405. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrı ifşa etmek çö-küştür."
8406. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Akıllının göğsü, sırrı-nın sandığıdır."
8407. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Senin göğsün sırrını daha iyi alır."
8408. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırların hazinedarları çoğaldıkça zayi edenleri çoğa-lır."

8409. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Göğsü sırrını alama-yan kimsenin koruması yoktur."
8410. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Tüm sevgini arkada-şına bağışla. Ama ona tümüyle itminan etme."
8411. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En başarılı iş, en gizli iştir."

8412. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrını sadece güveni-lir insana emanet et."
8413. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrın bilinmeyince korku yoktur."
8414. İmam Cevad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir şey sağlamlaşma-dıkça aşikar kılmak bozuluşuna sebep olur."
8415. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrını korumakta za-yıf olan, başkasının sırrını koru-maya güç yetiremez."

1785. Bölüm
Sırrını Sadece Kendin Bil

8416. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Senin sırrın senin ka-nındandır. O halde senin damar-larından başkasında akmamalı-dır."
8417. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrını sadece kendin bil, onu uzak görüşlü insana söy-leme ki sürçer ve cahile söyleme ki sana hıyanet eder."
8418. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İşini koru ve sırrını her görücüyle evlendirme."

1786. Bölüm
Sırrı Korumanın Ölçü-sü

8419. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dostunu, düşman haberdar olduğunda sana zarar vermeyeceği sır dışındaki sırla-rından haberdar kılma. Zira dos-tun da bir gün düşmanın olabi-lir."

1787. Bölüm
Sırrın Söylenmemesi Gereken Kimseler

8420. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cahile gizlemeye güç yetiremeyeceği bir sırrı söyle-me."
8421. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Emanete riayet et-meyen kimseye sırrını söyleme."

8422. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kişiye sır söylen-mez: Kadına, laf taşıyan kimseye ve ahmağa."
8423. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dört şey zayi olup gider: ...Aklı olmayan kimseye söylenen sır."

228. Konu es-Serire İçBatın

Bihar, 71/362, 90. bölüm, es-Salah'us-Serire

bak.
Er-Riya, 1406. bölüm; el-Cemal, 538. bölüm; el-İhtilaf, 1051. bölüm; en-Niyet, 3985, 3986. bö-lümler

1788. Bölüm
Batınların Temizliği

8424. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batınların temizliği, basiretlerin sıhhatinin delilidir."
8425. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batını salih, zahiri güzel ve insanlara kötülükten çekinen kimseye ne mutlu!"
8426. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batını güzel olan kimse hiç kimseden korkmaz."

8427. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batınların sıhhati en üstün stoklardandır."
8428. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Salim batınlar, fasih dillerin şahadetinden daha doğ-rudur."
8429. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batınları düzeltince içlerdeki hınç aşikar olur."

1789. Bölüm
Batınların Aşikar Olu-şu

Kur'an:
"Batınların aşikar olduğu günde…"
8430. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir kul gizlice bir ha-yır işlerse günler geçtikten sonra da olsa Allah o işini açığa vurur. Bir kul gizlice kötülük yaparsa, günler geçtikten sonra da olsa Allah onun kötülüğünü açığa vurur."

8431. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin aziz ve ce-lil olan Allah'ı hoşnut eden gizli bir şeyi olursa, Allah da onu se-vindirecek bir işini açığa çıkarır. Her kimin de Allah-u Teala'yı öfkelendiren gizli bir işi olursa, Allah da onun utanacağı bir işini açığa vurur."

8432. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Kul içinde bir niyeti-ni gizlerse Allah on niyetini ör-ter. Eğer güzel olursa, güzel bir örtüyle ve eğer kötü olursa, kötü bir örtüyle örter."

8433. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ömer b. Yezid İmam Sadık (a.s) ile akşam yemeğini yerken İmam şu ayeti okumaya başladı: "İnsan kendisini (da-ha iyi) görür." Daha sonra şöy-le buyurdu: "Ey Eba Hafs! İnsa-na Allah-u Teala'nın bildiğinin aksi bir şeyle O'na yakın olmaya çalışmasının ne faydası vardır! Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyu-rurlardı:

"Kul içinde bir niyetini gizlerse Allah on niyetini örter. Eğer güzel olursa, güzel bir ör-tüyle ve eğer kötü olursa, kötü bir örtüyle örter."

8434. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim az da olsa aziz ve celil olan Allah için amel ederse, Allah ona istediğinden daha fazlasını açığa çıkarır. Her kim de çok bile olsa, bir çok be-densel sıkıntıya katlanarak ve geceleri sabahlayarak insanlar için amel ederse, aziz ve celil olan Allah amellerini işitenlerin gözünde küçük göstermekten başka bir şey yapmaz."

8435. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden biri hiç bir kapısı ve deliği olmayan sert bir kayanın bağrında dahi bir iş ya-pacak olursa, insanlar her ne olursa olsun, ondan haberdar olurlar. "
8436. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her zahirin benzeri bir batını vardır. O halde zahiri güzel olanın batını da güzeldir, zahiri pis olanın batını da pis-tir."

8437. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Münezzeh olan Al-lah'a dosdoğru davranan kimse hiç kimseyle bozulmaz. Allah'la arası bozuk olan kimsenin hiç kimseyle arası doğru olmaz."

8438. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim kendisiyle Allah arasındaki şeyi ıslah eder-se, Allah da onunla insanlar ara-sındaki şeyi ıslah eder. Her kim batınını ıslah ederse, Allah da zahirini ıslah eder. Her kim Al-lah'ın rızayetini taleb ederse, Al-lah da kendisinin ve insanların rızayetini ona nasip kılar."

8439. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batını güzel olanın, zahiri de güzel olur."
8440. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahir bozuk olunca, batın da bozuk olur."
8441. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel hareket, güzel batının göstergesidir."

8442. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahirin doğruluğu, batının sıhhatinin göstergesi-dir."
8443. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kim kalbinde bir şey gizlerse, o şey ya onun dilinin kaymasında veya yüzünün ren-ginde ortaya çıkar."

8444. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zahirin bozukluğu, batın bozukluğundandır ve batı-nını ıslah edenin, Allah da zahi-rini ıslah eder... En büyük bo-zukluk, insanın Allah'tan gafil olmasından hoşnut olmasıdır ve bu bozukluk, uzun emel, hırs ve kibirden kaynaklanmaktır. Nite-kim Allah-u Teala Karun'un hi-kayesinde şu ayetinde bundan söz etmektedir:

"Ve yeryüzün-de fesat çıkarmaya çalışma, şüphesiz Allah fesat ehlini sevmez." Bu hasletler Karun'un hasletleri ve inançlarıydı. Hepsi-nin kökü de dünya sevgisidir."

10
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1790.Bölüm Batın ve Zahirin Temizliği

8445. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Batın salim olunca, zahir güçlenir."
8446. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsana, güzelliği aşi-kar kılıp kötülüğü gizlemesinin ne faydası vardır. Kendi nefsine müracaat edince bunun böyle olmadığını şüphesiz kendisi de bilmez mi? Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz insan kendisini (daha iyi) bilir." Şüphesiz batın ıslah olunca zahir güçlenir."

8447. Şöyle buyurulmuştur: "Ba-tın ve zahir bir olunca bu adalet-tir. Batın zahirden daha iyi olun-ca bu ihsandır. Zahir batından daha iyi olursa bu da zulüm-dür."

229.Konu es-Surur Sevinç

Kenz'ul-Ummal, 6/431-433, idhal'us-surur al'el-Mumin

bak.
110. konu, el-hüzn, 410. konu, el-ferah

1791. Bölüm
Sevinç

Kur'an:
"Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir."
"Ehlinin yanına sevinçle döner."
8448. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevinç nefsi açar ve canlılığı yayar. Gam ise nefsi bü-zer ve genişliği daraltır."
8449. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevinci az olanın ra-hatlığı ölümde olur."
8450. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevinç üç haslettedir: Vefakarlıkta, haklara riayette ve zamanın zorluklarına karşı dur-makta."

8451. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevinç vakitleri ga-nimettir."
8452. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hüzün sevinç mikta-rıncadır."

1792. Bölüm
Sevinilmesi Gereken Şey

8453. İmam Ali (a.s), "Allah Re-sulü'nün (s.a.a) sözünden sonra hiç bir sözden bu kadar istifade etme-dim" diyen İbn-i Abbas'a şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a hamd ile Re-sul'üne ve Ehl-i Beyt'ine selat-u selamdan sonra... İnsan kaybet-meyeceği bir şeye erişince sevinir ve kendisine ulaşması mümkün olmayan bir şeyi kaybedince de üzülür. O halde senin sevincin ahiret işlerinden birine ulaşınca ve üzüntün ise ahiret işlerinden birini kaybedince olsun.

8454. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Önceden gönderdi-ğin hayırlı işler sebebiyle sevin-cini ve kaybettiğin hayırlı işler sebebiyle de hüznünü çoğalt"
8455. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminin sevinci Rabbine itaatte ve hüznü ise gü-nahları hakkındadır."

1793. Bölüm
Sevinç Sebepleri

8456. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sevince sadece yu-muşak huylulukla yardım edile-bilir."
8457. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aklın kökü kudret ve meyvesi ise sevinçtir."
bak. ed-Dehr, 1273. Bölüm

1794. Bölüm
Bir Kalbi Sevindiren Kimse

8458. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bütün sesleri duyana and olsun ki, kim bir gönlü hoş-nut ederse, Allah o hoşnutluktan dolayı ona bir lütufta bulunur; ona bir bela eriştiği zaman, bu lütuf, suyun çukura aktığı gibi o belaya doğru akar ve yabancı develer sürüden kovulduğu gibi bu lütuf da o belaları öylece on-dan kovar."

8459. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim hüzünlü kardeşinin feryadına yetişir, hü-zünü giderir, hacetini gidermek hususunda ona yardımcı olursa, bu işi sebebiyle Allah nezdinde kendisine Allah'tan yetmiş iki rahmet öngörülür ki bunlardan birini bu dünyada geçimini dü-zene sokması için kendisine ve-rir. Diğer yetmiş bir rahmeti ise kendisi için kıyamet gününün korku ve dehşetine saklı tutar."

8460. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz cennette Dar'ul-Ferec (kurtuluş evi) diye adlandırılan bir ev vardır ki ora-ya sadece yetim müminleri se-vindiren kimse girebilir."

8461. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz cennette Dar'ul-Ferec (kurtuluş evi) diye adlandırılan bir ev vardır ki ora-ya sadece çocukları sevindiren girebilir."
bak. el-Hacet, 962. Bölüm

1795. Bölüm
Bir Mümini Sevindiren Resulullah'ı (s.a.a) Se-vindirmiştir

8462. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir mümini sevindirirse şüphesiz beni sevin-dirmiştir ve her kim de beni se-vindirirse, şüphesiz Allah'tan bir söz almış olur. Allah nezdinde bir söz alan kimse ise kıyamet günü güvene erenlerden olur."

8463. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden hiç birisi bir mümini sevindirdiğinde sadece onu sevindirdiğini sanmasın. Al-lah'a yemin olsun ki bizi de se-vindirmiş, hatta Allah'a yemin olsun ki Allah Resulü'nü sevin-dirmiştir."
8464. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki bir müminin ihtiyacı karşıla-nınca bundan dolayı o mümin-den daha çok Allah Resulü (s.a.a.) sevinir."
bak. Vesail'uş Şia, 11/569, 24. Bölüm

1796. Bölüm
Bir Mümini Sevindi-ren Allah'ı Sevindirmiştir

8465. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir mümini sevindi-ren şüphesiz beni sevindirmiştir ve beni sevindiren şüphesiz Al-lah'ı sevindirmiştir."
8466. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir müminle karşılaşır ve onu sevindirirse, aziz ve celil olan Allah da onu sevindirir."

