MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)

MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)0%

MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4) Yazar:
Grup: HZ.MEHDİ(A.F)
Sayfalar: 0

MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)

Yazar: al-shia.org Sitesinden alınmıştır
Grup:

Sayfalar: 0
Gözlemler: 695
İndir: 272

Açıklamalar:

MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)
  • 5.FASIL

  • ЭMAM MEHDЭ’NЭN (A.F) HЬKЬMETЭ

  • BЭRЭNCЭ BЦLЬM

  • HЬKЬMETЭN HEDEFLERЭ

  • Manevi Olgunlaюma

  • Adaletin Yayэlmasэ

  • ЭKЭNCЭ BЦLЬM

  • HЬKЬMET PROGRARMLARI

  • ЬЗЬNCЬ BЦLЬM

  • ЭMAM MEHDЭ (A.F) HЬKЬMETЭNЭN ЭNSANLARA ARMAРANLARI

  • Kaynaklar

  • DЦRDЬNCЬ BЦLЬM

  • HЬKЬMETЭN ЦZELLЭKLERЭ

  • Hьkьmet Sэnэrlarэ ve Merkezi

  • Hьkьmet Sьresi

  • Эmamэn (a.f) Yцnetim Юekli

  • Cihat ve Savaю Yцntemi

  • Эmamэn (a.f) Adalet Sistemi

  • Эmamэn (a.f) Yцneticilik Yцntemi

  • Эmamэn (a.f) Ekonomik Programэ

  • Эmamэn (a.f) Kiюisel Yaюantэsэ

  • Genel Kabul

  • Kaynaklar

Kitabın 'İçin de ara
  • Başlat
  • Önceki
  • 0 /
  • Sonraki
  • Son
  •  
  • Gözlemler: 695 / İndir: 272
Boyut Boyut Boyut
MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)

MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)

Yazar:
Türkçe
MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4) MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)


5.FASIL
İMAM MEHDİ’NİN (A.F) HÜKÜMETİ
Siyah bulutlar kenara gidip adalet ve ilahi güneş doğduğu zaman, bekleyenlerin gözleri aydınlanacaktır.
Fesat, fitne ve namertlik karşısında yapılan büyük mücadele bittikten ve zafere ulaşıldıktan sonra sıra adalet hükümetinin temellerinin sağlamlaştırılmasına gelecektir. Adalet, hükümet koltuğuna oturacaktır. Her şeyi ve herkesi olması gereken yerine yerleştirecek ve her varlığın, hak ettiğini verecektir. Sonunda tüm dünya baştan sona hak ve adaletle dolu bir hükümete şahit olacaktır. Kimseye en ufak bir zulüm yapılmayacaktır. İmam Mehdi (a.f) hükümeti, insanlar ve varlıkların, âlemlerin rabbi olan Allah’ın cemal ve güzellik sıfatlarının tecelli edeceği bir hükümeti göreceklerdir. Bu hükümetin sayesinde beşeriyet unutulmuş ideallerine, değerlerine ve hedeflerine ulaşacaktır.
Bu fasılda dört konuyu inceleyeceğiz:
1- İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin hedefleri.
2- İmam Mehdi’nin (a.f) çeşitli alanlarda hükümete yönelik programları.
3- İlahi adalet hükümetinin kazandırdıkları veya insana sunduğu hediyeler.
4- Hükümetin özellikleri

BİRİNCİ BÖLÜM
HÜKÜMETİN HEDEFLERİ
Varlık âleminin yaratılmasındaki gaye, insanın kemale ulaşması ve mükemmelliklerin kaynağı Hz. Hak Taala’ya layıkıyla yaklaşmaktır. Bu büyük amaca ulaşabilmek için maddi ve manevi bütün araç ve gereçlerin hazır olması gerekir. İmam-ı Asr’ın (a.f) evrensel hükümeti, Allah’a yakınlaşmanın alt yapılarını hazırlayacak ve bu yolda insanların önlerinde olan engelleri kaldıracaktır.
İnsan, maddi ve manevi olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Bundan dolayı ihtiyaçları maddi ve manevi olarak iki kısma ayrılmaktadır. İnsanın kemale ulaşabilmesi için her iki boyutta da ölçülü ve hesaplı hareket etmesi gerekir. İlahi hâkimiyetin en büyük hediyesi olan “Adalet” ilkesi, insanın maddi ve manevi yönde sağlıklı bir şekildeki olgunlaşmasının en büyük garantisi olacaktır.
On ikinci imamın (a.f) hükümetinin hedefleri, manevi olgunlaşma ve adaletin uygulanıp yayılması olarak iki alanda incelenebilinir.

Manevi Olgunlaşma
Açıklanan yüce ve değerli hedeflerin daha net anlaşılabilmesi için, tarih boyunca tağut düzenlerin hâkim olduğu dönemlerdeki insanların yaşantılarına göz atmak gerekir.
Tarih boyunca insanoğlunun ilahi hüccetin hâkimiyetinden uzak olduğu dönemlerde maneviyat ve manevi değerler nasıl bir konuma sahip olmuştur?
Acaba insanoğlu yolunu kaybetmemiş midir? Maneviyatın yıkılışı yolunda adım atmamış mıdır? İnsanlar, nefsanî isteklerine ve şeytanın vesveselerine uyarak hayatlarındaki güzellikleri bir bir unutmamışlar mıdır? Onları, kendi elleriyle şehvet kabristanlığına defnetmemişler midir?
Temizlik, sadakat, doğruluk, yardımlaşmak, affetmek, fedakârlık, ihsan, iyilik gibi değerler, yerlerini heva ve hevese uymak, şehvete düşkünlük, yalan, kibir, kendini beğenmek, ihanet, cinayet, aşırı istek vb… gibi yanlış kavramlara bırakmıştır. Tek bir cümleyle şöyle özetleyebiliriz; Şuanda insanoğlu yaşadığı bu zaman diliminde maneviyatın büyük bir çöküntü içinde olduğuna şahit olmaktadır. Ne yazık ki dünyanın birçok yerinde ve birçok insan için artık maneviyat bir anlam ifade etmiyor.
Allah’ın son imamının hükümeti, manevi değerlerin yeniden diriltilmesi için adım atacaktır. Ölmüş canlara yeniden can vermek için çalışacaktır. Meleklerin secde ettiği insan, bu ilahi hükümet içinde gerçek hayatın ne demek olduğunu ve ne kadar tatlı olduğunu anlayacaktır. İnsanlara ta başından beri böyle bir hükümet bayrağı altında yaşamak istedikleri hatırlatılacaktır. İnsanlar, iyilikler ve güzelliklerin tatlı kokusunu soluyacaklardır. Bu hükümet, insanlara, yeni ve farklı bir hayat sunacaktır. Nitekim yaşam, gerçek manasını İmam Mehdi (a.f) hükümetinde bulacaktır.
“Ey iman edenler! Peygamber sizi, sizlere hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah’a ve Resul’e icabet edin.”[1]
Bu bakımdan insanoğlunu hayvandan ayıran manevi hayat, insanın en yüce, asıl ve gerçek boyutunu oluşturacaktır. Zira insan böyle bir boyuta sahip olmasından dolayı “Âdem” olarak adlandırılmıştır. İşte böyle bir hayat ve boyut insanı, yaratanına yakınlaştırıp ulaştıracaktır.
Allah’ın son hüccetinin hâkim olduğu dönemde, özellikle insanın bu boyutuna çeki düzen verilecektir. İnsani değerlerin hepsi, yaşamın her boyutunda yenilenip canlılık ve tazelik kazanacaktır. Sefa, samimiyet, fedakârlık, vefa, doğruluk, dürüstlük ve kısacası iyilik olarak adlandırılan her şey bütün dünyayı kaplayacaktır.
Elbette böyle büyük bir hedefe ve aydınlık geleceğe ulaşmak için düzenli ve kapsayıcı bir program gerekmektedir. Bunun hakkında da sonraki bölümlerde açıklamalarda bulunacağız.

Adaletin Yayılması
İnsanların asırlar boyunca aldığı en büyük darbe toplumsal alanda yapılan zulümlerden kaynaklanmıştır. Beşeriyet, daima değişik alanlarda hakkına ulaşmak yolunda mahrum bırakılmıştır. Hiçbir zaman maddi ve manevi nimetler insanlar arasında adil bir şekilde dağıtılmamıştır. Her zaman karınları yemek ile dolup taşmış insanların yanında aç susuz insanlar olmuştur. Binlerce metrekarelik yerler üzerine inşa edilmiş saraylar, villalar ve köşklerin yanı sıra her zaman çadırlar, kulübeler ve taşlar üzerinde uyuyan insanlar olmuştur. Altın, para, makam ve kudret sahipleri zayıf ve zavallı insanları kendilerine köle etmişlerdir. Beyaz insanlar, zenci insanların üzerine sadece tenleri siyah olduğu için ölüm ateşi yağdırmıştır. Ne yazık ki her zaman zayıfların, zavallıların ve çaresizlerin hakları, zorbaların, zalimlerin ve fesatçıların ayakları altında çiğnenmiştir. İnsanlar, her zaman adalet ve eşitliğe ulaşmak için gün saymakta ve adaletin kendini göstereceği günü beklemektedirler.
Bu bekleyişin sonu, İmam Mehdi’nin (a.f) kutlu hükümetidir. O, en büyük adalet önderi olarak âlemde hayatın bütün boyutlarında ne pahasına olursa olsun adaleti yayacaktır. Bu tatlı hakikat, onun geleceğini bildiren birçok rivayette müjdelenmiştir.
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Dünyanın sona ermesine sadece bir gün kalmış olsa bile, Allah o günü, çocuklarımdan birinin zuhur etmesi ve yeryüzünü zulümle dolmuş iken adaletle doldurması için uzatır. Ben, Peygamber’den (s.a.a) böyle işittim.”[2]
Bu manayı ifade eden yüzlerce rivayet vardır. Bu rivayetler, evrensel adalet hükümetinin kurulmasına ve Allah’ın son imamının hükümetiyle zulmün yeryüzünden kaldırılmasına işaret etmektedir.
Adalet, İmam Mehdi’nin (a.f) en belirgin özelliklerindendir. Bazı dualarda, İmam Mehdi (a.f ) bu lakap ile tanıtılmıştır:
“Allah’ım, umut ve adalet kıyamcısı olan beklenen veliye salât ve selam gönder.”[3]
Evet, O adaleti devriminin en temel ilkesi edinmiştir. Çünkü adalet, insanın bireysel ve toplumsal hayatında müreffeh bir yaşama ulaşması için en büyük faktördür. Yeryüzü ve üzerinde yaşayanlar adil olmazlarsa yaşadıklarını zanneden ruhsuz ölüler gibi olurlar.
İmam Kazım (a.s) aşağıdaki ayetin tefsirinde şöyle buyurdu:
“Biliniz ki Allah yeryüzünü öldükten sonra diriltir.”[4]
“Maksat, yeryüzünün yağmurla diriltilmesi değildir. Allah, toplumda adaleti uygulayıp yayacak insanları[5] gönderecektir. Adaletin (camiada) canlanması ve dirilmesi ile yeryüzü de dirilecektir...”
“Yeryüzünün dirilmesi” tabiri mehdevi adaletin bütün dünyayı kapsayacağına ve bir bölgeyle veya bazı kişilerle sınırlı olmayacağına işaret etmektedir.

