Türkçe alhassanain Özel İslami Düşünce ve Kültür Yayın Sitesi

BAYRAMIN İSLAM KÜLTÜRÜNDEKİ YERİ VE ANLAMI



RAMAZAN AYI VE ORUÇ
“Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.” [1] 1- Rahmet, Mağfiret ve Bereket Ayı
Emir’ul-Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Resulullah (sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem) bir gün bize hitaben şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! Allah’ın ayı (Ramazan) bereket, rahmet ve mağfiretle size ulaşmaktadır. Bu ay Allah katında ayların en üstünü, gündüzleri gündüzlerin en değerlisi, geceleri gecelerin en faziletlisi, saatleri de saatlerin en kıymetlisidir. Bu ayda sizler Allah’ın ziyafetine davet olunmuş ve Allah’ın ikramına layık kimselerden kılınmışsınız. Bu ayda nefesleriniz. tesbih ve uykunuz ibadet sayılır; amelleriniz kabul, dualarınız da müstecab olur. Öyleyse sadık bir niyet ve temiz bir kalple Allah’tan dileyin ki, sizi bu ayın orucunu tutmaya ve Allah’ın kitabını tilavet etmeye muvaffak kılsın.
Bu büyük ayda kim Allah’ın mağfiretinden mahrum kalırsa, gerçekten de bedbahttır. Bu ayda tahammül ettiğiniz açlık ve susuzluğunuzla kıyamet gününün açlık ve susuzluğunu hatırlayın. Fakir ve biçarelere sadaka verin; büyüklerinize saygı gösterin; dillerinizi (haram olan şeylerden) koruyun; gözlerinizi helal olmayan şeylere kapatın ve dinlenilmesi helal olmayan şeylere kulaklarınızı tıkayın.
Başkalarının yetimlerine şefkatli davranın ki, onlar da sizin yetimlerinize şefkatli davransınlar. Günahlarınızdan tövbe edip Allah’a yönelin. Namaz vakitlerinde ellerinizi O’na doğru kaldırarak duada bulunun; çünkü namaz vakitleri saatlerin en üstünüdür. Allah-u Teala bu vakitlerde kullarına rahmetiyle bakar; niyazda bulunurlarsa icabet eder; çağırırlarsa “lebbeyk” der; dua ederlerse kabul eder.
Ey insanlar! Doğrusu ruhlarınız, amellerinizin elinde rehine durumundadır; öyleyse yüce Allah’tan âf ve bağışlanma isteyerek ruhlarınızı hürriyete kavuşturun. Sırtlarınız günahlarla ağırlaşmış, secdelerinizi uzatarak bu ağır yükü hafifletin. Yine biliniz ki, yüce Allah kıyamet gününde insanların âlemlerin Rabbi karşısında dikilip kaldıkları gün, namaz kılanlara, secde edenlere, azap etmeyeceğine ve cehennem ateşiyle de korkutmayacağına dair izzeti ve yüceliği hakkı için yemin etmiştir.
Ey insanlar! Sizlerden kim bu ayda oruç tutan bir mümine iftar verirse, bu ameliyle Allah katında bir köleyi azat etmenin sevabını alır ve geçmiş günahları bağışlanır.”
“Ya Resulellah! Hepimizin buna gücümüz yetmiyor” denildiğinde şöyle buyurdu:
“Bir hurmanın yarısıyla olsa bile kendinizi cehennemin ateşinden korumaya çalışın; bir içim suyla olsa bile kendinizi ateşten kurtarmaya çalışın.
Ey insanlar! Sizden her kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, ayakların sırattan kaydığı gün, bu ona sırattan geçme izni olur. Kim bu ayda elinin altında olan köle (veya hizmetçi)’sinin işini hafifletip kolaylaştırırsa, Allah da onun hesabını hafifletip kolaylaştırır. Kim bu ayda şer ve kötülüklerinin önünü alırsa, Allah da kıyamet günü (ona karşı) gazabının önünü alır. Kim bu ayda bir yetime ikramda bulunursa, Allah’ı mülakat edeceği gün Allah da ona ikramda bulunur.
Kim bu ayda sıla-i rahimde bulunursa (yakınlarına ve akrabalarına ihsan ederse), kıyamet günü Allah-u Teâlâ ona rahmetle bağışlamada bulunur. Kim bu ayda yakınlarıyla ilişkisini keserse, Allah-u Teâlâ da onula kıyamet günü rahmetinin ilişkisini keser. Kim bu ayda müstahap namazlarını kılarsa, Allah-u Teâlâ da onu cehennem ateşinden korur. Kim bu ayda farz namazlardan birini eda ederse, ona Ramazan ayı dışında kılınan yetmiş farz namaz sevabı verilir. Kim bana çok salâvat gönderirse, amel terazilerinin hafif olduğu kıyamet günü, Allah-u Teâlâ onun amel terazisini ağırlaştırır. Kim bu ayda Kur’ân-ı Kerim’den bir ayet okursa, diğer aylarda Kur’an’ı hatmeden kimseye verildiği kadar sevap ona verilir.
Ey insanlar! Bu ayda cennetin kapıları açıktır; Rabbinizden dileyin ki, o kapıları yüzünüze kapatmasın. Cehennemin kapıları da kapalıdır; Rabbinizden dileyin ki, o kapıları yüzünüze açmasın. Şeytanlara da lâle (demir halka) vurulmuştur; Rabbinizden dileyin ki, onları size musallat etmesin.”
Emir’ul-Muminin Hz. Ali (a.s) diyor ki: “Ben; ya Resulellah! Bu ayda amellerin en iyisi hangisidir?” diye sorduğumda, Resulullah (s.a.a); “Ya Ebe’l Hasan! Bu ayda amellerin en iyisi, Allah’ın haram ettiği şeylerden kaçınmaktır” diye buyurdu ve ağlamaya başladı. Ya Resulellah! Niçin ağlıyorsun? diye sorduğumda ise şöyle buyurdu:
“Ya Ali! Bu ayda sana karşı yapmayı helal bildikleri şey için ağlıyorum; zira Rabbine namaz kıldığın anda geçmişlerin ve geleceklerin en kötüsü ve Semud kavminin devesini yaralayanın kardeşi sana taraf gelip kılıçla seni vurarak sakalını kana boyadığını görür gibiyim.”
Ben; “Ya Resulellah! Bu dinimin salim kalması yolunda mıdır mıdır?” diye sorunca Resulullah (s.a.a); “Evet, bu, dininin salim kalmasındadır” cevabını vererek şöyle buyurdular:
“Ya Ali! Kim seni öldürürse, beni öldürmüştür; kim sana buğz ederse, bana buğz etmiştir; kim sana küfrederse, bana küfretmiştir; çünkü sen gerçekten de kendi nefsim gibi bendensin; ruhun benim ruhumdur; ahlakın benim ahlakımdır. Doğrusu Allah Tebarek ve Teala beni ve seni bir (anda) yarattı; beni ve seni seçti; beni nübüvvete, seni de imamete seçti. Kim senin imametini inkâr ederse, benim nübüvvetimi inkâr etmiş olur.
Ya Ali! Sen benim vasim, çocuklarımın (Hasan ve Hüseyin’in) babası, kızım Fatıma’nın kocasısın; hayatımda ve ölümümden sonra ümmetime halifemsin. Beni nübüvvetle gönderene ve yaratılmışların en üstünü kılana and olsun ki, hiç şüphesiz sen, Allah’ın yaratıkları üzerine hücceti, sırrının emini ve kulları üzerine halifesisin.”[2]
2- Resulullah’ın Ayı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Şa’ban ayı benim ayımdır; Ramazan ayı da Allah Azze ve Celle’nin ayıdır. Kim benim ayımdan bir gün oruç tutarsa, kıyamet günü ben onun şefaatçisi olurum. Kim benim ayımdan iki gün oruç tutarsa, (bütün) geçmiş günahları affolunur. Kim benim ayımdan üç gün oruç tutarsa, ona; “Amelini yeniden başla” (yeni teklife erişmiş birisi gibi tertemiz olmuşsun) denilir. Kim Ramazan ayının orucunu tutar da belini, dilini korur ve halka eziyet etmezse, Allah-u Teâla onun geçmiş ve sonraki günahlarını bağışlar, onu ateşten azat eyler ve Dâr’ul-karar’da (cennette) ona yer verir.”[3]
3- İslam’ın Temelleri
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, hac, oruç ve velayet.”[4]
4- Oruç Tutmanın Felsefesi
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Allah-u Teâla orucu, zengin ile fakirin eşit olması için farz kılmıştır. Çünkü (normal durumlarda) zengin adam açlığı hiçbir zaman tatmıyor ki (fakirlerin ne çektiğini anlasın da) fakirlere acısın. Zira o her istediği şeyi rahatça ele getirebiliyor. Allah Azze ve Celle, zenginin fakire acıması ve aç olana merhamet etmesi için, kullarını (Ramazan ayında oruç vesilesiyle) eşit bir seviyeye getirmek ve zengine açlık ve acının zorluğunu tattırmak istemiştir.”[5]
5- İhlâs Mihengi
Emir’ul-Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Allah-u Teâla orucu, halkın ihlâsını imtihan etmek için farz kıldı.”[6]
6- Oruç Tutmanın Sebebi
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“İnsanlar, açlık ve susuzluğun acısını anlamaları ve bu vesileyle de ahiretin fakirliğini idrak etmeleri için oruç tutmaya emr olunmuşlardır.”[7]
7- Bedenin Zekâtı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Her şeyin bir zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur.”[8] 8- Cehennem Ateşinin Siperi
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Oruç, cehennem ateşine karşı bir siperdir.”[9]
9- Sıcak Günlerde Oruç
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Sıcak günlerde oruç tutmak cihattır.”[10]
10- En Yararlı Oruç
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Nefsin dünya zevklerine karşı oruçlu olması, orucun en yararlısıdır.”[11]
11- Orucun İzahı
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç; insanın yiyecek ve içeceklerden kaçındığı gibi haramlardan da kaçınmasıdır.”[12]
12- Kalbin Orucu
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Kalbin orucu, dilin orucundan daha iyidir; dilin orucu da karnın orucundan daha iyidir.”[13]
13- Bütün Organların Oruç Tutması
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tuttuğunda kulağın, gözün, saçın ve cildin de oruç tutmalıdır (haramlardan kaçınmalıdır).”[14]
14- Değersiz Oruç
Fatımat’üz- Zehra (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimse, dilini, kulağını, gözünü ve (diğer) uzuvlarını korumuyorsa, bu orucu ne yapacaktır?”[15]
15- Oruçları Oruç Olmayanlar
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“(Allah tarafından tayin edilen) İmama isyan eden kimsenin orucu, oruç değildir. Firar eden kölenin, geri dönmedikçe orucu oruç değildir. Kocasına itaatsizlik eden kadının, tövbe etmedikçe orucu oruç değildir. Ana-babasına karşı gelen evladın, onlara itaat edip iyi davranmadıkça tuttuğu oruç, oruç değildir.”[16]
16- Nice Oruç Tutan Kimseler Vardır ki…
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Nice oruç tutan kimseler vardır ki oruçlarından, açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmezler. Nice (geceleri ibadet etmek için) kıyam eden kimseler vardır ki kıyamlarından, uykusuzluk ve zahmetten başka bir nasipleri olmaz.” [17]
17- Kur’ân’ın Baharı
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Her şeyin bir baharı vardır; Kur’ân’ın baharı da Ramazan ayıdır.”[18]
18- Kıyamet Günü Doyacak Olan Kimseler
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Ne mutlu Allah için açlık ve susuzluğa dayanan kimselere; işte onlardır kıyamet günü doyacak olan kimseler.”[19]
19- Sıcak Günde Allah İçin Oruç Tutmak
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim çok sıcak bir günde Allah için oruç tutar ve susarsa, Allah-u Teala, bir meleği ona vekil kılar; iftar edinceye dek onun yüzüne el sürerek onu müjdelerler.”[20]
20- Oruç Tutanın İki Sevinci
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimse için iki sevinç vardır; biri iftar vaktinde, diğeri ise Rabbine kavuştuğu zaman.”[21]
21- Oruç Tutanların Cennete Girecekleri Kapı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Cennetin ‘Rayyan’ isminde bir kapısı vardır; o kapıdan ancak oruç tutan kimseler girerler.”[22]
22- Duanın İcabete Eriştiği Vakit
İmam Musa Kazım (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimsenin iftar vaktinde duası icabete erişir.”[23]
23- Müminin Baharı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Kış müminin baharıdır; uzun gecelerinden ibadet etmek için, kısa gündüzlerinden de oruç tutmak için faydalanır.”[24]
24- Bir İyiliğe Karşılık On Kat Sevap Verilmesi
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim bir iyilik yaparsa, kendisine bunun on katı verilir” (ayetinin mefhumuna göre,) her aydan üç gün oruç tutmak da bu kabildendir.” (Yani her aydan üç gün oruç tutan kimse, o ayın tamamını oruç tutmuş sayılır.)[25]
25- Oruçlu Olduğu Halde Cariyesine Söven
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Resulullah (s.a.a) bir kadının, oruçlu olduğu halde cariyesine sövdüğünü duyunca, yemek isteyip o kadına; ‘Ye’ buyurdu. Kadın; ‘Ya Resulellah! Ben oruçluyum’ dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “Cariyene sövdüğün halde nasıl oruçlu olabilirsin? Oruç (sadece) yemek ve içmekten kaçınmak değildir; yemek ve içmekten kaçınmanın yanı sıra kötü işler ve çirkin sözlerden de korunmak gerekir. Hakiki oruç tutanlar ne kadar da azdır; boş yere aç kalanlar ise ne kadar da çoktur.”[26]
26- İftar Vermenin Sevabı
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim oruçlu bir kimseye iftar verirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir.”[27]
27- Bedenin ve Nefsin Orucu
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Bedenin orucu, azaptan korkarak, sevap ve mükâfata rağbet ederek irade ve ihtiyarla yiyeceklerden perhiz etmektir. Nefsin orucu ise beş duyu organını bütün günahlardan korumak ve kalpte şer (kötülük) sebeplerinden hiçbirinin bulunmamasıdır.”[28]
28- Ramazanda Orucunu Yiyenin Durumu
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim Ramazan ayından bir günün orucunu (özürlü olmaksızın) yerse, imanın ruhu (hakikati) ondan ayrılır.”[29] 29- Orucun Sıhhate Sebep Olması
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Oruç tutun ki, sağlıklı olasınız.”[30]
30- İki Sağlıktan Biri
Hz. Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç iki sağlıktan biridir.” [31]
31- Ramazan’da Göğün Kapılarının Açılması
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Göğün kapıları, Ramazan ayının ilk gecesinde açılır ve son gecesine kadar da kapanmaz.”[32]
32- Eğer Kul Bir Bilseydi!
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Eğer kul, Ramazan ayında ne olduğunu bilseydi, yılın hepsinin Ramazan olmasını isterdi mutlaka.”[33]
33- Ramazan Ayında Bir Ayet Okumanın Sevabı
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Ramazan ayında Allah’ın kitabından bir ayet okuyan, diğer aylarda Kur’ân’ı hatmeden kimse gibidir.”[34]
34- Kadir Gecesinde Yapılan Amelin Sevabı
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kadir gecesinde yapılan hayır amel, kadir gecesi olmayan bin ayda yapılan hayır amelden daha üstündür.”[35]
35- Orucun Kamil Olması
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Orucun tamam ve kâmil olması, fıtra zekâtını vermeğe bağlıdır; nitekim namazın kâmil olması da Peygamber’e salâvat getirmeğe bağlıdır.”[36]
36- Fıtır Bayramının Ödüller Günü Olması
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Şavval ayının ilk günü (yani fıtır bayramı) olduğunda bir münadi şöyle nida eder: “Ey müminler! Sabah erken ödüllerinizi almaya koşun.”
İmam (a.s) daha sonra buyurdular ki: “Ya Cabir! Allah’ın ödülleri, padişahların ödülleri gibi değildir.” Ve şöyle devam etti: “Evet, fıtır bayramı, ödüller günüdür.”[37]
37- Eyyam’ul-Biyz’de Oruç Tutmak
“Her aydan Eyyam’ul-Biz’de (Beyaz günler, yani her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde) oruç tutmak, dereceleri yüceltir ve sevapları büyütür.” [38]
38- Selman’ın Bütün Günleri Oruç Tutması
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
Bir gün Resulullah (s.a.a) ashabına buyurdular ki: "Hanginiz bütün günleri oruç tutuyorsunuz?"
Selman: "Ben ya Resulellah!" dedi.
Resulullah (s.a.a): "Hanginiz (her zaman için) geceyi ibadetle geçiriyorsunuz?" diye buyurdular.
Selman: "Ben ya Resulellah" dedi.
Yine Resulullah (s.a.a): "Hanginiz Kur'an'ı her gün hatmediyorsunuz?" diye sordular.
Selman: "Ben ya Resulellah" dedi.
Ashaptan birisi bu durumdan rahatsız olup şöyle dedi: "Ya Resulellah! Selman Fars ırkından olan birisidir, biz Kureyş cemaatine iftihar etmek istiyor. Siz; "Hanginiz bütün günleri oruç tutuyorsunuz?" diye buyurdunuz, Selman ben dedi; oysaki o çoğu günler yemek yiyor. Siz; "Hanginiz geceyi ibadetle geçiriyorsunuz? buyurdunuz, Selman ben dedi; oysaki o çoğu geceleri yatıyor. Siz; "Hanginiz her gün Kur'ân'ı hatmediyorsunuz?" buyurdunuz, Selman yine ben dedi; oysa o, günlerin çoğunu susmakla geçiriyor."
Resulullah (s.a.a) onun bu sözü üzerine şöyle buyurdular: "Vazgeç (sus) ey filanı, ben size Hekim Lokman gibiyim (her sözümün bir hikmeti vardır). Onun kendisinden sorsan seni aydınlatır."
Derken o adam Selman'a şöyle dedi: "Ya Eba Abdullah! (Hz. Selman'ın künyesi) Sen bütün günleri oruçlu geçirdiğini mi sanıyorsun?"
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Ben senin çoğu günler yemek yediğini görüyorum" dedi.
Selman cevabında şöyle dedi: "Sandığın şekilde değildir, ben her ay üç gün oruç tutuyorum, Allah-u Teala buyurmuştur ki: "Kim bir iyilikle gelirse, yaptığının on misli mükâfat verilecektir." (En'am/160) Ben Şaban ayını Ramazan ayına muttasıl ediyorum. İşte bu sevm'ud-dehr (bütün günlerin orucu)'in manasınadır.