8467. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir mümini sevindirirse Allah Resulü'nü (s.a.a) sevindirmiştir. Her kim de Allah Resulünü (s.a.a) sevindirir-se Allah'ı sevindirmiş olur. Mü-min bir kulu üzen kimse de böy-ledir."

1797. Bölüm
Bir Mümini Sevindiren Allah'ı Sevindirmiştir

8468. Rey ehlinden birisi şöyle di-yor: "Yahya b. Halid'in katiple-rinden biri bizlere vali oldu. Ben bir miktar borçluydum ve o da benden bunu taleb ediyordu... Bana onun kendisini bu mezhe-be (yalan yere) mensup kıldığını söylediler... Sonunda Allah'a doğru kaçmayı kararlaştırdım ve Hacca gittim. Orada sabırlı mev-lam Musa b. Cafer (a.s) ile karşı-laştım. Ona kendi halimi şikayet-te bulundum. İmam bana bir mektup yazdı ki içinde şöyle ya-zılıydı:

"Rahman ve Rahim Olan Al-lah'ın adıyla... Bil ki şüphesiz Al-lah'ın arşının altında bir gölge vardır ki orada sadece kardeşine iyilik eden, bir hüznünü gideren ve kalbini sevindiren kimse du-rabilir ve bu şahıs senin karde-şindir, ve's-Selam..."

O şöyle diyor: "Hac'dan geri döndüm... İmam'ın mektubunu ona (valiye) verdim. Vali ayağa kalkarak onu öptü ve okudu. Sonra mal ve elbiselerinin geti-rilmesini emretti. Onları benimle kendisi arasında dinar dinar, dir-hem dirhem ve elbiselerini parça parça bölüştürdü. Bölüştürülme-si mümkün olmayan şeyin ise parasını verdi. Ardından divan defterini istedi. Orada benim adıma kaydedilenleri sildi, bor-cumun olmadığına tanıklık etti. Ben de onunla vedalaşarak ayrıl-dım.

Kendi kendime şöyle dedim: "Bu adamın iyiliğini telafi ede-mem, ancak gelecek yıl hacca gi-der ve kendisi için dua ederim. Sabırlı mevlamı görür ve bu adamın yaptıklarını kendisine ile-tirim." Bunları yaptım. Sabırlı mevlamı (a.s) gördüm, olayı kendisine aktardım. İmam'ın yü-zü sevinçten adeta açıldı. Ben şöyle arzettim:

"Ey Mevlam! Bu iş sizi sevindirdi mi?" İmam şöy-le buyurdu: "Evet, Allah'a yemin olsun ki beni sevindirdi, Mümin-lerin Emiri'ni (a.s) de sevindirdi. Allah'a yemin olsun ki ceddim Resulullah'ı (s.a.a) da sevindirdi, Allah'a yemin olsun ki Allah-u Teala'yı da sevindirdi."
Ben diyorum ki: Bu hikayenin bir benzeri İmam Sadık'ın (a.s) Ahvaz valisi Neccaşi'ye yazdığı mektupta da yer almıştır. bak, Bihar, 74/292/22

1798. Bölüm
Müminin Kalbinden Hüznü Gidermenin Se-vabı

8469. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir müminin sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamet günü kalbinin sıkıntısını giderir."
8470. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da (kıyamet günü) onun ahiret sıkıntılarından yetmiş tanesini giderir."

8471. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim müminin dünya sıkıntılarından birini gide-rirse Allah da onun ahiret sıkın-tılarından birini giderir."
8472. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim bir müminin hüznünü giderirse, Allah da onun ahiret sıkıntılarını giderir ve onu kabrinden kalbi huzur dolu bir şekilde çıkarır."

8473. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah mümini meza-rından çıkarınca onunla birlikte önünden yürüyen bir misal (ör-nek) çıkar. Mümin kıyamet gü-nünün korkunç sahnelerinden birini görünce o misal kendisine şöyle der: "Korkma ve üzül-me..." Mümin ona şöyle der: "Sen kimsin?" Misal şöyle cevap verir: "Ben mümin kardeşinin kalbine verdiğin sevincim."

8474. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim sıkıntılı bir müminin sıkıntısını giderirse, Allah da onun dünya ve ahiretteki ihtiyaçlarını kendisine kolaylaştırır."
bak. el-Hacet, 964-966. Bölümler


230.Konu el-İsraf İsraf

Bihar, 71/344, 86. bölüm, el-İsraf ve't-Tebzir ve't-Taktir
Bihar, 75/302, 77. Bölüm; 303, 78. bölüm; el-İsraf ve't-Tebzir
Kenzul-Ummal, 3/444, el-İsraf ve't-Tebzir

bak.
33. konu, et-Tebzir; es-Sadaka, 2238. bölüm; es-Seha, 1781; el-hidayet, 4003, 4004. bö-lümler

1799. Bölüm
İsraf

Kur'an:
"Firavun ve erkanının kendilerine fenalık yapma-sından korktuklarından, kavminin bir kısım gençleri dışında, kimse Musa'ya inanmamıştı, çünkü Firavun o yerde hakimdi. O, gerçek-ten aşırı gidenlerdendi."

"Beni kendisine çağırdı-ğınızın, bu dünyada da ahi-rette de çağırabilecek kabili-yette olmadığında, hepimizin Allah'a döneceğinde, aşırı gi-denlerin ateşlikler oldukla-rında şüphe yoktur."

"Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin veli-sine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür.

"...Andolsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taş-kınlık edenler oldu."
"Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fa-kat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez."
"De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kul-larım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğ-rusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışla-yandır, merhametlidir."
8475. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zavallı israfkar! Kendi nefsini ıslahtan ve işini te-lafi etmekten ne kadar da uzak-tır."

8476. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: "İs-raf etmeme engel ol; rızkımı zayi olmaktan koru; malımı bereket-lendirerek çoğalt ve ondan infak ettiklerim hususunda iyilik et-menin yolunu göster bana."

8477. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kimin bir malı varsa onu zayi etmekten sakın-sın. Zira onu gereksiz yerde har-camak israf ve savurganlıktır. Bu iş insanlar arasında sahibinin adını yüce kılar, ama Allah nez-dinde küçük düşürür."

8478. İmam Ali (a.s), Ziyad'a yazdığı bir mektubunda şöyle buyur-muştur: "İktisatlı davranarak isra-fı terk et! Bu günden yarını dü-şün, zaruri ihtiyacına yetecek ka-dar malı elinde tut. Arta kalan malları da ihtiyacın olacağı gün (kıyamet) için, azık kıl."
8479. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İsraf yok oluşun ikti-satlı olmak ise servetin çoğalma-sının sebebidir."
8480. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Güzel idareyle birlik-te olan yeterli rızık, israfla birlik-te olan çok servetten daha iyi-dir."
8481. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İsraf çok serveti yok eder."

8482. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En çirkin bağış israf-tır."
8483. İmam Ali (a.s), münafıkla-rın sıfatı hakkında şöyle buyurmuş-tur: "Kınadıklarında perdeyi yır-tarlar ve hükmettiklerinde isra-fa
11
şırılığa kaçarlar."

1800. Bölüm
İnfakın Sınırı

"Onlar, infak ettikleri za-man ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar."
8484. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz iktisatlı in-sanın esirgemesi, savurgan insa-nın bağışından daha güzeldir ve malını koruyan insanın esirge-mesi malını zayi eden insanın bağışından daha yücedir."

8485. Abdulmelik b. Amr el-Ehvel şöyle diyor: "İmam Sadık (a.s) şu ayeti tilavet buyurdu: "Onlar infak edince israf et-mezler..." Sonra bir avuç çakıl taşı alarak onu avucunda tuttu ve şöyle buyurdu: "İşte bu aziz ve celil olan Allah'ın kitabında buyurduğu sıkı tutma ve elini yummadır." Daha sonra bir avuç daha alarak onların hepsini dök-tü ve şöyle buyurdu:

"Bu da is-raftır." Sonra bir avuç daha ala-rak onun bir miktarını döktü, bir miktarını da elinde tuttu ve şöyle buyurdu: "İşte bu orta yoldur."
8486. İmam Kazım (a.s), aile na-fakası hakkında sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "İsraf ve eli sıkı ol-maktan ibaret olan iki çirkin şe-yin ortasıdır."
8487. Resulullah (s.a.a), mezkur ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: "Gereksiz yerde bağışta bulunan kimse şüphesiz israfa düşmüştür. Her kim de doğru yerde esirgerse şüphesiz eli sıkı dav-ranmıştır."
bak. es-Seha, 1781. Bölüm; es-Sadaka, 2238. Bölüm; el-Kafi, 4/54-56

1801. Bölüm
İsrafkarın Alametleri

8488. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: "İsrafkarın üç ni-şanesi vardır: Kendisinin olma-yanı alır, kendisinin olmayanı gi-yer ve kendisinin olmayanı yer."

8489. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İsrafkar insanın dört nişanesi vardır: Batıl işlerle övü-nür, kendisine yakışmayan şeyleri yer, hayırlı işlerde rağbetsiz davranır ve kendisine faydası olmayan kimseyi reddeder."

8490. İmam Sadık (a.s) kendisine, "Mümin kimsenin on gömleği olabilir mi?" diye soran İshak b. Ammar'a şöyle buyurmuştur: "Evet." O, "Yirmi gömleği?" diye sorunca İmam şöyle buyurdu: "Evet ola-bilir, bunlar israf değildir. İsraf, misafirlikte/dışarıda giydiğin el-biseni evde/rastgele giydiğin el-bisen kılmandır."
bak. 8502. Hadis

8491. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İsraf edenler, haram-ları helal sayanlar ve kan döken-lerdir."
8492. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yersiz yere mal har-camak israf ve savurganlıktır."
8493. İmam Askeri (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz bağışlama-nın da bir ölçüsü vardır. Eğer bu ölçü aşılırsa israf olur."

1802. Bölüm
İsrafın En Aşağı Sınırı

8494. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz iktisatlı ol-mak aziz ve celil olan Allah'ın sevdiği bir şeydir. Bir taneyi uzağa atmakla da olsa Allah is-raftan nefret eder. Zira o bile şüphesiz bir işe yarar. Hatta su-yunun artığını dökmen bile israf-tır."

8495. Bişr b. Mervan şöyle diyor: "İmam Sadık'ın (a.s) huzuruna vardım. İmam bir miktar hurma getirmelerini emretti. Oradaki-lerden biri çekirdeklerini kenara attı. İmam elinden tutarak şöyle buyurdu: "Bu işi yapma, bu sa-vurganlıktır. Şüphesiz Allah bozgunculuğu sevmez."

8496. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İsrafın en küçük mik-tarı kaptaki artığı yere dökmek, dışarıda giyilen elbiseyi evde giymek ve (meyvedeki) çekirdek-leri kenara atmaktır."

8497. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Abdest almada da is-raf vardır. Her şeyde bir israf vardır."
8498. İmam Sadık (a.s), kendisi-ne, "İsrafın en aşağı sınırı nedir?" di-ye sorulunca şöyle buyurmuştur: "İs-rafın en aşağı sınırı dışarıda giy-diğin elbiseni evde giymen, ta-bakta arta kalanı dökmen, hurma yiyip çekirdeğini oraya buraya atmandır."
8499. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Canının istediğini yemen israftır."

1803. Bölüm
İsraf Sayılmayanlar

8500. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İsrafta bir hayır yok-tur ve hayırlı işlerde ise israf yoktur."
8501. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bedeni salim tutan şeyde israf olmaz... Aksine israf malı zayi eden ve bedene zarar veren şeylerdedir."

8502. İmam Kazım (a.s), kendisi-ne, "On tane elbiseye sahip olmak is-raf mıdır?" diye sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "Hayır, çok gömlekle-re sahip olmak, gömleklerin daha uzun ömürlü olmasını sağlar. İsraf dışarıda/misafirlikte giydi-ğin elbiseni pis yerde giymen-dir."
8503. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hayırlı işler dışında israf her yerde kınanmıştır."