İKİNCİ BÖLÜM
HÜKÜMET PROGRARMLARI
İmam Mehdi (a.f) hükümetinin programlarını bildikten sonra, bu hedeflere ulaşmak için hazırlanmış hükümet programlarını incelememiz gerekir. Zuhur dönemindeki hükümet faaliyetlerini tanımakla birlikte, zuhurdan önceki dönemler için de örnek oluşturması için bu dönemin şemasını çizmeye çalışacağız. Evrensel kurtarıcının yolunu bekleyen âşıkların, İmam-ı Asr’ın (a.f) hükümetinin programlarını ve icraatlarını yakından tanımalarına, kendilerinin ve camianın bu uzun yolu kat etmelerine yardımcı olacağız.
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti dönemi hakkında nakledilen birçok rivayetten şöyle istifade edebiliriz:
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin programları; kültürel, toplumsal ve ekonomik olmak üzere belli başlı üç başlık altında toplanmak mümkündür.
Ne yazık ki, insanlar gerçek Kuran öğretilerinden ve din rehberlerinin sünnetlerinden uzak kaldıkları için kültürel bir çöküşe duçar olmuşlardır. İnsanlar, büyük kültürel inkılâp ışığında, Kuran ve İtret’in (a.s) buyruklarına dönmelidirler.
Aynı şekilde toplumda ve camiada oluşan çeşitli yaraların derinleşmemesi ve insanların sağlıklı bir şekilde yaşamalarının garanti altına alınması için toplumsal genel programlar uygulanmak zorundadır.
Toplumsal hayatın garantisi olan ve bütün insanların ilahi haklardan yararlanmasını sağlayan sağlam ve sistemli bir program olmalıdır. Bu program, toplumu kargaşaya, fitne ve fesada, zayıfların haklarının ellerinden alınmasına neden olan zalimce programların yerini almalı ve hayata geçirilmelidir.
Toplumsal ve kültürel kalkınma için de ekonomiksel bir programa ihtiyaç vardır. Ekonomik program yardımıyla, maddi alanlarda bütün olanaklardan adil ve uygun bir şekilde istifade edilmelidir. Başka bir tabirle; ilahi nimetlerden ve tabii kaynaklardan yararlanarak ekonomik kalkınma sağlanabilinir. Böylelikle toplumdaki bütün tabakaların geçim kaynaklarını da temin etmek mümkün olur.
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin programlarını kısaca açıkladıktan sonra, bu programları Masumların (a.s) hadisleri ışığında geniş bir şekilde incelemeye çalışacağız. Hazretin en önemli hükümet programlarını her bölümde ayrı ayrı beyan edeceğiz:
A. Kültürel Program
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinde bütün kültürel programlar, insanların bilimsel ve edimsel alanlardaki ilerlemelerini sağlamak için olacaktır. Her zaman cehalet ile savaşılacak ve bütün alanlarda olumsuzluklarla ciddi bir şekilde mücadele edilecektir.
Hak hükümetin kültürel çalışmalarının en önemli başvuru kaynakları şunlardır:
1- Kitap ve Sünnetin İhya Edilmesi
Ne yazık ki bütün asırlarda Kuran-ı Kerim yalnızlığa terk edilmiş ve hükümleri bir kenarına itilmiştir. Kuran-ı Kerim’in, hiçbir zaman Müslümanların hayatlarında ve İslami toplumda gerçek yerini bulamamış olması çok üzücü bir olaydır.
Son ilahi hüccetin hükümeti zamanında hayat veren Kuran öğretileri, insan yaşamının bütün boyutlarında hak ettiği yere kavuşacaktır. İmam Mehdi (a.f) hükümeti döneminde din önderlerinin söz ve davranışları olan sünnet ise her yerde insan hayatının en iyi olgusu olarak rolünü oynayacaktır. Bütün insanların davranışları, Kuran’ın ve İtret’in şüphe edilmeyen öğretileri ölçü alınarak değerlendirilecektir.
İmam Ali (a.s) fesahat dolu açık bir sözle İmam Mehdi’nin (a.f) Kuran-ı Kerim’e dayanan hükümetini şöyle anlatmaktadır:
Nefsi arzular devlet olduğu zaman (Mehdi (a.f) zuhur edecek) hidayet ve doğruluk onun yerini alacaktır. Kişisel fikirler, Kuran-ı Kerim’in önüne geçtiğinde de düşünceleri Kuran’a doğru yönlendirecek ve onu topluma hâkim kılacaktır.”[6]
Ve yine başka bir hadiste İmam Ali (a.s) Kur-an’ın zuhur etmesini ve insanların hayatında yer almasını şöyle müjdelemektedir:
“Ben şimdi görüyorum Şialarım, Kufe Mescidi’ne çadır kurmuş ve Kuran’ı tıpkı nazil olduğu şekilde halka öğretiyorlar.”[7]
Kuran kültürünün toplumda yaygınlaştırılıp, bireysel ve toplumsal alanlarda hükümlerinin hâkim olması Kuran’ın öğrenilmesi ve öğretilmesi için bir başlangıç noktasıdır.
2- Ahlak ve Marifetin Yayılması
Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt (a.s) öğretileri, beşerin ahlaki ve manevi açıdan olgunlaşmasının gerekli olduğunu vurgulamışlardır. Zira insanın yaratılış gayesindeki büyük hedefe ulaşması ve aynı yolda ilerlemesinin en önemli faktörü güzel ahlaklı olmasıdır. Nitekim İslam Peygamber’i (s.a.a), peygamber olarak gönderilmesinin hedefini güzel ahlakı tamamlamak olarak açıklamıştır.[8]
Kuran-ı Kerim de yüce Peygamber’i (s.a.a) ahlak açısından bütün insanlar için en güzel örnek ve olgu olarak tanıtmıştır.[9] Fakat insanlar, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) hidayetlerinden uzak kalarak ahlaki çöküşe doğru gitmişlerdir. Bu çöküş bütün toplumlarda, özellikle İslam camiasında kendini en acı bir şekilde göstermiştir. Bireysel ve toplumsal hayatın çökmesindeki en önemli sebep ahlaki değerlerden uzaklaşıp doğru yoldan sapmaktır.