Daha sonra o adam şöyle dedi: "Sen bütün geceyi ibadetle geçirdiğini mi sanıyorsun?"
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Sen gecenin çoğunu uyuyorsun."
Selman cevaben şöyle dedi: "Senin düşündüğün gibi değildir. Fakat ben habibim Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu duydum: "Kim abdestli uyuyorsa, bütün geceyi ibadetle geçirmiş gibidir." Binaen aleyh ben daima abdestli uyuyorum." [39]
Sonra o adam: "Sen her gün Kur'an'ı hatmettiğini mi sanıyorsun?" dedi.
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Oysa sen günlerin çoğu vakitlerinde susuyorsun"
Selman cevaben şöyle dedi: "Senin sandığın gibi değildir. Ama ben habibim Resulullah (s.a.a)'den Hz. Ali'ye şöyle buyurduklarını duydum: "Ya Ebe'l Hasan! (Hz. Ali'nin künyesi) Senin meselin ümmetim arasında "Kulhu vellahu ehad" (İhlâs suresi) gibidir. Kim onu bir defa okursa, Kur'an'ın üçte birini okumuştur; kim onu iki defa okursa, Kur'an'nın üçte ikisini okumuştur; kim onu üç defa okursa, Kur'an'ı hatmetmiş gibidir."
Daha sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: "Ya Ali! Kim seni diliyle severse, imanın üçte biri kâmil olur. Kim seni dili ve kalbiyle sever eliyle de yardımda bulunursa, imanı kâmil olur."
Resulullah (s.a.a) daha sonra sözlerinin devamında şöyle buyurdular: "Ya Ali! Beni hak olarak meb'us kılan (peygamber seçen) Allah'a ant olsun ki, eğer yeryüzünün ehli seni gökyüzünün ehli gibi sevseydi, kesinlikle hiçbir kimse cehennem ateşiyle azap edilmezdi."
Daha sonra cenabı Selman sözünden netice alarak şöyle dedi: "Ben her gün "Kulhu vellahu ehad" (İhlâs) suresini üç defa okuyorum." Bu esnada o adam ağzı taşla kapatılmışçasına ayağa kalktı (ve çekip gitti).[40]
39- Her Ayda Üç Gün Oruç Tutmanın Sünnet Oluşu
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Her ay üç gün oruç tutmak müstahaptır; her on günden birini; ilk on günde Perşembe, ikinci on günde Çarşamba, son on günde de yine Perşembe günü.”[41]
40- Fakirlerin Baharı
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Ramazan ayı Allah’ın ayıdır; (öyleyse) o ayda “Lâ ilâhe illâllah”, “Allah-u Ekber”, “el-hamdulillah” ve “Subhanellah” zikirlerini çok söyleyin; Ramazan ayı fakirlerin baharıdır.”[42]
Kaynaklar
--------------------------------------------------------------------------------
[1] - Bakara/183
[2] - Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, c. 1, s. 230; Ravzat’ul-Muttakin, c. 3, s. 277; Seyyid b. Tavus’un Sahih-i İkbal’i, s. 1; Şeyh Behai, Erbain, s. 84; Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 356.
[3] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 356.
[4] - El-kâfî c. 4, s. 62, h. 1.
[5] - Men la Yahzurh’ul-Fakih, c. 2, s. 49, h. 1.
[6] - Nehc’ül-Belaga, hikmet: 252.
[7] - Vesail’uş- Şia, c. 4, s. 4, h. 5.
[8] - El-Kafi, c. 4, s. 62, h. 2.
[9] - El-Kafi, c. 4, s. 162.
[10] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 257.
[11] - Gurer’ul-Hikem, c. 1, s. 416, h. 64.
[12] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 294.
[13] - Gurer’ul-Hikem, c. 1, 417, h. 80.
[14] - El-Kafi, c. 4, s. 87, h. 1.
[15] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 295.
[16] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 295.
[17] - Nehc’ul-Belaga, hikmet: 145.
[18] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 386.
[19] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 299, h. 2.
[20] - Kâfî, c. 4, s. 64, h. 8; Bihar, c. 96, s. 247.
[21] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 290, h. 6; Bihar, c. 96, s. 251.
[22] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 295, h. 31; Bihar, c. 96, s. 252.
[23] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 225.
[24] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 302, h. 3; Bihar, c. 96, s. 249.
[25] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 313.
[26] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 293.
[27] - Kâfî, c. 4. S. 68, h. 1.
[28] - Mizan’ul-Hikmet, c. 5, s. 471.
[29] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 181; h. 4; Bihar, c. 96, s. 372; Men La Yahzuruh’ul-Fakih, c. 2, s. 78, h. 9.
[30] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 255.
[31] - Ğurer’ul-Hikem.
[32] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 344.
[33] - a.g.e, c. 96, s. 346.
[34] - a.g.e, c. 96, s. 341.
[35] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 256, h. 2.
[36] - a.g.e, c. 6, s. 221, h. 5.
[37] - Men La Yahzuruh’ul-Fakih, c. 1, s. 551.
[38] - Gurer’ul-Hikem.
[39] - Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: "Kim abdestli uyur, ölüm de o gece ona ulaşırsa, Allah katında şehittir." (Bihar'ul-Envar, c. 76, s. 183).
[40] - Bihar'ul-Envar, c. 76, s. 181.
[41] - Tuhaf'ul-Ukul, s. 871.
[42] - Vesail’uş- Şia, c. 10, s. 318, h. 29.


ÜÇ AYLAR
Recep Ayının Fazileti ve Amelleri
Recep, şaban ve ramazan ayları ibadet ve maneviyat olarak diğer aylara göre daha üstün bir şeref ve fazilete sahiptir.
Hz. Resul-ü Ekrem'den (s.a.a) nakledilen bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: "Recep Allah'ın büyük ayıdır. Hiçbir ay hürmet ve fazilette bu aya ulaşamaz. Bu ayda kafirlerle savaş haramdır. Şunu bilin ki recep Allah'ın ayı, şaban benim ayım, ve ramazan ümmetimin ayıdır. Kim recep ayının bir gününü oruç tutarsa, Allah'ın rızasını kazanmış olur. Allah'ın gazabı ondan uzaklaşır ve cehennem kapılarından birisi onun yüzüne kapanır."
İmam Musa Kazım'dan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Kim recepten birgün oruç tutarsa, cehennem ateşi bir yıllık mesafe ondan uzaklaşır. Kim üç gün oruç tutarsa, cennet ona farz olur."
Recep Ayı İstiğfar ve Tövbe Ayıdır
İmam Sadık'tan (a.s) nakledilen bir hadiste İmam (a.s) Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle rivayet etmiştir:
"Recep benim ümmetim için mağfiret dileme ayıdır. Bu ayda istiğfar edin (tevbe edin ve bağışlanma dileyin.) Zira Hak Teala, çok bağışlayan ve rahimdir. Recep ayına "Asabb" (dökülen) denir; zira bu ayda benim ümmetimin üzerine çok rahmet dökülür. O halde şu zikri çok söyleyin:
"Esteğfirullahe ve es'eluhu't-tevbe."
"Allah'tan mağfiret ve tevbe diliyorum."
İbn-i Babeveyh, Salim'den şöyle rivayet etmiştir:
"Ben recep ayının sonuna bir kaç gün kala İmam Sadık'ın (a.s) yanına gitmiştim. Beni görür-görmez şöyle buyurdu:
"Ey Salim! Bu ayda hiç oruç tuttun mu?" "Hayır vallahi" dedim "ey Resulullah'ın oğlu!" İmam (a.s) şöyle buyurdu: "O kadar sevap kaybetmişsin ki miktarını ancak Allah (c.c) bilir. Bu, Allah'ın üstün kıldığı ve hürmetini yücelttiği bir aydır. Bu ayda oruç tutanları kendi ikram ve değerlendirmesine mazhar kılmayı kendisine farz kılmıştır. Salim diyor ki ben: "Ey Resulullah'ın oğlu, eğer bu ayın kalan günlerini oruç tutarsam, bu ayda oruç tutanların sevabının bir kısmını elde etmiş olabilir miyim? diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Ey Salim! Kim bu ayın sonundan bir gün oruç tutarsa, ölüm anındaki can çekişme ve rahatsızlıklardan, ölüm sonrasının dehşetinden ve kabir azabından kurtulur. Kim bu ayın sonundan iki gün oruç tutarsa, Sırat'tan kolaylıkla geçer ve kim bu ayın sonundan üç gün oruç tutarsa, kıyamet gününün büyük korkusu, dehşet ve zorluklarından kurtulur ve kendisine cehennem ateşinden kurtuluş beratı verilir."
Bu Ayda Oruç Tutamayanlar İçin Zikir
Kısaca recep ayının orucuyla ilgili çok fazilet ve sevap nakledilmiştir. (Bazı mazeretlerden dolayı) recep ayının orucunu tutamayan birisi, her gün yüz defa şu zikri söylerse recep ayının orucunun sevabını (kısmen de olsa) idrak etmiş olur:
"Subhan'el-İlah'il-celîl. Subhane men la yenbeğî't-tesbîhu illa leh. Subhan'el-eazz'il-ekrem. Subhane men lebise'l-izze ve huve lehu ehl."
Anlamı: Münezzehtir yüce İlâh. Münezzehtir kendisinden başkasına tessbih ve takdis yakışmayan. Münezzehtir en büyük izzet ve kerem sahibi. Münezzehtir layık olduğu halde izzet libasını giyen. –Allah-.
Bu Ayda Her Gün Namazlardan Sonra Okunan Dua
Seyyid İbn-i Tavus, (r.a) Muhammed İbn-i Zekvan'dan (r.a) şöyle naklediyor: "İmam Cafer Sadık'a (a.s); "Canım sana feda olsun, işte Recep ayına girmiş bulunuyoruz; Allah'ın beni faydalandıracağı bir duayı bana öğretmenizi istiyorum" dedim. İmam (a.s) yaz diye buyurdu:
"Bismillahirrahmanirrahim"
Recep ayının her gününde akşam, sabah, gece ve gündüz kıldığın namazların ardından şu duayı oku:
"Ya men ercûhu li-kulli hayr; ve âmenu sehatehu inde kulli şerr. Ya men yu'ti'l-kesîre bi'l-galîl. Ya men yu'tî men seeleh. Ya men yu'tî men lem yes'elhu ve men lem ye'rifhu bi-mes'eletî iyyake cemîe hayr'id-dunya ve cemîe hayr'il-ahire, vasrif annî bi-mes'eletî iyyake cemîe şerr'id-dunya ve şerr'il-ahire. Feinnehu ğayru mengûsin ma e'teyte ve zidnî min fazlike ya kerîm."
Ravi şöyle devam ediyor; sonra İmam (a.s) sol eliyle sakalını tuttuğu halde sağ işaret parmağını hareket ettirerek bu duayı okudu ve ardından şu cümleleri ekledi:
"Ya ze'l-celâli ve'l-ikram. Ya ze'n-ne'mai ve'l-cûd. Ya ze'l-menni ve't-tavl. Harrim şeybetî ale'n-nâr."
Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Ey her hayrını ümid ettiğim ve her kötülükte gazabından güvencede olmayı umduğum (rabbim)! Ey aza karşılık çok veren; ey rahmet ve şefkatinden dolayı isteyene de, istemeyene de veren. Sana yalvarıyorum, dünya ve ahiret hayrının hepsinden bana da nasip buyur. Bütün dünya ve ahiret şerrini benden uzaklaştır. Kendi fazl-u kereminden bana verdiğini artır ey Kerim (Allah)!
Ey celal ve kerem sahibi, ey –sonsuz- nimetler ve cömertlik sahibi, ey bağış ve ihsan sahibi, şu beyaz sakalımı -cehennem- ateşine haram (yasak) kıl.
Recep Ayı Gecelerine Ait Namazlar
Birinci gece: Yirmi rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra bir defa İhlas okunur.
İkinci gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra bir defa Kâfirun suresi okunur.
Üçüncü gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra beş defa Nasr suresi okunur.
Dördüncü gece: Yüz rekât namaz kılınır. Birinci rekâtta Hamd suresinden sonra Felak suresi, ikinci rekâtta ise, Hamd'dan sonra Nas suresi okunur.
Beşinci gece: Altı rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd suresinden sonra İhlas suresi okunur.
Altıncı gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra yedi defa Ayet-el Kürsi okunur.
Yedinci gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra, İhlas, Felak ve Nas sureleri üçer defa okunur ve namazdan sonra on defa salavat gönderilir ve on defa da "Subhanallahi ve'l-hamdulillahi ve la ilahe illellahu vallahu ekber." denir.
Sekizinci gece: Yirmi rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra İhlas, Kafirun, Felak ve Nas sureleri üçer defa okunur.
Dokuzuncu gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra beş defa Tekasur suresi okunur.
Onuncu gece: On iki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra üç defa İhlas suresi okunur.
On birinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra on iki defa Ayet-el Kürsi okunur.
On ikinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra on defa "Amen'er-resul" ayeti okunur.
On üçüncü gece: On rekât namaz kılınır. Birinci rekâtta Hamd suresinden sonra Adiyat suresi, ikinci rekâtta ise, Hamd'dan sonra Tekasur suresi okunur.
On dördüncü gece: Otuz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra bir defa İhlas suresi ve bir defa Kehf suresinin son ayeti okunur.
On beşinci gece: Otuz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra on defa İhlas suresi okunur.
On altı ve on yedinci geceler: Otuz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra on defa İhlas suresi okunur.
On sekizinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra onar defa İhlas, Felak ve Nas suresi okunur.
On dokuzuncu gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Hamd on beşer defa Ayet-el Kürsi ve İhlas suresi okunur.
Yirminci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra beş defa Kadir suresi okunur.
Yirmi birinci gece: Altı rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra onar defa Kevser ve İhlas suresi okunur.
Yirmi ikinci gece: Sekiz rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Hamd, yedi Kafirun suresi okunur ve namazdan sonra on defa salavat getirilip on defa "Esteğfirullah" söylenir.
Yirmi üçüncü gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra beş defa Duha suresi okunur.
Yirmi dördüncü gece: Kırk rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'tan sonra bir defa İhlas suresi okunur.
Yirmi beşinci gece: Yirmi rekât namaz kılınır. Akşam ve Yatsı namazının arasında kılınan bu namazda her rekâtta Hamd'dan sonra bir İhlas suresi bir "Amener-Resulü" okunur.
Yirmi altıncı gece: On iki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Hamd'dan sonra dört İhlas suresi okunur.
Yirmi yedi, yirmi sekiz, yirmi dokuz ve otuzuncu geceler: On iki rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Hamd onar defa Â'lâ ve Kadir sureleri okunur.
ŞABAN AYI
Şaban ayıda oldukça faziletli şerafetli ve Resulullah'a (s.a.a) mensub bir aydır. Efendimiz (s.a.a) bu ayı oruç tutar ve ramazan ayının orucuna birleştirir ve şöyle buyururdu. "Şaban benim ayımdır; kim benim ayımdan bir gün oruç tutarsa Cennet ona farz olur."
İmam Sadık'tan (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "İmam Seccad (Zeynelabidin) (a.s) şaban ayı girdiği zaman ashabını toplar ve onlara şöyle buyururdu: "Ashabım! (Dostlarım) bu ayın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu şaban ayıdır. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Şaban benim ayımdır; bu ayı Peygamberinizin sevgisi ve rabbinize yaklaşmak için oruç tutun, canımı elinde tutan (Allah)a and olsun ki babam İmam Hüseyin'den (a.s) duydum ki şöyle derdi: Hz. Ali'den (a.s) şöyle buyurduğunu duydum. "Kim şaban ayını Resulullah'a (s.a.a) olan sevgisinden dolayı ve Allah'a yakınlaşmak için oruç tutarsa, Allah onu sever kendi ikram ve yüceliğine yakınlaştırır ve cenneti ona farz kılar."
Bu değerli ayda yapılması için rivayet edilen amellerde iki kısımdır. Bir kısmı bu ayın bütün günlerinde yapılan amellerdir. Bir kısmı ise bu ayın bazı günleri veya gecelerine has amellerdir.
Şaban Ayının Bütün Günlerinde Yapılan Ameller
1- Her gün yetmiş defa şu zikri söylemek
"Esteğfirullahe ve es'eluh'ut-tevbe." Yani, Allah'tan bağışlanma diler ve O'ndan tövbemi kabul etmesini dilerim.
2- Yine yetmiş defa şu şekilde Allah'tan mağfiret dilemek:
"Esteğfirullahellezî la ilahe illa huve'r-rahman'ur-rahim, el-hayy'ul-gayyûm ve etûbu ileyh."
Anlamı: Allah'tan bağışlanma dilerim. O'ndan başka ilâh yoktur. O esirgeyen ve bağışlayandır. Diri ve kayyumdur ve ben O'ndan tövbe diliyorum.
Evet bu ayda hergün yetmiş defa istiğfar eden kimse diğer aylarda yetmişbin defa istiğfar etmiş gibidir.
3- Bu ayda yarım hurmayla'da olsa (gücü yetmiyenler için) sadaka vermek; bunu yapan kimsenin cesedini Allah (cehennem) ateşine haram kılar. İmam Sadık'tan (a.s) rivayet edilen bir hadiste İmam'a (a.s) Receb ayının orucu hakkında sorulduğunda; Neden Şa'ban'ın orucundan gafilsiniz? buyurdu. Ravi; "Ey Resulullah'ın (s.a.a) oğlu Şa'bandan birgün oruç tutan'ın sevabı nedir diye sorunca; Cennettir, vallahi" buyurdu. Ravi tekrar; şaban ayında yapılan en faziletli amel nedir? diye sordu. İmam (a.s) şöyle buyurdu: Sadaka ve mağfiret dilemektir. Kim şaban ayında bir sadaka verirse Allah-u Teala onu siz deve yavrusunu büyüttüğünüz gibi büyütür ve bilahere kıyamet gününde Uhut dağı kadar büyümüş bir halde sahibine verilir.