231. Ko-nu
es-Sirkat
Hırsız-lık

Bihar, 79/180, 91. bölüm, es-sirkat ve'l-gulul
Vesail'uş-Şia, 18/481, eb-vab'u Haddi's-Sirket
Kenz'ul-Ummal, 5/379, had'us-sirket


1804.Bölüm Hırsızlık

Kur'an:
"Erkek hırsız ve kadın hır-sızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir."
8504. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kul elinin diyeti pa-hasınca hırsızlık ederse Allah bu esnada onun hırsızlığını açığa çı-karır."

8505. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah hırsızlığı haram kılmıştır. Zira eğer hırsızlık helal olsaydı malın yok olmasına, cinayete, birbirinin malını gaspetmeye, birbirini öldürmeye, çekişmeye, birbirine haset etmeye, kazançlarda ticaret ve sanatın terk edilmesine ve servetlerin haksız yere elde edilmesine sebep olurdu.

Hırsızın sağ elinin kesilmesinin sebebi ise hırsızın eşyaya sağ eliyle dokunduğu, sağ elin en üstün ve en faydalı organı olduğu içindir. O halde sağ elin kesilmesi hırsız için bir ceza ve başkalarının malını helal ol-madan almak isteyen kimselere bir ibrettir. Hakeza hırsız daha çok sağ eliyle çaldığı içindir."
bak. Vesail'uş Şia, 18/481, 1. Bölüm

1805. Bölüm
Hırsızlık Cezası Ve-rilmeyen Kimse

8506. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İhtiyacından dolayı gizlice bir şey almaksızın sadece yiyen ihtiyaç sahibi kimseye had uygulanmaz."
8507. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "(Ağaçta) Asılı olan meyve için el kesilmez."
8508. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Meyve ve yetişmemiş hurma için el kesilmez."
8509. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yağmacı, kapkaççı ve (emanetler hususunda) hain kimsenin eli kesilmez."
8510. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculukta el kesil-mez."

8511. İmam Ali (a.s), birisi bey-tülmalden, diğeri de insanlardan biri-ne ait olan iki beytülmal hırsızı köle hakkında şöyle buyurdu: "Bu (köle) beytülmaldendir, ona had uygu-lanmaz. Zira beytülmalden olan, Allah'ın malı olandan bir mikta-rını yemiştir. Ama diğerine ge-lince, ona şiddetli bir had uygu-layın." Böylece onun elini kes-ti."

8512. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Açıkça yapılan hırsız-lıktan dolayı el kesmem. Ama kapkaççılık yapan kimseyi ceza-landırırım."
8513. İmam Ali (a.s), bir cariye-nin kulağındaki inciyi zorla çalan bi-ri hakkında şöyle buyurmuştur: "Bu açık bir şekilde çalmaktır." Daha sonra onu kırbaçladı ve hapse attı."

8514. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dört kişinin eli ke-silmez: Kapkaççılık edenin, ga-nimete hıyanet edenin, ganimet-ten çalanın ve hırsız işçinin. Şüphesiz işçinin hırsızlığı hıya-nettir (hırsızlık değildir.)"

8515. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yan kesici ve kap-kaççının eli kesilmez. Zira onla-rın işi açıktır. Gizlice hırsızlık edenin eli kesilir."
8516. İmam Ali (a.s) birisinin cebinden birkaç dirhem çalan birisi hakkında şöyle buyurmuştur: "eğer üstüne giydiği elbisenin cebin-den çalarsa elini kesmeyiz. Ama iç elbisesinin cebinden çalarlarsa elini keseriz."
8517. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İşçi ve misafir hırsız-lık ederlerse elleri kesilmez. Zira onlar güvenilen kimselerdir."

8518. İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Duvarı delerek veya anahtarı kırarak eve giren hırsızın eli kesi-lir."
8519. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Taş çalan kimsenin eli kesilmez. Taştan maksat mermer ve benzeridir."
8520. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kıtlık ve açlık yılla-rında hırsızın eli kesilmez."

8521. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Müminlerin Emiri (a.s) açlık yıllarında hırsızların elini kesmezdi."
8522. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hırsız kendi kendine gelir, kendini tanıtır, Allah'a tövbe eder ve hırsızlık ettiği malı sahibine geri verirse eli kesil-mez."
8523. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Hırsızın eli sadece dinarın dörtte birinden yukarı-sında kesilir."

1806. Bölüm
Hırsızlık Çeşitleri

8524. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hırsızlar üç çeşitti: Zekat vermeyen kimse, kadınla-rın mehirini helal sayan kimse ve ödememek niyetiyle borçlanan kimse."

8525. İmam Ali (a.s), Ehl-i Beyt'in (a.s) faziletiyle ilgili okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: "Resulullah'ın sırdaşı, arkadaşı, hazinedarı ve kapıları biziz. Ev-lere ancak kapılarından girilir, kapılarından girmeyene hırsız denir."
bak. es-Selat (1), 2307. Bölüm

232. Ko-nu

es-Seadet
Saadet

Bihar, 5/152, 6. bölüm, es-seadet ve'ş-Şekavet

bak.
232. konu, es-Seadet; el-umr, 2928. bölüm; el-Amel (1), 2949. bölüm1807. Bölüm
Saadet-Mutluluk

Kur'an
"O gün gelince, Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse ko-nuşamaz: içlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardır. Bedbaht olanlar ce-hennemdedirler. Onlar orada ah edip inlerler. Rabbinin di-lemesi bir yana, gökler ve yer durdukça, orada temelli kala-caklardır. Rabbin, şüphesiz, her istediğini yapar.

Mesut olanlar ise cennettedir-ler. Rabbinin dilemesi bir ya-na, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır."
8526. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutluluk hayır sebe-bidir. Mutlu insan ona sarılır ve ı da onu kurtuluşa sürükler. Mut-suzluk ise yardımsız kalma sebe-bidir. Mutsuz insan ona sarılır ve o da onu helak ve yokluğa sü-rükler. Bütün bunların hepsi de Allah-u Teala'nın ilmiyledir."

8527. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Saadet kurtuluşla so-nuçlanan şeydir."
8528. İmam Ali (a.s), gayb ilmi hakkında şöyle buyurmuştur: "Bun-dan dolayı Allah rahimlerden er-kek mi kız mı, çirkin mi güzel mi, cömert mi cimri mi, şaki mi said mi, cehenneme bir odun mu; yoksa cennetlerde peygam-berlere bir arkadaş mı olacağını bilir."

8529. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey yeryüzünü yayan, gökleri koruyan ve iyi olsun ve kötü olsun kalpleri fıtratı üzere yaratan Allah'ım!"

1808. Bölüm
Mutlu Kimse

8530. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan cezadan korkup güvene eren, sevap ümit edip iyilik eden ve cennete işti-yak duyup gece yol alan kimse-dir."

8531. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan başkala-rına öğüt verince öğüt alan kim-sedir."
8532. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan, nimeti sürekli olan kalıcı yurdu, azabı bitmeyen fani yurda tercih eden ve kendisinin toplamakla mut-suzluğa düştüğü elindeki şeyleri infak ederek mutlu olacak kim-seye bırakmadan, gitmekte oldu-ğu yere önceden gönderen kim-sedir."

8533. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan nefsiyle halvet edip onu ıslah etmeye ko-yulan kimsedir."
8534. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan Allah'a itaatte ihlas sahibi olandır."

8535. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insan kaybetti-ği şeylere itina göstermeyen kim-sedir."
8536. Resulullah (s.a.a) Müminle-rin Emiri'ne (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz gerçek mutlu insan seni seven ve sana itaat eden kimsedir."

8537. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insanın defte-rinin başlığı insanların kendisini övmesidir."
8538. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Alim olmayan insa-nın mutlu sayılması doğru değil-dir."

8539. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan kalbini tefekkürle meş-gul eden akıllı kişinin korktuğu gibi korkun... Çabuk geçilen ge-çitten (dünyadan) övülmüş bir şekilde geçip gitmiş, ileride varı-lacak yerin azığını önceden iyi hazırlamıştır."

8540. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'tan şehitlerin makamını, saadet ehlinin yaşa-yışlarını ve peygamberlerle bir-likte olmayı dilerim."


1809.Bölüm Saadete Sebep Olan Şey

8541. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İlimle amel edin ki mutluluğa erişesiniz."
8542. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Rahatına düşkünlükle mutluluğa erişmek birbirine uzaktır."
8543. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Alimlerle oturup kalk ki mutlu olasın."

8544. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İman ile mutluluğun zirvesine ve sevincin doruğuna erişilir."
8545. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutluluk hakka bağ-lılıktadır."

8546. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Talihsizliğin acılığı tadılmadıkça mutluluğun tadı ta-dılamaz."
8547. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim nefsini he-saba çekerse mutlu olur."

8548. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim nefsini ıslah için sıkıntıya düşürürse mutlu olur. Her kim de nefsini lezzet-lerle kendi haline bırakırsa mut-suz olur ve (Allah'ın dergahın-dan) uzak düşer."
8549. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şu üç şeye her kim riayet ederse mutlu olur: Sana nimet ulaşınca Allah'a şükret, rızkın gecikince Allah'tan mağfi-ret dile ve bir zorluğa düşünce, "la havle ve la kuvvete illa bil-lah" (Allah'tan başka güç ve kudret yoktur) cümlesini çok söyle."

1810. Bölüm
Mutluluk ve Mutsuz-luğun Sebepleri

8550. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutlu insanlar, iman sebebiyle korunmuş, mutsuzlar ise beyan vesilesiyle kendilerine açıklanan delille karşılaştıktan sonra isyana düşmeleri sebebiyle yardımsız kalmışlardır. Zira ki onlara hakkın meşalesi ve hida-yet yolu apaçık şekilde açıklan-mıştır."

8551. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsan münezzeh olan Allah'a itaat dışında mutlu ola-maz ve insan sadece Allah'a is-yan ile mutsuz olur."

8552. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Hiç kimse Alla'ın hududlarını ikame etme dışında mutluluğa erişemez ve hiç kimse Allah'ın hududlarını zayi etme dışında mutsuzluğa düşemez."

8553. İmam Ali (a.s), Malik Eş-ter'e yazığı mektubunda şöyle buyur-muştur: "Müminlerin Emiri, Ma-lik'e, Allah'tan korkmayı, Allah'a itaat etmeyi, insanların sadece tabi olmakla mutlu olduğu ve inkar edip zayi etmekle mutsuz-luğa düşdüğü Allah'n kitabındaki farz ve sünnetleri yerine getirmeyi emretmektedir."

1811. Bölüm
Saadet Sayılan Şey

8554. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kalbin kin ve hased-den boş olması kulun mutlulu-ğundan sayılır."
8555. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İyi işler hususunda başarı elde etmek saadettendir."

8556. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Allah'tan hayır dile-mesi ve Allah'ın kaza ve kade-rinden hoşnut olması, Ademoğ-lunun mutluluğundandır. Al-lah'tan hayır dilemeyi terk etmesi ve Allah'ın kaza ve kaderine öfkelenmesi de ademoğlunun mutsuzluğundandır. "
8557. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Cömertlik iki saadet-ten biridir."

8558. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Başarı saadettendir. Yardımsız kalmak ise şekavet-ten/mutsuzluktandır."
8559. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Sırrı gizlemek saade-tin bir parçasısıdır."
8560. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın sakalının az oluşu onun saadetindendir."

8561. İmam Sadık'ın (a.s) kendi-sine, "Sakalının az oluşu insanın mutluluğundan mıdır?" diye sorulma-sı üzerine şöyle buyurmuştur: "Bu işte saadet nerededir? Şüphesiz saadet insanın çenesinin Allah'ı zikirde hafif olmasıdır."

1812. Bölüm
Saadet Sayılan Şey

8562. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuğunun kendisi-ne benzemesi, dindar olan güzel bir kadın, güzel yol alan bir bi-nek ve geniş ev de Müslüman erkeğin saadetindendir."