Allah’ın hükümeti olan İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti, ahlaki değerlerin yaygınlaştırılmasını en önemli hükümet yasası olarak belirlemiştir.
İmam Bakır (a.f) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz kıyam ettiği zaman, elini Allah kullarının başına çekecektir. Onların akıllarını artıracak ve ahlaklarını kemale erdirecektir.”[10]
Bu hadisten de anlaşıldığı üzere, temelini ahlak ve maneviyatın oluşturduğu İmam Mehdi (a.f) hükümetinin gölgesinde insanların akılları ve ahlaklarının olgunlaşması için çok güzel bir ortam hazırlanacaktır. Zira kötü ve çirkin ahlak, aklın eksikliğine işarettir. Aklın kemale ermesiyle de insanda güzel ahlak zuhur eder.
Ayrıca ilahi sünnet ve Kuran’ın hidayeti ile dolu bir yol insanı iyiliklere yönlendirir. Bunun neticesinde ilahi ve insani değerler bütün dünyayı kaplayacak bir şekilde, insanları içten ve dıştan güzelliklere yönlendirecektir.
3- İlim Seferberliği
İlim kaynağı ve zamanının en bilgini olan İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin kültürel programlarından biri de, tarihte eşi benzeri olmayan ilim seferberliğidir.
İslam Peygamber’i (s.a.a) Mehdi’nin (a.f) zuhurunu müjdelerken bu programa şöyle işaret etmiştir:
“Dokuzuncu imam (İmam Hüseyin’in (a.s) oğullarından olan) onların Kaimidir. Yüce Allah onun vasıtasıyla, karanlıklara boğulmuş yeryüzünü aydınlatacaktır. Yeryüzünü, zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır. İnsanlar cahilleştikten sonra bütün dünyayı ilim ve bilgisinden faydalandıracaktır...”[11]
Bu bilimsel ve fikirsel hareket camianın bütün tabakaları için geçerli olacaktır. Bu kutlu harekette erkek ve kadın arasında fark yoktur. Bayanlar genel olarak ilimsel konularda ve özel olarak da dini bilgiler konusunda büyük ilerlemeler göstereceklerdir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi’nin (a.f) zamanında, sizlere hikmet verilecektir. Öyle ki, kadın evinde yüce Allah’ın kitabına ve Resulullah’ın (s.a.a) sünnetine göre hüküm verecektir.”[12]
Bu hadis İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında insanların Kuran ayetlerinden ve Ehlibeyt (a.s) hadislerinden yararlanarak derin bir bilgiye sahip olacaklarını göstermektedir. Çünkü hüküm vermek oldukça zor bir iştir.
4- Bidatlerle Savaşmak
Bidat, “ Dini açıdan gelenek haline gelmiş uygulamaların karşısında yenilik getirmektir. Dinde olmayan bir şeyi dine eklemektir. Veya kişisel görüş ve düşünceleri dine sokmaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bidatçiler; Allah’ın, Kuran’ın ve Peygamber’in (s.a.a) emirlerine karşı çıkan kimselerdir. Onlar, sayıca çok olsalar da, kendi görüşlerine ve nefislerine göre amel ederler.”[13]
Bundan dolayı bidat, Allah, Kuran ve Peygamber’e (s.a.a) karşı gelmek, nefsi arzuları hâkim kılmak, şahsi isteklere meyletmek ve onlara göre amel etmektir.
Bidat; Kuran-ı kerim ve sünnetten ilham alarak ilahi ölçüler esasınca yapılan araştırmalardan sonra sunulan yeni bir görüş ile çok farklıdır. Bidat; Allah’ın ve Resulü’nün (s.a.a) sünnetini ve hadislerini yok edip ortadan kaldırır. Hiçbir tehdit din için bu kadar yok edici ve tehlikeli değildir.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir şey bidat gibi dini yıkıp yok etmemiştir.”[14]
Bidat yıkıcı olduğu için sünnete uyanlar bidatçilere tepki göstermeli ve hilekâr çehresinden perdeyi kaldırıp doğru yolu insanlara göstermelidirler. Böylece de İnsanların sapık ve yanlış yolda gitmelerine engel olmalıdırlar.
Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
“Bidatler, ümmetimin arasında aşikâr olduğu zaman, âlim ilmini aşikâr etmelidir. Kim böyle yapmazsa Allah’ın laneti ona olsun.”[15]
Ne yazık ki Peygamber efendimizden (s.a.a) sonra, İslam dininde birçok bidatler ortaya çıkarılmıştır. Dindarlık adına sapık yollar ortaya çıkmıştır. İnsanların yüzlerine nice yanlış kapılar açılmıştır. Yapılan bidatler sonucu dinin gerçek çehresi değiştirildi. Bir takım menfaatçi ve cahil insanlar dinin parlak ve nurlu yüzünü nefsi istekleriyle örttüler. Masum imamlar (a.s) bunları düzeltmeye çalıştılarsa da, bidat ortaya çıkarma ve sünnet yok etme yolu bitmek bilmedi. Hatta gaybet döneminde bu grafik yükselişe geçti.
Oysa şimdi âlem, mektep sahibini ve beşeriyetin kurtarıcısını beklemektedir. Onun hükümetinin gölgesinde sünnetler canlanacak ve bidatler ortadan kalkacaktır. Hiç şüphesiz onun ıslah edici hükümetinin temelinde; hidayet ortamının hazırlanarak insanlığın olgunlaşması için bidatler ile savaşmak olacaktır.
İmam Bakır (a.s) imam Mehdi (a.f) hakkında şöyle buyurmuştur:
Bütün bidatleri kaldıracak ve bütün sünnetleri ikame edecektir.”[16]
B. Ekonomik Programlar
Sağlıklı bir toplumun özelliklerinden birisi de sağlıklı bir ekonomisinin olmasıdır. Eğer toplum içinde bulunan kaynaklardan düzgün bir şekilde istifade edilir, üretim ve dağıtım olanakları özel bir grubun elinde olmaz, hükümet toplumdaki bütün tabakalara teveccüh eder ve herkes için milli sermayeden yararlanma imkânı sağlarsa, manevi olgunlaşmanın daha hızlı ve çabuk bir şekilde ilerlediği bir toplum oluşmuş olur.
Kuran-ı Kerim ve masum imamların (a.s) hadislerinde toplumun ekonomik boyutuna ve toplumdaki insanların geçim şartlarının kolaylaştırılmasına özel bir ilgi gösterilmiştir.
Bundan dolayı İmam Mehdi’nin (a.f) Kuranî hükümetinde dünya ekonomisi ve insanlar için güzel programlar hazırlanmıştır. Bu programlarla, ilk olarak üretim düzene sokulacak ve doğal kaynaklardan en güzel şekilde yararlanılacaktır. İkinci olarak elde edilen servet ve milli gelir adil bir şekilde toplumda bulunan bütün tabakalar arasında dağıtılacaktır.
Hz. Mehdi’nin (a.s) evrensel hükümeti zamanında ekonomik durumun nasıl olacağı konusunu hadisler ışığında incelemeye çalışacağız:
1- Doğal Kaynaklardan Yararlanma
Ekonomide karşılaşılan zorluklardan birisi de doğal kaynaklardan sahih bir şekilde yararlanmamaktır. Günümüzde ne topraktan gerektiği gibi yararlanılmaktadır. Ne de topraktan en iyi verimi alabilmek için sudan doğru bir şekilde faydalanılmaktadır. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında hak hükümetin bereketinden dolayı gökyüzü bereketli yağmurunu gönderecek ve toprak da bütün nimetlerini vermekten kaçınmayacaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman, gökyüzü yağmurunu yağdıracak ve toprak bitkilerini ortaya çıkaracaktır...”[17]
Hak hüccetin hükümeti zamanında, bütün yeryüzü olanakları ile birlikte imamın elinde bulunacaktır. Hazret bu olanakları sağlıklı bir ekonominin temellerini atmak için kullanacaktır.
İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
Yeryüzü onun için dönecektir. (Her an bir noktadan başka bir noktaya gidecektir.) Bütün hazineler onun için ortaya çıkacaktır.”[18]
2- Kaynakların Eşit Bir Şekilde Dağıtılması
Toplumların kısır bir ekonomiye sahip olmalarının en önemli sebeplerinden birisi yeraltı ve yerüstü kaynaklarının belli bir grubun elinde bulunmasıdır. Zaman sürecinde de bu durum böyle devam etmiştir. Şahıslar veya özel bir grup kendilerine sebepli-sebepsiz bir takım imtiyazlara sahip olduklarını zannetmişlerdir. Milli kaynakları ellerine alıp birinin veya özel bir gurubun çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. İmam Mehdi (a.f) bu zihniyete sahip kişilerle savaşacaktır. Herkesin eşit bir şekilde sahip olduğu bu serveti adilane paylaştıracak ve Ehlibeyt’in (a.s) adaletini herkese gösterecektir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ehlibeyt’in (a.s) Kaimi (a.f) kıyam ettiği zaman (malları) eşit bir şekilde paylaştıracak ve insanlara adaletle davranacaktır.”[19]
Hazretin zamanında herkes ilahi ve insani haklarından en iyi şekilde yararlanacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimin içinden gelecek olan Mehdi (a.f) ile sizleri müjdeliyorum. O, malları eşit bir şekilde dağıtacaktır. Adamın biri “Maksadınız nedir?” diye sordu. “İnsanlara eşit bir şekilde davranacaktır”[20] diye buyurdu.
Eşitlik, toplum içinde var olan fakirliğin kökünün kurutur ve tabakalar arasındaki mesafelerin kalkmasını sağlar.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi (a.f) insanlara eşit bir şekilde davranacaktır. Öyle ki (O’nun (a.f) hükümeti zamanında) zekât verecek bir kişiyi bulmak mümkün olmayacaktır.”[21]
3- Refah ve Kalkınma
Beşeri hükümetlerde toplumun belirli bir tabakası huzur ve refah içinde yaşarken büyük bir bölümü de tam tersine bir hayata razı olmak zorunda kalmaktadırlar. Hâkim tabaka, etrafındaki insanlar, aynı ideolojiye sahip olanlar, eşraf grubu, güç ve makam sahibi insanlar hep birinci sınıftan olmuşlardır. Diğer tabakalar ise mahrumiyete itilmiş ve refah yüzü göremeyen insanlardır. Fakat İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında üretim ve dağıtım mekanizması düzgün bir şekilde çalışacağı için toplumun bütün tabakaları refahtan yararlanacaklardır. Herkes huzura ve refaha kavuşacaktır.
İmam Bakır (a.s) İmam Mehdi (a.f) hükümeti dönemini anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Yeryüzündeki bütün viraneler abat olacaktır.”[22]
C. Toplumsal Programlar
Beşeri camianın yapısının ıslahı için toplumsal programlara önem verip üzerinde gerekli incelemeleri yapmak gerekir. Evrensel adalet hükümetinde topluma çeki düzen vermek için, Kuran ve Ehlibeyt (a.s) öğretileri göz önünde bulundurulacak ve bu öğretiler ışığında toplumda gerekli ıslahatlar yapılacaktır. Bu öğretiler esas alınarak tasarlanan programların uygulanması ile yaşam ortamı düzelecek ve bireylerin ilerlemesi sağlanacaktır. Dünyada ilahi hâkimiyet altındaki insanlar arasında iyilikler revaçta olup kötülüklerin önü alınacaktır. Kötü insanlara da kanun çerçevesinde davranılacaktır. Bireylerin toplumsal hakları eşit bir şekilde ödenecektir. Toplumsal adalet gerçek manası ile uygulanacaktır.
Şimdi güzellikler ve iyilikler dünyası olan İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin cilvelerini hadisler ışığında incelemek istiyoruz:
1- İyiliği Emredip Kötülükten Alıkoymanın İhya Edilip Yaygınlaştırılması
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında iyiliği emredip kötülükten alıkoyma farizası, bütün dünya genelinde icra edilecektir. Kuran-ı Kerim’de bu farz üzerinde ısrarla durulmuştur. Bunu İslam ümmetinin seçkin insanlarının özelliklerinden saymıştır.
Bu vesileyle bütün ilahi ahkâmlar ve farzların ikame edilecektir. Bu farizaya uymamak veya askıya almak, iyiliklerin yok olması, kötülüklerin ve fesadın camiada yaygınlaşıp ilerlemesi demektir.
“Emr-i bil Maruf ve Nehy-i Ani’l-Münker”’in en büyük ve en yüce mertebesi hükümet başkanının ve devlet adamlarının iyilikleri emredip kötülüklerden alıkoymalarıdır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Mehdi (a.f) ve dostları, iyiliği emredip kötülükten sakındıracaklardır.”[23]
2- Fesat ve Ahlaki Rezaletlerle Savaş
İlahi hükümetin özelliklerinden biri olan iyilikleri emretmek ve kötülüklerden sakındırmak, sadece dille değil, amel ile olacaktır. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında kötülüklere karşı büyük bir savaş başlatılacaktır. Toplumda hiçbir fesat, ahlaki bozukluk, rezalet kalmayıncaya ve insanların yaşam ortamı çirkinliklerden arınmayıncaya kadar bu mücadele devam edecektir.
Nudbe duasında Hz. Mehdi’nin (a.f) gaybetinden dolayı duyduğumuz üzüntüyü dile getirirken şöyle diyoruz:
“Yalan ve iftira ağlarını koparacak kimse nerdedir? Sapıklık, heva ve hevesin eserlerini yok edecek olan nerdedir?”[24]
3- İlahi Hudutların Uygulanması
Toplumdaki çıkarcı ve bozguncu insanlarla çeşitli yöntemlerle mücadele edilebilir. İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında, bir taraftan kültürel olarak, İslami maariflerin öğretilmesi, iman ve itikatların güçlendirilmesi ile çıkarcı, bozguncu insanların hak yola getirilerek hidayet olmalarına yardımcı olunacaktır. Diğer bir taraftan ise insanların ihtiyaçları yasal yollarla temin edilip toplumsal adalet tam olarak icra edilerek; bozgunculuk ve yağmacılık gibi yolların önü tamamen alınacaktır.
Fakat bunlarla birlikte eğer bir kısım insanlar başkalarının haklarına tecavüz eder, ilahi hükümleri ayaklar altına alır ve ilahi kanunları kabul etmezlerse, fesatlıklarının önünün alınması için sert bir şekilde davranılacaktır.
Böylelikle camia içinde bozgunculuk yapma niyetinde olan diğer insanların da önü alınmış olacaktır. Tüm bunlar ilahi yasalar dâhilinde gerçekleşecek ve kimseye zulüm edilmeyecektir. Bu kanunlar İslami Ceza kanunlarında geniş bir şekilde açıklanmıştır.
Hazreti Cevad (a.s) Peygamber efendimizden (s.a.a) naklettiği uzun bir hadiste Allah Resulü (s.a.a) İmam Mehdi’nin (a.f) özellikleri hakkında şöyle buyurmuştur:
“O, Allah’ın hudutlarını ikame edecektir.”[25]
4- Yargılama Konusunda Adaletli Olmak
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümet programlarının başında, camianın bütün bölümlerinde adaleti hakkıyla icar etmek yer alır. O, bütün dünya zulüm ile dolduktan sonra dünyayı adalet ile dolduracaktır. Adaletin icra edildiği en önemli alanlardan biri de bugün Adalet Bakanlığı olarak tanımladığımız hüküm verme merciidir. Bu bölüm, en büyük zulümler ve haksızlıkların gerçekleştiği bölümdür. Tarih boyunca insanların mallarına haksız yere el konuldu, kanlar döküldü ve masum insanların onurları ile oynandı.
Dünya mahkemelerinde zulmü en fazla zayıf insanlar görmüştür. Bu mahkemelerde verilen hükümlerin ve alınan kararların birçoğu, kudret sahiplerinin ve zalim yöneticilerin baskısı altında gerçekleşmiş ve birçok insanın malı ve canı haksız yere yok edilmiştir. Yargıçlar da kendilerinin ve yakınlarının maddi menfaatlerini korumak amacıyla birçok haksız hükümler vermişlerdir.
Kısaca birçok masum insan darağaçlarına asılmış ve birçok bozguncu insan hakkında ilahi yasalar uygulanmamıştır.
İmam Mehdi’nin (a.f) adil hükümeti bütün zalimlerin ve haksızların sonu olacaktır. O, Allah’ın adalet mazharıdır. Dünyanın hiçbir köşesinde hiç kimseye zulüm olmasın diye adalet mahkemeleri kuracak, başlarına adil yargıçlar ve Allah’tan korkan hâkimler atayacaktır.
Hz. İmam Rıza (a.s) uzun bir hadisinde, İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu ve altın çağını şöyle anlatmaktadır:
“O, kıyam ettiği zaman yeryüzü Allah’ın nuruyla aydınlanacak ve ilahi adalet terazisini insanların arasına koyacaktır. Onun adaletinden dolayı hiç kimse bir başkasına zulüm etmeyecektir.”[26]
Bu rivayetten anlaşıldığı üzere, hazretin hüküm verme ve yargılama konusundaki adaleti hem kaplayıcı hem de çok dakik olacaktır. Zalimlerin ve bozguncuların yollarını kapatacaktır. Zulmün tekrar edilmesini ve başkalarının hakkına tecavüz etmenin normalleşmesini önleyecektir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İMAM MEHDİ (A.F) HÜKÜMETİNİN İNSANLARA ARMAĞANLARI
Bireyler ve gruplar kudrete ulaşmadan önce kuracakları hükümetlerinin bir takım idealler ve hedefleri olduğunu iddia ederler. Bu hedef ve ideallere ulaşmak için de programlarını sunarlar. Ne yazık ki kudrete ve hükümete ulaştıkları zaman, gün geçtikçe hedeflerini gerçekleştirmede başarısızlığa uğrarlar. Kimi zaman hedeflerini değiştirir, kimi zaman da hedeflerini ve ideallerini tamamen unuturlar.
Hükümetlerin önceden belirlemiş oldukları arzu ve hedeflere ulaşamamalarının nedeni şudur; ya uygulamak istedikleri hedefler, ya da planlanan hedefler hükümet için kapsayıcı değildir. Ama genel olarak başarısızlık, programları icra edip yürütecek insanların liyakatsiz olmasından kaynaklanmıştır.
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin hedefleri, gerçek ve asil hedeflerdir. Bu hedefler, insanların vicdanlarından kaynaklandığı için herkes bu hedeflere ulaşmak arzusundadır. İmam Mehdi (a.f) hükümetinin programları, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) öğretileri esas alınarak hazırlanmıştır. Bütün bölümlerde de yürütme garantisi bulunmaktadır.
Bundan dolayı bu büyük inkılâbın faydaları gözle görülür derecede büyük ve önemlidir. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin insanlara faydasını bir cümlede anlatacak olursak şöyle deriz; Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümeti, Allah’ın insanoğlunun fıtratına emanet olarak bıraktığı maddi ve manevi bütün ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte bir hükümettir.
Şimdi rivayetler ışığında, İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin insanlara ne gibi faydalar ve hediyeler sunacağına değineceğiz:
1- Kapsayıcı Adalet
Birçok rivayette “Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümetinin en önemli işlerinden birisi yeryüzünü adaletle doldurmak.” olarak açıklanmıştır. Hükümetin hedefleri bölümünde bu konu hakkında yeterince açıklamalarda bulunmuştuk. Fakat bu bölümde açıklanan hakikate biraz eklemelerde bulunacağız.
Adalet, Âl-i Muhammed’in (s.a.a) Kaimi’nin (a.f) hükümeti döneminde toplumun bütün alanlarında icra edilecektir. Camianın her kesimine hâkim olacaktır. Adaletin uygulanmadığı büyük veya küçük hiçbir kurum veya hiçbir kuruluş kalmayacaktır. Hepsinde adalet en güzel ve en dakik bir şekilde uygulanacaktır. İnsanların ilişkileri de bu esasa göre kurulacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a andolsun ki soğuk ve sıcak evlerin içine nasıl giriyor ise (İmam Mehdi -a.f-) adaleti insanların evinin içine kadar götürecektir.”[27]
Toplumun en küçük kurumu olan bir ev bile adalet merkezine dönüşürse ve aile bireyleri birbirlerine adilce davranırlarsa İmam Mehdi (a.f) hükümetinin zor kullanmaksızın adaleti ve iyiliği emreden Kuran eğitimi ışığında bireyleri terbiye ettiği anlaşılacaktır.[28] Böyle bir ortamda insanlar ilahi ve insani vazifelerinin gereği başkalarının haklarını (bir makam ve rütbeye sahip olmasalar da) muhterem sayacaklardır.
Vaat edilen Mehdi’nin (a.f) hükümetindeki İslami camiada adalet, asil ve kültürel bir akım olarak Kuran’ın desteği ile hâkim olacaktır.
İmam Mehdi (a.f) hükümetine sadece kendini beğenen, şahsi menfaatleri peşinde olan, Kuran ve Ehlibeyt’in (a.s) öğretilerinden uzak, ahlaki açıdan eğitimsiz, kalpleri taşlaşmış, hidayet yolları yüzlerine kapatılan ve bedbahtlar muhalefet edecektir.
Adalet hükümeti, bu tür insanların karşısında duracak, onların ilerlemesine ve camiaya kök salmalarına müsaade etmeyecek ve özellikle de hükümet makamlarına nüfuz etmelerine engel olacaktır.
Evet, böyle kapsayıcı, herkes için eşitlik getirecek bir yönetim, beklenen Mehdi’nin (a.f) insanlara sunacağı büyük bir hediye olacaktır. Böylece İmam Mehdi’nin (a.f) inkılâbının en büyük hedefi olan adaleti bütün dünyaya yaymak gerçek manada gerçekleşecektir. Zulüm, baskı ve haksızlık toplumun bütün tabakalarından giderilecek hatta aile bireyleri arasındaki haksızlıklar da bertaraf edilecektir.
2- İmanın, Ahlakın ve Aklın Olgunlaşması
Geçen bölümde de değindiğimiz gibi, camiada adaletin kapsayıcı olmasının nedeni bireylerin sahih terbiye edilmelerinden, Kuran ve İtret kültürünün camiada revaçta olmasından kaynaklanmaktadır. Rivayetlerimizde İmam Mehdi’nin (a.f) hâkim olduğu dönemde insanların ahlaki, fikri ve imanî açıdan olgunlaşacakları bildirilmiştir.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz kıyam ettiği zaman Allah, (inayet) elini kullarının başına sürecektir. Onun bereketiyle insanların akılları kemale erişecektir.”[29]
Bütün güzellikler ve iyilikler insanın aklının kemale ermesinden sonra gerçekleşmektedir. Zira akıl, insanın batini peygamberidir. Eğer akıl insanın cismine ve ruhuna hâkim olursa, insanın düşüncesi ve ameli doğru yönde hareket eder. Allah’a kul olmak ve saadet kapıları en güzel şekilde insanların yüzüne açılacaktır.
İmam Sadık’a (a.s) “Akıl nedir?” diye sorulduğu zaman şöyle buyurmuştur:
“Akıl, Allah’a ibadet edilen ve cennet kazanılan vesiledir.”[30]
İmamın hâkim olmadığı günümüz toplumunda, şehvet akıllara galip gelmiştir. Başıboş ve azgın nefis insanların tek komutanı haline gelmiştir. Böyle bir durumun sonunda da bireylerin hakları ayaklar altına alınıp çiğnenmiş ve ilahi değerler unutulmuştur. Kusursuz bir akla sahip olan vaat edilmiş Mehdi’nin (a.f) hükümeti altında bulunan camiadaki insanların akılları da huzura ve kemale ulaşacaktır. Dolayısıyla kemale ulaşmış akıllar ise iyilikten ve güzellikten başka bir şeye davet etmeyecektir.
3- Birlik ve Samimiyet
Rivayetlerde, İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinde yaşayacak olan insanların ve toplumların samimiyet ve vahdet içinde olacakları bildirilmiştir. İmam Mehdi (a.f) devletinde Allah kullarının kalplerinde birbirlerine karşı kin ve düşmanlık duygularına yer kalmayacaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman insanların kalplerinden kin çıkacaktır.”
O zaman insanların birbirlerine kin duymaları için hiçbir neden olmayacaktır. Çünkü o zaman adalet dönemidir. Hiç kimsenin hakkı zayi olmayacaktır. Akıl ve düşünme zamanıdır. Akıl savaşı ve şehvete tapma zamanı değildir.[31] Bundan dolayı birbirinden uzak ve ayrı olan insanların kalpleri birbirleriyle kardeşlik ve ülfet içinde olacaktır. Herkes Kuran birliğine ve kardeşliğine dönecektir. [32] İnsanlar, birbirlerine karşı şefkat ve muhabbetten başka bir şey hissetmeyecektir.
İmam Sadık (a.s) İmam Mehdi’nin (a.f) dönemini anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Allah o gün, dağınık ve perişan kalpler arasında birlik ve dostluğu sağlayacaktır.[33]
Eğer bir işte Allah’ın iradesi olursa, kardeşliğin ve samimiyetin, maddi çekişmeler, buhranlar, tezatlarla dolu olan günümüz dünyasında tasavvur edilmesinin zor olduğu bir noktaya ulaşması çok da şaşırtıcı değildir.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman insanlar arasında gerçek dostluk ve hakiki samimiyet hâkim olacaktır. İhtiyacı olan kimse iman kardeşinin cebinden, ihtiyacı miktarınca alacak ve kardeşi de ona engel olmayacaktır.”[34]
4- Beden ve Ruh Sağlığı
Günümüzde insanların karşı karşıya kaldıkları zorluklarından birisi de, tedavisi mümkün olmayan hastalıkların ortaya çıkmasıdır. Bu hastalıklar hava kirliliğinden, kimyasal atıklardan, atom bombasından vb. silahların insanlar üzerinde kullanılmasından kaynaklanmaktır. Aynı şekilde insanların meşru olmayan ilişkilere girmesi, ormanların yakılması ve deniz sularının kirletilmesi bu hastalıkların ortaya çıkmasında önemli etkenlerden birkaçıdır. Günümüz tıbbı, cüzam, felç, veba, kalp krizleri, aids, kuş gribi vb… yüzlerce hastalığı tedavi etmekten acizdir. Bu bedensel hastalıklara uzun bir ruhsal hastalıklar listesini de eklemek gerekir. Ruhsal hastalıklar da yaşamı insanlar için çekilmez bir hale getirmiştir. Bu hastalıkların bazılarının nedeni de dünyada insanlar arasında olan yanlış ilişkilerden kaynaklanmaktadır.
Kudretli İmam Mehdi (a.f) hükümeti, adalet ve güzellikler hükümetidir. İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında ilişkiler kardeşlik ve beraberlik esası üzerine şekillenecektir. İnsanın bedensel ve ruhsal hastalıkları ortadan kalkacaktır. İnsanın bedensel ve ruhsal gücü olağanüstü ve şaşırtıcı bir şekilde artacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Hz. Kaim (a.f) kıyam ettiği zaman, Allah hastalıkları müminlerden uzaklaştıracak, onlara sağlık ve sıhhat verecektir.”[35]
Yüce liderin devletinde ilim şaşırtıcı ve ilginç bir şekilde ilerleyecektir. Tedavi edilemeyecek hiçbir hastalık kalmayacaktır. Sağlık ve tıp gözle görülür bir şekilde gelişecektir. Yine hazretin (a.f) varlığının bereketiyle birçok hasta şifa bulacaktır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ehlibeyt’in Kaim’inin (a.f) zamanını gören kimse, hasta olursa şifa bulur. Güçsüz ve kudretsiz olursa, güçlenir.”[36]
5- Hayır ve Bereketin Çoğalması
Muhammed’in (s.a.a) soyundan gelecek olan Kaim’in (a.f) hükümetinde benzeri görülmemiş hayır ve bereket olacaktır. Onun kutlu hükümeti zamanında her yer yemyeşil olacak, insanlar mutlu olacaktır. Her şey ve herkes gerçek hayatın ne demek olduğunu anlayacaktır. Gökyüzü yağmurunu gönderecek ve yeryüzü bütün nimetlerini insana sunacaktır. Allah’ın nimetlerinin sayısı günümüzden daha fazla olacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
Allah ondan (İmam Mehdi’den -a.f-) dolayı, gökyüzünün ve yeryüzünün bereketlerini insanlara akıtacaktır. (Onun hükümeti (a.f) döneminde) gökyüzü yağmurunu gönderecek ve yeryüzü bitkilerini insanlara sunacaktır.”[37]
Hazretin (a.f) hükümeti sayesinde yeşilliklere bürünmeyen hiçbir çöl kalmayacaktır. Bütün yeryüzü hayat ve sevinç elbisesini giyinecektir.