4- Şa'ban'ın her perşembe günü iki rekât namaz kılarak, her rekatında bir defa Fatiha ve yüz defa İhlas suresini okumak; Namazı bitirdikten sonra'da yüz defa Resulullah'a (s.a.a) ve ehl-i Beyt'ine (a.s) selevat getirmek. Bunu yapan kimsenin. Allah, dini ve dünyevi hacetlerini yerine getirir. Şa'ban'ın Perşembe günlerinin orucu'da müstehaptır. Bir hadiste şöyle rivayet edilmiştir. Şabanın her perşembe günü gökler süslenir ve melekler şöyle dua ederler; "Ey Mabudumuz, bu günü oruç tutanı bağışla ve duasını kabul et." Yine Nebevi bir hadiste şöyle geçer; Şa'ban'ın Pazartesi ve Perşembe günlerini oruç tutan kimsenin, Allah, yirmi dünyevi ve yirmi Uhrevi hacetini yerine getirir."
5- Bu ayda Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyti'ne (a.s) çokca salavat getirmek.
6- İbn-i Haleveyh'in rivayetine göre Hz. Ali (a.s) ve diğer Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) şaban ayında okudukları ve "Münacat-ı Şabaniye" diye meşhur olan şu münacatı okumak:
Anlamı: Allah'ım! Muhammet ve Ehlibeyt'ine rahmet eyle ve seni çağırdığımda duamı icabete eriştir, seni seslediğimde çağrımı duy, sana yalvarıp yakardığımda bana bak. Ben sana doğru yönelmiş, sana boyun eğip yalvararak ve katındaki sevabı dileyerek huzurunda durmuşum. İçimde olanı biliyorsun, ihtiyacımdan haberdar ve kalbimdekine vakıfsın. Dönüşüm ve döneceğim yer, söylemek istediğim söz, dile getirmek istediğim ihtiyaç ve akıbetim umduklarım sana gizli değildir. Ey Sahibim! Senin takdir ve hükmün, ömrümün sonuna dek benden vuku bulacak ve her şeyde, zahir ve batınımda caridir. Kemal ve eksikliğim, yarar ve zararım başkasının değil, senin elindedir.
Allah'ım! Rızkımı sen vermezsen kim verir! Eğer bana, yardım etmeyerek yalnız bırakırsan, kim yardım eder!
Allah'ım! Gazabından ve azabından sana sığınırım.
Allah'ım! Ben rahmetine layık olmasam da, sen geniş fazlın ve rahmetinle bana bağışta bulunmaya layıksın.
Allah'ım! -Sanki kıyamet kopmuş da- yalnız başıma huzurunda durmuş gibiyim, sana olan güzel tevekkülüm bana gölge etmiş, kerem ve ihsanına layık olanı yapmışsın ve affınla günahlarımı örtmüşsün.
Allah'ım! Beni bağışlarsan ne güzel, zaten bağışlamaya senden daha layık olan kim var? Eğer ecelim gelip çatmış olurda amelim beni sana yaklaştırmamışsa, günahlarımı itiraf etmeyi affına vesile kılıyorum.
Allah'ım! Nefsime yönelmekle kendime zulmettim, eğer beni affetmezsen yazıklar olsun bana!
Allah'ım! Bu güne kadar ihsanını benden esirgemedin, ölümle başlayan hayatımda da kesme.
Allah'ım! Öldükten sonra bana hüsn-ü nazarından nasıl keserim ümidimi, oysa ki sen hayatımda iyilikten başka bir şey yapmadın bana.
Allah'ım! Sana yakışır şekilde işlerimi yoluna koy ve cehalet bataklığına batmış bir günahkara kendi lütuf ve fazlın ile merhamet eyle.
Allah'ım! Dünyada birçok günahlarımı gizli tuttun, ahirette onları gizli tutmana da muhtacım.
Allah'ım! Günahlarımı salih kullarına açmayarak lütfettin bana; öyleyse kıyamet günü bütün kulların karşısında rüsva etme beni.
Allah'ım! Bağışın arzumu çoğalttı; affın ise amelimden daha üstündür. Allah'ım! Kullarının arasında hükmettiğin gün, huzuruna çıkmakla beni mesrur eyle.
Allah'ım! Senden özür dilemem, mazeritinin kabul olmasından müstağni olmayan -çaresiz- kimsenin özür dilemesidir. Öyleyse, ey günahkarların kendisinden özür dilediği en keremli zat, mazeretimi kabul buyur.
Allah'ım! Hacetimi reddetme, dileğimi boşa çıkarma, lütuf ve kereminden ümidimi kesme.
Allah'ım! Eğer aşağılığımı isteseydin beni hidayet etmezdin; eğer rezil olmamı irade etseydin beni kurtarmazdın.
Allah'ım! Senden isteyerek ömrümü tükettiğim ihtiyacımı reddeceğini hiç sanmıyorum.
Allah'ım! Hamd sanadır daima, ezelden ebede. Artar eksilmez; sevdiğin ve razı olduğun gibi. Allah'ım! Eğer suçumdan ötürü beni alıkoyarsan affına, günahlarımdan ötürü ise alıkoyarsan mağfiretine sarılırım. Eğer beni ateşe atar isen, "Seni seviyorum!" diye haykırırım ateş ehline.
Allah'ım! Nasıl ayrılayım huzurundan mahrum ve nasipsiz? Oysaki lütfünle bağışlanmış ve kurtulmuş olarak geri döndürmeni güzelce ummaktayım.
Allah'ım Ömrümü gaflet pisliğinde tükettim, gençliğimi de senden uzak kalma sarhoşluğuyla geçirdim.
Allah'ım! Verdiğin nimetle mağrur olduğum ve gazabına doğru gittiğim günlerde gaflet uykusundan uyanamadım.
Allah'ım! Ben senin kulunum ve kulunun oğluyum, huzurunda durmuş ve kereminle sana tevessül etmiş bulunuyorum.
Allah'ım! Kulun olarak huzurunda, hayamın azlığından yaptığım kötü amellerimden sıyrılarak sana yöneliyor ve senden af talep ediyorum; çünkü af, senin kerem ve lütfünün özelliğidir.
Allah'ım! Beni muhabbetin için uyarmadan önce sana isyan etmekten beni alıkoyacak bir gücüm yoktu. -Muhabbet ışığın kalbimde yandıktan sonra ise- nasıl olmamı istediysem öyle oldum; beni kerem ve lütfüne dahil ettiğinden ve kalbimi senden gaflet etme kirlerinden temizlendiğinden dolayı sana şükrediyorum.
Allah'ım! Ey aldanandan uzak olmayan yakın! Ey mükafatını ümit edenden esirgemeyen cömert! Kendisini çağırdığında sana icabet eden ve yardımınla amele sevk ettiğinde sana itaat eden kimseye baktığın gibi bana bak.
Mabudum! İştiyakla sana yaklaşan bir kalp, doğruluğu sana yükselen bir dil ve değeri, sana yaklaşmaya vesile olan bir bakış bana bağışla.
Allah'ım! Seninle tanınan, şöhretsiz; sana sığınan, zelil; ve kendisine teveccüh ettiğin kimse de başkalarına köle olmaz.
Allah'ım! Senin yoluna yönelen aydınlanır ve sana sığınan korunur; ey mevlam, ben sana sığındım; rahmetine olan ümidimi kereminin güzelliğinden kesmedim.
Allah'ım! Eğer hatalarım beni, senin yanında düşürüp zelil etmişse o halde beni, sana olan hüsn-ü tevekkülümle affet. –Sana gönül bağladığım için beni bağışla.
Allah'ım! Eğer günahlarım beni, lütfünün güzelliklerinden uzaklaştırmışsa, şüphesiz şefkatinin güzelliğine olan yakinim beni -sana kavuşmaya hazırlanmaktan beni uyutmuşsa, değerli nimetlerini tanımak beni uyandırmıştır.
-Allah'ım! Eğer beni büyük -azabın ateşe çekiyorsa, büyük mükafatın da beni cennete doğru çekiyor.
Allah'ım! Öyleyse senin -rızana kavuşmak için istiyorum ve sana yalvarıp niyaz ediyorum; senden Muhammed ve Ehlibeyti'-ne rahmet etmeni ve beni, daima seni anan, ahdini bozmayan, sana şükretmekten gafil olmayan ve emrini hafife almayan kimselerden kılmanı istiyorum.
Allah'ım! Beni, seni tanımam, senden gayrisinden yüz çevirmem için izzetinin güzel nuruna kavuştur; ey celal ve ikram sahibi Allah.
Ve Allah, Resulü Muhammed'e ve onun tertemiz Ehlibeyt'ine salat ve çokça selâm eylesin.
Bu Bütün imamlarımıza mensub yüce ve derin manaları içeren bir münacaattır, ve huzur-i kalp hasıl olan her zamanda okunması iyidir.
Şaban Ayı Gecelerine Ait Namazlar
Birinci gece: Yüz rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha, bir de İhlas sureleri okunur. Daha sonra elli defa Fatiha suresi okunur.
İkinci gece: Elli rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha, bir İhlas, bir de Felak ve Nas sureleri okunur.
Üçüncü gece: Bu gecede iki rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha Suresi, yirmi beş defa da İhlas Suresi okunur.
Dördüncü gece: Kırk rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha suresi, bir de İhlas Suresi okunur.
Beşinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha suresi, beş yüz İhlas Suresi okunur.
Altıncı gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha Suresi, on defa İhlas Suresi okunur.
Yedinci gece: İki rekât namaz kılınır. Birinci rekâtta bir Fatiha Suresi, yüz İhlas Suresi, ikinci rekâtta ise bir Fatiha Suresi ve bir Ayet-el Kürsi okunur.
Sekizinci gece: İki rekât namaz kılınır. Birinci rekâtta bir Fatiha Suresi, on beş İhlas Suresi; ikinci rekâtta ise Fatiha Suresinden sonra Kehf suresinin son ayeti, daha sonra on beş defa İhlas Suresi okunur.
Dokuzuncu gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha Suresinden sonra Nasr Suresi okunur.
Onuncu gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra üç defa Ayet-el Kürsi ve üç defa Kevser Suresi okunur.
On birinci gece: Sekiz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra üç defa ???? okunur.
On ikinci gece: On iki rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha, bir Tekasür Suresi okunur.
On üçüncü gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta bir Fatiha, bir Tin Suresi okunur.
On dördüncü gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra beş defa Asr Suresi okunur.
On beşinci gece: Akşam ve yatsı namazının arasında dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra on İhlas Suresi okunur. Namazdan sonra şu dualar onar defa okunur:
- Allahummeğfir lenâ
- Ya rabbirhemnâ
- Suhbânellezî yuhyi'l-mevtâ ve yumît'ul-ehyâ ve huve alâ kulli şey'in gadîr.
On altıncı gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha Suresinden sonra bir defa Ayet'el-Kürsi ve on beş defa İhlas Suresi okunur.
On yedinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha Suresinden sonra yetmiş defa İhlas Suresi okunur. Namazdan sonra yetmiş defa "Esteğfirullah" söylenir.
On sekizinci gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra beş defa İhlas Suresi okunur.
On dokuzuncu gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra Mülk Suresi okunur.
Yirminci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra Mülk Suresi okunur.
Yirmi birinci gece: Sekiz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra İhlas ve Felak ve Nas sureleri birer defa okunur.
Yirmi ikinci gece: Sekiz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra bir defa İhlas, on beş defa ???? okunur.
Yirmi üçüncü gece: Otuz rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra bir defa Zilzal Suresi okunur.
Yirmi dördüncü gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra Haşr Suresi okunur.
Yirmi beşinci gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra on defa Tekasur Suresi okunur.
Yirmi altıncı gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra Amen'er-Resulü okunur.
Yirmi yedinci gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra on defa A'la Suresi okunur.
Yirmi sekizinci gece: Dört rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra İhlas, Felak ve Nas sureleri birer defa okunur.
Yirmi dokuzuncu gece: On rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra Tekasur, İhlas, Felak ve Nas sureleri onar defa okunur.
Otuzuncu gece: İki rekât namaz kılınır. Her rekâtta Fatiha'dan sonra on defa A'la Suresi okunur.
İftar Duası
"Allahumme leke sumtu ve alâ rizgike eftartu ve aleyke tevekkeltu."
Anlamı: Allah'ım! Senin için oruç tuttum ve senin rızkınla iftar edip, sana tevekkül ettim.
Ramazan Ayında Resulullah'ın (s.a.a) Duası
Merhum Kefhemi "Misbah" kitabında Resul-ü Ekrem'den şöyle rivayet etmiştir: "Kim ramazan ayında her farizadan sonra şu duayı okursa Allah onun günahlarını bağışlar."
"Allahumme edhil alâ ehl'il-gubûr'is-surûr. Allahumme eğni kulle fegîr. Allahumme eşbi' kulle cai'. Allahummeksu kulle uryan. Allahummegzi deyne kulli medîn. Allahumme ferric an kulli mekrûb. Allahumme rudde kulle ğarîb. Allahumme fukke kulle esîr. Allahumme aslih kulle fasidin min umûr'il-muslimîn. Allahummeşfi kulle merîz. Allahumme sudde fegrena bi-ğinak. Allahumme ğayyir sûe halina bi-husni hâlik. Allahummegzi anna'd-deyne ve ağnina min'el-fagr. İnneke alâ kulli şey'in gadîr."
Anlamı: Allah'ım! kabir ehlini sevindir. Allah'ım, bütün fakirleri zenginleştir. Allah'ım, bütün açları doyur, Allah'ım bütün çıplakları giyindir. Allah'ım, sıkıntısı olanların sıkıntısını gider. Allah'ım, bütün garipleri -vatanlarına- geri döndür. Allah'ım, bütün esirleri -esirlikten- kurtar. Allah'ım, Müslümanların bozulan durumlarını, fasit olan işlerini ıslah eyle. Allah'ım, bütün hastalara şifa ver. Allah'ım, bizim fakirliğimizi kendi zenginliğinle engelle. Allah'ım, bizim kötü halimizi kendi iyi haline dönüştür. Allah'ım, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider; muhakkak senin herşeye gücün yeter.
Ramazan Ayında Her Gecenin Özel Namazı
Merhum Meclisi bu namazları ve bundan sonra zikredeceğimiz her günün kısa özel duasını "Zad'ul-Mead" kitabında şöyle rivayet etmiştir:
1. Gecenin Namazı: Dört rekâttır. Her rekâtta bir Fatiha, on beş defa İhlas Suresi okunur.
2. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta bir Fatiha, yirmi defa Kadir Suresi okunur.
3. Gecenin Namazı: On rekâttır; her rekâtta bir Fatiha, elli defa İhlas Suresi okunur.
4. Gecenin Namazı: Sekiz rekâttır; her rekâtta bir Fatiha, yirmi defa Kadir Suresi okunur.
5. Gecenin Namazı: İki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha, elli defa İhlas Suresi okunur. Namazın selâmından sonra da yüz defa "Allahumme salli alâ Muhammedin ve Âl-i Muhammed" diyerek selavat getirilir.
6. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve bir defa da Mülk (Tebareke) suresi okunur.
7. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve on üç defa Kadir Suresi okunur.
8. Gecenin Namazı: İki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve on defa İhlas Suresi okunur. Namazın selamından sonra da bin defa "Subhanellah" zikri söylenir.
9. Gecenin Namazı: Altı rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve altı defa Ayet'el-Kürsi okunur. Namazı bitirdikten sonra elli defa selavat getirilir. Bu namazlar akşam namazı ile yatsı namazı arasında kılınır.
10. Gecenin Namazı: Yirmi rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve otuz defa İhlas Suresi okunur.
11. Gecenin Namazı: İki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve yirmi defa Kevser Suresi okunur.
12. Gecenin Namazı: Sekiz rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve otuz defa Kadir Suresi okunur.
13. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve yirmi defa İhlas Suresi okunur.
14. Gecenin Namazı: Altı rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve otuz defa Zilzal suresi okunur.
15- Gecenin Namazı: Dört rekâttır; ilk iki rekâtın her rekâtında bir Fatiha ve yüz defa İhlas; diğer iki rekâtta ise her rekâtta bir Fatiha ve elli defa İhlas Suresi okunur.
16. Gecenin Namazı: On iki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve on iki defa Tekasür Suresi okunur.
17. Gecenin Namazı: İki rekâttır; birinci rekâtta bir Fatiha ve bir defa da istediği her hangi bir sureyi, ikinci rekâtta ise bir Fatiha ve yüz defa İhlas Suresi okunur ve namazın selamından sonra yüz defa "La ilahe illallah" zikri söylenir.
18. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta Fatiha ve yirmi beş defa Kevser Suresi okunur.
19. Gecenin Namazı: Elli rekâttır; her rekâtta Fatiha ve elli defa Zilzal Suresi okunma suretiyle kılınır.
Burada maksat her halde her rekâtte bir defa Zilzal Suresinin okunmasıdır. Zira her rekâtta elli defa okunması kastedilirse, o zaman 2500 defa okunması gerekir, bu da oldukça zor, belki de imkansız bir şeydir.
20. 21. 22. 23. 24. Gecelerin Namazı: Bu gecelerin her birinde sekiz rekât; her rekâtta bir Fatiha ve istediği her hangi bir sureyi okuyabilir.
25. Gecenin Namazı: Sekiz rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve on defa İhlas Suresi okunur.
26. Gecenin Namazı: Sekiz rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve yüz defa İhlas Suresi okunur.
27. Gecenin Namazı: Dört rekâttır; her rekâtta imkanı olduğu takdirde bir Fatiha ve bir Mülk (Tebareke) suresi, mümkün olmadığı takdirde ise, Mülk suresinin yerine yirmi beş defa İhlas Suresini okuyabilir.
28. Gecenin Namazı: Altı rekâttır; her rekâtta bir Fatiha, yüz defa Ayet'el-Kürsi, yüz defa İhlas ve yüz defa Kevser sureleri okunur. Namazdan sonra da yüz defa salavat getirilir.
Bu gecenin namazını bu şekliyle Merhum Meclisi nakletmiştir. Fakat Merhum Şeyh Abbas Kummi'nin tahkikine göre bu gecenin namazı şöyledir:
Altı rekât, her rekatte bir Fatiha ve on defa Ayet'el-Kürsi, on defa Kevser ve on defa da İhlas okunur. Namazdan sonra da yüz defa Resulullah'a salavat getirilir.