8563. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Üç şey mutluluktan-dır: Uyumlu eş, iyi evlat ve gün-düz elde edip gece ailesinin ya-nına döndüğü kazanç."
8564. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın çalışma yeri-nin kendi şehrinde olması, salih insanlarla düşüp kalkması ve kendisine yardım eden bir evla-dının olması insanın mutlulu-ğundandır."

8565. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Dört şey insanın mutluluğundandır: Salih arka-daşlar, iyi çocuk, uyumlu eş ve insanın çalışma yerinin kendi şehrinde olması."

8566. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın salih evlat sahibi olması onun mutluluğun-dandır."
8567. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çocuğunun yaratılış, huy ve şeklinin kendisine ben-zemesi insanın mutluluğundan-dır."

8568. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın kendi halefini (yerine geçecek kimseyi) de görmesi onun mutluluğundandır."
8569. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın kendisine te-şekkür eden biri için çalışması ve kendisine nankörlük etmeyen kimseye iyilik etmesi insanın mutluluğundandır."
bak. eş-Şukr (2), 2079.Bölüm

1813. Bölüm
Mutluluğun Nişanesi

8570. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İbadetin devamlılığı mutluluğa ulaşmanın delili-dir."
8571. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutluluğun nişanele-ri amellerde ihlas sahibi olmak-tır."

8572. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Mutluluğa ulaşmak hayırlı işlere koşmak ve temiz amellerledir."
8573. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim Allah'a dostluk ve mutluluk liyakatini elde ederse ölüm gözlerinin kar-şısına dikilir, arzular arkasına ge-çer. Her kim de şeytanla dostluk ve mutsuzluğa hak kazanırsa ar-zuları gözünün önüne dikilir ve ölüm arkasına geçer."

1814. Bölüm
Gerçek Mutluluk

8574. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Gerçek mutluluk in-sanın işinin mutlulukla sonuç-lanmasıdır. Gerçek mutsuzluk ise insanın işinin mutsuzlukla sonuçlanmasıdır."
8575. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ancak ameller mü-nezzeh olan Allah'a sunulunca gerçek mutluluk gerçek mutsuz-luktan ayrılır."

8576. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın mutluluğu kanaat ve hoşnutluktadır."
8577. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanın mutluluğu dindarlıkta ve ahiret için amel etmesindedir."

1815. Bölüm
İnsanların en mutlusu

8578. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en mutlu-su geçici lezzetleri ahiretin kalıcı lezzetleri için terk eden kimse-dir."
8579. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en mutlu-su büyük insanlarla oturup kal-kan kimsedir."
8580. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en mutlu-su nefsinin Allah'a itaati istediği kimsedir."
8581. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada insanların en mutlusu kendisi için zararlı bildiği şeyden sakınanıdır. Onla-rın en mutsuzu ise nefsinin is-teklerine uyan kimsedir."

8582. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en mutlu-su akıllı ve mümin olanıdır."
8583. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanların en mutlu-su bizim makamımızı ve fazile-timizi tanıyan, bizimle Allah'a yakınlaşan, bizi halis bir şekilde seven, bizim çağırdığımız şeyler-le amel eden, bizim sakındırdı-ğımız şeylerden sakınan kimse-dir. Böyle bir kimse bizdendir ve kalıcı yurtta (cennette) bizimle birlikte olacaktır."

8584. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Dünyada insanların en mutlusu dünyayı terk eden kimsedir. İnsanların ahirette en mutlusu ise ahiret için amel eden kimsedir."

8585. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer ilminle insanla-rın en mutlusu olmak istiyorsan onunla amel et."
8586. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "İnsanların en mutlusu herkesten daha zahit olandır."

8587. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Kalbi yakinin serinliğini hisseden kimse ne kadar da mut-ludur."
8588. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "En üstün mutluluk din-de istikamet ve doğruluk içinde olmaktır."


1816. Bölüm Saadet Hususunda Yeterli Olan Şey

8589. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "İnsana din ve dünya iş-lerinde güvenilir olması mutlu-luk olarak yeter."
8590. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "İnsana fani olan şeylere kalben bağlanmaması ve kalıcı olan şeylere gönül bağlaması sa-adet olarak yeter."

1817. Bölüm
Saadetin Kemali

8591. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Azim ve uzak görüşlü-lük birlikte olunca saadet kemale erer."
8592. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "İsnanları islah yolu için çalışmak saadetin kemalinden-dir."

8593. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir işe niyetlenen herkes o işi yapamaz. Bir işi ya-pabilen herkes o işi başaramaz. Başarı elde eden herkes o işi doğru dürüst yapamaz. Niyet, güç, başarı ve doğru dürüst yapmak bir araya gelirse o zaman saadet kemale erer."

8594. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bir şeyi seven herkes o şeyi yapmaya güç yetiremez. Bir şeyi yapmaya güç yetiren herkes onu yapma başarısını elde edemez. Başarı elde eden herkes onu doğru dürüst yapamaz. İstemek, güçlülük, başarı ve doğru dürüst yapmak ile saadet gerçekleşir."

8595. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlara iyilik etmek isteyen herkes onlara iyilik ede-mez. Bu işe rağbet eden herkes bu işe güç yetiremez. O işe güç yetiren herkes onu yapma iznini elde edemez. Allah kula bağışta bulunup, iyilik yapmaya rağbet, iyilik yapmaya güç ve izin verirse işte bu esnada mutluluk ve yüce-lik hem talib (iyilik yapmak iste-yen) hem de metlub (iyilik edilen kimse) için kemale ermiş olur."

233. Ko-nu

es-Sefer
Yolcu-luk

Bihar, 76/221, ebvab'us-Sefer
Bihar, 100/101, 1. bölüm, mukaddemat'us-Sefer ve adabuhu
Vesail'uş-Şia, 8/248, ebvab-u adab'is-Sefer
Kenz'ul-Ummal, 6/701, ki-tab'us-Sefer
Kenz'ul-Ummal, 6/720, fi mehzurat'us-Sefer

1818. Bölüm
Yolculuğun Faydaları

8596. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuk edin ki sıh-hate erişesiniz. Cihad edin ki ga-nimet elde edesiniz."
8597. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuk edin ki sıh-hate kavuşasınız ve rızık elde edesiniz."
8598. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuk edin ki sıh-hate erişesiniz ve ganimet elde edesiniz."

8599. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolcukluk edin ki sıhhate kavuşasınız, savaşın ki ganimet elde edesiniz."

1819. Bölüm
Yolculuk ve Yorgunluk

Kur'an:
"Yanındaki gence: "Azığımı-zı çıkar, andolsun bu yolcu-luğumuzda yorgun düştük" dedi."
8600. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuk azaptan bir parçadır. Sizden biri yolculuğu-nu bitirirse çabuk ailesinin yanı-na geri dönsün. "

8601. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuk azaptan bir parçadır. İnsan yolculukta ye-mek, su ve uykusundan olur. O halde sizden biri yolculuk etmek isterse çabuk dönsün."

8602. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Yolculuk etmek iki azaptan biridir."

1820. Bölüm
Yolculukta Arkadaş Seçmek
8603. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Önce yoldaş sonra yol."
8604. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Yolculuktan önce yol-daşı sor. Evden önce komşuyu sor."

1821. Bölüm
Yolculuk Adabı

8605. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Her ne kadar evde kal-mış olsa da bakire kızla evlenin, her ne kadar karmaşık olsa da ana yoldan ayrılmayın ve her ne kadar zulmetse de şehirde yaşa-yın."

8606. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculuğuna ve dışarı çıkmak istediğinde sadaka ile başla; zira sadaka vermekle yolculuğun selametini satın almış olursun."

8607. Lokman (a.s) oğluna öğüt vererek şöyle buyurmuştur: "Oğul-cağızım! Kılıç, ayakkabı, mendil, çadır, su tulumu, ip, iğne ve çu-valdızla yolculuk et. Sana ve be-raberindekilere yarıyacak ilaçları yanına al. Yoldaşlarınla Allah'a isyan dışında uyumlu ol."

1822. Bölüm
Yolculuk Adabı

8608. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Lokman (a.s) oğluna şöyle buyurmuştur: "Bir grupla yolculuk etmek istediğinde ken-din ve onlarla ilgili işlerde çok meşverette bulun. Onlara çok tebessüm göster ve yol azığı hu-susunda onlara karşı bağışlayıcı ol. Eğer seni davet ederlerse ka-bul et, senden yardım dilerlerse onlara yardım et ve şu üç şey hususunda onlardan üstün ol: Sessizlik, çok namaz ve binek, mal ve azık hususunda bağışlayı-cı olmada.

Eğer senden hak bir iş hususunda tanıklık isterlerse tanıklık et. Eğer senden görüş dilerlerse tüm gücünle düşünce-ni onlar için kullan. Eğer yoldaş-ların yola düşerlerse sen de on-larla birlikte yola düş. Eğer bir iş yaptıklarını görürsen sen de on-larla iş yap, eğer sadaka ve borç verirlerse sen de onlara eşlik et.

Yaşı senden büyük olan kimseye kulak ver... Bir yerde konakla-yınca oturmadan önce iki rekat namaz kıl...Harekete geçtiğinde de iki rekaat namaz kıl. Konak-ladığın o topraklara veda et. O topraklara ve ehline selam gön-der. Zira her toprağın melekler-den sakinleri vardır."

1823. Bölüm
Yolculuk Adabı
8609. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kişi yoldaş olunca içlerinden birini emir seçmelidir-ler."
8610. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kişi yolculuk et-mek istediğinizde sizden biri (cemaat) için imam olsun. Kıraa-ti daha iyi olan kimse imamete daha layıktır."

8611. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Üç kişi yoldaş olduklarında kıraati iyi olan kimse her ne kadar yaşı da küçük olsa imamlığı üstlenmelidir. Onların imamı olunca efendileri de odur."
bak. 19. konu, el-İmare

1824. Bölüm
Yolculuk Adabı
8612. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Senin, kendisi için üze-rinde bir üstünlük gördüğün gi-bi, senin için kendisi üzerinde bir üstünlük görmeyen kimse ile yolculuk etme. "

8613. İmam Sadık (a.s) kendisine yolculukta kardeşlere bağışta bulun-ma hakkında soru soran Şahab b. Abdirabbih'e şöyle buyurmuştur: "Ey Şahab! Bu işi yapma. Eğer sen eli açık davranırsan ve onlar da sana (mecburen) eli açık olur-larsa onlara zulmetmiş olursun. Eğer sakınırlarsa onları hor ve utandırmış olursun. O halde kendine denk kimselerle yolcu-luke et."
bak. es-Sadik, 2204. bölüm

1825. Bölüm
Yolculuk Adabı

8614. Peygamberin (s.a.a) huzu-runda bir adamdan söz edildi ve şöyle denildi: "O iyi bir insandır." Daha sonra şöyle dediler: "Ey Allah'ın Re-sulü! O şahıs hacda bizimle birliktey-di.

Bir yerde konaklayınca sürekli olarak oradan göçünceye kadar "la ilahe illallah" zikrini söylüyordu. Yol esnasında da yeniden konaklayıncaya kadar Allah'ı zikrediyordu." Pey-gamber (s.a.a) şöyle buyurdu: O halde devesini kim otlatıyor, yemeğini kim yapıyordu?" Kendi-sine, "Hepsini biz yapıyorduk" denilince Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "O halde hepiniz ondan daha iyisiniz."

8615. Nakledildiği üzere Peygam-ber (s.a.a) yolculukta ashabına bir koyun kesmelerini emretti. Onlardan biri, "Ben onu keseceğim", diğeri, "Ben derisini yüzeceğim" dedi. Üçün-cü şahıs ise, "Ben etini parçalayaca-ğım", dördüncü şahıs ise "Ben onu pişireceğim" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.s) ise, "Ben de sizin için odun toplayacağım" dedi.

