siirler_8
- Yayınlandı
KERBELA
Yine muharrem
Yine aşura
Yine maziden hatıra
Kekeme acılar gelip oturur başucumuza,
Kanlı bir kum fırtınasında
Mersiye okur çöller -
Cennet gençlerinin efendisi adina,
Güneş mum gibi eriyiverir,
Yıldızlar Kerbela’ya düşer,
En güzelden, yıllar evvelinden
Kesik bir başı okşar gibi teselli ..
Fıratın gözleri hala kan çanagı..
Asırlar geçti, yetmedi
Hala yas tutar gözlerimiz,
Ey Hüseyin(r.a)!
Susuz kalan her gül
Senin kanınla hayat bulur simdi!
Kırmızı ölümü terkine alıp gittin,
Zeynep (r.a) el sallıyor Kerbela’dan, ardından senin,
Melekler gözyaşı döküyor
Biz de ağlıyoruz
Ağlayışımız seni bilmeyişimizden,
Yine Muharrem
Ve bugün aşura
Bugün demli efkarlar dolaşır zulamda,
Ey Hüseyin (r.a)!
Gittin, gözlerimizde kırmızı gözyaşı kaldı
Gittin, ellerimizde sabır
Yüreklerimizde davana sebat kaldı,
Ey Zeynep (r.a)!
Ey kılıçların efendisinin kızı!
Haber saldın tüm cihana
On dört asır evvelinden:
Kerbela’ya kimsecikler uğramasın!
O gün sabahı olmadı âlemin,
Güneş Kerbela topraklarına gömüldü,
Ey Hüseyin (r.a)!
Ey dünya gözüyle görülebilecek
Cennet güllerinin sonuncusu!
Bugün seni yine hayırla yad ediyoruz
Senin neslinden öyleler geldi ki
“Binlerce başın feda olduğu hakikat uğruna -
bizim başımız dahi feda olsun” dediler,
Onlar da hasretine dayanamayıp sana geldiler.
Yine Muharrem, yine aşura
Yine Kerbelada’ki elim hatıra dokunur bir yanımıza,
Ey Hüseyin (r.a)!
Ey cennet gençlerinin efendisi!
Ey Hüseyin (r.a)!
Ey dünya gözüyle görülebilecek
Cennet güllerinin sonuncusu!
Bizi de alsana yanına
Beraber gölgelenelim tuba ağacının altında,
Bizi de al, bizi de al, bizi de al…
Zafer Isık
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
KERBELA ve HUSEYN
Peygamber Onu omzunda büyüttü
Hüseyn bendendir demişti
Daha doğduğu gün görmüştü
Yezidin Hüseyni şehit edeceğini
Muhammed’dir ; Hüseynin dedesi
Hüseyni öldürmekti Yezitin gayesi
Hüseyn, Yezide biat etmedi
Yezit hakka giden yolları kesti
Kerbela çölünde Yezit ordusu
İmamın yok Yezitlerden korkusu
Yezidin savaştığı Peygamberin yavrusu
Saltanat ve para Yezitlerin arzusu
Kerbela çölünde Yezitlerin oyunu
Kestiler İmamın gittiği yolu
Yezit savaştığın Peygamber torunu
Düşünemem Yezit senin sonunu
Yezidiler Kerbelaya pusuyu kurdu
Kerbela da Haydar-ı Kerrar’ın oğlu
Yezidin 1200 kişiydi ordusu
Hüseynin yanında hakkın ordusu
Yezit Hüseyin’e su bilevermedi
Berrak akan Fırat’a zehirler ekti
Yezit milletin senden nedir çektiği
İnsan değil misin? Artık yetmez mi?
Kan rengi oldu Fırat’ın rengi
Elinde kılıcı gönlünde sevgi
Zeynep’in bir kere yüzü gülmedi
Hüseyn hakk için ölmeyi seçti
Şehitlerin kanı doldurdu Fırat’ı
Kan içinde geldi Hüseynin atı
Hüseyn kılıçlara siper etti kendini
Şehid olmuştu şehitler şahı
Hüseyn şehitlerin şahıdır
Ali ile Fatıma’nın oğludur
Hüseynler oldukça
Dünya Yezitlere dar olur
Nurludur Hüseyn'in yolu
Kana büründü Kerbela çölü
Ali ilm şehrinin kapısı
Hüseyn kurtuluşun gemisi
HAYDAR DEMİRER
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
KERBELÂ YOLCUSU
Güzel devem ne olur, zahmetime incime
Yorulma sen, usanma, çilelere gam yeme
Eşsiz binicilere götür beni kendinle
En iyi yolculara, götür beni kendinle
Şafak henüz doğmadan, karanlığı boğmadan
Hareket et, yürü git, yerinde hiç durmadan
Öyle bir servere ki, hürdür, göğsü geniştir
Allah getirmiş onu, işi en iyi iştir
Ya Rab, o pak vücudu, belalârdan koru sen
Asla bırakma sönsün, bu ilahî nuru sen