29. Gecenin Namazı: İki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve yirmi defa İhlas okunur.
30. Gecenin Namazı: On iki rekâttır; her rekâtta bir Fatiha ve yirmi defa İhlas Suresi okunur. Namazdan sonra ise yüz defa Resulullah'a (s.a.a) salavat getirilir.
Bilindiği gibi bütün namazlar ikişer, ikişer rekâtler şeklinde (sabah namazı gibi) kılınır.
Ramazan Ayında Her Güne Ait Kısa ve Özel Dualar
Aşağıdaki dualar büyük fazilet ve sevaplarla İbn-i Abbas kanalıyla Resulullah'tan (s.a.a) nakledilmiştir.
1. Günün Duası: "Allahummec'al siyamî fîhi siyam'es-saimîn ve giyamî fîhi giyam'el-gâimîn ve nebbihnî an nevmet'il-ğâfilîn ve heb lî curmî fîhi ya ilâh'el-âlemin ve'fu annî ya âfiyen an'il-mucrimîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde tuttuğum orucu gerçek oruç tutanların orucu gibi ve ibadetimi gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl; bu günde beni gafillerin uykusundan uyandır; suçumu bu günde bağışla; ey alemlerin ilâhı! Affet beni, ey suçları affeden. Rabbim!
2. Günün Duası: "Allahumme garribnî fîhi ilâ merzâtike ve cennibnî fîhi min sehatike ve negimatike ve veffignî fîhi li-girâeti âyâtike bi-rahmetike ya erhem'er-râhimîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde beni kendi hoşnutluğuna yakınlaştırıp, gazap ve azabından uzaklaştır. Bu günde ayetlerini okumaya beni muvaffak kıl; rahmetin hakkına ey merhametlilerin en merhametlisi.
3. Günün Duası: "Allahummerzugnî fîh'iz-zihne ve't-tenbîh ve bâidnî fîhi min'es-sefâheti ve't-temvîh vec'al lî nesîben min kulli hayrin tunzilu fîh, bi-cûdike ya ecved'el ecvedîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde bana zeka ve uyanıklık (ibadet ve itaatten gafil olmama) hali ver; beni cahillik ve batıl işlerden uzaklaştır. Bu günde indirdiğin her hayırdan bana da bir nasip ayır; cömertliğin hakkına ey cömertlerin en cömerdi!
4. Günün Duası: "Allahumme gavvinî fîhi alâ igameti emrik ve ezignî fîhi halâvete zikrik ve evzi'nî fîhi li-edâi şukrik bi-keramik vehfeznî fîhi bi-hifzike ve sitrik, ya ebsar'an-nâzirîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde emrini uygulamak için beni güçlendir; bu günde zikrinin güzel tadını bana tattır; kereminle beni bu günde şükrünü eda etmek için hazırla; bu günde hıfzın ve örtünle beni (günah ve beladan) koru; ey basiretlilerin en basiretli!
5. Günün Duası: "Allahummecalnî fîhi min'el-musteğfirîn, vec'alnî fîhi min ibâdik'es-sâlihîn'el-gânitîn, vec'alnî fîhi min evliyâik'el-mugarrabîn, bira'fetike ya erham'er-râhimîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde beni mağfiret dileyenlerden, sana itaat eden salih kullarından ve mukarreb velilerinden kıl; lütuf ve şefkatin hakkında ey merhametlilerin en merhametlisi!
6. Günün Duası: "Allahumme la tehzulnî fîhi li-tearruzi ma'siyetik, velâ tazribnî bi-siyâti negimetik, ve zehzihnî fîhi min mûcibâti sehatike, bi-mennike ve eyâdîke, ya muntehâ rağbet'ir-râğibîn."
Anlamı: Allah'ım! Sana karşı işlediğim günahtan ötürü bu günde beni yalnız bırakma; azap kırbaçınla beni cezalandırma; bu günde gazabına vesile olacak şeylerden beni uzaklaştır; -sonsuz- lütfun ve nimetlerin hakkına, ey şevkli insanların en büyük arzusu!
7. Günün Duası: "Allahumme einnî fîhi alâ siyamihi ve giyamih, ve cennibnî fîhi min hefevatihi ve asamih, verzugnî fîhi zikreke bi-devamihi, bi-tevfigike ya hadiy'el-muzillîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde oruç tutup ibadete durmam için bana yardımcı ol; bu günün sürçme ve günahlarından beni uzaklaştır; bu günde sürekli olarak seni zikretmeği bana nasip eyle; tevfikinle ey yolunu şaşanları hidayet eden!
8. Günün Duası: "Allahummerzugnî fîhi rahmet'el-eytami ve it'am'et-taam ve ifşa'es-selâm ve suhbet'el-kiram, bi-tavlike ya melce'el-amilîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde öksüzlere merhamet etmeyi, -fakirlerin- karnını doyurmayı, karşıma çıkan herkese Selâm vermeyi ve değerli insanlarla oturup kalkmayı bana nasip eyle; iyilik ve ihsanınla, ey arzu edenlerin sığınağı
9. Günün Duası: "Allahummec'al lî fîhi nasiben min rahmetik'el-vasia, vehdinî fîhi li-berahinik'es-satia, ve huz bi-nasiyetî ila merzatik'el-camia, bi-mehabbetike ya emel'el-muştagîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde geniş rahmetinden beni nasipsi bırakma; açık delil ve bürhanlarını bana göster ve beni alıp en kapsamlı hoşnutluğa götür; muhabbetinle ey şevkli insanların arzusu!
10. Günün Duası: "Allahummec'alnî fîhi min'el-mutevekkilîne aleyke, vec'alni fîhi min'el-faizîne ledeyke, vec'alnî fîhi min'el-mugarrabîne ileyke, bi-ihsanike ya ğayet'et-talibîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde beni sana tevekkül edenlerden, sana göre saadete erişenlerden ve sana yakınlaşan kimselerden kıl; ihsanınla ey arayanların en büyük talebi!
11. Günün Duası: "Allahumme habbib ileyye fîh'il-ihsan, ve kerrih ileyye fîh'il-fusûge ve'l-isyan, ve harrim aleyye fîh'is-sehate ve'n-nîran, bi-avnike ya ğiyas'el-musteğisîn."
Anlamı: Allahım! Bu günde iyilik ve ihsanı bana sevdir; fısk ve günahtan beni nefret ettir; gazabını ve –cehennem- ateşini bana haram kıl; yardımınla ey imdat isteyenlerin imdadı!
12. Günün Duası: "Allahumme zeyyinnî fîhi bi's-sitri ve'l-ifaf, vesturnî fîhi bi-libas'il-gunûi ve'l-kifaf, vehmilnî fîhi ala'l-adli ve'l-insaf, ve aminnî fîhi min kulli ma ehafu bi-ismetike ya ismet'el-haifin."
Anlamı: Allahım! Bu günde örtü ve iffetle beni ziynetlendir; bugün kanaat ve elde olana yetinme libasını bana giydir; beni bu günde adalet ve insafa sevk et ve korktuğum herşeyden beni emniyete al; koruma ve ismetinle; ey korkanları koruyan -Rabbim-
13. Günün Duası: "Allahumme tahhirnî fîhi min'ed-denesi ve'l-egdar, ve sabbirni fîhi alâ kainat'il-egdar, ve veffignî fîhi li't-tuga ve suhbet'el-ebrar, bi-avnike ya gurrete ayn'il-mesakîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde beni (maddi ve manevi bütün) kir ve pisliklerden temizle; bu günde olması taktir edilen olaylara karşı beni sabırlı kıl. Bu günde takvalı olmaya ve iyi insanlarla arkadaşlık yapmaya beni muvaffak eyle; yardımınla, ey zavallı ve miskin insanların göz nuru!
14. Günün Duası: "Allahumme la tuahiznî fîhi bi'l-aserat, ve egilnî fîhi min'el-hataya ve'l-hefevat, vela tec'alnî fîhi ğarazan li'l-belaya vel-afat, bi-izzetike ya izz'el-muslimîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde ayak sürçmelerimden dolayı beni cezalandırma; hata ve yanlışlarımı bağışla. Bu günde beni bela ve afetlerin hedefi etme; izzetinle, ey müslümanların izzeti!
15. Günün Duası: "Allahummerzugnî fîhi taat'el-haşiîn, veşreh fîhi sadrî bi-inabet'il-muhbitîn, bi-emanike ya eman'el-haifîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde bana huşu ehlinin itaatini nasip eyle; mütevazi insanlar gibi dönüş yapıp tövbe etmemle göğsümü genişlet; emanınla, ey korkanların emanı ve güveni!
16. Günün Duası: "Allahumme veffignî fîhi li-muvafeget'il-ebrar ve cennibnî fîhi murafagat'el-eşrar, ve avinî fîhi bi-rahmetike ila dar'il-garari bi-ilahiyyetike ya ilah'el-alemîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde iyi insanlarla arkadaş olmaya beni muvaffak kıl ve kötü insanların arkadaşlığından beni uzaklaştır. Rahmetinle bana ebediyet ve sükunet yurdu olan -cennette- yer ver; ilahlığın hakkına, ey alemlerin ilahı!
17. Günün Duası: "Allahummehdinî fîhi li-salih'il-e'mali, vegzi lî fîh'il-havaice ve'l-amal. Ya men la yehtacu ile't-tefsiri ve's-sual. Ya alimen bima fî sudur'il-âlemin, salli alâ Muhammedin ve Âlih'it-tahirin."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde beni salih amellere hidayet et; bu günde beni hacet ve arzularıma kavuştur. Ey açıklamaya ve sormaya ihtiyacı olmayan; ey alemdekilerin göğsünde bulunanları (içinde geçenleri) bilen –Rabbim-! Muhammed'e ve onun tertemiz Ehlibeyti'ne rahmet et.
18. Günün Duası: "Allahumme nebbihnî fîhi li-berakati esharih, ve nevvir fîhi galbî bi-ziyai envarih, ve huz bi-kulli â'zâî ile't-tibai asarih, bi-nûrike ya munevvira gulûb'il-arifîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günün seherlerinin bereketlerinden yararlanmak için beni uyandır; nurların ışığıyla kalbimi aydınlat ve bütün uzuvlarımı bu günün eserlerinden, bereketlerinden yararlandır; nurun ile, ey ariflerin gönüllerini aydınlatan!
19. Günün Duası: "Allahumme veffir fîhi hazzî min berakatih, ve sehhil sebîlî ila hayratih, vela tehrimnî gabûle hasenatih, ya hadiyen ile'l-hagg'il-mubîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günün bereketlerinden nasibimi bol et; hayırlarına ulaşma yolumu kolaylaştır; iyi amellerinin kabulünden beni mahrum bırakma; ey apaçık hakka hidayet eden -Rabbim-!
20. Günün Duası: "Allahummefteh lî fîhi ebvab'el-cinan, ve eğlig annî fîhi ebvab'en-nîran, ve veffignî fîhi li-tilavet'il-gur'an, ya munzil'es-sekîneti fî gulûb'il-mu'minîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde cennet kapılarını (yüzüme) aç; cehennem kapılarını -yüzüme- kapat; bu günde Kur'ân okumaya beni muvaffak kıl; ey müminlerin kalplerine sükunet ve huzur indiren -Yüce Allah-!
21. Günün Duası: "Allahummec'al lî fîhi ila merzatike delîla, vela tec'al li'ş-şeytani fîhi aleyye sebîla, vec'al'il-cennete lî menzilen ve megîla, ya gaziye havaic'it-talibîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde beni hoşnutluğuna götürecek bir kılavuz kıl bana; bu gün Şeytan'ı bana ulaştıracak hiçbir yol bırakma; benim yerleşeceğim ve rahat edeceğim yeri cennet kıl; ey arayanların hacetlerini yerine getiren -Rabbim-!
22. Günün Duası: "Allahummefteh lî fîhi ebvabe fazlik, ve enzil aleyye fîhi berakatik, ve veffignî fîhi li-mucibati merzatik, ve eskinnî fîhi buhbûhati cennatik, ya mucîbe davet'il-muztarrîn."
Anlamı: Allah'ım! Fazl-ü rahmetinin kapılarını bugün yüzüme aç; bu günde bereketlerini üzerime indir ve beni hoşnutluğuna vesile olacak şeylere muvaffak kıl; beni cennetlerinin ortasına yerleştir; ey perişanların duasını kabul eden -Allah-!
23. Günün Duası: "Allahummeğsilnî fîhi min'ez-zunûb, ve tahhirnî fîhi min'el-uyûb, vemtehin galbî fîhi bi-tegv'el-gulûb, ya mugîle eserat'il-muznibîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde beni günah ve kusurlardan beni yıkayıp temizle; kalbimin imtihanında bana kalplerin takvasını ver; ey günahkarların sürçmelerini bağışlayan –Rabbim-!
24. Günün Duası: "Allahumme innî es'eluke fîhi ma yurzîk, ve eûzu bike mimma yu'zîk, ve es'eluk'et-tevfîge fîhi lien utîake vela a'siyek, ya cevad'es-sailîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde seni razı edecek şeyleri senden diliyor ve seni rahatsız edecek şeylerden sana sığınıyorum. -Allah'ım!- Bu günde sana itaat edip karşı gelmemek için senden tevfik ve yardım diliyorum; el el açıp dilenenlere cömert davranan –Rabbim-!
25. Günün Duası: "Allahummec'alnî fîhi muhibben li-evliyaik, ve muadiyen li-e'daik, mustennen bi-sunneti hatemi enbiyaik, ya asime gulûb'in-nebiyyîn."
Anlamı: Allah'ım! Beni bu günde velilerini seven, düşmanlarına düşmanlık besleyen ve peygamberlerinin sonuncusu -Muhammed Mustafa'nın (s.a.a)- sünnetine uyan kimselerden kıl; ey peygammerlerin kalplerini koruyan -Yüce Allah-!
26. Günün Duası: "Allahummec'al sa'yî fîhi meşkûran ve zenbî fîhi mağfûran ve amelî fîhi magbûlen ve aybî fîhi mestûra, ya esme'as-samiîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde çabamı mükafatlandır; günahımı bağışla; amelimi kabul buyur ve gözümü –günahlara- kapa; ey duyanların en iyi duyanı!
27. Günün Duası: "Allahummerzugnî fîhi fazle leylet'il-gadri ve sayyir umûrî fîhi min'el-usri ile'l-yusr, vegbel meazîrî ve hutta anni'z-zenbe ve'l-vizr, ya raûfen bi-ibadih'is-salihîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde bana kadir gecesinin sevabını lütfeyle; işlerimi zorluktan kolaylığa dönüştür; mazeretlerimi kabul buyur; günah ve vizr-ü vebalı üzerimden kaldır; ey salih kullarına şefkatli olan!
28. Günün Duası: "Allahumme veffir hazzî fîhi min'en-nevafil, ve ekrimnî fîhi bi-ihzar'il-mesail, ve garrib fîhi vesîletî ileyke min beyn'il-vesail, ya men la yeşğaluhu ilhah'ul-mulihhîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde müstehap (sünnet) amellerden nasibimi çoğalt; -dünya ve ahirette- sorumlu olduğum şeyleri hazırlayarak bana lütuf ve bağışta bulun; bugünde vesileler arasından sana vesilemi yakınlaştır bana; ey ısrarla –yalvaranların- ısrarı kendisini –başkalarıyla ilgilenmekten- alıkoymayan –Rabbim-!
29. Günün Duası: "Allahumme ğaşşinî fîhi bi'r-rahmet, verzugnî fih'it-tevfîga vel-isme, ve tahhir galbî min ğayahib'it-tuhmet, ya rahimen bi-ibadih'il-mu'minîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde rahmetinle beni kapla; bu günde bana -iyi amelleri yapmak için- tevfik ve -kötü amellerden- korunma -gücü- lütfeyle ve beni şüphe ve suç unsuru addedilebilecek şeylerin karanlığından temizle; ey mümin kullarına merhametli olan -Rabbim!-
30. Günün Duası: "Allahummec'al siyamî fîhi bi'ş-şukri ve'l-gabûli alâ ma terzahu ve yerzah'ur-resûl, muhkemeten furûuhu bi'l-usûl, bi-haggi seyyidina Muhammedin ve Âlih'it-tahirîn, ve'l-hamdulillahi rabb'il-alemîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde tuttuğum orucu kendin ve resulün beğendiği şekilde mükafatlandırıp kabul buyur ve onun furuunu -iman ve ihlas olan- usuluyla pekiştir; efendimiz Muhammed ve onun tertemiz Ehlibeyti hakkında -Ey Rabbim!- Ve bütün övgüler alemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur.
Kadir Gecelerinin Amelleri
1- Gusül yapmak. Merhum Alleme Meclisi bu gusülün güneş batacağı sırada yapılıp onunla akşam namazının kılınmasının daha efdal olduğunu yazmıştır.
2- İki rekât namazı her rekâtta Hamd'dan sonra yedi defa İhlas suresini okuyarak kılmak. Namazın ardından da yetmiş defa: "Esteğfirullahe ve Etûbu İleyh" söyleyerek Allah'tan mağfiret dilemek ve tevbe etmek. Resul-i Ekrem'den (s.a.a) nakledilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır. "Kim bu ameli yaparsa yerinden kalkmadan Allah onu ve anne-babasını bağışlar."
3- Bir amel de şudur: Kur'ân-ı Kerim'i açıp yüzüne tutarak şu duayı okursun:
"Alllahumme innî es'eluke bi-kitabik'el-munzel, vema fih, ve fîh'ismuk'el-ekber, ve esmauk'el-husna, vema yuhafu ve yurca, en tec'alenî min utegâike min'en-nar."
"Ey Allah! İndirdiğin kitabın ve onda bulunan büyük ismin ve güzel isimlerin hürmetine ve kitabındaki korkutan veya ümit veren (ayetlerin) hürmetine, beni cehennem ateşinden azat ettiğin kimselerden kılmanı dilerim Senden."
Ve bu duanın ardından da hacet ve dileklerinizi Hak Teala'dan istersiniz.
4- Bu gecelerde yapılan bir amel de şöyledir: Kur'ânı alıp başınıza kor ve şöyle dua edersiniz:
"Allahumme bi-haggi haza'l-gur'ân ve bi-haggi men erseltehu bih, ve bi-haggi kulli mu'minin medehtehu fih, ve bi-haggike aleyhim, fela ehede e'rafu bi-haggike mink."
"Allah'ım! Bu Kur'ân'ın ve onu gönderdiğin kimsenin ve onda medhettiğin bütün müminlerin hakkına ve senden başka hiç kimsenin tanıyamayacağı onlar üzerindeki hakkına -senden istiyorum.-
Sonra da:
On defa "Bike ya Allah".