Ashab, "Ey Allah'ın Resulü! Siz zahmet çekmeyin anne ve babalarımız sana feda olsun! Biz sizin yerinize bunu yaparız" deyince, Peygamber şöyle buyurdu: "Sizin benim yerime bu işi yapacağınızı biliyorum. Ama aziz ve celil olan Allah kulunun bir grup dostlarıyla birlikte yolculuk ettiğinde bir köşeye oturup ça-lışmamasını sevmez." Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) kalktı ve odun toplamaya başladı."
8616. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir kavmin efendisi yolculukta onlara hizmet eden-dir."
bak. es-Saky, 1841

1826. Bölüm
Yolculuk Adabı
8617. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yolcunun (yoldaşları üzerindeki) haklarından biri de hastalandığında kardeşlerin üç gün kendisi için konaklaması-dır."

8618. İmam Sadık (a.s) yolculuk dönüşünde huzuruna varan Mufaz-zal b. Ömer'e şöyle buyurmuştur: "Yoldaşın kimdi?" O, "Kardeş-lerden bir adamdı" deyinde şöyle buyurdu: "O halde ona ne ol-du?" O, "Medineye girdikten sonra nereye gittiğini bilmiyo-rum" dedi. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Bilmiyor mu-sun, her kim bir müminle kırk adımlık yoldaş olursa Allah kı-yamet günü yoldaşını ondan so-rar."

1827. Bölüm
Yolculuk Adabı

8619. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Peygamber yolculuktan dönünce iki rekat namaz kılar-dı."
8620. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sizden biri yolculuğa çıkınca döndüğünde bir parça taş da olsa ailesine hediye getirsin."

1828. Bölüm
Yolculukta Mürüvvet Sahibi Olmak

8621. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Yolculukta mürüvvet; yoldaşlarına azığından bağışta bulunmak, yoldaşlarla uyumsuz-luğu azaltmak, her iniş ve çıkışta her oturuş ve kalkışta aziz ve ce-lil olan Allah'ı çok zikretmekte-dir."
8622. Resulullah (s.a.a) yolculukta mürüvvet hakkında şöyle buyurmuş-tur: "Yolculukta mürüvvet insa-nın yoldaşlarına azığından bağış-ta bulunması, güzel ahlaklı ol-ması ve Allah'a masiyet dışında şakalaşmasıdır."

8623. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculukta mürüvvet çok ve güzel azık bulundurmak, kendisiyle birlikte olanlara azı-ğından bağışta bulunmak, onlar-dan ayrıldıktan sonra sırlarını saklamak, aziz ve celil olan Al-lah'ı gazaplandıran hususlar dı-şında çok şakalaşmaktır."

8624. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Yolculukta mürüv-vet, yolculukta yoldaşlara azığın-dan bağışta bulunmak, Allah'ı gazaplandırmayan hususlarda şakalaşmak, yoldaşlara karşı muhalefet etmeyi azaltmak ve onlardan ayrıldıktan sonra onları kötülemeyi terk etmektir."

12
Mizan'ul Hikmet 5.Cilt Mizan'ul Hikmet 5.Cilt


1829.Bölüm Nehyedilmiş Yolculuk

8625. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "İnsan din ve namazı hu-susunda kendisine zarar gelece-ğinden korktuğu bir yolculuğa çıkmamalıdır."

8626. İmam Sadık (a.s) kendisine, "Yolculukta cünüp olunca kar veya buzdan başka gusledeceği suyu bu-lunmayan kimse hakkında soru so-ran Muhamemd b. Müslim'e şöyle buyurmuştur: "Burada zaruret meselesi söz konusudur. O başka bir defa dinine zarar veren böyle bir yere yolculuk etmemelidir."

1830. Bölüm
Gezmek

8627. İmam Rıza (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Bize ait olan bir ge-zinti yerine gittim. Hizmetçiler tuz almayı unuttular. Bu yüzden bizim için bir kurban kestiler."
8628. İmam Sadık (a.s), kardeşi Abdullah b. Muhamedd'in evinde bu-lunduğu bir sırada yanına varıp, "Fedan olayım neden buraya geldi-niz?" diyen Amr b. Hureys'e şöyle buyurmuştur: "Gezmek için."

1831. Bölüm
Ahiret Yolculuğu

8629. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Ebuzer (a.s) Ka-be'nin yanında ayağa kalkarak şöyle dedi: Ben Cündeb b. Se-ken'im." İnsanlar onu aralarına aldılar. Ebuzer şöyle buyurdu: "Eğer sizden biri bir yolculuğa gitmek isterse kendisine faydası olan bir azık alır. O halde işinize yarasın diye ahiret yolculuğu için de bir azık almaz mısınız?" Adamın biri kalkarak "Bizlere yol göster" dedi. Ebu zer şöyle buyurdu:

"Çok sıcak olan bir günde ahiretin için oruç tut. Çok büyük ve zor işler için hacca git. Kabrin dehşeti için gece karanlı-ğında iki rekaat namaz kıl. Söy-lediğin güzel söz, ağzını kapadı-ğın (ve söylemediğin) kötü söz ve biçareye verdiğin bir sadaka, belki de ey biçare seni o zor günde (kıyamette) kurtaracaktır! Dünyayı iki dirhem kıl.

Bir dir-hemini aile harçlığın için, bir dirhemini de ahiretin için! Üçüncü dirhem faydasız ve za-rarlıdır. O halde onu elde etme-ye çalışma. Dünyayı iki cümle kıl: Bir cümle helal rızık taleb etmekte ve bir cümle de ahiret için olsun. Üçüncü cümle zararlı ve faydasızdır. O halde peşice gitme." Daha sonra şöyle buyurdu: "Kendisine ulaşmadığım günün hüznü beni öldürdü. "
8630. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Her kim yolun uzunlu-ğunu düşünürse kendisini ona göre hazırlasın"

8631. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: Resulullah (s.a.a) aramızda-ayağa kalkarak okuduğu bir hutbe-sinde şöyle buyurmuştur: "Ey in-sanlar! Siz sakin bir yurttasınız. Sizler yolculuk bineğine binmiş-siniz. Hareketiniz çok hızlıdır. O halde uzun ve uzak bir yolculuk için kendinizi hazırlayın."

8632. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Ah! Azığın (ibadet ve kulluğun) azlığından, yolun uzunluğundan, seferin uzaklı-ğından, varılacak yerin (kabir, berzah ve kıyametin) zorluk ve azametinden!"
bak. 5. konu, el-Ahiret

234. Ko-nu

es-Sefile
Sefil-ler-Aşağı-lık İn-sanlar

Bihar, 75/293, 74. bölüm, es-Sefih ve's-Sefile

1832. Bölüm
Aşağılık insanların Sı-fatı

8633. İmam Rıza (a.s) aşağılık in-sanlar hakkında sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "Bir şeye sahip olan ve o şey sebebiyle Allah'tan gafil olan kimsedir."

8634. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Aşağılık insanlardan sa-kının. Zira aşağılık insan aziz ve celil olan Allah'tan korkmayan kimsedir. Peygamberleri öldü-renler ve düşmanlarımız bunlar arasındadır."
8635. İmam Sadık (a.s) aşağılık insan hakkında sorulunca şöyle bu-yurmuştur: "Şarap içen ve tambur çalan kimsedir."

1833. Bölüm
Aşağılık İnsanların Ri-yaseti
8636. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aşağılık insanlar başa geçince ümit okları taşa çarpar."

8637. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Devletlerin zevali aşağı-lık insanları (devlet işlerinde) ça-lıştırmakladır."
8638. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Reislerin yokluğu aşağı-lık insanların riyasetinden daha iyidir."

1834. Bölüm
Aşağılık İnsanlara Ka-rışmak


8639. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Aşağılık insanların arasına karışma; zira aşağılık in-sandan hiçbir hayır gelmez."
8640. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Aşağılık insalarla oturup kalkmak kalpleri ağır hasta kılar."
8641. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Aşağılık insanlarla çe-kişmek büyükleri kötüler."

Şeyh Saduk (r.a) el-El-Fakih adlı kitabında İmam'ın, (a.s) "Aşağılık insanların arasına karışmaktan sakın, zira aşağılık insandan hiç bir hayır gelmez" sözünü naklet-tikten sonra şöyle yazmaktadır: Aşa-ğılık insanın anlamı hususunda çeşitli rivayetler yer almıştır: Bazı ribayetlere göre aşağılık insan, tambur çalan kimsedir.

Bazı ribayetlere göre kendisine iyilik yapıldığında sevinen, kötülük yapıldığında ise rahatsız olmayan kimsedir. Hakeza haksız yere ve li-yakati olmaksızın imamet iddiasında bulunan kimse aşağılık insan olarak yer almıştır. Bütün bunlar aşağılık insanın özelliklerindendir. Her kimde bu sıfatlardan biri olursa onunla arkadaşlık etmekten sakınmak gerekir."

235. Ko-nu

es-Sefeh
Sefih-lik-Beyin-sizlik

Bihar, 75/293, 74. bölüm, es-Sefih ve's-Sefile

1835. Bölüm
Beyinsizlikten Sakın-dırmak

8642. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizlikten sakın. Zi-ra beyinsizlik arkadaşları ürkü-tür."
8643. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizlik sövgünün anahtarıdır."
8644. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizlik kötülüğü celbeder."

8645. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizliği terket. Zira beyinsizlik insan için bir ayıp ve utançtır."
8646. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Cehaletin silahı beyin-sizliktir."
8647. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizlik günahtır."

8648. İmam Ali (a.s) Cemel sava-şından sonra Basra ehlini kınayarak şöyle buyurmuştur: "Topraklarınız suya yakındır ama göğe uzaktır. Akıllarınız hafif ve düşünceleri-niz ise beyinsizcedir."

8649. İmam Ali (a.s) Basra ehline yazdığı bir mektubunda şöyle buyur-muştur: "Eğer helake sürükleyen işler, zayıf ve zalimane düşünce-ler sizi hataya düşürüp bana muhalefet ettirerek savaşa sü-rüklerse, bilin ki ben ordumu hazırlamış, savaş için atıma bin-mişim."

8650. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsizce hareketin kendisinden yukarıdakine helak edici ahmaklıktır. Ve kendinden aşağıdakine ise utanç verici bir şeydir. Aynı mertebede olana karşı beyinsizliğin iki horozun birbirine girmesi ve iki köpeğin boğuşması gibidir. Neticede her ikisi de yaralanmaz. Rezil olmuş ve yenilmiş bir şekilde birbirinden ayrılırlar.

Bu ne hikmetli bir iştir ve ne de akıllıca bir iştir. Bazen de karşı taraf sana yumu-şak davranırda saygın ve ağır olur. Sen ise hafif ve kınanmış olursun."
8651. İmam Hadi (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Zalim bir hakim hil-mi sebebiyle neredeyse bağışla-nır. Haklı olan beyinsiz ise be-yinsizliği ile neredeyse hakkının nurunu söndürür."

8652. Lokman (a.s) oğluna öğüt vererek şöyle buyurmuştur: "Ey oğulcağızım! Şüphesiz ki beyin-siz insan için öğüt, yaşlı insanın yüksek bir tepeye çıkması kadar zor ve ağrıdır."

1836. Bölüm
Beyinsizliğin Anlamı

Kur'an:
"Kendini sefih ve akılsız kı-landan başkası İbrahim'in dininden yüz çevirmez. An-dolsun ki, dünyada onu seç-tik, şüphesiz o, ahirette de sa-lihlerdendir."
8653. İmam Hasan (a.s) beyinsiz-lik hakkında sorulunca şöyle buyur-muştur: "Beyinsizlik aşağılık in-sanlara uymak ve günahlarla ar-kadaş olmaktır."

8654. İmam Bakır (a.s) Allah-u Teala'nın "Mallarınızı beyinsizlere vermeyin" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Her kim şarap içerse beyinsizdir."

8655. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beyinsizlik de bir tür aşağılıktır. Beyinsiz insan elinin altındakilere zorbalık eder, üs-tündekilere ise boyun eğer."