Kaynaklar
------------------------------------
[1]- Enfal, 24
[2]- Kemalu’d-din, c.1, bab.30, h.4, s.584
[3]- Mefatihu’l-Cinan, İftitah Duası.
[4]- Hadid, 17
[5]- Ayetin İmam Mehdi’nin (a.f) dönemine ait olduğunu bildiren hadisleri göz önünde bulunduracak olursak, buradaki “İnsanlardan” maksadın hazretin dostları ve yardımcıları olduğu anlaşılmaktadır. Burhan, c.7, s.446
[6]- Nehcü’l-Belaga, hutbe. 138
[7]- Gaybet-i Numani, bab.21, h.3, s.333; Bu hadis hakkında şu noktayı hatırlatmayı zaruri görüyoruz: “Bu hadis hiçbir zaman Kuran’ın tahrif olduğuna dalalet etmez. Zira Kuran tahrif olmamıştır ve olmayacaktır. Hadisten maksat; Kur’an ayetlerinin en güzel şekilde İmam Mehdi (a.f) zamanında tefsir ve tevil edilmesidir.” Bu konu hakkında daha çok bilgi edinmek için tefsir kitaplarına müracaat edebilirsiniz.”
[8]- İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Mizanu’l-Hikmet, tercüme, c.4, s.1530
[9]- Şu ayete işaret edilmektedir: “Andolsun ki Allah’ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
[10]- Biharu’l-Envar, c.52, s.336
[11]- Biharu’l-Envar, c.36; Kemaluddin, c.1, bab. 24, h.5, s.387
[12]- Gaybet-i Numani, s.239; Biharu’l-Envar, c.52, s.352
[13]- Mizanu’l-Hikmet, h.1632
[14]- Biharu’l-Envar, c.68, s.91
[15] - Mizanu’l-Hikmet, h.1649
[16]- Biharu’l-Envar, c.58, h.11, s.11
[17]- Biharu’l-Envar, c.10, s.104, Hisal, s.626
[18]- Kemalu’d-din, c.1, bab.32, h.16, s.603
[19]- Gaybet-i Numani, bab.13, h.26, s.242
[20]- Biharu’l-Envar, c.51, s.81
[21]- Biharu’l-Envar, c.51, s.390
[22]- Kemalu’d-din, c.1, bab.32, h.16, s.603
[23]- Biharu’l-Envar, c.51, s.47
[24]- Mefatihu’l-Cinan, Nudbe duası.
[25]- Biharu’l-Envar, c.52, bab.27, h.4
[26]- Biharu’l-Envar, c.52, s.321
[27]- Biharu’l-Envar, c.52, s.362
[28]- Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah adaleti iyiliği ve özellikle akrabalara yardım etmeyi emreder” Nahl, 90
[29]- Biharu’l-Envar, c.52, h.71, s.336
[30]- Kafi, c.1, h.3, s.58
[31]- Geçen iki bölümde İmam Mehdi (a.f) hükümeti döneminde insan aklının kemali hakkında geniş bir şekilde açıklamalarda bulunmuştuk.
[32]- Şu ayete işaret etmektedir: “Hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler...” Hucurat, 10
[33]- Kemalu’d-din, c.2, bab.55, h.7, s.548
[34]- Biharu’l-Envar, c.52, h.164, s.372
[35]- Biharu’l-Envar, c.52, h.138, s.364
[36]- Biharu’l-Envar, c.52, h.68, s.335
[37]- Gaybet-i Tusi, h.149, s.188
1
MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4) MEHDİLİK KONUSUNU İNCELEMENİN GEREKLİLİĞİ(4)