On defa "Bi-Muhammedin".
On defa "Bi-Aliyyin."
On defa "Bi-Fatimete".
On defa "Bil-Haseni".
On defa "Bil-Hüseyni".
On defa "Bi-Aliyyibni'l-Huseyn".
On defa "Bi-Muhammed ibn-i Eliyyin".
On defa "Bi-Ca'fer ibn-i Muhammed".
On defa "Bi-Musa ibn-i Ca'fer".
On defa "Bi-Aliyy ibn-i Musa".
On defa "Bi-Muhammed ibn-i Aliyyin".
On defa "Bi-Aliyyibn-i Muhammed".
On defa "Bil-Hasen ibn-i Aliyyin".
On defa "Bil-Hucceti". söyleyip hacetlerinizi istersiniz. Bu duada önce Allah'u Tealayı, Kur'ân-ı Kerim'e ve O'nun gönderdiği peygamberine (s.a.a) ve Kur'ân'ın medhettiği müminlere sonra da Allah'u Tealayı kendi Mukaddes Zatına ve Ehl-i Beyt'ten olan ondört masum'un her birinin hürmetine ant vererek hacet ve dileklerinizi Hak Teala'dan diliyorsunuz.
5- Bu gecenin bir ameli de imkanı olanlar için İmam Hüseyin'in (a.s) mukaddes türbesini ziyaret etmektir. Uzakta olanlar da uzaktan o hazreti selamlayarak ziyaret edebilirler.
6- Bu üç gecede ihya tutmak (bu geceleri yatmadan sabahlamak) da müstehaptır. Bir hadis-i şerifte şöyle geçer: "Kadir Gecesini ihya tutan kimsenin günahlarını, Allah bağışlar."
7- Her üç gecede de yüz rekât namaz kılmanın çok fazileti vardır. Bu namazlarda her rekâtta Hamd'dan sonra on defa İhlas suresi okunursa daha faziletli olur.
Kadir Gecesinin Fazileti
Merhum Meclisi bu gecelerin en değerli ve faziletli amellerini şöyle sıralamıştır:
İstiğfar etmek, zikir, kendimizin, anne-babamızın akraba ve mümin kardeşlerimizin dünya ve ahiretleri ile ilgili hacetleri istemek, Hz. Muhammed'e (s.a.a) ve Ehl-i Beytine mümkün olduğu kadar selat-u Selâm etmek ve bazı rivayetlere göre Cevşen-i Kebir duasının da bu üç gecede okunması müstehaptır. Bir rivayette ise şöyle geçer: Resulullah'a (s.a.a) Kadir gecesine girdiğimizde (o gecede ) ne isteyelim Hak Teala'dan" diye sorulduğunda, Resuli Ekrem (s.a.a) "afiyet dileyin" buyurdu.


BAYRAMIN İSLAM KÜLTÜRÜNDEKİ YERİ VE ANLAMI
F.Altan
"Bayram" anlamına gelen "iyd" kelimesi aslında ad-evd=yeud fiilinden türetilmiştir şunlardır: "Adet etme", "üzüntü, hastalık, acı ve derin endişelerden kurtulma vs.", "kavmin toplanma günü veya kavimde büyük bir olayın gerçekleştiği gün", "ve derler ki bu isimle anılsın ki gelecek yıllarda hep yeni mutluluklar getirsin"1 Bugünü adet edindiler2 (arapça metin bakmadım 3) mutluluklara münhasır bildi.
Bayram manasına gelen "iyd" kelimesi Kuran-ı Kerim'de yalnızca bir defa söz konusu edilmiştir.(Maide suresi/114) Allahumme enzil aleyna...
Numune tefsirinde, bu ayet ile ilgili açıklamada şöyle denilmiştir: "İyd", lügatte "evd" kökünden türemiş, "dönüş" manasına gelen bir kelimedir. İşte bu yüzdendir ki bir cemiyetin veya kavmin zorluklardan sıyrılıp zafer ve rahatlığa ulaştıkları ilk vakte "iyd" denilmiştir. İslami bayramlar ise bu münasebetle, itaatin yüceldiği bir ramazan ayı veya büyük bir fariza olan hac ibadetinin yerine getirilmesiyle birlikte ruhi sefanın ve pak fıtratın ilk anki gibi ruha ve cana geri dönüşü ve fıtratın her türlü kötülük ve olumsuzluktan arındığı için bu durum bayram olarak nitelendirilmiştir.
Buradan hareketle, "Maide"nin nazil olduğu gün kurtuluşa dönüş, paklık ve Allah'a iman günü olduğu için Hz. İsa (a.s), o günü bayram olarak ilan etmiş, bu suretle "maide"nin iniş günü cumartesi gününe tekabül ettiği için belki de Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılan cumartesi gününün ihtiramı buraya dayandırılmaktadır.
Hz. Ali (a.s)'dan nakledilen bir rivayete şöyle buyuruyor: "Allah a karşı günah işlenmeyen her gün bayramdır." Bu meselenin daha bir aydınlığa kavuştuğunu görmüş oluruz. Bu hadise baktığımızda bayramın ne olduğu daha güzel anlaşılmış olur. Zira günahın terk edildiği gün kurtuluşun ve zaferin elde edildiği paklığa ve tertemiz fıtrata dönülen bir gündür.5
Yine masumların (a.s) hadislerinde defalarca bu meseleye değinilmiş, daha önce de beyan edildiği üzere Emire'l-Muminin Ali (as)," masiyet ve günah işlenmeyen her gün bayram günüdür" buyurmuştur.
Suveyd bin Gafele naklolunduğu üzere şöyle demiştir:
"Bayram günü Emire'l-Muminin (a.s)'ın huzuruna vardığımda gördüm ki İmam'ın yanında bir buğday ekmeği ile khatife (buğday ve sütten yapılan bir yemek) ve melbene (yine sütten yapılan bir türlü tatlı veya yemek) vardı. Sonra ona şöyle arz ettim: "Bu bayram günüde khatife mi yiyorsunuz?!"
Bunun üzerine şöyle buyurdular: "Bu, ancak bağışlanan kimsenin bayramıdır."6
Yine bayramların birinde Emire'l-Muminin (a.s) şöyle buyurdular:
"Bugün sadece, Allah tarafından orucu kabul edilip ibadetleri yüceltilen kimsenin bayramıdır. Allah'ın buyruğuna karşı gelinmeyen her gün doğruların bayramıdır."
İslami rivayetlerde bayramlar, özellikle dini bayramlar, bilhassa Fıtır bayramı için uyulması gereken birçok amel tavsiye edilmiş, bu tavsiyeler Masumlar (a.s) kanalıyla bizlere ulaşmıştır. Örneğin:
"Fıtır ve Kurban bayramlarını kelimey-i tevhid, kelimeyi tekbir, kelimeyi hamd ve kelimeyi tesbih zikirleriyle süsleyiniz."
DİPNOTLAR:
1- Tacu'l-Erus, c.8, s.438-439
2- İbn-i Menzur (Lisanu'l-Arab), c.3, s.319
3- Zebiydi ( Tacu'l-Erus), c.8, s.438
4- Zebiydi/ Tacu'l-Erus 8/438
5- Tefsir-i Numune, 5/131
6- Meclisi, Biharu'l-Envar, c.40, s. 73
FITIR (RAMAZAN) BAYRAMI
Fıtır bayramı islami gelenekler içerisinde yer alan iki büyük bayramdan biridir. Bu bayramla ilgili sayılabilecek birçok hadis ve rivayetler kaydedilmiştir. Ramazan ayında oruç tutmanın gereği olan, yemekten ve içmekten kesilmenin yanı sıra kendileri için yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmayan bir çok işleri de terk eden oruçlu Müslümanlar, ramazan ayının son bulmasıyla, şevval ayının ilk gününde bir ay boyunca yerine getirdikleri amellerin mükafat ve sevabını yüce Mevla'dan talep ederler. Çünkü yüce Allah, bu sevap ve mükâfatları kendilerine vereceğine dair söz vermiştir. Emire'l-Muminin Ali (a.s) Fıtır bayramlarının birinde müminleri müjdeleyen ve inkârcıları korkutan bir hutbe irad ederek şöyle buyurdular:
"Ey insanlar! Bu gününüz öyle bir gündür ki iyilik edenler bugün yaptıkları iyiliğin mükâfatını alırlar; ziyankârlar ve kötülük edenler ise aşağılanır ve ümitsizliğe kapılırlar. Ve bu hal tıpkı sizin kıyamet gününüze benzemektedir. O halde evlerinizden ayrılıp Fıtır bayramı namazının kılınacağı yere ilerleyerek namazda kıyama durmanızla şunu hatırlayın ki bir gün kabirlerinizden de kalkıp Yüce Yaratıcı'nın huzuruna varacaksınız. Ve Onun karşısında namaz kılıp evlerinize döneceğiniz anda da şunu telkin edin kendinize: O vakit döneceğiniz o evler cennet-i muallâ olmalıdır. Ey Allah kulları! Oruçlu kadın ve erkeklere verilecek en küçük mükâfat şudur ki: Ramazan ayının son günü bir melek, onlara şöyle seslenir: "Hey! Müjdeler olsun size, geçmiş günahlarınız affedildi. Ey Allah'ın kulları! O halde geride kalan günlerinizi nasıl geçireceğinizin kaygısını taşıyın."1
Seçkin bir arif olan Melikiy-i Tebrizi Fıtır bayramı hakkında şunları ekliyor:
"Fıtır bayramı Allah-u Teala'nın diğer günler içerisinden seçtiği bir gündür. Bu günü kullarına özel hediyeler ve büyük mükâfatlar verme günü karar kılmıştır ve bugün de kullarına, huzuruna toplanıp izzet ve kerem sofrasına oturup edep ile kulluklarını yerine getirerek gözlerini kendi dergahına ümitli bir şekilde dikip acziyetle işledikleri hataların affedilmesini dilemeleri, niyazlarını makamına sunmaları, arzu ve dileklerini kendisinden istemeleri için izin vermiştir. Ve yine onları müjdeleyerek şöyle vaat etmiştir: "Niyaz ettikleri ne varsa yerine getirilecek, gözün gördüğünden daha fazlası verilecek; şefkatten, kulun gönlünü hoşnut etmeden, haklarının ve işlerinin yoluna koyulmasından yana, onların tasavvur edemeyecekleri kadar birçok şey bahşedilecektir onlara."2
Bu sebepten ötürü şevval ayının ilk gününü Fıtır bayramı olarak yeme ve içmeden imsak emek, insanlar üzerinden kaldırılarak, müminlerin gündüz vakti iftar etmeleri ve oruçlarını bozmaları için ruhsat verilmiştir. Fıtr, fıtır ve futur, yemek içmek ve bunların başlaması manasına gelmektedir. Ve yine bu manalara yakın olarak bir süre yemenin içmenin kesilmesinden sonra tekrar yemenin ve içmenin başlangıcı olarak da tarif edilir. Yemenin ve içmenin başlangıcı, "iftar" olarak adlandırılır. Bu sebepten ötürü günün tamamlanması ve ramazan ayına ait günlerde şer'i gün batımının gerçekleşmesiyle insan yemeye ve içmeye başlar. Yani imsaktan sonra iftar ile ona yeme ve içme izni tanınmış olur.
Fıtır bayramı, kendisine özgü ibadet ve ameller içermektedir. Masumların (as) rivayetleri de bu doğrultuda olmakla birlikte birkaç özel duaya da işaret etmektedir.
Masumların (a.s) sözlerinden de istifade edildiği üzere Fıtır bayramı günü, ödül alma günüdür. Buna binaen bu günde insanın çokça dua edip Allah'ı anması ve gününü miskin ve tembel bir şekilde geçirmeyip dünya ve ahiret hayrını elde etmek için çaba göstermesi müstehaptır. Bayram namazının kunutunda şöyle diyoruz: "İlahi! Müslümanlara bayram, Muhammed'e ve Onun ailesine birikim, şeref, keramet ve fazilet karar kıldığın bu gün hakkına; senden Muhammed ve Ehlibeyt'ine salat etmeni ve beni Muhammed ve Ehlibeyt'ini dahil ettiğin her hayra dahil etmeni, Muhammed ve Ehlibeyt'ini uzak tuttuğun her kötülükten beni de uzak tutmanı istiyorum senden. Salat ve selamın ona ve Ehlibeyt'ine olsun. Ey Rabbim! Senden, senin layık kullarının istediklerini talep ediyor, çekinen kullarının sana sığındığı şeylerden ben de sana sığınıyorum."
Yine Sahife-i Seccadiye'de İmam Seccad (a.s)'dan mübarek ramazan ayına veda ve gelecek olan Fıtır bayramını karşılama münasebetiyle rivayet edilen bir duada şöyle geçmekte:
"Ey Rabbim! Muhammed'e ve Ehlibeyt'ine selam eyle ve bu ayda musibetimizi telafi et.
Ve Fıtır gününü bizim için seçkin ve mübarek bir bayrama dönüştür. En iyi gün, affına mazhar olduğumuz ve günahlarımızın yıkandığı gündür. O halde bu günü hakkımızda en iyi gün karar kıl. Allah'ım gizlide ve aşikârda günahtan uzak durmayı nasip et bize. Ey Rabbim! Bu Fıtır bayramımızda -ki müminler için mutluluk ve bayram, Müslümanlar için toplanma ve birbirlerini gözetme günü olarak tayin ettin- bulaştığımız her günahtan, yaptığımız her kötü işten ve hareketimize, dış görünüşümüze yansıyan, yakışık almayan her niyetimizden, bu günde sana yöneliyor ve tövbe ediyoruz. Öyle bir tövbe ki onda asla günaha dönüş olmasın. Öyle bir dönüş ki onda asla masiyete meyil olmasın.
İlahi! Bu bayramı bütün müminlere mübarek kıl. Ve bu günde sana yönelme başarısını ve tevfikini, günahlardan tövbeyi inayet buyur..
DİPNOTLAR:
1- Mizanu'l-Hikmeh (Muhammed Rey Şehri), c.7, s.131-132
2- -El-Murakabât-u fi A'mali'l-Sene (Mirza Cevad Ağa Melikiy-i Tebrizi)
3- "Pasdar-i İslam dergisi, sayı 101
RAMAZAN AYI VE ORUC HAKKINDA KIRK HADİS
“Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.” [1]
1- Rahmet, Mağfiret ve Bereket Ayı
Emir’ul-Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Resulullah (sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem) bir gün bize hitaben şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! Allah’ın ayı (Ramazan) bereket, rahmet ve mağfiretle size ulaşmaktadır. Bu ay Allah katında ayların en üstünü, gündüzleri gündüzlerin en değerlisi, geceleri gecelerin en faziletlisi, saatleri de saatlerin en kıymetlisidir. Bu ayda sizler Allah’ın ziyafetine davet olunmuş ve Allah’ın ikramına layık kimselerden kılınmışsınız. Bu ayda nefesleriniz. tesbih ve uykunuz ibadet sayılır; amelleriniz kabul, dualarınız da müstecab olur. Öyleyse sadık bir niyet ve temiz bir kalple Allah’tan dileyin ki, sizi bu ayın orucunu tutmaya ve Allah’ın kitabını tilavet etmeye muvaffak kılsın.
Bu büyük ayda kim Allah’ın mağfiretinden mahrum kalırsa, gerçekten de bedbahttır. Bu ayda tahammül ettiğiniz açlık ve susuzluğunuzla kıyamet gününün açlık ve susuzluğunu hatırlayın. Fakir ve biçarelere sadaka verin; büyüklerinize saygı gösterin; dillerinizi (haram olan şeylerden) koruyun; gözlerinizi helal olmayan şeylere kapatın ve dinlenilmesi helal olmayan şeylere kulaklarınızı tıkayın.
Başkalarının yetimlerine şefkatli davranın ki, onlar da sizin yetimlerinize şefkatli davransınlar. Günahlarınızdan tövbe edip Allah’a yönelin. Namaz vakitlerinde ellerinizi O’na doğru kaldırarak duada bulunun; çünkü namaz vakitleri saatlerin en üstünüdür. Allah-u Teala bu vakitlerde kullarına rahmetiyle bakar; niyazda bulunurlarsa icabet eder; çağırırlarsa “lebbeyk” der; dua ederlerse kabul eder.
Ey insanlar! Doğrusu ruhlarınız, amellerinizin elinde rehine durumundadır; öyleyse yüce Allah’tan âf ve bağışlanma isteyerek ruhlarınızı hürriyete kavuşturun. Sırtlarınız günahlarla ağırlaşmış, secdelerinizi uzatarak bu ağır yükü hafifletin. Yine biliniz ki, yüce Allah kıyamet gününde insanların âlemlerin Rabbi karşısında dikilip kaldıkları gün, namaz kılanlara, secde edenlere, azap etmeyeceğine ve cehennem ateşiyle de korkutmayacağına dair izzeti ve yüceliği hakkı için yemin etmiştir.
Ey insanlar! Sizlerden kim bu ayda oruç tutan bir mümine iftar verirse, bu ameliyle Allah katında bir köleyi azat etmenin sevabını alır ve geçmiş günahları bağışlanır.”
“Ya Resulellah! Hepimizin buna gücümüz yetmiyor” denildiğinde şöyle buyurdu:
“Bir hurmanın yarısıyla olsa bile kendinizi cehennemin ateşinden korumaya çalışın; bir içim suyla olsa bile kendinizi ateşten kurtarmaya çalışın.
Ey insanlar! Sizden her kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, ayakların sırattan kaydığı gün, bu ona sırattan geçme izni olur. Kim bu ayda elinin altında olan köle (veya hizmetçi)’sinin işini hafifletip kolaylaştırırsa, Allah da onun hesabını hafifletip kolaylaştırır. Kim bu ayda şer ve kötülüklerinin önünü alırsa, Allah da kıyamet günü (ona karşı) gazabının önünü alır. Kim bu ayda bir yetime ikramda bulunursa, Allah’ı mülakat edeceği gün Allah da ona ikramda bulunur.