8656. Abdullah b. Sinan şöyle di-yor: "Babam benim yanımda İmam Sadık'a (a.s), aziz ve celil olan Allah'ın, "Gücüne erişin-ce" ayeti hakkında soru sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Maksat ihtilam olmaktır... El-bette beyinsiz veya zayıf olursa o başka." Babam, "Beyinsiz kim-dir? diye sorunca İmam şöyle buyurdu: "Beyinsiz bir dirhemlik malı kat kat pahalı alan kimse-dir." Babam, "Zayıf kimdir?" di-ye sorunca şöyle buyurdu: "Zayıf ise aptal olan kimsedir."

1837. Bölüm
Beyinsiz İnsana Dav-ranış Adabı

8657. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Hikmet sahibi insan için en sıkıcı zaman muhatabının be-yinsiz olduğu andır."
8658. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Her kim beyinsizce çir-kin işleriyle seni öfkelendirirse sen de güzel sabır ameliyle onu öfkelendir."

8659. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beyinsiz insandan yüz çevirerek ve ona cevap ver-meyi terk ederek mukabelede bulun ki insanlar senin tarafını tutsun. Zira her kim beyinsiz in-sana cevap verir ve aynısı ile mukabelede bulunursa ateşe odun atmış olur."

8660. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Her kim bir beyinsizi kınarsa kendisini sövgüye maruz kılmış olur."
8661. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsiz insanı acı söz-den başka bir şey doğrultamaz."
bak. Mükafat, 3502. bölüm

1838. Bölüm
Beyinsiz İnsanın Kar-şısında (Yumuşaklık)

8662. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Hilim ve yumuşaklık beyinsiz insanın ağzını kapar.."
8663. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsiz insana karşı yumuşak davranırsan onu üzmüş olursun. O halde onun kar-şısında yumuşak davranarak hüznünü artır."

8664. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsiz insanın karşı-sında yumuşak davranmakla ona karşı dostlar çoğalır."
8665. İmam Ali (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Beyinsiz insan karşı-sında yumuşak ol ki ona karşı dostların çoğalsın."

8666. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "İnsanlar için yumu-şaklık arzu etmeye en müstahak olan kimse beyinsizliklerinin ba-ğışlanmasına ihtiyaç duyan kim-sedir."
8667. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Beyinsiz insandan sade-ce karşısında yumuşak davran-makla intikam alınılabilinir."
bak. el-Mir'a, 3687. bölüm

236. Ko-nu

es-Seky
Su Vermek

Bihar, 74/359, 23. bölüm, el-İt'am'ul-Mumin ve's-Sekyuhu

1839. Bölüm
Su Vermenin Fazileti

8668. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Şüphesiz Allah Teba-rek ve Telaa yanan bir ciğeri se-rinletmeyi sever. Her kim susuz bir hayvanın veya onun dışındaki bir canlının ciğerini suvarırsa Allah kendi gölgesinden başka hiç bir gölgenin bulunmadığı bir günde onu arşının gölgesinde tu-tar."

8669. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "En iyi sadaka susamış bir ciğere su vermektir. Her kim bir hayvan veya onun dışında bir canlının yanan ciğerini suvarırsa aziz ve celil olan Allah hiç bir gölgenin olmadığı bir günde ona gölge verir."
8670. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Susuz bir ciğeri su-varmanın sevabı vardır."
bak. Vesail'uş-Şia, 6/330, 49. bö-lüm


1840.Bölüm Mümine Su Vermenin Sevabı

8671. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Eğer erkek eşine su içirirse ecri vardır."
8672. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim susuz insana su içirirse Allah ona cennetteki mühürlenmiş şaraptan içirir."

8673. İmam Sadık (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim su bulunan bir yerde birine su içirirse bir köle azad etmiş gibidir. Her kimde su bulunmayan bir yerde su içirirse bir insanı diriltmiş gibidir. Her kimde bir insanı diriltirse bütün insanları diriltmiş gibidir."

8674. İmam Seccad (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Her kim susuz bir mümine su verirse Allah ona cennetteki mühürlenmiş şarap-tan içirir."

8675. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Kıyamet günü hesa-bı görülen ilk şey (susuz insana) verilen suyun sadakasıdır (seva-bıdır)."
8676. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Günahların çoğalınca sürekli (susuz insanlara) su ver."
bak. el-Cennet, 550. bölüm

1841. Bölüm
Su Veren İnsana Yakı-şan Şey

8677. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir gruba su veren kimse en sonda su içmelidir."
8678. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Bir topluluğun efen-disi onlara hizmet edendir. On-lara su vereni ise en sonda su içendir."

237.Konu es-Sukr Sar-hoşluk

Vesail'uş-Şia, 18/465, ebvab-u had'il Muskir
Kenz'ul-Ummal, 5/471, had'ul-Hamr
Kenz'ul-Ummal, 5/510, Huk'ul Muskir

bak.
136. konu, el-muhaddir; 150. konu, el-hamr; el-Ma'ruf (2); 2710. bölüm
1842. Bölüm
Her Sarhoş Edici Ha-ramdır
8679. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sarhoş edici her şey-den sakının. Şüphesiz her sarhoş edici şey haramdır."
8680. İmam Bakır (a.s) şöyle bu-yurmuştur: "Çoğu sarhoş edici olan şeyin azı da haramdır."

8681. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Sarhoş edici her içe-cek haramdır."
8682. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Her sarhoş edici şey haramdır."

1843. Bölüm
Sarhoş Edici Şeylerin Çeşitleri

Kur'an:
"Senin hayatına andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bo-calayıp duruyorlar."
8683. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Sarhoş edici şeyler dört çeşittir: Şarap sarhoşluğu, servet sarhoşluğu, uyku sarhoşluğu ve saltanat sarhoşluğu."

8684. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Akıllı insana mal sar-hoşluğundan, kudret sarhoşlu-ğundan, ilim sarhoşluğundan, övgü sarhoşluğundan ve gençli-ğin sarhoşluğundan koruması yakışır. Zira bunlardan her biri aklı yok eden ve vakarı küçülten aşağılık rüzgarlarıdır"

8685. Resulullah (s.a.a) şöyle bu-yurmuştur: "Ey İbn-i Mes'ud! Günahın sarhoşluğundan sakın. Zira günah da şarap gibi sarhoş edicidir. Hatta günahın sarhoş-luğu daha şiddetlidir. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Dil-sizdirler sağırdılar ve kördür-ler. Dolayısıyla onlar geri dönmezler."

8686. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Servet sarhoşluğundan Allah'a sığının ki servetin sarho-şu olan kimse çok geç ayılır."
8687. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Gaflet ve aldanış sar-hoşluğu diğer şeylerin sarhoşlu-ğundan daha geç gider."
8688. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala'nın "Sarhoş olduğunuz müddetçe namaza yaklaşma-yın" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Buradaki sarhoşluk uykudur."

8689. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Herkim cehalet sebebiy-le çok çekişirse hakkı görme körlüğü devam eder. Her kimde hak yoldan saparsa kötülük gö-züne iyilik ve iyilik de gözüne kötülük gelir. Sapıklık sarhoşlu-ğundan sarhoş olur."
8690. İmam Ali (a.s) gelecekteki olayları haber verdiği bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: "O öyle bir za-mandır ki şaraptan değil, nimet ve sefa içinde yüzdüğünüzden dolayı sarhoş olursunuz."

8691. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Adeta ölümün zorluğu-na ve sarhoşluğun şaşkınlığına düçar olmuşsunuz."
8692. İmam Ali (a.s) dünyaya al-dananlar hakkında şöyle buyurmuş-tur: "Ölümün sarhoşluğu ve kaybettiklerinin hasreti onları çepeçevre kuşatmıştır."

8693. İmam Ali (a.s) şöyle buyur-muştur: "Ey dinleyen! Sarhoşluk-tan ayıl, gafletinden uyan, çok acele etme. Ümmi nebinizin (s.a.a) diliyle sana gelen kaçınıl-maz ve olacağı muhakkak şeyleri düşün."