Gözle görülür bu değişimler ve benzersiz bolluklar, imam Mehdi (a.f) zamanında takva fidanlarının ve iman güllerinin yeşermesinden dolayı olacaktır. İnsanlar hangi kesimden ve tabakadan olursa olsun, ilahi terbiye ile eğitilecektir. Vazifelerini ve karşılıklı ilişkilerini, ilahi değerlere göre yerine getireceklerdir. Allah böyle pak bir ortamı hayır ve bereketi ile dolduracağını vaat etmiştir.
Kuran-ı Kerim bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır:
Memleketlerin halkı inansalar ve çekinselerdi gökyüzünden üstlerine bereket yağdırır, yeryüzünden bereketler fışkırtırdık.”[38]
6- Fakirliğin Ortadan Kaldırılması
Yeryüzü kaynaklarının ve servetlerinin hepsi İmam Mehdi (a.f) için aşikâr olduğunda, gökyüzü ve yeryüzü insanlara bereketlerini sunmakta cimrilik etmediğinde, beytülmal Müslümanlara adil bir şekilde dağıtıldığında artık toplumda fakirlik ve yoksulluk diye bir şey kalmayacaktır. İnsanlar, İmam Mehdi (a.f) hükümeti döneminde fakirlik ve yoksulluğun pençesinden kurtulacaktır.[39]
Onun (a.f) zamanında ekonomik ve ticari ilişkiler kardeşlik ve beraberlik ilkesi üzerine şekillenecektir. Şahsi menfaatçilik ve sahtekârlık, yerini şefkate, eşitliğe, dini kardeşliğe ve birbirinin derdine ortak olmaya bırakacaktır. Böyle bir ortamda herkes birbirlerini, bir ailenin bireyleri olarak görecektir. Herkes, başkasını kendinden üstün görecektir. Topluma birlik, kardeşlik ve tek bir renk içinde olma hâkim olacaktır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi (a.f) halka her yıl iki defa bağışta bulunacaktır. Her ay iki defa maaş ( gerekli ihtiyaçları) verecek ve bunu da insanlar arasında eşit bir şekilde yapacaktır. Zekât vermek için muhtaç bir insan bulunmayacaktır.”[40]
Rivayetlerden anlaşıldığı üzere, insanların maddi olarak muhtaç olmamalarının en önemli nedeni, kanaat ve ruhlarının yüceliğinden kaynaklanacaktır. Başka bir tabirle insanlar, maddi açıdan mal ve servet sahibi olup zengin olmadan önce, ruhi olarak zenginliğe ve kanaate ulaşacaklardır. İnsanlar, Allah’ın ihsan ve bereketinden kendilerine verdiği şeylere razı olacaklardır. Başkalarının malında gözleri olmayacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) İmam Mehdi’nin (a.f) dönemini anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Allah, ihtiyaçsızlık (ruhunu) kullarının kalplerine yerleştirecektir.”[41]
Bu durum zuhurdan önce ihtirasın, aşırı isteğin, yanlış rekabetlerin, servete servet eklemenin, muhtaçlara yardımda bulunmama ruhunun camiaya hâkim olmasından sonra gerçekleşecektir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, İmam Mehdi (a.f) zamanında ihtiyaçsızlık; hem manevi olarak ve hem de maddi olarak gerçekleşecektir. Ayrıca milli kaynaklar, insanlar arasında adil bir şekilde dağıtılacaktır. Bunun yanında da kanaat insanların en önemli ahlaki özelliklerinden biri olacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) İmam Mehdi’nin (a.f) insanlara bağışları hakkında konuştuktan sonra şöyle buyurmuştur:
“Allah, Muhammed’in (s.a.a) ümmetinin kalplerini muhtaçsızlık ve kanaat ile dolduracaktır. Mehdevi adalet bütün insanları kapsayacaktır. Nitekim (İmam Mehdi -a.f-) ilan edenin (şunları) ilan etmesini emredecektir:
İçinizde muhtaç olan var mı? Halkın arasında bir kişiden başka kimse ayağa kalkmayacaktır. İmam Mehdi (a.f) ona şöyle buyuracaktır: “Hazinedarın yanına git ve ona şöyle söyle; ‘Mehdi (a.f) bana mal ve para vermen için sana emir vermiştir.’ Hazinedar, adama “Elbiseni getir” diyecek ve adamın elbisesini parayla dolduracaktır. Para dolu elbiseyi sırtına alırken pişman olacak ve “Muhammed (s.a.a) ümmetinin içinde niçin ben herkesten daha hırslıyım? diyecektir. Sonra aldıklarını geri vermek isteyecektir. Ancak kabul etmeyecekler ve ona; “Biz verdiğimiz şeyi geri almayız.” denilecektir.[42]
7- İslam’ın Hâkim Olması ve Küfrün Yıkılması
Kuran-ı Kerim, Allah’ın (azze ve celle) mukaddes İslam dinini bütün dünyaya hâkim kılacağını üç yerde vaat etmektedir:
“öyle bir Allah’tır ki müşrikler istemese de, zorlarına gitse de Peygamberini, insanları doğru yola sevk eden apaçık ve kesin delillerle ve bütün dinlere üst olmak üzere gerçek dinle göndermiştir.”[43]
“O öyle bir mabuttur ki Peygamberini, doğru yolu göstermek üzere gerçek dinle, bütün dinlere üstün olmak için göndermiştir ve Allah’ın tanıklığı yeter.”[44]
“O, Elçisini, hidayet ve hak din ile gönderdi ki müşrikler hoşlanmasa da onu, bütün dinlere üstün kılsın.”[45]
Allah’ın vaadinin gerçekleşmesi konusunda hiç şüphe yoktur. Bunun aksi mümkün değildir. Nitekim Kuran-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Şüphe yok ki Allah, vaadinden dönmez.”[46]
Fakat Peygamber efendimiz (s.a.a), evliyalar ve müminler ellerinden geldiğince fedakârlık edip çalışmışlarsa da şu ana kadar böyle mübarek bir zafere ulaşmak onlara nasip olmamıştır.[47] Bütün Müslümanlar böyle bir günün ümidi ile yaşamaktadırlar. Bu, Masum imamların (a.s) hadislerinde bulunan gerçek bir arzudur.
Bundan dolayı Allah’ın velisinin hâkimiyeti sayesinde tevhit bayrağı olan “Eşhedü ella ilahe illallah” ve İslam’ın meşalesi olan “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” feryatları bütün dünyayı kaplayacaktır. Küfür ve şirkin en ufak bir izi bile kalmayacaktır.
İmam Bakır (a.s), “Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın”[48] ayetinin tefsiri hakkında şöyle buyurmuştur:
“Bu ayetin tevili, bizden olan Kaim (a.f) kıyam etmedikçe gerçekleşmez. Onun zamanını görenler bu ayetin tevilini, neticesini de göreceklerdir. (O zaman) Muhammed’in (s.a.a) dini gecenin ulaştığı her yere ulaşacaktır. Nitekim Allah’ın vaat ettiği gibi yeryüzünde şirkten tek bir iz ve eser kalmayacaktır...”[49]
İslam’ın evrensel olup her yere yayılmasının nedeni hak ve gerçek olmasından kaynaklanır. İmam Mehdi (a.f) zamanında hakkaniyeti daha da aşikâr olacaktır. Herkesi kendine çekecektir. Sadece inatçı ve asi insanlar baş kaldıracaktır. Ancak bu insanlar Allah’ın intikam eli olan Mehdi kılıcı ile karşılaşacaklardır.
Bu bölümde en son olarak söyleyebileceğimiz konu şudur;
İmam Mehdi (a.f) hükümeti sayesinde toplumda oluşacak akide birliği ve evrensel camianın teşkil edilmesi için münasip altyapılar oluşacaktır. İnsanlar, akide birliğinden dolayı tek bir kanun ve nizamı kabul edeceklerdir. Sonra insanlar, İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetinin gölgesinde, bireysel ve toplumsal ilişkilerini, herkesin kabul ettiği tek bir akide öğretilerinden ilham alarak düzenleyeceklerdir. Böylelikle insanların, akide birliğine ve bir din bayrağı altında toplanmalarına olan ihtiyaçları, İmam Mehdi (a.f) hükümetinde gerçekleşmiş olacaktır.
8- Genel Emniyet
İmam Mehdi’nin (a.f) hâkimiyeti döneminde bütün güzellikler hayatın bütün alanlarını kaplayacaktır. Dolayısıyla İlahi nimetlerin en büyüğü ve insanların en çok arzuladıkları emniyet, İmam Mehdi (a.f) hükümeti tarafından sağlanacaktır.
İnsanlar tek bir akideye inandıkları, tek bir arzu ve hedef peşinde oldukları, toplumsal ilişkilerde ahlaki değerlere riayet ettikleri, adaleti bireysel ve toplumsal hayatın her noktasında icra ettikleri zaman, toplumda emniyetsizlik ve korkuya neden olacak hiçbir sebep kalmayacaktır. İnsanların ilahi ve insani haklarına kavuştuğu bir camiada, başkalarının haklarına saldırmak kanuni uygulamaları gerektiriyorsa, genel ve toplumsal emniyet şekillenmiş olacaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bizim hükümetimiz zamanında zor günler yaşanacaktır... Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman kinler kalplerden çıkacaktır. Hayvanlar da birbirleri ile uyum içinde yaşayacaklardır. Bir kadın bütün ziynet eşyası ile Irak’tan Şam’a gitse... Onu korkutacak hiçbir şey olmayacaktır.”[50]
Elbette adaletsizlikler, düşmanlıklar, hileler ve kinlerle dolu bir dünyada yaşayan bizler için böyle ideal bir dünyayı tasavvur etmek çok zordur. Fakat söylediğimiz gibi kötülüklerin sebepleri hakkında düşünecek olursak ve hak hükümetin hâkimiyet döneminde bu sebeplerin kökünün kazınacağını göz önünde bulunduracak olursak, ilahi vaadin camiada nasıl gerçekleşeceğini anlamamız daha da kolaylaşacaktır.
Allah-u Taala Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Allah sizden, inanıp iyi işler yapanlara vaat etmiştir: Onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, onları da yeryüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından kendilerini (tam) bir güvene erdirecektir. Bana kulluk edecekler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmayacaklar. Ama kim(ler) bundan sonra da nankörlük ederse işte onlar, yoldan çıkanlardır.”[51]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bu ayet Kaim (a.f) ve dostları hakkında nazil olmuştur.”[52]
9- İlmin Yayılması
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümeti zamanında İslami ve insani ilimlerin bilinmeyen birçok yönleri aşikâr olacaktır. Beşeri ilimlerde tasavvur ötesi bir gelişme görülecektir.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İlim, 27 harftir. Peygamberlerin (a.s) getirdiklerinin hepsi sadece onun iki harfidir. İnsanlar bu iki harften başkasını bilmezler. Bizim Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman 25 harfini daha getirecektir ve insanlar arasında yayacaktır. İki harfi de bunlara ekleyip hepsini birlikte yani toplam 27 harfi insanlar arasında yayacaktır.”[53]
İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında bütün alanlarda ilmi ilerlemeler görülecektir. İlerlemiş olan bu ilim dünyanın bütün her yerine yayılacaktır. Günümüz dünyası, imam Mehdi (a.f) hükümeti zamanına oranla taş devri gibi kalacaktır. Rivayetlerden anlaşıldığı üzere İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında var olacak olan sanayi ve teknoloji ilmiyle, günümüzde var olan sanayi ve teknoloji ilmi arasında büyük farklılıklar olacaktır.[54]
Nitekim günümüz teknoloji ve sanayi ilmi ile geçmiş asırlarda bulunan ilimler arasında oldukça farklılıklar vardır.
Şimdi bu konu hakkında olan birkaç rivayete işaret edeceğiz:
İmam Sadık (a.s) İmam Mehdi (a.f) hükümeti zamanında haberleşmenin nasıl olacağı hakkında şöyle buyurmuştur:
“Kaim’in (a.f) zamanında doğuda olan bir mümin, batıda olan kardeşini görecektir...”[55]
Ve yine şöyle buyurmuştur:
“Kaim’imiz (a.f) kıyam ettiği zaman Allah, Şialarımızın görme ve duyma özelliklerini arttıracaktır. Hazret bir berid (dört fersah) uzaklıktaki bir yerde olmasına rağmen Şiaları ile konuşacaktır. Onlar da hazretin sözlerini duyacaklar ve onu göreceklerdir.”[56]
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümet başkanı, karar alma mekanizmasının reisi ve komutanı olmasından dolayı insanların durumlarından haberdar olması hakkında şöyle rivayet edilmiştir:
“Eğer birisi evinde sohbet ederse, evinin duvarlarının haber vermesinden korkacaktır.”[57]
Günümüzde irtibat ve haberleşme araç gereçlerini göz önünde bulunduracak olursak bu hadisi anlamak daha kolay olacaktır. Fakat kesin olarak bilemediğimiz şey şudur;
Günümüzde bulunan haberleşme araçlarından daha gelişmiş bir şekilde mi istifade edilecektir? Yoksa yeni bir sistem ve daha gelişmiş haberleşme araçları mı icat edilecektir?

