Kur'an'ın Makamı
- Yayınlandı
-
- Yazar:
- SULTAN ALİ YILMAZTEKİN
SULTAN ALİ YILMAZTEKİN
www.alhassanain.com/turkish
Bütün İnsanlar Kur'an'ın Muhattabıdırlar
Kur'an, gizli hazinelerin kilididir. Tevhid namelerini aleme, gönüllere ve kalplere ilahi nesim ile yansıtan, nuruyla bütün varlık alemini nurlandıran sırac-ül münir'dir.
İlahi kelam olup, nurdan gelen, kendisi nur olan diğerleri için aydınlatıcı nur olan hidayet kaynağıdır.
"Haberiniz olsun ki bu Kur'an, insanları en doğru yola hidayet eder"(İsra 9)
Kur'an mahbubtan gelen ilahi aşk mektubudur. Habibini aydınlığa çıkaran, gönlüne ferahlık bahşeden, dağlar gibi sabit ve mühkem kılan, terbiye edici Rabb-ül alemin'in tecelligahıdır.
Peygamberlerin suhuflarına şamil, Nuh'un gemisi, Davud'un tevhit terennümü, Musa'nın dokuz mucizesi ve Tur'a tecellisi, İsa'nın müjdesi ve Ahmed'in nübuvvetinin hüccetidir.
Zaman ilerledikçe Kur'an'a olan ihtiyaç kendisini daha çok gösternektedir. İnsanlar bugün daha fazla O'na sarılmalıdır. Müminlerin hayatında büyük tesir sahibidir. O'nun eksikliği telafisi zor buhranlara sebep olur. Öyleyse daha sonra pişman olmamak için Kur'a'nı yaşayalım ve yaşatalım.
Kur'an'ın Makamı
Kur'an'ın kendisine has bir beyan uslubu vardır ki, başka sözler ile kıyas edilemez. Mahlukun halık ile kıyaslanamayacağı gibi.
"Kur'an'ın diğer kelamlara olan üstünlüğü, Allah'ın kendi yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir."(Beharc.89 s.107 ve c.90 s.90)
Kur'an, Allah'ın has tecellisidir.
Dolayısıyla basiret gözleriyle ki yerleri saf temiz kalplerdir, Kur'an'da ki hakikatler müşahede edilir.
"Allah, kitabında onlar için, kendilerinin Allah'ı görmeden ve kendilerine kudretinden göstererek tecelli etti"(Nehcül Belağe 147. hutbe)
Kur'an'ı Kerim Allah'ın serilmiş sofrasıdır.
Bu sofradan herkes yeme ve içme hakkına sahiptir. Sofrada, oturma adab ve usullerine uygun olarak gelenler bu sofradan kendilerine lazım olanı alır dünya ve ahiret hayatlarının güvencesine sahip olurlar. Geri kalanlar ise dünyada serkeş ve ahirette " keşke toprak olsaydık" arzusunda bulunurlar.
"Dikkat edin! sizden her kim ki Rabb'i ile konuşmasını tazelemek dilerse, Kur'an okusun"(Kenz-ül Ummal -2472)
"Kur'an Allah'ın serili sofrasıdır.
Öğrenmekle bu sofradan gücünüz nisbetince alınız."(Kenz 2356)
Hz. Ali'nin sözlerinden Kur'an'ın büyüklüğü ve O'nda tedebbür hakkında, nasihat alalım.
"Bilin ki! bu Kur'an sizler için nasihat edici hayrınızı isteyen ve asla ihanet etmeyen, hidayet edicidir. Asla delalete götürmez. Muhattabına yalnış demez. Kur'an'ın kenarında oturan muhakkak ondan bir şeyler alarak kalkar. Hidayeti arttırır ve delaleti azaltır.
www.alhassanain.com/turkish
Bilin ki! Kur'an'ın gelmesinden sonra kendisine sarılan için fakirlik olamaz. Kur'an'ın nüzulunden önce kimse için zenginlik yoktu. Dertlerinizin dermanını O'ndan arayın.