İçindekiler

1471. Bölüm 3
İrtidad ve İrtica 3
1472. Bölüm 3
Dinden Dönmenin Cezası 3
1473. Bölüm 5
Tövbeden Sonra Mürtedin Du-rumu 5
1474. Bölüm 5
Küfür ve İrtidada Sebep Olan Şeyler 5
1475. Bölüm 8
Rezzak 8
"Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Al-lah'tır." 8
1476. Bölüm 8
Rızkın Azalması ve Çoğalması 8
1477. Bölüm 9
Rızkın Azalma ve Çoğalma Hikmeti 9
1478. Bölüm 10
Rızkı Garantilemek 10
1479. Bölüm 11
Rızkı Arayana Rızkın Garanti-lenmesi 11
1480. Bölüm 11
Garantilenmiş Rızık Sizi Farz-lardan Alıkoymasın 11
1481.Bölüm 11
Hırs ve Rızkın Artışı 11
1482. Bölüm 12
Rızkın Taktir Edildiğine İman Etmenin Faydası 12
1483. Bölüm 13
Rızkın Genişliği ve Ahmaklık 13
1484. Bölüm 13
Rızık Taleb Etmede Ilımlı Ol-maya Teşvik 13
1485. Bölüm 14
Rızık Talebinde Ölçü 14
1486. Bölüm 15
Rızık ve Rızkı Taleb Eden 15
1487. Bölüm 15
Rızkın Çeşitleri 15
1488. Bölüm 16
Beklemediği Yerden Rızıklanan Kimse 16
1489. Bölüm 17
Yarının Rızkını Düşünmek 17
1490. Bölüm 18
Rızkının Ertelenmesi 18
1491. Bölüm 18
Rızkın Ertelenmesi Esnasında Yapılması Gereken Şey 18
1492. Bölüm 19
Rızık Talebinde Dua 19
1493. Bölüm 19
Rızkın Azına Kanaat Etmek 19
1494. Bölüm 20
Rızkı Ulaştıran ve Arttıran Se-bepler 20
1495. Bölüm 21
Rızkı Yok Eden Sebepler 21
1496. Bölüm 21
Helal Rızık Talep Etmek 21
1497. Bölüm 22
Helal Rızık Talep Etmek Farzdır 22
1498. Bölüm 22
Kendi Emeğini Yemeye Teşvik 22
1499. Bölüm 23
Başkalarına Yük Olmak ve Aile-sini Zayi Etmekten Sakınmak 23
1500. Bölüm 23
İnsanlardan Müstağni Olmak 23
1501. Bölüm 24
Rızıkların Takdiri Helal Yoldan-dır 24
1502. Bölüm 25
Helal Rızık Seçilmiş İnsanların Azığıdır 25
1503. Bölüm 25
En İyi Rızık İnsana Yetendir 25
1504. Bölüm 26
Yeterli Kadarıyla Kifayet Etmek 26
1505. Bölüm 29
Köy ve Cehalet 29
1506. Bölüm 31
Herkesin Elçisi Aklının Göster-gesidir 31
1507. Bölüm 31
Elçileri Öldürmekten Sakınmak 31
1508. Bölüm 33
Rüşvet 33
1509. Bölüm 33
Rüşvet Haramdır 33
1510. Bölüm 33
Rüşvet Küfürdür 33
1511. Bölüm 34
Rüşvet Veren, Alan ve Aracı Olanı Kınama 34
1512. Bölüm 36
Süt Emzirmek 36
1513. Bölüm 36
Layık Olmayan Süt Emziriciler 36
1514. Bölüm 39
Rıza 39
1515. Bölüm 40
Allah'a İtaatin Başı Hoşnutluk-tur 40
1516. Bölüm 40
Hoşnutluk Yakinin En Üstün Derecesidir 40
1517. Bölüm 40
Hoşnutluk ve İman 40
1518. Bölüm 41
Hoşnutluğun Anlamı 41
1519. Bölüm 41
Hoşnutluğun Etkileri 41
1520. Bölüm 41
Hoşnutluğun Meyveleri 41
1521. Bölüm 42
Hoşnutluk ve Rahatlık 42
1522. Bölüm 43
Hoşnutsuzluğun Meyvesi 43
1523. Bölüm 46
Allah'ın Rızasının Sebepleri 46
1524. Bölüm 47
Allah'ın Rızası ve Kaderden Ra-zı Olmak 47
1525. Bölüm 47
Allah'ın Hoşnutluğunun Nişane-leri 47
1526. Bölüm 48
Yaratıkların Hoşnutluğu ve Ya-ratıcının Hoşnutsuzluğu 48
1527. Bölüm 49
İnsanların Hoşnutluğunu Elde Etmenin Zorluğu 49
1528. Bölüm 52
Yumuşaklığın Fazileti 52
1529. Bölüm 53
Arkadaşa Önem Vermek 53
1530. Bölüm 54
Şüphesiz Allah Yumuşaktır ve Yumuşak Huylu Kimseleri Sever 54
1531. Bölüm 55
Yumuşaklık ve İman 55
1532. Bölüm 55
İbadette Yumuşaklık 55
1533. Bölüm 56
Yumuşaklığın Meyveleri 56
1534. Bölüm 56
Yumuşak Davran ki Sana da Yumuşak Davranılsın 56
1535. Bölüm 57
Yersiz Yumuşaklık 57
1536. Bölüm 59
Allah'ın Mürakabesi 59
1537. Bölüm 59
Meleklerin ve Beden Organları-nın Murakabesi/Nezareti 59
1538. Bölüm 59
Nefis Murakabesine Teşvik 59
1539. Bölüm 60
Allah'ı Göz Önünde Bulundur-maya Teşvik 60
1540. Bölüm 61
Zamanlara Dikkat etmeyi Önemsemek 61
1541. Bölüm 61
İki Günü Eşit Olan Kimse 61
1542. Bölüm 62
Murakabe Adabı 62
1534. Bölüm 63
Kötülükleri Saymak 63
1544. Bölüm 63
Saat ve Vakitlerin Bölüştürülme-si 63
1545. Bölüm 65
Amelin Hayırla Başlayıp Hayırla Sonuçlanması 65
1546. Bölüm 65
Murakabe ve Muhasebe 65
1547. Bölüm 68
Ramazan Ayı 68
1548. Bölüm 69
Allah Resulünün Ramazan Ayı-na Yöneldiğinde Okuduğu Hut-beler 69
1549. Bölüm 70
Ramazan Ayında Şeytanların Zincire Vuruluşu 70
1550. Bölüm 71
Ramazan Ayında Allah'ın Bağış-laması 71
1551. Bölüm 73
Okçuluk 73
1552. Bölüm 76
Ruhbanlık ve İslam 76
1553. Bölüm 78
Rehin 78
1554. Bölüm 78
İnsanın Rehin Oluşu 78
1555. Bölüm 79
Günahına Rehin Olan Kimse 79
1556. Bölüm 80
Kabirlerin Rehin Aldıkları 80
1557. Bölüm 80
Allah'ın Fazlına Rehin Düşenler 80
1558. Bölüm 80
Sözüne Rehin Olmak 80
1559. Bölüm 83
Kur'an'da Ruh 83
1560. Bölüm 83
Ruhun Gerçeği 83
1561. Bölüm 83
Ruhların İsyanı 83
1562. Bölüm 83
Ruhlar Hazırlanmış Ordulardır 83
1563. Bölüm 84
Ruh Çeşitleri 84
1564. Bölüm 85
Ruhun Halleri 85
1565. Bölüm 85
Uyku Anında Ruh 85
1566. Bölüm 88
Rahatlık Sebepleri 88
1567. Bölüm 89
En Büyük Rahatlık 89
1568. Bölüm 89
Dünyada Rahatlığı Taleb Etmek 89
1569. Bölüm 92
Riyazet 92
1570. Bölüm 92
Riyazet Sebebi 92
1571. Bölüm 93
Riyazetin Meyveleri 93
1572. Bölüm 96
Çiftçilik ve Ağaç Ekiminin Müs-tahap Oluşu 96
1573. Bölüm 96
Çiftçiler 96
1574. Bölüm 97
Peygamberler ve Çiftçilik 97
1575. Bölüm 99
Zekat 99
1576. Bölüm 99
Namaz ve Zekatın Yakınlığı 99
1577. Bölüm 100
Zekatın Hikmeti 100
1578. Bölüm 101
Zekatın Mal Artışındaki Rolü 101
1579. Bölüm 102
Malı Zekat İle Korumak 102
1580. Bölüm 102
Zekat Vermeyen Kimse 102
1581. Bölüm 103
Zekat Vermeyen Kimsenin Kafir Oluşu 103
1582. Bölüm 103
Zekat Vermeyenin Cezası 103
1583. Bölüm 104
Zekatı Gönüllü Ödemek 104
1584. Bölüm 104
Belirli Bir Hak Zekattan Ayrıdır 104
1585. Bölüm 105
Zekatın Müstehapları 105
1586. Bölüm 106
Zahiri ve Batıni Zekat 106
1587. Bölüm 106
Her şeyin Zekatı Vardır 106
1588. Bölüm 107
Bedenin Zekatı 107
1589. Bölüm 108
Fitre Zekatı 108
1590. Bölüm 110
Tezkiye 110
1591. Bölüm 111
Tezkiyeye Engel Olan Şeyler 111
1592. Bölüm 115
Zamanı Tanımak 115
1593. Bölüm 115
Zamana Güvenmeyen Kimse 115
1594. Bölüm 115
Zamanla Savaşan Kimse 115
1595. Bölüm 116
Zamanın Aybı 116
1596. Bölüm 119
Zinadan Sakınmak 119
1597. Bölüm 119
En Büyük Zina 119
1598. Bölüm 120
Zinanın Haram Oluşunun Hik-meti 120
1599. Bölüm 120
Zinanın Sonuçları 120
1600. Bölüm 121
Zinanın Yaygınlaşması 121
1601. Bölüm 121
Bedenin Her Organının Zinadan Nasibi Vardır 121
1602. Bölüm 122
Zinanın Haddi 122
1603. Bölüm 122
Zorla Zinanın Cezası 122
1604. Bölüm 123
Zinazade 123
1605. Bölüm 123
Zinazadenin Nişaneleri 123
1606. Bölüm 124
Gayretsiz Erkek 124
1607. Bölüm 124
Pezevenklik 124
1608. Bölüm 124
Zina (çeşitli) 124
1609. Bölüm 127
Zühdün Fazileti 127
1610. Bölüm 128
Zühd İle Süslenmek 128
1611. Bölüm 128
Zühd ve Din 128
1612. Bölüm 129
Gerçek Zühd 129
1613. Bölüm 131
Zahit İnsanın Sıfatları (1) 131
1614. Bölüm 132
Zahitin Sıfatları (2) 132
1615. Bölüm 133
Zühdün İlk Adımı 133
1616. Bölüm 133
Zühdün Kökü 133
1617. Bölüm 134
Zühdün Sebepleri 134
1618. Bölüm 135
Züht Yolu 135
1619. Bölüm 135
Zühdün Engelleri 135
1620. Bölüm 136
Zühdün Dereceleri 136
1621. Bölüm 136
Zühd ve Zati Olan İlim 136
1622. Bölüm 137
Zühd ve Göğüs Genişliği 137
1623. Bölüm 137
Zühd ve Mükaşefe 137
1624. Bölüm 139
Zühdün Meyveleri 139
1625. Bölüm 141
Dünyayı Talep Etmenin Zararla-rı 141
1626. Bölüm 141
İnsanların En Zahidi 141
1627. Bölüm 142
Zühdü Kabul Etmeyene Bir Öğüt 142
1628. Bölüm 142
Züht Rızkı Azaltmaz 142
1629. Bölüm 142
Zühd ve Marifet 142
1630. Bölüm 143
Züht (çeşitli) 143
1631. Bölüm 145
Evlenmeye Teşvik 145
1632. Bölüm 146
Evlilik Sünnettir 146
1633. Bölüm 146
Genç Yaşta Evlenen Kimse 146
1634. Bölüm 146
Evlenen Kimse Dininin Yarısını Korumuştur 146
1635. Bölüm 147
Namaz ve Evli İnsanın Uykusu 147
1636. Bölüm 147
Rızkın Evlilikle Artması 147
1637. Bölüm 148
Evliliği Terk Etmekten Sakın-dırmak 148
1638. Bölüm 149
Bekarlar 149
1639. Bölüm 149
Din Kardeşleri Evlendirmenin Sevabı 149
1640. Bölüm 149
Kızları Çabuk Evlendirmeye Teşvik 149
1641. Bölüm 150
Evlilikte Kadının Dindar Olma-sına Önem Vermek 150
1642. Bölüm 151
Evlilikte Dindar Erkekle Ev-lenmenin Önemi 151
1643. Bölüm 151
Mehirin Hikmeti 151
1644. Bölüm 152
Mehiri Fazla Tutmayı Kınamak 152
1645. Bölüm 152
Kadın Seçimine Önem Vermek 152
1646. Bölüm 153
Nutfeleriniz İçin İyi Seçim Ya-pın 153
1647. Bölüm 153
Mümin Kadın Mümin Erkeğin Dengidir 153
1648. Bölüm 153
Evlenilmemesi Gereken Erkek 153
1649. Bölüm 154
Evlenilmemesi Gereken Kadın 154
1650. Bölüm 154
Kadınların Çeşitleri 154
1651. Bölüm 155
Kocanın Hakları 155
1652. Bölüm 156
Kadının Hakları 156
1653. Bölüm 157
Erkeğe Hizmet 157
1654. Bölüm 158
Kadına Hizmet 158
1655. Bölüm 158
Kocasına Eziyet Etmek 158
1656. Bölüm 159
Kadına Eziyet Etmek 159
1657. Bölüm 159
Kadının Kötü Ahlakına Sabret-mek 159
1658. Bölüm 159
Erkeğin Kötü Ahlakına Sabret-mek 159
1659. Bölüm 159
Saliha Kadın 159
1660. Bölüm 160
Kötü Eş 160
1661. Bölüm 161
Allah'a Günah Hususunda Ka-dına İtaat 161
1662. Bölüm 161
Ailesinin Geçimini Temin Et-mekte Riayet Edilmesi Gereken-ler 161