Kim bu ayda sıla-i rahimde bulunursa (yakınlarına ve akrabalarına ihsan ederse), kıyamet günü Allah-u Teâlâ ona rahmetle bağışlamada bulunur. Kim bu ayda yakınlarıyla ilişkisini keserse, Allah-u Teâlâ da onula kıyamet günü rahmetinin ilişkisini keser. Kim bu ayda müstahap namazlarını kılarsa, Allah-u Teâlâ da onu cehennem ateşinden korur. Kim bu ayda farz namazlardan birini eda ederse, ona Ramazan ayı dışında kılınan yetmiş farz namaz sevabı verilir. Kim bana çok salâvat gönderirse, amel terazilerinin hafif olduğu kıyamet günü, Allah-u Teâlâ onun amel terazisini ağırlaştırır. Kim bu ayda Kur’ân-ı Kerim’den bir ayet okursa, diğer aylarda Kur’an’ı hatmeden kimseye verildiği kadar sevap ona verilir.
Ey insanlar! Bu ayda cennetin kapıları açıktır; Rabbinizden dileyin ki, o kapıları yüzünüze kapatmasın. Cehennemin kapıları da kapalıdır; Rabbinizden dileyin ki, o kapıları yüzünüze açmasın. Şeytanlara da lâle (demir halka) vurulmuştur; Rabbinizden dileyin ki, onları size musallat etmesin.”
Emir’ul-Muminin Hz. Ali (a.s) diyor ki: “Ben; ya Resulellah! Bu ayda amellerin en iyisi hangisidir?” diye sorduğumda, Resulullah (s.a.a); “Ya Ebe’l Hasan! Bu ayda amellerin en iyisi, Allah’ın haram ettiği şeylerden kaçınmaktır” diye buyurdu ve ağlamaya başladı. Ya Resulellah! Niçin ağlıyorsun? diye sorduğumda ise şöyle buyurdu:
“Ya Ali! Bu ayda sana karşı yapmayı helal bildikleri şey için ağlıyorum; zira Rabbine namaz kıldığın anda geçmişlerin ve geleceklerin en kötüsü ve Semud kavminin devesini yaralayanın kardeşi sana taraf gelip kılıçla seni vurarak sakalını kana boyadığını görür gibiyim.”
Ben; “Ya Resulellah! Bu dinimin salim kalması yolunda mıdır mıdır?” diye sorunca Resulullah (s.a.a); “Evet, bu, dininin salim kalmasındadır” cevabını vererek şöyle buyurdular:
“Ya Ali! Kim seni öldürürse, beni öldürmüştür; kim sana buğz ederse, bana buğz etmiştir; kim sana küfrederse, bana küfretmiştir; çünkü sen gerçekten de kendi nefsim gibi bendensin; ruhun benim ruhumdur; ahlakın benim ahlakımdır. Doğrusu Allah Tebarek ve Teala beni ve seni bir (anda) yarattı; beni ve seni seçti; beni nübüvvete, seni de imamete seçti. Kim senin imametini inkâr ederse, benim nübüvvetimi inkâr etmiş olur.
Ya Ali! Sen benim vasim, çocuklarımın (Hasan ve Hüseyin’in) babası, kızım Fatıma’nın kocasısın; hayatımda ve ölümümden sonra ümmetime halifemsin. Beni nübüvvetle gönderene ve yaratılmışların en üstünü kılana and olsun ki, hiç şüphesiz sen, Allah’ın yaratıkları üzerine hücceti, sırrının emini ve kulları üzerine halifesisin.”[2]
2- Resulullah’ın Ayı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Şa’ban ayı benim ayımdır; Ramazan ayı da Allah Azze ve Celle’nin ayıdır. Kim benim ayımdan bir gün oruç tutarsa, kıyamet günü ben onun şefaatçisi olurum. Kim benim ayımdan iki gün oruç tutarsa, (bütün) geçmiş günahları affolunur. Kim benim ayımdan üç gün oruç tutarsa, ona; “Amelini yeniden başla” (yeni teklife erişmiş birisi gibi tertemiz olmuşsun) denilir. Kim Ramazan ayının orucunu tutar da belini, dilini korur ve halka eziyet etmezse, Allah-u Teâla onun geçmiş ve sonraki günahlarını bağışlar, onu ateşten azat eyler ve Dâr’ul-karar’da (cennette) ona yer verir.”[3]
3- İslam’ın Temelleri
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki: “İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, hac, oruç ve velayet.”[4]
4- Oruç Tutmanın Felsefesi
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Allah-u Teâla orucu, zengin ile fakirin eşit olması için farz kılmıştır. Çünkü (normal durumlarda) zengin adam açlığı hiçbir zaman tatmıyor ki (fakirlerin ne çektiğini anlasın da) fakirlere acısın. Zira o her istediği şeyi rahatça ele getirebiliyor. Allah Azze ve Celle, zenginin fakire acıması ve aç olana merhamet etmesi için, kullarını (Ramazan ayında oruç vesilesiyle) eşit bir seviyeye getirmek ve zengine açlık ve acının zorluğunu tattırmak istemiştir.”[5]
5- İhlâs Mihengi
Emir’ul-Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Allah-u Teâla orucu, halkın ihlâsını imtihan etmek için farz kıldı.”[6]
6- Oruç Tutmanın Sebebi
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki: “İnsanlar, açlık ve susuzluğun acısını anlamaları ve bu vesileyle de ahiretin fakirliğini idrak etmeleri için oruç tutmaya emr olunmuşlardır.”[7]
7- Bedenin Zekâtı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Her şeyin bir zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur.”[8]
8- Cehennem Ateşinin Siperi
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Oruç, cehennem ateşine karşı bir siperdir.”[9]
9- Sıcak Günlerde Oruç
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Sıcak günlerde oruç tutmak cihattır.”[10]
10- En Yararlı Oruç
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Nefsin dünya zevklerine karşı oruçlu olması, orucun en yararlısıdır.”[11]
11- Orucun İzahı
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç; insanın yiyecek ve içeceklerden kaçındığı gibi haramlardan da kaçınmasıdır.”[12]
12- Kalbin Orucu
Emir-ül Muminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Kalbin orucu, dilin orucundan daha iyidir; dilin orucu da karnın orucundan daha iyidir.”[13]
13- Bütün Organların Oruç Tutması
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Oruç tuttuğunda kulağın, gözün, saçın ve cildin de oruç tutmalıdır (haramlardan kaçınmalıdır).”[14]
14- Değersiz Oruç
Fatımat’üz- Zehra (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimse, dilini, kulağını, gözünü ve (diğer) uzuvlarını korumuyorsa, bu orucu ne yapacaktır?”[15]
15- Oruçları Oruç Olmayanlar
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“(Allah tarafından tayin edilen) İmama isyan eden kimsenin orucu, oruç değildir. Firar eden kölenin, geri dönmedikçe orucu oruç değildir. Kocasına itaatsizlik eden kadının, tövbe etmedikçe orucu oruç değildir. Ana-babasına karşı gelen evladın, onlara itaat edip iyi davranmadıkça tuttuğu oruç, oruç değildir.”[16]
16- Nice Oruç Tutan Kimseler Vardır ki…
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Nice oruç tutan kimseler vardır ki oruçlarından, açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmezler. Nice (geceleri ibadet etmek için) kıyam eden kimseler vardır ki kıyamlarından, uykusuzluk ve zahmetten başka bir nasipleri olmaz.” [17]
17- Kur’ân’ın Baharı
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Her şeyin bir baharı vardır; Kur’ân’ın baharı da Ramazan ayıdır.”[18]
18- Kıyamet Günü Doyacak Olan Kimseler
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Ne mutlu Allah için açlık ve susuzluğa dayanan kimselere; işte onlardır kıyamet günü doyacak olan kimseler.”[19]
19- Sıcak Günde Allah İçin Oruç Tutmak
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim çok sıcak bir günde Allah için oruç tutar ve susarsa, Allah-u Teala, bir meleği ona vekil kılar; iftar edinceye dek onun yüzüne el sürerek onu müjdelerler.”[20]
20- Oruç Tutanın İki Sevinci
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimse için iki sevinç vardır; biri iftar vaktinde, diğeri ise Rabbine kavuştuğu zaman.”[21]
21- Oruç Tutanların Cennete Girecekleri Kapı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Cennetin ‘Rayyan’ isminde bir kapısı vardır; o kapıdan ancak oruç tutan kimseler girerler.”[22]
22- Duanın İcabete Eriştiği Vakit
İmam Musa Kazım (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç tutan kimsenin iftar vaktinde duası icabete erişir.”[23]
23- Müminin Baharı
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Kış müminin baharıdır; uzun gecelerinden ibadet etmek için, kısa gündüzlerinden de oruç tutmak için faydalanır.”[24] 24- Bir İyiliğe Karşılık On Kat Sevap Verilmesi
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim bir iyilik yaparsa, kendisine bunun on katı verilir” (ayetinin mefhumuna göre,) her aydan üç gün oruç tutmak da bu kabildendir.” (Yani her aydan üç gün oruç tutan kimse, o ayın tamamını oruç tutmuş sayılır.)[25]
25- Oruçlu Olduğu Halde Cariyesine Söven
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Resulullah (s.a.a) bir kadının, oruçlu olduğu halde cariyesine sövdüğünü duyunca, yemek isteyip o kadına; ‘Ye’ buyurdu. Kadın; ‘Ya Resulellah! Ben oruçluyum’ dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “Cariyene sövdüğün halde nasıl oruçlu olabilirsin? Oruç (sadece) yemek ve içmekten kaçınmak değildir; yemek ve içmekten kaçınmanın yanı sıra kötü işler ve çirkin sözlerden de korunmak gerekir. Hakiki oruç tutanlar ne kadar da azdır; boş yere aç kalanlar ise ne kadar da çoktur.”[26]
26- İftar Vermenin Sevabı
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim oruçlu bir kimseye iftar verirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir.”[27]
27- Bedenin ve Nefsin Orucu
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Bedenin orucu, azaptan korkarak, sevap ve mükâfata rağbet ederek irade ve ihtiyarla yiyeceklerden perhiz etmektir. Nefsin orucu ise beş duyu organını bütün günahlardan korumak ve kalpte şer (kötülük) sebeplerinden hiçbirinin bulunmamasıdır.”[28]
28- Ramazanda Orucunu Yiyenin Durumu
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim Ramazan ayından bir günün orucunu (özürlü olmaksızın) yerse, imanın ruhu (hakikati) ondan ayrılır.”[29]
29- Orucun Sıhhate Sebep Olması
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Oruç tutun ki, sağlıklı olasınız.”[30]
30- İki Sağlıktan Biri
Hz. Ali (a.s) buyurmuştur ki:
“Oruç iki sağlıktan biridir.” [31]
31- Ramazan’da Göğün Kapılarının Açılması
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Göğün kapıları, Ramazan ayının ilk gecesinde açılır ve son gecesine kadar da kapanmaz.”[32]
32- Eğer Kul Bir Bilseydi!
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Eğer kul, Ramazan ayında ne olduğunu bilseydi, yılın hepsinin Ramazan olmasını isterdi mutlaka.”[33]
33- Ramazan Ayında Bir Ayet Okumanın Sevabıİmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Ramazan ayında Allah’ın kitabından bir ayet okuyan, diğer aylarda Kur’ân’ı hatmeden kimse gibidir.”[34]
34- Kadir Gecesinde Yapılan Amelin Sevabı
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kadir gecesinde yapılan hayır amel, kadir gecesi olmayan bin ayda yapılan hayır amelden daha üstündür.”[35]
35- Orucun Kamil Olması
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Orucun tamam ve kâmil olması, fıtra zekâtını vermeğe bağlıdır; nitekim namazın kâmil olması da Peygamber’e salâvat getirmeğe bağlıdır.”[36]
36- Fıtır Bayramının Ödüller Günü Olması
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Şavval ayının ilk günü (yani fıtır bayramı) olduğunda bir münadi şöyle nida eder: “Ey müminler! Sabah erken ödüllerinizi almaya koşun.”
İmam (a.s) daha sonra buyurdular ki: “Ya Cabir! Allah’ın ödülleri, padişahların ödülleri gibi değildir.” Ve şöyle devam etti: “Evet, fıtır bayramı, ödüller günüdür.”[37]
37- Eyyam’ul-Biyz’de Oruç Tutmak
“Her aydan Eyyam’ul-Biz’de (Beyaz günler, yani her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde) oruç tutmak, dereceleri yüceltir ve sevapları büyütür.” [38]
38- Selman’ın Bütün Günleri Oruç Tutması
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
Bir gün Resulullah (s.a.a) ashabına buyurdular ki: "Hanginiz bütün günleri oruç tutuyorsunuz?"
Selman: "Ben ya Resulellah!" dedi.
Resulullah (s.a.a): "Hanginiz (her zaman için) geceyi ibadetle geçiriyorsunuz?" diye buyurdular.
Selman: "Ben ya Resulellah" dedi.
Yine Resulullah (s.a.a): "Hanginiz Kur'an'ı her gün hatmediyorsunuz?" diye sordular.
Selman: "Ben ya Resulellah" dedi.
Ashaptan birisi bu durumdan rahatsız olup şöyle dedi: "Ya Resulellah! Selman Fars ırkından olan birisidir, biz Kureyş cemaatine iftihar etmek istiyor. Siz; "Hanginiz bütün günleri oruç tutuyorsunuz?" diye buyurdunuz, Selman ben dedi; oysaki o çoğu günler yemek yiyor. Siz; "Hanginiz geceyi ibadetle geçiriyorsunuz? buyurdunuz, Selman ben dedi; oysaki o çoğu geceleri yatıyor. Siz; "Hanginiz her gün Kur'ân'ı hatmediyorsunuz?" buyurdunuz, Selman yine ben dedi; oysa o, günlerin çoğunu susmakla geçiriyor."
Resulullah (s.a.a) onun bu sözü üzerine şöyle buyurdular: "Vazgeç (sus) ey filanı, ben size Hekim Lokman gibiyim (her sözümün bir hikmeti vardır). Onun kendisinden sorsan seni aydınlatır."
Derken o adam Selman'a şöyle dedi: "Ya Eba Abdullah! (Hz. Selman'ın künyesi) Sen bütün günleri oruçlu geçirdiğini mi sanıyorsun?"
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Ben senin çoğu günler yemek yediğini görüyorum" dedi.
Selman cevabında şöyle dedi: "Sandığın şekilde değildir, ben her ay üç gün oruç tutuyorum, Allah-u Teala buyurmuştur ki: "Kim bir iyilikle gelirse, yaptığının on misli mükâfat verilecektir." (En'am/160) Ben Şaban ayını Ramazan ayına muttasıl ediyorum. İşte bu sevm'ud-dehr (bütün günlerin orucu)'in manasınadır.
Daha sonra o adam şöyle dedi: "Sen bütün geceyi ibadetle geçirdiğini mi sanıyorsun?"
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Sen gecenin çoğunu uyuyorsun."
Selman cevaben şöyle dedi: "Senin düşündüğün gibi değildir. Fakat ben habibim Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu duydum: "Kim abdestli uyuyorsa, bütün geceyi ibadetle geçirmiş gibidir." Binaen aleyh ben daima abdestli uyuyorum." [39]
Sonra o adam: "Sen her gün Kur'an'ı hatmettiğini mi sanıyorsun?" dedi.
Selman: "Evet" dedi.
O adam: "Oysa sen günlerin çoğu vakitlerinde susuyorsun"
Selman cevaben şöyle dedi: "Senin sandığın gibi değildir. Ama ben habibim Resulullah (s.a.a)'den Hz. Ali'ye şöyle buyurduklarını duydum: "Ya Ebe'l Hasan! (Hz. Ali'nin künyesi) Senin meselin ümmetim arasında "Kulhu vellahu ehad" (İhlâs suresi) gibidir. Kim onu bir defa okursa, Kur'an'ın üçte birini okumuştur; kim onu iki defa okursa, Kur'an'nın üçte ikisini okumuştur; kim onu üç defa okursa, Kur'an'ı hatmetmiş gibidir."
Daha sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: "Ya Ali! Kim seni diliyle severse, imanın üçte biri kâmil olur. Kim seni dili ve kalbiyle sever eliyle de yardımda bulunursa, imanı kâmil olur."
Resulullah (s.a.a) daha sonra sözlerinin devamında şöyle buyurdular: "Ya Ali! Beni hak olarak meb'us kılan (peygamber seçen) Allah'a ant olsun ki, eğer yeryüzünün ehli seni gökyüzünün ehli gibi sevseydi, kesinlikle hiçbir kimse cehennem ateşiyle azap edilmezdi."
Daha sonra cenabı Selman sözünden netice alarak şöyle dedi: "Ben her gün "Kulhu vellahu ehad" (İhlâs) suresini üç defa okuyorum." Bu esnada o adam ağzı taşla kapatılmışçasına ayağa kalktı (ve çekip gitti).[40]
39- Her Ayda Üç Gün Oruç Tutmanın Sünnet Oluşu
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Her ay üç gün oruç tutmak müstahaptır; her on günden birini; ilk on günde Perşembe, ikinci on günde Çarşamba, son on günde de yine Perşembe günü.”[41]
40- Fakirlerin Baharı
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Ramazan ayı Allah’ın ayıdır; (öyleyse) o ayda “Lâ ilâhe illâllah”, “Allah-u Ekber”, “el-hamdulillah” ve “Subhanellah” zikirlerini çok söyleyin; Ramazan ayı fakirlerin baharıdır.”[42]
kaynaklar
--------------------------------------------------------------------------------
[1] - Bakara/183
[2] - Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, c. 1, s. 230; Ravzat’ul-Muttakin, c. 3, s. 277; Seyyid b. Tavus’un Sahih-i İkbal’i, s. 1; Şeyh Behai, Erbain, s. 84; Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 356.
[3] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 356.
[4] - El-kâfî c. 4, s. 62, h. 1.
[5] - Men la Yahzurh’ul-Fakih, c. 2, s. 49, h. 1.
[6] - Nehc’ül-Belaga, hikmet: 252.
[7] - Vesail’uş- Şia, c. 4, s. 4, h. 5.
[8] - El-Kafi, c. 4, s. 62, h. 2.
[9] - El-Kafi, c. 4, s. 162.
[10] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 257.
[11] - Gurer’ul-Hikem, c. 1, s. 416, h. 64.
[12] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 294.
[13] - Gurer’ul-Hikem, c. 1, 417, h. 80.
[14] - El-Kafi, c. 4, s. 87, h. 1.
[15] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 295.
[16] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 295.
[17] - Nehc’ul-Belaga, hikmet: 145.
[18] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 386.
[19] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 299, h. 2.