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
HÜKÜMETİN ÖZELLİKLERİ
Geçen bölümlerde İmam Mehdi (a.f) hükümetinin hedefleri, programları ve faydaları hakkında açıklamalarda bulunmuştuk. Şu son bölümde ise bu ilahi hükümetin sınırları, merkezi, süresi ve devlet memurlarının yöntemleri, onların tanıtılması ve hükümetin büyük rehberinin yaşamı hakkında açıklamalarda bulunacağız.

Hükümet Sınırları ve Merkezi
Hiç şüphesiz Hz. Mehdi (a.f) hükümeti evrensel bir hükümettir. Çünkü O, bütün beşeriyet için vaat edilmiş kurtarıcıdır. O, insanların arzularını gerçekleştirecektir. Bu bakımdan onun hükümeti sayesinde yaşanacak güzellikler, iyilikler, sevinçler ve mutluluklar bütün dünyayı saracaktır. Bu birçok rivayette belirtilmiş bir hakikattir. Şimdi bu rivayetlerden bir kaçını aktaracağız:
a. Birçok rivayetin içeriği şu şekildedir: Yeryüzü zulüm ve fesat ile dolduktan sonra, Mehdi (a.f) onu adalet ile dolduracaktır.[58] Rivayette geçen “Zemin” veya (Arz) kelimeleri yeryüzünün tümünü kapsamaktadır. Yeryüzünün bir bölümünü kapsadığını iddia etmek için hiçbir delilimiz yoktur. Öyleyse imam Mehdi (a.f) hükümetinin sağlayacağı adalet, bütün dünyayı kapsayacaktır.
b. İmam Mehdi’nin (a.f) muhtelif bölgeleri ele geçirerek kontrolü altına alacağına işaret eden hadisler vardır. Bu bölgelerin geniş, hassas, önemli ve stratejik olması hazretin bütün dünyaya hâkim olacağını göstermektedir. Rivayetlerde, bazı şehir ve ülke isimlerinin açıklanmış olmasının nedeni ise örnek teşkil etmesi veya rivayetin muhatabı olan insanların yaşadıkları dönemin (hadisin ilk söylendiği zamanın) göz önünde bulundurulmuş olmasıdır.
Çeşitli rivayetlerde; Rum, Çin, Dilem veya Dilem dağları, Türk, Sint, Hint, Konstantiniye (İstanbul), Kabul şah ve Hazar bölgeleri İmam Mehdi’nin (a.f) fethederek kontrol altına alacağı bölgeler olarak nakledilmiştir.[59]
Adı geçen bölge isimlerinin, İmamların (a.s) zamanında, bugünkünden daha geniş bir bölgeye söylendiğini hatırlatmak gerekir. Örneğin; “Rum” bütün Avrupa’ya, hatta Amerika kıtasına bile söylenirdi. Japonya’yı da içine alan Çin bölgesi ise bütün doğu Asya’ya denirdi. Aynı şekilde “Hint” yani Hindistan, bugünkü Pakistan’ı da kapsamında bulunduran bir isimdi.
Konstantiniye şehri yani bugünkü İstanbul, o zamanda bölgeler ve şehirlerarasındaki en güçlü ve en sağlam şehir veya bölge olarak bilinirdi. İstanbul’un fethedilmesi çok büyük bir zafer sayılırdı. Çünkü Avrupa kıtasına açılan kapıların en önemlilerinden birisiydi.
Binaenaleyh, İmam Mehdi’nin (a.f) dünyanın önemli ve hassas bölgelerine hâkim olması, onun hâkimiyetinin ne kadar geniş ve evrensel olacağını göstermektedir.
c. Birinci ve ikinci gruptaki hadislerin yanı sıra bu konu hakkında sayısız rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetler, açık bir şekilde Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümetinin evrensel olduğunu bildirmektedir.
Peygamber efendimiz (s.a.a), Allah’u Taala’nın şöyle buyurduğu bildirmiştir:
Ben onların eline (on iki imama) teslim ettiğim dinimi bütün dinlere üstün kılacağım. Onların eliyle emirlerime herkesin uymasını sağlayacağım. Onların sonuncusunun kıyamı ile (İmam Mehdi -a.f-) yeryüzünü düşmanlarımdan temizleyeceğim. Onu yeryüzünün doğusuna da ve batısına da hâkim kılacağım...”[60]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim (a.f) biz (Ehlibeyt)’dendir… Onun hâkimiyeti doğu ve batıyı kaplayacaktır. Müşrikler istemese de, Allah onun eliyle kendi dinini bütün dinlere üstün kılacaktır…”[61]
Hz. Mehdi’nin evrensel hükümetinin merkezi ise tarihi bir şehir olan Kufe’dir. O zaman Kufe şehri genişleyecek ve büyüyecektir. Birkaç kilometrelik bir yakınlıkta olan Necef şehrini de içine alacaktır. Bundan dolayı, bazı rivayetlerde hükümet merkezi Kufe olarak, bazı rivayetleri ise Necef şehri olarak açıklanmıştır.
İmam Sadık (a.s) uzun bir rivayetin bir kısmında şöyle buyurmuştur:
“Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümet merkezi Kufe şehri olacaktır. Hüküm ve yargıda bulunacağı yer ise büyük Kufe Mescidi olacaktır.”[62]
Bilindiği gibi Kufe şehri öteden beri Ehlibeyt’in (a.s) özel ilgi gösterdiği bir yerdir. Dolayısıyla İmam Ali (a.s) hükümetinin merkezi olmuştur. Kufe Mescidi, İslam âlemindeki dört meşhur mescitten birisidir. İmam Ali (a.s) bu mescitte namaz kılmış ve hutbe okumuştur. Aynı zamanda bu mescitte hüküm ve yargıda bulunmuştur. Sonunda da muttakilerin önderi, tarihin mazlumu Hz. Ali (a.s) yine aynı mescitte dünyanın en bedbaht insanı tarafından şehit edilmiştir.

Hükümet Süresi
Beşeriyet âlemi uzun süre gördüğü zulüm ve baskıyı arkada bıraktıktan sonra, Allah’ın son hüccetinin zuhuru ile güzellikler hükümetine doğru hareket edecektir. Hükümet, iyi ve salih insanların elinde olacaktır. Bu Allah’ın kesin vaadidir.
İyilerin hükümeti İmam Mehdi’nin (a.f) komutanlığı ile başlayacak ve dünyanın sonuna kadar devam edecektir. Artık zulüm ve zalimlerin dönemi bir daha yaşanmayacaktır.
Peygamber efendimizden (a.s) nakledilen bir kutsi hadiste, yüce Allah peygamberimize son masumun (a.f) hâkimiyetini müjdeleyerek şöyle buyurmaktadır:
“(Mehdi (a.f) hükümeti ele geçirdikten sonra) Onun devletinin kıyamete kadar devam etmesini sağlayacağım. (Yeryüzünün hâkimiyetini) Kendi dostlarımın ellerine bırakacağım.”[63]
Dolayısıyla İmam Mehdi’nin (a.f) kuracağı adalet sistemi, kendisinden sonra hiç kimsenin hükümet edemeyeceği bir devlettir. İnsanların hayatında yeni bir tarih sayfası başlayacaktır. Bütün insanlar, ilahi hâkimiyet altında yaşayacaktır.
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bizim devletimiz, devletlerin sonuncusu olacaktır. Ehlibeyt (a.s) hükümeti kurulduktan ve yönetim şeklini gördükten sonra; “Eğer biz hâkim olsaydık aynı şekilde hükümet ederdik.”şeklinde bir şey söyleyememeleri için hükümetimizden önce, hükümet etmeyen hiçbir grup kalmayacaktır.”[64]
Bundan dolayı zuhurdan sonraki ilahi sistemin süresi, İmam Zaman’ın (a.f) şahsen hükümet ettiği süre dışında olacaktır. Rivayetlere göre hazret geri kalan ömrü boyunca hâkim olup hükümet edecek ve sonunda dünyadan göçecektir.
Hiç şüphesiz hazretin hükümet süresi, evrensel değişim ve adaletin, dünyanın bütün bölgelerinde istikrarını sağlamanın mümkün olacağı kadar uzun olmalıdır.
Bu hedeflere ulaşmanın süresi ne kadardır? Bu konuda kesin bir tahminde bulunmak mümkün olamadığı için masumların (a.s) rivayetlerine müracaat etmeliyiz. Elbette ilahi rehberin bireysel yeteneklerini, Mehdi’nin (a.f) hak cephesine yapılacak gizli yardımları, onun emirlerine amade olan dostlarını, dünyanın güzellik ve insani değerlere olan arzularını göz önünde bulunduracak olursak; inkılâbın çok kısa sürede başarıya ulaşacağı tahmin edilebilir. Asırlar boyunca beşeriyetin başarısız kaldığı böyle bir harekât, belki de on yıldan daha kısa bir süre içinde gerçekleşecektir.
Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümet süresini bildiren hadisler çeşitlidir. Onlardan bir kısmı hazretin (a.f) hükümetinin 5 yıl, bir kısmı 7 yıl, bir kısmı 8, 9 veya 10 yıl olarak bildirmişlerdir. Bir grup rivayet de hazretin hükümet süresini 19 yıl ve birkaç ay olarak belirtmiştir. Bunların yanı sıra 40 veya 309 yıl olarak bildiren hadisler de mevcuttur.[65]
Hadisler arasındaki aykırılığın sebebinin ne olduğunu bilmiyoruz. Hükümet süresini, bu hadisler arasından araştırıp en doğrusunu bulmak çok zordur. Fakat bazı Şia âlimleri, İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin 7 yıl olacağını bildiren hadisin meşhur ve çok olmasından dolayı, bu görüşü seçmişlerdir.[66]
Bazı âlimler ise, İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin 7 yıl süreceğini, fakat hazretin hükümetinin her bir yılının, bizim on yılımıza eşit olacağını iddia etmişlerdir. Bu konu hakkında da rivayetler nakledilmiştir:
Hadisi rivayet eden kişi, İmam Sadık’tan (a.s) Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümetinin süresi hakkında soru sorunca imam (a.s) şöyle buyurmuştur:
“(Hz. Mehdi -a.f-) Sizin yetmiş yılınıza eşit olan yedi yıllık bir süreyle hükümet edecektir.”[67]
Merhum Meclisi (r.a) şöyle buyuruyor:
“Hz. Mehdi’nin (a.f) hükümetinin süresi hakkında elimize ulaşan hadisler ışığında aşağıdaki olasılıklara dikkat edilmelidir:
Bazı rivayetler, bütün hükümet zamanına işaret etmektedir. Bir kısım rivayetler, hükümetin dayanıklılık süresine işaret etmektedir. Bazı rivayetlerde bildirilen günler ve yıllar bizim bildiğimiz günler ve yıllardır. Bir kısım rivayetlerde bildirilen yıllar ve günler ise hazretin dönemine ait olan çok uzun günler ve yıllardır. Allah, konunun hakikatini daha iyi bilendir.”[68]

