TARİHDE Kİ BAZI OLAYLAR




TARİHDE Kİ BAZI OLAYLAR

Yani; Bugün dininizi kamil ettim, nimetimi sizlere tamamladım ve İslam'ın sizin dininiz olmasına razı oldum. Kemlikle dinin kemale ermesi ve nimetin tamamlanmasının sebebi Ali (a.s)'ın velayeti ve imametidir. Peygamber (s.a.a)de şöyle buyurmuştur.
(Allah-u Ekber! Dinin kamil olmasına, nimetin tamamlanmasına Allah'ın benim risaletine ve benden sonra Ali'nin vilayetin)
Dinin kemali nimetin tamamlanması hakkında

5- Zikredilen önceki ayetten önce Allah şöyle buyuruyor:
Yani kafirler ve müşrikler Her zaman dininizin yok olmasını söyleyen kafirler müşrikler bugün ümitsiz oldular. Öyleyse onlardan korkmayın ve benden korkun. Çünkü onlar Peygamberin yerine bırakacağı erkek çocuğu olmadığını ve ondan sonra dinin ortadan kalkacağını ve dine rehberlik edecek birinin olmayacağını reddediyorlardı.

Veli o günde Resulullah (s.a.a) Allah'ın emriyle Ali (a.s)ı kendi yerine seçti Müşriklerin hayalleri suya düştü ve bu dinin her zaman için var olacağını anladılar. Bu ayet ve onun arkasında dinin kemale erip nimetin tamamlanması hakkındaki ayet maide suresinin üçüncü ayetidir. Yine maide suresinin 67 ayetinin tebliği ile irtibat vardır Buradan, Peygamber (s.a.a)'in mevt kelimesinden kastının muhabbet ve yardım değil Ali (a.s)ın vilayet ve hilafeti olduğu sonucuna varabiliriz.

6- Mevla kelimesine dalalet eden bütün değişik manaların içinden sadece evla ve üstünlük gerçek manasını yansıtmak tadır. Diğer manalar geri olup mecazi olarak kullanılmıştır. Ki bu manaların anlaşılabilmesi için ayrı karine ve kayıtların zikredilmesi gerekir. İlmi Usul'e göre hakiki mananın mecazı manaya karşı önceliği vardır. Buna göre bu hadisle Mevla'dan kasıt evla, emir sahibi manası kastedildiği anlaşılmaktadır.

7- Önceden de değindiğimiz gibi bu merasimden sonra Hessan b. Sabıt çok hoş bir şiir okuyarak Mevla kelimesinin manasını hoş güzel bir şekilde açıklamıştır. Böylece düşmanların sonradan yanlış tefsirlerinin önü alınmış oldu. Şiirinde şöyle diyor:

Bu beyitte Peygamber (s.a.a)in ağzından şöyle diyor ya Ali kalk ki ben seni kendimden sonra ümmet için İmam ve yol gösterici olarak seçtim.

Eğer Mevla kelimesi dost ve yardımcı manasında olsaydı Peygamber (s.a.a) Hessan'a itaraz eder ve ben ne zaman Ali imamlar, yol göstericidir dedim, ben sadece o benim dostum ve yardımcımdır diye dediğini buyururdu. Burada Peygamber (s.a.a)ın itiraz etmediğini gördüğümüz gibi onun hakkında dusda bulunduğunu görmekteyiz. Hessanın ve diğer şairlerin bu konu hakkındaki şiirleri Ehl-i Sünnetin muteber kitaplarında mevcuttur.

(Al-i İmran- 144)
Tercüme: Muhemmed yalnız bir resuldür. Ondan önceki. Resuller vefat ettiler acaba ölse ve ya öldürülse siz önceki dinlerinize mi döneceksiniz.


1.PEYGAMBER(s.a.a)'İN VEFATI

Hz. Resulullah (s.a.a) veda haccından Medine'ye döndükten sonra Asatre b. zeyd'in komutalığında bir ordu düzenleyerek onların islam düşmanları ile savaşmak için Sonra gitme emrini verdi Çünkü Hazret (s.a.a) çok kısa bir süre içerisinde bu dünyadan ayrılıp rabbine kovuşacağını biliyordu.

Peygamber (s.a.a) kendi vefatından sonra Kadir-i Hum'da ilon ettiği Hz. Ali(A.S)'ın hilafet meselesinde bazıları tarafından bir sorun çıkmaması için, içinde Ebu Bakir Ömer ve Ebu Ubeyde'ninde bulunduğu muhacir, Ensardan bir grubun Usame'nin ordusula son'ra gitmelerini emretti. Onların Hazret (s.a.a)in vefatında Medine'de kalmalarını istemiyordu. Ama tarihçilerin kaydettiği kadarıyla arlar bu eme uymayarak Asare'nin ordusuna katılmasdılar.

Aynı günde hazret (s.a.a) hastalandı, önce ismmi seleme'nin sonra da Aışe'nin evinde yattı. Müslümanlar devamlı olarak Peygamber (s.a.a)i biyaet ediyorlar ve Peygamber (s.a.a) Ide onlara bır takım nasırhatlarda özellılklelede dendi itreti ailesi hakkında tavsiyeler de bulunupıdı.