1663. Bölüm 162
Çok Eşlilik 162
1664. Bölüm 162
Adem'in İki Çocuğunun Evliliği 162
1665. Bölüm 163
Düğün Davetini Kabul Etmenin Adabı 163
1666. Bölüm 163
Evliliği İlan Etmeye Teşvik 163
1667. Bölüm 165
Allah İçin Karşılıklı Ziyarete Teşvik 165
1668. Bölüm 165
Allah'ın Ziyaretçileri 165
1669. Bölüm 165
Allah İçin Ziyaret Etmenin Se-vabı 165
1670. Bölüm 166
Dini Korumada Kardeşleri Ziya-retin Rolü 166
1671. Bölüm 166
Kardeşlerle Görüşmenin Meyve-leri 166
1672. Bölüm 167
Kötülerle Görüşmekten Sakın-mak 167
1673. Bölüm 167
Ziyaret Adabı 167
1674. Bölüm 169
1674. Bölüm 169
Peygamberi (s.a.a) Ziyaret Etmek 169
1675. Bölüm 169
Masum İmamları (a.s) Ziyaret 169
1676. Bölüm 170
İmam Ali'yi (a.s) Ziyaret Etmek 170
1677. Bölüm 170
Resulullah'ın Kızı Fatıma'nın (a.s) Ziyareti 170
1678. Bölüm 171
İmam Hasan'ı (a.s) Ziyaret 171
1679. Bölüm 171
İmam Hüseyin'in (a.s) Ziyareti 171
1680. Bölüm 172
İmam Sadık'ın Hüseyin'in (a.s) Ziyaretçilerine Duası 172
1681. Bölüm 172
İmam Hüseyin'in Ziyaret Adabı 172
1682. Bölüm 173
Baki Mezarlığındaki İmamların Ziyareti 173
1683. Bölüm 174
İmam Kazım'ın (a.s) Ziyareti 174
1684. Bölüm 174
İmam Rıza'nın (a.s) Ziyareti 174
1685. Bölüm 175
İmam Cevad'ın (a.s) Ziyareti 175
1686. Bölüm 175
İmam Askeri ve İmam Ali Na-ki'nin (a.s) Ziyareti 175
1687. Bölüm 175
İmam Kazım'ın (a.s) Kızı Fatı-ma'nın Ziyareti 175
1688. Bölüm 176
Seyyid Abdulazim Hasani'nin (a.s) Ziyareti 176
1689. Bölüm 176
Salihlerin Kabirni Ziyaret Etmek 176
1690. Bölüm 176
Ölülerin Kabirlerini Ziyaret 176
1691. Bölüm 176
Kabir Ehline Selam Vermek 176
1692. Bölüm 179
Ziynet 179
1693. Bölüm 179
Düşman Karşısında Süslenmek 179
1694. Bölüm 180
Haram Süsler 180
1695. Bölüm 180
Batınların Süsü (1) 180
1696. Bölüm 182
Batınların Süsü (2) 182
1697. Bölüm 182
En Güzel Süs 182
1698. Bölüm 183
Kötü Ameli Kendisine Süslü Gösterilenler 183
1699. Bölüm 187
Sorumluluk-Mesuliyet 187
1700. Bölüm 187
Genel Sorumluluk 187
1701. Bölüm 188
Kulak, Göz ve Kalbin Sorumlu-luğu 188
1702. Bölüm 190
İlmin Anahtarı 190
1703. Bölüm 190
Güzel Sormak 190
1704. Bölüm 191
Sorulmaması Gereken Şey 191
1705. Bölüm 193
Beni Kaybetmeden Önce Bana Sorun 193
1706. Bölüm 194
Bilmediğin Soruların Cevabı (1) 194
1707. Bölüm 195
Bilmediğin Soruların Cevabı (2) 195
1708. Bölüm 197
İnsanlardan Bir Şey Dilemekten Sakınmak 197
1709. Bölüm 198
Allah'tan Başkasından Bir Şey Dilemekten Sakınmak 198
1710. Bölüm 199
İstemeyi Terk Etmek ve Cenneti Garantilemek 199
1711. Bölüm 199
İnsanlardan Bir Şey Dilemek Fakirliğin Anahtarıdır 199
1712. Bölüm 200
Fakirliğini İzhar Etmeyi Kına-mak 200
1713. Bölüm 200
İnsanlardan Bir Şey Dilemenin Caiz Olduğu Hususlar 200
1714. Bölüm 201
İhtiyacı Olmadığı Halde Bir Şey Dilemekten Sakındırmak 201
1715. Bölüm 202
İnsanlardan Müstağni Olmaya Teşvik 202
1716. Bölüm 203
Ehlinden İyilik Dilemek 203
1717. Bölüm 204
Ehli Olmayandan Bir Şey Dile-mek 204
1718. Bölüm 204
Bir Şey Dilemenin Adabı 204
1719. Bölüm 205
Bir Şey Dileyen Kimseyi Red-detmekten Sakınmak (1) 205
1720. Bölüm 206
Bir Şey Dileyen Kimseyi Red-detmekten Sakınmak (2) 206
1721. Bölüm 206
Bir Şey Dileyen Kimseyi Red-detmekten Sakınmak (3) 206
1722. Bölüm 207
Reddedilmesi Doğru Olmayan Kimse 207
1723. Bölüm 208
Beyt'ül-Mal'dan İnfak Etme Yolları 208
1724. Bölüm 208
İnsanlardan Bir Şey Dilemek (Çeşitli) 208
1725. Bölüm 211
Her Şeyin Bir Sebebi Vardır 211
1726. Bölüm 214
En Sağlam Sebepler 214
1727. Bölüm 216
Mümine Sövmek 216
1728. Bölüm 216
Sövmekten Sakınmak 216
1729. Bölüm 217
Sövmekten Sakınmak (2) 217
1730. Bölüm 217
Birine Sövmekten Sakınmak 217
1731. Bölüm 218
Peygamberlere ve Vasilerine Sö-ven Kimsenin Cezası 218
1732. Bölüm 218
İmam Ali'ye (a.s) Sövmek 218
1733. Bölüm 220
Caiz Olan Sövgü 220
1734. Bölüm 222
Süphanallah'ın Anlamı 222
1735. Bölüm 222
Herşeyin Tesbih Edişi 222
1736. Bölüm 225
Yarışmak 225
1737. Bölüm 225
Hayırlarda Yarışmak 225
1738. Bölüm 228
Allah'ın Yolu 228
1739. Bölüm 229
Hak Yolu 229
1740. Bölüm 232
Secde 232
1741. Bölüm 232
Allah'a Secde Edenler 232
1742. Bölüm 232
Secde ve Allah'a Yakınlaşma 232
1743. Bölüm 233
Secdeni Anlamı 233
1744. Bölüm 233
Gerçek Secde Eden Kimse 233
1745. Bölüm 234
Secdeyi Uzatmak 234
1746. Bölüm 234
İmam Seccad (a.s) 234
1747. Bölüm 235
Secde İzi 235
1748. Bölüm 235
Secde Gösterişinde Bulunmayı Kınamak 235
1749. Bölüm 236
Yerden Başkasına Secdenin Caiz Olmadığının Delili 236
1750. Bölüm 236
İmam Hüseyin'in (a.s) Toprağı-nın Üzerine Secde Etmek 236
1751. Bölüm 238
Mescit Allah'ın Evidir 238
1752. Bölüm 238
Mescit Yapmanın Sevabı 238
1753. Bölüm 238
Evde Mescit Edinmek 238
1754. Bölüm 239
Mescidi Bayındır Kılmak 239
1755. Bölüm 240
Mescitlere Gitmek 240
1756. Bölüm 240
Mescitlerde Oturmak 240
1757. Bölüm 240
Mescitlerin Şikayeti 240
1758. Bölüm 241
Cami Komşuluğu ve Camide Namaz Kılmak 241
1759. Bölüm 241
Boynunda Bir Kul Hakkı Olanın Camiye Gitmesi 241
1760. Bölüm 241
Mescitlerin Adabı 241
1761. Bölüm 242
Camilerde Mürakabe Adabı 242
1762. Bölüm 243
Mescitlere Gidip Gelmenin Ne-ticesi 243
1763. Bölüm 243
Övülmüş Mescitler 243
1764. Bölüm 244
Mescid-i Dırar 244
1765. Bölüm 247
Zindan 247
1766. Bölüm 247
Nefsin Zindanı 247
1767. Bölüm 249
Haram Mal 249
1768. Bölüm 251
Sihir 251
1769.Bölüm 251
Müslüman Sihirbazın Cezası 251
1770. Bölüm 252
Sihir Çeşitleri 252
1771. Bölüm 252
Harud ve Marud'dan Daha Si-hirbaz 252
1772. Bölüm 254
Lezbiyenlik-Sevicilik 254
1773. Bölüm 256
Alay Etmek 256
1774. Bölüm 259
Cömertlik 259
1775. Bölüm 259
Cömertlik Peygamberlerin Hu-yudur 259
1776. Bölüm 260
Cömertlik Aklın Meyvesidir 260
1777. Bölüm 260
Cömertlik Ayıpları Örtüsüdür 260
1778. Bölüm 260
Cömertlik Sevgi Eker 260
1779. Bölüm 261
Cömert Kimse 261
1780. Bölüm 262
Cömert İnsanın Yiyeceği ve Ye-dirmesi 262
1781. Bölüm 262
Cömertliğin Sınırı 262
1782. Bölüm 263
İnsanların En Cömerdi 263
1783. Bölüm 263
Ölüm Anında Cömert Olan Cimriyi Kınamak 263
1784. Bölüm 265
Sırrı Saklamak 265
1785. Bölüm 266
Sırrını Sadece Kendin Bil 266
1786. Bölüm 266
Sırrı Korumanın Ölçüsü 266
1787. Bölüm 266
Sırrın Söylenmemesi Gereken Kimseler 266
1788. Bölüm 269
Batınların Temizliği 269
1789. Bölüm 269
Batınların Aşikar Oluşu 269
1790. Bölüm 271
Batın ve Zahirin Temizliği 271
1791. Bölüm 273
Sevinç 273
1792. Bölüm 273
Sevinilmesi Gereken Şey 273
1793. Bölüm 273
Sevinç Sebepleri 273
1794. Bölüm 274
Bir Kalbi Sevindiren Kimse 274
1795. Bölüm 274
Bir Mümini Sevindiren Resulul-lah'ı Sevindirmiştir 274
1796. Bölüm 275
Bir Mümini Sevindiren Allah'ı Sevindirmiştir (1) 275
1797. Bölüm 275
Bir Mümini Sevindiren Allah'ı Sevindirmiştir (2) 275
1798. Bölüm 276
Müminin Kalbinden Hüznü Gi-dermenin Sevabı 276
1799. Bölüm 279
İsraf 279
1800. Bölüm 280
İnfakın Sınırı 280
1801. Bölüm 281
İsrafkarın Alametleri 281
1802. Bölüm 281
İsrafın En Küçük Sınırı 281
1803. Bölüm 282
İsraf Sayılmayanlar 282
1804. Bölüm 284
Hırsızlık 284
1805. Bölüm 284
Hırsızlık Cezası Verilmeyen Kimse 284
1806. Bölüm 286
Hırsızlık Çeşitleri 286
1807. Bölüm 288
Saadet-Mutluluk 288
1808. Bölüm 288
Mutlu Kimse 288
1809. Bölüm 289
Saadete Sebep Olan Şey 289
1810. Bölüm 290
Mutluluk ve Mutsuzluğun Se-bepleri 290
1811. Bölüm 291
Saadet Sayılan Şey (1) 291
1812. Bölüm 291
Saadet Sayılan Şey (2) 291
1813. Bölüm 292
Mutluluğun Nişanesi 292
1814. Bölüm 293
Gerçek Mutluluk 293
1815. Bölüm 293
İnsanların en mutlusu 293
1816. Bölüm 294
Saadet Hususunda Yeterli Olan Şey 294
1817. Bölüm 294
Saadetin Kemali 294
1818. Bölüm 297
Yolculuğun Faydaları 297
1819. Bölüm 297
Yolculuk ve Yorgunluk 297
1820. Bölüm 297
Yolculukta Arkadaş Seçmek 297
1821. Bölüm 298
Yolculuk Adabı (1) 298
1822. Bölüm 298
Yolculuk Adabı (2) 298
1823. Bölüm 299
Yolculuk Adabı (3) 299
1824. Bölüm 299
Yolculkuk Adabı (4) 299
1825. Bölüm 299
Yolculuk Adabı (5) 299
1826. Bölüm 300
Yolculuk Adabı (6) 300
1827. Bölüm 300
Yolculuk Adabı (7) 300
1828. Bölüm 301
Yolculukta Mürüvvet Sahibi Olmak 301
1829. Bölüm 301
Nehyedilmiş Yolculuk 301
1830. Bölüm 302
Gezmek 302
1831. Bölüm 302
Ahiret Yolculuğu 302
1832. Bölüm 305
Aşağılık insanların Sıfatı 305
1833. Bölüm 305
Aşağılık İnsanların Riyaseti 305
1834. Bölüm 305
Aşağılık İnsanlara Karışmak 305
1835. Bölüm 308
Beyinsizlikten Sakındırmak 308
1836. Bölüm 309
Beyinsizliğin Anlamı 309
1837. Bölüm 309
Beyinsiz İnsana Davranış Adabı 309
1838. Bölüm 310
Beyinsiz İnsanın karşısnda Sab-retmek 310
1839. Bölüm 312
Su Vermenin Fazileti 312
1840. Bölüm 312
Mümine Su Vermenin Sevabı 312
1841. Bölüm 313
Su Veren İnsana Yakışan Şey 313
1842. Bölüm 315
Her Sarhıoş Edici HAramdır 315
1843. Bölüm 315
Sarhoş edici şeylerin Çeşitleri 315
İçindekiler 317

13