İmamın (a.f) Yönetim Şekli
Her bir hâkimin yönetim şeklinde, yöneticiliğinin özelliklerinden olan kendine has birtakım özel yöntemleri bulunmaktadır. Vaad edilen imam ve beklenen Mehdi de (a.f) evrensel hükümeti ele geçirdikten sonra, evrensel düzeni kurup yönetmek için özel yollar ve yöntemlere sahip olacaktır. Geçen bölümlerde bu yöntemlerden bir kısmına işaret ettik. Fakat konunun çok önemli olması hasebiyle, bağımsız olarak incelemenin de uygun olacağını düşündük. Şimdi Peygamber efendimizin (s.a.a) ve masum imamların (a.s) mübarek sözleri ışığında İmam Mehdi’nin (a.f) yönetim şeklini daha iyi tanımaya çalışacağız.
Burada dikkat edilmesi gereken konulardan birisi, rivayetlerin imamın yaşantısı ve yöntemi hakkında bizler için genel bir bakış açısı çizmesidir. Şöyle ki:
İmam Mehdi’nin (a.f) yaşantısı ve yöntemi, Peygamber efendimizin (s.a.a) yaşantısı ve yöntemiyle aynı olacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) zuhur ettiği zaman cahiliyet ile bütün alanlarda savaşıp dünya ve ahiret saadeti olan gerçek İslam dinini hâkim kılmıştır. Nitekim Hz. Mehdi (a.f) de zuhur ettiği zaman eski cahiliyet geleneklerinden ve törelerinden daha iğrenç olan yeni cahiliyet düzeni karşısında savaşacaktır. İslami ve ilahi değerleri, yıkılmış modern cahiliyet viranelerini tamamen temizledikten sonra yeniden kuracaktır.
İmam Sadık’a (a.s) Hz. Mehdi’nin (a.f) yaşantısı hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur:
“Resulullah’ın (s.a.a) yaptığı şeyleri yapacaktır. Resulullah’ın (s.a.a) cahiliyet geleneğinden olan şeyleri ortadan kaldırdığı gibi, o da kendinden önceki cahiliyet sembollerini yok edecektir. İslam dinini yeniden yapılandıracaktır.”[69]
Bu, vaat edilen imamın (a.f) hükümeti dönemindeki genel siyasetidir. Elbette zaman şartlarının farklılığı, hükümet etme ve icra şeklinde değişikliklere neden olacaktır. Bunlar rivayetlerde açıklanmıştır. Biz bunlara ayrıca değineceğiz.

Cihat ve Savaş Yöntemi
İmam Mehdi (a.f) evrensel kıyamı ile küfrü ve şirki yeryüzünden kaldıracaktır. Herkesi mukaddes İslam dinine davet edecektir.
Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
“Onun yöntemi, benim yöntemimin aynısıdır. İnsanları benim dinim üzere karar kılacaktır.”[70]
Elbette imam Mehdi (a.f), hakkın yeterince aşikâr olduğu ve insanlar tarafından tanındığı bir dönemde zuhur edecektir. Allah’ın delilleri her yönden insanlar için tamamlanmış olacaktır.
Bununla birlikte bazı rivayetlerde Hz. Mehdi’nin (a.f) tahrif olmamış olan gerçek Tevrat ve İncil kitaplarını Antakya’da bir mağaradan çıkartacağı ve bu kitaplarla Yahudilere ve Hıristiyanlara karşı delil getireceği nakledilmiştir.
Sonunda da birçok insan Müslüman olacaktır.[71] Fakat şunu belirtmek gerekir ki; farklı milliyet ve gruplardan insanların akın akın İmam Mehdi’ye (a.f) iman edip İslam’a girmeleri, hazretin gaybi yardımlarla desteklenmesinden dolayı olacaktır.
Peygamberlerin (a.s) nişaneleri İmam Mehdi’nin (a.f) yanında bulunmaktadır. Örnek olarak Hz. Musa’nın (a.s) asası, Hz. Süleyman’ın (a.s) yüzüğü, İslam Peygamberinin (s.a.a) zırhı, kılıcı ve bayrağı, İmam Mehdi’nin (a.f) mübarek elinde olacaktır.[72] Bu nişaneler ile Allah Peygamberlerinin (s.a.a) hedeflerini gerçekleştirmek ve evrensel adalet için kıyam edecektir.
Hak ve hakikatin bütün insanlara ve beşeriyete sunulması aşikâr bir şekilde görülecektir. Batıl cephesinde sadece ilahi ve insani kimliğini kaybetmiş kimseler kalacaktır. Bu gibi alçak insanlardan fesat, bozgunculuk ve zulümden başka bir şey görülmeyecektir. Bu alçak insanlar, bütün hidayet kapılarını kendi yüzlerine kapamış ve artık hidayet ümidi olmayan kimselerdir. Mukaddes Mehdevi hükümetinin bu pisliklerden temizlenmesi gerekir. İşte böyle bir durumda keskin Mehdevi hükümetin adalet kılıcı kınından çıkıp var gücüyle zalimlerin üzerine çökecektir. Onlardan hiç birisi sağ kalmayacaktır. Bu, Peygamberin (s.a.a) ve Müminlerin Emiri İmam Ali’nin (a.s) yönteminin aynısıdır.[73]

İmamın (a.f) Adalet Sistemi
Vaat edilen ve beklenen imam (a.f) bütün yeryüzüne adaleti yayıp yerleştirmek için ilahi irade tarafından korunmaktadır. Görevini yerine getirebilmesi için güçlü bir yargı ve adalet sistemine ihtiyacı vardır. Bunun için İmam Mehdi (a.f) bu alanda yüce ceddi imam Ali’nin (a.s) yöntemine göre amel edecektir. Mazlum ve zayıf insanların gasp edilmiş ve çiğnenmiş haklarını kazanmak için ciddi bir hareket başlatacak, zorbacıların ellerinden bu hakları geri alacaktır. Bu alanda imam Mehdi (a.f) hükümeti elinden geleni yapacaktır. Hak gizlenmiş olsa bile, onu gizlendiği yerden çıkararak sahibine geri verecektir.
İmam Mehdi (a.f) yeryüzüne öyle bir adalet kuracak ki, hayatta olan insanlar, ölmüş insanların yeniden dünyaya geri gelerek, onun adaletini görmelerini ve bu adaletin nimetlerinden yararlanmalarını arzulayacaklardır.[74]
Bazı rivayetlerde İmam Mehdi’nin (a.f) yargılama ve hüküm verme makamında Hz. Süleyman ve Hz. Davut (a.s) gibi amel edeceği bildirilmiştir. Delil ve burhana ihtiyaç duymaksızın, onlar gibi ilahi ilmiyle hüküm verecektir.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaimimiz (a.f) kıyam ettiği zaman Davut ve Süleyman (a.s) gibi hükmedecektir. Yani, şahit ve delil istemeyecektir.”[75]
Böyle bir hakemlik, ilahi ilme güven duymaktan ve bunun gerçek adalet olduğunu bilmekten kaynaklanacaktır. Eğer şahitlere ve sözlerine dayanılarak hüküm verilse topluma sadece zahiri adalet hâkim olmaktadır. Zira şahitler insanlardandır. İnsanlar da her zaman yanılabilirler.
Elbette yukarıda belirttiğimiz gibi İmam Mehdi’nin (a.f) hüküm verme yönteminin tam manasıyla ve tam olarak nasıl olacağını net bir şekilde bilemiyoruz. Fakat şunu söyleyebiliriz ki; bu tür yargılama biçimi ve hüküm verme şekli, o zamanın şartlarına uygun ve münasip olacaktır.

İmamın (a.f) Yöneticilik Yöntemi
Hükümetin en önemli yapıtaşlarından biri devlet memurları ve görevlileridir. Hükümet görevlileri dürüst olursa, devlet ve milletin işleri düzgün bir şekilde işleyecektir. Hükümetin hedeflerine ulaşması daha da kolay olacaktır.
Hz. Mehdi (a.f) evrensel hükümetin başkanı olarak, dünyanın çeşitli bölgelerine, dostlarının arasından en iyi insanları seçip gönderecektir. Bu değerli insanlar, bir İslam hâkiminin sahip olması gereken ilim, müdüriyet, taahhüt, niyet ve amel, ihlâs, cesaret, karar alma gibi hassas konularda yeterli özelliklere sahiptirler.
Aynı zamanda imam Mehdi’nin (a.f) bizzat kendisi, hükümet başkanı ve rehberi olarak, evrensel nizamın merkez noktasında bulunması hasebiyle hâkimlerinin ve memurlarının işlerini devamlı olarak gözetleyecek ve denetleyecektir. Onlara karşı hiçbir müsamaha göstermeyecektir. Gerektiğinde onları çok dakik bir şekilde hesaba çekecektir. Bu önemli özellikler, İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinden önce göz ardı edilerek unutulmaya terk edilecektir. Bu özelliğin, Hz. Mehdi’nin (a.f) nişanelerinden biri olduğu bildirilmiştir:
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Mehdi’nin (a.f) alameti, memurlarına şiddetli davranıp dakik hesaba çekmesidir. Mal konusunda cömerttir. Miskinlere karşı (cömert ve) şefkatlidir.”[76]