[20] - Kâfî, c. 4, s. 64, h. 8; Bihar, c. 96, s. 247.
[21] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 290, h. 6; Bihar, c. 96, s. 251.
[22] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 295, h. 31; Bihar, c. 96, s. 252.
[23] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 225.
[24] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 302, h. 3; Bihar, c. 96, s. 249.
[25] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 313.
[26] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 293.
[27] - Kâfî, c. 4. S. 68, h. 1.
[28] - Mizan’ul-Hikmet, c. 5, s. 471.
[29] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 181; h. 4; Bihar, c. 96, s. 372; Men La Yahzuruh’ul-Fakih, c. 2, s. 78, h. 9.
[30] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 255.
[31] - Ğurer’ul-Hikem.
[32] - Bihar’ul-Envar, c. 96, s. 344.
[33] - a.g.e, c. 96, s. 346.
[34] - a.g.e, c. 96, s. 341.
[35] - Vesail’uş- Şia, c. 7, s. 256, h. 2.
[36] - a.g.e, c. 6, s. 221, h. 5.
[37] - Men La Yahzuruh’ul-Fakih, c. 1, s. 551.
[38] - Gurer’ul-Hikem.
[39] - Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: "Kim abdestli uyur, ölüm de o gece ona ulaşırsa, Allah katında şehittir." (Bihar'ul-Envar, c. 76, s. 183).
[40] - Bihar'ul-Envar, c. 76, s. 181.
[41] - Tuhaf'ul-Ukul, s. 871.
[42] - Vesail’uş- Şia, c. 10, s. 318, h. 29.
KADİR GECESİ
Öncelikle Müslüman kardeşlerimin ramazan ayını kutluyor ve insanlık âlemi için hayır, bereket ve kurtuluş getirmesini diliyorum.
Oruç ibadetinin farz kılındığı ramazan ayı, yüce Peygamberimiz (s.a.a) tarafından “mubarek” vasfıyla nitelendirilmiş bir aydır. Salman-ı Farisî’nin bildirdiğine göre Peygamberimiz (s.a.a), şaban ayının son gününde Müslümanlara hitaben şöyle buyurmuştur:
“Mubarek bir ay olan ramazan ayı, gölgesini üzerinize germiş bulunmaktadır.”
Arap edebiyatı uzmanları “bereket” kelimesinin, bolluk ve kalıcılık anlamına geldiğini bildirmişlerdir.
İbn-i Abbas’ın yorumuna göre “bereket”, hayır işlerin bolluğundan ibarettir.
Rağıb-ı İsfahanî ise “bereket” kelimesini, bir işteki ilahî hayrın kalıcı ve yerleşik oluşu şeklinde yorumlamıştır.
Oruç ibadeti, bereketle dolu dolu olan bu ramazan ayında Müslümanlara farz kılınmış ve bundan da “takva=ilahî buyruk ve yasakları gözetme” amaçlanmıştır. Kur’an-ı Kerim bu gerçeğe şöyle ışık tutmaktadır:
“Ey inananlar, takva edinmeniz için oruç, sizden öncekilere yazıldığı gibi size de yazılmıştır.” (Bakara, 183)
Takvanın=ilahî buyruk ve yasakları gözetmenin, insan yaşamına doğal yansıması ise şöyle örneklendirilebilir: İnsanın, yüce Yaratanın rızası doğrultusunda bir yaşam tarzı edinmesi bağlamında sürekli gayret etmesi, bu uğraşı sonucunda ruhunu her türlü karanlıktan arındırarak olgunluk kazanması, şeytanî güç ve odaklarla işbirliğinden özenle sakınması, bireysel anlamda dünya ve ahiret mutluluğunu garantilemesi, kendi türünün birey ve toplumlarına faydalı olması... bütün bunlar, insanlığın susamış olduğu ortak değerlerdir. Oruç ibadeti, bu değerlerin alt yapısını oluşturabilecek bir dinamizme sahiptir.
Bu kısa açıklamanın sonucu şöyle özetlenebilir: Ramazan ayını bereketli kılan nedenlerden biri, takva edinme ve Allah’tan sakınma zemini oluşturan oruç ibadetinin bu ayda farz kılınışıdır.
Yaratılış felsefesine uyumlu olarak insanın inançsal, düşünsel, siyasal, sosyal, kültürel, eğitsel, ahlakî... karanlıklarını aydınlatan ve “nur” olan; insanın manevî ve batınî hastalıklarına esenlik sunan ve “şifa” olan; ruh (mana) ve beden (madde) karışımlı insanı maddenin kör ve kısır döngüsünden, maddî bağımlılıklarından kurtararak ruhunu yüceltmesini sağlayan ve “zikir” olan; ilişkiler ve akımlar alanında hakkı batıldan ayırt eden ve “furkan” olan Kur’an-ı Kerim’in indiği aydır ramazan. Yüce Peygamberimizin (s.a.a) ebedî mücizesi olan Kur’an-ı Kerim’in indiği aydır ramazan. Kur’an-ı Kerim bu gerçeğe şöyle vurgu yapmaktadır:
“Ramazan, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara, 185)
İnsan öncelikle Yaratana, kendisine, ailesine, kendi türünden olan insanlara ve hatta hayvanlara ve doğaya karşı sorumluluk taşıyan bir varlıktır. Bu sorumluluklarını yerine getirebilmesi için de ilk etapta sorumluluk alanını tanıması gerekmektedir. İnsan, işte bu bağlamda yol göstericiye muhtaçtır. Bu yol gösterici ise, ilk aşamada vahyin özüdür; madde ötesiyle bağlantı kurma liyakatine ulaşmış ve vahiy içeriğini korumak/uygulamakla yükümlü insanlık modeli yüce elçilerdir ve de onların belirlediği imamlar-vasiilerdir.
Yukarıdaki ayet, Kur’an-ı Kerim’in ramazan ayında indiğine vurgu yapmaktadır. Bir başka ayet, Kur’an’ın bir gece vakti indiğini, o gecenin mubarek ve kutsal bir gece olduğunu şöyle buyurmaktadır:
“Ve gökten de kutlu bir yağmur yağdırmadayız.” (Kaf, 9)
Bu kutlu gecenin, ramazan ayının hangi gecesi olduğunu ve bu gecede, ulvî alemin hakî aleme yansımalarını “Kadir Sûresi” şöyle beyan buyurmaktadır:
“Rahman ve Rahîm Allah Adıyla* Şüphe yok ki biz Kur’ân'ı Kadir gecesinde indirdik.* Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?* Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.* Melekler ve Rûh, o gece takdîr edilen her iş için, Rablerinin izniyle inerler.* Esenliktir o, tâ tan yeri ağarıncaya kadar.”
“Kadir Sûresi” Kur’an-ı Kerim’in 97. sûresi olup çok net olarak Kadir gecesinden, Kur’an’ın bu gecede indirilişinden, bu gecenin yüceliğinden, bin aydan daha hayırlı oluşundan, melekler ve Rûhun yeryüzüne inişinden, bu inişin Allah’ın izniyle gerçekleşmesinden ve iniş gerekçesinden ve son olarak da şafak sökünceye kadar bu gecenin esenlik oluşundan bahsetmektedir.
Kur’an-ı Kerim’in indiği bu gecenin, “Kadir gecesi” olarak adlandırılış nedeni hakkında, tefsir bilginleri üç farklı görüşü savunagelmişlerdir:
1- Bu gece, yüce bir makam ve mevkiye sahip olduğundan dolayı “Kadir” gecesi olarak adlandırılmıştır. Kur’an-ı Kerim’in bu gecede inişi, bu gecenin tümüyle esenlik oluşu ve de bu gecenin ibadetle geçirilmesi durumunda büyük bir mükâfata neden oluşu, bu geceye yüce bir makam vermiştir.
2- Meleklerin ve Rûhun bu gecede yeryüzüne inişi sonucu yer darlığı ve izdiham oluştuğundan dolayı bu gece, “Kadir” gecesi olarak adlandırılmıştır.
3- Bu gece, mukadderatın belirlendiği ve takdir edildiği gece olması hasebiyle “Kadir” gecesi olarak anılmıştır. İnsan birey ve toplumlarının kaderi ve de deprem türünden afetler, savaş, barış, yenilgi, zafer gibi hadiseler, maslahat ve hikmet uyarınca bu gecede takdir edilir.
Kur’an-ı Kerim bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:
“Apaçık Kitaba andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik... her hikmetli emir, o gecede ayırt edilir.” (Duhan, 2-4)
Bu bağlamda İmam Rıza’dan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“Bir yıl boyunca gerçekleşecek olan hayır, şer, zarar, yarar, rızık ve ecel bu gecede takdir edilir. Bundan dolayı da “Kadir” gecesi olarak adlandırılmıştır.”
Her hal-ü kârda, gerekçesi farklı olsa da Kur’an’ın indiği gece kutlu “Kadir” gecesidir.
Ramazan ayının hangi gecesinin “Kadir” olduğu hususunda Kur’an-ı Kerim’de her hangi açıklayıcı bilgi yer almamaktadır. Ancak Şia ve Sünni kaynaklı hadislerde bu konuda çeşitli açıklamalar vardır. Sünni kaynaklarda en çok ihtimal verilen gece 27. olarak ve Şii kaynaklarda ise 19, 21 ve 23. geceler olarak belirtilmiştir.
Ehl-i Beyt imamlarından rivayet edilen hadislerinden 23. gecenin Kadir gecesi olma ihtimalinin daha güçlü ve yüksek olduğu anlaşılmakla birlikte, bilinçli olarak açık bir şekilde bayan edilmemiş ve 19, 21 ve 23. gecelerin ibadet, dua, zikir ve bağışlanma dilekleriyle geçirilmesi tavsiye edilmiştir.
Tefsir bilginleri, bazı hadislerden de yararlanarak bu konuda şöyle demişlerdir:
“Yüce Allah, kendi veli ve dostlarını, kulları arasında saklamıştır; o halde Allah’ın hiçbir kulunu hor ve hakir görmemek gerekmektedir. Hor ve hakir görülen, küçümsenen kimsenin Allah dostu olmadığı ne malum?
Yüce Allah, rızasını, ameller arasında saklamıştır; bu sebepledir ki hiçbir iyi amel küçük ve önemsiz görülmemelidir. Önemsiz diye nitelenen amelin, Allah rızasını barındırmadığı ne malum?
Yüce Allah, gazabını günahlar arasında saklamıştır; bu yüzden hiçbir günah küçümsenmemelidir. Küçümsenen günahın, Allah’ın gazabına neden olmayacağı ne malum?
Yüce Allah, hüsn-ü kabulünü dualar arasında saklı tutmuştur; bu nedenle de hiçbir dua küçük ve önemsiz addedilmemelidir. Küçük ve önemsiz addedilen duanın, Allah katında kabul olmayacağı ne malum?
Yüce Allah, ölüm zamanını zamanlar arasında örtülü tutmuştur ve bundan dolayı da her zaman için ölüme hazırlıklı olmak gerekmektedir.
Yüce Allah, bütün bunlar gibi “Kadir” gecesini de geceler arasında gizlemiştir ki insanlar, “Kadir” gecesi olması muhtemel bütün gecelere önem versinler.”
İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“...Hacılar “Kadir” gecesinde belirlenir; o yıla ait olan hadiseler, belalar ve rızıklar da o gecede belilenir. İşte o geceyi üçün (ramazan ayının 19, 21 ve 23. gecelerin) birinde ara.”
İki Önemli Nokta
1- Kur’an-ı Kerim’in, İslam Peygamberinin (s.a.a) 23 yıllık peygamberliği süresince tedrici olarak indiğini kanıtlayan delillerin varlığına rağmen Kadir sûresi, Kur’an’ın “Kadir” gecesinde indiğini ifade etmektedir. Görünüş itibariyle çelişki çağrışımı yapan bu konu özetle şöyle açıklanabilir:
Bazıları, Kur’an’ın “Kadir” gecesinde indirilişini, bu geceden itibaren indirilmeğe başlanması şeklinde yorumlamışlardır. Gerçekte bu, tutarlı bir görüş değildir. Zira “Şüphe yok ki biz onu (Kur’ân'ı) Kadir gecesinde indirdik.” buyruğu, Kur’an’ın bütününe işarettir. Kaldı ki Kur’an’ın ilk ayetlerinin “Kadir” gecesinde indiğine dair her hangi bir kanıt yoktur. Tam aksine ilk inen ayetler olarak bilinen “Alak” sûresinin ilk ayetlerinin, Allah Resulünün (s.a.a) peygamberliğe seçildiği günde indiği kesin olarak kanıtlanmıştır. Yüce Allah Resulünün (s.a.a) peygamberliğe seçilişi ise ramazan ayında değil, recep ayında gerçekleşmiştir.
Bu eleştirisel yanıt sonrasında çözüm nitelikli söylenebilecek en mantıklı cevap şudur: Kur’an-ı Kerim’in iki şekilde indirilişi söz konusudur. Bir defasında Kur'an'ın hakikatleri bir bütün olarak Allah Resulünün (s.a.a) mübarek kalbine indirilmiştir ve bu, Kur’an’ın “Kadir” gecesindeki indirilişinden ibarettir. Diğer şekli ise, yüce Peygamberimizin (s.a.a) 23 yıllık peygamberliği süresince tedrici indirilişidir...
2- Bir çok hadis, “Kadir” gecesinin, yüce Allah tarafından İslam ümmetine verilen bir meziyet olduğu yönündedir. Bir gün Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
“İsrâil oğullarından biri bin ay cihad elbisesini üzerinden çıkarmadan cihad halinde/cihada hazır vaziyette beklemiştir.”
Bunu duyan bir grup ashab, buna şaşırmış ve kendilerinin de böyle bir fazilete sahip olmalarını arzu etmişlerdi. İşte bunun ardından yüce Allah “Kadir” sûresini indirerek, bu gecede yapılan ibadet ve kulluğun bin aydan daha üstün olduğunu beyan etmiştir. (Durr’ul Mensur Tefsiri, c:6, s:371)
Kadir Gecesi Amelleri
Böylesi önem ve yüceliğe sahip bir gece, insanın her türlü maddî kayıttan arınarak evrenle bütünleşmesi ve her zerrenin bağrından yükselen tenzih, tazim ve takdis zikrine eşlik ederek yücelmesi, işlediği günahlarla harab ettiği geçmişini onarması ve de geleceğini hidayet üzere koruyabilmesi bakımından hayatî önem taşımaktadır.
İşte bu bağlamda rivayet edilen Ehl-i beyt hadisleri çok değerli öğretiler içermektedir. Bunlar şöyle özetlenebilir:
-Boy abdestiyle bu geceyi karşılamak
-Geceye mahsus olan iki rekat ve ayrıca yüz rekat namazı kılmak
-Kur’an okumak, bağışlanma dilemek, yüce Peygamberimize ve Ehl-i beytine selam ve salavat göndermek
-Kur’an-ı Kerim’i açık olarak yüz hizasında ve baş üstünde tutarak dualar okumak ve zikirler etmek
-Muhtaç ve yoksul insanlara yardım ulaştırmak
-Özgürlük öncüsü İmam Hüseyin’i (a.s) ve vefanın simgesi olan yarenlerini anmak ve uzaktan da olsa ziyaret etmek
-Gecenin içerdiği manevî esintilerden pay alabilmek için bütün geceyi ibadetle, zikirle, hakka ve halka hizmetle, zalimlerden beraatle, ilim edinmekle... geçirmek
Önceden de değindiğimiz gibi Ehl-i beyt dostları açısından mubarek ramazan ayının 19, 21 ve 23. geceleri “Kadir” gecesi olarak değerlendirilmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki İmam Ali (a.s), ramazan ayının on dokuzunda kûfe mescidinde ve sabah namazında Abdurrahman b. Mülcem tarafından terör edildi ve iki gün sonra da (ramazan ayının yirmi birinde) şehadet makamına ulaştı. Bu münasebetle ramazan ayının 19. ve 21. gecelerinde, Ehl-i beyt dostlarının mescit ve meclislerinde adalet şehidi İmam Ali (a.s) izzet ve hüzünle anılır, bu İmamla beyat tazelenir...
RAHMET AYI
Mübarek Ramazan ayı rahmet ayıdır.
Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed sav. Şöyle buyurmuşlardır: Ramazan başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur.
Allah Teala’nın bereket ve rahmeti her zaman yer yüzü ahalisinin üzerine dökülmektedir. Bizler de takva, nefsin tezkiyesi ve amellerle kendi vücudumuzu bu ilahi feyze hazırlamalı ve ondan gereken yararı sağlamalıyız.. Zira bu ayda Allah Teala’nın lütuf ve yardımı tüm kullarına yöneliktir ve bunun için de onu rahmet ayı diye adlandırdılar..
Allah Teala’nın engin rahmeti konusunda İmam Sadık hazretlerinin şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Kıyamet vuku bulduğu zaman Allah Teala kendi rahmet sofrasını açar. Öyle ki İblis dahi Allah Teala’nın o engin rahmetine tamahlanır.
Yine bir rivayette Allah Teala’nın Hz. Davut as.’a şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Güneş insanlara dar olmadığı gibi benim rahmetim de oraya girenlere dar olmayacaktır.
Evet bu mübarek günlerde Allah Teala’dan rahmet ve mağfiret dilemeliyiz, bu konu Kur’an ayetlerinde de belirtilmekte ve Neml suresinin 46. Ateyinde şöyle buyrulmaktadır: ????? ??? ?????? ???? ??????????????? ?????????????? ?????? ??????????? ??????? ??????????????? ??????? ??????????? ??????????? yani iyilikten önce ne diye çarçabuk kötülüğü istersiniz? Ne olur, Allah'tan yarlıganma dileseniz de merhamete lâyık olsanız.
Sonuç itibariyle belirtmek gerekir ki namaz kılınması, zekat verilmesi, Allah ve Resulüne itaat ve Tevbe Allah Teala’nın rahmetinin sebeplerindendir.
Mübarek Ramazan ayında kırık bir kalp ile Allah Teala’nın katına yönelmekte ve arz ediyoruz ki Allah’ım beni mağfiret dileyenlerden karar kıl.
