ÇOCUK VE ASHAB
- Yayınlandı
ÇOCUK VE ASHAB
1- O HAZRETİN ÇOCUKLARI
2- ALİ (A.S)İN ASHABI
1- Tarihçiler o hazretin çocuklarını 18'i erkek ve 18'i de kız olmak üzere toplam 36 değişik rakamlarla yazmışlardır. Şeyh Müfid ve Allame-i Tebersi o hazretin 27 çocuğu olduğunu kaydediyor. Özet olarak onlar açıklamağa çalışacağız.
1- Hasan b. Ali (a.s) o hazretin en büyük çocuğu idi. Onun hayatını öğrenmek için "Hsan Kimdir" kitabına müracaat edilebilir. Aynı yazarın kitabı.
2- Huseyin b. Ali (a.s) o hazretin ikinci evladı idi. Onun da hayatını öğrenmek isteyen "Hüseyin kimdir" kitabına müracaat edebilir. Aynı yazarın kitabı.
3- Zeyneb-i Kübra (s.a) (Akile) hicretin altıncı yılında dünya'ya geldi. Amcasının oğlu Abdullah ile evlenhmişti.
4- Zeyneb-i Suüra, lakabı Ümmü Kulsüm idi. Bu dört tanesinin annesi Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a)in kızı ve Hz. Ali'nin (a.s) ilk eşi olan Hz. Fatimet-uz-Zehra (s.a) idi. Hz. Fatime (s.a) hayatta olduğu sure içerisinde Hz. Ali (a.s) başka birisiyle evlenmedi.
5- Muhammed-i Hanefiyye lakabı Ebulkasım. Annesi Cafer bin Kays Hanefi'nin kızıdır.
6-7- Ömer ve Rukayye (ikiz) olarak dünya'ya geldiler anneleri ise Ümmü Habibin kızı Rebiâdır.
8-9-10-11- Abbaş (Hz. Ebulfal) Cafer, Osman ve Abdullah her dördüde kerbela'da en üstün şehadet mertebesine nail oldular. Anneleri Hazam b. Halid-i kelabi'nin kızı Ümmü-l-Benindir. Çocuklarının Şahadetin de şöyle demiş.
Hz. Ali (a.s) Ümmül benin-ile Kardeşi Akil'in önerisiyle evlendi. Akîl Arap neseplerini çok iyi bilen biriydi. hz. Ali (a.s) ona "Bana cesur, kahraman doğuracak birisini bul diye buyurdu" Akil ise Ümmül-benin-i Kelabi ile evlen Arap kabileleri arasında onların babalarından daha cesur kahraman biri yoktur. Hz. Ali (a.s)'ın gayesi hz. Ebulfazl idi o kendi kardeşleriyle birlikte imam Huseyin (a.s) yanında kerbelada şehadet şerbetini içtiler.
Seyyid Cafer-i Hilli dertli mısralarla Ebulfazl (a.s)ınbabasından ona miras kalan cesaret ve kahramanlığını şöyle dile getirir;
12- Yahya, annesi Umeys'in kızı Esma'dır. Yahya daha küçükken babasının şahdetinden önce vefat etmişti. Esma önce Cafer bin Abu Talip ile evliydi. Huta savaşında Cafer şehid olunca Ebu bekir Esma ile evlendi ve Muhammed ondan dünyaya geldi. Ebubekir vefat ettikten sonra Hz. Ali (a.s) Esma ile evlendi.
13-14- Ümmü-l Hasan ve Ramle anneleri Urve b. Mesud sakafi'nin kızı Ümmü Said'tir.
15-16- Muhammed Asker ve Abdullah, anneleri Mesud'u Darmiyyenin kızı Leyla'dır. Bunların her ikisi de kerbelada şehit oldular.
17-27- Nefise, Zeyneb-i Suüra, Rekeyye-i Suğra, Ümmü Hani, Ümmü Kiram, Cemane, Emame, Ümmü Seleme, Meymune, Hatice, Fatime, Bu çocuklar başka hanımlardan dünyaya gelmiştir. Ali (a.s) fakat Hz. Hasan (a.s) Hz. Hüseyin (a.s) Muhammed Hanefi, Ömer ve Hz. Ebulfazl bu beş evladından torun sahibi olmuştur.