Bir gün Peygamber (s.a.a) hasta olduğü bir halde namaz kılmlı için mescide geldi. Bu esrada Ebu Bekir ve Ömer'i gönince onlara niçin osme'nin ordusuna katılmadıklarını sordu? Ebu Bekir; ben Ossme'nin ordusundaydım yalnız sizin halinizi ögreenmek için döndüm! dedi Ömer'de, Bana sizin durumunuzu Medine'den gelen yolculardan sarmak çor zar geldi galıyordu. Sizin durumunuzu yakından takip etmek istedim dedi. Peygamber (s.a.a) Üsameme'nin ordusuna katılmalaznı emretti ve bu cümleyi üç dafa tekrar etti. (Ama onlar gitmediler).

Peygamber (s.a.a)'ın hali her geçen gün biraz daha tötüleşıyortu ve müslümanlara ise peygamber (s.a.a)'ın bu halinden endişeleniyorlardı. Sahabelerin huzurunda laulurduğu ginlerden birinde onlara. Bana kağıt kalan getirin, size öyle bir şey yanayım kı benden sonra hiç bir zaman zelalate düşmeyesiniz Öner bu adem ne dediğini bilmiyor ve durumu iyi değil, bizim için Allah'ın kitab'ı yeterlidır dedi. Bu suzlerden sonra orada bulanırların sesleri yükselince
saffaın dıpnotudur.

1. İrşad-i Mufid c.1 bad.2 fasıl 52-ilam-ul vari.
2. El-bilaye ve Nihaye c.5 s.227 - Tarih-i Taberi c.2 s.436 - Şerh-i Nehc-ul Belaga-i İbn-i Eb-il Hadid c.1 s133.
3. Şerh-i Nehc-ul Belaga İbn-i Ebi-l Hadid c.1 s.134.

Peygaber (s.a.a), kalkın kalkın ve benim yonundan uzaklaşın. Benim yanında birbirinizle tatışmak sıze yakışmıyor(2) dıye buyurdu.
Kesinlıkle öner. Peygabmer (s.a.a)'in kadir Ham'da yaptığı gibi buradada Hz. Ali(a.s)'ın hilafetini muhkemleştırecek şöyler yanacağını onlamaştı. Bundan tolayı kağıt kalem getırilmesini engelledi. Çünkü İbn-i Abbas'tan nakledilen bir hadıste kendisi bunu itırey ederek şöyle diyor: Ben Peygamber (s.a.a)'in Hz. Ali(a.s)'ın hilafetini tescil etmek istediğıni arladım ve bir takım maslahatlardan dolayı buna engel oldum(3).

Ön o anda Ömer'den bırınu olarak dale su sarulmakydı sen peygamber (s.a.a)'ın mesum olduğunu ve luahyin dışında bir şey söylemediğini bıldiğin halde niçin ona karşı şu anda ne dediğini bilmuyor gibi bir tabir kullandın? Öykki Kurar buyuruyor.
Hz. Resulullah (s.a.a) kendisinden bir şey demez, sadece ona oshy olsu söyler.

İkinci olarak, Acabna sen halkın maslahatını Peygamber (sça.v)'den daha mı iyi laılıyardan ki kağıt kalem getirilmesine angel oldun. onun bu sözünden Peygamber (s.a.a)'in menevi ve Kuds-i makamın tahmadığını ve lefe eiği neicesini çıkara biliriz. Ehl-i Sünnein büyük alimlerinden olan Kub-id Dın-i şafii, Keşf-ul Uyub kiabında şöyle diyor: Yol'un kılavuzsuz olmadan gidilemeyeceği kesindir. Hakje Ömer(a.a)'ın sozünden dolayı çok şaşınyorum ki:

"Kuran bizim aramızdadır klowuza gerek yokur" demişır. Bu söz, birinin ıp kiapları bizim öranızdadır klowuza gerek yokur" demişır. Bu söz, birinın ıpkiopları bizim oranızdadır daklara ihiyacımız yokur dermesine benzer. Bu sözün yanlış ve açık olarak haalı olduğu alim dokora başvurması ycekir.

Kuran-ı Kerım'de bu yonden aynı özolliği sahıptir. Kendi gikriyle Kuan'dan faydalananavyıo lair şey onlamayan kimse kuran ilmini blen alime boş vumalıdır. Allah-u teala bu konu hakkında bakara suresinin 83'ncü ayetinde şöyle buyuruyor:

Hakiki kitop ilm ehlinin sınesidır. Ankebut suresinin 48'nci ayetinde de şöyle buyuruyor:

dohayı Hz. Ali(a.c) şöyle buyurmuştur:

Yani; Ben Allah'ın kanuşan kitabı ve bu Kuran'da sassız kitabıdır(1)
(1) şebha-i Dişaver 2.667'den nakledilmiştir.

Peygamber (s.a.a)'in hastalığı bir deja daha şiddetlendi. Hicrinin 11'i seger ayınını sonbrında,- bazılarına göre ayını serenın Rebi-ul Eolelin 12 sinde, bir ömür müçadele ve mücahedetlen sonra 63 yaşında dünyaya gözlerini yundu. Hz. Ali (a.s) abbas ve Ben-i Haşimden bir kaç kişiyle birlikle hansele gusul verip verat ettiği verde defnettiler.