O'nun vasıtasıyla zorluklar karşısında Allah'tan yardım dileyin. Kur'an'da büyük dertler için derman vardır. O buyük dertler ve hastalıklar küfur, nifak, delalet ve fesad' tır.
Allah'tan dileyin. Kur'an'a aşkla yönelin ve mahluktan bir şey dilemeyin.
Bilin ki! Kur'an kıyamette şefaat edicidir. Kıyamet günü Kur'an kime şefaat ederse hemen kabul edilir ve kimden şikeyet ederse hemen teyit edilir. Kıyamet gününde nidada bulunulur " dikkat edin ki her ekici ektiğinin ve amelinin akibetinden sorulacaktır.
Yalnızca Kur'an'ın çiftçileri hariç."(Nehcül Belağe 176. hutbe) Hz. Peygamber'in Kur'an hakkında şöyle bir beyanı vardır.
"Fitneler gece karanlığı gibi üzerinize gelip sizleri şek ve şüphede bıraktığında Kur'an ile arkadaş olunuz. Zira Kur'an kabul edilen bir şefaatçı ve şikayeti kabul görülen, tasdik edilendir. Kur'an'ı, kendisine kılavuz bilen, cennete doğru yol alır O'nu arkasında bırakan ateşe doğru yol alır..."(Kafi c.2 s. 599 hadis. 2)
"Kur'an'ın elfazları dışında bir hakikatı vardır ki kıyamet gününde en güzel surette zahir olacaktır. Azametinden dolayı bütün müslüman, şüheda, enbiye ve Allah'a yakın melekleri geçerek en önde ilahi makama yakın olacaktır.
Kendi ehline şefaat edecektir. Ve her mümine kendisiyle olan ünsiyeti kadar, O'nunla amel ettiği kadar cennetin derecelerine doğru şefaat edecektir."(Kafi c.2 Kur'an faslı hadis.1-11-12-14)
Kur'an bütün insanlar ve asırlar için hidayet kitabıdır. Bu hidayet nuru, beşeriyyetin ulaştığı sınırlara kadar ulaşır.
"Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir."(Müddesir 31)
"Halbuki o âlemler için bir öğüttür."(Kalem52)
Kur'an bir zaman ve millete has değildir. Allah)c.c) peygamberinin risalet sınırlarını bir mekan ve zamana münhasır kılmamıştır. Belki O'nun risaleti cihan şümul, ebedi ve kitabı cihani ve daim, kavmi ise bütün insanlık alemidir.
www.alhassanain.com/turkish
"Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler."(Sebe28)
"Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı indiren Allah'ın şanı yücedir."(Furkan1)
Cihan-ü şümul olan ve bütün insanlar için nazil olan bu mukaddes kitabın iki önemli özelliğe sahip olması gereklidir.
1-Cihani bir dil ile konuşmalı ki bütün insanlar onun marifet ve hikmetlerinden yararlana bilsinler.
Taki bu sayede hiç kimse Kur'an anlaşılmıyor bahanesini öne sürmesin, O'ndan kudretince faydalanarak saadet yolundan yürümekten geri kalmasın.
2-Kur'an'ın içeriği bütün insanlar için faydalı olmalı ve hiç kimse bu faydadan yararlanmaktan geri kalmamalıdır.
Aynen suya olan ihtiyac gibi, varlık aleminde hiç bir varlık su olmadan varlığını sürdüremez.
Fıtrat Kur'an'ın Cihani Lisanı
Kur'an'ın mearif ve hikmetlerini öğrenmek için has bir kültür gerekli değildir. Dolayısıyla Kur'an'ın sırlarına ulaşmak için arap olmak şart değildir. Kimse böyle bir bahane ile gelemez.