2-HZ ALİ(a.s)'NİN ASHABI
Hz. Ali (a.s)ın her durumda, muhabbeti ve itaati yolunda can vermekten çekinmeyen fedakar has sahabesi ve şiaları vardı ve daima o hazretin lütuf ve inayeti altında bulunmuşlardır. Bunlardan bazıları özellikle zikredilecektir.
1- MALİK EŞTER-İ NAHA-İ: Malik'in tarif ve vasıflarını bu birkaç satırda özetlemek mümkün olmadığından, biz onun hakkında Hz. Ali(a.s)ın Mısır halkına yazdığı mektuba işaret etmekle yetineceğiz.
"Allah kullarından birinin size hükümet etmek üzere gönderdim o korkulu günlerde yatmıyor; vahşet ve ızdıraplı saatlerde düşman karşısından kaçmıyor ve korkmuyor; Kötülere karşı ateşten daha yakıcıdır. O, Mazheç kabilesinden Malik b. Haristir. Öyle ise O'nu dinleyin ve hakka mutabık olan emirlerini yerine getirin Zira O Allahın kılıçlarından bir kılıçtır ki, keskinliği gitmez. Vuruşu etkisiz ve faydasız değildir. Evet malik Allahın kınından çıkmış kılıcıydı.
Ateş saçan bukılıçla münafıkların kölünü kayıyordu. Değerli bir makama sahipti ki Hz. Ali (a.s) o'nun hakkında şöyle buyuruyor: "Malikin bana misbeti, benim Allah rasulüne nisbetim gibidir" Eğer İmamın bu sözüne dikkat edilse, işte o zaman malik'in azamet ve yüceliği anlaşılacaktır.
İbn-i Ebil Hadid, nehcül Belağa'nın Şerhinde diyorki: "Eğer birkimse Allahın arap ve acemden (hiç kimseyi Malik'e denk yaratmamış olduğuna üstadı hz. Ali (a.s) dışında) yemin ederse, yemininde günaha gireceğini zannetmiyorum. Malikin yaşamı Şamlıları, ölümüde ıraklıları perişan etti.
Malik'in sıffin savaşında gösterdiği cengaverlik kahramanlık ve cesaret örneği övgülere siğmaz. Muaviye onu Hz. Ali (a.s)ın sağkolu olarak tanımlıyordu. Sıffin harbinden döndükten sonra Hz. Ali (a.s) o'nu (yukarıda zikredildiği üzere) Mısıra vali tayin etti. Golrum denilen yerde Nafi tarafından zehirlendi.
O'nun şehadet haberi Hz. Ali (a.s) öylesine üzdü ki o eşsiz insan için çok ağladı ve buyurduki. "Allah malike rahmet etsin eğer o dağ olsaydı çok azim; eğer taş olsaydı çoksert durdu. O'nun ölümü şamlıları (muaviye taraftarlarını) aziz, Iraklıları zeliletti bundan sonra Malikin bir benzerini daha göremeyeceğim."
2- Uveys-i Karani: Uveys çok abid ve arif birisiydi ve O'nu sekiz meşhur zahitten biri saymışlardır. Yemende devecilikle uğrasıyordu annesinin geçimi o'nun üzerineydi. Hz. Peygamber (s.a.a)i ziyaret için, annesinden Medineye gitmek için izin içtedi. Annesi git ama yarım günden fazla kalma dedi.
Uveys medinye yetiştiğinde, doğruca Hz. Peygamber (s.a.a)in evine gitti. Nevarki o sırada Hz. Peygamber(s.a.a) medinede değildiler. Uveys birkaç saat sonra - Rasulullah (s.a.a)ı ziyaret edemeden yemene geri döndü. Hz. Resul (s.a.a) medineye döndüğpünde, eve girir girmez burada gördüğüm nur kimin nurudur. buyurdu. Dedilerki yemenden uveys isminde bir deveci gelmişti. Bir müddet kaldıktan sonra geri döndü Hazret şöyle buyurdu:
"Bu nuru bizim eve hediye olarak bıraktı.
