siirler_9
- Yayınlandı
KIZIL FERYAT!
Gözyaşları sere serpe uzanmış sahra üstüne
Akar yavaşça Fırat’a doğru
Hıçkırıklar arasında çocuk sesleri
Gün boyu feryat
Ölüm üstüne
Ve çıplak güneşte yankı sesleri
Kılıçlar vurulur kalkan üstüne
Bir güruh ki elinde şeytan üçgeni
Üç yerden yumulur biri üstüne
Diğeri yalnız üç beş kişidir
Evinden uzak, yurdundan uzak
Öyle bir yer ki, bela türetmiş
Zalimden yana, mazlum üstüne...
Yağmur kuru bir kum oldu yere düşerken
Tane tane kumlar, derken yığınlar
Aldı başını götürdü çöl rüzgârı
Kalan o oldu, bir de atlılar
Oşah ki, Fırat O’na hasret, O da Fırat’a
Sîneler dövülür O’nun adına
Uğrunda can verilip cânan alınır
Kimi yerinde, kimi meydanda...
Kan emiciler şaha kalkmışlar
Güya yiğitlik vaktidir bu
Salyalar akar ağızlarından
Düşer de çöle, çölde kaybolur
İlle de kan düşüncelerde
Onu almakta çare kaybolur
Bir avuç merhamet, bir yudum su!
Su kana dönüşür, kanda kaybolur
Esir bedenlerde Yezid korkusu
Satılmış beyinler onda gark olur
Ve Hüseyin!
Oklar altında
Tozlar savrulur, mızrak savrulur
Gariptir şimdi; kimsesiz, çölde
Gelen de vurur, giden de vurur
Öksüz yavrular çobansız kuzu
Sahra içinde meleşip durur
Gözler Hüseyin’de
Eller semada
Kızıl feryat ki, o da kaybolur
Şah mahzundur
Yâran mahcup
Kesik başlardan gözyaşı akar
Kesilen yaradır Hüseyin yarası
Bir sızı olup akar Fırat’a
Beldeden beldeye akar kaybolur...
Gökyüzü suskun değildir şimdi
Yaşlar akıtır ki, kandan!
Suya hasret niceleri
Çoluk çocuk, kız kızan
Kuru sahra, bela çölü
Islak ama, o da kandan
Rüzgâr çıkmış, eser delice
Çadırlarda duman, etrafta tufan
Oki, alnında buse-i Muhammed izi taşır
Gerdanında da o
Ağlar ama yardan yana
Ne yâr kalmış, ne yâran
Ve içinde aşk!
Yoğurur onu; ne balçıktan, ne hamurdan
Yazgı da aynı
Bir yanda susuzluk, bir yanda kan
Ve göğsünde birikmiş bir kin
Yezid’e karşı nebevi isyan
Kıyam, aynı kıyam
Ali’nin nüshasından!..
Kanını isteyen caniler arasında
Oyalnız, kimsesiz ve yorgun
Bedeninde oluk oluk nehirler ki
Sıçrar Fırat’a, Fırat’sa durgun
Yaprak gibi kurur gizlice Hüseyin’im
Kurur da düşer toprağa
Ak düşmüş sakalları kızıl
Şimdi tozlu
Özü bitkin, benzi solgun
Hasan’ı arar düştüğü yerde
Nida öyle ki, kavurur ortalığı
Yakar sessizce
Ogün Hasan, bugün Hüseyin
Yeşil, kırmızı kanlar içinde
Kehkeşanlar çığlıktadır
Kâinat suskun
Döndükçe dönmektedir felek
Döner ama
Gördüklerini gizleyerek...
1400 yıl...
1400 yıl hiç durmadan döndü felek
Bu çarkla birlikte dostlar da döndü
Anarak, ahdederek
1400 yıl hiç durmadan ve ilelebet
Usanmadan...
OSembol oldu kızıl perçemlerde
Kesik elleri de bayrak!
Feryadı yankılandı hep
Nakış olup işlendi gökyüzüne
1400 yıl önce duyulmayan feryat
1400 yıl sonra duyuldu
Nice cengâverlerin elinde tiz bir kılıç olup
Savruldu tüm zemine
Okılıç ki, zaferi getirdi beraberinde
Yezitler taş olup atıldı loş bir çukura
Ve Hüseyin’ler gözyaşlarıyla anıldı
Çünkü O
Gözleri yaşartan kalbin derinliklerinden geliyordu
Çünkü bu yaşlar, O’nu simgeliyordu
Ve duyuldu ki
Hüseyin şehit oldu ama
Hüseyin aşıkları hâla ayakta
Ve bir gün
İkinci bir Kerbela çıkarsa
Lebbeyk denilecek
Kızıl Feryat’a!..
METİN ATAM
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
KİMDİR HÜSEYİN
Kimdir Hüseyn, ki âlem ona divâne olup?
Bu ne şemdir, ki canlar ona pervâne olup?
Şehgül-i gülizâr-i ismet-i Zehrâ’dır Hüseyn
Zâde-yi o şeh-i mülk-i “Lâ Fetâ”dır Hüseyn
Fitne sahrasında Meş’el-i hüdâdır Hüseyn
Tûfân-ı belâda keşti-yi necâdır Hüseyn
Cehlin vahşetinde huzûr-i Kubâ’dır Hüseyn
Musâ’nın mâbedi o Tur-i Sina’dır Hüseyn
Kıyam abidesi Meş’er-u Mina’dır Hüseyn
Şehâdet dersinde üstâd-ı şeydarır Hüseyn
Sâika-yı iman der şeb-i yeldâdır Hüseyn
Mahzûn yüreklerde hazin bir sevdadır Hüseyn
Cafer Hamidi
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
KERBELÂ
Kerbelâ,yı, bir mekan, zannetme sen
Âşûrâ’yı, bir zaman addetme sen
Kerbelâ, bir mektebin ünvânıdır
Kerbelâ, hak-batılın furkânıdır
Kerbelâ, âşıkların destânıdır
Kerbelâ, sâdıkların meydânıdır
Kerbelâ’da, açtı hürriyet gülü
Kerbelâ’da, öttü izzet bülübülü
Kerbelâ’dan göklere, “Heyhât” sesi
Yükselip mest etti âşık herkesi
Kerbelâ, Musâ’ların bir Tûr’udur
Cânları alt-üst eden, Hak nûrudur
Kerbelâ, haktır; evet hak rengidir
Kerbelâ, kalplerde aşk âhengidir
Kerbelâ mı yoksa Hakk’ın arşı mı?
Kerbelâ mı, yoksa aşkım marşı mı?
Kerbelâ, cân Kerbelâ, kan Kerbelâ
Her gün Âşûra’dır her yan Kerbelâ
Musa Aydın