Kur'an'ın sırlarına ulaşmak için, bütün insanlarda bir hediye olarak bulunan fıtrat yeterlidir. Bu özellik bütün asırlarda bütün insanların, ortak kültürüdür. Her insan fıtratı bilmekte ve tanımaktadır, Allah(c.c) onu bütün fesadlardan korumuş ve hiç kimse bu salim fıtrata zarar veremez. Yeter ki insan onu kirletmesin.
www.alhassanain.com/turkish
"Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah'ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir.
Fakat insanların çoğu bilmezler."(Rum 30)
Kur'an'ın lisanından maksadımız arapça lugat ve edebiyetı değildir. Zira Kur'an'ın sırları ve hikmetlerinin nice arap olmayan insanların vücutlarında yansıdıkları malumunuzdur. Maksadımız insanların ortak değerleri olan fıtratlarıdır.
İslam bu ortak değerle insanlara hitap eder. Peygamberlerin risaletlerinin hedeflerinde, bu ortak değeri işlemek ve ulaşa bileceği yere kadar yüceltmektir.
Kur'an'ın ortak dili olan fıtrat dili Selman-i farısi, Süheyb-i rumi, Bılal- ı habeşi, Veysel karani, Ammar, Ebu Zer ve Hz. Muhammed Mustafa'nın hayatlarında tecelli etti. Peygamber efendimizin sözü "Ben beyaza, siyaha ve kızıla gönderildim" fıtratın tecellisidir.
Zira vahi ve risalet mektebi Allah'ın vahdetinin zuhurudur. Dolayısıyla dillerin, ırkların, kültürlerin farklı oluşu, siret ve fıtratın tek olmasına mahkümdür.
Kur'an'ın, herkesçe anşlaşılır olması bazı ayetlerde işlenmiştir.
"Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur'an) gelmiştir."(Maide15)
"Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik."(Nisa 174)
"Artık siz Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."(Teğabun 8)
"Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir."Araf 157)
Mezkur ayetlerde Kur'an'ı Kerim "nur" "kitab-ül mübin" "aşikar olan ve aşikar eden" "burhan" diye tabir edilmiş. Nurun dereceleri vardır. Bazı derecelerini insan müşahede edemez.
Hiç kimse nurun varlığını inkar edemez. Allah kendisi göklerin ve yerin nurudur. İnsanların hidayeti için öyle bir nur yaratmış ki onun sırlarında hiç bir şekilde anlamsızlık, karanlık belirsizlik olamaz.
Ve o sırlara ulaşmak için kendisinden başka nura ihtiyaç yoktur. Kendisi nur ve nurlandırıcıdır. İnsanların itikadlarına, ahlaklarına ve amellerine nur katar. Kur'an'ın bu nuru insanlar için yeterlidir. Başka nurlara ihityacı yoktur. Her şey onun nuruyla bulunur.
"Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik."(Nahl 89)
Kur'an insanlık için faydalı bütün ilimleri beyan etme özelliğine sahiptir. Hidayet için gerekli bütün hikmetleri, zaruri ilimleri insanlar için beyan etmiştir. Toplumlara saadet ve değer bahşetmektedir.
Böyle bir kitabın hiç bir yerinde anlamsızlık, karanlık ve şüphe verici bir unsur olamaz yeter ki insanlar onunla ünsiyet kazansınlar ve onun beyan etmiş olduğu yoldan yürüsünler.
İnsanın Kur'an'da anlamadığı yeleri, Kur'an kendisi anlatır ve beyan eder. Buna kadir değilse hayat, nizam saadet ve fıtrat kitabı olmamalıydı. Dolayısıyla Kur'an kendi içindeki ilim ve marifetler için "beyyin" ve kandisi dışındakiler için "mübeyyin" dir.
"Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?"(Muhammed 24)
Allah(c.c) bütün insanları, Kur'an'ı anlamaya, idrak etmeye ve onda tefekkür ve tedebbür etmeye davet etmektedir. Bu Kur'an'ın herkesçe anlaşılır ve kendisindeki ilim ve hikmetlerin anlaşılır olduğunu gösteriri. Eğer Kur'an bir gruba has bir dil veya kültür ile insanlara hitap etmiş olsaydı, kendisinin, herkesi davet etmesi abes olurdu.
www.alhassanain.com/turkish
De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."(İsra 88)
Bu ayette insanlar, mücadeleye davet edilmektedir. Kur'an'ın bu daveti de cihani ve ebedidir. Kur'an'ın mücadele istemesinde, O'nun herkesçe anlaşılır olduğunu gösterir.
Kur'an yalnızca fesahet, lugat, edebiyat ve belagat yönüyle mucize değil herkese hitap etme özelliğine sahip olma yönüyle de mucize dir. İnsanlar Kur'an gibisini getiremediklerine itiraf etmektedirler.
Bu itiraf, Kur'an'ın herkesçe anlaşılır olması durumunda değer kazanır. Eğer böyle almasaydı bütün insanları bu mücadeleye davet etmek abes olurdu.
Noktalar
1-Kur'an'ın, fıtrat diliyle bütün insanlara hitap etmesi ve insanlar tarafından anlaşılır olması, herkesin O'nun ilim ve hikmetlerinden eşit derecede faydalanması mansında olamaz. Kur'an ilim ve mearifinin dereceleri vardır.
Ve bu derecelerden insanlar kabiliyet ve özelliklerine göre faydalanırlar.
"Allah'ın kitabı dört şey üzerinedir.
İbaret, işaret, lütüflar ve hakikatlar. İbaretler normal insanlar, işaretler has insanlar, lütüfler evliyalar ve hakikatlar enbiyalar içindir."(Behar c.75 s.278)
2-Kur'an'ın cihani, herkese hitapettiği ve ebedi bir kitap olduğu söylendi. Lakin herkes Kur'an'dan yararlanma tevfikine mashar olamaz. Günah,bozgunculuk, isyan, inkar körükörüne eskileri taklit etmek insan kalbinin kilitlenmesi için yeterlidir.
Bu hususlar insanı, Kur'an'ın sırları hakkında tedebbür etmekten ve kendisinde olan hikmetlere nail olmaktan alı koyar.
"Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?"
İlahi marifet ve hikmetler kilitli gönüllere giremez. O sırra kavuşmak için ilahi fıtratı korumak ve kirletmemek gereklidir. Kur'an bütün insanların dertlerini derman etmek ve onları hidayet etmek için nazil olmuştur.
www.alhassanain.com/turkish
"Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi."Yunus 57)
Kur'an'ın bütün insanlar için hidayet kaynağı olması, O'nun genel bir özelliğidir.
Ve Kur'an'da zikredilen;"Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir."(Bakara2)
"Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın."(Naziat 45)
"(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik."(Yasin70)
Bunun gibi ayetler Kur'an'ın bütün insanlar için hidayet kaynağı olma sıfatıyla çelişmemektedir.
Çünkü bu yüce kitaptan takva sahipleri, Allah'tan korkanlar olması gerektiği gibi faydalanırlar. Azamet, ilim ve korkuyla yoğrulmuş kalpler için hidayettir.
Kendisine sırt çevirene, inatlaşana ve O'nu eskilerin uydurması ve dastanı bilenler için asla hidayet kaynağı olamaz. Bu engeli kendileri koymakta ve karanlığı nura tercih etmektedirler.
3-Kur'an insan fıtratının kültürünü beyan ettiğinden, kendisi hakkında tefrit ve ifrata kaçan beyanlar doğru olamazlar.
Bazıları, Kur'an'ı anlamak için arapçanın yeterli olduğunu ve her kesin rahatça faydalanacağını söylemeleri, bazıları Kur'an'ı batini manalara sahip has insanlar anlar demelerinde doğruluk payı yoktur.
Kur'an'ı, ilim, edeb, ahlak nefis terbiyesine sahip müminler daha iyi anlarlar ve ayetlerden beşerin hayatına ışık tutacak hükümler çıkarırlar.
www.alhassanain.com/turkish