Mü'minlerin meclisinde peygamber-i Ekrem (s.a.a) O'nu Nefs-ur Rahman diye anar ve şöyle buyururdu ben yemen tarafından Allahın kokusunu alıyozum. Selaman Bu şahıs kimdiri dedi. Hazret "O yemenli bir kişidir ki, O'na Uveys-i Karani diyorlar, Kıyamet gününde yalnız haşrolacak. Muzar ve Rabia kabilelerinin sayısınca İnsanlara şefaatedecek sizden kim onu görse, benim selamımı o'na iletsin."
Ulveys Sıffin harbinde Ali (a.s)ın hizmetine gelerek ve biatetti o'nun ordusuyla beraber savaşa katıldı ve o savaşta da şehit oldu.
3- Muhammed ibn-i Ebu bekr: Hz. Ali (a.s)ın has sahabilerindendi. Oö hazretin öğlu yerinde idi. O'nun hakkında "Muhammed benim oğlum idi ama Ebubekirin sülbündendir diye" buyurmuşlardır. Cemel ve sıffin savaşlarında Hz. Ali (a.s)ın ordusunda kahramanlıklar yarattı. Ali (a.s) tarafından Mısır hakimliğine tayin olundu. Buceden işaret edildiği gibi Muaviyenin emriyle ve Amr ibni As'ın hileleri sonucu Mısır halkı onakarşı ayaklandı,O'nu öldürdükten sonra cesedini ölmüş bir eşeğin karnına koyup, ateş yaktılar.
O'nun Şehadet haberi Ali (a.s) sonderece perişan etti. Zira muhammed, Ali (a.s)ın vefalı dostlarından olmasının yanısıra annesi Esma binti umeys'de o hazretin zevcesiydi. Muhammed sehit olduğunda yirmi sekiz yaşındaydı, yedi yaşında bir çocuğu vardı. Aşağida tercümesini zikredeceğimiz şiir Muhammed b. Ebu Bekir'e aittir. Ali (a.s)ın hakkaniyyeti ve babasını serzeniş için okumuştur.
- Ey baba biz doğru ve salah olanı (Ali (a.s)a uyarak) bulduk.
Babası sen olduğun kimse ziyankar ve rüsuadır.
- Mercanları tuzlu deniz suyundan çıkaran Allah.
Beni de senin sülbünden çıkardı.
- Kadir-i hum'daki ahdini unuttunmu?
Ve o meb'us olanın söyleyip şerhettiği şeyleri
- Acaba o gün Ahmed (s.a.a) yerine Seni mi vasiyyet etti?
Yoksa hayber kapılarını açanımı vasiyyetetti?
- Harınki mahşerde mazaretin ne olacak (hilafeti gasbettin)
Hakkın açığa çıkacağı gün yazıklar olsun sana
- Göklerin Rabbinden üzerine rüsvaylık ve aşağılık olsun.
Güvercinler ötmeye devam ettiği müddetçe
- Ey Fatıma evladı, benim sığınağım sizlersiniz.
Sizinle, benim mizanım ağırgelecek mahşer günü,
-Sizin dostluğunuz kalbimde halisane olduktan sonra,
Hangi itin beni nasıl ısıracağından korkum yoktur.
(Tuhfe-i Nasıri kitabından)
4- Meysem-i Tammar: Ali(a.s)ın has sahabelerinden idi ve o hazretin sevgisini kazanmış bir şahsiyetti. Ali (a.s) karşı dostluk ve muhabbeti sabit ve sadıktı. Sanuçta o hazrete olan muhabbeti nedeniyle, ubeydullah b. Ziyat tarafından idam edildi ve o lain Meysem'i çok feci bir çekilde şehid etti.
Ali (a.s), önceden o'nun ibn-i Ziyad tarafından şehid edileceğini hatta Meysemin asılacağı hurmanın dalını bile o'na göstermişti Meysem arasıra o ağaca suveriyor ve O'nun dibinde namazkılıyordu. O ağaç Amr b. Harisin evine yakındı. Meysem O'na "Ben sana komşu olacağım komşuluk hakkıma riayet et" diyordu, Amr'da o'nun yakınlarda bir ev almak gayesiyle söylediğini zannediyordu. Ama b. Ziyadın emriyle Meysemin idamından sonra, Amr O'nun o sözden maksadının ne olduğunu anlamıştı.