İstiğfar ve mağfiret dilemek Tevbe etmek ve Allah’ın rahmetine sığınmak ve insanın işlediği günahlardan pişman olması manasınadır. İnsanın kendi tevbesini pratiğe dökmesi insanın Allah Teala katına yakınlaşmasına sebep olmakta. İnsan eğer Allah Teala’nın mağfiret ve rahmetinden umudunu kesmiş ve kendi geleceğine yönelik umutsuz olsaydı asla mağfiret talep etmez ve buna mukabil her geçen gün günahları daha da artardı. İstiğfarın pratik yönü olmalıdır. Zira gerçek istiğfar Salih amelin geçmiş günahları telafi etmeli ve olumsuzlukları ıslah etmelidir.
İmam Ali sa. şöyle buyuruyor:
İstiğfar yüksek makama sahip insanların bir derecesidir ve bunun 6 merhalesi bulunuyor. Birinci merhalesi geçmişten pişmanlık duymak, İkinci merhale gelecekte günahı terk etmeye karar vermek, 3. merhale Allah’a kavuşacağı güne kadar halkın haklarını iade etmek, 4. Merhale terk edilmiş farzların telafi edilmesi, 5. Derece ise vücutta haramdan oluşmuş etlerin yok olması ve 6. merhale ise günahın tatlılığını telafi etmek amacıyla itaatin zorluğunu bedene tattırmak.
Bunun için günahların terk edilmesine gereken önem verilmelidir. Allah Resulü bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: Tevbeyi tehire salmayınız. Zira ölüm ansınızın gelmekte.
Allah’ım bu bereket dolu ayda beni layık işlere sevk et.
İnsanın inanç ve itikatlarının bir bölümü kalb ve batınla idrak edilmekte ve diğer bir bölümü ise dille ikrar edilmektedir. Diğer bir bölümü ise Salih amel ve dış fiillerle ilgilidir.
Bugün bazılarının bir takım ifrat ve tefritlerle ve gösterişe yönelik girişimlerle din isminden suistifade etmelerinin aksine Din, bir ülkü ve tahayyül mecmuası değildir, bilakis amel aşamasına ulaşan inançlardır. Bunun için Kur’anı Kerim Salih ameli vurgulamakta ve Vel Asr suresinde bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:
1- Andolsun zamana.
2- Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda.
3- Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve birbirlerine gerçeği gözetmeyi ve sabretmeyi tavsiye edenler başka.
Salih amellerden bir başkası da oruçtur. Oruç, ruhsuz ve duygusuz kimselerde pratik etkiden yoksun olup açlık ve susuzluktan başka bir şey insana kalmamakta.
Sorumluluk duygusu, sosyal meselelerde işbirliği, başka insanlara hizmet ve muhtaçlara yardım eli uzatmak da Salih amellerin diğer örneklerinden biridir.
Din amel ve itikat manasınadır. Amelsiz itikat ve itikatsız amel noksan ve sonuçsuzdur.
Ramazan ayının başlangıcı
Allah-u Teala bizleri layık bulup, rahmet sofrasına ve ziyafetine davet etmiştir ve bizler Allah-u Teala’nın rahmet sofrasına çağrılmış bulunuyoruz. Bu mübarek ramazan ayının gelişi inşallah bizlere daha fazla nefis tezkiyesinde bulunup Rab-bul Alemine daha yakın olmaya bir vesile olur. En hayırlı olan takva azığını toplamaya daha fazla muaffak oluruz inşallah.
Her ne kadar bütün günler bütün aylar ilahi ay ve gün ise de Allah-u Teala’nın özel rahmet cilvelerinin cilvelendiği günler aylarda vardır. Bu özel cilveler ancak özel kullarına nasip olacaktır. Zira birçok insanlar Kuran okuyabilir ama O okurken Kuran ona lanet edebilir ve birçok namaz kılan var ki riya ve sume ortamından kurtulamaz, ibadet ve kullukta müşrik olabilir ve birçok oruç tutanlar olabilir ancak iftar zamanında açlık ve susuzluktan başka bir karı olmayacaktır.
Ramazan ayının başlangıcı
Allah-u Teala bizleri layık bulup, rahmet sofrasına ve ziyafetine davet etmiştir ve bizler Allah-u Teala’nın rahmet sofrasına çağrılmış bulunuyoruz. Bu mübarek ramazan ayının gelişi inşallah bizlere daha fazla nefis tezkiyesinde bulunup Rab-bul Alemine daha yakın olmaya bir vesile olur. En hayırlı olan takva azığını toplamaya daha fazla muaffak oluruz inşallah.
Her ne kadar bütün günler bütün aylar ilahi ay ve gün ise de Allah-u Teala’nın özel rahmet cilvelerinin cilvelendiği günler aylarda vardır. Bu özel cilveler ancak özel kullarına nasip olacaktır. Zira birçok insanlar Kuran okuyabilir ama O okurken Kuran ona lanet edebilir ve birçok namaz kılan var ki riya ve sume ortamından kurtulamaz, ibadet ve kullukta müşrik olabilir ve birçok oruç tutanlar olabilir ancak iftar zamanında açlık ve susuzluktan başka bir karı olmayacaktır.
Ama Allah-u Tealanın rahmetini anlayıp idrak eden onun özel cilvelerini ve rahmetini kavrayan insanlar bu ziyafetullah ayında Rab-bul Alemine daha fazla yakın olacaklardır. İnsanlar Tekamül içerisinde ulaşmaları gereken en son nokta Rab-bul Aleminin mülakatıdır, likaullahtır ve likaullah ramazan ayında en müsait ortamı bulmuş olur.
Biz ramazan ayının ne olduğunu idrak etmekten aciziz çünkü ramazan ayı Rab-bul Aleminin rahmet ayıdır, ziyafet ayıdır. Kazandığımız amellerle paslanan kalplerimiz bu mana ayı ve günlerini nasıl idrak edebilir ki. Ama tanıyan, yol bilen insanların dilinden tanımak istersek ancak kısmen bir şeyler anlayabiliriz. Nasıl ki Rab-bul Aleminin sıfatlarını biz idrak edemeyiz , her ne kadar onun rızk verdiğini biliyor isekte kendiliğimizden ona Razık diyemeyiz.Her ne kadar onun yaratıcı olduğunu biliyor isekte ona yaratıcı diyemeyiz.Çünkü Rab-bul Alemin sıfatlarını da ancak o belirliyecektir.O derse bana yaratıcı,Rabb,Razık deyin bizler ancak böyle diyebiliriz.
Ramazan ayı içinde aynı şeyler geçerlidir.Bu ayı tamamen idrak eden insanlar bu ayı nasıl tanıtmışlar.Bu insanlar İslam dinini temel taşları olan ariflerdir ki bizlerde Ramazan ayının hikmetini onlardan tanımalıyız.Yani İkaullah makamına erişen insanlar Ramazanın ne olduğunu anlamıştır.Bunlardan biri olan İmam Seccad (A.S.) Ramazanın başlangıcında şöyle buyuruyor; “Hamd olsun o Rabbe ki bize hamd etmeyi o öğretti.Ve bizi hamd edenlerden kıldı ki iyilik ve ihsanlarına şükredenlerden olalım,bunun karşılığında mükafat alanlardan olalım.Onun verdiği güçle onun rızasını kazanalım.Biz öyle bir hamd edelim ki Allah’ın rızası olsun.Ramazan ayı gönüllerdeki pisliği temizleme ve kıyam ayıdır.Bu ayda Kur-an nazil oldu.Allah-’u Teala bu mübarek ayın içerisine öyle bir gece yerleştirdi ki bu gece bin ayın gece ve gündüzünden daha hayırlıdır ve bu gece Kadir gecesidir.bu gecede melekler nazil olur,şafak vaktine kadar bereket aralıksızdır ama isteyen kullar için.Yarabbi bütün aza ve cevahirim günahlardan uzaklaşarak bize bir oruç tutmayı nasip et ve tüm aza ve cevahirim senin rızan için çalışsın,yaramaz işlerle uğraşmasın,helal ettiğin şeylerden başka bir şey nasip olmasın,konuştuğumuz her şey senin istediğin şeyler olsun.”
İşte oruç tutmak bu tüm varlığı ile insanın Rab-bul alemine teslim olmasıdır.
Oruç tutarken yapacağımız işlerde tertemiz ve senin için olsun yarabbi, insanın yapmış olduğu şey bazen sesli,bazen sessiz,bazen hem sesli hem de görüntülüdür.İnsanlar sırf görsünler diye yapılan şey riyadır.İnsanların duyması için yapılan şey sumêdir. Bu ayda ibadetlerimiz hem riyadan hem de sumêden temizlenmiş olsun ibadetlerime senden başka kimseyi şerik kılmayayım.Bu ayın içinde, namazımızı kılmaya bütün farzları ve sınırlarıyla kendi vakitlerinde ve bizi huşu içinde bunu ifade etmeye,bu ay içerisinde dost ve akrabalarla iyi geçinmeyi bizlere nasip et ve komşularımıza faziletle muamele etmeye,zekatımızı vererek malımızı temizlemeyi ve koptuğumuz insanlarla tekrar barışmayı hakkımızda kötü düşünenlere de insaflı olmayı ve bizi sana ve senin yoluna düşman olanlarla dost eyleme, biz onları sevmeyiz.Bize tertemiz amellerle günahlardan arınarak sana yaklaşmayı nasip eyle.
Bunları yapınca dua ediyoruz ki ya Rabbi seni bu ayın hakkı ve hürmetiyle anıyorum ve bu ayda başlangıcından sonuna kadar sana kul olanların hakkıyla seni anıyorum ve bizi sana çokça ibadet edenlerle beraber olmayı en yüce yerlere layık olanlarla birlikte olmayı bize nasip et.
Senin tevhidine zarar verecek ilhadlardan bizi uzaklaştır,senin yolunda kör olmaktan da bizi koru,kovulmuş şeytana karşı ihmal davranmadan koru bizi yarabbi Ramazan ayının çıktığında bizlerinde üzerinden öyle günahlar çıksın.
İşte bizlerde bu anlayış içerisinde bir Ramazana girmeliyiz bu anlayışla ihya etmeliyiz.Selat ve selam Resullullaha ve Ehlibeytine olsun.
RAMAZAN AYI GÜNLÜK DUALARI
1- Günün Duasi:"Allah'im! Bu günde tuttugum orucu (gerçek) oruç tutanlarin orucu gibi ve
ibadetimi - gerçek- ibadet edenlerin ibadeti gibi kil; bu günde beni gafillerin
uykusundan uyandir; suçumu bu günde bagisla; ey alemlerin ilahi! Affet beni, ey
suçlari affeden - Rabbim-!"
2- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni kendi hosnutluguna yakinlastirip, gazap ve azabindan
uzaklastir. Bu günde ayetlerini okumaya beni muvaffak kil; rahmetin hakkina ey
merhametlilerin en merhametlisi."
3- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde bana zeka ve uyaniklik (ibadet ve itaatten gafil olmama)
hali ver; beni cahillik ve batil islerden uzaklastir. Bu günde indirdigin her
hayirdan bana da bir nasip ayri; cömertligin hakkina ey cömertlerin en
cömerdi!."
4- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde emrini uygulamak için beni güçlendir; bu günde zikrinin
güzel tadini bana tattir; kereminle beni bu günde sükrünü eda etmek için
hazirla; bu günde hifzin ve örtünle beni (günah ve beladan) koru; ey
basiretlilerin en basiretlisi!"
5- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni magfiret dileyenlerden, sana itaat eden salih
kullarindan ve mukarrep velilerinden kil; lütuf ve sefkatin hakkina ey
merhametlilerin en merhametlisi!"
6- Günün Duasi
"Allah'im! Sana karsi isledigim günahtan ötürü bu günde beni yalniz birakma;
azap kirbacinla beni cezalandirma; bu günde gazabina vesile olacak seylerden
beni uzaklastir; -sonsuz- lütfun ve nimetlerin hakkina, ey sevkli insanlarin en
büyük arzusu!"
7- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde oruç tutup ibadete durmam için bana yardimci ol; bu günün
sürçme ve günahlarindan beni uzaklastir; bu günde sürekli olarak seni zikretmegi
bana nasip eyle; tevkifinle ey yolunu sasanlari hidayet eden!"
8- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde öksüzlere merhamet etmeyi, -fakirlerin- karnini doyurmayi,
karsima çikan herkese selam vermeyi ve degerli insanlarla oturup kalkmayi bana
nasip eyle; iyilik ve ihsaninla, ey arzu edenlerin siginagi!"
9- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde genis rahmetinden beni nasipsiz birakma; açik delil ve
burhanlarini bana göster ve beni alip en kapsamli hosnutluguna götür;
muhabbetinle, ey sevkli insanlarin arzusu!"
10- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni sana tevekkül edenlerden, sana göre saadete
erisenlerden ve sana yakinlasan kimselerden kil; ihsaninla ey arayanlarin en
büyük talebi!"
11- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde iyilik ve ihsani bana sevdir; fisk ve günahtan beni nefret
ettir; gazabini ve -cehennem- atesini bana haram kil; yardiminla ey imdat
isteyenlerin imdadi!"
12- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde örtü ve iffetle beni ziynetlendir; bugün kanaat ve elde
olana yetinme libasini bana giydir; beni bu günde adalet ve insafa sevk et ve
korktugum her seyden beni emniyete al; koruma ve ismetinle; ey korkanlari
koruyan -Rabbim-!"
13- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni (maddi ve manevi bütün) kir ve pisliklerden temizle; bu
günde olmasi takdir edilen olaylara karsi beni sabirli kil. Bu günde takvali
olmaya ve iyi insanlarla arkadaslik yapmaya beni muvaffak eyle; yardiminla, ey
zavalli ve miskin insanlarin göz nuru!"
14- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde ayak sürçmelerimden dolayi beni cezalandirma; hata ve
yanlislarimi bagisla. Bu günde beni bela ve afetlerin hedefi etme; izzetinle, ey
müslümanlarin izzeti!"
15- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde bana husu ehlinin itaatini nasip eyle; mütevazi insanlar
gibi dönüs yapip tövbe etmemle gögsümü genislet; emaninla, ey korkanlarin emani
ve güveni!"
16- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde iyi insanlarla arkadas olmaya beni muvaffak kil ve kötü
insanlarin arkadasligindan beni uzaklastir. Rahmetinle bana ebediyet ve sükunet
yurdu olan -cennette- yer ver; ilahligin hakkina, ey alemlerin ilahi!"
17- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni salih amellere hidayet et; bu günde beni hacet ve
arzularima kavustur. Ey açiklamaya ve sormaya ihtiyaci olmayan; ey alemdekilerin
gögsünde bulunanlari (içinde geçenleri) bilen -Rabbim-! Muhammed'e ve onun
tertemiz Ehl-i Beyti'ne rahmet et."
18- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günün seherlerinin bereketlerinden yararlanmak için beni uyandir;
nurlarinin isigiyla kalbimi aydinlat ve bütün uzuvlarimi bu günün eserlerinden,
bereketlerinden yararlandir; nurun ile, ey ariflerin gönüllerini aydinlatan!"
19- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günün bereketlerinden nasibimi bol et; hayirlarina ulasma yolumu
kolaylastir; iyi amellerinin kabulünden beni mahrum birakma; ey apaçik hakka
hidayet eden -Rabbim-!"
20- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde cennet kapilarini (yüzüme) aç; cehennem kapilarini -yüzüme-
kapat; bu günde Kur'an okumaya beni muvaffak kil; ey mü'minlerin kalplerine
sukunet ve huzur indiren -Yüce Allah-!"
21- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni hosnutluguna götürecek bir kilavuz kil bana; bu gün
Seytan'i bana ulastiracak hiç bir yol birakma; benim yerlesecegim ve rahat
edecegim yeri cennet kil; ey arayanlarin hacetlerini yerine getiren -Rabbim-!"
22- Günün Duasi
"Allah'im! Fazl-u rahmetinin kapilarini bu günde yüzüme aç; bu günde
bereketlerini üzerime indir ve beni hosnutluguna vesile olacak seylere muvaffak
kil; beni cennetlerinin ortasina yerlestir; ey perisanlarin duasini kabul eden
-Allah-!"
23- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde beni günah ve kusurlardan yikayip temizle; kalbimin
imtihaninda bana kalplerin takvasini ver; ey günahkarlarin sürçmelerini
bagislayan -Rabbim-!"
24- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde seni razi edecek seyleri senden diliyor ve seni rahatsiz
edecek seylerden sana siginiyorum. -Allah'im!- Bu günde sana itaat edip karsi
gelmemek için senden tevfik ve yardim diliyorum; ey el açip dilenenlere cömert
davranan -Rabbim-!"
25- Günün Duasi
"Allah'im! Beni, bu günde velilerini seven, düsmanlarina düsmanlik besleyen ve
peygamberlerinin sonuncusu -Muhammed Mustafa'nin (s.a.a.)- sünnetine uyan
kimselerden kil; ey peygamberlerin kalplerini koruyan -Yüce Allah-!"
26- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde çabami mükafatlandir; günahimi bagisla; amelimi kabul buyur
ve gözümü -günahlara- kapa; ey duyanlarin en iyi duyani!"
27- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde bana kadir gecesinin sevabini lutfeyle; islerimi zorluktan
kolayliga dönüstür; mazeretlerimi kabul buyur; günah ve vizr-u vebali üzerimden
kaldir; ey salih kullarina sefkatli olan!"
28- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde müstehap (sünnet) amellerden nasibimi çogalt; -dünya ve
ahirette- sorumlu oldugum seyleri hazirlayarak bana lütuf ve bagista bulun;
bugünde vesileler arasindan sana vesilemi yakinlastir bana; ey israrla
-yalvaranlarin- israri kendisini -baskalariyla ilgilenmekten- alikoymayan
-Rabbim-!"
29- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde rahmetinle beni kapla; bu günde bana -iyi amelleri yapmak
için- tevfik ve -kötü amellerden- korunma -gücü- lutfeyle ve beni süphe ve suç
unsuru addedilecek seylerin karanligindan temizle; ey mü'min kullarina
merhametli olan -Rabbim-!"
30- Günün Duasi
"Allah'im! Bu günde tuttugum orucu kendin ve Resulün begendigi sekilde
mükafatlandirip kabul buyur ve onun furuunu -iman ve ihlas olan- usuluyla
pekistir; efendimiz Muhammed ve onun tertemiz Ehl-i Beyti hakkina, -ey Rabbim!-
Ve bütün övgüler alemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur."

Görüş ve önerileriniz

Kullanıcı Yorumları

Yorum yok
*
*

Türkçe alhassanain Özel İslami Düşünce ve Kültür Yayın Sitesi