İmamın (a.f) Ekonomik Programı
İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinde mali işler ve milli servet dağılımı eşitlik üzerine kurulacaktır. Bu, Peygamber efendimiz (s.a.a) zamanında da uygulanan beğenilir bir programdır. Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra bu tutum ve yöntem değişti. Hadsiz hesapsız yolsuzluklar için sahte ve suni ölçüler yaratıldı. İslami camiada tabakalar oluştu. Tabakalar arasındaki mesafeler açılmaya başladı. İmam Ali (a.s) ve İmam Hasan (a.s) kendi hilafetleri zamanında beraberlik ve eşitlik düzenini geri getirmeye çalıştılar. Beytülmalın adil bir şekilde ödenmesi konusunda ellerinden geleni yaptılar. Ancak onlardan sonra Emeviler Müslümanların mallarını kendi şahsi mallarıymış gibi, özel ve kişisel maslahatları doğrultusunda istedikleri şekilde harcadılar. Bu yolla da meşru olmayan, hükümetlerinin temellerini güçlendirdiler.
Emevi halifeleri, devlet topraklarını, umuma ait servetleri, milli gelirleri ve malları kendi yakınlarına bağışladılar. Bu tutum, özellikle üçüncü halife ve Emeviler döneminde yaygınlaştı ve resmi bir hale geldi.
İmam Mehdi (a.f) adalet mazharıdır. İmam Mehdi, (a.f) halka ait olan hazineyi ve umuma ait servetleri hiç kimseye karşı ayrımcılık yapmadan eşit bir şekilde dağıtacaktır. Toprak ve servetin gelişi güzel bir şekilde şahıslara hediye edilmesi tamamen yasaklanacaktır.
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Kaimimiz (a.f) kıyam ettiği zaman, “Katayi”, yani “zalim hâkimlerin haksız yere kendi zimmetlerine geçirdikleri veya haksızca başkalarına hediye ettikleri yerleri” ortadan kaldırılacaktır. Artık bir daha “Katayi” görülmeyecektir.”[77]
İmamın (a.f) mali programının özelliklerinden birisi de, toplumdaki maddi sıkıntıların giderilmesi ve toplumdaki insanlar için makul refah düzeyinin hazırlamasını sağlamaktır. İmam Mehdi (a.f) insanlara birçok mal bağışlayacaktır. Onun hükümetinde ihtiyacı olan herkes bir şey talep ettiği zaman, ona yüklü miktarda mal hediye olarak verilecektir. Elbette önceki sayfalarda da belirttiğimiz gibi bu bağışlar gelişi güzel değil, toplumdaki fakirliğin, yoksulluğun ve miskinliğin kökünü kurutmak amacıyla hükümet programı dâhilinde gerçekleşecektir.
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“O (Mehdi -a.f-) malları bol bir şekilde bağışlayacaktır.”[78]
Bu yöntem, insanların bireysel ve toplumsal alanlarda ıslah edilmesine zemin hazırlamak için uygulanan bir yöntemdir.
İmam Mehdi’nin (a.f) bu icraatları yapmasındaki hedefi, insanları maddi açıdan muhtaç olmaktan kurtararak Allah’a ibadet ve itaat ile meşgul olmalarını sağlamaktır. Hükümetin hedefleri bölümünde bu konuyu geniş bir şekilde inceledik.

İmamın (a.f) Kişisel Yaşantısı
İmam Mehdi’nin (a.f) şahsi davranışları, hal ve hareketleri, insanlar ile olan ilişkileri, onun örnek bir İslam hâkimi olduğunu gösterecektir. İmam Mehdi (a.f) için hükümet etmek, sadece insanlara hizmet sunmak için bir vesiledir. Bu vesileyle insanları olgunluğun doruklarına ulaştırmak istemektedir. İmam Mehdi (a.f) hiçbir zaman hükümeti kendisi için bir makam, kudret kırbacı ve Allah kullarını istismar etme vesilesi olarak görmez ve görmeyecektir!!
Salihlerin imamı olan İmam Mehdi (a.f), Peygamber (s.a.a) ve Müminlerin Emiri imam Ali’nin (a.s) hükümetini hatırlatan hâkimiyeti zamanında bütün mallar, milli servet ve hazine elinde olmasına rağmen, kendi kişisel yaşamını insanların en aşağı tabakası ve toplumun fakirleri gibi kanaat içinde geçirecektir.
İmam Ali (a.s) onu anlatırken şöyle buyurmuştur:
“İmam Mehdi (a.f) (beşeri camianın rehberi ve hâkimi olmasına karşın) insanlar gibi yürüyeceği, onlar gibi giyineceği, onların bindikleri bineğe bineceği ve aza kanaat edeceği… konusunda kendisine söz verecektir.”[79]
Nitekim İmam Ali (a.s) de böyle idi. Dünya yaşamı, yiyeceği ve giyeceği gibi konularda Peygamber efendimiz gibi (s.a.a) züht ile yaşardı. İmam Mehdi (a.f) bu konuda ceddi İmam Ali’ye (a.s) uyacaktır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaimimiz (a.f) kıyam ettiği zaman, imam Ali’nin (a.s) elbisesini giyecektir. Onun yöntemini ve yolunu devam ettirecektir.”[80]
Hz. Ali (a.s) kendisine karşı çok titiz ve dakik davranırdı. Ümmete karşı ise şefkatli bir baba gibiydi. Onların rahatlık, huzur ve refah içinde yaşamalarını sağlamaya çalışırdı. Nitekim İmam Rıza (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
“İmam; birlikte olunan iyi bir dosttur. Şefkatli bir babadır. Can kardeşidir. Çocuklarına karşı iyi bir anne gibidir. Büyük musibetlerde insanlara sığınaktır.”[81]
Evet, ümmet ile herkesin onu kendisi için bir sığınak olarak göreceği oranda samimi olacaktır. Peygamber efendimizin (s.a.a) İmam Mehdi (a.f) hakkında buyurduğu hadiste şöyle nakledilmiştir:
“Arıların ana arıya sığındıkları gibi ümmeti de ona sığınacaktır...”[82]
O, insanlar arasından seçilmiş en güzel ve en kâmil rehberdir. İmam Mehdi (a.f) insanlar arasında da onlar gibi yaşayacaktır. Bundan dolayı onların derdini ve dermanını en iyi şekilde bilecektir. Bütün gücünü onların durumlarını düzeltmek için sarf edecektir. Bu yolda sadece Allah’ın hoşnutluğunu göz önünde bulunduracaktır. Allah’tan başka da bir şey düşünmeyecektir. Böyle bir ortamda, Müslümanlar niçin onun hükümeti altında güvenlik içinde yaşamasınlar ki? Ve niçin başka birisini arzulasınlar ki?

Genel Kabul
Bütün hükümetlerin korkularından birisi de halkın sevgisini ve beğenisini kazanamamaktır. Nitekim hükümetler genelde idari alandaki eksikliklerden dolayı halkın hoşnutluğunu ve beğenisini kazanamamışlardır. İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin en esaslı özelliklerinden birisi de insanların, toplumların ve grupların onun hükümetini kabul etmeleridir. Yeryüzünde yaşayan insanların yanı sıra, gökyüzü sakinleri de ilahi adalet hükümetinden razı olacaklardır.
İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Sizleri Mehdi (a.f) ile müjdeliyorum... Gökyüzünde ve yeryüzünde bulunanlar ondan (hükümetinden) razıdırlar. İnsan nasıl olur da Mehdi’nin (a.f) hükümetinden hoşnut olmaz? Bütün beşeriyetin maddi ve manevi boyutta kurtuluşu ve saadeti, sadece onun ilahi hükümeti sayesinde olacaktır.”[83]
Bu bölümün sonunda İmam Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerinden bir kesitini naklediyoruz:
Allah onu (imam Mehdi’yi -a.f-) melekleri ile teyit edecektir. Dostları onu koruyacaktır. Kendi nişaneleri ile yardım edecektir. Onu yeryüzündekilere üstün kılacaktır. (Herkes) Ya kendi isteğiyle veya zorla ona yönelecektir. Yeryüzünü adalet, aydınlık ve delil ile dolduracaktır. Şehirler (Şehir halkları) ona iman edeceklerdir. Bir tane kâfir bile kalmayacaktır. Hepsi imam edecektir. Kötü insan kalmayacaktır. Hepsi iyi insan olacaktır. Onun hükümetinde vahşi hayvanlar birlikte yaşayacaklar. Yeryüzü bütün bereketini ortaya çıkaracaktır. Gökyüzü bütün hayırlarını boşaltacaktır. Yeryüzündeki bütün hazineler onun için aşikâr olacaktır... Öyleyse ne mutlu o günü görenlere ve onun sözlerini duyanlara.”[84]

Kaynaklar
-------------------------------
[38]- Araf, 96
[39]- Muntahabu’l-Eser, fasıl.7, bab.403, s.589–593
[40]- Biharu’l-Envar, c.52, h.212, s.390
[41]- Biharu’l-Envar, c.51, s.84
[42]- Biharu’l-Envar, c.51, s.92
[43]- Tevbe, 33,
[44]- Fetih, 28
[45]- Saf, 9
[46]- Al-i İmran, 9
[47]- Bu sözümüz bir iddia değil tarihi bir gerçektir. Şii ve Ehl-i Sünnet müfessirleri bu hakikati beyan etmişlerdir. Örneğin; Fahri Razi, “et-Tefsiri’l-Kebir” c.16, s.40, Kurtubi, “Tefsir-i Kurtubi” c.8, s.121 ve Tabersi, “Mecmeü’l-Beyan” c.5, s.35.
[48]- Enfal, 39
[49]- Biharu’l-Envar, c.51, s.55
[50]- Hisal, c.2, s.418
[51]- Nur, 55
[52]- Gaybet-i Numani, h.35, s.240
[53]- Biharu’l-Envar, c.52, s.326
[54]- Elbette mezkur rivayetler mucizeye de işaret etmiş olabilirler.
[55]- Biharu’l-Envar, c.52, s.391
[56]- Biharu’l-Envar, c.52, s.336
[57]- Biharu’l-Envar, c.52, s.390
[58]- Kemalu’d-din, bab.25, h.4 ve bab.24, h.1 ve 7.
[59]- Gaybet-i Numani ve İhticac-ı Tabersi.
[60]- Kemalu’d-din, c.1, bab.23, h.4, s477
[61]- Kemalu’d-din, c.1, bab.32, h.16, s.603
[62]- Biharu’l-Envar, c.53, s.11
[63]- Kemalu’d-din, c.1, bab.23, h.4, s.477
[64]- Gaybet-i Tusi, fasıl.8, h.493, s.472
[65]- Daha çok bilgiye sahip olmak için “Çeşmendazi be Hükümet-i Mehdi (a.f), Necmuddin Tabesi, s.173–175 kitabına müracaat ediniz.
[66]- “El-Mehdi”, Seyit Sadruddin Sadrı, s.329; Zuhurdan sonraki tarih, Seyit Muhammed Sadr, kitaplarına müracaat ediniz.
[67]- Gaybet-i Tusi, fasıl.8, h.497, s.474
[68]- Biharu’l-Envar, c.52, s.270
[69]- Gaybet-i Numani, bab.13, h.13, s.236
[70]- Kemalu’d-din, c.2, bab.39, h.6, s.122
[71]- el-Fiten, kitabına, s.249-251 müracaat ediniz.
[72]- İsbatu’l-Hudat, c.3, s.439-494
[73]- İsbat’ul-Hudat, c.3, s.420
[74]- el-Fiten, s.99
[75]- İsbat’ul-Hudat, c.3, s.447
[76]- Mu’cem-u Ahadisi’l-İmam Mehdi (a.f), c.1, h.152, s.246
[77]- Biharu’l-Envar, c.52, s.309
[78]- Mu’cem-u Ahadisi’l-İmam Mehdi (a.f), c.1, h.152, s.232
[79]- Muntehabu’l-Eser, fasıl.6, bab.11, h.4, s.581
[80]- Vesailü’ş-Şia, c.3, s.348
[81]- Usul-u Kafi, c.1, h.1, s.225
[82]- Muntehabu’l-Eser, fasıl.7, bab.7, h.2, s.598
[83]- Biharu’l-Envar, c.51, s.81
[84]- İsbat’ul-Hudat, c.3, s.524
2