5- Kumeyl b. Ziyad: Tabiinin büyüklerinden ve Ali (a.s)ın has ashabin dan idi ve arifler o'na "Emir-ul Mü'mininin sırrının sahibi" derler Nitekim kendisi bir şeyin hakikati'ni sorduğu gaman "Ben senin sırrının sahibi değilmiyim?" dedi. Ali(a.s)ın ona talim ettiği Kumeyl meşhurdu.r Haccac ibni Yusuf Kufe valisi olunca Kumeyli çağırttı. O Haccacın kendisini öldüreceğini bildiği için firar etti. Haccac Kumeylin kavmini ambargo uyguladı.
Budurum karşısında kumeyl dediki, "Ben yaşlandım, ömrümün sonuna geldiğim bu dönemde akrabalarımın bahşişlerden mahrum kalması doğru değil dedi. Sonra Haccac'a teslim oldu. Haccac "çoktandır seni görmek istiyordum" dedi. Kumeyl: "Benim ömrümden birşey kalmadı lakin Allah dümden sonra hesabın var olduğunu vaadetmiştir ve Emir-ül müminin (a.s) benim katilimin sen olacağını haber verdi. Haccac "sen Osmanın katline ortak oldun dedi. Bu bahaneyle emir verdi, başını bedeninden ayırdılar ve Kumeyl doksan yaşında şehadete erişti.
6- Abdullah ibn-i Abbas: Ali (a.s)ın amcası oğludur ve o hazretin çok değer verdiği sahabilerindendi. İbn-i Abbas neseb, Fıkıh ve tefsir ilimlerinde nazar sahibiydi. Bu iftiharı Hz. Emir (a.s)ın yanında, onun talebeliğinden elde etmiştir. Mevki şinas, basiretli ve Ricalin seçkinlerindendi. Bundan dolayı. Sıffinde Hakemeyn olayında Ali (a.s) onu hakem seçti ama ordusu tarafından geri çevrildi.
İbn-i Abbas Ali (a.s)ın gerçek dost ve şialarından idi Hazret onun şehadetine çok üzülmüştü. Çok ağlaması nedeniyle ömrünün sonlarına doğru artek göremez olmuştu. O halde dünyaya veda etti.
7- Kanber: Ali (a.s)ın özel hadimi idi, Haccac onun yakalatıp sormuş, "Sen dinin kölesi miydin?" diye sorduğunda Kanber "Ben Allah kulcuyum diye cevap verdi ve Ali (a.s) benim velinimetimdir. Haccac "Ali'nin dininden yüzçevir" dediğinder Kanber "Sen öylese beni öyle bir dine hidayet etki, Ali (a.s)nin dininden üstün olsun." diye cevapverdi.
Haccac "madem ki O'nun dininden vazgeçmiyorsun nasıl bir ölüm arzu ediyorsan söyle seni onunla öldüreyim" dedi Kanber "seçim hakkını sana bırakıyorum, dedi. hangisekilde beni öldürsen, bende (Kıyamet günü= aynı ölümle seni öldüreceğim." Sonuçta haccacın emriyle şehadete erdi.
Hz. İmam Sadık (a.s)dan rivayet edilir ki, Kanber, Ali (a.s)ı çok severdi. o hazret evden çıktığında kanber ole elinde klıç dışarı çıkardı. Bir gece Ali (a.s) "Kanber niçin arkamdan geli yorsun?" arzettiki, "sana bir zarar gelmesinden korkuyorum" imam (a.s) "Sen gök ehlindenmi korumayı düşünüyorsun yoksa yer ehlinden mi?" O "belki zemin ehlinden" dedi imam "Allahın izni olmadan yerehli bana zarar veremez" buyordu. Sonra Kanbergeri. döndü.
8- Ruşeyd-i Haceri: Hz. Ali (a.s) ssven muhibb ve hasashabından idi. Bir gün Ali (a.s) ona şöyle buyurdu "Ey Rüşeyd Beni ümeyyenin zinazadesi (ibn-i Ziyuad) senin ellerini, iki ayağını ve dilini kesmek istediği zaman. Sabrın nasıl olacak?" Arzettiki "Ya emirel-müminin, Sonunda bağışlanma ve cennet var mı?" İmam şöyle buyurdu "Ey Rüşeyd sen dünya ve Ahirette benimlesin". Ve rivayet edilirki Ali (a.s) birbün ashabıyla hurmalığa gitmişti ve bir hurma ağacının altında oturdular ve ashab ağaçtan bir hayli hurma toplayarak hazretin önüne getirdiler. Rrüşeyd "Ya emirel müminin bunlar negüzel hurmaböyle" diye arzetti.
Ali (a.s) şöyle buyurdu "Ey Rüşeyd seni bu ağaca asacaklar" o günden sonra Rüşeyh her gün o ağacın yanına giderek onu suluyordu. Bir gün ağacın yanına gittiğinde o'nun bir dalını kestiklerini gördü. "Benim ecelim de yaklaştı galiba "diye söylendi. O sırada ibn-i ziyadın kölesi gelip, Emir in kendisini istediğini söylemesi üzerine Rüşeyd, ibn-i ziyadın yanına gitti. O Laın "mevlan Alinin yalanlarından bana da söyle" deyince,
Rüşeyd "Yemin ederimben yalan söylemem ve mevlam da yalan soylememiştir ve bana senin ellerimi, ayaklarımı ve dilimi keseceğini haber verdi. İbn-i Ziyad "Andolsun ki bizmişdi onun yalanını ortaya çıkarcağız dedi o anda emir verdi o'nun elini ve ayaklarını kestiler ama diline dokunmadılar. O'nu uzyuları kesik halde çarşısının ortasına götürdüler ve o halkın azimetlerini haber veriyordu o zaman ibni Ziyad dilinin kesilmesini de emretti ve sonra aynı hurma ağacına asarak idam ettiler.
9- Sahl b. Huneyf: Hz. Ali (a.s)ın halis dostlarından idi Sıffinde gorlu çatışmalara girdi, sıffin dönüşünde Kufede vefat etti. Sehl Rasulü ekremin zamanında da gazvelere katılmıştı. Uhutta Peygamber (s.a.a)ın etrafında etten ve kemikten siper oluşturarak o hazreti savunanlardan biriydi. Güvenilür kişilerdendi. Hz. Ali (a.s) cemel savaşi çin Basra'ya hareket ettiği zaman. O'nu medinede kendi yerine bırakmıştı.
10-11: Sa'saa ibni suhan ve Zeyd ibni Suhan: Bu iki kardeş te Ali (a.s)ın ashabından idiler. Zeyd cemel savaşında Şehit oldu. Muaviye Kufeye geldiğinde sa'saa muaviyeye gönlüm seni halife olarak görmek istemiyordu." dedi. Muaviye şöyle dedi "Şimdi ki beni halife olarak kabul ediyorsun minbere çık ve Aliye küfret".
Sa'saa minbere çıktı ve "Ey halk dedi Muaviye bana şöyle dedi amaben Muaviye ve onun gibi Aliye lanet oluyanlara lanet mesciddekilerde amin dediler.
12- Ammar Yasir: Ammar, omer zamanında Kufe valisi idi ve Kufede Ali (a.s)in faziletlerini onlatıyordu. Ömer bunu işitince O'nu azletti. Ammar, Medineye gelince, ömer "Azledildiğinden dolayı üzgünmüsün?" diye sordu Ammar zaten "senin tarafından mensub olmaktan dolayı memnun değildim şimdi azledildiğime nasıl üzüle bilirim! diye cevap verdi. Ammar sıffinde canla başla çarpışarak şehit oldu. O zaman yaşı doksanın üzerinde idi. Ali (a.s) onun ölümüne çok üzüldü.
Hz. Ali (a.s) Hıcr-ibni Adiy, Kays ibni sa'd, Adiy bin Hatem ve bunların emsali bir çok sahabeleri vardı hepsi de o hazretin yanında güvenilir ve itimad edilir kişilerdendiler.
---------------------
- İrşad-ı Mufid cilt 1-Bab-4